Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı Vikipedi, özgür ansiklopedi Cumhuriyet Dönemi
Osmanlı Devleti'nin siyasî, askerî ve ekonomik açıdan Avrupa'nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya zorlamış, bu alanlarda Avrupa'nın nasıl geliştiğinin öğrenilmesi için bazı gençler oraya gönderilmiştir. Avrupa'ya özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyata hayran kalmış ve dönüşlerinde, gördükleri yenilikleri Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Değişiklikler önce siyasi alanda görülmüştür. Edebiyat alanında yapılan değişikliklerle belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır.Bu dönemlerden biri de
Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır. Cumhuriyet dönemi edebiyatı, Millî Edebiyat [1] 'tan kesin hatlarla ayrılmamaktadır. Çünkü Millî edebiyat sanatçıları, Cumhuriyet'in ilk yıllarında en önemli eserlerini vermişlerdir. Yakup Kadri, Halide Edip, Reşat Nuri, Refik Halit ve daha birçoğu Cumhuriyet'in ilk elli yılına damgalarını vurmuşlardır. Ancak Cumhuriyet'in ilanıyla çok hızlı bir şekilde yapılan devrimlerler, Türk aydını takip etmekte zorlandığı bir siyasi değişim yaşamıştır. Latin harflerin kabulü, eski yazı ve yeni yazı kargaşası ortalığı karıştırmaya yetiyordu. Böyle bir ortamı, öncekilerden ayırmak için 1923 yılını hala devam eden bir edebiyat döneminin başlangıcı olarak kabul edilir.
Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının Özellikleri - Cumhuriyet edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimleri vardır. Şiirler, romanlar, hikâyeler bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılıdır.Milli duygu ve heyecan geliştirmeye yönelik bu çabalar Milli edebiyatın bir devamı niteliğindedir.
- Milli edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu'yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat İstanbul'un sınırlarını tamamen aşmıştır.
- Yeni kurulan devlet ile yapılan bazı devrimleri halka tanıtmak ve benimsetmek görevi Cumhuriyet dönemi sanatçılarına düşmüştü. Sanatçı, siyaset ile halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur.
- Yeni dil ve eski dil tartışmaları Cumhuriyet ile noktalanmış, siyasi güç, olayı tekeline almış ve Türk Dil Kurumu'nu kurarak dilde geri dönülmez bir yenileşmeye yoluna gidilmiştir.Ancak bazen çok aşırıya gidilerek halkın anlayamadığı kelimeler dile konularak Türkçe yabancı bir dil haline gelmiştir.
- Cumhuriyet'ten önce sadece sempati duyulan Türk Halk sanatları ve folklörü ön plana alınmış, öncekilerin küçümsediği Karacaoğlan'ın, Yunus'untarzı örnek alınmıştır. Artık harf benzerliği de kurulan Batı edebiyatı daha yakından takip edilmiştir.Türk edebiyatı, batı edebiyatının yeniliklerini, akımlarını uygulamaya başlamıştır.
Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı Ürünleri Roman ve Öykü
Cumhuriyet dönemi edebiyatı Türkiye'nin gerçeklerine gittikçe genişleyen ölçüde eğildi.Yurdun bütün bölgelerinde kentlerdeki, köylerdeki yaşamı ve insan ilişkilerini,yurtdışına göçen işçileri ele aldı. Her sınıftan,her yaşam biçiminden gelen kahramanları canlandırdı.Onları kuşatan toplumsal bozuklukların giderilmesi için öneriler getirildi. Dil devrimi,edebiyatı yakından etkiledi.Türetilen ya da canlandırılan sözcükler yanında bölge ağızlarından sözcükler ve anlatım biçimleri de edebiyata girdi.Halk söyleyişleri, anlatımı kadar dünya edebiyatlarından türlü eğilimlerden,deneylerden izlenimler görüldü. Cumhuriyet'in kuruluşunu ele alan yapıtlar oluşturuldu. Yakup Kadri yakın tarihte oluşan, kendi tanık olduğu olaylara dayanarak toplumdaki değişmeleri,siyasal yaşamdaki çalkantıları, çatışmaları ele alan romanlar yazdı.En etkili romanı ise köylü ve aydın çelişkisini anlatan
