Arama

Çevremizde karşılaştığımız sorunlar nedir, örnek verir misiniz? - Sayfa 16

Güncelleme: 12 Nisan 2015 Gösterim: 169.759 Cevap: 195
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2012       Mesaj #151
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar bana acil sorun ve çözüm önerisi lütfen.......................................................
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2012       Mesaj #152
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
güzel örnekler verin yaaaaaa lütfen =(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=(=.
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2012       Mesaj #153
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
banada öyle bir ödev lazm çevre sorunlarıyla yardım ederseniz iyi olur
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2012       Mesaj #154
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çözümlerini yazarmısınız acilen gerek
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2013       Mesaj #155
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sabah uyanamamak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2013       Mesaj #156
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çevremizdeki sorunlar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2013       Mesaj #157
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bence her yerde çöp kutusu olmalı (10 m ara ile aralık olmalı) Msn Happy Msn Grin :v -_-
bu durum çok iyi olur bence

bence her yerde çöp kutusu olmamalı suç insanlarda her şeyi yere atıyorlar çöp kutusunun yanına bile...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2013       Mesaj #158
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mesela fabrikalrın atıklarını nehirlere boşaltması Msn Happy
plum - avatarı
plum
Ziyaretçi
25 Şubat 2013       Mesaj #159
plum - avatarı
Ziyaretçi
Başlıca çevre sorunları; hava gürültü su toprak flora-fauna ve kültürel çevre gibi alt başlıklar halinde incelenebilir. Aşağıda söz konusu çevre sorunlarına ilişkin tanımlamalarla bunların nedenleri yarattığı etkiler irdelenmeye çalışılmıştır.

1. Hava

Canlıların yaşamınıolanaklıkılan hava; atmosferi oluşturan gazların karışımından oluşmaktadır. Havanın insan yaşamındaki önemi açısından bir insanın günde ortalama 14 kg havaya ihtiyacı olduğu örnek olarak verilebilir. Canlılar için yaşamsal önemi olan hava hızlınüfus artışı kentleşme ve sanayileşme sonucunda atmosfere bırakılan maddelerin belli bir yoğunluğa ulaşması sonucu kirlenmektedir. Ekonomik etkinliklerin özellikle belli bölgelerde yoğunlaşarak artması buna bağlı olarak belli bölgelerde nüfusun artışıve daha çok enerjiye gereksinim duyulmasıhava kirliliğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hava kirliliğinintemel kaynakları kentleşme ve endüstrileşmedir. Bunlardan kentleşme; nüfus yoğunluğu kentin topoğrafik ve meteorolojik koşullarına uygun olmayan bir biçimde oluşturulmasıile kirliliği arttıran bir etken olarak işlev görmektedir. Kentlerdeki ısınma sistemi kullanılan yakıt türleri ulaşım araçlarıbu sorunun büyümesine etki eden diğer etkenlerdir.Düzensiz kentleşme eğilimi sürdükçe kentsel kaynaklı hava kirliliği Türkiye’nin önemli bir sorunu olmayı sürdürecek gibi görünmektedir. Endüstrileşme de endüstri kuruluşlarının yanlış yerlerde yapılandırılması ve yanma sonucu atık gazların yeterli teknik önlemler alınmadan havaya bırakılmasıyla hava kirliliğine etki eden diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde özellikle azgelişmişveya gelişmekte olan ülkelerde endüstriden doğan kirlenme önemli bir yer tutmaktadır. Bunun nedenleri söz konusu ülkelerde ileri teknolojilerin kullanılmamasıkirliliği önleyici çözümlerin pahalı oluşu nedeniyle uygulamaya geçirilememesidir. Günümüzde ortaya çıkan tablo; gelişmiş ülkelerin bu tür kirlilik yaratan endüsrileri kendi ülkeleri yerine gelişmekte olan ülkelerde kurarak kendilerini koruduklarıve bu arada gelişmekte olan ülkelerde endüstri kaynaklı hava kirliliğinin giderek artan bir sorun olduğudur. Türkiye de bu sorunu yaşayan ülkelere tipik bir örnektir. Hava kirliliği gerek insan sağlığınıgerekse doğayıtehdit eden büyük bir tehlikedir. Kirli hava içerdiği maddeler nedeniyle bronşların iltihaplanmasından akciğer kanserine varan düzeylerde solunum yolu hastalıklarının nedeni olurken insanların bağışıklık sistemini etkileyerek başka pek çok hastalığa karşıda savunmasız bir hale getirmektedir. Benzer etkiler hayvanlar için de söz konusudur. Hava kirliliği aynı zamanda değişime uğrattığı atmosfer koşulları nedeniyle doğal iklim dengesini bozmakta bitkilerin dokusu bozularak toprağın verimliliği azalarak tarımsal üretim düşmektedir. Yapılar ve eşyalar da hava kirliliğinden kendilerine düşen payı almakta nitelikleri bozularak ömürleri kısalmaktadır. Bu tür sonuçların yanısıra ortaya çıkan zararlara tüm dünya açısından bakıldığında; a) atmosferdeki karbondioksit birikiminin artması sonunda dünyanın ısınmasına dolayısıyla iklimlerin değişmesine kutuplardaki buzulların erimesine deniz düzeyinin yükselmesine büyük bir oranda tarım toprağının sular altında kalmasına yol açmakta b) Ozon tabakasının incelmesiyle tüm canlıvarlıklarıolumsuz bir biçimde etkileyen güneşin morötesi ışınlarının zararlıetkisinin giderek daha yoğun olarak hissedilmesine yol açmaktadır. Hava kirliliği gelişmekte olan ülkelerde çok ciddi bir çevre sorunu olarak varlığınısürdürmektedir. 1952 yılında bir hafta içinde hava kirliliği nedeniyle yaklaşık 4000 kişinin yaşamını yitirdiği Londra örneği gibi dramatik olayların başlamasını beklemeksizin gerekli önlemlerin alınması ve işler kılınması gerekmektedir.
2. Gürültü

