Ziyaretçi
canlıların vücudunda yaşayan mikroskobik canlılar?
Sponsorlu Bağlantılar
Tehlikeli olan organizmalardan korunmak için vücut içerisinde mükemmel işleyen sistemler yaratılmıştır. Örneğin deri hücrelerinde bulunan keratin maddesi, bakteri ve mantarlar için aşılması çok zor bir engel oluşturur. Deri üzerine gelen yabancı canlılar bu duvarı aşıp içeri giremezler. Dahası keratin içeren dış deri sürekli dökülür ve alttan gelen deri ile tazelenir. Böylece deri arasına sıkışan istenmeyen mikro canlılar, derinin bu içten dışa doğru yenilenme hareketi sayesinde, ölü deri ile birlikte vücuttan uzaklaştırılırlar. Düşmanın içeri girmesi ise, ancak deri üzerinde açılan bir yara ile mümkün olabilir.
Virüslerin vücuda girmek için kullandıkları yollardan biri de havadır. Düşman virüsler, solunan hava ile vücuda girmeyi denerler. Ancak burun mukozasında bulunan özel bir salgı ve akciğerlerde bulunan hücre yutan savunma elemanları (fagositler), bu düşmanları karşılar ve çoğu kez tehlike büyümeden duruma el koyarlar. Yiyecekler yoluyla bedene girmeye kalkan mikropların çok büyük bölümü de mide asidi ve ince bağırsaktaki sindirim enzimleri tarafından saf dışı edilirler. Virüs, bakteri gibi tehlikeli maddelerin vücuda girmelerini engellemek için var olan savunma sistemlerinin tümü Rabbimiz tarafından yaratılmıştır.
İnsan Vücudundaki Mikroorganizmalar
100 trilyon hücre sayısı ile insan vücudu yürüyen bir ekosistem olarak nitelendirilebilir. Allah, insan bedeni ile uyum içinde yaşayan çok sayıda canlı da yaratmıştır. Bu canlıların çoğunun insana bir zararı olmadığı gibi pek çok yararı bulunmaktadır. Yaşamımızı bedenimizle uyumlu olarak yaşayan 90 trilyon mikroskobik canlı ile birlikte geçiririz. Şimdi vücudumuzdaki mikroorganizmalara bazı örnekler verelim:
- Sekiz bacaklı Demodex maytları kirpiklerinize yerleşir ve siz farkında olmadan deri hücreleriniz ile beslenirler. Böylece ölü deriler cildinizden temizlenmiş olur.
- Virüsler kendi aralarında pek çok çeşitlilik gösterirler. Örneğin Herpes Simplex isimli virüs, sinir hücrelerinde duraklayarak çok yavaş ilerler. Herpes simplex virüsü saldırdığı zaman şişliğin ardından cilt yüzeyinden rahatsız edici kabarıklarla birlikle dışarı çıkar.
- Firmicutes ve Bacteriodetes: İnsan bağırsağında 500 ayrı türde, 100 milyar kadar bakteri vardır. Bunlardan Firmicutes ve Bacteriodetes bağırsaklarda önemli yeri olan iki tür bakteridir. Karbonhidratları yakar ve K ile B12 gibi temel vitaminlerin oluşumunu sağlarlar.
- Dişlerde bulunan Streptococcus sangius ve S.mutans bakterileri: Bölündükten sonra ayrılmayıp, zincir formunda kalan yuvarlak bakterilerdir. Eğer dişlerinizi düzenli olarak fırçalamazsanız diş yüzeyinize tutunmuş 300–500 arası bakteri tabakasına sahip olursunuz. Bu diş plağının başlıca türü 'Streptococcus sanguis'dir. Bu bakteriler dişlerin üzerine tutunurlar ve ağızdaki şekeri emerek asit meydana getirirler. Diş minesinin prizmaları bu asit ile erir ve diş çürüğü oluşur.
- Dermodex maytı: Genellikle kirpiklerinizin keselerinde yaşayan küçük artropodlardır. Burada beslenirler, ürerler bazen geceleri insan yüzünde de işlevlerini sürdürürler. 0.3 milimetre uzunluğunda küt biçimli parazitlerdir. Bu maytlar ölü derilerle ya da gözün salgılarıyla beslenirler. Bir kirpik kesesinde 25 Demodex yumurtası bulunur. Bunlar olgunlaşınca keseyi terk ederler ve yumurtalarını bırakacak yeni bir kirpik kesesi bulurlar. Bu süreç, 14–18 gün sürer.
