Arama

Kur'an niçin İslam dininin temel kaynağıdır ? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Mart 2014 Gösterim: 35.838 Cevap: 31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mart 2012       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuran niçin islam dininin temel kaynağıdır?kısa bilgi verin lütfen uzun olmasın
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2012       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İslam dininin temel kaynağı olan Kur'an ; inanç, ibadet, ahlak, aile ve toplum hayatı gini konularda temel bilgiler verir. Örneğin, Kur'an -ı Kerim ' de, " De ki: O Allah, birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır.Onun hiçbir dengi yoktur." buyrulmaktadır. Bu ayetler, İslam dininin Allah inancı hakkındaki temel bilgilerini içermektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Aralık 2012       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kur’an, ayetleri Peygamberimiz (S.A.V.)’ e 23 yılda indirilmiş son ilâhi kitaptır. Vahiy meleği Cebrail, Allah’ın hükümlerini, emirlerini, yasaklarını Peygamberimize getirmiştir. Peygamberimizin Cebrail aracılığıyla Allah’tan almış olduğu bu sözlerin tamamına Kur’an denir. Ayetler indirildikçe vahiy katipleri tarafından yazıya geçirilmiştir. Peygamberimiz insanlara 23 yıl süresince Kur’anı Kerim’i ulaştırmış ve arkadaşlarını onu okuyup ezberlemeleri için özendirmiştir.

Cebrail Allah’ın emriyle Peygamberimize gelir ve Allah’ın söylediklerini, bildirdiklerini ona iletir, onlar da Peygamberimizin kalbine yazılır ve ezberinde kalırdı. Allah’ın emir ve yasaklarının Peygamberlere bu şekilde gelmesine “vahiy” denir. Bu indiriliş bazen bir ayet bazende bir surenin tamamının indirilmesi şeklinde olurdu. Peygamberimiz de Allah’tan kendisine ne gelmiş ise O’nun bir harfini bile unutmadan ve değiştirmeden ashabına okur, onlar da bu ayetleri hem ezberler hem de yazarlardı.

Kur’anı Kerim, Peygamberimizin en büyük mucizesidir. Diğer peygamberlerin mucizeleri maddi mucizeler olduğundan, zamanın geçmesiyle bittiği, onları ancak o çağda yaşayanlar gördüğü halde Kur’an mucizesi kıyamete kadar sürecek, hem söz hem de anlam olarak daima mucize olarak kalacaktır. Kur’anı Kerim’den sonra herhangi bir kutsal kitap gelmeyecek ve o kıyamete kadar yürürlükte kalacaktır. O, daha önce gönderilen kutsal kitapları yürürlükten kaldırmıştır. Kur’anı Kerim, diğer Kutsal Kitaplarda eksik bırakılan hususları tamamlamıştır. Konuları açısından bütünü kaplayan, bütün zamanları kuşatan, insanlığın her dönemde ihtiyaçlarına cevap verebilen kutsal bir kitaptır. Kapsadığı kurallar insanlığın dünyada huzurlu yaşaması, ebedi alemde de sonsuz mutluluğa kavuşmasını sağlayacak niteliktedir.

Kur’anı Kerim kendisini diğer kutsal kitaplardan ayıran bir çok özellikler taşımaktadır. Bunlar kısaca şöyle özetlenebilir;

