
Ziyaretçi
İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı hakkında kısa bilgi verebilirmisiniz? (hangi denizleri bağladıkları yerleri gibi)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Baglantilar
Karadeniz'i Marmara Denizi'ne bağlayan İstanbul Boğazı "Karadeniz Boğazı" adıyla da anılır. İstanbul Boğazı'nın iki kıyısına Boğaziçi adı verilir. Bu önemli suyolu, Çanakkale Boğazı (bak. Çanakkale Boğazı) ile birlikte hem Asya'yı Avrupa'dan ayırır ve hem de Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlar.
İstanbul Boğazı, akarsularca açılan vadinin bundan yaklaşık 2,5 milyon yıl önce deniz sularının altında kalmasıyla oluşmuştur. Boğazın her iki kıyısındaki koylar, bu eski vadiye açılan küçük akarsu vadilerinin deniz baskınına uğrayan aşağı bölümleridir. Bunların en önemlisi Haliç'tir.
Bir uçtan bir uca 30 km kadar olan uzunluğu, karadan ölçüldüğü zaman Anadolu yakasında 35 kilometreyi, Rumeli yakasında ise 55 kilometreyi bulur. Kıyıları oldukça girintili çıkıntılı olan İstanbul Boğazı uzunluk bakımın dan Çanakkale Boğazı'nın yarısı kadardır. İstanbul Boğazı'nın en dar yeri 700 metreyle Anadolu Hisarı ile Rumeli Hisarı arasındadır. En geniş yeri ise Anadolu Feneri ile Rumeli Feneri arasında 3.600 metreye ulaşır. Boğazın sualtındaki bölümü, ortalama 50 metre derin liginde bir oluk biçimindedir. En derin yeri Rumeli Hisarı önlerinde 110 metreyi bulur.
Marmara Denizi'nin su düzeyi, Karadeniz'den biraz daha alçaktadır. İki deniz arasındaki düzey, tuzluluk ve yoğunluk farkları nedeniyle Çanakkale Boğazı'nda olduğu gibi İstanbul Boğazı'nda da alt ve üst akıntılar oluşmuştur. Karadeniz'in suları üst akıntı biçiminde Marmara'ya geçer; oradan da Çanak kale Boğazı yoluyla Ege ve Akdeniz'e ulaşır, Derinliği Karadeniz'den girişte 40 metre, Marmara Denizi'ne çıkışta ise 20 metre olan üst akıntının Kanlıca açıklarındaki ortalama hızı saatte 5 kilometreyi aşar. Kuzey-güney doğrultulu üst akıntı, önüne çıkan burunların gerisinde yer alan koyların içinde ters akıntılar oluşturur. Üst akıntının bu durumu, şiddetli güney rüzgârları estiğinde tersine döner, Bu rüzgârlarla Marmara Denizi'nin kabaran sulan boğaza girer ve üst akıntı, alt akıntıyla birleşerek güney-kuzey doğrultusunu alır. Bu sırada koylardaki ters akıntıların yönü de değişir. Orkoz denen bu olaya İstanbul Boğazı'nda her yıl birkaç kez rastlanır, Akdeniz'in derindeki tuzlu ve yoğun suları bir alt akıntı biçiminde Ege Denizi'ni, daha sonra da Çanakkale Boğazı'nı geçerek Marmara Denizi'ne ulaşır. Bu alt akıntı İstanbul Boğazı'nı izleyerek Karadeniz'e geçer. Kuzeyden gelen rüzgârların şiddetli olarak esmesi sonucunda üst akıntının hızı saatte 10 kilometreye ulaşır ve kabararak boğazı kaplayan Karadeniz suları, alt akıntının Marmara'dan kuzeye geçmesine engel olur. Alt akıntıyla Karadeniz'e geçen su miktarı, üst akıntıyla Marmara Denizi'ne geçen su miktarının yarısı kadardır.
Karadeniz'in üst akıntıyla Marmara Denizi'ne geçen oksijen ve besin açısından zengin suları, sualtı canlılarının yaşaması için çok el-
verişli bir ortam oluşturur. İstanbul Boğazı'nın sulan balıkların izlediği göç yolu üzerinde olduğu için balıkçılık açısından çok verimli bir sudur. Ne var ki, Boğaziçi'nde gerçekleşen plansız yapılanma ve tersane, fabrika gibi iş yerlerinin atıklarını yoğun biçimde denize atması boğaz kıyılarının kirlenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle artık bu sularda eskisi kadar çok balık yaşamamakta ve göç amacıyla buraya gelmemektedir. Tarih boyunca önemini koruyan İstanbul Boğazı, günümüzde de uluslararası çapta önem taşıyan bir suyoludur. İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e ve Marmara Denizi'ne geçiş Türkiye'nin denetimindedir.
Boğaz kıyılarındaki semtler ve kent merkezi arasında Şehir Hatları'na bağlı küçük yolcu vapurlarıyla, özel olarak çalıştırılan çeşitli küçük gemiler ve teknelerle ulaşım sağlanır. İstanbul Boğazı'nın Anadolu ve Rumeli yakaları biri 1973'te, öteki ise 1988'de hizmete açılan iki asma köprüyle birbirine bağlanır.
