PARÇADA ANLAM
CÜMLE BİLGİSİ
Cümle bir duyguyu, bir düşünceyi, bir dileği, bir yargıyı tam olarak anlatan sözcük ya da sözcük öbeğidir.
Bir cümlenin her okuyan ya da dinleyen tarafından farklı anlaşılması cümle yorumu demek değildir. Tam tersine bir cümlenin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması gerekir.
Cümleyi okuyanın veya dinleyenin kültür düzeyi, düşünce yapısı nedeniyle bir cümleden farklı anlamlar çıkaracağını söylemek anlam bilgisiyle bağdaşmaz.
Bir cümlede göreceli kavramların egemen olduğu bir anlatım varsa bu anlatıma “öznel anlatım” denir. Buna karşılık cümledeki anlatım herkes için geçerli olan değer yargılarını içeriyorsa bu cümlede “nesnel anlatım” vardır.
* Sonbahar insanları olumsuz etkiler(Öznel)
* Sonbaharda yapraklar sararır (nesnel)
Cümle Vurgusu:
Bir cümlede asıl verilmek istenen, yükleme en yakın sözcük veya sözcük öbeği ile verilir. Eylem cümlelerinde vurgu yükleme en yakın ögedir.
* Bu yıl sizi sınava biz hazırlayacağız.
* Bu yıl biz sizi sınava hazırlayacağız.
* Bu yıl biz sınava sizi hazırlayacağız.
* Biz sizi sınava bu yıl hazırlayacağız.
İsim cümlelerinde ise vurgu yüklemdedir.
* Komşumuz terbiyelidir.
* Bugün hava çok güzeldir.
UYARI: Devrik cümlelerde vurguyu bulmak için kurallı duruma getirmek doğru olur. Cümle vurgusunun temeli “sözcük vurgusu” na dayanır. Çok heceli sözcüklerde genellikle son hece vurgulu söylenir, buna sözcük vurgusu denir.
Cümlede Anlam Farklılıkları: 1- Kınama anlamı: Kınama, yapılan işi değer yargıları açısından değerlendirip doğru bulmayarak ayıplamaktır.
* Nasıl olur da küçücük bir çocuğun parasını alırsın.
* Böyle nur yüzlü bir ihtiyara bakılmaz mı hiç.
2- Alay anlamı: Bir kişinin veya bir durumun yetersiz, kusurlu, gülünç yönlerini küçümseyerek eleştirmek, alay etmek demektir.
* O kadar zeki ki liseyi altı yılda bitirdi.
* Dili çok iyi kullanır, ne de olsa sakatatçı çocuğu!
* Ne anlarsın ya resimden!
3- Yergi anlamı: Eksiklerin,sakıncalı durumların küçümsenmesi, eleştirilmesi yergidir.
* Böyle ders çalışırsanız tabii başaramazsınız.
* Baba kendi yapmadığını çocuğundan nasıl ister ki!
* Borcunu ödemez, sözünü tutmaz, nasıl biri bu!
4- Küçümseme anlamı: Değer vermemek, önemsememek, küçük görmektir.
* Bu soruyu ilkokul öğrencileri bile çözer.
* Üç yıl bekledin de bu arabayı mı aldın!
* Adam olacak da ailesine bakacak!…
5- Beğenme anlamı: Yapılan bir işin, oluşan bir durumun veya kişinin değerli bulunması, değerlere uygun bulunması beğenmedir.
* Yediğim yemek nefisti.
* Verilen işi mükemmel yapardı.
* Ne giydiyse kendine yakıştırır.
6- Azımsama anlamı: Bir şeyin umulandan az bulunması, yetersiz görülmesi, azımsamadır.
* Üç kez koşmakla koşucu olunmaz.
* Haftada bir saat sporla zayıflayamazsınız.
* Bu paraya asla çalışmam.
7- Yetersizlik, gücü yetmeme, başarısızlık anlamı:
* Birkaç soru daha çözebilseydi, sınavı kazanırdı.
* Yağmur yağınca sel baskınlarını önleyemiyor belediye.
* Konu oldukça iyi ama anlatım hiç de başarılı değil.
8- Övgü, övünme anlamı: Kişinin, durumun, nesnenin, kavramın, üstün yönlerini de alıp değerlerini arttırmak, övmektir. Bunu kişi kendisi veya topluluğu için yaparsa övünme olur.
Övme: * Onu bir de bilgisayarın başında gör!
* O boy, o gözler, o burun… sanki taşbebek.
* Böyle uyumlu bir aile görmemişsinizdir.
Övünme: * Biz adamı böyle mat ederiz.