Kur’anı Kerim, son Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)’e diğer kitaplar gibi toptan değil, bir takım neden ve olaylara göre ayetler ve sureler halinde yavaş yavaş indirilmiş, böylece daha iyi öğrenilip, uygulanması gerçekleşmiştir.
Kur’anı Kerim, kutsal kitapların sonuncusudur. Ondan sonra başka bir kitap gönderilmeyecektir. Kapsadığı ilkeler ve hükümler kıyamete kadar geçerliliğini koruyacaktır.
Kur’anı Kerim, zamanımıza kadar hiçbir değişikliğe uğramadan gelmiş, kıyamet kopuncaya kadar da öylece sürüp gidecektir. Yüce Allah onun gözeticisidir; “O Kur’an’ı Biz indirdik, O’nun Koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr 9)
Kur’anı Kerim’in kapsadığı gerçekler insanlığın bakış açısını ve ufkunu geliştirecek niteliktedir. “Biz onlara, ufuklarda-dış dünyada ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun gerçek olduğu ortaya çıksın.” (Fussilet 53)
Kur’anı Kerim diğer dinler arasındaki anlaşmazlıkları çözer, problemleri çözüme kavuşturur. “Biz sana Kitabı, ancak hakkında ayrılığa düştükleri şeyi kendilerine açıklaman ve o kitabın inanan bir kavme yol gösterici ve rahmet olması için indirdik.” (Nahl 64)
Kur’anı Kerim, insanı düşünmeye yönelten ve pek çok kolaylıklar sağlayan kutsal bir kitaptır. Aynı zamanda kolayca ezberlenmesi de onun en önemli özelliklerinden biridir. “Andolsun, Biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık; o halde düşünüp öğüt alan var mıdır.” ( Kamer 17)
Kur’an, insanlara Allah’ı öğretir; dünya ve ahireti tanıtır. Mutluluk yollarını gösterir. Adaletin iyi, zulmün kötü, çalışmanın yararlı, tembelliğin zararlı olduğunu öğretir. Birbirimize yardım etmeyi, büyüklerimizi tanımayı, küçüklerimize merhamet göstermeyi, vatan ve ulusumuzu sevmeyi öğretir. Bu nedenle onun öğütlerine kulak vermeli ve yerine getirmeye çalışmalıyız.

ekleyen:misafir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Şubat 2013       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
DreT45 adlı kullanıcıdan alıntı

çok saçma bir soru islam dini Allah'ta geldiğine göre ve Allah'ın kitabı Kur'an olduğuna göre İslam dininin kaynağı Kur'an'dır. Başkasının yazdığı bir kitap olamazdı heralde. Msn Happy

hayır soru hiçde saçma deil biz kuranı kerimin islam dininin niçin temel kaynagıdır derken açıklamasını istiyoruz ama sen bir cümleyle bitiriyorsun anlamadın
Son düzenleyen SaKLI; 5 Şubat 2013 15:49
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2013       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çünkü İslam dininden olan biri Kur'an-ı Kerim'i iyi bilmelidir. Nedeni ise insan ancak Kur'an-ı Kerim'den İslam dini hakkında bilgi alınabilir.Çünkü İslam dininin yol göstericisi Kur'an-ı Kerim Peygamberi ise Hz.Muhammed (s.a.)'dir.
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
15 Şubat 2013       Mesaj #26
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
İSLAMIN TEMEL KAYNAKLARI

İslami hükümlerin üzerine bina edildiği temel kaynaklara denir. Bu kaynakların hepsi ilahi vahye dayanır, beşeri bir esasa dayanmaz.İslam’ın temel kaynakları Kitap(Kur-an), Sünnet, İcma ve Kıyas-ı Fukaha dır. Ancak Müslümanlar arasında daima delil olarak kabul edilmesi gereken şer-i deliller kitap(kur-an) ve Sünnettir. Diğerleri bu iki kaynakta bulunmayan hükümler olduğu zaman söz konusu olurlar ve bu iki kaynağa asla muhalefet etmezler.

