Arama

Fenerbahçe Spor Kulübü Kuruluş Tarihi - Sayfa 3

Güncelleme: 8 Mart 2017 Gösterim: 126.601 Cevap: 29
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
6 Nisan 2008       Mesaj #21
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
fenerbahçe marşı-fenerbahçe

Sponsorlu Bağlantılar

Kalpleri fetheden renkler"yaşa fenerbahçe"Türk'ün kalbi senle atar"yaşa fenerbahçe"Mazinde bir tarih yatar"yaşa fenerbahçe"Ne mutlu seni sevene"yaşa fenerbahçe"Cihatlar, lefterler, canlar, fikretlerHala sevilen birer abidedirler hiçbir kulüpte olmayan bu dostlukYıllar yılı hep şampiyon oldukKalpleri fetheden renkler"yaşa fenerbahçe"Türk'ün kalbi senle atar"yaşa fenerbahçe"Mazinde bir tarih yatar"yaşa fenerbahçe"Ne mutlu seni sevene"yaşa fenerbahçe"Maç yaparken sahada "sarı kanaryalar"Rakip takıma krampon toplatırlarSıkı dur karşı defans "fener" geliyorŞut ve gol ağları deliyor...

Fenerbahçe Gifleri

tenis3 tenis4 tenis5 tenis6

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:09
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
8 Nisan 2008       Mesaj #22
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
Geliyor geliyor FENERBAHÇE geliyor [3]
Sahaların efendileri geliyor
Sponsorlu Bağlantılar
Geliyor geliyor FENERBAHÇE geliyor
Yıldızların ayak sesleri geliyor

Başlıyor arkadaşlar hazır olalım
Haydi sonuna kadar hiç durmayalım
En büyük taraftar biz değil miyiz?
Dünya durdukça ilelebet FENER'liyiz [2]

Yensen de yenilsen de
Ağlatsan güldürsen de
Aşkından sürünsem de
Benim gönlüm,gözüm sende

Geliyor geliyor FENERBAHÇE geliyor
Sahaların efendileri geliyor
Geliyor geliyor FENERBAHÇE geliyor
Yıldızların ayak sesleri geliyor [2]


Fenerbahçe Gifleri

tenis tenis1 tenis2

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:10
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
26 Eylül 2008       Mesaj #23
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
Haydi Batır Şanlı Fener Senin Sevgin Ömre Bedel
Ad:  1.gif
Gösterim: 796
Boyut:  9.6 KB

Ne Kupalar,Ne Ödüller,Ne De cimbOmlu Geceler,
Tek Dileğimiz Var Mutlu Ol Yeter!!!
Bir Sevgi Bu Anlatılamaz Anlatsan Da Anlaşılamaz,
Bunu HiçBir Kitap Yazmaz,Fenerli Olmayan Bilmez,
Bu Dünyada Tek Büyük Var Kabul Edilmez

Fenerbahçe Amblemi'nin Tarihi
Bugün yüzbinlerce göğsü süsleyen "Fenerbahçe Kulüp Rozeti" 1910 yılında, kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin "Penaltı Kralı" olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi, Tevfik Haccar (Tasçı) tarafından Almanya'da yapıldı.
Beş renkten oluşan rozette "Fenerbahçe Spor Kulübü 1907" yazısını taşıyan beyaz çerçeve; temizlik ve açık yürekliliğin, kırmızı; sevgi ve bağlılığın ifadesi olup bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan kalp şeklindeki sarı; Fenerbahçe'ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise, Fenerbahçeliliğin kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.
Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır:
"Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu. Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar. İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlar tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Almanya'da bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar'ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle tebdil olundu."

MAZİNDE TARİH YATAR


  • Kuruluş yılı: 1907 gresmi:1899
  • Kurulduğu Yer: İstanbul Moda'da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.
  • Kurucular: Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memuru Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Asaf Beşpınar Bey,Enver Yetkiner,Fatih Rapid ve Ahmet Egitek tarafından kurulmuştur.
  • İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen
  • Renkleri: Sarı Lâcivert (ilk sarı beyaz)

BAŞKANLARIMIZ


1907-1908 N. Ziya Songülen
1908-1909 Ayetullah Bey
1909-1910 Tevfik H. Taşçı
1911-1912 O. Fuat Efendi
1912-1914 H. Hüsnü Kayacan
1914-1915 Hulusi Salih Paşa (Salih Hulusi Kezrak)
1915-1916 M. Sabri Toprak
1916-1918 Dr. Nazım Bey
1918-1919 İ. A. Nuri Sekizinci
1920-1923 Ömer Faruk Efendi
1924-1925 Nasuhi Baydar
1926-1927 Ali Naci Karacan
1928-1932 M. Menemencioğlu
1932-1933 Sait S. Cihanoğlu
1933-1934 Hayri Celal Atamer
1934-1950 Şükrü Saraçoğlu
1950-1951 Ali M. Hacıbekir
1951-1953 O. Kavrakoğlu
1953-1954 Bedii Yazıcı
1955-1957 Zeki Rıza Sporel
1958-1959 Agah Erozan
1960 Medeni Berk
1960-1961 Hasan Kamil Sporel
1961-1962 Razi Trak
1962-1966 İsmet Uluğ
1966-1974 Faruk Ilgaz
1974-1976 Emin Cankurtaran
1976-1980 Faruk Ilgaz
1980-1981 Razi Trak
1981-1983 Ali Şen
1983-1984 Faruk Ilgaz
1984-1986 Fikret Arıcan
1986-1989 Tahsin Kaya
1989-1993 Metin Aşık
1993-1994 Güven Sazak
1994 Hasan Özaydın
1994-1998 Ali Şen
1998-200. Aziz Yıldırım (Hala görev başında)