- Varicella-zoster: Suçiçeği hastalığı geçirdiğiniz zaman 'varicella-zoster' adı verilen virüs yaşamınız sona erene kadar bedeninizde kalır. Omuriliğine yakın sinirlerde hareketsiz olarak uykuya geçer, kimi zaman sessizce ilerleyip sinirlere saldırabilir. Bu saldırı Zona denilen sürekli acı veren ve rahatsız edici cilt hastalığına neden olur. Meydana gelen şikayetler, hangi sinirin kökünün etkilendiğine bağlıdır.
- Staphylococcus: Derimiz yaklaşık olarak bir trilyon bakteri barındırır. En yaygın olanları Streptococcus ve Corynebakterium'dur. Bu bakteriler terleme refleksiyle birlikte faaliyete başlarlar. New York Üniversitesi Tıp Fakültesinden Mikrobiyolog Martin Blaser yaptığı araştırmalar sonucunda bu bakterilerin gerçekte cildin sağlığı açısından gerekli olduklarını ortaya koymuştur.
- Fakültatif Anaeroblar: Dil üzerinde ve dişetlerinin çevresinde faaliyet gösteren, hem oksijensiz hem de oksijenli ortamda yaşayabilen bakterilerdir. Dilin arka kısmında tat tomurcukları arasındaki oksijen erişmeyen yarıklarda yaşayan bu bakteriler besinlerle alınan nitratı nitrite dönüştürerek sağlığımız için önemli bir görev üstlenirler. Çünkü nitrit tükürükteki asitle birleştiğinde yediğimiz yiyeceklerle vücudumuza giren zararlı bakteriler için zehirli bir kimyasal oluşur. Böylece zararlı bakteriler daha ağzımızdayken yok edilmiş olur. Onların bu faaliyetleri aynı zamanda dişlerin de çürümesini engellemektedir.
Allah’ın Yarattığı Hassas Denge
Mikroskobik canlılarla birlikte sürdürdüğümüz ortak yaşam çok hassas bir denge üzerine kurulmuştur. Bu canlılar insan bedenine yerleşmiş olmalarına rağmen, çoğunun varlıklarından bile haberdar olmadan yaşam sürdürülür. Popüler bilim dergisi Discover insan vücudundaki bu özelliği “Bedeniniz Tıpkı Bir Gezegen” başlığı ile 2007 yılının Haziran sayısında haber yapmıştır. Josie Glausiusz'un yazısında "Bedenimizdeki hücrelerin yüzde doksanı bize ait değil, mikro organizmalara ait" yorumunda bulunulmuştur.
Birçok insan kendi vücudunda böylesine muazzam bir sistemin işlediğinden haberdar değildir. Açıktır ki insan bedenini ve üzerinde yaşayan canlıların birbirleriyle etkileşimini kontrol eden Yüce Allah’tır. Yeryüzündeki en büyük canlıdan en küçüğüne kadar hepsi O’nun kontrolü altındadır. Siz cildinizde, dilinizde veya midenizde bulunan bir canlının varlığını bilemezsiniz, o canlının faydalı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını da bilemezsiniz. Ancak Allah bunların hepsini bilir çünkü tüm varlıkları O yaratmıştır ve hepsi O’nun dilemesiyle hareket eder. Hiçbir varlığın kendi iradesi yoktur. Birbirine son derece uyumlu sistemlerin var olduğu Dünyamızda tesadüfe yer olmadığı da çok açıktır. Gözünüzün gördüğü her şeyde mükemmel bir kusursuzluk vardır. Virüs, bakteri, mikrop gibi basit yapılar olduğu sanılan organizmaların yapıları bile bilim adamlarını kendilerine hayran bırakır. Bilim adamlarının –bilerek ya da bilmeyerek- hayran oldukları, gerçekte Allah’ın ilmidir. Bir ayette Rabbimiz’in yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:
“Sizin yaratılışınızda ve türetip- yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)