BILINMEYEN YÖNLERI ILE ATATÜRK
20.yüzyilin ve Türk Milletinin yetistirdigi en büyük liderlerden biri olan Atamizi, bu sayimizda bilinmeyen yönleri ile arsivlerden, kisilerin anekdotlarindan yararlanarak halkin içinde, günlük yasantisinda, prensipleriyle, davranislariyla tepkileriyle kisaca yasam tarziyla incelemeye çalistik sizler için.
HALKTAN GELEN BIRIYDI
Is basindaki ATATÜRK ile, halk içindeki ATATÜRK, ayri ayri incelendiginde ikincinin birinciyi besledigi görülür. Bu iki zit kisiligi ATATÜRK kadar birbirine yaklastirmis olana tarihte pek rastlanmamistir. Onun eserlerinin ölmezligi de, ruh ve karakterin birlesimi ile kurulmus almasindandir.
Gelecegi essiz bir anlayisla gören büyük ATA, memleket sorunlarini dikkatle tartisir, her siniftan fikir ve is adamlarinin düsüncelerini yoklar, sonra kesin kararlarla ölmez eserini ulusun hizmetine koyardi. "Bizim ilham kaynagimiz, dogrudan dogruya büyük Türk Milletinin vicdani olmustur ve daima da ögle olacaktir" diyen ATATÜRK, yeri geldiginde bir çocukla, bir askerle, bir köylüyle, bir ögrenciyle konusur, gerektiginde onlarla sakalasir anlayis gösterirdi.
Dügün gibi, gazino gibi, halkin eglendigi yerlere habersiz olarak girip, halkin arasina karismayi, dans etmeyi ve milli oyunlara katilmayi çok severdi. Uygar bir insan için, çalismak kadar eglenmenin de bir hak oldugunu anlatmak isterdi.
Ulusun hizmetinde, gündüzlerin ve gecelerin kendine dar geldigi Ulu Önder, ölümün pençesinde bile zamani aramis ve son sözü:
-Saat kaç?... olmustur.
YASAM ÇIZGISIYLE ESSIZDI
Atatürk, ulusumuzun tüm duygularini, özgürlük askini, kahramanligini benliginde toplamis noksansiz bir Türk' tür. Onda insani büyüleyecek bir konusma yetenegi, en uzak gelecegi görebilecek bir sezis gücü vardi. Mustafa Kemal büyüleyici konusmalari, sarsilmaz inanci sayesindedir ki bütün bir toplumu costurmus, davasina inandiracak koca bir vatani kurtarmistir. Evet Atatürk her yönü ile yalniz Türklügün degil, bütün dünyanin tanidigi, saydigi, tarihin seçkin kisilerinden biridir.
Atatürk dahi bir diplomatti,
Uygarlik çevrelerini yöneten ögeleri kendi ögeleri kendi memleketinin çikarlarina göre kullanmasini bilmis, diger toplumlarla iliskilerini en iyi bir biçimde olusturmustur.
Atatürk gerçek bir idealisti,
Pozitif bilimlerle ugrasi Onu hayalden uzaklastiriyordu. Hurafelere düsman düsmandi, yalniz gerçegi seviyordu ilk görev yillarinda istibdadin darbesini yiyerek sürgüne gittigi için erdeme, adalete özgürlüge bagliligi, bir tutku halini almisti.
O savas meydanlarinda essiz kahraman, masa basinda en büyük politikaci, kanun karsisinda hakim, devrimleri ile akillari durduran bir deha idi. Hiçbir toplum onun gibisini yetistirememistir erisilmesi en güç olan yere, kisilerin kalplerine ulasmistir. O, en olumsuz görülen isleri üstün kisiligi ve çalismalari ile olumlu bir sekle sokmus tam bir Türk Ata 'si idi.
Atatürk için sinir ufuk çizgisiydi,
O, yalniz kendi yasadigi zamanda degil, dünya döndükçe örnek bir Türkiye'nin olmasini istiyordu. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktir, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir." diyerek bu istegini ortaya koymustur. Surasi apaçik meydandadir ki O, yalniz Türkiye'nin gelecegini çizen lider degil, evrenin gelecegini de etkileyen bir önderdi.
KISISEL ÖZELLIGININ EN ETKIN TARAFI NE IDI?