Yaban (1932) oldu.Cumhuriyet'in ilk on yılında Kurtuluş Savaşı'na katılan halk ve aydınlar,yeni döneme ayak uydurmaya çalışan çıkarcılar ve işbirlikçiler [2], batı uygarlığı karşısında geleneksel ahlakın ve yerleşik değerlerin tartışılması [3],toplumdaki değişmelerin, batılılaşmayı yanlış anlama nın yıkıcı etkileri [4] gibi toplumsal konulara bireysel sorunlar,ruhçözüm deneyleri [5] eklendi. Şevket Esendal'ın
Ayaşlı ve Kiracıları (1934) romanı başkent Ankara'nın, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki yaşamını canlandırıyordu.Deniz tutkunu olan Sait Faik, kendi yaşadığı Burgaz Adası'nın Rum balıkçılarını,kentin küçük insanlarını geniş bir insan sevgiisyle canlandırdı.Öte yandan üretim biçimine,üretim biçiminde değişmenin yaşamı nasıl etkilediğine dikkati çeken ilk yapıt Sadri Ertem'in
Çıkrıklar Durunca (1931) adlı köy romanıdır.Sabahattin Ali,
Kuyucaklı Yusuf romanıyla 20 yıl kadar sonra gelişecek köy romancılığına öncülük etti.Köylüleri,düşkün kadınları,toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri ele alan öyküler kaleme aldı.
İnce Memed,Yaşar Kemal
İnce Memed romanında [6] 1930 yıllarında Toroslar'da yaşayan,suça itilmiş bir eşkıyanın yaşamını konu edinen Yaşar Kemal bu yöreyi ve Çukurova'yı tarihsel kökleri,doğası,güncel sorunlarıyla yansıtırken anlatımdaki coşku,betimelemerindeki renklilikle dikkat çekti. Orhan Kemal ,İstanbul'un yoksul kesimlerinde yaşayanları,köyden kente nüfus göçünü,ezilen çocukların,genç kızların serüvenini konu edindi.Kemal Tahir'in köyü konu edinen romanları [7] ve köydeki gelişmelerin geniş bir panoramasını verdi.Samim Kocagöz, Necati Cumalı,Fakir Baykurt gibi yazarlar roman ve öyküleriyle köy ve kasaba yaşamına tanıklık ettiler.[8]Aynı çevreyi konu edinen Bekir Yıldız, yurtdışında çalışan göçmen işçilerin yaşamını konu edinen yazarlardan oldu.Gerçeklere ironi ile bakan öykücüler bulunduğu gibi
(ör; Haldun Taner) toplumsal bozuklukları gülmece öyküleri ve romanlarıyla çok geniş bir okur toplulukları önünde tartışan yazarlar
(Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz) görüldü.Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet dönemini,toplumcu ve gerçekçi yazarlara karşıt biçimde yorumlayan yazarlar (
Tarık Buğra) da oldu.

2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Türk yazar Orhan Pamuk.
Ruhsal çözümlemelere yönelen,biliçaltını sergileyen yazarlar
(Yusuf Atılgan, Bilge Karasu, Adnan Özyalçıner, Oğuz Atay vs.) soyutlamalardan, kara mizahtan yararlandılar; geriye dönüşümlerle,çağrışımlarla beslenen, dilin olanaklarını araştıran denemelere giriştiler. Kadın romancılar ve öykücüler çevreyi,olayları,kişileri konu edinirken ayrıntılara daha çok indiler. Bu yazarlar
(Nezihe Meriç, Adalet Ağaoğlu, Pınar Kür, Füruzan, Sevgi Soysal, Tomris Uyar) bireyin toplumla ilişkisi,toplumsal yapıda ve kültürdeki değişimler, cinsellik gibi konulara yönelirken yerleşik yargılara karşı çıktılar. Hızlı kentleşme, sanayileşme olguları köy edebiyatının ortadan silinmesine yol açarken, kentteki kaynaşmalar, kenar mahalle insanlarının, yoksulların, işçilerin yaşamından çok aydınların, sanatçıların, siyasal eylemlere katılanların toplumsal ve ruhsal dünyalarını, onların tanıklığıyla bireyi ve toplumu konu edinen bir edebiyat gelişti: Erhan Bener, Demir Özlü, Selim İleri, Orhan Pamuk, Latife Tekin,[ [Nedim Gürsel]] vs. gibi yazarların roman ve öyküleri.