
Ziyaretçi
Manzume ve şiir zaman zaman birbiriyle karıştırılmaktadır.Ancak özellikle içerik açısından önemli farkları vardır.Manzumeler ve şiirler ölçü ve kafiye gözetilerek dizeler halinde yazılır.
Şimdi de farklarını maddeler halinde sıralalarsak:
ÇOBAN ÇEŞMESİ (manzum eser)
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
“Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…”
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
SİTEM (şiir)
Önde zeytin ağaçları arkasında yâr
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yâryâr
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın,
Tel tel çözülüp kalmışım
Yâryâr
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
Behri Rahmi EYÜBOĞLU
Şimdi de farklarını maddeler halinde sıralalarsak:
- Manzumeler genellikle öğreticidir sanat değeri taşımazlar, Şiirler ise sanatsaldır.
- Manzumelerde toplumsal didaktik konular işlenir, Şiirlerde kişisel duygular ön plandadır.
- Manzumelerde kelimeler ilk anlamlarıyla kullanılırken Şiirde mecaz anlamlar ve imgelere sıklıkla rastlanır.
- Manzumelerde olay örgüsü vardır.Şiirlerde olay örgüsü yoktur.
- Manzumelerde anlatılanları düzyazı şeklinde ifade edebiliriz.Şiirde anlatılanları düzyazıya çeviremeyiz.
Sponsorlu Bağlantılar
ÇOBAN ÇEŞMESİ (manzum eser)
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
“Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…”
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
SİTEM (şiir)
Önde zeytin ağaçları arkasında yâr
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yâryâr
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın,
Tel tel çözülüp kalmışım
Yâryâr
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
Behri Rahmi EYÜBOĞLU