O engizisyonu BİTİREN ADAMDIR
* Batılılar sürekli bu konuda hamle mi yapıyor?
Evet... Atatürk’ü İslam’la bağdaşır gösterdiğiz anda BOP çöker. BOP’un yok olmaması için Atatürk ile İslam koparılmak isteniyor. İslam dünyasının toparlanması için çare Atatürk’ün projesidir.
* Artık bu tartışmaların bitirilmesi gerekmiyor mu?
İki tane din var Mustafa Kemal bunların hangisine karşı. Gelenekçi hurafe dinine karşı. Taliban’ın temsil ettiği dine taraftar mıyız biz. Süleymaniye Camine haç takmak için gelmiş gemiler için buradan gidecekler diyene değil de, İngilizlere ve ABD’lilere teslim olalım, bunlar bu işi halleder diyerek bunu dinle bağdaştırmaya kalkan, Müslüman halk üzerine Şeyhülislam fetvasıyla, Yunan uçaklarıyla Kuvay-ı Milliyeciler aleyhine bildiri atanların din dediğine biz din diyor muyuz? Atatürk, İslam dünyasının Engizisyon dönemini kapatan adamdır. Atatürk’ün karşı olduğu hurafe ve gelenek dini. Batı bunu biliyor, bizdekiler bunu bilmiyor.
* Mustafa Kemal’in dinleri daha çok ahlak ile bütünleştirdiği yargılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Felsefecilerin hezeyanlarından biridir. Ahlakın kaynağı da dindir. Ahlakın arkasından Allah’ı alırsan ahlak diye bir şey kalmaz. Bunu Kant da söylüyor. Ama Kant ahlakı felsefe de Allah’ın varlığının en temel delillerinden biri olarak kullanıyor. Ben bu sözü böyle anlıyorum. Atatürk de bunu böyle anlıyor. Ama bunu ifade ederken ifade zaafına girmiş olabilir. Ama Atatürk’ün hayatını bütünüyle incelediğinizde benim söylediğim gibi anlaşılması gerekiyor.
Cek-cak’ı bırak Paşa’ya bak..Vurun Emri Vermişti !!!
Doğan Güreş, 14 yıl önce izinsiz uçacak ABD uçakları için “vurun” emri verirken, AKP hükümeti, kuru sıkı tehditlerle milleti oyalıyor.
Tehlikeye dikkat çekmişti
Doğan Güreş, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Terör sorununu, Kürt sorunu olarak göstermek için büyük bir çaba var” demişti.
ABD ve kukla Irak yönetimi arasında sıkışan AKP, teröristlerin K. Irak’taki inlerini vurmak için bir türlü eyleme geçemiyor. Oysa, bölgeye yapılan en kapsamlı operasyonlardan birine komuta eden dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ABD’ye kafa tutmuştu.
Kontrol bizde...
PKK’ya malzeme taşıyan ABD helikopterlerinin düşürülmesini emreden Güreş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin K. Irak’ta bulunduğu yerlerde uçuş kontrol planlarının kendilerinde olduğunu belirtip, izinsiz uçacak Çekiç Güç uçakları için de ‘Vur emri’ vermişti.
Laf çok ama icraat yok!
DIŞİŞlerİ Bakanı Abdullah Gül, teröristlerin Irak’tan, Irak ordusundan elde ettiği silah ve uzaktan kumandalı patlayıcılarla donandığını belirtti, “Uluslararası hukuk çerçevesinde tüm haklarımızı kesinlikle kullanacağız” sözünü tekrar etti.
Dün kafa tutuyorduk
Doğan Güreş, 1992 yılında Kuzey Irak’ta TSK’dan izinsiz uçacak ABD savaş uçakları için “vurun” emri vermişti. Bugün ise AKP, Washington ile kukla Irak yönetimi arasına sıkıştı!
“Güneydoğu’daki bölgesel sorunu, başkalarının söylediği gibi Kürt sorunu olarak nitelendirmiyorum.”
PKK’nın Kuzey Irak’taki inlerini vurmak için ABD ve kukla Irak yönetiminden cevap bekleyen AKP hükümeti, bir türlü eyleme geçemiyor. Oysa, bölgeye yapılan en kapsamlı operasyonlardan birini komuta eden dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ABD’ye kafa tutmuştu. PKK’ya malzeme taşıyan ABD helikopterlerinin düşürülmesini emreden Güreş, Türk havasahası içinde ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta bulunduğu yerlerde uçuş kontrol planlarının kendilerinde olduğunu belirtip, izinsiz uçacak Çekiç Güç uçakları için ’Vur emri “ vermişti. Güreş Paşa, 1 Kasım 1992’de, gazetecilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekat konusundaki sorularını cevaplarken şunları söylemişti:
Kökü kazınacak
“Topraklarımıza saldıran, kan döken, bölücülük yapan, cinayet işleyen çeteyi takip ediyoruz. Bize bir daha zarar veremeyecek hale getirmek istiyoruz. Harekatın amacı budur... “ Paşa, 16 kasım 1992’de Ankara’da yaptığı açıklamada ise Kuzey Irak’ta gerçekleştirilen güvenlik operasyonunun ardından sıranın yurt içindeki operasyonlara geldiğini belirterek, ” İçeride de büyük operasyonlar olacak ve bunların kökü kazınacak “ demişti. Güneydoğu’daki sorunu ” bölgesel sorun “ olarak nitelendiren Doğan Güreş, ” Güneydoğu’daki bölgesel sorunu, başkalarının söylediği gibi Kürt sorunu olarak nitelendirmiyorum. Yalnız, böyle göstermek için büyük bir çaba var. Bunun böyle gelişebilmesi için, Türkiye’de bir ayrımcılık olması gerekir. Ancak, Türkiye demokratik bir ülke. Burada öyle bir ayrım yok” uyarısını yapmıştı.
Bugün icraat yok
Bugün ise terörle mücadelede büyük zaafiyet sergileyen AKP iktidarı sınırötesi bir harekat için eyleme geçemiyor. Başbakan Erdoğan önceki gün sınırötesi bir operasyon konusunda ABD ve Irak’tan cevap beklendiğini açıkladı. Dışişleri Bakanı Gül de Türkiye’nin gövde gösterisi yapma arzusunda olmadığını ifade etmişti. Bakan Gül, Financial Times gazetesine verdiği demeçte, Irak hükümetinin kendileriyle işbirliği yapmada tereddüt etmemesini istedi. Gül, “Eğer onlar durduramazsa, biz harekete geçmek zorunda olacağız. Bu, açık” dedi.