1.KİTAP


(Kur-an) İslamın ilk temel kaynak kitabı Kur-an’ı Kerim dir. Kur-an kelime olarak “Ka-ra-a” fiilinden mastar olup “Kıraat” ve “Tilavet” (yani okumak manasına gelir.
Kur-an ıstılah olarak: Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) e vahy olunan ve bize tevatür yoluyla nakl olunan ALLAH kelamının toplamına denir.
Kur-an’ı kerim en yüksek edebi uslub ve belağatı, en derin ve en geniş manası ile lafzen de manende ilahi ve eşsiz bir mucizedir.Kur-an İnsanlığı fert ve toplum olarak refah ve saadete ulaştıran her türlü inanç , amel ve ahlak esaslarını ve her türlü sosyal nizamı ihtiva eden ( içeren) İlahi bir kaynaktır.Kur-an’ı Kerim İlahi bir tecelli olarak kıyamete kadar , Cenab-ı ALLAH tarafından (bozulmaktan,değiştirilmekten) muhafa<zaq edilecek korunacaktır.Ayette: “Muhakkak ki Kur-an ı biz indirdik ve O’nu mutlaka biz muhafaza edeceğiz.(Hicr:9)” buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim 114 sure 6000 küsur ayetten oluşmaktadır. Miladi 610 yılında nazil olmaya başlamış 23 senede parça parça ayetler vahy edilerek Kur’an tamamlanmıştır.İlk nazil olan ayet Alak Suresinin ilk 5 ayeti,son nazil olan ayet ,se bakara suresinin 281. ayetidir.İlk nazil olan sure Fatiha ve son nazil olan sure ise Nas suresi dir.Peygamberimizin Medineye Hicretinden önce nazil olan ve İman ve İnanç esaslarına taalluk eden (alakalı olan)ayetlere Mekki , Hicretten sonra nazil olan, amel,ahlak sosyal hayat , Devlet nizamına ve hukuka taalluk eden ayet ve surelere ise Medeni denmiştir.
Kur’an-ı Kerim meseleleri gayet özlü bir biçimde açıklar. Bu özlü ifadeler den hüküm çıkarmak bir uzmanlık işidir. Bunu ancak uzmanlar yapabilir.Ancak Kur’an-ı Kerim’i okuyan herkes anlayabilir.

2-SÜNNET

Sünnet Lugatta: İyi veya kötü her hangi bir “yol” manasına geldiği gibi “hal” ve “adet” manasına da gelir.
Istılah ta ise Peygamber efendimizin (Kur’an-ı Kerim’den başka olarak) Söylediği sözler,yaptığı işler ve suküt ile karşıladığı işlerdir.

