Arama

TSK - Türk Silahlı Kuvvetleri

Güncelleme: 16 Ekim 2012 Gösterim: 120.601 Cevap: 8
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
16 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
taflogo1d0129cxt6

Sponsorlu Bağlantılar

Tarihçe

Tarih sürecinde Siyasi düzeni, Askeri düzenle birlikte doğup, gelişen Türklerin tarihi dörtbin yıl öncesine dayanır. Orta Asya’da başlayan uzun öykü, büyük göçlerin neden olduğu hareketlilikle tüm ana karalara yayılmıştı. Doğuda, Hun, Göktürk ve Uygur ulusları, Batıda ise 1040 yılında Oğuz kökenli Türklerin kurduğu ilk Türk devleti Selçuklu İmparatorluğu, Türkleri dünyaya tanıtmış oldu.
1071 yılında Malazgirt zaferiyle kapıları açılan Anadolu topraklarına giren Türkler, bir çok beylik, Anadolu Selçuklu Devleti ve Türklüğün en önemli devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğunu kurdular. Bu Türk topluluklarında değişmeyen unsurlar; dil, din, töre ve geleneklerdi. Yüzyıllar boyunca Türk Bayrağı bir uçtan bir uca dalgalanmış, atlarını Tunada sulayan Türkler, Viyana kapılarına dayanıp, Akdeniz’de kesin egemenlik kurarak Arap yarımadasını, Kuzey Afrika’yı ellerine geçirmişlerdi.
Kişi olarak askerliğe gönül veren Türkler tüm dünyaya ordu-millet olduklarını kanıtlamışlardı. Orta Asya’daki Türk uluslarından başlayarak, her Türk savaşçı durumunda olduğundan askerliğe özel meslek gözü ile bakılmamıştır.
Göktürk kitabelerinde belirtilen tanrı vergisi askerlik misyonu, Türklerin bütün zamanlarda ülküsü kabul edildi.
Jeopolitik ve jeostratejik koşullar sonunda zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu, en zayıf döneminde I. Dünya Savaşına katılmış, Türk askeri tarihinde yeni ve destansı sayfalar açılmıştı. Dünya coğrafyası ve siyasal düzeni üzerinde yaşamsal rol oynayan Çanakkale Savaşları Türk ordusunun zaferiyle son bularak savaşın uzamasına neden olmuştu.
Birlikte yola çıktıkları müttefiklerinin yenilgisi, Osmanlı İmparatorluğunun da sonu olmuş, ülke toprakları işgal edilerek ordu dağıtılmıştı.
Tarihe karışan bu köklü imparatorluğun topraklarında doğan yeni bir güneş, sonsuza dek sürecek Türk Cumhuriyeti’nin temellerini attı. Karanlık bulutları yırtan bu güneş, 20. yüzyılın büyük asker ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk’tü. Asker kökenli bir reformist olan Atatürk dehasını, kurduğu devleti ileri götürerek, tüm uluslara kanıtladı. Sınırları kanla çizilen Türkiye toprakları üzerinde artık yepyeni bir Cumhuriyet vardı.
Büyük Atatürk Ulus ve silahlı kuvvetlere yol gösterip, onları güçlendirdi.
II. Dünya Savaşının alevleri sınırları yalarken Türk ordusu görevi başındaydı. Savaş sonrası Dünya üzerindeki gelişmeleri izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, insanlık idealleri uğruna 1950 yılındaki Kore Savaşlarına katılarak tüm dikkatleri üzerinde topladı. Kore’ye gönderilen takviyeli piyade tugayı girdiği savaşlarda, azmiyle, kahramanlığıyla, ruhuyla, bir çok ülke ordularına örnek gösterildi. Türk Silahlı Kuvvetleri KORE’de 731 şehit verdi.
18 Şubat 1952’de NATO’ya katılan Türkiye Cumhuriyeti, Silahlı Kuvvetlerinde modernizasyon çalışmalarını başlattı. Caydırıcılık gücü sürekli artan Türk ordusu 1974 Kıbrıs Barış Harekatında güç ve yeteneğini bir kez daha kanıtladı. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1980'li yılların sonunda yeniden yapılanma sürecine girdi.
Günümüzde birbirlerinden farklı siyasi rejimlerin, dinlerin, ekonomik sistemlerin ve askeri güçlerin karşı karşıya geldiği bir bölgede yer alan Türkiye, Karadeniz’e, Ege’ye, Akdeniz’e, Balkanlar’a ve Ortadoğu’ya hakim olan konumu ile, üç kıta arasında kara ve deniz ulaşım yollarının kesiştiği Cebelitarık Boğazı’ndan başlayıp, Orta Doğu ve Orta Asya’ya uzanan stratejik halkalar zincirinin odak noktasını oluşturur. Türk Boğazlarına sahip olan Türkiye, Süveyş’i ve dolayısı ile bölgedeki deniz ulaştırmasını kontrol edebilecek bir mevkiidedir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına kara ve havadan ulaşılabilen en kısa yol olmaktadır. Stratejik önemli bu denli büyük olan Türkiye’nin bulunduğu bölgede köklü değişiklikler oluşmakta, büyük değişikliklerin yaşandığı bu süreç beraberinde bir çok sarsıntılar getirmektedir. Değişimin kapsam ve süresi belirsizliğini sürdürmekte, Türkiye bölgede istikrar unsuru olarak dimdik ayakta durmaktadır.
Bu belirsizlik ortamında, Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehlikeler, eskiden olduğu gibi yalnızca bölgedeki Askeri güçleri değil, bu ülkelerdeki politik, ekonomik ve sosyal dengesizlikler, sınır anlaşmazlıkları, iktidar ve güç mücadeleleri ile terörizmi de kapsamaktadır. Türkiye’nin yeraldığı bölgedeki bu ortam, belirgin bir tehlike arzetmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesindeki krizlerin yanısıra, politik kararlara bağlı olarak dünya barışını tehdit eden krizlere de müdahaleye hazır olmak zorundadır.
Büyük Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” ilkesine bağlı olan Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri; saldırgan emeller gütmez, ancak bağımsızlığı, ülkesi, milleti ve onuru tehdit ve tehlikeye maruz kaldığında ya da bağlı bulunulan uluslararası kuruluşların müşterek idealler doğrultusunda birlikte alınan kararlar ile kullanılır.
Türkiye Cumhuriyeti, NATO Savunma Paktına dahil bulunmakla savunma güvencesini arttırmış, aynı zamanda global dengenin korunmasına katkıda bulunmuştur. Değişen dengeler sonucu tek süper güç olarak kalan ABD ile savunma ve ekonomik işbirliği içerisinde olan Türkiye, Silahsızlanma ve Silahların kontrolü girişimlerini desteklemekte, silahsızlanmanın hiç bir ülkenin güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek bir biçimde ve etkin denetim altında gerçekleşmesi gereğini savunmaktadır.
Yerleşmiş coğrafi koşulların ve sıcak çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede, NATO Savunma zincirinin son halkası olmanın yarattığı önemle Türkiye Cumhuriyeti, barış zamanında itibaren milli savunma olanaklarını güçlü bulundurmak ve silahlı kuvvetlerini olası tehditlere karşı hazır ve güçlü bir yapıda bulundurmak zorundadır.
Türkiye’nin savunma politikasının unsurları; Milli savunma için kararlılık ve irade, NATO dayanışması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.
Jeopolitik ve jeostratejik önemi bu denli büyük olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığına bağlı olan Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri’nden oluşmaktadır. Barış zamanında iç güvenlik kuvvetlerinin bir parçası olarak görev yapan, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları, savaş zamanında Kara ve Deniz Kuvvetleri komutası altına girmektedir.
Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanıdır. Savaşta Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir. Silahlı Kuvvetlere komuta etmek, savaşa hazırlanmasında personel, istihbarat, harekat, teşkilat, eğitim-öğretim ve lojistik hizmet ilkeleri ve programları Genelkurmay Başkanlığının sorumluluklarıdır.
Genelkurmay Başkanlığı ayrıca NATO ve diğer ülkeler ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri ilişkilerini yönlendirir.






