Orman; toprağı, ağaç ve ağaççıkları, yaban yaşamı, otu, çiçeği, mantarı, böceği, kuşları, mikroorganizmaları ile aynı sistem içinde bütün olarak yaşayan doğal bir varlıktır.
Orman ekosistemi içinde barınan her varlık, sistemin uyumlu bir öğesi konumundadır. Ormanda bu hayat çemberi içine düşen her varlık, ister gözle görülemeyecek ölçekte bir bakteri olsun, isterse dev bir ağaç yada bir çiçek veya böcek olsun durmadan bu çemberin içinde döner durur. Böylece durmadan doğan,durmadan didinen, durmadan çözülen, durmadan oluşan ve tabii durmadan dönen milyarlarca varlık, ortaya olağanüstü bir sistem, tek sözcük ile bir orman varlığı çıkarır.
Ormanlar, yaşayan, çoğalan; ekonomik ve teknik yararlanma olgusu içinde tükenmez kaynak özelliği gösteren, bu yanıyla insanoğluna esin kaynağı olan ve ona güç veren, insanlığın kalkınmasını, mutluluğunu, refahını sağlayan önemli bir anahtardır.
İnsanoğlu, başlangıçta ağaçtan ve ormandan yalnızca günlük gereksinimleri için yararlanıyordu. Yaşantısını sürdürürken, çevresindeki zenginlikleri keşfetmesi, bunlardan olanakları ölçüsünde yararlanması, son derece doğal bir davranıştı. Ama uygarlık geliştikçe, insanın günlük gereksinimleri yalnız çeşitlenmekle kalmadı, aynı zamanda boyut da kazandı. Birey, örneğin ruhsal gereksinimleri için de; yücelik, güzellik kavrayışına karşılık veren bir alan olarak estetik duygulanımları için de ormandan yararlanmaya koyuldu.
Ormanın somut-maddi yararları ile soyut, daha doğru ifadeyle manevi-kollektif-sosyal yararlarını ayrı başlıklar altında kısa kısa gözden geçirmeye çalışalım.