Sünnetin Kısımları:
1-Kavli (sözlü) sünnet: Peygamberimizin söylediği “Hadis-i Şerif” denilen sözlerdir.
2-Fiili Sünnet: Peygamber efendimizin yaptığı fiil,hareket ve davranışlarıdır.
3-Takriri Sünnet. Peygamberimizin huzurunda söylenen sözleri veya yapılan işleri sukutla karşılamak sureti ile onları takrir(kabul) etmesidir. (red ve inkar etmeyerek) sukutla karşıladıkları şeylerin Takriri Sünnetten sayılabilmesi için o şeylerin (mesela puta tapmak gibi ) aslında kötü olduğu için kabul olunmayan şeyler cinsinden olmaması şarttır.
Peygamber efendimizin sünneti İslam-i Hükümlerde Kur’an dan sonra ikinci kaynak kabul edildiğinden Sahabeler,Peygamber efendimizin sözlerini büyük bir itina ile takip edip ezberlemişler ve daha sonra gelenlere nakletmişler(aktarmışlar) dır.
Hadisler,Peygamber efendimizin emri üzerine (vahiy nazil olduğu yıllarda) yazılmamış Sahabiler tarafından ezberlenmiştir. Daha sonraki yıllarda Emevi Halifelerinden Ömer Bin Abdülaziz zamanında Büyük bir alimler heyeti kurularak İtikat ve Ameli konularda binlerce hadis düzenlenmiştir.Bilahare hadis ve usul-i Hadis ilimleri geliştirilmiştir.
Hadisin Çeşitleri:
1- Mütevatir Hadisler:Hz. Peygamber (s.a.v) devrinden itibaren yalan üzerine birleşebilmelerini aklın kabul edemeyeceği kadar büyük bir topluluk tarafından rivayet edilen hadislerdir. Bunlardan asla şüphe yoktur. Örnek olarak : Kabe nin Medine de değil de Mekke de olduğunu (hepsinin yalan söyleyebileceğini aklın kabul edemeyeceği kadar) kalabalık ve güvenilir bir topluluk bize anlatıyor. Biz onların sözlerine dayanarak Kabe nin Mekke de olduğunu kabul ederiz ve bunda asla şüphe duymayız. İşte Mütevatir hadiste böyle kesindir
2- Meşhur Hadisler:Hz. Peygamber (s.a.v) devrinde tevatür derecesine varmayan (yani 1 ,2,3,5 kişi tarafından nakledilen , fakat bir nesil sonra rivayet edenlerin sayısı tevatür derecesine varan hadislerdir.Meşhur hadislerin Hz. Peygamber tarafından söylenip yapıldığı çok kuvvetli olmakla beraber Mütevatir Hadis kadar kesin değildir
3- Ahad Hadisler: Üç asırda da tevatür derecesine varmayan kişiler tarafından nakledilen hadislerdir. Ahad hadis Mütevatir ve Meşhur olmayan hadislerdir. Meşhur ve Mütevatir in derece olarak altındadır. Rivayet zinciri sağlam olur, metni de Kur’an ve akla aykırı olmazsa şer’i delildir.
Peygamber efendimizin Sünneti de Kur’an-ı Kerim gibi ilahi vahye dayanır. Çünkü Kur’an’da onun için Şöyle deniyor: “ O, nefsinin arzusuna göre konuşmaz. O’nun sözleri kendisine vahiy olunan sözlerden başkası değildir”(Necm : 3-4)
“ Peygamberin size getirdiklerini alın ve yapmanızı men ettiklerinede son verin”(Haşır:7)
“Her kim Peygambere itaat ederse Allah a itaat etmiş olur”(Nisa :81)
Peygamber efendimiz de: “Allah u Teala bana Kur’an-ı ve Hikmetten de iki mislini verdi” buyurmuştur.
Peygamber efendimiz de, kendisinden görüldüğü gibi ibadet edilmesini,Sünnetin aynen alınıp tatbik edilmesini emrediyor.Bunun içindir ki Peygamberimizin Sünneti Kur’an-ı Kerim den sonra İslam dininin en büyük kaynağı ve şer-i hükümlerin ikinci ilahi dayanağı kabul edilmiştir.
Peygamber efendimizin Sünneti Kur’an-ı Kerim i tasdik,bildirdiklerini de te’kid eder. Onu tefsir ederek anlaşılması zor olan kısımlarını açıklar.

3-İCMA


Herhangi bir asırda yaşayan İslam Müctehidlerinin, dini bir hükümde ittifak etmeleridir.
Istılahta ise İcma Peygamberimizin vefatından sonra, herhangi bir asırda o asırda yaşayan İslam Müctehidlerinin, dini bir hüküm üzerinde ittifak etmeleridir.
O halde İcma’da en esas; İslam Müctehidlerinin ittifaklarıdır. İcma; ictihadların birleşmesidir.İctihad ise,dini bir ihtisas işidir.Herhangi bir asrın müctehidleri,o asrın kemalini ilim ve irfanını temsil ettiklerinden “Ümmet-i Kamile” hükmündedirler.Bu sebeple ittifaklarına da “İcma-ı Ümmet” denmiştir.
Müctehidlerin İttifakı:kaydı;icmaın ancak müctehid derecesinde olan Fakihlerin ittifakıyla hasıl olacağına,veya bazı Müctehidlerin ittifaklarının “icma” hükmünde olamıyacağına işrettir.
İcma dini bir nass,veya manasına yani mutlaka şer’i bir esasa istinad ettiğinden (dayandığından) bütün nevileri(kısımları) kıyastan daha kuvvetlidir.
İcma,nass gibi,dini bir hükmü ispat eden kat’i (kesin) bir delildir.Bu husus,
“Ümmetim hata üzerinde ittifak etmez”
“Müslümanların iyi gördüğü şey Allah indinde de iyidir.”gibi hadislerle sabittir.
İttifak edilen icma’lar ise kesin bir hüccet olup gelecek asırlarda yeniden ictihad konusu olmaz.
İcma,yalnız “ibadet ve muamelat” gibi Fıkhi mes’elelerde geçerlidir.İtikadi,ameli veya dini olmayan mevzularda yapılan ittifaklar icma sayılamaz