TSK'nın Görevi




TSK'nın vazifesi Anayasa ve yasalarla belirlenmiş olup, 2000'li yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni güvenlik sorunlarına ve krizlere uygun şekilde reaksiyon göstermek, belirsizliklere karşı hazır olmak, iç ve dış tehdit ve risklere karşı ülkenin güvenliğini sağlayabilmek için;

Caydırıcılık,
Güvenlik / Harekat Ortamının Şekillendirilmesi,
Savaş Dışı Harekat (Barışı Destekleme Harekatı, Doğal Afet Yardım Harekatı ve İç Güvenlik Harekatı),
Kriz Yönetimi,
Sınırlı Güç Kullanımı,
Konvansiyonel Harp,
gibi faaliyetleri icra etmektir. Bu bağlamda, değişik görevleri ifa edebilecek, çok rollü elastiki birliklerin teşkil edilmesine, sayısal fazlalık yerine gelişmiş teknoloji ürünü silah ve sistemlere sahip olunmasına, bu silah ve sistemlerin etkinliğini artıracak komuta-kontrol, erken ihbar ikaz, elektronik harp, gelişmiş mühimmat, her hava şartlarında harekat imkan ve kabiliyeti gibi kuvvet çarpanlarına sahip olunmasına önem ve öncelik verilmektedir.
Global ve bölgesel dengelerin henüz tam olarak oluşmadığı içinde bulunduğumuz politik ve askeri ortamda, bölgemizde ve dünyada barış ve istikrara katkıda bulunmanın yanı sıra, iç ve dış tehditlere karşı ülke savunmasını sağlayacak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, yeniden yapılanmasında aşağıdaki kabiliyetlerin idame edilmesi ve geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Caydırıcı askeri gücün idamesi,
Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayar, İstihbarat, Keşif ve Gözetleme sistemleri,
Üstün hareket kabiliyeti ve ateş gücü,
Silahlı Kuvvetlerin nicelikten çok niteliği esas alan, ileri teknoloji ürünü silah ve sistemler ile teçhiz edilmesi,
Her hava ve her ortamda gece ve gündüz şartlarında harekat icra etme kabiliyeti,
Kitle imha silahlarına karşı hava/füze savunma ve NBC korunma kabiliyeti,
Stratejik intikal,
Müşterek ve Birleşik Harekat icra etme kabiliyeti,
Klasik savaşın yanında, barışı destekleme, terörle mücadele, doğal afetlerde yardım, kriz yönetiminin desteklenmesi, sınırlı güç kullanımı, abluka, ambargo, insani yardım, göçü önleme gibi değişik harekat türlerini ifa etme kabiliyeti.
TSK yeniden yapılanma faaliyetlerini, soğuk savaş sonrası oluşan yeni politik-askeri stratejik ortam, Türkiye'nin güvenliğine yönelik iç ve dış tehdit, Anayasa ve yasaların kendisine verdiği görevler çerçevesinde sürdürmektedir.





Türkiye'nin Savunma Politikası


ki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasından sonra Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinde ortaya çıkan güç boşluğu, küresel belirsizliği artırmış ve bu bölgelerde jeopolitik boşluk alanlarının oluşmasına neden olmuştur.
Bu jeopolitik boşluk alanlarında yaşanan çatışma ve krizler ile 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan terör eylemlerinin ardından, asimetrik tehditler dünya gündemine taşınmıştır. Kuzey Osetya’da yaşanan okul baskını, asimetrik tehdidin en belirgin şekli olan “terorizm”in boyutlarının nerelere varabileceğini dünya kamuoyuna göstermiştir.
Bu kapsamda, Türkiye’nin güvenlik kaygıları temel olarak;
- Terorizm,
- Uzun Menzilli Füzeler ve Kitle İmha Silahlarının yayılması,
- İrticai Faaliyetler ve
- Bölgesel Çatışmalardan kaynaklanmaktadır.
Jeostratejik konumu itibariyle Dünyanın en istikrarsız bölgeleri olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu’nun ortasında yer alan Türkiye’nin Savunma Politikası; ülkenin ulusal bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve hayati çıkarlarını korumak ve muhafaza etmek esaslarına dayanmaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye; Savunma Politikasında;
- Bölgesinde bir güç ve denge unsuru olmayı,
- Çevresinde bir “Barış ve Güvenlik Kuşağı” oluşturmayı,
- Bölgesinin barış ve güvenliğine katkıda bulunmayı ve bunu geniş bölgelere yaymayı,
- Bulunduğu bölgeye ve ötesine yönelik strateji ve güvenlik üreten bir ülke olmayı,
- Ülkelerle iş birliği, yakınlaşma ve olumlu ilişkiler geliştirmek için girişimlerde bulunmayı hedef olarak seçmiştir.
1923 yılında kuruluşundan bugüne kadar, savunma politikasını Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi çerçevesinde şekillendiren Türkiye, küresel ve bölgesel istikrarın korunmasına yönelik girişimlere aktif bir şekilde katılım yönünde gayret göstermektedir.
Türkiye, sorunlara barışçı yollardan çözüm bulunmasını, çözüm bulunamaması halinde, çatışmaların kısa sürede durdurularak kalıcı ve adil barışın tesis edilmesini esas alan bir politika izlemekte ve bu politikanın gereği olarak da, barışı destekleyen tüm faaliyetlere katkıda bulunmaktadır.






TSK'nın Savunma Organizasyonu




Bakanlar Kurulu, milli güvenliğin sağlanması ve Silahlı Kuvvetlerin ülke savunması için hazırlanmasından TBMM'ne karşı sorumludur. Ancak, savaş hali ilanı yetkisi ile TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı ülkelere mensup Silahlı Kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesine izin verilmesi yetkisi TBMM'ne aittir.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB); Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan Savunma Politikası çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından tespit edilen ilke, öncelik ve ana programlara göre; bütçe hizmetleri, asker alma, seferberlik, silah, araç, gereç ve her türlü ihtiyaç maddelerinin tedariki, araştırma-geliştirme, askeri adalet, inşaat ve savunma sanayi hizmetlerini yürütmektedir.
Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Komutanı olarak, Cumhurbaşkanı tarafından atanmış olup, görevlerinden dolayı Başbakan’a karşı sorumludur. Genelkurmay Başkanı, TSK'nın topyekün komuta-kontrolü, harbe hazırlığı ve askeri harekatın etkin bir şekilde sevk ve idaresinden sorumludur. Savaş zamanında Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir.
Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı, kendi görevlerini icra ederken, yakın koordinasyon ve işbirliği içinde hareket etmektedirler.


orgtr1b8f4d3zk4






Genelkurmay Başkanları


M. İsmet İNÖNÜ
Orgeneral
3 Mayıs 1920 - 10 Kasım 1921




Fevzi ÇAKMAK
Mareşal
12 Temmuz 1922 - 3 Mart 1924 (Orgeneral)
3 Mart 1924 - 12 Ocak 1944 (Mareşal)




M.Kazım ORBAY
Orgeneral
12 Ocak 1944 - 30 Temmuz 1946




Salih OMURTAK
Orgeneral
1 Ağustos 1946 - 8 Haziran 1949




A. Nafiz GÜRMAN
Orgeneral
10 Haziran 1949 - 6 Haziran 1950




M. Nuri YAMUT
Orgeneral
5 Haziran 1950 - 10 Nisan 1954





A. Nurettin BARANSEL
Orgeneral
28 Mayıs 1954 - 25 Ağustos 1955




İ. Hakkı TUNABOYLU
Orgeneral
25 Ağustos 1955 - 10 Ekim 1957





İ. Feyzi MENGÜÇ
Orgeneral
11 Ekim 1957 - 22 Ağustos 1958




M. Rüştü ERDELHUN
Orgeneral
23 Ağustos 1958 - 27 Mayıs 1960




Ragıp GÜMÜŞPALA
Orgeneral
3 Haziran 1960 - 4 Ağustos 1960





Cevdet SUNAY
Orgeneral
4 Ağustos 1960 - 16 Mart 1966




A. Cemal TURAL
Orgeneral
16 Mart 1966 - 16 Mart 1969




Memduh TAĞMAÇ
Orgeneral
16 Mart 1969 - 29 Ağustos 1972




Ö. Faruk GÜRLER
Orgeneral
29 Ağustos 1972 - 6 Mart 1973




Semih SANCAR
Orgeneral
6 Mart 1973 - 7 Mart 1978




A. Kenan EVREN
Orgeneral
7 Mart 1978 - 1 Temmuz 1983




Nurettin ERSİN
Orgeneral
1 Temmuz 1983 - 6 Aralık 1983




M.Necdet ÜRUĞ
Orgeneral
6 Aralık 1983 - 2 Temmuz1987




Necip TORUMTAY
Orgeneral
24 Temmuz 1987 - 3 Aralık 1990




Doğan GÜREŞ
Orgeneral
6 Aralık 1990 - 30 Ağustos 1994





İ.Hakkı KARADAYI
Orgeneral
30 Ağustos 1994 - 30 Ağustos 1998




Hüseyin KIVRIKOĞLU
Orgeneral
30 Ağustos 1998 - 28 Ağustos 2002




Hilmi ÖZKÖK
Orgeneral
28 Ağustos 2002 - 28 Ağustos 2006






Yaşar BÜYÜKANIT
Orgeneral
28 Ağustos 2006



HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Bir komando böyle yetişiyor


Sponsorlu Bağlantılar
b051010i


b051005f


b051005g


b051005h


b051007b


b051007c


b051007e


b051007i


b051010j


b051011i


b051012a


b051010l


Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı subay, astsubay ve uzman erbaşlara iç güvenlik eğitimi Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muharebe ve Muharebe Destek Komutanlığı’na bağlı Eğirdir Dağ Komando Okul ve Eğitim Merkez Komutanlığı’nda veriliyor. Erbaş ve erlerin eğitimi faaliyetleri ise 2006 yılında kurulan Isparta’daki İç Güvenlik Eğitim ve Tatbikat Merkezinde yürütülüyor. Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ise Foça’daki Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı ile Kırklareli’nin Vize ilçesindeki İç Güvenlik Tatbikat ve Eğitim Merkezi’nde eğitim görüyor.