Atatürk, bütün dünya büyükleri gibi, ruhunda ahenkli bir birligi temsil ederdi. Atatürk, bir gerçekçi idi. Içinde bulundugu durumun dogrularini hesaplar, ama umumi planindan hiçbir fedakarlik yapmaksizin ve yalniz aksiyonlarini icra etmek için zamanin olgunlasmasini beklerdi. Bu sabir sayesindedir ki, ilk bakista olaylar adeta O'nun siparisi üzerine cereyan etmis gibi bir tesir yapardi. Atatürk, azmine uygun bir beden gücüne sahipti.
Yorgunluga dayanikliligi normal insan gücünün çok üstündeydi. Ciddi idi, fakat nükteyi de sever, kendisi de zaman zaman mizah alaninda, tarihe geçebilecek sözler söyler, sözleri ve igneleyici konusmalariyla dikkatleri üzerine çekebilirdi. Ayrica sohbetinin doyumu olmayan bir kisiydi. Her gerçek büyük gibi, sade idi. Sade Atatürk, tesrifatta sikilirdi. Tabi olmayi daima tercih eder gamsizliktan nefret ederdi.
ATATÜRK GERÇEKTEN SERT BIR KISI MIYDI?
Kendisi sert bir kisilige sahip olmaktan ziyade, görünüsü sertti. Yumusak huylu, istikrarli ve düsünceliydi. Fakat kararlarinin uzun ve dikkatli çalismalar sonucu ortaya çikmasindan dolayi, bunlarin mutlaka tahakkukunu isterdi. Gazi; söylediklerinin körü körüne kabul edilmesinden hoslanmaz rakipleriyle çekisip onlarin fikirlerini not etmekten zevk duyardi. Ne kadar can ******, ukalaca olursa olsun, münazaradan hoslanir ve tartistigi rakip önemsi de olsa onu, mantiginin gücüyle ikna etmek için sabaha kadar ugrasirdi. Tartismaya hakim olmadigi ya da sabri tükendigi hallerde bile, masada kendisiyle ayni düsüncede olmayanlara kizmazdi. Kendi aklinin üstünlügüne öylesine güvenirdi ki, kendisinden baska düsünenleri kolayca bagislardi.
Normal zamanlarda geç yatip geç kalkmaya alisikti. Uyandiginda genellikle yatagin üstünde bagdas kurarak geceligini çikarmadan sabah kahvesini ve ilk sigarasini içer, katibini çagirip o günkü isleri konusur, bir gün önce vermis oldugu emirleri tenkit eder, çok defa geri alirdi. Sultanlarin kullandigi "içki içerken verilen ferman ayikken uygulanmaz" sözünü benimsemisti. Sonra tiras olur, bazen mesaj yaptirir, özenle giyinir, çalismaya otururdu. Ama çalismasinin da belli bir düzeni yoktu. Degisik zamanlarda iki gün üst üste yatagina girmedigi olurdu. Yalniz kahve içer, arada bir sicak banyo yaparak durmadan kitaplar okur veya kararlar alirdi. Yorgun göz kapaklarini islak bir tülbentle silerdi.
Her seye karsi titiz olan Gazi, kim gelirse gelsin sofranin iyi kurulmus olmasini isterdi. Tabaklari, örtüyü kendi eliyle düzeltirdi. Önemli kisilerin belli yerleri vardi. Bunun disindaki misafirler istedikleri yerlere oturabilirdi. Yiyecek konusunda ayrim yapmazdi, önüne ne konsa yerdi. Gündüzün çok az yer, özellikle yumurta yemeyi çok severdi.
Yorgunluk nedir bilmezdi. Son zamanlarinda günü gününe uymaz olmustu. Yakin arkadaslari "acaba bu aksam ne halde olacak?" diye birbirlerine sorar olmuslardi.
ATATÜRK NEDEN ÇOCUK SAHIBI OLMAK ISTEMEDI?
Atatürk yaslandikça çocuklari daha çok sevmeye, onlari çevresinde toplamaktan hoslanmaya baslamisti. Bir oglu olmadigi için üzülüyordu. Büyük adamlarin çocuklarinin çogunlukla dejenere olduklarini söylemistir. Atatürk, üstelik babadan ogula kalacak bir iktidar düsüncesine karsi oldugu için de, oglu olmasini siyasal bakimdan sakincali görmüstü.
