Arama

Tarihi varlıkları nasıl koruruz? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Şubat 2014 Gösterim: 18.288 Cevap: 19
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar lütfen kısa sı nı nereden bulcağımı söyleyin
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2011       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sizce tarihi eserlerimizi yeterince koruyomuyuz
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Aralık 2011       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TARİHİ ESERLERİ NEDEN KORUMALIYIZ
Chelsea_Eny - avatarı
Chelsea_Eny
Ziyaretçi
7 Aralık 2011       Mesaj #14
Chelsea_Eny - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
SANAT ESERLERİNİ NASIL KORUMALIYIZ?

Her konuda olduğu gibi, sanat eserle­rinin korunmasında da öncelikle bi­linçli olunması gerekir.Bu konuda eğitilmiş, belli bir bilgi birikimine sahip olan insanlar sanat eserlerinin "niçin" ve "nasıl" koruna­cağını bilirler. Gerekli fedakârlıktan kaçınmadıkları gibi, çevresindeki in­sanları da bilinçlendirirler.Sanat eseri, tabiî, tarihî ve sosyal çevre bütünlüğünün bir parçasıdır. Ko­ruma konusunda "bütüncü" yaklaşım gerekir. Yani herhangi bir sanat eseri, içinde bulunduğu tabiî ve tarihî ko­numdan ayrı tutulmamalıdır.Korumacılıkta, korunacak eserle­rin doğru tanımlanması, tespiti ve bel­gelenmesi şarttır. Bu belge ve bilgiler halka tanıtılarak "koruma kültürü" oluşturulur. Sanat eserlerine karşı ilgi ve merak uyandırılır.Koruma, değerlendirme ve tanıtma işinde, haberleşme araçlarınının kulla­nılması gerekir. Dünyada bu konularda yapılan çalışmalar izlen­melidir. Ne gibi problemlerle karşı karşıya olunduğu, problemleri çözmek için ne tür öneriler geliştirilebileceği ve uygulamaların nasıl olacağı anlaşılmalıdır.Koruma, bakım-onarım, değerlen­dirme ve tanıtma işleriyle ilgilenen resmî ya da özel kuruluşlar bulunmaktadır. Başta Kültür Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve bunlara bağlı kuruluşlar, belediyeler, vakıflar, dernekler olmak üzere; çeşitli ilim adamları, sanatçılar, konuya duyarlı olan tüm kişiler yap­tıkları çalışmalarda ortak hareket edebilmelidirler.Koruma konusunda çıkarılan yasal tedbirlerin neler olduğu bilinmelidir. Bunların uygulanması sağlanmalı, ül­kede yaşayan herkesin kurum ya da yasalara yardımcı olmalıdır.Her insan mutlaka bir çevre içe­risinde yaşamaktadır. Bu çevrede ya­şayan her insanın; halkının sanat zev­kinin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak, daha huzurlu ve güzel bir dünya içinde yaşamak için kendi im­kânlarıyla yapabileceği pek çok şey olduğu unutulmamalıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2012       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ödevim n olur yrdm edin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2012       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ankaranin tarihi eserleri ile ilgili daha fazla bilgi istiyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2014       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tarihi Eserleri Nasıl Koruruz Performans Ödevim Var ....
EN kısa Nasıl yazayım
güzel - avatarı
güzel
Ziyaretçi
24 Şubat 2014       Mesaj #18
güzel - avatarı
Ziyaretçi
tarihi yerlerimizi nasıl koruruz?
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
24 Şubat 2014       Mesaj #19
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Tarihi Eserleri Nasıl Koruruz Performans Ödevim Var ....
EN kısa Nasıl yazayım

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ödevim n olur yrdm edin

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

TARİHİ ESERLERİ NEDEN KORUMALIYIZ

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sizce tarihi eserlerimizi yeterince koruyomuyuz

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

arkadaşlar lütfen kısa sı nı nereden bulcağımı söyleyin

Alıntı
marina adlı kullanıcıdan alıntı

Tarihi Eserler Nerede Korunmaktadır ? Lütfen Cevap yazın

Alıntı
güzel adlı kullanıcıdan alıntı

tarihi yerlerimizi nasıl koruruz?

Anadolu’nun zengin tarihi ve kültür mirasına Avrupalı gıpta ile bakıyor . Peki biz zenginliğimizi ne gün hatırlıyoruz?

