İNGİLTERE: Kültürel Değişkenler Açısından Değerleme GIRIŞ
Jamieson 1980’de Ingilterede faaliyet gösteren Amerikan ve Ingiliz şirketleri üzerine yaptığı araştırmada Amerikan şirketlerin insan faktörüne, açık kültüre, eğitime ve seçime daha fazla değer verdikleri ortaya çıkarmıştır. Yine bu çalışmaya göre Amerikan şirketleri pazarlamaya yönelmişken Ingiliz şirketleri üretime yönelmişlerdir.
Ingiltere hetorojen bir kültür yapısına sahiptir. Kültüründe Ingiliz, Irlandalı, Iskoç, Galli ve Hintli insanları barındıran bu ulus aslında oldukça değişik dinamikleri de bünyesinde bulundurmaktadır.
Aile
Günümüzde Ingiliz aileleri çekirdek ve zayıf bağlarla bağlı bir özellik göstermektedir. Bunun sebebi olarak 18. ve 19. y.y. daki endüstri devrimi gösterilmektedir. Ancak Macfarlane (1978) bunu 13.y.y. başlarına bağlamaktadır. Ailede karı koca eşit özgürlük ve sorumluluklara sahiptirler. Çocuğun bireyselliğine saygı duyulur. Çocuk gelişimi Ingilterede bilişsel süreçler, yargılama, planlama, canlandırma, kontrol üzerine kurulur. Klein (1965) buna problem çözme demektedir. Bunun sonucu olarak bireyler düşünceyi problem çözme olarak görüyor. De Bono’da ABD deki bu yanlış görüşü belirtmektedir. Bu şekilde çocuk gruptan bağımsızlık, karmaşıklığa tolerans, gerçekle yüzleşme ile başarı ve performansa odaklanıyor. Ailede çocuk için ceza sistemi de yaygındır. Harçlık kesme, yasaklama, men etme bunlardan bazılarıdır.
Din
Ingilizler büyük bir yüzdeyle Hristiyanlardır ve bunların içindeki ağırlık Protestan ve Roma Katolikliği mezhepleridir. Ingilterede %25’lik bir bölüm herhangi bir mezhebe üye olmadığını düşünmektedir. Kadınlar, yaşlılar ve beklentinin tersine yüksek sosyal statü sahipleri daha dindardırlar. Weber Ingilizlerin 16.y.y.’da feodalizmden kapitalizme geçtiğini söyler. Bunun yanında Avrupadaki klan sistemini Hristiyanlığın bozmuş ve soyut, ailesel olmayan bireysel davranışı özendirdiğini belirtir. Ona göre Protestanlık önceki akrabalık sisteminin zincirlerine hücum etmiştir.
Macfarlane (1978) Ingilizlerin 13.y.y.’dan beri bireyci olduğunu söylemektedir. Bu tarihlerde Ingilterede güç kullanan, coğrafi ve sosyal olarak mobil, ekonomik olarak rasyonel, pazara yönelik, ele geçirmeci, ben merkezli bireylerin varlığına dikkat çekmektedir.
Bu şekilde Protestanlık bireyselliği ve kapitalist ruhu güçlendirmiş ve bu ruh da endüstri devriminin motor gücünü oluşturmuştur.
Eğitim
Ingilterede 9 yıllık temel eğitim vardır ve temelleri 18.ve 19.y.y.’ın geleneksel Ingiliz söylemleri üzerine kurulmuştur.
Ingiliz eğitim sistemi temelde bireysel gözlem, keşif, deney, faaliyet ve denyim üzerine kuruludur. Sistemin değerleri ise başarı, istek, bireysellik, kaynaklılık, saldırganlığın düzenlenmesi, mülkiyete saygı ( Lodge ve Vogel bunu bireysel ideolojinin önemli bir değişkeni olarak görmüştür) ve çabuk doyumun ertelenmesidir.
Politik sistem
Ingiliz hükümeti dünyadaki en kayda değer olanıdır. Bir durağanlık ve korumacılık sembolüdür. Ingilterede parlementer demokrasi vardır ve devletin başı kraliyettir. Kraliyet pratikleri az öneri ilişkisine sahip bir kurumdur. Avam kamarası ve Lordlar kamarasından kuruludur.
Sosyo-Ekonomik sistem
Kapitalizmin doğduğu ülke olarak Ingilterede orta çağ sonlarında dahi ticari kapitalizm denebilecek sistem vardı. Günümüzde kapitalizm Ingilterede saf şeklini yitirmiş özgürlüklere karşı konrolün, özele karşı kamunun dengesi arasında konumlanmıştır.
Sosyal yapısı bakımından Ingilterede yüksek ve düşük olarak ikiye ayrılabilecek güçlü bir orta sınıf vardır. Ülke sistemi bu sınıflar arasında hareketlere fırsat verecek şekildedir.
Bireycilik - Toplumculuk
Bireysellik değerlendirmesinde Hofstede Ingilterenin 89 puan gibi yüksek bir bireysellik derecesine sahip olduğunu saptamıştır. Bu puanla Ingiltere, 91 puanlı ABD’nin ardından ikinci bireysellik düzeyine sahiptir. Aynı araştırma Japonya için 46 puanlık bir bireysellik düzeyi saptamıştır.
Bu bireysellik düzeyi Ingiltere’de çeşitli toplumsal normlarda gözlenmektedir. Bunlar kendi özel yaşama yönelme, fikir bireyselliği ( Ingiliz demokrasisi), bireysel otonomi, çeşitlilik ve finansal güvenceye yönelimdir ( Ingiliz bankaları).
Gelişmiş bireyselliğin orjinine baktığımızda ekonomik gelişmeyi görmek mümkündür. Bunun yanında Ingiliz orta sınıfının gelişmişliği, coğrafyanın soğukluğu, çekirdek aile yapısının yaygınlığı, düşük çocuk sayısı ve bireysel düşünce sayılabilir.
Ingilizlerin bu bireyciliği şirketle çalışan arasındaki duygusal bağlılığın zayıflığı ve çalışılması planlanan sürenin kısalığı olarak belirir.
Bu noktada şunuda eklemek lazımdır ki bireyci ekonomilerin tarihte karşılaştığı önemli problem olan “otlaklar trajedisi” Ingilterede cereyan etmiştir. Ingiltere’de derebeylik döneminde tüm mülk sahiplerinin hayvanlarını herkese açık otlaklarda otlatmaya hakları vardı ama bu kişilerin sayısı fazlalaşınca otlaklar tükendi ve güç sahibi kişiler koyunlarını besleyebilmek için bu alanları çitlerle çevirdiler. Ortak bir kaynağın bitmesi nedeniyle milyonlarca kişi aç kaldı.
kaynak