Gürültü sorunu; teknolojideki gelişmeler ve buna bağlı olarak yaşam biçiminde oluşan değişiklikler sonucu insanoğlunda olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan arzu edilmeyen sesler olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaşamında çeşitli fiziksel ve psikolojik sorunların ortaya çıkışında etkisi bulunan bu çevre ve sağlık sorunu “gürültü kirliliği” olarak da isimlendirilmektedir. Kişisel özelliklere göre basınç frekans ve tizlik gibi sesin değişik özellikleri farklı olarak algılanmakla birlikte sesin şiddetini belirlemede kullanılan bir ölçüt vardır. Sesin insan kulağına göre şiddetini belirten gürültü ölçmede yaygın olarak kullanılan ölçü desibeldir.Uluslararası Standart Örgütü’nün (ISO) normal saydığı gürültü düzeyi 58 desibel (dB)dir. İnsan sağlığına 90 dB’in üzerindeki gürültülerin zararlı olduğu 140 dB’i aşan gürültülerin ise ciddi beyin tahribatına neden olduğu belirtilmektedir. Gürültünün canlıların ruh sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olduğu saptanmıştır. Ülkelerin belli başlı kültürel özellikleri kullanılan teknolojilere bağlı olarak değişmekle birlikte belli başlı gürültü kaynakları; motorlu araçlar inşaat makina ve donanımları uçak çeşitli makinalar ve ev aletleridir. İnsan sağlığıüzerinde önemli etkileri olduğu saptanan bu çevre sorununa içinde bulunduğunuz sosyal çevreden (bir banka şubesi hastanedeki poliklinikler çevredeki inşaatlar uçak gürültüleri gibi) örnekler bulmanız olası mı?
3. Su