Standartların üzerinde

Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, terörle mücadeleye katılan birliklere verilen eğitimlerin dünya standartlarının üzerinde olduğunu vurguladı. TSK’da komando temel eğitimi 9 hafta sürüyor. Komandolara 21 hafta süreyle de ihtisas eğitimi veriliyor. Böylece askeri personel terörle mücadele operasyonlarına katılmadan önce 30 hafta süreyle komando eğitimi almış oluyor. ABD’nin “Ranger” adı verilen özel birlikleri sadece 8 haftalık bir eğitimden geçilyor. Aynı eğitim İngiltere’de 10 hafta, İsrail’de 5 hafta ve İtalya’da 6 hafta sürüyor.

Tuğgeneral Gürak, “Özellikle iç güvenlik eğitimlerinde, personele zor arazi ve hava koşullarında karşılaşacağı problemleri yenecek şekilde iç güvenlik bölgesine benzer arazide eğitim verilmektedir” dedi.

Hayatı idame eğitimi

İç güvenlik bölgesinin sarp arazi yapısı nedeniyle dağcılık eğitimine ayrı bir önem verildiğini anlatan Gürak bu süreci, “Eğitimin bir parçası olarak bir hafta boyunca hiç bir imkan verilmeden personelin kendi kendisine hayatı idame ettirmesi öğretilmektedir. Bu eğitimde askerlere arazide bulduğu yiyecekleri tanıma, yakalama ve pişirmenin uygulamalı olarak gösterilmektedir” diye anlattı.


PKK’nın taktikleri öğretiliyor

İç güvenlİk eğitiminde kol bütünlüğü içinde harekat icra etmeye yönelik eğitimler verildiğini de aktaran Tuğgeneral Gürak, “Bölücü terör örgütünün taktik ve teknikleri ile ilgili olarak tüm personel eğitilmeden iç güvenlik bölgesine gönderilmemektedir” dedi.

Tuğgeneral Gürak askerlere verilen diğer eğitimleri şöyle sıraladı:

* Kış ve şiddetli soğuklarda arazide donmadan barınma.

* Uzun mesafeyi asgari 30 kilogram teçhizatla yürüyecek dayanıklılığa sahip olacak mukavemet artırıcı eğitimler. 20, 30, 40 kilometre ve daha uzun mesafeli mukavemet yaya yürüyüşleri.

* Gece şartlarına alışma ve gece görüş cihazlarını tanıma ve kullanma ile gece şartlarında uzun süreli harekat icra edecek bedeni güce sahip olma eğitimi.

* Her türlü silah ve teçhizatın etkin kullanılmasını öğrenme ve gerçeğe yakın ortamlarda atışlar.

* Ateş altında ilerleme ve çatışma ortamına alıştırma.

* Hava hücum harekatı ve helikopter yönlendirme.

* El yapımı patlayıcıları arayıp bulma.

* İlk yardım ve sağlığı koruma.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
TSK'nın amacı uçak üretmek


TSK - Türk Silahlı Kuvvetleri


Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede teknolojiyi en üst seviyede kullanmayı hedefliyor. Bunun örneği ise insansız hava araçları. Kısa süre havada kalabilen kısa menzilli mini uçaklar askerlerin kullanımına verildi. Sırada yine Türkiye'de üretilecek olan 24 saat havada kalabilen daha büyük boy insansız hava araçları var.

İnsansız hava uçakları PKK'ya karşı yürütülen mücadelede özellikle son bir yılda gündeme geldi. Ve Türkiye araçların hemen her çeşidinden üretim için hızlı çalışıyor. Yürütülen projeler hakkında Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Plan Bütçe Komisyonu'na bilgi verdi.

Mini döner kanatlı yani helikoptere benzeyen insansız hava araçları 2009 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim edilecek. Üzerindeki kameralarla eşzamanlı görüntü iletme özelliğine sahip mini helikopterler, yüksek manevra kabileyeti nedeniyle dağlık bölgelerde kullanılabilecek.

Taktik insansız hava aracının yani mini uçaklara göre daha büyük araçların tasarım çalışmaları sürüyor. 24 saat havada kalabilen operatif insansız hava araçları da üretim aşamasında.

Araç rüzgar tüneli testinden geçti. İlk uçuşunu ise 2009 yılında yapacak. TSK'ya 2010 yılında teslim edilmesi öngörülüyor. Böylece Türkiye , Amerika ve İsrail'den bu araçları kiralamak ya da satın almak zorunda olmayacak.

Üretimi tamamlanıp Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edilen araçlar ise mini İHALAR. Yani elle fırlatılabilen insansız hava araçları.

Yani birlik önden insansız hava aracını göndererek, gideceği yolda terörist olup olmadığını görebilecek. Tamamen yerli firmalarca üretimi yapılan mini insansız hava aracı kısa mesafelerde alçak uçuş yapabiliyor.


GAZETEPORT
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
21 Kasım 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
TSK - Türk Silahlı Kuvvetleri




"Tek bir uzman çavuş bile istifa etmedi"



Genelkurmay Başkanlığı 7-21 Kasım tarihleri arasında 59 iç güvenlik olayının meydana geldiğini ve bu dönem içinde güvenlik kuvvetleri tarafından 14’ü teslim olma, 11’i yakalanma ve 7’si ölü olmak üzere 32 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz getirildiğini bildirdi.

Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak tarafından yapılan basın bilgilendirme toplantısında, 7-21 Kasım tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Gürak, konuşmasına 19 Kasım 2008’de Ağrı’da bölücü terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Binbaşı Süleyman can ve yine aynı tarihte Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki Kayacık Jandarma Karakolu’nda şehit düşen Jandarma Çavuş İsmail Uygun ve Jandarma Er Fevzi Güngör ile 9 Kasım 2008’de Hakkari’nin Çukurca İlçesi Çayırlı Karakolu’na yapılan havan atışında yaralanarak GATA’da tedavi edilmekteyken, 19 Kasım 2008’de şehit olan Topçu Er Abdülkerim Aytiş’e Allah’tan rahmet, ailelerine ve silah arkadaşlarına başsağlığı dileyerek başladı.

TEK BİR UZMAN ÇAVUŞ BİLE İSTİFA ETMEDİ

Tuğgeneral Gürak, son günlerde bazı basın yayın organlarında 900 uzman jandarmanın istifa ettiğine dair haberlerin doğru olmadığını ve yanlış bilgi ihtiva ettiğini söyledi. “Bu tip haberlerle ilgili olarak bize ulaşılıp haberin doğruluğunun teyit ettirilmesi yanlış haber yapılmasının önüne geçecektir” diyen Tuğgeneral Gürak, konuyla ilgili sorulan bir soru üzerine de tek bir uzman çavuşun istifa etmediğini, uzman çavuşların özlük haklarıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Tuğgeneral Gürak, 7 Kasım’dan bugüne kadar 59 iç güvenlik olayının meydana geldiğini, bu olaylarda toplam 24 patlayıcı madde olayından 16 tanesinin güvenlik kuvvetleri tarafından yerinde imha edilerek olası zayiatların önlendiğini belirtti.

32 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

Aynı dönem içinde güvenlik kuvvetleri tarafından 14’ü teslim olma, 11’i yakalanma ve 7’si ölü olmak üzere 32 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz getirildiğini ifade eden Tuğgeneral Gürak şöyle dedi:

“Teslim olan teröristlerle yapılan mükalatta, tamamının çok çocuklu ailelere mensup oldukları, aile içinde yeteri kadar ilgi göremedikleri ve bölücü terör örgütü tarafından kandırılarak dağa götürüldükleri tespit edilmiştir. Dağa çıkınca, kısa sürede gerçeği anlayan bu kişiler, ilk fırsatta kaçarak teslim olmuşlardır. Bunlardan 8’inin örgüte katıldıktan bir yıl sonra örgütten kaçmış olmaları dikkat çekicidir. Ayrıca daha önceki toplantılarda dile getirdiğimiz şekilde Irak’ın kuzeyinde örgütten kaçma olaylarında b dönemde de ciddi miktarda artış olduğu duyumları alınmaktadır.”

4 ASKER ŞEHİT

Gürak aynı dönem içinde 4 personellerinin şehit olduğu bilgisini de vererek 9 Kasım’da Hakkari’nin Çukurca İlçesi Çayırlı Jandarma Sınır bölüğüne teröristler tarafından Irak topraklarından ağır silahlarla atış yapıldığını söyledi. Yapılan atışlara süratle karşılık verilmesi üzerine teröristlerin bölgeden kaçtığını ifade eden Gürak, yapılan atışlardan yaralanan bir personelin dün tedavi edildiği hastanede şehit olduğunu, 2 personelin de yaralandığını belirtti.

Tuğgeneral Gürak, Ağrı bölgesinde bir grup teröristin kış hazırlıkları yaptığı bilgisinin alınması üzerine güvenlik kuvvetlerinin 18 Kasım tarihinde başlatılan operasyon sırasında 19 Kasım saat 10.40’da çıkan çatışmada Tabur Komutanı Binbaşı Süleyman Can’ın şehit olduğunu ve 5 personelin de yaralandığını kaydetti. Tuğgeneral Gürak, yaralıların durumunun iyi olduğunu ve operasyonlara devam edildiği bilgisini verdi.