DSP: Her koşulda girmeliyiz
Başbakan Erdoğan’ın sınır ötesi harekat konusunda ABD ve Irak’tan cevap beklendiği açıklamasına DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’den sert tepki geldi. Sezer, koşullara göre verilebilecek bir sınır ötesi harekatı kararından bağımsız olarak bir an önce sınır güvenliğinin eksiksiz sağlanması konusunda gerekli çalışmaların başlatılması gerektiğini bildirdi.
Kararı biz vermeliyiz
Sezer yaptığı yazılı açıklamada, terörün Kuzey Irak’taki terör kaynağının etkisiz hale getirilmesi ve sınır güvenliğinin tam olarak sağlanmasının önemine dikkati çekti. Sezer, açıklamasında “Terör kaynağının Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilmesi, Irak ve bu ülkede egemen olan müttefikimiz ABD tarafından; buna imkan bulunamaması halinde Türkiye’nin tek başına harekatıyla gerçekleştirilebilir” dedi. Her koşulda Türkiye’nin güvenliğini sınır ötesinde de sağlama hakkına sahip olduğunu ifade eden Sezer, bu hakkını kullanma kararını başka ülkelerin değil, kendi iradesiyle vermesi gerektiğini vurguladı.
ANAVATAN: Tatil lüksü yok
Artan terör nedeniyle Meclis’in olağanüstü toplanmasını isteyen muhalefete olumsuz cevap veren AKP’ye tepki yağıyor. Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, bir haftada 15 vatan evladının öldüğü bir ülkede, kimsenin tatil yapma lüksünün bulunmadığını ifade ederek, “Toplayın Meclisi. Meclis, o cephede kanını vatan için dökenlerin yanında olduğunu göstermeli” dedi.
Evlatlarımızı yitiriyoruz
Süleyman Sarıbaş, her gün bir şehit cenazesi kalktığını, son bir haftada 15 şehit verildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet, yaygara kopardı, şimdi tekrar oturdu. Toplayın Meclisi diyoruz. Bir haftada 15 vatan evladının öldüğü bir ülkede, kimsenin, tatil yapma gibi lüksü yok. Toplayın bu Meclisi, milletin dertlerine çare üretin. ’Meclise gerek yok, o tatil yapsın’ diyorlar.” Vergilerin emeklilerden, yoksullardan alındığını da ifade eden Sarıbaş, vahşi düzen, vahşi kapitalizmin, IMF programlarının böyle kurgulandığını söyledi.
Misyonerliğin asıl amacını korkmadan anlatan ESKİ BİR PAPAZ : İLKER ÇINAR !
İlker Çınar ile tanışmam çoğumuzunda izlediği Ceviz Kabuğu adlı tartışma programı ile oldu.Misyonerlik faaliyetlerinin anlatılacağı bir konuydu bu söyleşi,dikkatimi çekmişti,çünkü misyonerlik faaliyetlerinin görülenin ardında birde görünmeyen,yani aynanın arkasındaki yüzünü eski bir papaz olan biri anlatacaktı.Konu her Türk gencinin dikkatini çeken komplo teorilerini üzerinde barındıran sinsi bir oyundu.Burdan sonrasını İlke Çınar`ın ağzından dinleyelim NOT:Aşağıdakiler bir röportajdandır;Ceviz Kabuğu Programındaki söyleşi değildir...)
Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Evanjelik Başpapazı iken İslam’a dönen İLKER ÇINAR “Misyonerlik belasını unutturmayacağız” diyor ve ekliyor: BUSH, DÖRT DÖRTLÜK BİR MİSYONER!
İlker Çınar... Protestan, Evanjelik bir ruhani lider iken Müslüman oldu. Şimdi ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerini deşifre ediyor. Hıristiyan camiası ve misyonerlerin ateş püskürdüğü Çınar, ölüm tehditleri alıyor. Misyonerliğin içinden gelen eski papaz Gerçek Hayat’a şoke edici açıklamalarda bulundu.
İlker Çınar, kıdemli bir papazdınız ve misyonerlik faaliyetlerinin, Hıristiyanlaştırmanın tartışıldığı bir dönemde İslam’a döndünüz. Neden, nasıl oldu bu?
Ben Tarsus Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Başpapazı, Pastörü olarak görev yaptım. Hıristiyan teolojisi ve misyonerlik konularında 10 yıldan fazla yüksek öğrenim gördüm. Tarsus Protestan Kilisesi’ni ben kurdum.
Ne zaman kurdunuz kiliseyi?
2002 yılında.
Sonra?
Sonra bu kiliseye misyonerler geldi. Onlarla birlikte çalışmalara başladık.
Ne çalışması?
Tabii ki Hıristiyanlaştırma çalışması. Başka ne olacak?
Biliyorsunuz, Protestanlığın Evanjelik koluna bağlı olanların, kıyameti başlatmak için çalıştıkları, Irak’taki işgalin sebebinin Evanjelizm olduğu belirtiliyor. Bush da Evanjelik nitekim. Siz de Evanjelik miydiniz?
Evet biz Evanjelik’tik. Protestan’dık ama evanjelik’tik. Yani Bush’la aynı mezheptendik. Şimdi Bush’un köleliğinden kurtulduk. Evanjelik, “Müjdeci” demek. Bush, canla başla, kanlı müjdesini İslam topraklarına yayıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin de Evanjelik yaklaşımın bir ürünü olduğu doğru mu?
Doğru tabii ki. Evanjelikler, kendilerine vaadedildiğine inandıkları “İncil Ülkesi”ni ele geçirmek için sert, şiddetli tutumlar benimsiyorlar. Gizli, uzun vadeli planlar yapılmış ve bu planlar hayata geçiriliyor.
Müslüman oluşunuzun Pentagon’da gündeme getirildiğini açıklamıştınız. Bunun anlamı ne?
Bizim Müslüman olmamız Pentagon’da konuşulmuş, evet. Bunları uydurmuyorum. Dikkat çekmek için de söylemiyorum. Hıristiyan dünyasında, kiliseler ile siyasi çevreler arasında bağlantılar, kanallar vardır. İçeriden biri olarak, bu bilgileri duyabiliyorum.
Sizi ölümle tehdit edenler kimlerdi?
Türkiye’nin doğusunda yaşayan Alman asıllı bir misyoner beni ölümle tehdit etti. Amerikalılar ise bana İncil’den Romalılar bölümünün, 6. kısmındaki 11. ayetten cümleler göndererek beni tehdit ettiler.
Ne yazıyor orada?
“Öleceksin” yazıyor. Aldığım istihbarata göre 1 ay içinde bana suikast düzenleyeceklermiş.
1 ay mı?! Kim söyledi bunu size?
İstanbul’daki bir kiliselerden aldım bu bilgiyi. Hıristiyan camiada bulunan bir arkadaşımız var o bildirdi. Bizi uyardı.
Bush da bir nevi misyoner mi? Afganistan’a saldırmadan önce “Bu bir Haçlı Seferi” demişti?
Bush kendisi, dört dörtlük bir misyonerdir. Misyonerlerin tatlı dille yaptığının aynısını o silahlarla yapıyor. Tanrının askeri sayıyor kendisini. Evanjeliklerin beklediği Armageddon savaşını başlattı Bush. Yani kıyamet savaşını.
Misyonerler, Haçlı Seferinin bir parçası mı?
Misyonerler birer Haçlı askeridir. Tarihte 8 Haçlı Seferi düzenlendi silahlı olarak. Dokuzuncusu silahsız olarak düzenleniyor ve etkisi diğerlerinkinden kat kat fazladır. Misyonere sorarsan: “Silahın nedir?” diye, “İncildir” der. Bu, Haçlı ruhunun ifadesidir.
Misyonerler Türk milletine nasıl bakıyor?
Onların gözünde Türk = Müslüman. Batıda ülkü birliği oluşturan asıl şey de Türk düşmanlığıdır. Türk’ün dini, dili, ırkı, kültürü, karakteri bakımından Müslüman olduğu kesindir onlar için.
AB hakkında ne diyeceksiniz?
Avrupa Birliği kesinlikle bir Hıristiyan kulübüdür. Önceden bizim kulübümüzdü, ben o kulüpteydim. AB’li yetkililer Türkiye’ye geldiklerinde ilk önce kiliselere koşarlar. Durumu görmek, Haçlı Seferinin ne aşamada olduğunu anlamak için. Bize sorular sorarlardı, bizi denetlerlerdi. AB’nin uyum yasaları, Hıristiyanlığa uyum yasalarıdır. Yarım üyelik, şartlı üyelik adı altında bizi yarı sömürge haline getirecekler.
Kitap yazıyormuşsunuz?!
Hıristiyanlıkta, misyonerlik camiasında dönen dolapları anlatıyorum. Bitmek üzere. Biraz biyografik; misyonerlikteki stratejiler, metotlar, hedefler anlatılıyor. Bu kitapta “Bir başpapaz neden Müslüman oldu?” sorusunun cevapları olacak. İsimleri de vereceğim. Misyonerliği tamamiyle deşifre edeceğim. Misyonerlerin milyarlarca doları havaya uçmuş olacak inşallah.
Kitabın adı ne olacak?
“Başpapazken neden Müslüman oldum?”gibi bir adı olacak. Sabahlara kadar yazıyorum. 1 aydır çalışıyorum kitaba. Kısmetse yakında tamamlanacak.
Misyonerlerle nasıl bir işbirliği yaptınız?
İşin para, finans kısmını onlar halletti, bilgi kısmını ben üstlendim. Faaliyete başladık. Bu kilise; Avrupa ve Amerika tarafından, Dünya Kiliseler Birliği tarafından da tanınmakta, desteklenmektedir. İstanbul’daki İncil Bilgilendirme Merkezi tarafından; Van Hakkari, Kilis ve Şırnak’taki faaliyetler için görevlendirildim. O illerde de kilise kurma yetkisine sahiptim.
Pardon, kiliselerin faaliyetleri arasında misyonerlik var mıdır?
Batı’da bulunan her kilisenin programında Doğuda misyonerlik faaliyeti gösterme zorunluluğu vardır. Her kilisenin ‘Doğu programı’ bulunur.
Peki, sizden ne yapmanız istendi?
Aleviler ve Kürtler arasında faaliyet göstermemiz istendi. Biz buna pek yanaşmadık. Tepkiler geldi.
Kim emir verdi, tepki gösteren kim?
Bizim misyonerlik organizatörümüz Jim Mc Donalnd’dır. Ondan emir aldık.
Jim Mc Donald Türkiye’ye mi geldi?
Tabii ki evet. Türkçe eğitimi aldı burada. Ben Türkçe İncil dersi verdim kendisine. Mark Johnson ve Kore asıllı Paul Kim adlı misyonerler de gelmişlerdi. Bunlar CAMA adlı misyoner grubunun üyeleriydi.
Bu misyoner grubuyla beraber, Türk halkına ne anlatıyordunuz?
Bir kere bizim öğrettiğimiz Allah inancı ile Kuran’daki Allah inancı aynı değildi.
Yani?
Biz, ‘İslam’ı çürütme’ tekniği ile çalışıyorduk, maalesef. Akademik çevreye akademik, sokaktaki adama sokaktaki adam gibi yaklaşıyorduk. Makyavelist bir yaklaşımdı bizimki. Sosyoloji ve psikolojiyi iyi biliyorduk. Sevgi dolu gibi görünüyorduk. İnsanlara para, iaşe yardımı yapıyorduk. Onların güvenini kazanıyor, sonra onları bir boşluğa düşürüyorduk.
Ne boşluğu?
“Bak Avrupa modern ve Hıristiyan ama sen Müslüman ve aşağıdasın” diyorduk.
Bu söz etkili oluyor muydu yani?
Biz bu etkiyi uyandırmanın eğitimini aldık diyorum size. Ben Türkiye için yetiştirilen en önemli 10 adamdan biriydim.
Birkaç gün önce bir pastör, bir ruhani lider idiniz. Şimdi bambaşka şeyler söylüyorsunuz.
“Veni, vidi, vici” [Geldim, Gördüm, yendim. – Büyük İskender.] Ben de geldim, gördüm, konuşuyorum işte. Misyonerler emperyalistlerin öncüsü, siyonistlerin işbirlikçisidir. Türkiye’yi “Bible Land” [İncil Ülkesi] olarak görüyorlar. Irak’ı Hıristiyanlar aldı işte. Asıl vaadedilmiş kutsal Hıristiyan toprakları Anadolu. En önemli 7 kilise buradadır. Tanrı “99 işi ben yapacağım, 1 işi sen yap ve savaş” diyor İncil’de. Buna inanıyorlar. İncil’de tüm kutsal topraklar, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu vaadedilmiş. Harran’da 48 bin dönüm arazi Amerikalılar tarafından satın alındı! Görmüyor musunuz?
Ciddi misiniz?!
Oraların Amerikalılara satılışına aracılık eden emlakçılardan biri kilisemizin üyesidir, tanıdığım biridir.
Şimdi, siz Alevilere ve Kürtlere Hıristiyanlık propagandası yapmak istemediniz...
Misyonerlerin söyledikleri tamamen yalandır. Silahla yenemeyeceklerini anladıkları için azınlıkların ayaklanmasını sağlamak istiyorlar. Kültürel yapıyı, bağı kopararak...
Hıristiyan yapılan Aleviler, Kürtler aslında Hıristiyan kabul edilmiyorlar fakat, öyle mi?
Dedim ya, ben baş papazdım, inanmıyor musunuz? O zavallılar yalnızca Hıristiyan’a benzetilmiştir. “Haleluya” dese de, kilisede mum yaksa, vaaz dinlese, Meryem Ana’ya yakarsa da... Asıl Hıristiyan onun çocukları kabul edilir. Bunun için biz akademide çocuk eğitimi, çocuk psikolojisi, teoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih, mitoloji, yorumlama sanatı, dilbilgisi, hitabet, karşılaştırılmalı İslam... dersleri aldık.
Karşılaştırmalı İslam mı? O ne?
Kuran’daki bilgileri İncil’le karşılaştırıp, sonra Kuran’dakilerin sahte olduğunu söylerdik.
İslam’ı kötülemek için yani?
Yobaz olarak gösterdik Müslümanları, şimdi de terörist olarak gösteriliyor. Müslümanlar, yobazlıktan teröristliğe geçtiler, farkında değil misiniz? Bunu kim yaptı? Cami, tespih, başörtüsü denilince akla artık makinalı tüfek geliyor! Bunu Hıristiyan misyonerler ve Batılı siyasiler hep birlikte başardı.
Yani işin siyasi yönü ile misyonerlik içiçe?
Her şey içiçe. Mesela Türkçe’nin İngilizceleştirilmesi, mesela turizmin yayılması, televizyonlardaki yayınlar bunun bir parçası.
Ne zaman Müslüman olmaya karar verdiniz?
2 hafta önce Müslüman oldum.
Birdenbire mi?
Ben İslam’ı da iyi araştırdım.
Bir yandan ‘İslam’ı çürütme’ faaliyeti içindeydiniz, fakat bir yandan da...
Evet, biz Muhammed’in sapkın din adamı Bahira tarafından eğitildiğini söylerdik insanlara.
Fakat şimdi İslam’a döndünüz?
Elhamdülillah. Ben Türk’üm, İslam’ı seçtim. Şu anda Hıristiyanlığı putperestlik olarak kabul ediyorum. İslam’da takiyyecilik, ikiyüzlülük yoktur. Zaten, Hıristiyanlığı eleştirmeye, sorgulamaya başlamıştım. Allah nasip etti, hidayete erdim.
Peki ya yıllarca Hıristiyan yaptığınız, kilisede vaaz verdiğiniz insanlar? Onlara ne diyorsunuz?
Hıristiyan cemaate de duyuruda bulunuyorum. Yumuşak bir dille hakikati söylüyorum. Onlar arasında İslam’a dönen bazı kişiler var.
Artık papaz değilsiniz. Yani işinizi, maaşınızı kaybettiniz? İyi kazanıyor muydunuz?
Evet. Lüks bir yerde oturuyorum. Herkes bilir. Rahat bir hayatım vardı. Fakat artık Müslüman’ım, elimi taşın altına koydum. Kayıplarımı, parayı hesap etmedim. Şu anda gönlüm zengin. Çünkü Müslüman’ım. Çok şükür bizi bağlayan zinciri, boynumuzdaki halkayı kırdım. Hıristiyanlaştırılanlar, misyonerlerin, Batı’nın kölesi durumunda. Ben bu zincirden kurtuldum.
Medyadaki misyonerlik tartışmalarına ne diyorsunuz?
Hiçbiri kuru laftan öteye geçmez. Hıristiyan misyonerler gerçeği çarpıtıyorlar. İnanç özgürlüğü sözü geçince, herkes öyle kalakalıyor. Bu halkı soytarı durumuna düşürüyor misyonerler. İnsanların cebine 3-5 bin dolar koyunca, zavallılar her şeylerini satıyor!
Camiye gidiyor musunuz?
Cumaya gittim. Hoca kürsüden bizi selamladı, bağrına bastı. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Harikaydı.
Kilise ile cami arasında ne gibi farklar var?
Ben kilisede, camideki manevi havayı göremiyorum. Kilisede hep rol var, kilise şov mekanıdır. Camide samimiyet var. Cami hakikaten Allah’ın evi. Camide huzur buluyorum. Kilisede ikiyüzlülük hakim. İnancında samimi olanlara sözüm yok, yanlış anlaşılmasın. Benim hayatım kilisede geçti. Fakat şu bir gerçek ki, misyonerler Hollywood aktörleridir. Mel Gibson bunların eline su dökemez. Bir misyoner kendi niyetini gizler ve size öyle yalanlar söyler ki gözyaşlarınızı tutamazsınız.
Son olarak ne diyeceksiniz?
Allah sonumuzu hayreylesin. Misyonerlik belasını unutturmayacağız. Allah’ın izniyle, Muhammed aşkıyla tam yol ileri!
Çok teşekkürler İlker Bey.
Allah’a emanet olun.
Siz de.
Allah razı olsun.
* Batılılar sürekli bu konuda hamle mi yapıyor?
Sponsorlu Bağlantılar
Evet... Atatürk’ü İslam’la bağdaşır gösterdiğiz anda BOP çöker. BOP’un yok olmaması için Atatürk ile İslam koparılmak isteniyor. İslam dünyasının toparlanması için çare Atatürk’ün projesidir.
* Artık bu tartışmaların bitirilmesi gerekmiyor mu?
İki tane din var Mustafa Kemal bunların hangisine karşı. Gelenekçi hurafe dinine karşı. Taliban’ın temsil ettiği dine taraftar mıyız biz. Süleymaniye Camine haç takmak için gelmiş gemiler için buradan gidecekler diyene değil de, İngilizlere ve ABD’lilere teslim olalım, bunlar bu işi halleder diyerek bunu dinle bağdaştırmaya kalkan, Müslüman halk üzerine Şeyhülislam fetvasıyla, Yunan uçaklarıyla Kuvay-ı Milliyeciler aleyhine bildiri atanların din dediğine biz din diyor muyuz? Atatürk, İslam dünyasının Engizisyon dönemini kapatan adamdır. Atatürk’ün karşı olduğu hurafe ve gelenek dini. Batı bunu biliyor, bizdekiler bunu bilmiyor.
* Mustafa Kemal’in dinleri daha çok ahlak ile bütünleştirdiği yargılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Felsefecilerin hezeyanlarından biridir. Ahlakın kaynağı da dindir. Ahlakın arkasından Allah’ı alırsan ahlak diye bir şey kalmaz. Bunu Kant da söylüyor. Ama Kant ahlakı felsefe de Allah’ın varlığının en temel delillerinden biri olarak kullanıyor. Ben bu sözü böyle anlıyorum. Atatürk de bunu böyle anlıyor. Ama bunu ifade ederken ifade zaafına girmiş olabilir. Ama Atatürk’ün hayatını bütünüyle incelediğinizde benim söylediğim gibi anlaşılması gerekiyor.
Cek-cak’ı bırak Paşa’ya bak..Vurun Emri Vermişti !!!
Doğan Güreş, 14 yıl önce izinsiz uçacak ABD uçakları için “vurun” emri verirken, AKP hükümeti, kuru sıkı tehditlerle milleti oyalıyor.
Tehlikeye dikkat çekmişti
Doğan Güreş, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Terör sorununu, Kürt sorunu olarak göstermek için büyük bir çaba var” demişti.
ABD ve kukla Irak yönetimi arasında sıkışan AKP, teröristlerin K. Irak’taki inlerini vurmak için bir türlü eyleme geçemiyor. Oysa, bölgeye yapılan en kapsamlı operasyonlardan birine komuta eden dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ABD’ye kafa tutmuştu.
Kontrol bizde...
PKK’ya malzeme taşıyan ABD helikopterlerinin düşürülmesini emreden Güreş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin K. Irak’ta bulunduğu yerlerde uçuş kontrol planlarının kendilerinde olduğunu belirtip, izinsiz uçacak Çekiç Güç uçakları için de ‘Vur emri’ vermişti.
Laf çok ama icraat yok!
DIŞİŞlerİ Bakanı Abdullah Gül, teröristlerin Irak’tan, Irak ordusundan elde ettiği silah ve uzaktan kumandalı patlayıcılarla donandığını belirtti, “Uluslararası hukuk çerçevesinde tüm haklarımızı kesinlikle kullanacağız” sözünü tekrar etti.
Dün kafa tutuyorduk
Doğan Güreş, 1992 yılında Kuzey Irak’ta TSK’dan izinsiz uçacak ABD savaş uçakları için “vurun” emri vermişti. Bugün ise AKP, Washington ile kukla Irak yönetimi arasına sıkıştı!
“Güneydoğu’daki bölgesel sorunu, başkalarının söylediği gibi Kürt sorunu olarak nitelendirmiyorum.”
PKK’nın Kuzey Irak’taki inlerini vurmak için ABD ve kukla Irak yönetiminden cevap bekleyen AKP hükümeti, bir türlü eyleme geçemiyor. Oysa, bölgeye yapılan en kapsamlı operasyonlardan birini komuta eden dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ABD’ye kafa tutmuştu. PKK’ya malzeme taşıyan ABD helikopterlerinin düşürülmesini emreden Güreş, Türk havasahası içinde ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta bulunduğu yerlerde uçuş kontrol planlarının kendilerinde olduğunu belirtip, izinsiz uçacak Çekiç Güç uçakları için ’Vur emri “ vermişti. Güreş Paşa, 1 Kasım 1992’de, gazetecilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekat konusundaki sorularını cevaplarken şunları söylemişti:
Kökü kazınacak
“Topraklarımıza saldıran, kan döken, bölücülük yapan, cinayet işleyen çeteyi takip ediyoruz. Bize bir daha zarar veremeyecek hale getirmek istiyoruz. Harekatın amacı budur... “ Paşa, 16 kasım 1992’de Ankara’da yaptığı açıklamada ise Kuzey Irak’ta gerçekleştirilen güvenlik operasyonunun ardından sıranın yurt içindeki operasyonlara geldiğini belirterek, ” İçeride de büyük operasyonlar olacak ve bunların kökü kazınacak “ demişti. Güneydoğu’daki sorunu ” bölgesel sorun “ olarak nitelendiren Doğan Güreş, ” Güneydoğu’daki bölgesel sorunu, başkalarının söylediği gibi Kürt sorunu olarak nitelendirmiyorum. Yalnız, böyle göstermek için büyük bir çaba var. Bunun böyle gelişebilmesi için, Türkiye’de bir ayrımcılık olması gerekir. Ancak, Türkiye demokratik bir ülke. Burada öyle bir ayrım yok” uyarısını yapmıştı.
Bugün icraat yok
Bugün ise terörle mücadelede büyük zaafiyet sergileyen AKP iktidarı sınırötesi bir harekat için eyleme geçemiyor. Başbakan Erdoğan önceki gün sınırötesi bir operasyon konusunda ABD ve Irak’tan cevap beklendiğini açıkladı. Dışişleri Bakanı Gül de Türkiye’nin gövde gösterisi yapma arzusunda olmadığını ifade etmişti. Bakan Gül, Financial Times gazetesine verdiği demeçte, Irak hükümetinin kendileriyle işbirliği yapmada tereddüt etmemesini istedi. Gül, “Eğer onlar durduramazsa, biz harekete geçmek zorunda olacağız. Bu, açık” dedi.
DSP: Her koşulda girmeliyiz
Başbakan Erdoğan’ın sınır ötesi harekat konusunda ABD ve Irak’tan cevap beklendiği açıklamasına DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’den sert tepki geldi. Sezer, koşullara göre verilebilecek bir sınır ötesi harekatı kararından bağımsız olarak bir an önce sınır güvenliğinin eksiksiz sağlanması konusunda gerekli çalışmaların başlatılması gerektiğini bildirdi.
Kararı biz vermeliyiz
Sezer yaptığı yazılı açıklamada, terörün Kuzey Irak’taki terör kaynağının etkisiz hale getirilmesi ve sınır güvenliğinin tam olarak sağlanmasının önemine dikkati çekti. Sezer, açıklamasında “Terör kaynağının Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilmesi, Irak ve bu ülkede egemen olan müttefikimiz ABD tarafından; buna imkan bulunamaması halinde Türkiye’nin tek başına harekatıyla gerçekleştirilebilir” dedi. Her koşulda Türkiye’nin güvenliğini sınır ötesinde de sağlama hakkına sahip olduğunu ifade eden Sezer, bu hakkını kullanma kararını başka ülkelerin değil, kendi iradesiyle vermesi gerektiğini vurguladı.
ANAVATAN: Tatil lüksü yok
Artan terör nedeniyle Meclis’in olağanüstü toplanmasını isteyen muhalefete olumsuz cevap veren AKP’ye tepki yağıyor. Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, bir haftada 15 vatan evladının öldüğü bir ülkede, kimsenin tatil yapma lüksünün bulunmadığını ifade ederek, “Toplayın Meclisi. Meclis, o cephede kanını vatan için dökenlerin yanında olduğunu göstermeli” dedi.
Evlatlarımızı yitiriyoruz
Süleyman Sarıbaş, her gün bir şehit cenazesi kalktığını, son bir haftada 15 şehit verildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet, yaygara kopardı, şimdi tekrar oturdu. Toplayın Meclisi diyoruz. Bir haftada 15 vatan evladının öldüğü bir ülkede, kimsenin, tatil yapma gibi lüksü yok. Toplayın bu Meclisi, milletin dertlerine çare üretin. ’Meclise gerek yok, o tatil yapsın’ diyorlar.” Vergilerin emeklilerden, yoksullardan alındığını da ifade eden Sarıbaş, vahşi düzen, vahşi kapitalizmin, IMF programlarının böyle kurgulandığını söyledi.
Misyonerliğin asıl amacını korkmadan anlatan ESKİ BİR PAPAZ : İLKER ÇINAR !
İlker Çınar ile tanışmam çoğumuzunda izlediği Ceviz Kabuğu adlı tartışma programı ile oldu.Misyonerlik faaliyetlerinin anlatılacağı bir konuydu bu söyleşi,dikkatimi çekmişti,çünkü misyonerlik faaliyetlerinin görülenin ardında birde görünmeyen,yani aynanın arkasındaki yüzünü eski bir papaz olan biri anlatacaktı.Konu her Türk gencinin dikkatini çeken komplo teorilerini üzerinde barındıran sinsi bir oyundu.Burdan sonrasını İlke Çınar`ın ağzından dinleyelim NOT:Aşağıdakiler bir röportajdandır;Ceviz Kabuğu Programındaki söyleşi değildir...)
Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Evanjelik Başpapazı iken İslam’a dönen İLKER ÇINAR “Misyonerlik belasını unutturmayacağız” diyor ve ekliyor: BUSH, DÖRT DÖRTLÜK BİR MİSYONER!
İlker Çınar... Protestan, Evanjelik bir ruhani lider iken Müslüman oldu. Şimdi ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerini deşifre ediyor. Hıristiyan camiası ve misyonerlerin ateş püskürdüğü Çınar, ölüm tehditleri alıyor. Misyonerliğin içinden gelen eski papaz Gerçek Hayat’a şoke edici açıklamalarda bulundu.
İlker Çınar, kıdemli bir papazdınız ve misyonerlik faaliyetlerinin, Hıristiyanlaştırmanın tartışıldığı bir dönemde İslam’a döndünüz. Neden, nasıl oldu bu?
Ben Tarsus Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Başpapazı, Pastörü olarak görev yaptım. Hıristiyan teolojisi ve misyonerlik konularında 10 yıldan fazla yüksek öğrenim gördüm. Tarsus Protestan Kilisesi’ni ben kurdum.
Ne zaman kurdunuz kiliseyi?
2002 yılında.
Sonra?
Sonra bu kiliseye misyonerler geldi. Onlarla birlikte çalışmalara başladık.
Ne çalışması?
Tabii ki Hıristiyanlaştırma çalışması. Başka ne olacak?
Biliyorsunuz, Protestanlığın Evanjelik koluna bağlı olanların, kıyameti başlatmak için çalıştıkları, Irak’taki işgalin sebebinin Evanjelizm olduğu belirtiliyor. Bush da Evanjelik nitekim. Siz de Evanjelik miydiniz?
Evet biz Evanjelik’tik. Protestan’dık ama evanjelik’tik. Yani Bush’la aynı mezheptendik. Şimdi Bush’un köleliğinden kurtulduk. Evanjelik, “Müjdeci” demek. Bush, canla başla, kanlı müjdesini İslam topraklarına yayıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin de Evanjelik yaklaşımın bir ürünü olduğu doğru mu?
Doğru tabii ki. Evanjelikler, kendilerine vaadedildiğine inandıkları “İncil Ülkesi”ni ele geçirmek için sert, şiddetli tutumlar benimsiyorlar. Gizli, uzun vadeli planlar yapılmış ve bu planlar hayata geçiriliyor.
Müslüman oluşunuzun Pentagon’da gündeme getirildiğini açıklamıştınız. Bunun anlamı ne?
Bizim Müslüman olmamız Pentagon’da konuşulmuş, evet. Bunları uydurmuyorum. Dikkat çekmek için de söylemiyorum. Hıristiyan dünyasında, kiliseler ile siyasi çevreler arasında bağlantılar, kanallar vardır. İçeriden biri olarak, bu bilgileri duyabiliyorum.
Sizi ölümle tehdit edenler kimlerdi?
Türkiye’nin doğusunda yaşayan Alman asıllı bir misyoner beni ölümle tehdit etti. Amerikalılar ise bana İncil’den Romalılar bölümünün, 6. kısmındaki 11. ayetten cümleler göndererek beni tehdit ettiler.
Ne yazıyor orada?
“Öleceksin” yazıyor. Aldığım istihbarata göre 1 ay içinde bana suikast düzenleyeceklermiş.
1 ay mı?! Kim söyledi bunu size?
İstanbul’daki bir kiliselerden aldım bu bilgiyi. Hıristiyan camiada bulunan bir arkadaşımız var o bildirdi. Bizi uyardı.
Bush da bir nevi misyoner mi? Afganistan’a saldırmadan önce “Bu bir Haçlı Seferi” demişti?
Bush kendisi, dört dörtlük bir misyonerdir. Misyonerlerin tatlı dille yaptığının aynısını o silahlarla yapıyor. Tanrının askeri sayıyor kendisini. Evanjeliklerin beklediği Armageddon savaşını başlattı Bush. Yani kıyamet savaşını.
Misyonerler, Haçlı Seferinin bir parçası mı?
Misyonerler birer Haçlı askeridir. Tarihte 8 Haçlı Seferi düzenlendi silahlı olarak. Dokuzuncusu silahsız olarak düzenleniyor ve etkisi diğerlerinkinden kat kat fazladır. Misyonere sorarsan: “Silahın nedir?” diye, “İncildir” der. Bu, Haçlı ruhunun ifadesidir.
Misyonerler Türk milletine nasıl bakıyor?
Onların gözünde Türk = Müslüman. Batıda ülkü birliği oluşturan asıl şey de Türk düşmanlığıdır. Türk’ün dini, dili, ırkı, kültürü, karakteri bakımından Müslüman olduğu kesindir onlar için.
AB hakkında ne diyeceksiniz?
Avrupa Birliği kesinlikle bir Hıristiyan kulübüdür. Önceden bizim kulübümüzdü, ben o kulüpteydim. AB’li yetkililer Türkiye’ye geldiklerinde ilk önce kiliselere koşarlar. Durumu görmek, Haçlı Seferinin ne aşamada olduğunu anlamak için. Bize sorular sorarlardı, bizi denetlerlerdi. AB’nin uyum yasaları, Hıristiyanlığa uyum yasalarıdır. Yarım üyelik, şartlı üyelik adı altında bizi yarı sömürge haline getirecekler.
Kitap yazıyormuşsunuz?!
Hıristiyanlıkta, misyonerlik camiasında dönen dolapları anlatıyorum. Bitmek üzere. Biraz biyografik; misyonerlikteki stratejiler, metotlar, hedefler anlatılıyor. Bu kitapta “Bir başpapaz neden Müslüman oldu?” sorusunun cevapları olacak. İsimleri de vereceğim. Misyonerliği tamamiyle deşifre edeceğim. Misyonerlerin milyarlarca doları havaya uçmuş olacak inşallah.
Kitabın adı ne olacak?
“Başpapazken neden Müslüman oldum?”gibi bir adı olacak. Sabahlara kadar yazıyorum. 1 aydır çalışıyorum kitaba. Kısmetse yakında tamamlanacak.
Misyonerlerle nasıl bir işbirliği yaptınız?
İşin para, finans kısmını onlar halletti, bilgi kısmını ben üstlendim. Faaliyete başladık. Bu kilise; Avrupa ve Amerika tarafından, Dünya Kiliseler Birliği tarafından da tanınmakta, desteklenmektedir. İstanbul’daki İncil Bilgilendirme Merkezi tarafından; Van Hakkari, Kilis ve Şırnak’taki faaliyetler için görevlendirildim. O illerde de kilise kurma yetkisine sahiptim.
Pardon, kiliselerin faaliyetleri arasında misyonerlik var mıdır?
Batı’da bulunan her kilisenin programında Doğuda misyonerlik faaliyeti gösterme zorunluluğu vardır. Her kilisenin ‘Doğu programı’ bulunur.
Peki, sizden ne yapmanız istendi?
Aleviler ve Kürtler arasında faaliyet göstermemiz istendi. Biz buna pek yanaşmadık. Tepkiler geldi.
Kim emir verdi, tepki gösteren kim?
Bizim misyonerlik organizatörümüz Jim Mc Donalnd’dır. Ondan emir aldık.
Jim Mc Donald Türkiye’ye mi geldi?
Tabii ki evet. Türkçe eğitimi aldı burada. Ben Türkçe İncil dersi verdim kendisine. Mark Johnson ve Kore asıllı Paul Kim adlı misyonerler de gelmişlerdi. Bunlar CAMA adlı misyoner grubunun üyeleriydi.
Bu misyoner grubuyla beraber, Türk halkına ne anlatıyordunuz?
Bir kere bizim öğrettiğimiz Allah inancı ile Kuran’daki Allah inancı aynı değildi.
Yani?
Biz, ‘İslam’ı çürütme’ tekniği ile çalışıyorduk, maalesef. Akademik çevreye akademik, sokaktaki adama sokaktaki adam gibi yaklaşıyorduk. Makyavelist bir yaklaşımdı bizimki. Sosyoloji ve psikolojiyi iyi biliyorduk. Sevgi dolu gibi görünüyorduk. İnsanlara para, iaşe yardımı yapıyorduk. Onların güvenini kazanıyor, sonra onları bir boşluğa düşürüyorduk.
Ne boşluğu?
“Bak Avrupa modern ve Hıristiyan ama sen Müslüman ve aşağıdasın” diyorduk.
Bu söz etkili oluyor muydu yani?
Biz bu etkiyi uyandırmanın eğitimini aldık diyorum size. Ben Türkiye için yetiştirilen en önemli 10 adamdan biriydim.
Birkaç gün önce bir pastör, bir ruhani lider idiniz. Şimdi bambaşka şeyler söylüyorsunuz.
“Veni, vidi, vici” [Geldim, Gördüm, yendim. – Büyük İskender.] Ben de geldim, gördüm, konuşuyorum işte. Misyonerler emperyalistlerin öncüsü, siyonistlerin işbirlikçisidir. Türkiye’yi “Bible Land” [İncil Ülkesi] olarak görüyorlar. Irak’ı Hıristiyanlar aldı işte. Asıl vaadedilmiş kutsal Hıristiyan toprakları Anadolu. En önemli 7 kilise buradadır. Tanrı “99 işi ben yapacağım, 1 işi sen yap ve savaş” diyor İncil’de. Buna inanıyorlar. İncil’de tüm kutsal topraklar, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu vaadedilmiş. Harran’da 48 bin dönüm arazi Amerikalılar tarafından satın alındı! Görmüyor musunuz?
Ciddi misiniz?!
Oraların Amerikalılara satılışına aracılık eden emlakçılardan biri kilisemizin üyesidir, tanıdığım biridir.
Şimdi, siz Alevilere ve Kürtlere Hıristiyanlık propagandası yapmak istemediniz...
Misyonerlerin söyledikleri tamamen yalandır. Silahla yenemeyeceklerini anladıkları için azınlıkların ayaklanmasını sağlamak istiyorlar. Kültürel yapıyı, bağı kopararak...
Hıristiyan yapılan Aleviler, Kürtler aslında Hıristiyan kabul edilmiyorlar fakat, öyle mi?
Dedim ya, ben baş papazdım, inanmıyor musunuz? O zavallılar yalnızca Hıristiyan’a benzetilmiştir. “Haleluya” dese de, kilisede mum yaksa, vaaz dinlese, Meryem Ana’ya yakarsa da... Asıl Hıristiyan onun çocukları kabul edilir. Bunun için biz akademide çocuk eğitimi, çocuk psikolojisi, teoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih, mitoloji, yorumlama sanatı, dilbilgisi, hitabet, karşılaştırılmalı İslam... dersleri aldık.
Karşılaştırmalı İslam mı? O ne?
Kuran’daki bilgileri İncil’le karşılaştırıp, sonra Kuran’dakilerin sahte olduğunu söylerdik.
İslam’ı kötülemek için yani?
Yobaz olarak gösterdik Müslümanları, şimdi de terörist olarak gösteriliyor. Müslümanlar, yobazlıktan teröristliğe geçtiler, farkında değil misiniz? Bunu kim yaptı? Cami, tespih, başörtüsü denilince akla artık makinalı tüfek geliyor! Bunu Hıristiyan misyonerler ve Batılı siyasiler hep birlikte başardı.
Yani işin siyasi yönü ile misyonerlik içiçe?
Her şey içiçe. Mesela Türkçe’nin İngilizceleştirilmesi, mesela turizmin yayılması, televizyonlardaki yayınlar bunun bir parçası.
Ne zaman Müslüman olmaya karar verdiniz?
2 hafta önce Müslüman oldum.
Birdenbire mi?
Ben İslam’ı da iyi araştırdım.
Bir yandan ‘İslam’ı çürütme’ faaliyeti içindeydiniz, fakat bir yandan da...
Evet, biz Muhammed’in sapkın din adamı Bahira tarafından eğitildiğini söylerdik insanlara.
Fakat şimdi İslam’a döndünüz?
Elhamdülillah. Ben Türk’üm, İslam’ı seçtim. Şu anda Hıristiyanlığı putperestlik olarak kabul ediyorum. İslam’da takiyyecilik, ikiyüzlülük yoktur. Zaten, Hıristiyanlığı eleştirmeye, sorgulamaya başlamıştım. Allah nasip etti, hidayete erdim.
Peki ya yıllarca Hıristiyan yaptığınız, kilisede vaaz verdiğiniz insanlar? Onlara ne diyorsunuz?
Hıristiyan cemaate de duyuruda bulunuyorum. Yumuşak bir dille hakikati söylüyorum. Onlar arasında İslam’a dönen bazı kişiler var.
Artık papaz değilsiniz. Yani işinizi, maaşınızı kaybettiniz? İyi kazanıyor muydunuz?
Evet. Lüks bir yerde oturuyorum. Herkes bilir. Rahat bir hayatım vardı. Fakat artık Müslüman’ım, elimi taşın altına koydum. Kayıplarımı, parayı hesap etmedim. Şu anda gönlüm zengin. Çünkü Müslüman’ım. Çok şükür bizi bağlayan zinciri, boynumuzdaki halkayı kırdım. Hıristiyanlaştırılanlar, misyonerlerin, Batı’nın kölesi durumunda. Ben bu zincirden kurtuldum.
Medyadaki misyonerlik tartışmalarına ne diyorsunuz?
Hiçbiri kuru laftan öteye geçmez. Hıristiyan misyonerler gerçeği çarpıtıyorlar. İnanç özgürlüğü sözü geçince, herkes öyle kalakalıyor. Bu halkı soytarı durumuna düşürüyor misyonerler. İnsanların cebine 3-5 bin dolar koyunca, zavallılar her şeylerini satıyor!
Camiye gidiyor musunuz?
Cumaya gittim. Hoca kürsüden bizi selamladı, bağrına bastı. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Harikaydı.
Kilise ile cami arasında ne gibi farklar var?
Ben kilisede, camideki manevi havayı göremiyorum. Kilisede hep rol var, kilise şov mekanıdır. Camide samimiyet var. Cami hakikaten Allah’ın evi. Camide huzur buluyorum. Kilisede ikiyüzlülük hakim. İnancında samimi olanlara sözüm yok, yanlış anlaşılmasın. Benim hayatım kilisede geçti. Fakat şu bir gerçek ki, misyonerler Hollywood aktörleridir. Mel Gibson bunların eline su dökemez. Bir misyoner kendi niyetini gizler ve size öyle yalanlar söyler ki gözyaşlarınızı tutamazsınız.
Son olarak ne diyeceksiniz?
Allah sonumuzu hayreylesin. Misyonerlik belasını unutturmayacağız. Allah’ın izniyle, Muhammed aşkıyla tam yol ileri!
Çok teşekkürler İlker Bey.
Allah’a emanet olun.
Siz de.
Allah razı olsun.
Son düzenleyen Safi; 6 Nisan 2017 17:12
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....