Arama

Yenileşme dönemi nedir?

Güncelleme: 23 Eylül 2013 Gösterim: 2.999 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Kasım 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yenileşme dönemi nedir
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Kasım 2012       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yenileşme dönemi nedir
Sponsorlu Bağlantılar
sade - avatarı
sade
VIP hazan
13 Kasım 2012       Mesaj #3
sade - avatarı
VIP hazan
YENİLEŞME DÖNEMİ

1. Osmanlı Devleti'ndeki yenileşme hareketleri 17. yüzyılın sonundaki Karlofça Antlaşması (1699) ile başlamıştır.
2. Osmanlı İmparatorluğu, 17. yüzyıla dek dünyanın büyük devletlerinden biriydi. Ancak bu yüzyılın sonlarında ülke küçülmeye başladı. Karlofça antlaşmasıyla başlayan toprak kaybı, devlet adamlarını derin derin düşünmeye yöneltti. Toprak kayıplarının nedeni ordunun savaş alanlarında yenilmesiydi. Bu tespit, olgunun bir yüzünü, askerî yönünü dışa vuruyordu. Oysa sadece askeri örgütler değil devletin çeşitli kurumlan çağın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaklaşmıştı. Ancak bunu görmek isteyenlerin sayısı son derece azdı. O nedenle Osmanlı İmparatorluğundaki çağdaşlaşma hareketi askerî alanda başlatıldı. Amaç imparatorluğu eski gücüne kavuşturmaktı.
Tanzimat devrine gelinceye kadar ülkede bazı yenilik hareketlerine girişildi. Ancak bunlar planlı programlı çalışmalar olmadığı için, sadece yeniliği başlatan devlet adamının yaşamıyla özdeşleşti. Yenilikçi kişinin ölümü ile yenilikler de ortada kaldı.
Paris ve Londra elçiliklerinde bulunmuş olan Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat Dönemi olarak tarihe geçecek bir olayı başlatmıştır.
3 Kasım 1839'da Gülhane Hatt-ı Hümayunu adı verilen bir belgeyi devlet ileri gelenlerinin, yabancı elçilerin, halkın önünde okumuştur.
"Tanzimat ", düzenlemeler demektir. Her alanda düzenlemeler yapılacağının duyurulduğu bu fermana Tanzimat Fermanı; bu fermanın ilanıyla başlayan döneme de Tanzimat Dönemi denir.
Fermanın en dikkat çekici yanı, Osmanlı Devleti'nin, Batılı devletlerin anayasalarında yer alan insanın temel hak ve özgürlüklerinin korunması ilkesini kabul etmesi ve bunu resmî bir törenle duyurmasıdır. Böylece imparatorlukta hukuk devletine doğru bir yöneliş de başlamıştır.
Tanzimatla gelen yenilik ve düzenlemeler, hemen hemen yaşamın her alanını kapsamıştır.
Tanzimat Fermanı'nda, Batılı anlamda bir düzene duyulan gereksinim açıkça belirtilmişti.
Önce yönetim merkezi olarak Babıâli güçlendirildi. II. Mahmut zamanında kurulmuş olan Meclis-i Ahkâm-ı Adliye yeniden düzenlendi. Yeni meclislerin kurulması kararlaştırıldı. Ceza ve ticaretle ilgili yasalar çıktı (1840'ta Ceza Kanunnamesi, 1850'de Ticaret Kanunnamesi).
Osmanlı yurttaşı olan herkesin yasa önünde eşit olduğu vurgulanıyordu. Ayrıca üyeleri arasına yabancıların da katıldığı karma ticaret mahkemeleri kuruldu. 1864'te Vilayet Nizamnamesi çıkarıldı. Ülke vilayetlere, vilayetler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar da karyelere (köylere) ayrıldı. Vilayetlerin başına valiler, sancakların basma mutasarrıflar, kazaların başına da kaymakamlar getirildi. Ayrıca kazalarda, sancaklarda ve vilayetlerde birer idare meclisi kuruldu.





_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
13 Kasım 2012       Mesaj #4
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Batı’nın Rönesans ile edindiği düşünsel birikim Aydınlanma dönemini doğurmuştur. Aydınlanma döneminin Bacon, Voltaire, Monresquieu ve Kant gibi düşünürleri peşin hükümlerin, dogmaların ve batıl inançların, kilisenin dar görüşlerinin yerine aklın aydınlığında düşünmeyi, gerçekleri deneyle kavramayı yani rasyonalizmi ve pozitivizmi savunmuşlardır.

“Aklın”, “bilimselliğin”, “gerçeğe verilen önemin” öne çıkarılması pozitif bilimlere verilen önem 18. yüzyılın ortalarından itibaren Sanayi Devrimi’ni doğurur.

Orta Çağ’ın skolâstik mantığına karşı gelişen hümanizmin, aklı ve bireyi temel alan bir söylemi vardır.

1789 Fransız Devrimi, Osmanlıyı parçalayacak süreci başlatır.

Yenileşme, Osmanlı devletindeki gerilemenin sonucu olarak doğmuştur.