Tarihi eser kaçakçılığı gündeme gelince… Tarihi bir eser yanarak , yıkılarak yok olunca… Metro , köprü ya da yol inşaatında tahrip olunca… Ahlarla – vahlarla feryat etmekte ve yepyeni bir felakete dolaylarında her şeyi unutuyoruz…

Çünkü tarih ve kültür mirasımızı koruma bilincinden yoksunuz .

İnsanlar kendisinin kültürlerini ne dolaylarında iyi tanırlarsa onu muhafaza etmek amaçlı o dolaylarında istekli olurlar .

Tarihi ve kültürel mirası tanışmak ve korumu bilincine sahip olmak amaçlı önce toplumu aydınlatma ve öğrenim çalışmaları yapılmalıdır .

Bu konuda ilköğretimden başlayarak okullara destekçi dersler konulabilir . Kitaplar broşürler hazırlanarak halka dağıtılabilir .

.....
Eğitimli birey tarihi ve kültürel değerlerini alim , tanıyan ve onu koruyan profesyonel insandır . Profesyonel birey sosyal yaşamında çevresine karşı hassas olandır . İş ve yaşam alanlarında gördüğü her çarpıklığı fark edendir .

Devlet ve hükümet politikaları yeteri kadar değil . Yerel yönetimler ise bu konuyla birçok ilgilenmiyor .

Tarih ve kültür mirası amaçlı tehdit yaratan hata imar planları ve çarpık yapılaşmanın sorumlusu kalan yerel yönetimlerin ilgisizliği dolaylarında , bu konudaki bilgisizliği de önem taşıyor .

Halka ve siyasetçilere rağmen , uygulanmayan koruma planları ve biçimsel kurallarla bir kentini tarihi ve kültürel mirasını muhafaza etmek olası değil .

Yönetim dışı işlevler güçlenmedikçe , yöneticiler yüzlerini halka dönmedikçe ve milletin sorunlarına süreklilik taşıyan sistematik çözümler geliştirilmedikçe , taraflarla iletişimi güçlendirecek kurumsallaşmalar gerçekleşmedikçe koruma bilinci halka mal olamayacaktır

Yerel ve merkezi yönetimler bir başlarına kültür varlıklarını koruyamaz . Onlar önce sivil toplumun duyarlılığını artıracak çalışmalar yapmalıdır . Bir Sonra da her bölgeye özel yol gösterici çalışmalar , arşivler ve millet amaçlı öğrenim çalışmaları düzenlemelidir .

Kısacası sivil toplum kuruluşlarını ve halkı işin içerisine katan , fazladan canlı ve profesyonel koruma politikaları ve metotları geliştirerek fazladan somut muvaffakiyet adımlar atılabilir .
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
24 Şubat 2014       Mesaj #20
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ankaranin tarihi eserleri ile ilgili daha fazla bilgi istiyorum

Ankaradaki tarihi eserler

Ankara ili tarihi eserleri ve tabii güzellikleri bakımından oldukça zengindir. Çok eski devirlerden zamanımıza kadar gelen çeşitli devirlere ait tarihi zenginliklerin başlıcaları şunlardır :

Ankara Kalesi: Frigya Kralı Midas tarafından M.Ö. sekizinci asırda yaptırılan kalenin; Galatlar, Romalılar, Bizanslılar ve İslam orduları tarafından genişletildiği, Selçuklular tarafından tamir edildiği biliniyor. Kalede Hititlere ait eserlerin bulunuşu, Hititler zamanında yapıldığına işarettir. Eshab-ı kirama ait çok sayıda kabirlerin bulunduğu, fakat zamanla izlerinin kaybolduğu tahmin edilmektedir. Ankara kalesinin iki burcu vardır. Kuzeyde’ki burç kısmen tamir görmüştür. Burada Türk bayrağı dalgalanır. Güneydeki burç ise tamire muhtaçtır. Kaleden Ankara şehrinin yüzde doksanını seyretmek mümkündür.

Gavur Kalesi: Haymana yakınında olup, Hitit devrinden kalmadır. M.Ö. 1450’de yapılmıştır, üzerinde Hitit kıyafetlerini belirten kabartmalar yer almaktadır.

Kalecik Kalesi: Kalecik ilçesindedir. Romalılar devrinden kalmadır. Sarp bir tepe üzerindedir.