İNTİHAR SALDIRISI BAŞARIYA ULAŞAMADI

Kayacık Jandarma Karakolu’na 19 Kasım saat 16.25’te teröristlerin bindikleri tenteli ve kum torbaları ile takviye edilmiş bir araçla yoldan süratle karakola girecek şekilde yaklaştıklarını belirten Tuğgeneral Gürak, araçtaki bir teröristin etkisiz hale getirildiğini ancak araçtan inen diğer teröristin el bombası atması sonucu 1 Çavuş ve 1 Erin şehit olduğunu açıkladı. Tuğgeneral Gürak olayla ilgili şu bilgileri verdi:

“Karakolda görevli personelin süratle mevzi almasını müteakip, nizamiyeden içeri giren iki terörist daha etkisiz hala getirilirken karakol komutanı Üsteğmen, 1 Uzman Erbaş ve 2 Er yaralanmıştır. Daha sonra da kaçmaya çalışan 1 terörist etkisiz hale getirilmiştir.”

Tuğgeneral Gürak, olayda kullanılan araç ve araçta bulunan 5 kg TNT’nin kontrol altına alındığını, atılmamış durumda blnan çok sayıda el bombası ve 7 adet RPG-7 roketinin bulunduğunu, tahminen 8-9 kişi oldukları değerlendirilen teröristlerden 4’ünün etkisiz hale getirildiğini ayrıca bölgede yapılan arama faaliyetlerinde çok miktarda kan izine rastlandığını söyledi. Saldırının intihar saldırısı girişimi olduğunu belirten Tuğgeneral Gürak ancak bunun başarılı olmadığını ifade etti. Olayda kullanılan ve etkisiz hale getirilen kamyonetin görüntüleri de basın mensuplarına dağıtıldı. Tuğgeneral Gürak, konuyla ilgili sorulan bir soru üzerine de karakolda 60 personelin olduğunu açıkladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan arama kurtarma faaliyetleri hakkında da bilgi veren Tuğgeneral Gürak, 7-71 Kasım tarihleri arasında 19 arama kurtarma faaliyetinin icra edildiğini, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca 305 kişinin denizden sağ olarak kurtarıldığını, 2 kişinin de ölü olarak bulunduğunu söyledi.

Tuğgeneral Gürak, toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında da Lice Ahmet Toprak Çok Programlı Lisesi’nde okuyan 42 öğrenci ile 5 idarecinin 10 Kasım Atatürk’ü Anma Haftası Etkinlikleri ve Öğrenci Gezisi Programı çerçevesinde Ankara’da misafir edildiklerini belirtti.

SORULARA VERİLEN CEVAPLAR

Bilgilendirme toplantısında basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tuğgeneral Gürak, Somali açıklarındaki kaçırılan Türk gemisiyle ilgili gemiyle ilgili olarak SAT komandolarının operasyon yapacağı bilgisinin doğru olup olmadığının sorulması üzerine, “Bizim gemi orada NATO komutası altında görev yapıyor. Şu anda da Kenya’dan bu görev kapsamında NATO’nun yapmakta olduğu BM Gıda Programına ait bir gemiye refakat ediyor. Görev, 5 Aralık’a kadar devam edecektir. Sonra da görev yapmaya devam edeceğiz. Korsanlarla ilgili gelişmeleri takip ediyoruz” diye konuştu.

AMACI BELLİ OLAN YAYINLARI BİZE SORMAYIN

Tuğgeneral Gürak, SOFA Anlaşması yarınca Irak hava sahasının 1 Ocak’ta ABD’den Irak merkezi yönetimine geçeceğinin anımsatılarak bununla ilgili bir önlemin düşünülüp düşünülmediği sorusuna, “Mevcut mekanizma ileriki dönemlerde de aynen devam edecek” yanıtını verdi.

İmralı Cezaevi’nde hareketlik yaşandığı ve cezaevinin başka mahkumlara da açılacağı bilgisinin doğru olup olmadığı sorusu üzerine, “Konuyla igili olarak daha önce de açıklama yapmıştık. İmralı Cezaevinin iç düzeniyle ilgili hususlar Adalet Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır” dedi.

Tuğgeneral Gürak, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız'ın askeri helikopterle piknik yaptığı şeklinde çıkan haberlerin anımsatılması üzerine de “Amacı belli olan yayın organlarının yayınlarına dayalı soru bize sormayınız” şeklinde konuştu.




ANKA

GAZETEVATAN
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
28 Kasım 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
'Fırtına' obüsü böyle yapılıyor


gp 334355
spacer


Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ana Bakım Merkezi Komutanı Albay Sıtkı Varlı, ''Fırtına'' obüsünün milli imkanlarla üretilmesiyle teknolojik kazanım, savunma sanayinin desteklenmesi, dışa bağımlılıktan kurtulma ve yüzde 35-40 ekonomik kazanç sağlandığını belirtti.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ana Bakım Merkezi Komutanı Albay Sıtkı Varlı, ''Fırtına'' obüsünün milli imkanlarla üretilmesiyle teknolojik kazanım, savunma sanayinin desteklenmesi, dışa bağımlılıktan kurtulma ve yüzde 35-40 ekonomik kazanç sağlandığını belirtti.

Genelkurmay Başkanlığı, Adapazarı Arifiye'deki Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ana Bakım Merkezi Tesisleri'ne basın turu düzenledi. 1. Ana Bakım Merkezi Komutanı Albay Varlı, basın mensuplarına komutanlık karargahında brifing verdi.

Komutanlığın, Fırtına obüsü imalatı ve Leopard tankı yenileştirme ve montajı projelerini gerçekleştirdiğini anlatan Albay Varlı, komutanlığın içinde aynı zamanda yedek parça, lastik ve çelik döküm tesisleri bulunduğunu söyledi.

Optik tesisleri ve kalite güvence laboratuvarları hakkında da bilgi veren Albay Varlı, modernizasyon ve imalat projelerinden elde edilen bilgi birikimi ve kazanılan kabiliyetler ile her türlü tırtıllı aracın tasarım ve üretimini gerçekleştirdiklerini bildirdi.

İmalat ve yenileştirme çalışmalarının yanı sıra eğitim ve teknik hizmet de sağladıklarını ifade eden Albay Varlı, tesislerde toplam 1179 personelin çalıştığını belirtti.

Tesislerde çalışan saat ücretli işçi sayısının 887 olduğunu dile getiren Albay Varlı, bu işçilerden 13'ünün gazi, 3'ünün ise terörle mücadele kapsamında şehit ya da malul olmuş kimselerin yakını olduğunu söyledi.

Kundağı motorlu ilk Türk obüsü olan Fırtına hakkında da bilgi veren Albay Varlı, tasarımından sistem entegrasyonuna kadar her aşamasının özgün olarak Komutanlık tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti.

Albay Varlı, Fırtına'nın, dünyadaki obüslerle karşılaştırıldığında teknik değerlerinin en iyi seviyelerde olduğunu ifade ederek, ''Uzun menzilli ve etkin bir vuruş gücüyle düşmanın derinlikte mevzilenen unsurlarını ateş altına alabilmektedir. 40 kilometre derinliğe kadar sınır ötesi ateş desteği sağlamaktadır'' diye konuştu.

Fırtına obüsünün tasarımı ve geliştirilmesinde, geleceğin muharebe sahası ateş destek ihtiyaçlarının dikkate alındığını belirten Albay Varlı, Fırtına obüsünün 30 saniyede mevzilenebildiğini, dakikada 6-8 atım gerçekleştirebildiğini ve 30 saniyede mevzi değiştirebildiğini anlattı.

Albay Varlı, ''Fırtına'nın milli imkanlarla üretilmesiyle teknolojik kazanım, savunma sanayinin desteklenmesi, dışa bağımlılıktan kurtulma, yüzde 35-40 ekonomik kazanç sağlanmıştır'' dedi.


GAZETEPORT
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
5 Aralık 2008       Mesaj #6
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
spacer

spacer
spacer
Ergenekon öldürdü iddialarına yanıt Genelkurmay'dan


gp 339337
spacer


Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Jandarma Albay Rıdvan Özden'in ''bölücü terör örgütü ile çıkan çatışmalarda, birliklerini kahramanca sevk ve idare ederken bölücü terör örgütü mensupları tarafından açılan ateş sonucu şehit olduklarını'' söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğgeneral Gürak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bölücü terör örgütü ile mücadelesinin artan bir kararlılıkla devam ettiğini belirterek, 21 Kasımdan bugüne kadar meydana gelen olaylar ve ele geçirilen teröristlerle ilgili bilgiler verdi.

Bölücü terör örgütüne yönelik faaliyetler kapsamında son iki haftada 46 iç güvenlik olayı meydana geldiğini ifade eden Tuğgeneral Gürak, bu olaylarda kullanılan toplam 17 patlayıcı maddenin 9'unun güvenlik kuvvetleri tarafından yerinde imha edilerek olası zayiatların önlendiğini bildirdi.

Dönem içinde güvenlik kuvvetleri tarafından 22 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini kaydeden Tuğgeneral Gürak, teröristlerin 3'ünün ölü olarak ele geçirildiğini belirtti. Gürak, teröristlerden 14'ünün sağ olarak yakalandığını, 5'inin de teslim olduğunu söyledi.

Tuğgeneral Gürak, ''Dönem içinde teslim olan terörist sayısı 5'tir. Bu teröristlerin örgüt içinde uzun yıllar (7, 9, 9, 10, 16 yıl) faaliyet yürütmelerine rağmen terörle bir sonuç elde edilemeyeceğini anlamaları nedeniyle kaçmaları dikkat çekicidir'' dedi.