4-KIYAS

İslam dininde Şer’i hükümlerin ilk ve esas kaynağı;Resulullah Efendimize ayet,ayet inzal buyurulan Kitabullah’dır.
Peygamberimiz zamanında Şer’i(Dini) hükümler, Kur’an-ı Kerimden alınırdı.Peygamberimiz (S.A.V.)kendisine vahyolunan bu ayetleri izah buyurur ve ashabına Murad-ı İlahi’yi açıklardı.Yukarıda belirtildiği şekilde ,Peygamberimizin sözleri Kitabullah’ın bir tefsiri mahiyetinde olduğundan vahiy ve ilhama dayanan Sünnet-i Resulullah’da,Edile-i,Şer’i hükümlerin ikinci kaynağı oldu.
Peygamberimiz Aleyhisselam’ın Ahirete irtihalinden sonra,vahiy de sona ermiştir.Gerçi Kitap ve Sünnet’de her şeyin esası vardır.Fakat bu ilahi hükümler,umumi kaideler (genel kurallar) ve esaslar olduğundan,zamanın teceddüd(değişen,yenilenen) eden cüz’i hadiselerin hepsine de açık olarak delalet etmiyor,karşılaşılan yeni hadiseler hakkında,Kitap ve Sünnet’te sarih bir nass bazen bulunmuyordu.Bu sebeple,bu gibi yeni hadise ve muameleler hakkında ictihad yoluyla hükümlere ihtiyaç duyuldu. Bu ancak,mevcut naslardan faydalanılarak,hükmü bilinmeyen cüz’i hadiseleri,hükmü bilinenlere kıyaslamak suretiyle,yani bir nevi ictihad ile olabilirdi.
Kıyas, Lugat olarak: Bir şeyi başka bir şeyle ölçmek karşılaştırmak anlamındadır.
Istılah olarak: Kur’an ve Hadis de hükmü belirtilmemiş bir meseleyi Sebep ortaklığından dolayı hakkında hüküm gelmiş olan başka bir mesele ile karşılaştırmak.(onun hükmünü de buna vermek demektir).
Kur’an ve Hadiste bulunmayan yeni bir olay Kur’an ve Hadiste ki benzerleri ile karşılaştırılır.Eğer iki hükmün nedeni aynı ise Kur’an ve Hadis teki olayın hükmü bu yeni olaya da verilir.Mesela: Şarap Kur’an –ı Kerim de haram kılınmıştır. Fakat Kur’an çağından sonra rakı,votka,konyak,gibi yeni içkiler yapılmıştır ki bunların isimleri Kur’an da haramdır diye geçmez. Kur’an ve Hadisi gözden geçirdiğimiz zaman Şarabın sarhoşluk verdiği için haram olduğunu anlarız. Bu yeni içkiler de aynen şarap gibi hatta deha fazla sarhoşluk vermektedir. Şarabın haram kılınmasında ki sebep bunlarda fazlasıyla vardır. O halde bunlarda şarap gibi haramdır. İşte bu hüküm kıyas yoluyla verilmektedir.
Kıyası ancak Müctehidler yapabilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Şubat 2013       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Acaba cevap neeeeeee???????
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2013       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sorunun cevabını yazınnnnnn yaaaaaaaaaa