Camiler: Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalma çok sayıda cami vardır. Meşhur camilerden bazıları şunlardır:

Hacı Bayram Camii ve Türbesi: 1427’de büyük alim Hacı Bayram-ı Veli tarafından Hemedanlı Ebu Bekr Mehmed’e yaptırılmış ve 16. asırda Mimar Sinan tarafından tamir edilmiş, zarif bir de minare eklenmiştir. Caminin yanında bulunan Hacı Bayram-ı Veli ve yakınlarının bulunduğu türbe, 1947’de yapılmıştır. Caminin mihrabı açık mavi ve siyah çinilerle süslüdür. Ceviz oymalı minberi beş köşeli yıldız motifleriyle işlidir. Ahi Şerafetullah türbesi ise caminin karşısında bulunmaktadır.

Ahi Elvan Camii: Samanpazarı semtindedir. 1382’de Ahi Elvan Mehmed Bey tarafından yaptırılmıştır. Sultan Çelebi Mehmed 1413’te camiyi tamir ettirmiştir. Ceviz oyma minberi, Türk oymacılığının şaheseridir.

Alaaddin Camii: Ankara Kalesi içinde 1198’de Selçuklu Sultanı İkinci Kılıçarslan’ın oğlu ve Ankara valisi olan Muhiddin Mes’ud Şah tarafından yaptırılmıştır. Önünde tarihi bir çeşme vardır. 1361’de Lülü Paşa, 1434’te de Şerife Sünbül Hanım tarafından tamir ettirilmiştir. Ankara'nın en eski camisidir. Ceviz ağacından yapılmış olan minberi, Türk oyma sanatının nadide eserlerindendir.

Aslanhane (Ahi Şerafeddin) Camii: Atpazarı semtindedir. 1290’da Ahi reislerinden Şerafeddin tarafından yaptırılmıştır. Dış duvarlarında bulunan arslan figürleri yüzünden bu isim verilmiştir.

Cenabi Ahmed Paşa Camii (Yeni Cami): Öncebeci semtinde olup, 1566’da Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yeni Cami ve Ahmediye Camii adlarıyla da tanınır. 1802, 1887 ve 1940’da tamir görmüştür. Beyaz mermerden yapılmış minber ve mihrabı çok güzeldir. Caminin sol tarafında bulunan türbelerde Azimi ve Cenabi Ahmed Paşa türbeleri yer alır.

Hacı Musa Camii: Demirtaş Mahallesinde olup, 1461’de Hacı Musa tarafından yaptırılmıştır. 1923’de tamir gören cami, dikdörtgen şeklinde kerpiç duvarlıdır.

İki Şerefeli Cami: Ulucanlar semtindedir. 1674’te Resul Efendi tarafından yaptırılmıştır. Bu yüzden Resul Efendi Camii diye de bilinir. Minaresi iki şerefeli olduğu için bu ismi almıştır.

Karacabey Camii: 1440’ta İkinci Muradın komutanlarından Karacabey tarafından Mimar Ebubekir oğlu Ahmed’e yaptırılmıştır. Caminin yanında bir imaret bulunur. Bu yüzden İmaret Camii diye de bilinir. Bahçenin sağ tarafında Karacabey'in türbesi vardır.

Karanlık Mescid: On altıncı yüzyılda Elhac Hasan tarafından yaptırılmıştır. Sabuni Mescid adıyla da anılır. Küçük mihrabı geometrik desenlerle süslüdür. Kapısı ile kitabesi, İstanbul Türk-İslam Eserleri Müzesinde bulunmaktadır.

Saraç Sinan Mescidi: Atpazarı’ndadır. Sultan İkinci Gıyaseddin zamanında 1288’de Elhac Siraceddin tarafından Mimar Yusuf bin Kulhasan’a yaptırılmıştır. Caminin yanındaki türbede sekiz sanduka vardır.

Zincirli Cami: 1687’de Şeyhülislam Ankaralı Mehmed Emin Ankaravi tarafından yaptırılmıştır. 1879, 1911 ve 1937 yıllarında üç kez tamir görmüştür. Alt kısmı kırmızı Ankara taşından yapılmıştır. Üst kısmı tuğla, çatısı da ahşaptır. Minberi çiçek ve geometrik şekillerle süslenmiştir.

Bünyamin Camii: Alaş’tadır. On altıncı asırda Şeyh Bünyamin Ayaşi için yapılmıştır. Caminin kuzeydoğusunda Şeyh Bünyamin’in türbesi vardır.

Akşemseddin Camii: Beypazarı’nda, Şeyh Akşemseddin adına yaptırılmıştır. Bir kaç defa tamir görmüştür. Minaresi tek şerefelidir. Alt katında dükkanlar vardır.

