Orta Asya'da Türk devletlerinin Devlet Yönetimi
Başta kağan bulunurdu. Kağanın hatun denilen eşi devlet işlerinde kağana yardımcı olurdu. Kağan devlet başkanı olmakla birlikte boy beyleri kendi topraklarında yarı bağımsız bir halde yaşarlardı Hükümdarlar törenin dışına çıkamazdı. Töre yazılı olmayan gelenek ve göreneklerden meydana gelen hukuk kurallarıdır. Hükümdar önemli işlerde boy beylerinden oluşan kurultayı toplar ve karar, kurultayın toplanmasından sonra verilirdi. Bu durum eski Türklerde mutlak monarşinin değil, meşrutiyete benzer bir devlet yapısının olduğunu göstermektedir. Yani askeri - demokratik bir yapı söz konusudur. Türk devletlerinin en zayıf yönü saltanat hukukunun sağlam kurallara dayanmamasıdır. Ülüş sistemi yani ülkenin ailenin ortak malı sayılması, devletlerin çabuk yıkılmalarına yol açmıştır.
Hakanlar, güç ve yetkilerini Tengri (Tanrı)'dan almıştır. Her yıl büyük resmi ziyafetler (şôlen) düzenlenirdi. Bu ziyafetler hükümdarlık gereğiydi. İdari sorumluluk taşıyan herkes bu ziyafetlere katılmak zorundaydı. Halka açık olan bu ziyafetlerden sonra sofra takımları davetliler tarafından yağma edilirdi. Hükümdarlar Tanhu, kağan, yabgu, idikut, ilteber, erkin gibi unvanlar kullanırlardı. Sembolleri ise; otağ, örgin (taht), tuğ (sancak), davul, kopuz (sorguç) ve yaydır. Kağanların eşine hatun (katun) denirdi. Devlet idaresinde söz sahibiydi. Devlet meclisine (toya) katılırdı. Bazen elçileri kabul ederdi. Hükümdarlık hakki, kan vasıtasıyla kağanın bütün evlatlarına tanınmıştır. Bu da prensler arasında iktidar mücadelesine yol açmakta idi.
Toy: Ülke ile ilgili konuların görüşülüp karara bağlandığı en yüksek kuruluştur. İlk bahar ayında toplanırdı. Toy'da hükümdarlık tasdik edilir veya yeni hükümdar seçilirdi.
Ülke Yönetimi: Ülke doğu-batı olmak üzere iki idari bölüm halinde yönetilirdi. Hakan veya veliaht ülkenin doğu bölümünün başında bulunurdu. Batı bölümünü ise hükümdar ailesinden seçilen yabgu, şad veya eliğ adı verilen kişiler yönetirdi.
Türk devletlerinde toplumun en küçük sosyal birimi aile idi. Ailelerin bir araya gelmesi ile boylar, boylardan bodun, bodunlardan il (devlet) oluşmaktaydı. Devlet olabilmek için ülke ve istiklal şarttı. Ülke toprakları , hükümdar ailesinin ortak malı olarak kabul edilirdi.
Sosyal Yapı:
Sosyal örgütlenmenin en küçük birimi ailedir. Aileler obaları , obalar oymakları , oymaklar boyları. boylar da bir araya gelerek budunu (kavimi) oluştururdu Her sosyal birim bir üst yapı içinde erimeyip varlığını sürdürürdü Bundan dolayı Türk devletleri kısa sürede kurulabildiği gibi kısa sürede de dağılabilirdi. Her ne kadar sosyal gruplar arasında bir disiplin ve hiyerarşi varsa da engin bozkırlarda değişik bir özgürlük ortamı da mevcuttu.
Ülke Yönetimi:
Kağana bağlı olan yabgu ülkenin batı kısmını yönetirdi. Hükümdar çocukları boyların başına şad unvanıyla idareci olarak gönderilirdi. illere gönderilen prenslere ise Tigin denirdi.
Ordu:
Mete Han'ın kurduğu Onluk Sistemdeki ordularda yabgu, tigin, tarhan, binbaşı, yüzbaşı ve onbaşılar komutanlık yapardı. Silah olarak ok ve yay, kılıç, kalkan ve deri zırh olarak kullanılırdı.
Ekonomi:
Hayvancılık, el sanatları, demircilik, dericilik, dokumacılık göçebe yaşantıdan dolayı gelişmiştir. Yerleşik hayatın gelişmesinden sonra tarım ve ticaret de önem kazanmıştır. Göçebe yaşam, geniş topraklara sahip bir aristokrasi sınıfının oluşmasına engel oluşturmuştur. Zira toprakların mülkiyeti genellikle devlete ait sayılmıştır. Toprağa dayalı olmayan ekonomik etkinliğin belirlediği bu toplumsal yapı, eskiçağ toplumlarının çoğunda görülen kölelik kurumunun gelişmesini engellemiştir.
Dinsel inanış:
Çoğu göçebelerde olduğu gibi en eski din, totemizmdir Bu inanış, klanın atalarını ve koruyucu ruhlarını bazı hayvanlarda görme olayıdır. Türkler totemlerine ongun demişlerdir. Bunun dışında animizm (ruhçuluk)de vardır. Yılın belli Aylarında kutsal sayılan yerlerde toplanarak tabiat kuvvetlerine kurbanlar kesilirdi. Ölen kişi için törenler düzenlenirdi. Ölünün çadırı etrafında atla yedi kez dolaşılırdı. Ölen kişinin atı, kuyruğu kesilerek kurban edilirdi. “YUĞ” adı verilen törenlere katılanlara yemek verilirdi. Türklerde ölmüş büyüklere ve atalara büyük bir saygı duyulurdu(Atalar Kültü). Türk mezarlarına yapılan saldırılar ağır bir şekilde cezalandırılırdı. Gök tanrı dini ve Şamanizm Türklerin inandıkları diğer dinlerdir. Türklerin asıl dini inançları Gök Tanrı dinidir. Tengri (Tanrı) en yüksek varlık olarak kabul edilmiştir.
Türkler cenaze törenlerine Yuğ, mezarlara Kurgan, mezar taşlarına Balbal, tanrılarına Tengri ve şaman din adamlarına da Kam demişlerdir. Bu eski dinlerden sonra Uygurlar Maniheizm ve Budizm, Hazarlar Musevilik, Bulgarlar Ortodoksluk ve Oğuzlar da İslam dinini benimsemişlerdir.