İstanbul Boğazı
Çanakkale Boğazı
MsXLabs.org & Temel Britannica

Çanakkale Boğazı, Ege Denizi ile Marmara Denizi'ni birbirine bağlarken gerçekte İstanbul Boğazı ile birlikte Akdeniz ile Karadeniz'i de birbirine bağlar. Bu iki boğaz Asya ile Avrupa'yı da birbirinden ayırır. Çanakkale Boğazı günümüzden 2,5 milyon yıl önce akarsuların açtığı geniş ve derin bir vadinin sular altında kalmasıyla oluşmuştur. Uzunluğu Rumeli yakasında 78 kilometreyi, Anadolu yakasında 94 kilometreyi bulan boğazın kıyıları İstanbul Boğazı'na oranla daha az girintili çıkıntılıdır. Kıyılarda denizin yer yer aşındırdığı kayalar dik yamaçlar oluşturur. Ama özellikle Anadolu yakasında akarsuların döküldüğü yerlerde küçük düzlükler ve kumsallar vardır. Buralarda akarsuların sürüklediği kum ve çakıllarla deniz sığlaşmıştır. Özellikle Çardak ve Nara burunlarının sığ kıyıları, görüş uzaklığının azaldığı sisli havalarda gemilerin karaya oturmasına neden olur. Boğazın akıntıları kum ve çakıl birikintilerini sürüklediğinden bu sığlıklar fazla geniş değildir.
Çanakkale Boğazı'nda üst ve alt olmak üzere ikili akıntı vardır. Üst akıntı Karadeniz' den gelen az tuzlu suların Akdeniz'e doğru yönelmesinden kaynaklanır. Hızı değişken olan üst akıntının derinliği boğazın Marmara girişinde 20 metreye ulaşırken, Ege çıkışına doğru 10 metreye düşer. Alt akıntı ise Akdeniz'in tuzlu ve ağır sularını Marmara'ya taşır. Boğazın ortasında kuzeyden güneye 50 metre derinliğinde bir oluk uzanır. Bu oluk üzerinde yer yer elips biçimli derin çukurlar vardır. Derinlik Nara Burnu önünde 102 metreye, Çanakkale ile Kilitbahir arasında ise 109 metreye ulaşır. Boğazın en dar yeri 1.375 metre ile Kilitbahir-Çimentabya arasıdır. En geniş yeri ise 8.275 metreyle Domuzderesi kıyıları ile Erenköy kıyıları arasıdır.
Çanakkale Boğazı çok çeşitli balıkların göç yoludur. Balıklar mevsimlere göre Karadeniz'den Ege'ye, Akdeniz'e, oradan da Karadeniz'e gider gelirler. Boğazda balık türü hem çok çeşitli, hem çok boldur. İstavrit, kefal, camgöz, kolyoz, levrek, lüfer, orkinos, palamut gibi balıklar en çok avlananlardır. Boğaz bu açıdan en verimli sularımızdan biridir. Ama son yıllarda hızla artan deniz kirlenmesi yüzünden balık türleri ve sayısının azalması endişe verici boyuttadır.
Çanakkale Boğazı birçok tarihsel olaya sahne olmuştur. Ayrıca Yunan mitolojisinde bu yöreyle ilgili birçok efsane vardır. Bu efsanelerden biri kral oğlu olan Leandros ile ilgilidir. Leandros, sevgilisi Hero ile buluşmak için her gece boğazı yüzerek bir kıyıdan ötekine geçermiş. Çanakkale Boğazı'nın Yunan mitolojisindeki adı Hellespontos'tur. Helle Denizi anlamına gelen Hellespontos adı Tesalya Kralı Athamas'ın kızı Helle'den gelir. Söylenceye göre Helle kardeşi Phriksos ile üvey annesinin zulmünden, altın postlu ve kanatlı bir koçun sırtına binerek kaçarken Çanakkale Boğazfnda denize düşüp boğulmuştur (bak. Altın Post).
Boğazın kıyısındaki Truva kenti, Homeros'un İlyada'ûa anlattığı ünlü Truva Savaşı' nin geçtiği yerdir (bak. Truva Savaşı). Batıda Çanakkale Boğazı genel olarak Dardanelles (Dardanel) adıyla bilinir. Bu ad, Çanakkale' nin 10 km güneyindeki antik Dardanos kentinden gelmektedir. Kıyılarda ayrıca, eski dönemlerden kalma birçok hisar vardır. Buradaki savaşların en ünlülerinden biri de İÖ 480'de büyük Pers Kralı Kserkses'in Yunanlılarla yaptığı savaştır. Kserkses gemilerin yan yana dizilmesiyle oluşan bir köprüyle Çanakkale Boğazı'nı geçmiştir. Büyük İskender de İÖ 334'te aynı yöntemle boğazı geçmiş ve Asya'yı fethetmeye girişmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında, 1915'te İngiliz ve Fransız deniz kuvvetlerine geçit vermeyen Türk ordularının olağanüstü direnişi, boğazdaki son savaştır (bak. Çanakkale Savaşları).