Kurşunlu Cami: Beypazarı’nda Sadrazam Nasuh Paşa tarafından 17. yüzyılda yaptırılmıştır. Kubbesi kurşunlu olduğu için bu isimle anılmaktadır.

Maltepe Camii: Cumhuriyet devrinde yapılmış olup, klasik Osmanlı mimari özelliklerini taşır.

Kocatepe Camii: Yeni yapılan camilerdendir. 1967 senesinde inşasına başlanan cami, 1986’da ibadete açıldı. 3500 metrekarelik bir alanı kaplayan caminin bir konferans salonu, kitaplığı, çarşısı ve büyük bir otoparkı vardır. Türkiye’nin namaz kılma alanı olarak en büyük camisidir.

Türbeleri: Ankara’da bulunan türbeler taş ve tuğladan yapılmış sade türbelerdir. Başta Hacı Bayram-ı Veli hazretleri olmak üzere, Ahi Şerafeddin, Gülbaba, Karyağdı Karacabey, Yörükdede, Şeyh Behaeddin, Kesikbaş, Ahmed Taceddin, Şeyh Sadreddin, Şeyh Mustafa Karababa ve Kadı Çelebi türbesi bulunan büyük zatlardan bazılarıdır.

Hanlar: Ankara’da çok sayıda han vardır. Kurşunlu (Mahmud Paşa) Kervansarayı, Yeni Pirinç Hanı, Çengelli Han, Çukur Han, Taşhan, Bakırhan, Suluhan, Tuzhan, Pembehan, Attarbaşıhan, Nasuhpaşahanı ve Ayazaik bunlardan başlıcalarıdır. Bugün bu hanların çoğu yıkıntı halindedir.

Hamamlar: Ankara’nın çeşitli yerlerinde tarihi hamamlar vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Eski Hamam: Ulus’ta olup, 15. asırda yapılmıştır.

Karacabey Hamamı: 1444’te Varna Muharebesinde şehid olan Karacabey adına yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tamir görmüştür.

Şengül Hamamı: On sekizinci asırda yapılmıştır. İstiklal mahallesindedir. On dokuzuncu asırda tamir görmüştür. Çifte hamam durumundadır.

Medreseler: Selçuklu devrinde ilim merkezi olan Ankara, Osmanlı devrinde de bu durumunu muhafaza etmiştir. Özellikle Fatih devrinde Ankara’da ilim en yüksek noktasına ulaştı. Melike Hatunun yaptırdığı Kara Medrese meşhurdur. Hacı Bayram, Zincirli, İpekçioğlu, Kağnı Pazar, Mermerzade, Aliağa, Sevdediye, İbadullah, Doğanbey, Minharoğlu, Seyfeddin, Karabey, Kethüda, Saz Abdullah, Taşköprüzade, Sarı Hatip, Mustafa Paşa, Sarı Kadın, Ayazade, Seyfiye, Yeğenbey, Yeşil İlahi, Saraç Sinan ve Sultan Alaaddin Ankara’da bulunan medreselerin önde gelenlerini teşkil ederler.

Ankara evleri: Eski Ankara evleri mimari, iç düzeni ve süslemeleri ile Türk mimarisinin en seçkin örnekleridir. Dolap kapakları, tavan ve raflardaki ağaç oymacılığı Türk oymacılık san’atının şaheserleridir. Fakat bu evler yok denecek kadar azalmıştır. Eski san’at eserleri bugün yerini beton yığınlarına bırakmıştır.

Çankaya Atatürk Müzesi: Atatürk’ün oturduğu köşk olup, içinde Atatürk’ün kullandığı eşya ve mobilyalar muhfaza edilmektedir. Cumhurbaşkanlığı köşkünün bahçesindedir. Eski bir bağ evidir.

Anıtkabir Müzesi: Atatürk’ün yattığı bu yer, müze haline getirilmiştir. Atatürk’ün eşyaları, 3113 kitabı ve belgeleri, kendisine hediye edilen kılıç ve şiltler burada bulunmaktadır. Projesini Ord. Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda hazırlamıştır. 1944 - 1953 yılları arasında yapılmıştır. Büyük lahdin mermeri tek parça ve 42 ton ağırlığındadır.

TBMM Müzesi: 23 Nisan 1920-1923’de ilk Büyük Millet Meclisinin bulunduğu binada bu devre ait eşyalar sergilenmektedir.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi: Cumhuriyetin ilk senelerinde “Hitit Müzesi” olarak kurulan bu müze daha sonra “Arkeoloji Medeniyetleri Müzesi” oldu. 1967’de zenginleştirilerek “Anadolu Medeniyetleri Müzesi” olmuştur. Anadolu’nun muhtelif bölgelerindeki kazılarda ele geçen eserler burada sergilenmektedir.

Kurşunlu Han ve Mahmud Paşa Bedesteni tamir edilerek müze haline getirilmiştir. Alacahöyük, Kargamış, Aslantepe ve Sakargözü kabartmaları bulunmaktadır. Yontma taş ve cilalı taş devrine ait eserler de bulunmaktadır.

Etnoğrafya Müzesi: 1928’de kurulmuştur. Atatürk’ün naşı 1938’den 1953’e kadar 15 sene burada kalmıştır. Bu müze, Türk-İslam eserleri bakımından çok zengindir. İşlemeler, dokumalar, altın ve gümüş işlemeli elbiseler, 17. asırda Ankara evlerinin döşenmiş hali, Selçuklu ve Osmanlı ahşap işçiliği, folklor, tarihi zengin kolleksiyonlar, bakır eşyalar, Türk yazı san’atına ait eserler, tarikat mensuplarına ait eşyalar bu müzeyi süslemektedir.

Diğer müzeler: Ankara müzeler bakımından çok zengindir. Devlet Demiryolları Müzesi, Sağlık Müzesi, Hayvanat Müzesi, Tabiat Tarihi Müzesi, bu müzelerden bazılarıdır.

Anıtlar: Ulus Mdanında Zafer Anıtı, Etnografya Müzesi ve Orduevi önünde Atatürk Anıtları, Yenişehir’de Güvenlik Anıtı ve Polatlı’da Sakarya Şehidleri Abidesi başlıcalarıdır.

Milli Kütüphane:Türkiye’nin en büyük ve en modern kütüphanesidir. Çok değerli eski eserler vardır. Nükleer saldırı dahil her türlü tehlikeye karşı korunabilecek şekilde inşa edilmiştir. Birbirinden değerli el yazma eser özel kasalarda saklıdır. Dünyaada tek nüshası bulunan Muradname buradadır.

Augustus Tapınağı: Tapınak iki bölümdür: Birinci bölüm, Frigyalılar zamanında “Men” adına M.Ö. 2. asırda yapılmıştır. İkinci bölüm; Galat Kralı Pylamenes tarafından M.S. 10. yılda Roma İmparatoru Augustus adına yapılmıştır. İlk yapıldığında 4 duvardan ibaretti. Sonradan çevresi sütunlarla kuşatıldı. Manisa’daki Artimes Tapınağına benzer. Kitabede, Augustus'un 57 senelik iktidarı anlatılır. Bu tapınak, Hacı Bayram Camii'ne bitişiktir. Osmanlılar devrinde burası medrese olarak kullanıldı.

Tulianus Sütunu: M.S. 4. asırda dikilmiştir. Ulus semtinde Hükumet Meydanındadır.

Roma Hamamı: M.S. 3. asırda Roma İmparatoru Caracalla tarafından yaptırılmış olup, 500 sene hamam olarak kullanılmış ve M.S. 8. asırda yangın neticesi yıkılmıştır. Çankırı Caddesi üzerindedir. Hamamda pek çok eski para bulunmuştur. Soğuk ve sıcak olarak iki kısımdır.

Gordion: Polatlı yakınında, Yassıhöyük köyündedir. M.Ö. 8. asırda Frigya’nın başkenti olmuştur. Hitit, Asur ve Frigya devrinin önemli bir şehri idi. 1950 senesinde yapılan kazılarda Frigyalılara ait saray, Hitit mezarlığı ve Midas’ın mezarı bulundu. Midas, eşek kulaklı olarak tasvir edilmiştir. Frigya krallığına son veren Kimmerler ile Perslerden şehri alan Galatlar (M.Ö. 278) bu şehri yakıp yıktılar. Efsaneye göre bu şehrin Zeus tapınağında çözülmesi zor bir düğüm vardı. M.Ö. 33’te Makedonya Kralı İskender, bu düğümü kılıcı ile keserek çözdü. Efsaneye göre bu düğümü çözen Asya’ya hakim olacaktı.
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove

Benzer Konular

14 Aralık 2008 / esra yılmaz Cevaplanmış
4 Temmuz 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Ekim 2006 / Misafir Taslak Konular
10 Kasım 2009 / _KleopatrA_ Rüya Tabirleri