Dünyanın dörtte üçünün sularla kaplı olduğu canlıların ağırlığının ise yüzde yetmişbeşini suyun oluşturduğu düşünülürse suyun canlıvarlıkların yaşamındaki işlevini anlamak kolaylaşabilir. Keleşve Hamamcı’nın aktardıklarına göre yeryüzündeki sular yüzeysel ve yeraltı suları olarak gruplandırılabilir. Bunlardan yüzeysel suların %97.6’sı tuzlu sulardır. Tatlı suların büyük bir kısmını kutuplardaki buzullar oluşturmaktadır. Su kirliliği kavramı ile su kaynaklarının kullanılmasını bozacak ölçüde organik inorganik biyolojik ve radyoaktif maddelerin suya karışması kastedilmektedir. Doğanın işleyişi incelendiğinde dışsal destekler olmaksızın suyun belli bir düzeydeki kirlenmenin üstesinden gelebildiği görülmektedir. Ancak kirleticilerin türü ve miktarı arttığında bu işlem etkisiz kalmakta ve kirlilik ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde oluşan sürecin yanısıra su kirliliği havada oluşan kirlenme ile toprak kirliliği de suyun doğal dolanımı nedeniyle su kaynaklarının kirlenmesine yol açar. Bu nedenle su kirliliği sadece kirleticilerin doğrudan su kaynaklarına ulaşmasından değil hidrolojik süreçler yolu ile dolaylıbir biçimde de oluşabilmektedir. Türkiye su kaynaklarıaçısından dünyanın şanslıülkelerinden biridir. Ancak ülkemizin karşılaştığı çevre sorunları içinde su kirliliği önemli bir yer tutmaktadır. Su kirliliği insanoğlunun suyun doğal dolanımına yaptığı elektirik enerjisi elde etmek için akarsuların üzerine barajların ve sulama amaçlı göletlerin yapılması gibi müdahaleler ile tarımsal kentsel ve endüstriyel etkinliklerden oluşan artıkların bir sonucudur. Su kirliliğine ilişkin önlemler uluslararasıve ulusal düzeylerde oluşturulan kuruluşlar ve standartlarıiçermektedir. Su kirliliği; tarımsal etkinliklerle sanayi etkinliklerle ve yerleşim yerleri ile bağlantılı olarak artmaktadır. Bunlardan ilkinde tarla verimini arttırmak için kullanılan yapay gübrelerin hayvan atıklarının tarımsal mücadele ilaçlarının toprağa karışıp su kaynaklarına ulaşmasıyla ortaya çıkar.Toprak aşınması (erozyon) ile de toprağın en verimli ve tarıma uygun üst kısmı sürüklenerek su kaynaklarına karışmakta ve içerdiği maddeler bazı yosun türlerini çoğaltarak erimişoksijen tüketimini arttırarak bitki ve hayvan türlerinin yaşamasını engellenmektedir. İkinci grupta yer alan sanayi etkinliklerin neden olduğu kirlilik türü dünyadaki pek çok gelişmekte olan ülkenin önemli sorunlarından biridir.Söz konusu etkinliklerle su kaynaklarına ulaşan sanayi atıklar kimyasal radyoaktif maddeler doğanın dengesini ciddi bir biçimde kimi zaman da geriye dönülmez bir biçimde bozmaktadır. Görmez’in aktardıklarına göre ülkemizde sanayi atıkları ile kirlenen akarsulara ve göllere Meriç Ergene Gediz Menderes nehirleri ile Nilüfer Simav Porsuk çaylarını ve daha dramatik bir tablo olarak ortaya çıkan Sapanca Manyas Van ve Tuz göllerini örnek verebiliriz. Durumun ciddiyetini göstermek açısından yukarıda sunulan örneklerden biri biraz daha açılacak olursa; dünya çapında bir kuşgölü olmasına karşın Manyas Gölü 40’a yakın sanayi kuruluşu tarafından kirletilmektedir. Ne yazık ki ülkemizde akarsular göller nehirler ve denizler kirletilmekte ve gerek bu sürecin gerekse yanlış avlanmanın etkisiyle su ürünleri hızla yok olmaktadır.
4. Toprak

