İranın Yönetim Şekli
İran'da 1979 yılında şah rejimine karşı gerçekleştirilen devrimden sonra Caferi ilkelerine dayalı bir İslâm Cumhuriyeti kuruldu. Buna göre ülkede On iki İmam'ın temsilcisi sayılan velayeti fakih en büyük dini önder sıfatıyla bütün yürütme ve yasama işlerinde son söz hakkına sahiptir. Yasama organı 270 üyeli İslâm Şura Meclisi'dir. Bu meclisin üyeleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenir. Bu meclisin çıkardığı yasaların yürürlüğe girebilmesi için denetleme fakihlerinin ve velayeti fakihin onayından geçmesi gerekir. Cumhurbaşkanı da genel seçimle belirlenir ve velayeti fakihin onayından sonra göreve başlar. Başbakan cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir ve İslâm Şura Meclisi'nce onaylanır. İslâm Şura Meclisi cumhurbaşkanı ve başbakan hakkında gensoru açabilmektedir. Buna göre söz konusu meclisin çoğunluğunun istememesi durumunda cumhurbaşkanı veya başbakanın görevden uzaklaştırılması mümkündür. . 3 Aralık 1979'dan buyana yürürlükte olan İran İslâm Cumhuriyeti anayasasının onikinci maddesinde: "İran'ın resmi dini İslâm ve Caferi - İsnâ Aşeri (Oniki İmam) mezhebidir ve bu madde sonsuza kadar değiştirilemez" denmektedir. . Yargı organları Caferi fıkhını esas almaktadır. Başsavcı ve başyargıç da Caferi müçtehitler arasından seçilir. . İran, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı), IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.İRAN’IN SİYASİ YAPISI
GİRİŞ
İran’ın bugünkü yönetim şekli, 1979 İran İslam Devrimi sonrası şekillenmiştir. Devrim sonrası tüm kurumlar değişmiş önceki yönetimden farklı bir yapıya sahip olmuştur. 1979’dan önce ise ise şahlık şeklinde, monarşik bir yapıya sahipti. Devrimden sonra ise monarşi yerini teokratik bir yönetim şeklini almıştır.
1979 İslam devrimini hazırlayan siyasi ve toplumsal koşullara bakacak olursak, 1960’lardan itibaren şah rejimine muhalefetin başladığını görürüz. Toplumun birçok kesimi kendi menfaatleri doğrultusunda muhalefet hareketleri yürütmüştür.
Muhalefetin sebeplerine bakıldığında, ilkin bölgesel olarak İran’ın önem kazanması ve petrol fiyatlarına paralel olarak gelirinin artması, bununla birlikte bu gelirin halk ile paylaştırılmamış olmasıdır. Toprak reformu toprak ağalarını güçlendirmiş ancak köylülere toprak sağlamamıştır. Zenginler ile yoksul kesim arasındaki uçurum artmıştır. Diğer bir neden ise şahın uyguladığı baskı politikasıydı. 1970’lere gelindiğinde bölgenin en güçlü ordularından biri şah’ın emrindeydi. Ayrıca şah’ın kurduğu SAVAK adlı istihbarat örgütü ile toplum üzeride denetimi kurmuştur. Ayrıca şahın arkasında Amerika desteği olması ve üniversite öğrencilerin sol-Marksist tutumları protestoları artırmıştır.
Ayrıca diğer bir muhalefet hareketi de mollalardan gelmiştir. Mollaların yönetimin meşru olmadığını, dine dayalı(şeriat) bir yönetimin kurulmasını istiyorlardı. Bundan dolayı şeriat yanlılarını şah’a karşı kışkırtıyorlardı. Özellikle beyaz devrim sonrası kadınlara oy hakkı tanınması ve ülkedeki batı nüfusu bahane ederek Humeyni, şahın politikalarına karşı çıktı ve dinin devlet politikası olmasını savunuyordu. Ekonomik ve sosyal reform sözü veren Humeyni halkın duygularına hitap eden geleneksel ve dini değerlere dönüş propagandası yürüttü. Bunların ardından Humeyni, şah tarafından sürgüne gönderildi.
1979 yılın ocak ayında şah rıza pehlevi dinlenmek amacıyla yurt dışına çıktı ancak bir daha dönmedi. Yerine ise başbakan şahpur bahtiyar’ı hükümdarlığa getirdi ancak şahpur bahtiyar’ın çabaları muhalefete karşı sonuçsuz kaldı. 1 şubat 1979’da Humeyni dönüşü büyük bir sevgi gösteriyle karşılandı. Kent ve kasabalarda Humeyni taraftarlarıyla güvenlik güçleri arasında çatışmalar arttı. 11 Şubatta tahran sokaklarında tanklar boy gösterdi. Ancak ordunun darbe yapmayacağı görülüyordu. Devrim askeri olmasa Humeyni tarafından toplumsal tabanlı gerçekleştiriliyordu ve sonucunda bahtiyar hükümeti istifa etti. Arkasından yapılan seçimlerle Humeyni büyük bir zafer ilan etti ve İran İslam Cumhuriyetini kurdu. Bundan sonra Humeyni ömür boyu ülkenin tek siyasi ve dini lideri ilan edildi.