ARAMA-KURTARMA FAALİYETLERİ

TSK tarafından son iki haftada toplam 10 arama kurtarma faaliyeti yapıldığını belirten Tuğgeneral Gürak, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca 283 kişinin denizden sağ olarak kurtarıldığını söyledi.

Hakkari'de doğum sonrası durumu ağırlaşan Bedihan Beder isimli bir kadının 1 Aralık 2008 tarihinde saat 22.55'de, 3'üncü Taktik Piyade Tümen Komutanlığınca tahsis edilen bir askeri helikopterle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesine sevk edildiğini anlatan Tuğgeneral Gürak, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün imkanları ile milletimizin hizmetinde olduğunu özellikle belirtmek istiyorum'' dedi.

SORULAR

Toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tuğgeneral Gürak, NATO Daimi Deniz Görev Grubu çerçevesinde görev yapan TCG Gökova hakkındaki bir soru üzerine, geminin Aden körfezinde keşif-gözetleme görevini sürdürdüğünü söyledi.

Gemide görev yapan personel için tehdit oluşturabilecek hastalıklara karşı her türlü koruyucu sağlık tedbiri alındığını ifade eden Tuğgeneral Gürak, gemide şu ana kadar bölgede bulunmaktan kaynaklanan herhangi bir sağlık problemi yaşanmadığını kaydetti.

TCG Gökova gemisinin dün gönderdiği faaliyet raporundan bilgi aktaran Tuğgeneral Gürak, TCG Gökova'nın 4 Aralık Perşembe günü TSİ 07.45'te Malta bandıralı M/V Sattar isimli ticari gemiden yardım çağrısı aldığını belirtti.

Ticari geminin ''skiff'' tipi süratli küçük botlarla taciz edildiği ve bölgede 15 adet bu tip bot bulunduğu bilgisinin TCG Gökova'ya ulaştığını anlatan Tuğgeneral Gürak, bunun üzerine gemide konuşlu AB212 tipi helikopterin kaldırılarak ticari geminin bulunduğu bölgeye sevk edildiğini ve küçük botların bölgeden uzaklaşmasının sağlandığını ifade etti.
TUğgeneral Gürak, TCG Gökova'nın benzer yardım çağrılarını aynı gün almaya devam ettiğini ve çağrı aldığı bölgelere yönelerek olası deniz haydutluğu saldırılarının önlendiğini söyledi.

33 ER, TUĞGENERAL AYDIN VE ALBAY ÖZDEN'İN ŞEHİT EDİLMESİ

Bingöl-Elazığ karayolunda 24 Mayıs 1993 günü 33 erin şehit olması olayıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken Tuğgeneral Gürak, hukuki süreçleri ve alınan kararları hatırlattı.

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Jandarma Albay Rıdvan Özden'in şehit edilmelerine ilişkin soru üzerine ise Tuğgeneral Gürak, ''Her iki komutanımız bölücü terör örgütü ile çıkan çatışmalarda, birliklerini kahramanca sevk ve idare ederken, bölücü terör örgütü mensupları tarafından açılan ateş sonucu şehit olmuşlardır'' dedi.

Olaylarla ilgili bilgi veren Tuğgeneral Gürak şunları kaydetti:

''22 Ekim 1993 günü Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın Lice'nin güneyindeki operasyonu sevk ve idare etmek üzere, Lice Jandarma Komando Bölük Komutanlığında bulunduğu sırada, teröristlerin kaçış istikametleri ateş altına alınmaya çalışılırken teröristlerce, ilçe içerisindeki binalardan ve çevredeki tepelerden Jandarma Bölük Komutanlığı kışlasıyla topçu mevzilerine uzun namlulu silah, roket ve havanla ateş açılmıştır.
Saat 11.45 sıralarında çatışmayı bizzat yanındaki Harekat Asayiş Şube Müdürü ve emir astsubayı ile görerek sevk ve idare etmekte olan Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, bölük binası önündeyken keskin nişancı tüfeği Kannas mermisi isabet etmesi sonucu sağ şakağından yaralanmıştır.

Jandarma Komando Bölük Komutanlığı doktoru tarafından kendisine hemen ilk müdahale yapılarak helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne sevk edilen Tuğgeneral Aydın, tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak maalesef şehit olmuştur.

Şehit Jandarma Albay Rıdvan Özden ise 14 Ağustos 1995 günü Mardin ili Savur ilçesi Ormancık köyü kırsalında güvenlik güçleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada takviye olarak bölgeye sevk edilen Jandarma Asayiş Komando Bölüğünden bir komando timi ve bölük komutanı ile birlikte en ön saflarda çarpışmıştır. PKK bölücü terör örgütü mensuplarınca açılan ateş sonucu, önce jandarma özel harekat timinden bir astsubay, bir uzman erbaş, devamında saat 17.30 sularında Jandarma Albay Rıdvan Özden şehit olmuştur. Aynı çatışmada 3 er ve 1 geçici köy korucusu yaralanmış, 5 terörist silahları ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir.

Her iki olayın adli ve idari soruşturmaları da zamanında yapılmıştır''.

HERONLARIN TESLİMİ

Tuğgeneral Gürak, insansız hava aracı Heron'ların Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslimine ilişkin bir soru üzerine de 2 Heron'un Türkiye'ye geldiğini ve şu anda şartname esaslarına göre kabul testlerinin devam ettiğini kaydetti.di.


bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
17 Mart 2012       Mesaj #7
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye
Türk Silahlı Kuvvetleri
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türkiye Cumhuriyeti devletini içten ve dıştan gelebilecek olan her türlü tehdite karşı savunma görevini üstlenmiş olan silahlı devlet kuvvetidir. Yaptırım gücünü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan alır. Mevcut dönemin başkomutanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dür.
Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri olmak üzere üç kuvvetten oluşur. Barış döneminde İçişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapan ve sefer durumunda Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine dahil olan Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatı ise alt birimleridir. Toplam asker sayısı bakımından dünyanın 9. ve NATO'nun Amerika Ordusu'dan sonra 2. kalabalık ordusudur[8]. Aynı zamanda NATO'nun zorunlu askerlik uygulayan 8 üyesinden biriGeçmiş
Ana madde: Türk askerî tarihi200px Ottoman naval commander and sailorsmagnify clip
Çanakkale savaşlarında Osmanlı donanmasından bir grup denizci


I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu 7 cephede savaşa 2.850.000 kişiyi silah altına alarak girdi. Bu ordu 70 piyade, 2 süvari tümeninden oluşan 24 kolordulu 9 ordu birliğiydi.Mondros Mütarekesi'nden sonra zorunlu terhislerle 50.000 kişiye inmişti.
Osmanlı Ordusu'nun kalan iki kolordusundan biri Suriye cephesinden Ankara'ya konuşlanan Ali Fuat Paşa buyruğundaki 20. Kolordu, diğeri ise Kafkas Cephesinde Erzurum'da konuşlandırılmış Kâzım Karabekir buyruğundaki 15. Kolordu idi.
Görevi

Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti devletini içten ve dıştan gelebilecek olan tehditlere karşı savunma görevini üstlenmiş olan silahlı devlet kuruluşudur. Yaptırım gücünü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan alır.
Rölyefi

Türk Silahlı Kuvetleri Türkiye'nin ulusal renkleri olan kırmızı (ortada) ve beyazın (yanlarda) olduğu üstünde Türk bayrağının ve Türk ulusunun simgesi olan ay-yıldız, yanında Türk Hava Kuvvetleri'ni temsilen iki kanat altında Türk Kara Kuvvetleri'ni temsilen bir miğfer ve çapraz iki kılıç, onun da altında Türk Deniz Kuvvetleri'ni temsilen de büyük bir deniz çıpası bulunmaktadır.
Yapılanması

Genelkurmay Başkanlığı

Ana madde: Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay BaşkanlığıTürk Silahlı Kuvvetleri'ni yöneten ve yönlendiren Türkiye'deki en üst düzey askeri birimdir. Savaşta Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir. Kuvvetlere komuta etmek, savaşa hazırlanmasında personel, haber alma, harekat, yapılanma, eğitim-öğretim ve lojistik hizmet ilkeleri ve programları Genelkurmay Başkanlığının sorumluluklarıdır.
Kara Kuvvetleri

Ana madde: Türk Kara KuvvetleriTürk Kara Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük birimidir. Bünyesinde 4 Ordu, 9 Kolordu, 2 Mekanize Tümen, 9 Zırhlı Tugay, 15 Mekanize Piyade Tugayı, 11 Motorize Piyade Tugayı, 5 Komando Tugayı, 1 İnsani Yardım Tugayı, 2 Topçu Tugayı bulunur. Ayrıca Kıbrısta Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri adı altında yaklaşık bir kolordu seviyesinde yaklaşık 40.000 Personel bulundurmaktadır. Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin korunması ve kollanması ile ilgili kendisine verilen görevleri yerine getirir. Türk Kara Kuvvetindeki asker (er ve erbaş) sayısının 350.000 üstünde olduğu sanılmaktadır.