Toprak; canlıdoğal kaynakların varlıklarınısürdürebilmeleri için hava ve su ile birlikte vazgeçilmez bir doğal kaynaktır. Toprak kirliliği insan etkinlikleri sonucunda toprağın fiziksel kimyasal biyolojik ve jeolojik yapısının bozulmasıdır. Söz konusu kirliliğin toprakta yanlıştarım teknikleri yanlışve fazla gübre ile tarımsal mücadele ilaçları kullanma atık ve artıkları zehirli ve tehlikeli maddeleri toprağa bırakma sonucunda ortaya çıktığı belirtilmektedir. Kirli havanın içerdiği zehirli gazların neden olduğu asit yağmurları ve kirletici gazların toprakta birikmesi çeşitli yollarla kirlenen sularla sulanan toprağın kirlenip yapısının bozulması tarımda kullanılan ilaçlar ve yapay gübrelerin bilinçsiz kullanımıyla uzun süre bozulmadan kalabilen katı atıkların gerekli süreçlerden geçirilmeksizin depolanması gibi etkenler toprağı kirletmekte ve hatta kullanılmaz duruma getirmektedir. Bunlara ek olarak toprağın kendi yapısından kaynaklanan sorunlarla birlikte erozyon Türkiye’nin çok ciddi toprak sorunlarından biridir. Erozyon; Keleş ve Hamamcı’nın tanımlamalarına göre; toprağın su rüzgar gibi doğal etmenler ile aşındırılması sonucunda bulunduğu yerden başka yerlere sürüklenmesidir. Daha önce de belirtildiği gibi erozyon sadece bir toprak sorunu olmayıp suyun kirlenmesine verimli toprakların kaybına tarımsal üretim kapasitesinin düşmesine yol açtığıiçin aynızamanda ciddi bir ekonomik sorun kaynağıdır. Türkiye’nin topraklarının %66’sının erozyon tehlikesi altında olduğu dikkate alındığında sorunun boyutlarıhakkında fikir edinilebilir. Erozyon sadece doğal bir süreçle ortaya çıkmayıp yanlıştarım tekniklerinin uygulanması yanlışarazi kullanımı toprağın üzerindeki bitki örtüsünün yok edilmesi gibi insan faktörü ile de ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de erozyon ile ortalama yıllık toprak kaybı 500 milyon ton dolayında olması erezyon sorununun ülkemizde ürkütücü boyutlara ulaştığını göstermektedir.
5. Flora-Fauna

Keleş ve Hamamcı’ya göre belli bir ülkeye bölgeye ya da yöreye özgü bitki örtüsü flora yabanıl hayvan topluluğu da fauna olarak adlandırılır. Bir başka deyişle flora ve fauna insan dışındaki canlıögeleri içeren biyolojik zenginliktir. Ağaç topluluğu biçimindeki genel anlayıştan çok daha kapsamlı olarak orman; bitki örtüsü hayvan ve mikroorganizmalar mineral maddeler hidrolojik ve mikroklimatik özelliklerle aralarında madde ve enerji akımı bakımından ilişkiler bütününe sahip ağaç ve ağaççık topluluğu olarak değerlendirilmektedir. Ormanların su kaynaklarını sürekli tutma toprakları erozyondan koruma ısı oranlarını dengede tutarak sıcaklığı düzenleme gibi işlevleri vardır. Ülkemiz genişliğinin %26.6’sınıkaplayan ormanlar yangınlar ve tarım için alan açma çabalarıile her geçen yıl hızla yok olmaktadır. Ender bulunan doğal ve kültürel değerleri koruma amacıyla yapılan düzenlemeler olan Milli Parklar uygulaması ilk olarak 1958’de başlamıştır. Muğla-Ölüdeniz Çorum-Çatak ve Bolu-Abant gibi bazı bölgelerin “Tabiatı Koruma Alanları” olarak korunmasısevindirici bir gelişmedir. Hava su ve toprak arasındaki doğal işleyişin sürekliliğini sağlama gibi bir işlevi yanında hayvanların otlatılmasına yarayan çayır ve mer’alar açısından da ülkemizdeki görünüm giderek dramatikleşmektedir. Şöyle ki çayır ve mer’aların büyük bir kısmısürülerek tarla yapılmakta yanlış otlatma nedeniyle tahrip olarak hızla yok olmaktadır. Bunun sonuçlarısadece doğanın dengesinin bozulması olarak ortaya çıkmayıp hayvancılığın yara almasına ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İnsanların varolan toprakları akılcı bir biçimde kullanmayıp erozyonla mücadele etmeyip öte yandan çevrenin nem oranını dengeleme oksijen üretimi gibi işlevleri olan sulak alanları kurutularak toprak kazanma çabaları açıklanabilir gibi görünmemektedir. Yeryüzünün yalnızca belli bir bölgesinde yetişen bitkiler olan endemik bitkiler ile belli bir bölgede yaşayan hayvan türleri olan endemik hayvanlar da çok önemli doğa ögeleri iken çevre kirliliğinden paylarına düşeni alıp hızla yok olmaktadırlar.Oysa Türkiye dünyanın en zengin floraya sahip ülkelerinden biridir. Keleş ve Hamacı’dan alınan bilgiye göre Avrupa kıta florası 12000 dolaylarındayken Türkiye florası 9000 dolaylarındadır. En zengin endemik bitkiye sahip Avrupa ülkesinde 2750 endemik bitki varken ülkemizde bu sayı 3000’i bulmaktadır.
6. Kültürel Çevre

