Demokrasi ve insan hakları konularındaki aksaklıklarımız, birçok ahlakî ve maddî problemimizin altında yatan temel sebeblerden biridir. Dolayısıyla öncelikle ele alınmalı ve çözümlenmelidirler. Bunu yaparken çifte standarttan uzak, samimî bir yol benimsenmeli, insanımıza saygı ön planda tutulmalıdır.
Bu konular hernekadar önce Batı’da dillendirilmeye başlamış ise de, geleneklerimiz ve asırlara dayanan kültürümüz açısından, millet olarak biz, bunlara Batı’dan daha yatkın ve hazırız. Belki de bu yüzden Batı, bütün insanlığı içine alacak bir haklar anlayışını kağıt üzerinde kabulleniyorsa da, pratikte zaman zaman faklı tavırlar ortaya koyuyor.
Temelde herkesin benzer şekillerde kabul ettiği hakların, kültürlere göre kısmen değişebileceği gözardı etmeyelim. Ama şunu da unutmayalım ki yanlış “devlet” telakkisi, demokrasi ve haklar açısından önemli bir engeldir ve bunun kültürden çok bir takım dayatmalarla alakası vardır.
Demıokrasi ve insan hakları, insanlar için var, dolayısıyla bütün insanların birlikte sahip çıkması gereken değerlerdir. Bunun için de insanların organize bir şekilde bu haklarına sahip çıkmaları, haklarının gasbına izin vermemeleri gerekir.