200px Turkish ISAF Soldiermagnify clip
Afganistan'daki bir Türk askeri


Jandarma

Ana madde: Jandarma (Türkiye)Jandarma Genel Komutanlığı, görev alanı il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan yerler ile polis teşkilatı bulunmayan yerler olarak belirlenmiş olan kolluk kuvveti. Savaş ve olaganüstü haller dışında İçişleri bakanlığına bağlıdır. Türkiye yüzölçümünün % 92'si jandarma bölgesidir.[9]
Deniz Kuvvetleri

Ana madde: Türk Deniz KuvvetleriTürk Deniz Kuvvetleri, Türkiye'yi denizden gelecek tehditlere karşı savunmak ve ülkenin denizle alakalı menfaatlerini korumak ve kollamakla görevli kuvvettir. Deniz Kuvvetleri 26 Fırkateyn, 14 Denizaltı, 9 Korvet ile Karadeniz, Ege ve Akdenizde saygı duyulan bir güçtür. 51.000 aktif çalışanı ile personel sayısı bakımında dünyanın 8. büyük deniz kuvvetidir.[10]Donanma Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Güney Deniz Saha Komutanlığı, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı olmak üzere dört ana ast komutanlıktan oluşur.[11]


Sahil Güvenlik

Ana madde: Sahil Güvenlik (Türkiye)Görevi, deniz yetki alanlarında ulusal ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal güvenliğini sağlamaktır.[12] 1 Ocak 1985'de İçişleri Bakanlığı'na bağlanan komutanlık; bu tarihten önce Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlıydı.[13] 5.070 aktif personele sahip teşkilat TSK'da tümen seviyesinde temsil edilmektedir.[14]
Hava Kuvvetleri

Ana madde: Türk Hava Kuvvetleri1911 yılında kurulan ve şu anda envanterinde 900'ün üzerinde uçak barındıran, barışta Türk Hava Sahası'nı savunan, savaşta kara ve deniz kuvvetlerine destek veren kuvvettir.
Savaşlar, Operasyonlar ve Krizler

Kurtuluş Savaşı modern Türk ordusunun katıldığı ilk savaş kabul edilebilir. TBMM önderliğinde yapılan bu savaşta Türk milleti Kuva-yi Milliye örgütleri ve dönemin bazı Osmanlı orduları içinde Misak-ı Milli sınırlarını korumak için İtilaf Devletleri'ne karşı savaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda bu ordular düzenli bir yapılandırmayla Türk Silahlı Kuvvetleri adını almıştır. Türk Ordusu Cumhuriyet tarihi boyunca bir çok isyan bastırmış, Kore Savaşı ve Kıbrıs Harekâtı'nda savaşmış, terör örgütü PKK'ya karşı operasyonlar yapmıştır. Ayrıca Afganistan, Kosova, Lübnan, Somali gibi birçok ülkeye uluslararası askerıi kuvvetlere destek amaçlı asker göndermiştir.
Savaşlar

Kurtuluş Savaşı

Ana madde: Kurtuluş SavaşıI. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadele. 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir.
Ağustos 1922'de kuvvetler 200.000 kişiydi. Batı, Doğu, Güney cephelerinde savaştı. Çatışmalar Batı cephesinde I. İnönü Muharebesi ve II. İnönü Muharebesi, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi.
Kore Savaşı

Ana maddeler: Kore Savaşı'nda Türkiye ve Kunu-ri Muharebesi200px WaltonWalker&ampTahsinYazicimagnify clip
BM Gücü Genel Komutanı General W.WalkerTuğgeneralTahsin Yazıcı'ya 'Gümüş Yıldız' madalyasını takırken


Türkiye Cumhuriyeti, 1950 yılında başlayan Kore Savaşı'na fiilen katılmış ve 1950'den 1953'e kadar tugay büyüklüğünde bir kuvvetle Kuzey Kore'ye karşı savaşmıştır.
Sovyet baskısına karşı müttefikler arayan ve bu sebeple NATO'ya girmek isteyen Türkiye, bu isteklerini daha kolay elde etmek ve Amerika'ya yakınlaşmak amacıyla Kore Savaşı'na bir tugay yollamıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı

Ana madde: Kıbrıs HarekâtıKıbrıs Harekâtı, 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı askerî harekâttır. Harekâtın sonucunda Rum birlikleri ezici bir şekilde mağlup edilerek Kıbrıs'ın kuzeyi alınmış ve bölgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kurulmuştur.
Operasyonlar

PKK ile mücadele

Ana madde: Türkiye-PKK çatışmalarıTürk Silahlı Kuvvetleri, PKK ile 1980'li yıllardan beri mücadele etmektedir. Millî Savunma Bakanlığı verilerine göre 1984-2009 arasında 5821 TSK mensubu, 775 emniyet görevlisi, 1350 köy korucusu, 4.828 sivil çatışma ve saldırılarda hayatını kaybetmiş, yaklaşık 28.000 PKK militanı öldürülmüştür.[15]
Bu mücadele çerçevesinde terör örgütü PKK'nın iki numaralı adamı Şemdin Sakık 14 Nisan 1998'de, elebaşı Abdullah Öcalan ise 15 Şubat 1999'da yakalanmışlar, yargılama süreçlerini takiben vatana ihanet suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırılarak cezaevine konulmuşlardır.
Türk Silahlı Kuvvetleri 1991 yılından beri Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik Süpürge, Kazıma, Çelik, Tokat, Çekiç, Şafak, Sandviç ve Güneş kod adlı sınır ötesi harekâtlar düzenlemiştir.
Krizler

Kardak Krizi

Türk bandıralı bir geminin Kardak Kayalıkları'nda karaya oturması sonucu Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında anlaşmazlık çıkınca patlayan krizdir ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir
Türk Sat komandoları, Kardak kayalıklarının etrafını saran Yunanistan Donanmasını aldatarak Kayalıklara çıkarma yapmıştır. Olayı 4 saat sonra ABD'den Öğrenen Yunanistan GenelKurmay Başkanının istifası ile sonuçlanmıştır.
Suriye Krizi [değiştir]

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Suriye içinde serbestçe dolaşması ve terör örgütünün kamplarının burada kurulması Türkiye ile Suriye'yi karşı karşıya getirdi. Türk Ordusu Suriye sınırına doğru yığıldı. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz meclisten savaş yetkisi isteyebileceklerini söyledi. Hafız Esad başkanlığındakı Suriye sonunda bu baskılara dayanamayarak tutumundan vazgeçerek Öcalan'ı sınırdışı etti. Bu kriz 2 ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir.
Türk Siyasetindeki Rolü ve Tartışmalar

Ana madde: Türkiye'de askerî müdahalelerTSK, iç güvenliğin tehdit altında olduğunu ifade ederek zaman zaman sivil yönetime müdahele etmiştir.[16] Bu müdahalelerde temel hukuki dayanak Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan "Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır."[17] hükmü olmuştur. Ancak 12 Eylül Darbesi'nin yargılanması için hazırlanan iddianamede bu maddenin darbeye meşruiyet kazandırmayacağı ve hiçbir kanun maddesinin Anayasa’nın üzerinde olamayacağının altı çizildi. Devlet düzeninin temel kurumlarından TBMM ve tüm hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak için 35. maddeyi gerekçe göstermenin hukuka aykırılığa kılıf bulma gayreti olduğu aktarıldı.[18]
TSK 1960 ve 1980 yıllarında iki kez yönetime el koymuş, 1971 ve 1997 yıllarında ise hükümeti istifaya zorlamıştır.
2007 yılından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bazı muvazzaf ve emekli mensubları, darbe planı ve ülkeyi kontrol atına almak amaçlı kaos planlarına ilişkin davalarla ilgili olarak yargılanmaya başlanmıştır. Bu davalar arasında Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe teşebbüsü iddiaları, Balyoz darbe planı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı, Ergenekon davaları bulunmaktadır. Bu davalar çerçevesinde 200'den fazla TSK mensubu tutuklu olarak yargılanmaktadır.
Akademiler

Askeri Tıp Akademisi

Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sağlık bilimleri alanında askeri personel yetiştiren bir komutanlıktır. Ankara Etlik'te bulunmaktadır. Akademi şu bölümlerden oluşmaktadır:
  1. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi
  2. Sağlık Bilimleri Enstitüsü
  3. Sağlık Astsubay Meslek Yüksek Okulu
Askerî Kurum ve Etkinlik

Yargı

Askerî mahkemeler askerî hukuk hükmü altında olan askeri personel için ceza belirler. Genellikle askeriyede disiplin ihlalini önlemek içindir.
  • Askerî Yargıtay, askerî mahkemeler tarafından verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
  • Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ya da kısaca AYİM, Türkiye'de asker idari yargı alanında faaliyet gösteren tek mahkemedir. 4 Temmuz 1972 tarih ve 1602 sayılı kanunla kuruldu.
OYAK Holdin