merhaba sorunun cevabını bende arıyorum öğretmenimiz bu konu hakkkında bilgi aramamızı söyledi bende bubunu kuran ıkerim hakkında büyüklerimden yardım isteyeceğim hem aile büyüklerinden hemde kuran ı kerimden faydalanabilirsin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2013       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çok kısa olarak sorumu cevaplayın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Aralık 2013       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kur'an sözlükte "okumak" anla­mına gelen bir mastardır. Bizim bu­rada konumuz olan Kur'an ise, Allah (C.C.) tarafından Hz. Muhammed (S.A.V.)e Cebrail (A.S.) aracılığıyla (vahiy yoluyla) yaklaşık 23 yılda in­dirilmiş ilâhî kitaptır.
Kur'an-ı Kerim’in ilk devirlerden beri bütün Müslüman âlimlerce be­nimsenmiş yaygın bir tanımı ise şu­dur:
Kur'an Hz. Muhammed (S.A.V.)e indirilen, mushaflarda ya­zılı, O'ndan tevatür yoluyla nakledil­miş, okunmasıyla ibadet edilen, be­şerin (insanların) benzerini getirmek­ten âciz kaldığı ilâhî kelamdır.
Bu iki tanım üzerinde biraz dura­lım:
Birinci tanımda geçen 23 yıl kay­dından anlaşılacağı üzere Kur'an bir defada bütün olarak değil, zaman za­man ve bölüm bölüm indirilmiştir. Allah tarafından her in­dirilen bölüm aynı uzunlukta da de­ğildir. Bazen bir veya birkaç âyet, ba­zen bir sûrenin bir bölümü, bazen de bütünü indirilmiştir. İndirilen bu bö­lümler içinde insanları doğrudan doğ­ruya uyaran, Allah ve resulüne iman ve itaate çağıran, iyiliği buyurup, kö­tülüğü yasaklayan genel amaçlı bö­lümler bulunduğu gibi; zaman ve ortamın, ortaya çıkan problemlerin, sı­kıntıların, anlaşmazlıkların gerektir­diği açıklamalar, çözümler, yol gös­termeler, Peygamber (S.A.V.)’e soru­lan sorulara cevaplar şeklinde özel bir amaçla inen bölümler de vardır. Böyle husûsî bir amaca bağlı olarak inen âyetlerin ve bölümlerin, Hz. Peygam­berden sonra, ne sebeple indiğini be­lirlemek, bunun ışığında Kur'an-ı Ke­rimi daha iyi ve doğru anlamak çabası "nüzul sebepleri" diye adlandırılan, Kur'an ilimlerinin en geniş ve ayrın­tılı bir dalını ortaya çıkarmıştır. Yi­ne böyle bir sebebe bağlı olarak inen bölümler her ne kadar belli bir olaya, yer ve zamana bağlı olarak indi ise de genellikle ifade ederler. Artık o konularda insanların nasıl bir tavır takınacaklarına dair ebedî bir örnek oluştururlar.
İkinci tanımdaki bazı esaslara da kısaca değinelim:
Kur'an'ın "tevatür yoluyla nakledilmesi" demek, "yalan üzerinde birleşmeleri mümkün olma­yacak kadar doğru sözlü bir kalaba­lık, bir topluluk tarafından nesilden nesile (kuşaktan kuşağa) aktarılması" demektir.
Okunmasıyla ibadet edilen" kaydı da Kur'an'ın önemli bir niteli­ğidir. Dinî ibadetler esnasında, özel­likle namazlarda okunması farz olan metin yalnız Kur'an'dır. Ayrıca sırf Kur'an okumak, okuyanı dinlemek de bir ibadettir.

Kaynak: Kur'an-ı Kerim Nedir?

Benzer Konular

11 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Mart 2012 / sol Soru-Cevap
7 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
8 Ekim 2015 / solinay Soru-Cevap