16. yüzyılın sonlarına dek birçok yönden Avrupa’dan üstün bir yönetime ve kurumlaşmaya sahip olan Osmanlı Devleti, Batı’daki gelişimleri dikkatle takip etmiştir. Ancak 16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti askeri, ilmi ve ekonomik alanlarda bozulan kurumlarına dinamizm getirecek yenilik hamleleri yapamamıştır.

Değişen dünyanın Osmanlı’ya ilk büyük darbesi Viyana bozgunu (1683) olur. Viyana bozgunu, kendini yenilemeyen bir devletin, imparatorluk bile olsa, sadece asker sayısındaki üstünlükle savaşları kazanamayacağını ortaya koymuştur. 1699′ da Karlofça Antlaşması’nı imzalamaya mecbur kalan Osmanlı imparatorluğu bu antlaşmayla ilk defa toprak kaybetmiştir. Bu antlaşmadan sonra olumsuzluklar artmıştır. Genellikle pamuklu dokuma imalatı üzerine kurulu Osmanlı sanayi Avrupa’nın özellikle de İngiltere’nin tahakkümüne teslim edilmiştir. Yeniçeri ordusu donanımsız ve disiplinsiz bir duruma düşmüştür.

Osmanlı Devleti 1699 Karlofça ve 1718 Pasorafça Antlaşmalarıyla Batı’ya kaptırdıkları üstünlüklerine yeniden kavuşmak için Batı’nın fikri birikiminden ve teknolojideki gelişimlerinden yararlanma çalışmalarına başlamıştır. Bu amaçla yapılan ilk girişim Damat İbrahim Paşa döneminde Avrupa’ya elçiler (Yirmisekiz Çelebi Mehmet gibi) gönderilmesi olmuştur. Avrupa kültürüyle karşılaşmanın ilk sonuçları gemi yapımıyla ilgili yöntemlerin alınması, matbaanın kurulması gibi teknik; saray dekorasyonu, bahçe düzenlemesi gibi sosyal alanlardaki (Lale Devri) yenilikler olur.

Pozitif bilimlerle ilgili okullar açılmaya başlanır. 1773′te Mekteb-i Riyaziye, 1776′da Hendesehane (Baron de Tott tarafından açılmıştır), 1783′te Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun, 182Tde Mekteb-i Tıbbiye açılır.

Yenileşme hareketi ilk olarak askeri sistemde kendini göstermiştir.

II. Mahmut, Yeniçerileri tamamen ortadan kaldırarak 1826′da Avrupai usullere göre düzenlenmiş Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla bir ordu kurar.

Tercümeler yapılmaya başlanır. Tercüme Odası kurulur. Tanzimat aydınlarının Batı’ya açılmasında Tercüme Odası’nın hazırlayıcı rolü vardır.

Türk edebiyatının yeniden yapılanması bakımından 1859′da yapılan iki çeviri önemlidir: Münif Paşa‘nın çevirdiği Muheverat-ı Hikemiyye (Volter, Fenelon ve Fontenel’den seçilmiş felsefi diyaloglar) ve Yusuf Kamil Paşa‘nın Fenelon’dan çevirdiği Telemak. Bu çevirileri Sefiller (“Mağdurin” adıyla) Robinson Cruzoe, Monte Cristo, Emil, Tartüffe gibi yapıtların çevirileri izler.

II. Mahmut döneminde yenileşmenin önemli bir aracı olacak ilk gazete de çıkar: Takvim-i Vekayi (1831)

Osmanlı Devleti’nde Batı’ya yöneliş Abdülmecit döneminde, Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu, 1839) ile resmiyet kazanmıştır. Tanzimat, “düzenlemeler” anlamına gelen bir sözcüktür. Bu fermanın ilanıyla birlikte Tanzimat Dönemi de başlamış olur.

Tanzimat Fermanı din, dil, ırk gözetmeksizin bütün halkın can, mal ve namusunun korunacağını, askerlik ve vergi kanunlarının yeniden düzenleneceğini ortaya koyan eşitlikçi bir söylem taşıyordu. Hâkim millet anlayışı yerine kanuni eşitlik getirilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti, Batı anayasalarında yer alan temel hak ve özgürlükleri kabul ettiğini duyurmuştur. Tanzimat Fermanı, kökten bir değişme değildir, devlet yönetiminde bazı düzenlemelerden ibarettir. Tanzimat Fermanı’yla padişahın hak ve yetkileri sınırlandırılmıştır. Tanzimat Fermanının ardından ceza ve ticaretle ilgili yeni yasalar hazırlanmıştır. Bankalar kurulmuştur. Ülke vilayetlere, sancaklara, kazalara ve köylere bölünmüştür. Askerlik süresi beş yıl olarak belirlenmiştir. Telgraf idaresi, posta istasyonları kurulmuştur.

Kaynak:
AKDEM - avatarı
AKDEM
Ziyaretçi
23 Eylül 2013       Mesaj #5
AKDEM - avatarı
Ziyaretçi
OSMANLIDA YENİLEŞME HAREKETLERİ ÇOKKK KISA

Benzer Konular

5 Eylül 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Haziran 2010 / Misafir Cevaplanmış
22 Mart 2016 / Safi X-Sözlük