OYAK Holding (Ordu Yardımlaşma Kurumu), 27 Mayıs darbesinden sonra [19] kurulmuş, özel hukuk hükümlerine bağlı, TSK mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonudur. OYAK`ın yönetiminde sivil devlet memurlarıyla birlikte muvazzaf askerler de vardır. Temsilciler Meclisi yönetiminde ise hizmet veren dört general bulunur.[20]
OYAK kurumlar vergisinden muaf tutularak KİT`lere tanınmayan bir hak tanınmıştır. Bunu devletin OYAK`a bir katkısı olarak gören bazı kişiler bu durumun, piyasada aynı işi yapan şirketler açısından serbest rekabeti bozduğunu iddia ederler.[20][21]
Müzeler
  • Harbiye Askeri Müzesi
Askerî Müze, İstanbul'un Harbiye semtinde bulunan, 54.000 m²lik bir alan üzerinde kurulu 18.600 m²lik binasıyla bir yapılar kompleksidir. Geniş bir alana yayılan Mekteb-i Harbiye binası, Osmanlı Devleti’ne subay yetiştirmek amacıyla kurulmuş ve 1862’de inşa edilmiştir.
  • İstanbul Deniz Müzesi
Türkiye'nin denizcilik alanında en büyük askerî müzesidir. Koleksiyonunda yaklaşık 20.000 adet eser bulunmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı olan İstanbul Deniz Müzesi Türkiye'de kurulan ilk askeri müzedir. 1897 yılında, dönemin Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın emirleri ile Tersane-i Amire'de (Osmanlı Devlet Tersanesi Kasımpaşa, İstanbul'da) küçük bir binada "Müze ve Kütüphane İdaresi" ismi ile kurulmuştur
  • İstanbul Havacılık Müzesi
İstanbul Havacılık Müzesi, Yeşilköy'de askeri havaalanın bitişiğinde yer alan ve Türk hava kuvvetlerine ait uçakların sergilendiği müzedir. I. Dünya Savaşı sonunda, en eskisi 1912 yılına ait olmak üzere muhtelif milletlere ait tayyareler ile hangarlarda 1. Dünya Savaşı devamınca Almanlar tarafından yapılan her tip tayyareden bir, iki ve üçer adet bulunması Hava Kuvvetleri Müfettişliği’nce bir hava müzesi kurma kararı alınmasına neden olmuştur. 16 Ekim 1985 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Vakıflar

  • TSK Mehmetçik Vakfı
TSK Mehmetçik Vakfı er ve erbaşlardan çatışmada ölen veya herhangi bir nedenle hayatını kaybedenlerin bakmakla yükümlü oldukları yakınları ile gazi ve engelli Mehmetçiklere sosyal ve ekonomik destek sağlamak amacıyla 17 Mayıs 1982 tarihinde kurulmuştur.
  • Elele Vakfı
  • TSK Güçlendirme Vakfı
  • Dayanışma Vakfı
  • TSK Sağlık Vakfı
  • TSK Eğitim Vakfı
Orduevleri ve Gazinolar
  • Orduevleri, otel ve/veya sosyal tesisler olup kullanımı subay ve/veya astsubaylara mahsustur. İçlerinde otel odaları, restoran, çay ve pasta salonları, spor salonu, öğrenci etüd salonu, düğün salonu, çeşitli davet ve kokteyl salonları, çocuk oyun salonları,kadın ve erkek kuaför salonları, yüzme havuzu, sauna, fin hamamı, otopark ve kütüphane bulunabilir.
Spor Etkinlikleri

İnsani yardım etkinlikleri

Askerî Madalya ve Nişanlar
  • Savaş Takdirnamesi[22]
  • TSK Şeref Madalyası[22] [23]
  • TSK Hizmet Övünç Madalyası[22][23]
  • TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası[22][23]
  • TSK Üstün Hizmet Madalyası[22][23]
  • TSK Başarı Madalyası[22][23]
  • TSK Liyakat Madalyası[22][23]
  • TSK Şeref Nişanı[22][23]
  • TSK Övünç Nişanı[22][23]
  • TSK Liyakat Nişanı[22][23]
  • Üstün Birlik Yetiştirme Nişanıiridir.
Genelkurmay Başkanları


M. İsmet İNÖNÜ
Orgeneral
3 Mayıs 1920 - 10 Kasım 1921




Fevzi ÇAKMAK
Mareşal
12 Temmuz 1922 - 3 Mart 1924 (Orgeneral)
3 Mart 1924 - 12 Ocak 1944 (Mareşal)



M.Kazım ORBAY
Orgeneral
12 Ocak 1944 - 30 Temmuz 1946



Salih OMURTAK
Orgeneral
1 Ağustos 1946 - 8 Haziran 1949



A. Nafiz GÜRMAN
Orgeneral
10 Haziran 1949 - 6 Haziran 1950



M. Nuri YAMUT
Orgeneral
5 Haziran 1950 - 10 Nisan 1954




A. Nurettin BARANSEL
Orgeneral
28 Mayıs 1954 - 25 Ağustos 1955



İ. Hakkı TUNABOYLU
Orgeneral
25 Ağustos 1955 - 10 Ekim 1957




İ. Feyzi MENGÜÇ
Orgeneral
11 Ekim 1957 - 22 Ağustos 1958



M. Rüştü ERDELHUN
Orgeneral
23 Ağustos 1958 - 27 Mayıs 1960



Ragıp GÜMÜŞPALA
Orgeneral
3 Haziran 1960 - 4 Ağustos 1960




Cevdet SUNAY
Orgeneral
4 Ağustos 1960 - 16 Mart 1966



A. Cemal TURAL
Orgeneral
16 Mart 1966 - 16 Mart 1969



Memduh TAĞMAÇ
Orgeneral
16 Mart 1969 - 29 Ağustos 1972



Ö. Faruk GÜRLER
Orgeneral
29 Ağustos 1972 - 6 Mart 1973



Semih SANCAR
Orgeneral
6 Mart 1973 - 7 Mart 1978



A. Kenan EVREN
Orgeneral
7 Mart 1978 - 1 Temmuz 1983



Nurettin ERSİN
Orgeneral
1 Temmuz 1983 - 6 Aralık 1983



M.Necdet ÜRUĞ
Orgeneral
6 Aralık 1983 - 2 Temmuz1987



Necip TORUMTAY
Orgeneral
24 Temmuz 1987 - 3 Aralık 1990



Doğan GÜREŞ
Orgeneral
6 Aralık 1990 - 30 Ağustos 1994




İ.Hakkı KARADAYI
Orgeneral
30 Ağustos 1994 - 30 Ağustos 1998



Hüseyin KIVRIKOĞLU
Orgeneral
30 Ağustos 1998 - 28 Ağustos 2002



Hilmi ÖZKÖK
Orgeneral
28 Ağustos 2002 - 28 Ağustos 2006





Yaşar BÜYÜKANIT
Orgeneral
28 Ağustos 2006
Son düzenleyen Efulim; 16 Ekim 2012 11:42 Sebep: Açık linkler kapatıldı.
Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.
bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
22 Mart 2012       Mesaj #8
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye
Tsk Ordusu Ne Zaman Kuruldu


Kara Kuvvetleri Komutanı radyoda yaptığı konuşma ile Türk Kara Kuvvetlerinin 600. kuruluş yılını kutladığı gibi daha yüksek kademedeki kimseler arasında da aynı konu üzerinde tebrikleşmeler oldu.

Bu hesaba göre Türk Kara Kuvvetleri, yani daha gerçek anlamı ile Türk Ordusu 1363'te kurulmuş oluyor.

Bu demeç ve mesajlarla kendimizi bilmek bakımından ne kadar büyük gaflet içinde bulunduğumuz bir daha ortaya çıkmış oldu.

600. yıl dönümünü kutlayan yüksek mevki sahiplerine şunu sormak gerekiyor:

Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulduğuna göre ondan önceki büyük savaşlar, çok büyük stratejik hareketler ve taktik vuruşmalar kimin tarafından yapılmıştı?

Bu hareketleri yapanlar ve büyük imha meydan savaşlarını kazananlar Türk Ordusu değil miydi? Meselâ ikide bir tekrarladığımız 1071 Malazgirt zaferini Türk Ordusu değil de, gayrı muntazam çeteler mi yapıp kazandı? Yahut bu ordu Türk hükümeti tarafından ücretle tutulmuş yabancı askerler tarafından mı kurulmuştu?

Bunu gibi 1040 Dendanekan savaşını, 1048 Pasinler savaşını; Birinci Kılıç Arslan, Birinci Mesud, İkinci Kılıç Arslan'ın Haçlılarla yaptığı büyük meydan savaşlarını yapanlar ordu değil miydi?

Türk Ordusunu 1363'te kurulmuş saymak millî gururu inciten bir uydurmadır. 1363'te kurulan şey Türk Kara Ordusu değil, devşirmelerden mürekkep bir iki muhafız bölüğüdür. Osmanlı Hanedanı zamanındaki büyük askerî hareketlerde de bunların rolü cirimleri kadar olmuş, asıl savaşı tımarlılar, yani eskiden beri mevcut olan ordu yapmıştır.

1363'te kurulmuş ordu ile yeni bir ordu düzeninden bahsedilmek isteniyorsa, yine yanlıştır. Çünkü bu ordu On Dokuzuncu Yüzyılda bizzat devlet tarafından kaldırılarak yenisi kurulmuş, hattâ Balkan savaşından sonra Almanya'dan getirilen öğretmenlerle ve yeni teşkilâtla ordu yeni baştan düzenlenmiştir. Değişme burada da bitmemiştir. Şimdiki ordumuzun eğitim, kuruluş, taktik, kıyafet, hatta yürüyüş ve adım atış bakımından Kurtuluş Savaşı'nı yapan orduya benzer tarafı kalmış mıdır?

