KALITIM VE ÇEVRE
Canlıların özelliklerini kromozomlar üzerinde bulunan
genler belirler.Yumurta ve sperm birleşince oluşan zigotta anne ve babanın
genleri biraraya gelir.Zigotta meydana gelen yeni canlı anne ve babanın
özelliklerini gösterir.Yavruda her karakter için iki gen vardır.Biri anneden (yumurtayla)
diğeri babadan (spermle) geçmiş olan bu genler yeni canlının genleridir.
Genlerle aktarılan özellikler kalıtsaldır.(saç ve göz rengi,kan grubu,altı parmaklılık,dil
yuvarlama…) Özelliklerin ortaya çıkışında canlının yaşadığı çevrede önemli rol oynar.Eğer
çevre koşulları uygun değilse,bazı kalıtsal özellikler ortaya çıkmayabilir.Çevre,kalıtımın şekillenmesini ve
kalıtsal özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar.Ancak yeni kalıtsal özellik oluşturamaz.
MODİFİKASYON
Çevre etkisiyle vücut hücrelerinde görülen ve kalıtsal olmayan değişikliklere modifikasyon
denir.Değişme vücut hücrelerinde olduğu için kesinlikle yavru canlıya geçmez yani
kalıtsal değildir.Ortam sıcaklığı,ışık,nem oranı ve beslenme modifikasyona neden olan etkenlerdir.
Canlının kalıtıma bağlı olmaksızın çevrenin etkisiyle ortaya çıkan özellikleride
vardır.Çevrenin etkisi ortadan kalktığında veya değiştiğinde canlıdaki değişikliğinde ortadan kalktıgı
görülür.Güneşin etkisiyle derinin esmerleşmesi,yapılan spor nedeniyle kasların gelişmesi buna örnek
gösterilebilinir
Gelişime Kalıtım ve Çevrenin
Etkisi
Bir bireyin ne olacağını kalıtımı ve çevresi
belirler.Her iki faktörde gelişmenin her basamağında canlı üzerinde etkisini gösterir.Farklı
ortamlarda bir canlının fenotipi değişebilir.Bu değişiklik kalıtsal değildir.Çünkü bu sırada
genler değişmez ,sadece genlerin işleyişi değişir.Çevre faktörlerinin (sıcaklık,ışık,nem,besin…) canlının fenotipinde
meydana getirdiği değişikliklere modifikasyon demiştik.Canlının görülen özellikleri (fenotipi) kalıtım ve
çevrenin etkisi altındadır.Bunu bir örnekle açıklarsak ;himalaya tipi tavşanların doğal
kürk rengi beyaz fakat ayakları ve kuyrukları siyahtır.Himalaya tavşanlarının beyaz
kürkü traş edilip soğuğa bırakılırsa vücudunda siyah renkli kılların çıktığı
görülür.Bu örnektende anlaşılacağı gibi kalıtımda çevrede bireyin gözlenen özellikleridir.
Çevreden etkilenmeyen kalıtsal karakterlerde vardır.Örneğin kan grubu,renk körlüğü,kulak memesinin yapışık
veya serbest olması gibi.
DOĞAL SELEKSİYON VE EVRİM
Bir türdeki canlıların sayısı ürümeyle geometrik dizi şeklinde arttığı
halde doğadaki sayıları sabit kalır.Bunun nedeni çevre ve kalıtımdır.Yaşamsal faliyetler
için gerekli olan besin,barınak,su,ışık gibi çevre faktörleri,canlılar arasında yaşama savaşına
neden olur.Bu savaşta başarılı olanlar yaşamlarını sürdürür.Başarılı olamayanlarsa ölür.
H.B.D.Kettlewell(ketvel)çevreye bağlı olarak güve keleklerinde nasıl değişim olduğunu 1950′li yıllarda
açıklamıştır.1800′lü yılların ortasına kadar ortamdaki güve kelebekleri açık renkliydi.Ağaç gövdeleride
açık renkliydi ve likenlerle kaplıydı.Böyle bir ortamda açık renkli güve
kelebeklerinin kuşlar tarafından fark edilip avlanması zordu.Sanayi devrimiyle birlikte,kirliliğe duyarlı
likenler,ortadan kalkmış,ağaç gövdeleri is ve kurumla kaplanmıştı.
İngiltere’nin Manchester
bölgesinde bu güve kelebeklerinin ilk siyah renkli kelebeği 1848 yılında
yakalanmıştır.1895 yılına gelindiğindeyse bu güve kelebeklerinin %98′i siyah renkli bireylerden
oluşmaktaydı.Bu çevre şartlarına uyum sağlayan güve kelebeklerinin yaşama şansı artarken
,diğerlerinki ise azalmıştır.
Her türün bireyleri arasında mutasyonlar sonucu
bir takım değişmeler olur.Mutasyonlar sonucu değişime uğrayan canlılardan ortam koşullarına
uyanların yaşama şansı artar.Örneğin;DDT adı verilen ziraat ilacının ilk kullanıldığı
yıllarda hemen hemen bütün böcekler öldü.Ancak çok az bir kısmı
,kalıtsal özelliklerinden dolayı zarar görmediler.Bu özellikteki böceklerin sayısı zamanla arttı.
Canlıların yaşama şansını çevre belirler.Yaşanılan ortama uyum sağlayan canlılar
o ortamda yaşayabilir.Uyum sağlayamayanlarsa yok olur.Bu olaya doğal seleksiyon denir.
Çeşitli yöntemlerle insanların yararı için daha verimli bitki ve
hayvan ırklarının elde edilmesinde uygulanan seçilime yapay seleksiyon denir.Uzun yıllar
önce yaşamış canlılardan,mutasyonlar ve doğal seleksiyonlar sonunda değişerek bugün yaşayan
canlıların oluşmasına evrimleşme denir.Evrim teorisi,türlerin uzun bir zaman süreci içerisinde
kalıtsal yönden farklılaşarak ortam koşullarına uyum sağlayan yeni türlerin oluştuğunu
savunur.Lamarck sonradan kazanılmış,kalıtsal olmayan karakterlerin gelecek kuşaklara aktarılması yoluyla evrimleşme
olduğunu düşünmüştür.Doğal seleksiyon yoluyla evrimleşme olayının gerçekleştiğini savunan ilk bilim
adamı ise Charles Darwin’dir.Darwin’e göre mutasyonlar sonucunda yeni karakterler kazanmış
olan canlılardan çevre koşullarına uyum gösterenler yaşarken uyum gösteremeyenler yaşamlarını
sürdüremeyerek ortadan kalkarlar.
LAMARCK’A GÖRE:
Eskiden zürafaların boyunları
kısaydı.Ağaçların yaprakarına yetişebilmek için sık sık boyunlarını uzatıyorlardı.Bu nedenle boyunları
gittikçe uzadı.Bunların yavrularının boyunları daha uzundu.Bunlarda besin sağlamak için boyunlarını
sık sık uzatıyorlardı.Boyunun sık sık uzaması,bugün yaşayan zürafaların boyunlarının uzun
olması ile sonuçlandı.
DARWİN’E GÖRE:
Eskiden zürafaları boyunları farklı uzunluklardaydı.Bu
farklılık kalıtsal yapılardan kaynaklanıyordu.Doğal seleksiyon sonucunda uzun boyunlu olanlar hayatta
kaldı.Kısa boyunlu olanlar ise yaşayamadı.En sonunda,yalnızca uzun boyunlu zürafalar hayatta
kalabildi ve bunlar çoğalarak gelecek kuşaklarda uzun boyunlu zürafaların ortamda
yaygınlaşmasına neden oldular.
kaynak