* Ben olmasaydım siz zor çıkardınız buradan.
* Ben sizin yaşınızdayken…
9- Yakınma anlamı: Bir kişinin sözündeki, davranışındaki veya çevresindeki yanlışlıklardan, eksiklerden duyulan rahatsızlığı, kırgınlığı üçüncü bir kişiye yakınarak anlatmak, şikayette bulunmak bir yakınmadır.
* Bir de aldığı borçlarını ödeyebilse.
* Yememiş, içmemiş, söylediklerimi öğretmene yetiştirmiş.
* Benden habersiz akşam yemeğine konuk çağırmış.
10- Sitem anlamı: Bir kişiyle ilgili alınganlık, üzüntü, kızgınlık gibi duyguların biraz da iğneleyici bir dille ortaya konulması sitemdir.
* Parti vermişsiniz de en yakın komşunuzu, bizi, çağırmamışsınız.
* Senin bu sözleri söyleyeceğini hiç sanmazdım.
* Aşkolsun bana da mı böyle davranıyorsun!
11- Uyarma: Bir kişiye yanlış bir iş yapmamasını, yanlış bir davranışta bulunmamasını söylemek, uyarmaktır.
* Biraz daha sessiz olabilir misiniz?
* Derslerinizi günü gününe yapmalısınız.
* Bütün seçenekleri okumadan yanıtınızı işaretlemeyin.
12- Şaşma anlamı: Beklenmedik bir durumla karşılaşıldığında duygu ve düşüncelerin ortaya konması şaşırmadır.
* Nasıl kesebildin bunca odunu!
* Aa! Siz de mi bu sitede oturuyorsunuz!
* Köşeyi dönünce köpekle karşılaşmayayım mı!
13- Tehdit, korkutma anlamı: Birini kaygılandırmak, korkutmak, göz dağı vermek, tehdit etmektir.
* Bir daha seni bu evde görmeyeceğim!
* Hele bir geç kal da!…
* Bunu ne duymuş olayım ne de görmüş!
14- İkilem (tereddüt) anlamı: Kararsızlığın ortaya konulması ikilemdir.
* Biz de sizinle gelsek mi ki!…
* Acaba biz de alsak mı ki bu arabalardan?
* Yarın sinemaya gideyim mi, gitmeyeyim mi!
15- Varsayım anlamı: Bir şeyin kanıtlanmadan geçici olarak benimsenmesi önerisi, tahminde bulunma, öyle kabul etme varsayımdır.
* Diyelim ki enflasyon % 10′a düştü.
* Tut ki ülkedeki işsizlik sona erdi.
* Bizim görmediğimizi say.
16- Yanılgı anlamı: Düşünülen, varsayılan bir durumun gerçekleşmemesi, yanılmayı ortaya çıkarır.
* Seni çok çalışkan biri sanırdım.
* Körfez savaşında kazançlı çıkacağımızı sanmıştık.
* Avrupa her şeyi kolaylıkla kabul edeceğimizi düşünmüş.
17- Aşamalı gelişme: Zaman içinde durumun değişip azalması veya artması aşamalı bir gelişmeyi anlatır.
* Son yıllarda çok daha güzel yaşıyordu.
* Her yıl biraz daha güzelleşiyorsunuz.
* Damlaya damlaya göl olur.
18- Acıma anlamı: Bir kişinin ya da canlının içine düştüğü olumsuz durumdan üzüntü duymak, acımaktır.
* Depremden kurtulanların hali yürekler acısıydı.
* Tanrı kimseyi bu durumlara düşürmesin.
* Zavallı her gün eriyip gidiyordu.
19- Koşul (şart) anlamı: Bir olgunun gerçekleşmesi için bir başka etmenin gerekmesi, koşuldur.
* Derslerinize çalışırsanız kazanırsınız.
* Ekonomik sorunlarımızı çözelim de kalkınmış olalım.
* Düşünen kişiler çoğalırsa demokrasi gelişir.
20- Sebep (neden) anlamı: Bir durum diğer bir durumun oluşmasına yol açıyorsa buna yeni durumun sebebi denir.
* Parası yetmediği için uçakla gelememiş.
* Sözlerinizi dinlemediğinden hata yapıyor.
* Mutluluktan uçacaktı.
21- Amaç anlamı: Bir eylemi hedeflenen bir başka eylem için yapmak amaç gütmektir.
* Yeni bir elbise almak için çok çalışıyor.
* Gelecek kuşaklara güzel bir dünya bırakmak için çalışalım.
* Sınavı kazanayım diye gece gündüz çalışıyor.
Alıntıdır