Böyle olduğu halde bunlara nasıl aynı ordunun türlü çağlardaki kademeleri diye bakıyorsak, 1363'ten önceki zamanların ordusuna da öyle bakmak icap eder ve gerçek de budur.

Milâttan önce 220'den beri tarihi, tarihî belgelerle bilinen ve tarihte daima birinci sınıf asker diye tanınan bir millet 16 asır ordusu olmadan yaşayacak, sonra ancak 1363'te aklına gelerek bir kara ordusu kuracak, bu ordu da yer yüzünde Türk kalmamış gibi hep yabancılardan mürekkep bulunacak...

Doğrusu, söyleyecek söz bulamıyorum...

Bu olay, memlekette millî kültür yoksulluğunun derecesini gösteriyor. Hele Milli Eğitim Bakanlığının, ortaokul ve lise derslerinde bir değişiklik yapacağının söylendiği, orta okullarda tarih-coğrafya-yurt bilgisi derslerinin sosyal bilgiler adı altında birleştirileceğinin ileri sürüldüğü bu günlerde bizi, millî kültür üzerindeki bazı düşüncelerimizi söylemeye mecbur ediyor.

Millî şuurun millî kültürle ayakta tutulacağı artık dünyanın yuvarlaklığı kabilinden bir gerçektir. Millî kültürün kaynağı ise okullardaki bazı derslerdir. Bu derslerin başında Türk dili ve Türk tarihi gelir. Milli Eğitim Bakanlığı tarih, coğrafya ve yurt bilgisini birleştirmek yerine müstakil bir Türk tarih dersi ihdas edip bunu ilkokulun ikinci sınıfından lisenin sonuna kadar okuttursa çok yerinde bir harekette bulunmuş olurdu. Başka milletlerin aydınlarındaki kendi tarihlerini biliş her türlü takdirin üstündedir. Bizim aydınlarımızın da o hale gelmesi ancak ders programlarındaki yeni ayarlama ile kabil olacaktır. Kısacası ilk ve orta öğrenim bir yandan millî şuur, bir yandan da atom çağı gereklerine göre düzenlenmelidir.

Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı, lise öğrenimi sırasında iyi bir Türk tarihi dersi görseydi; Çengiz Han'ın genç komutanı Cebe'nin Doğu Avrupa'ya olan hârika yürüyüşünü ve bu komutanların eşsiz disiplinli ordularını bilseydi, Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulmuştur demeyecekti.

O halde Türk ordusu ne zaman kuruldu? Bugünkü tarih bilgimize göre ilk teşkilâtlı Türk ordusu Milâttan Önce 209'da Tanrıkut Mete (=Motun) tarafından kurulmuş, verilen buyruğa kayıtsız-şartsız itaat şartı kabul ettirilmiştir, ordu 10, 100, 1000 kişilik birliklere ayrılmıştır. Fatih, İstanbul kuşatması sırasında nasıl yeni bir top icat etmişse, Mete de uzak menzilli bir yay icad etmiş, bu müthiş ordu sayesinde Kore'den Hazar'a kadar olan bölgeyi tek devlet halinde birleştirerek Türk milletinin yaratıcısı olmuştur.

Bundan sonraki bütün ordularımız Tanrıkut ordusunun devamıdır. Zaman zaman değişiklikler ve düzeltmeler yapılmış, fakat ruh ve temel aynı kalmıştır.

Bu sebeple 1363 yılı Türk Kara Kuvvetlerinin yani Türk Ordusunun kuruluşunun 600'üncü değil, 2172'nci yılıdır.

Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
16 Ekim 2012       Mesaj #9
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
TSK - Türk Silahlı Kuvvetleri
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Kara, deniz, hava ve jandarma kuvvetlerinden kurulu Türk Silâhlı Kuvvetleri'ne verilen ad. Kuruluş ilkesine göre Silâhlı Kuvvetler vatan ve milleti dış düşmanlara, Cumhuriyet'i ve Anayasa'yı iç tehlikelere karşı korumak, gözetmek ve kollamakla görevlidir.

Barış zamanında Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Millî Savunma Bakanlığı'na, Jandarma Kuvvetleri de İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Savaş hâlindeyse bütün Silâhlı Kuvvetler Başkomutanlığa bağlanır. Eğitim, sevk ve idare bakımındansa bütün Silâhlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı'na bağlıdır. "Kara Kuvvetleri", Türk ordusunun en eski kuruluşudur. Zamanla değişen şartlar içinde, Kara Kuvvetleri'nin yapısında da önemli değişiklikler yapıldı. Cumhuriyet'in ilânından sonra 2'şer piyade tümenli 9 kolordu ve 3 bağımsız süvari tümeninden oluşan, 3 ordu müfettişliği şeklinde örgütlenen Kara Kuvvetleri'nin bu yapısı, günümüzdeki yapısının da temelini oluşturmaktadır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra zırhlı mekanize birliklerin önemi görülünce, süvari sınıfı bütünüyle kaldırıldı (1959). Kara Kuvvetleri'nin unsurları, idarî ve taktik birlikler olan ordulardır. Türk Kara Kuvvetleri'nde toplam dört ordu komutanlığı vardır. Kuruluş aşağıya doğru kolordu, tümen, tugay, alay, tabur, bölük (topçulukta batarya), takım ve manga biçimindedir. Kara Kuvvetleri, muharip sınıflar (piyade, topçu, tank, istihkâm ve muhabere) ve yardımcı sınıflardan (sıhhiye, ordonat, levazım, personel, hâkim, mühendis vb.) oluşur. Kara Kuvvetleri'nin en büyük ve yetkili amiri, orgeneral rütbesindeki Kara Kuvvetleri komutanıdır. Deniz Kuvvetleri'nin görevi, barışta Türk karasularını denetlemek, herhangi bir deniz saldırısına karşı koyabilecek şekilde hazır bulunmak, savaşta kara ve hava kuvvetlerini denizden desteklemek, düşman deniz kuvvetlerini denizden tahrip etmek, zararsız hâle getirmektir. Modern anlayışla kuruluşu 1909 yılına dek giden Deniz Kuvvetleri'nin kuruluşunda, donanma ve saha komutanlıkları olmak üzere üç stratejik komutanlık vardır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na eğitim komutanlığı, üs komutanlıkları, fabrikalar müdürlükleri, ikmal merkezleri müdürlükleri, "Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi" de bağlıdır. Deniz Kuvvetleri'nin en büyük ve yetkili amiri, oramiral rütbesindeki Deniz Kuvvetleri komutanıdır. Donanma ve saha komutanlıkları çeşitli filolardan oluşur. Filoları da 4 ya da 6 gemiden ibaret filotillalar meydana getirir. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin hava gücünü oluşturan Hava Kuvvetleri'nin kuruluşu, 1911 yılına rastlar. Hava Kuvvetleri'nin görevi, barışta Türk semalarını denetlemek, herhangi bir hava saldırısına derhal karşı koyabilecek biçimde hazır bulunmak, savaşta kara ve deniz kuvvetlerini havadan desteklemek, düşman hava kuvvetlerini tahrip etmek, zararsız hâle getirmektir. Eskiden "hava müsteşarlığı" ve "hava müşavirliği"yle temsil edilen hava kuruluşu, tabur, alay, tugay, ve tümen kuruluşuna geçerek 31 Ocak 1944'te Hava Kuvvetleri Komutanlığı adını aldı, 1947'de ordu seviyesine çıkarıldı. Hava Kuvvetleri Teşkilâtı bir komutanlık karargâhı, 1. ve 3. hava kuvvet komutanlıkları, eğitim komutanlığı ile destek birliklerinden meydana gelir. En büyük ve yetkili amiri, orgeneral rütbesindeki Hava Kuvvetleri komutanıdır. Ulaştırma, jet ve füze üslerini de bünyesinde toplayan Hava Kuvvetleri, II. Dünya Savaşı sonrasında gelişmiştir. Jandarma Kuvvetleri'nin görevi, jandarma sorumluluk alanı içerisinde, genel emniyet ve asayişi kurmak, sağlamak ve korumak; kanun, tüzük ve yönetmeliklerindeki hükümlerin icrasını sağlamak ve bunlara dayanan hükümet emirlerini yerine getirmek; sınır, kıyı ve karasularının emniyet ve muhafazası ile gümrük bölgesinde kaçakçılığı önlemek; seferde de bir kısım kuvvetleriyle yurt savunmasına katılmaktır. Teşkilâtın en yüksek makamı, başında orgeneral rütbesinde bir komutan bulunan Jandarma Genel Komutanlığı'dır. Mülkî amirlere bağlı olarak görev yapan alay, bölük ve karakol komutanlıklarına bölünmüştür. Jandarma teşkilâtı, 1930 yılında yürürlüğe giren 1706 sayılı yasayla hukukî statüsünü kazanmıştır. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin subay ve astsubay ihtiyacı, ilgili komutanlıklara bağlı askerî liseler ve harp okullarından sağlanır. Ayrıca kurmay subay ihtiyacını karşılayan ve doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı bir de Harp Akademileri Komutanlığı vardır.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

20 Şubat 2009 / Keten Prenses Tıp Bilimleri
17 Ocak 2013 / tuanarock10 Soru-Cevap
13 Nisan 2010 / Misafir Soru-Cevap
22 Ağustos 2009 / KnocKout Eğitim Bilimleri
16 Şubat 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış