Arama

OECD - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 22 Mayıs 2012 Gösterim: 5.444 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Şubat 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
OECD - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
OECD üyeler, açık renkli olanlar sonradan katılan ülkeler.
Ad:  800px-OECD-memberstates.jpg
Gösterim: 212
Boyut:  20.4 KB

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü bazen de İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (İngilizce:
Organisation for Economic Co-operation and Development -OECD; Fransızca: Organisation de coopération et de développement économiques), uluslararası bir ekonomi örgütüdür.
OECD, 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak, 1961'de kurulmuştur ve savaş yıkıntıları içindeki Avrupa'nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğrudan mirasçısıdır. Üyelerinin büyük bir bölümü AB ve İUT üyeleridir, çoğunluğu da gözlemci üyelerdir. OECD ülkeleri sanayileşip zengin olmuş ülkelerdir.

Amaçları

Örgütün tüzüğe bağlanmış amaçları şunlardır:

  • Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam standartının iyileştirilmesi, sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, işsizliğin ortadan kaldırılması.
  • Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgüdümlü gelişmenin desteklenmesi.
  • Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ayrım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek verilmesi.
OECD'ye üye veya bu örgüte üyelik talebinde bulunan ülkeler, sosyo-politik ve ekonomik yaşamda, aşağıda belirtilen üç ilkeyi vazgeçilmez değerler olarak benimsemişlerdir:
  • Demokrasi
  • İnsan haklarına bağlılık
  • yurttaş özgürlüğüne bağlılık
Bu ilkeler, aynı zamanda, yukarıda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesine de hizmet ederler. OECD, bir taraftan bu ilkelerin üye ülkelerde güçlendirilmesine katkı sağlarken, diğer taraftan da örgüte üye olmayan ülkelerde ilkelerinin tanıtımını yapmaktadır.

Üye Ülkeler

Üye ülkeler
Ad:  800px-OECDMitgliedsstaaten.jpg
Gösterim: 281
Boyut:  28.0 KB

Halen 30 tam üye olan ülke vardır, bu ülkeler arasında 27 tanesi (* ile gösterilmiştir) Dünya Bankası tarafından 2005'de yüksek gelirli ülkeler arasında gösterilmiştir.
Kurucu üyeler (1961):
  • 22px Flag of Austriasvg Avusturya*
  • 22px Flag of Belgium 28civil29svg Belçika*
  • 22px Flag of Canadasvg Kanada*
  • 22px Flag of Denmarksvg Danimarka*
  • 22px Flag of Francesvg Fransa*
  • 22px Flag of Germanysvg Almanya*
  • 22px Flag of Greecesvg Yunanistan*
  • 22px Flag of Icelandsvg İzlanda*
  • 22px Flag of Irelandsvg İrlanda*
  • 22px Flag of Italysvg İtalya*
  • 22px Flag of Luxembourgsvg Lüksemburg*
  • 22px Flag of the Netherlandssvg Hollanda*
  • 22px Flag of Norwaysvg Norveç*
  • 22px Flag of Portugalsvg Portekiz*
  • 22px Flag of Spainsvg İspanya*
  • 22px Flag of Swedensvg İsveç*
  • 20px Flag of Switzerlandsvg İsviçre*
  • 22px Flag of Turkeysvg Türkiye
  • 22px Flag of the United Kingdomsvg Birleşik Krallık*
  • 22px Flag of the United Statessvg Amerika Birleşik Devletleri*
Sonradan katılanlar:
  • 22px Flag of Australiasvg Avustralya* (1971)
  • 22px Flag of the Czech Republicsvg Çek Cumhuriyeti* (1995)
  • 22px Flag of Finlandsvg Finlandiya (1969)
  • 22px Flag of Hungarysvg Macaristan* (1996)
  • 22px Flag of Japansvg Japonya* (1964)
  • 22px Flag of Mexicosvg Meksika (1994)
  • 22px Flag of New Zealandsvg Yeni Zellanda* (1973)
  • 22px Flag of Polandsvg Polonya* (1996)
  • 22px Flag of Slovakiasvg Slovakya (2000)
  • 22px Flag of South Koreasvg Güney Kore* (1996)
Avrupa Komisyonu da OECD'ye katılım gösterir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
18 Temmuz 2011       Mesaj #2
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

(Organisation for Economic Co-operation an Development-OECD), ekonomik gelişmeyi ve dünya ticaretini desteklemek amacıyla kurulan uluslararası örgüt. 1961'de 19 ülke tarafından kurulmuştur. Bugün örgüte şu ülkeler üyedir: Avusturya, Belçika, Danimarka, Federal Almanya, Finlandiya, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, Türkiye, Yunanistan, ABD, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Japonya. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün temel hedefleri üye ülkelerde olabilecek en yüksek büyüme hızı ile istihdamı sağlamak, yaşam standardını yükseltmek, malî istikrarı sağlamak ve gelişmekte olan ülkelere yapılan ekonomik yardımların eşgüdümüdür. OECD, temelde bir danışma kuruludur ve kararları bağlayıcı değildir. OECD'nin ana organı, üye devletlerin temsilcilerinden oluşan Konsey'dir. Merkezi Paris'tedir.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Ağustos 2011       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
OECD Ülkelerinde Emeklilik Sistemlerinin Karşılaştırması

OECD ülkelerinin önümüzdeki yıllarda karşı karşıya bulunduğu en önemli zorluklardan birisi, emeklilik sistemleri ile ilgili sorunların çözülmesidir. Nüfusları hızla yaşlanan OECD ülkelerinin, emeklilik sistemlerine ilişkin dengeleri yeniden kurmaları ve sistemin mali olarak sürdürülebilirliğini sağlamaları gerekmektedir.

Nitekim son yıllarda pek çok OECD ülkesinde yapılan emeklilik reformlarının ana nedeni, yaşlanan nüfusla bağlantılı olarak sistemin finansal açıdan sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerdir. Bununla birlikte emeklilik sisteminde reform yapmak oldukça zor ve kamuoyundan gelen baskılar nedeniyle genellikle geciktirilen bir iştir. Bu nedenle bazı ülkeler emeklilik kazanımlarında kısıntıya gitmek veya çalışma sürelerini uzatmak gibi zor olan çözümlerin yerine; genç iş gücü göçü Çalışan kadın sayısının artırılması ve verimliliğin artırılması gibi tedbirler almayı tercih etmektedir. Bu tedbirler. çözümüne katkı sağlamakla birlikte çoğu zaman yeterli olamamaktadır.

Emeklilik sistemleri konusunda ülkeler arasında karşılaştırmalar yapmak Reform seçeneklerinin sağlıklı bir şekilde tartışılabilmesi için faydalı bir yöntemdir. Ancak bu konuda pek çok zorluk da bulunmaktadır. Ülkelerin emeklilik sistemlerinin karmaşıklığı emeklilik yaşlarındaki farklılıklar. farklı zorunlu hizmet süreleri gelir ve gelir artışı hesaplama metotları hayat beklentisindeki farklılıklar ve benzeri unsurlar karşılaştırma yapmayı zorlaştıran başlıca faktörlerdir. Bu faktörler dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler diğer ülkelerin emeklilik sistemleri konusunda Genellikle yanlış sonuçlara varılmasına yol açabilmektedir.

OECD tüm bu hususları dikkate alarak ülkeler arası karşılaştırma yapmak üzere yeni bir çalışma yapmıştır. Söz konusu çalışma. mevcut emeklilik politikalarının bugünkü sonuçlarından ziyade gelecekteki etkilerini değerlendirmektedir; ayrıca bu politikaların hem ekonomik hem de sosyal amaçlarını dikkate alınmaktadır. Çalışma. sadece zorunlu emeklilik programlarını kapsamakta olup ülkemiz için SSK düzenlemelerini esas almaktadır. 2002 yılı itibari ile üye ülkelerde geçerli olan düzenlemelere göre oluşturulan modeller 30 üye ülkenin her birinde bugün çalışmaya başlayan birini ele alarak mevcut kuralların bu kişi emeklilik yaşına gelene kadar yaklaşık 40 yıl değişmeyeceğini varsaymaktadır.

Aşağıda, söz konusu OECD çalışmasının sonuçlan, hem genel olarak hem de ülkemiz açısından özet olarak ele alınmaktadır.

Emeklilik Programlarının Amacı

Genel anlamda, emeklilik programlarının iki temel amacı bulunmaktadır: Yaşlılıkta yoksulluğun önlenmesi ve çalışanların yaşam standartlarını emeklilik döneminde de korumalarına yardımcı olunması. Birinci amaca ulaşmak için emeklilik programlarında düşük ücretli emekliler lehine yeniden gelir dağıtımı politikaları uygulanmaktadır. İkinci amaca ulaşmak için ise çalışırken alınan ücret belli bir düzeyde ikame edilerek Yeterli bir emekli maaşı sağlanmaya çalışılmaktadır

OECD ülkelerinin çoğu genel emeklilik politikalarında yukarıda belirtilen her iki amacı da gözetmekle birlikte iki amaç arasındaki önem dengesi bakımından ülkeler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. OECD çalışmasında, ülkelerin bu amaçları ne kadar karşıladıklarını ölçmek ve ülkeler arasında karşılaştırmalar yapmak İçin çeşitli göstergeler kullanılmaktadır. Bu göstergelerin en önemlileri şunlardır: 1 - ikame oranı. 2- Nisbi emeklilik geliri düzeyi 3- Emeklilik serveti.

İkame Oranı (Aylık Bağlama Oranı)

ikame oranı emeklilik politikaları analizinde en çok kullanılan göstergelerden birisidir. Bu gösterge emeklilik kazanımlarını, hayat boyunca alınan bireysel gelirlerin ortalamasının bir oranı olarak Ölçer ve sistemin, emekli olan bir çalışanın kişisel yaşam düzeyini ne kadar koruduğunu gösterir. Diğer bir anlatımla ikame oranı bağlanan emekli aylığının çalışma hayatı boyunca alınan ücretlerin belli bir yöntem ile bugüne uyarlanması sonucu hesaplanan kişisel ortalama aylığa oranıdır.

ikame oranı, brüt ve net olarak iki farklı oran şeklinde hesaplanmaktadır. Hem brüt, hem de net ikame oranlarında üye ülkeler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. OECD ortalaması alındığında ortalama ücret grubunda bulunan bir kişinin ortalama brüt ikame oranı çalışma süresi boyunca aldığı aylıkların ortalamasının %57'si olarak hesaplanmaktadır. Üye ülkeler içinde, en yüksek brüt ikame oranına. % 102 de Lüksemburg sahip bulunmaktadır. Bu oran, brüt emeklilik ücretinin, emeklilik öncesi brüt ücretten daha yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Türkiye ise %87 oranı ile İkinci sırada yer almaktadır. Brüt ikame oranı % 75'i geçen diğer ülkeler ise şunlardır: Yunanistan, İspanya, İtalya, Avusturya ve Macaristan. Buna karşın. sadece temel emeklilik hizmeti Sunan ve ücretle ilişkili zorunlu bir emeklilik programı olmayan İrlanda. %3 i ile en düşük brüt ikame oranına sahip ülkedir

Ortalama gelir grubunda bulunan bir çalışan için %57 olan OECD ortalama brüt ikame oranı, düşük ücretli (ortalama ücretin yarısı kadar kazanan) çalışan için %73 ve yüksek ücretli (ortalama ücretin iki katı kadar kazanan) çalışan için %48 olarak hesaplanmaktadır. Bu oranları, düşük ücretlilere yönelik koruyucu politikaların bir sonucu olarak değerlendirmek mümkündür.

Diğer taraftan, brüt ikame oranları ile net ikame oranları arasında, farklı vergi düzenlemeleri nedeniyle önemli farklılık olabilmektedir. Gelir vergisi ve sosyal güvenlik kesintisi yüksek olan ülkelerde, net ve brüt oranlar arasındaki ayrım daha büyük olmaktadır. Gelir vergisi ve sosyal güvenlik kesintileri çıkarılarak bulunan net ikame oranları, brüt ikame oranlarından: düşük ücretlilerde %17, ortalama ücretlilerde %22 ve yüksek ücretlilerde %27 oranında daha yüksek çıkmaktadır. Buna göre, OECD ortalaması alındığında, ortalama ücret grubunun ortalama net ikame oranı %69. düşük ücretlilerin %84 ve yüksek ücretlilerin %59 olmaktadır.

Üye ülkeler içinde, en yüksek net ikame oranlarına. yine Lüksemburg sahip bulunmaktadır. Ortalama ücretlilere göre bakıldığında, net ikame oranı %75'i geçen diğer ülkeler sırasıyla şunlardır: Türkiye, Yunanistan, Avusturya, Macaristan, İtalya, İspanya, Hollanda, Portekiz ve Finlandiya . Genel olarak, sadece asgari ve temel emeklilik olanağı sunan ülkelerin, ikame oranları en düşük olan ülkeler olduğu görülmektedir.

İkame oranlarında ülkeler arasındaki sıralama, ücret gruplarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu farklılık. emeklilik ödemelerinde. kişisel ücret düzeyi ile kurulan ilişkinin derecesine. asgari aylık ve tavan aylığı gibi düzenlemelere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Türkiye. Lüksemburg, Portekiz ve İsveç gibi ülkelerde, düşük ücretlilere, ortalama ücret grubundakinden belirgin şekilde daha yüksek brüt ikame oranı sağlandığı görülmektedir. Türkiye'nin yüksek ücretli grubu sıralamasındaki yeri, tavan aylığın, ortalama aylığın iki katından daha az olması nedeniyle ve Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde aylık tavanlarının yüksek olması nedeniyle aşağı düşmektedir. Ayrıca, İrlanda ve Yeni Zelanda gibi emeklilik öncesi ücretlerle bağlantı kurmayan sistemler, yüksek kazanç grubundakilere göre en az cömert alanlardır.

Nisbi Emeklilik Geliri Düzeyi

Düşük ücretli çalışanlar, özel emeklilik olanaklarından daha az yararlanabilmekte ve emeklilikte ek gelir kaynağı oluşturabilecek kişisel varlıklardan genellikle yoksun bulunmaktadırlar. Bu nedenle de bu grupta yer alanlar, emeklilik açısından daha hassas bir durumdadırlar. Düşük ücretli çalışanların emeklilik açısından durumunu daha iyi değerlendirebilmek ve sistem içinde ne kadar korunduklarını anlayabilmek için, yukarıda tanımlanan ikame oranından başka bir gösterge ye daha, yani nisbi emeklilik geliri düzeyine ihtiyaç vardır. Bu gösterge, kişisel emeklilik ücretlerini, ikame oranındakinden farklı olarak, hayat boyu bireysel ücretlerin ortalaması yerine, ekonominin tümündeki ortalama ücretlerin bir oranı olarak ölçer. Diğer bir deyişle, nisbi emeklilik geliri düzeyi, emeklilik kazanımlarının sosyal uygunluğunun bir ölçütüdür ve bir emeklinin, ülkedeki ortalama çalışan kazancına kıyasla ne kadar emekli ücreti aldığını gösterir.

İtalya, Polonya ve Macaristan gibi bazı ülkelerde son yıllarda yapılan emeklilik reformları, emeklilik katkı paylan ile kazanımlar arasında daha yakın bir ilişki kurmayı amaçlamış olup, yeniden dağıtıma ilişkin özellikler sistemden çıkarılmıştır. Emeklilik sisteminin, fonlar yeniden dağıtarak emeklileri fakirlikten korumaya odaklanmaması durumunda, gelir durumuna bakılarak yapılan sosyal yardım ödemeleri. düşük ücretli çalışanların emeklilik gelirlerinde daha belirgin bir rol oynamaktadır. Bu tür programlar. tüm OECD ülkelerinde farklı şekillerde olsa da bulunmaktadır ve emeklilere asgari bir gelir düzeyi sağlamaktadır. OECD ortalaması alındığında, meslek sahibi bir çalışan için asgari emeklilik geliri, ortalama gelirin yaklaşık %29'u olarak hesaplanmaktadır.

Konuya, emeklilere verilen taahhütlerin ne kadar yeterli olduğunun yanı sıra, bu taahhütlerin aynı zamanda ödenebilir olup olmadığı açısından bakıldığında, bu soruya yanıt bulabilmek için "emeklilik serveti" adı verilen bir başka gösterge ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gösterge, emeklilik süresince yapılacak tüm emeklilik ödemelerinin bugünkü değeri olarak hesaplanmaktadır ve bir emeklinin alması beklenen ücretlerin indirgenmiş toplam değerini vermektedir Emeklilik serveti hesabı emekli aylığı ödeme düzeyini, ödemeye hak kazanılan yaşı, yaşam beklentisini ve emekli ücretlerindeki artışın neye endekslendiğini dikkate almaktadır.

Ortalama ücret düzeyinde kazanan bir çalışan ele alındığında. Lüksemburg en yüksek emeklilik servetine sahip olan ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ülke için emeklilik serveti; erkek için ortalama yıllık kazancın 18 katı, kadın için ise (hayat beklentisi daha yüksek olduğundan) 22 katı olarak hesaplanmaktadır Lüksemburg'u sırasıyla: Yunanistan, Macaristan, İspanya ve Avusturya takip etmektedir. Ortalama ücret düzeyinde bir çalışan için en düşük emeklilik serveti, ortalama yıllık kazancın yaklaşık 5-6 katı ile Yeni Zelanda, İngiltere, ABD, İrlanda ve Meksika'da bulunmaktadır. Türkiye, 11 kat rakamı ile emeklilik serveti düzeyinde, OECD ortalaması olan 8,9'dan daha iyi bir tablo sergilemektedir. Çeşitli ücret düzeylerine göre hazırlanmış bu tablo ile, ortalama olarak en yüksek orana sahip 5 ülke ve en düşük orana sahip 5 ülke ile OECD ortalaması ve ülkemizin durumu daha net bir şekilde anlaşılabilmektedir.


Kaynak: OECD Daimi Temsilcisi,Selamet Yazıcı
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Mayıs 2012       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
OECD'den Türkiye İçin Büyüme Tahmini

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye'nin 2012 yılında yüzde 3,3 seviyesinde, 2013 yılında ise yüzde 4,6 seviyesinde büyüyeceği tahmininde bulundu.

OECD'nin 2012 İlk Çeyrek Ekonomik Görünüm raporunda, Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranının 2012 yılında yüzde 8,9 seviyesinde, 2013 yılında ise 8,4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.Raporda, Türkiye'de işsizlik oranının ise bu yıl 9,5, gelecek yıl ise yüzde 9,1 oranında olması öngörülüyor.

Raporda, Türkiye'de kuvvetli iç talebi ve zayıflayan dış talebi kontrol altında tutmayı amaçlayan politika tedbirlerini takiben ekonomik aktivitenin 2011 yılının ikinci yarısında önemli derecede yavaşladığı dile getirilirken, ekonomik büyümenin 2012 yılında güven ortamı ve uluslararası şartlar düzeldikçe kademeli olarak iyileşmesi beklentisine yer verildi.

Raporda, Türkiye'nin 2012 yılı ekonomik büyümesinin yüzde 3,3 seviyesinde olması ve büyümenin 2013 yılında tekrar hız kazanarak yüzde 4,6 seviyesinde ulaşması beklentisi ifade edildi.

OECD raporunda, "Yüksek cari açığın daha sürdürülebilir seviyelere doğru azaltılabilmesi için devlet politikasına yön verenlerin ekonomik rekabeti göz ardı etmeden, iç talep büyümesini kontrol altında tutmaya devam etmesi gerekmektedir" önerisine yer verildi.

Raporda Türkiye'nin ekonomik büyümesine ilişkin "Eğer Euro Bölgesi'ndeki belirsizlikler derinleşir, petrol fiyatları beklenenin üzerinde hızla yükselirse ya da yatırımcının dengesizliklerden kaynaklı endişeleri artarsa, risk primleri de artabilir, dış finansmanı bulmak zorlaşabilir ve büyüme daha düşük seyredebilir. Diğer taraftan uluslararası ortam öngörülenden daha ılımlı seyrederse, büyüme daha güçlü olabilir" ifadeleri yer aldı.

Raporun Türkiye'nin ekonomik performansını özetleyen kısmında, şunlar ifade edildi:

"Üretim ve iş piyasasında yapısal reformları hızlandırmak, enflasyon baskısını yumuşatmak ve yeniden dengelemek açısından yardımcı olacaktır. Ekonomideki belirgin yavaşlamadan sonra, büyüme yeniden dengelenmeye başladı.

Kriz sonrası hızlı toparlanma 2011 yılında yüzde 8,5 büyümeyle devam etti. Bununla birlikte, cari açık sürdürülemez seviyelere yükseldi ve hükümet 2011 yılı ortasına doğru kredi genişlemesini ve kamu tüketimini kontrol altına almak için tedbirler aldı. Sonuç olarak, iç talep önemli derece de hız kesti."

Döviz kurundaki değer kaybının iç ve dış taleplerin yeniden dengelenmesine yardımcı olduğuna işaret edilen raporda, istihdam direnç göstermeye devam ederken, iş dünyası ve hane halkı güveninin 2012'nin ilk çeyreğinde arttığı, enflasyonun ise hedeflerin üzerinde seyrettiği vurgulandı.

Raporda, "Manşet enflasyon resmi hedef olan yüzde 5,5 seviyesinin çok üzerinde seyrederek 2011'de hızla yükseldi. Bu büyük ölçüde döviz kurunun dış ticaret üstündeki etkisinin, yükselen gıda fiyatlarının ve yapılan zamların yansımasıydı. 2012 Nisan'ı itibariyle, manşet enflasyon yüzde 11,1 seviyesinde ilerliyordu. Araştırma sonuçlarına göre, 2012 yıl sonu enflasyon oranının yüzde 5 hedefine rağmen yüzde 7,5 seviyelerinde olması bekleniyor" ifadelerine yer verildi.

Cari Açık

OECD raporunda cari açığa ilişkin, "Cari açık 2011 yılında gayri safi milli hasılanın yüzde 9,8;i gibi tarihi bir rekor seviyesine ulaşmış, fakat yükselen yakıt fiyatlarına rağmen yılın ikinci yarısında azalmaya başlamıştır. Yabancı yatırım ve uzun süreli finansman akış payındaki iyileşme sebebiyle, finansman bileşimdeki gelişme 2011 yılı boyunca devam etti. Bununla birlikte, yabancı fonlama ihtiyacı Türkiye'yi, sermaye piyasasındaki oynaklıklar ve yatırımcı duyarlılığındaki değişiklikler karşısında hassas hale getirmektedir" denildi.

Türkiye'nin mali politikalarına da değinen raporda, şu görüşler kaydedildi:

"Rekabeti zayıflatmadan enflasyonu azaltmak amacıyla 2010 yılının sonlarına doğru uygulamaya konan mali çerçeve, iç talebi bankacılık düzenleyicisinin desteği ile yumuşatacak makro-ihtiyati enstrümanlara dayanmaktadır.

Aynı zamanda mali politika, aktif likidite yönetimi, geniş faiz koridoru içerisindeki faiz oranlarında ihtiyari değişiklikler ve döviz piyasası müdahaleleriyle, kurda uzun süreli sürdürülebilir seviyelerden aşırı bir sapma oluşmasından da kaçınmaya çalışmaktadır.

Başlangıçta, temel endişe, cari açığı azaltma isteği doğrultusunda kuru aşağıya doğru çevirebilmekti. Bununla birlikte 2011'in sonlarında, öncelik aşırı değer kayıplarından korunmaya ve enflasyon ile ithalat ve ihracat fiyatları arasındaki ilişkiye kaydırıldı."


Mali sınırlamanın 2011 yılında iç talebin yavaşlamasına yardımcı olduğu belirtilen raporda, önümüzdeki dönemde daha sıkı mali politikaların uygulanabileceği vurgulandı.

Euro Bölgesi Yüzde 0.1 Daralacak

Bu arada OECD'nin Ekonomik Görünüm Raporu'nda, Euro Bölgesi'nde süregelen borç krizinin küresel ekonomi açısından en önemli risk kaynağı olduğuna dikkat çekilerek, Euro Bölgesi'nde ekonomik faaliyetlerin bu yıl yüzde 0,1 daralmasının, gelecek yıl ise yüzde 0,9 büyümesinin öngörüldüğü belirtildi.

Örgüt, kasım ayında açıkladığı tahminlerinde bölge ekonomisinin bu yıl yüzde 0,2 büyüyeceğini öngörmüştü.OECD, küresel ekonominin bu yıl yüzde 3,4, gelecek yıl yüzde 4,2 büyümesinin beklendiğini belirterek, dünya ekonomisinde büyüme hızlarının bölgelere göre farklılık arz edeceğini vurguladı.

ABD ve Japonya ekonomilerinde Euro Bölgesi'ne göre daha güçlü bir büyüme beklendiğine işaret eden OECD, bu yıl için ABD ekonomisinin büyüme beklentisini yüzde 2'den yüzde 2,4'e yükseltti. Örgüt, dünyanın en büyük ekonomisinin gelecek yıl için büyüme beklentisini ise yüzde 2,6 olarak açıkladı.OECD ayrıca Japonya ekonomisinin bu yıl yüzde 2, gelecek yıl yüzde 1,5, Fransa ekonomisinin bu yıl yüzde 0,6, gelecek yıl yüzde 1,2 büyüyeceğini öngördü.



Kaynak : CNN (22 Mayıs 2012,12:53)


Benzer Konular

26 Nisan 2009 / HipHopRocK Ekonomi
30 Mayıs 2017 / ThinkerBeLL Ekonomi
8 Mayıs 2009 / HipHopRocK Sosyoloji