İRAN’IN 1979 İSLAM DEVRİMİ SONRAKİ SİYASİ YAPISI
İran’ın bugünkü siyasi yapısı 1979 İran Anayasasına dayanmaktadır. Devrim sonrası yapılan anayasa, İran’ın yönetim birimlerini birbiriyle bağlantılı girift bir yapıya sahip kılmıştır. İran anayasasına göre siyasi yapısını inceleyecek olursak;
Velayet-i fakih (rehber-dini lider)
Rehber ülkede en yetkili kişi ve din adamlığın başıdır. Müslümanlığın tüm işleri görmekte ve korumaktadır. Dinin siyasetten ayrılamayacağı görüşünden kaynaklanmaktadır. 1979 devrinin teokratik yapıya sahip olmasından dolayı rehberlik makamını doğurmuştur. Ayrıca genelkurmay başkanlığını da üslenmiştir. Bu bakımdan savaş barış ilan etmeye yetkili tek kişidir. Yargının, Devlet Radyo ve televizyonun, emniyet genel müdürlüğünü baş yöneticisi ve 12 üyeli anayasa koruma konseyinin 6 üyesini seçmektedir.
Rehberin anayasa ile belirlenen görevleri;
1. Milli uzlaştırma konseyi ile görüşerek devletin genel siyasetini belirlemek
2. Bu siyasetin uygulanmasını gözetmek
3. Ulusal referandumlara karar vermek
4. Silahlı kuvvetler başkomutanlığını yapmak
5. Savaş, barış ve seferberlik ilan etmek
6. Milli Uzlaştırma Konseyi üyelerini, anayasa koruyucular konseyi2nin din alimi üyelerini, yargı erki başkanını, İran Radyo Televizyon Kurumu Başkanı’nı, Genelkurmay Başkanı’nı Nizami Ordu Genel Komutanı’nı ve Devrim Muhafızları Komutanı ile her iki ordu Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri komutanını atamak ya da azletmek
7. Yasama, Yargı, Yürütme arasındaki sorunları çözmek, uyumu sağlamak
8. Rejimle ilgili anlaşmazlıkları, Uzlaştırma Konseyi’yle istişare ederek çözmek
9. Cumhurbaşkanı seçimini onaylamak
10. Şartlar oluştuğunda Cumhurbaşkanını azletmek
11. Hükümlüleri affetmek
Rehber anayasada yazılı bu görevleri yerine getirmekle görevlidir.
Rehbere bağlı kuruluşlar;
• Müstezaflar ve Gaziler Vakfı
• On beş Hordad Vakfı
• İslam Devrimi Şehitleri Vakfı
• İslam Devrimi Mesken Vakfı
• Kültürel Devrim Yüksek Şurası
• İslami Tebliğ Teşkilatı
Danışmanlar Konseyi
Danışmanlar konseyi liyakat ve sahip olunan itibara bağlı olarak İran dini liderini seçer ve görevinden alır. Danışmanlar konseyi dini lidere yasal görevleri konusunda danışmanlık yapmakla sorumludur. Danışmanlar konseyi yılda bir kez toplanır. Sekiz yıllığına genel oy ile seçilen 86 yetenekli ve eğitimli hukukçu üyeden meydana gelir. Devlet başkanlığı ve meclis seçimlerinde olduğu gibi Anayasa koruyucular konseyi adaylarının yeterliliğini belirler. Dini liderin seçimini ve görevden alınması konusunda anayasadan kaynaklanan yetkiye sahiptir.
Anayasayı Koruyucular Konseyi(Şuraye Negehban Kanun Esasi)
Bir denetleme kurulu olarak tanımlanan Anayasayı Koruyucular Konseyi beş müçtehitten oluşur. Ve görevi meclisten alınan kararların dine uygun olup olmadığını denetler. Meclis aldığı bütün kararları bu konseye göndermek zorundadır. Kurulun bir diğer görevi cumhurbaşkanını, meclisi ve yerel seçimleri denetleme görevidir. Eğer gerekirse seçimi iptal etme hakkı bulunmaktadır. 12 üyeden oluşur ve 6 üyesini dini lider seçer, 6’sını da meclis seçmektedir.
Maslahat Konseyi(Mecme-e Teşhis-e Meslehet-e Nezam)
1988’de Humeyni’nin talimatıyla kurulmuştur. Anayasayı Koruyucular Konseyi ile meclis arasında çıkan anlaşmazlıkları çözme yetkisine sahiptir. Amacı siyasi kurumlar arasındaki sorunları kaldırarak uyum ve eşgüdümü sağlamaktır. İran’ın sisteminde karar verici mekanizmalardan biridir. Kuruma ayrıca tüm erkleri denetleme ve dini lidere rapor verme hakkı da tanınmıştır. Maslahat konseyinin üyeleri dini lider tarafından seçilmektedir ve üyeleri sayısı zamanla değişmektedir.