Bir çok çocugu manevi evlat olarak almis,annesine birakarak egitimlerini saglamisti.bunlar;Zehra,Rukiye,Sabiha ve Nebile idi.Afet Inana ise,egitimini tamamlamak ve ögretmenlik mesleginde ilerlemesini saglamak konusunda yardim telif etmistir.
Afet hanim ise Atatürk`e bakip,ölümüne kadar onunla ilgilenmis,yanindan ayrilmamistir.
ATATÜRK`ÜN EN AGIR SÖZÜ
Atatürk birisine hiddetlendigi zaman söyledigi en agir söz sudur:
"Sasarim akli perisanina be ahmak!"
IDEALINDE ASKERLIKTEN BASKA SEVDIGI MESLEK NE IDI?
Ögretmen ve siyaset adami olmakti.bilahare halka,yeni harfleri ögretirken ögretmen olma istegini de gerçeklestirmistir.
ATATÜRK`ÜN EDEBI KISILIGI
Atatürk`ün münevver bir insan ve devlet adami olarak en çok üzerinde durdugu iki mesele vardi;1.Iyi Hitabet, 2.güzel ve edebi yazi yazmak.O`na göre o zaman edebiyat tedrisati,fikre ve ruha hitabet etmeyen bir sekilde yapilmaktaydi.Halbuki edebiyatin rolü bu degildi.onun daha genis ve sümullü bir hizmet sahasi olmasi gerekirdi.
ATATÜRK`ÜN DIS GÖRÜNÜSÜ VE ÖZEL HAYATI
Atatürk`ün dis görünüsü alisilmis Türk tipine uymazdi.Çogu Türk`ten daha sarisin bir ten rengine,çikik elmacik kemikler,çelik mavisi gözlere.Sahipti yapisi ince, hareketleri ölçülüydü. Bazen düsüncelerini büyük bir açiklikla anlatir,bazen çok az konusurdu. Içinde gerilim kah hirçin bir öfke halinde patlak verir,kah nazik ve sevimli bir ifade içinde yatistirdi.Dis görünüsünde övünç duyar,titiz bir zevkle giyinirdi. Çok yakin dostlarinin yaninda serinlemek bahanesiyle bahçesindeki havuza girerdi.
Halkin alkislarindan kendisine fazla gurur payi çikarmazdi. Yüklendigi görevi yerine getirmek için bu gösterilere ihtiyaci oldugunu da bilirdi.
Huzursuz bir zihindi O'nunkisi. Bati uygarligini XIX. yüzyildan beri Türk liberal düsünüsünü etkilemis olan ilkeleriyle benimsemisti. Baskalarinin fikirlerini alip kendisine göre degistirir ve benimserdi. Ama düsünüsünün temeli daima mantiga ve sagduyuya dayanirdi. Teorileri süpheyle karsilar, tecrübeli metotla hareket ederdi. "Istenilen amaca adim adim" ilerleyebilmek için yaratilistan sabirsiz olan tabiatina gem vurmasini bilir, gene de bu "adimlar"i süratle atardi.
GÜN ISIGINA DOGRU
Karanlik bir gecede yollarini kaybeden gemiler, kutup yildizina bakarak, onun isigi altinda yollarini bulurlar. Yaklasik üç çeyrek yüzyil evvel karanlik bir gecede yollarini kaybeden gemiler gibi olan Türk Milleti, Atatürk'ün bu essiz isigi ile yolunu bulmus, bu isigi takip ederek karanliktan kurtulmustur. Bugün gün isiignin en parlak noktasina henüz erisemedik. Mustafa Kemal Atatürk, inkilap ve devrimleri ile bu isigi yakti. Simdi Türk Milleti, içindeki bu inançla günün en parlak noktasina yani yine O'nun deyimiyle "Yüksek Idealimiz"e kavusma yolundadir. Basari, onu büyük sebatla takip edip, yilmadan ona ulasmak isteyenlerindir.
Yrdım ettiysem ne mtlu bna









Kaynaklar:
- Atatürk'ün Yüzyili Özel Yükselis Koleji Yayinlari
- Atatürk Denizinden Damlalar - Behçet Kemal Çaglar
- Atatürk ve Edebiyat - Sadi Borak