İnsanoğlunun çağlar boyunca geliştirdiği uygarlıkların ürünü olan kültürel çevre yine insanoğlunun yıkıcı ve bozucu etkisi ile karşı karşıyadır. Çevrenin doğal ve kültürel boyutları ile bir bütün olarak korunması fikrinin gelişmesine karşın ülkemizde bu görüşün yasal dayanaklara kavuşturulması ilk kez 1906 yılında tarihi değerleri korumak için çıkarılan AsarıAtika Nizamnamesi ile gerçekleşmiş daha sonra 1973 yılındaki Eski Eserler Kanunu ve 1983 yılında Kültür ve Tabiyat Varlıklarını Koruma Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir. Ülkemizde kültürel çevrenin korunmasıyönündeki adımlar hem oldukça geç atılmışhem de günümüzde yeterli düzeye erişememiştir. Kültürel çevreden söz ederken kültür varlıkları ve sit gibi bazı kavramlar kullanılmaktadır. Kültür varlıkları;tarih öncesi ve tarihsel devirlere ait bilim kültür din ve güzel sanatlarla ilgili yer üstünde yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıkları kapsamaktadır. Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup yaşadıkları devirlerin sosyal ekonomik mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları önemli tarihi olayların geçtiği yerlerdir.Ülkemiz kültür varlıklar açısından son derece zengin bir ülke olmasına ve pek çok bölge sit alanı olarak ilan edilmiş olmasına karşın zamana ve insana bağlı yıkıcı etkilerden korunduğu söylenemez. Kültürel çevre ile ilgili sorunlar; bireylerdeki çevrenin korunması bilincinin eksikliği çarpık kentleşme ekonomik sorunlar kültürel değerleri koruma ve bakım için ayrılan kaynakların sınırlılığıya da yanlış kullanımı gibi etkenlerin ürünüdür

kaynak
Son düzenleyen SaKLI; 1 Mart 2013 14:12
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #160
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Biraz daha açık olun lütfen yoksa kalcam dersten Msn Grin

sorun: telefnlrn srjnn btms
çzm: ayakabmzda br mknzma olacak ve bataryayı ory tkcğz ve biz yrdkçe harkt enerjs ile sarj olck
NsL? UMRM FYDM DKNR Msn Happy

Benzer Konular

11 Ocak 2013 / Misafir Cevaplanmış
23 Şubat 2014 / Misafir Soru-Cevap
14 Mart 2017 / ben_ben_ben Soru-Cevap
7 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap
3 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap