Dilin yozlaşması birtakım dış etkenlerle dilin özünden uzaklaşması, bozulması anlamına gelmektedir.
Öz Türkçe anlatım varken, konuşurken veya yazarken bizi yabancı kelimeler kullanmaya iten gizli bir güç mü var? Yoksa bu, kendimizi farklı bir şekilde ifade edebilmek için seçtiğimiz bir yol mu?
Çoğu kere kullandığımız yabancı kelimelerin cümle içerisinde sırıttığını bile bile bir oyuna mı geliyoruz? Yabancı kelimelerin asıl anlamlarıyla dahi cümle içerisinde oturmaması yalnışlıklarını nasıl farkedeceğiz?
Devlet, dilbilimciler ve Türk Dil Kurumu bu yönde ne gibi tedbirler aldı? Okullarımızda yazılı ve görsel iletişim araçlarında bu yönde ne gibi uygulamalar yapılıyor?
Bir yığın soruyla irdelemeye çalıştığımız bu konunun da ilgililerce boşlukta bırakıldığını ve birçok konuda olduğu gibi dil yozlaşmalarına da seyirci kalındığını görüyoruz.
Günümüzde hızlı iletişim araçları “yalnışlık”ların süratle yayılmasına sebep olabilmektedir. Fakirlik, sıkıntılar ve çeşitli baskılar fertlerin kendi kendilerini denetlemelerini zorlaştırmaktadır. Tenkit edilme veya suçlanma korkusu insanları farklı davranış biçimlerine itmektedir.
Cinnet ve kişilerin tepkilerini ifade etme şekilleri değişmiştir. Oyunlar sömürücü dış güçler tarafından insanlar üzerine yönlendirilmiştir. Işınlarla, titreşimlerle ve farkedilmeyen etkileşimlerle bütün yaratıklar farklı davranış ve olayların içerisine itilmektedir.
Koyun intiharları, bebek ölümleri, depremler, doğal afetlerin farklılıkları insani olmayan gizli bir savaşın unsurları olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Hepimiz aile yapısını zedeleyen bir gelişim eşiğindeyiz. Kültür yozlaşmaları, politik bozulmalar ve sevgisizlik adeta iç içine geçmiş unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
“Geçmişte böyle değildik…” deme olgunluğu belki kendimize çeki-düzen vermemiz için önemli bir silkinişe sebep olabilir. İçinde yaşadığımız çıkmazlar paranın ve çıkar savaşlarının ağlarıyla örüldüğü için çeşitli güçlüklerle karşılaşıyoruz.
Günümüzde birbirimizi rencide etme, incitme ve suçlama gibi ilişkileri çürüten ifade şekilleri kolaylaşmıştır. Dostluk, manevi değerler ise çıkar aracı olarak kullanılmaktadır.
Devlet Televizyonu da yalnışlıkların içerisinde. TRT’de Türkiye’yi tanıtan belgesel filmler dahi yabancı müziklerle sunuluyor. Programlarda öz Türkçe ifadeler kullanılmıyor. “9. Senfoni” gibi isimler TRT gibi devlet televizyonunda program ismi olarak konulabiliyor.
Bu proğramların sunuluş biçimi de oldukça tedirgin edici. Konuşmacıların sık sık sözlerinin kesilmesi gibi farklı uygulamalar seyircileri çileden çıkarıyor. Ve “ey yetkililer neredesiniz?“ demeden kendimizi alamıyoruz.
Yazan: Pınar Elven
_________________