Milli Güvenlik Yüksek konseyi(Şuraye Ali-e Emniyete Melli)
Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’nin kuruluş amacı İslam Devrimini korumak, milli menfaatleri temin etmek, ülkenin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini sağlamak olarak tanımlanmıştır. Bu kurumun görevi Dini Lider tarafından belirlenmiş genel politikalar çerçevesinde ülkenin güvenlik, istihbarat ve savunma politikalarına yön vermek ve bütün siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik çalışmaları söz konusu güvenlik ve savunma politikaları ile uyumlu hale getirmektir. Diğer görevi ise iç ve dış tehditlere karşı ülkenin maddi-manevi olanaklarından yararlanmaktır. Milli Güvenlik Yüksek Konseyi İran’ın en üst güvenlik, savunma ve istihbarat makamı sayılmaktadır. Genelkurmay Başkanı, silahlı kuvvetler komutanları, Bütçe ve Planlama Teşkilatı başkanı, dini liderin iki temsilcisi, Devrim Muhafızları komutanı ve dışişleri, içişleri ve istihbarat bakanları bu kurumun üyelerini oluşturmaktadır.
Konseyin başkanlığını cumhurbaşkanı yapsa da en önemli yetkilisi sekretaryasıdır. Kararları dini lider tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girebilir.
Cumhurbaşkanı(Devlet Başkanı)
Anayasaya göre rehberlik başkanından sonraki devlet otoritesi olarak tanımlanmaktadır. Dört yıllığına genel oyla seçilir ve yeniden bir kez daha seçilebilir. Başkan adayları, İslam devriminin ülküsüne bağlılıklarından emin olunmak için anaysa koruyucular konseyinin onayı alınır. Devlet başkanı anayasanın onaylanmasından ve her konuda son sözü söyleme yetkisine sahip olan dini lidere bağlı olan konular dışında yönetim yapıların çalışmasından sorumludur. Devlet başkanı bakanlar kurulu üyelerini atar ve onlardan danışmanlık alır ayrıca hükümet kararlarını yönlendirir ve yasama önüne konacak politikaları seçer. Ayrıca devlet başkanına bağlı olarak sekiz kişilik yardımcılar kurulu ve yirmi iki kişilik meclis onayı gereken bakanlar kurulu vardır. Hükümet içişleri bakanını ve savunma bakanını belirlese de orduyu kontrol etmez. Ayrıca içişleri bakanı ve savunma bakanını meclis onaylamadan önce dini liderin onayını almak gelenektir.
Doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşlar;
• Cumhurbaşkanlığı kurumu
• Devlet planlama kurumu
• Ülke idari ve istihdam işleri kurumu
• Çevreyi koruma kurumu
• Spor kurumu
• Atom enerjisi kurumu
• Milli kütüphane
İran İslam şurası meclisi
Bakanlar kuruluna güvenoyu verme, cumhurbaşkanını ve bakanlar kurulunu denetleme ve görevden alma yetkisi verilmiştir. Rehber ile uyum içinde hareket etmek zorundadır. Kanun yapma yetkisine sahip olsa da bu kanunlar Anayasayı Koruyucular Konseyi onayından geçmek zorundadır. İran Meclisi 290 milletvekilinden oluşmaktadır ve her on yılda 10’ar kişi artacaktır. Meclis seçimlerinde parti sistemi yoktur. İran meclisinin milletvekilleri fert olarak ve dar bölge çoğunluk sistemi ile dört yıllığına seçilmektedir.
Yargı
Dini lider, sırayla Üst Mahkeme ve Başsavcı’yı atayan Yargı Sistemi Başkanı atar. Sulh ve ceza konuları ile ilgilenen mahkemeleri de içine alan çeşitli tipte mahkemeler ve güvenlik gibi önemli güvenlik konularına bakan “devrim mahkemeleri” de vardır. Devrim mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez.Özel Din Adamları Yargılama Mahkemesi, dinle ilgili konulara baktığı gibi, din adamları tarafından işlendiği öne sürülen suçlara bakar. Normal yargı işleyişinin dışında çalışır ve yalnızca Dini Lider’e karşı sorumludur. Mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez.
SONUÇ
İran İslam Cumhuriyeti yönetim şekli görüldüğü üzere girift birbiriyle bağlantılı bir yapıya sahip olduğu görüyor. 1979 devriminin dini bir devrim olması, İran’ın teokratik bir yapıya sahip kılmıştır. Bundan dolayıdır ki devlette en yetkili ve tek söz sahibi dini lider(Rehber) olduğu görülmektedir. Rehber’in, yürütme, yasama, yargı üzerindeki ağırlığı kadar toplum üzerindeki etkisi de büyüktür. Devlette bir diğer unsurlarda konseylerdir. Özellikle anayasayı korucular konseyinin etkisi oldukça büyüktür.
iLKiMimmm