Kadıköy ve Fenerbahçesi;


İstanbul’un Kadıköy yakası; Allah’ın, yeryüzünü yaratırken kesinlikle ayrıcalıklı davrandığı bir eşsiz yöre... Tarihlerin henüz 1900 yılına ulaşmadığı İstanbul’da, Kalamış’ıyla

Fenerbahçe’siyle, Caddebostan’ı Suadiye’si Moda’sı ile adeta bir rüya beldesi... Göz alabildiğine bomboş arsalarla yemyeşil çayırlara sahip bu yörede, doğanın insanları spor yapmak için sanki teşvik ettiği yıllar...

Ve de, İstanbul’un silüeti deniz üzerinde uzaklardan perde perde yansıyıp dalgalanırken, Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren bir fener Türk sporuna önderlik edeceği bir kulübe sembol olmanın da gururu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha da ötesi uzak yıllara doğru aynı şevkle ışık saçacağı günlerin özlemi ile çakıp durmaya başlamıştı sanki... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçesi’nin bağrından çıkaracağı takımını önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...

Kuşdili Çayırında İlk Futbol Oyunu;


İlk futbol oyununun, bugünkü anlamıyla ilk kez 1823 yılında İngiltere’de oynanmaya başlamasının üzerinden neredeyse yıllar ve yıllar geçmişti. Nihayet tarihler 1890’lı yıllara ulaştığında, Moda’da oturan İngiliz’ler de bu keyifli spordan iyice etkilenmiş ve o yemyeşil arsaların bulunduğu Kadıköy’ün geniş alanlarında, futbolu oynamaya başlamışlardı. Seyri çok keyifli bu oyunun, çevredeki Türk gençlerinde de ilgi uyandıracağı ve de bu sporu onlara sevdireceği pek tabii idi ve hatta da kaçınılmazdı. Ama ne var ki, o sıralarda süren monarşi rejimi nedeniyle Müslüman Türkler için cemiyet kurmanın ve hatta mevcut cemiyetlere dahi üye olmanın yasak olmasından dolayı, Kadıköy Çayırlarında top koşturan İngiliz gençlere yine ancak Rum gençleri eşlik edebilmekteydi. Yine de, hemen her akşamüstü bilhassa Kuşdili Çayırında yapılan bu futbol maçları ya da antrenmanları, Kadıköy halkının büyük bir kesiminin ilgisini çekmekte, genellikle akşamüstleri zevk için de olsa oynanan bu futbol oyunu için, Kalamış’tan, Moda’dan, Kuyubaşı’ndan, ve hatta Haydarpaşa civarlarından gelecek öbek öbek halkı, gününe ve hava durumuna göre küçük ya da büyük kümeler halinde bu oyunu seyretmeye yöneltmekteydi.
Ad:  3.gif
Gösterim: 896
Boyut:  13.8 KB

Kadıköy halkının ekserisi ikindi sularında ayaklanır, günlerden Cuma ve Pazar değilse yani Kurbağalıdere’nin kenarındaki salaş tiyatroda Komik Hasan’ın tuluat kumpanyası oynanmıyorsa Kuşdili Çayırı’na doğru yola koyulurlardı. Yok, eğer günlerden Cuma ya da Pazar ise de, Moda’ya doğru ya da şimdiki Fenerbahçe Stadyumu’nun bulunduğu Papazın Çayırı’na doğru yola koyulurlardı. Omuzdaş kılıklı, burma bıyıklı tüylü tüysüz gençler, yanlarında boy boy çocuklarla hanım nineler ve de orta yaşlı hatunlar, Arap bacılar, ahretlikler, kahvede pineklemekten usanan efendi kişiler, burada çayırı çepeçevre kuşatır, kadınlar getirdikleri kilimleri yayarlar, erkeklerin kimi toprağa bağdaş kurar, kimi büyükçe bir taşa oturur, kimi ayakta dururdu. Sucusu, dondurmacısı, kağıt helvacısı, simitçisi, baloncusu, Eyüp oyuncakçısı velhasılı satıcıların her çeşidi burada arzı endam eyler, burayı adeta panayır yerinden farksız kılardı. Ortadaki saha olacak alanda ise, kapı gibi gövdeli, başları açık, renk renk gömleklerinin kolları sıvalı, göğüsleri fora, bacaklarından dizkapaklarına kadar şortlu bir alay adam soluk soluğa koşuşurlar, birbirlerine çarpıp çarpıp, alt alta üst üste mecelleşirler, güya da top oynarlardı. Oynanan bu futbollardan örnek alan bazı gençler, Kadıköy’ündeki arsalarda ya da geniş çayırlarda onlar gibi top oynamaya heveslenir, karman çorman bir biçimde, bir harradır bir gürradır gider, topa en çok vuranla onu en havalara yükselten erbab sayılırdı. Ne var ki bir süre sonra, bir başka deyişle 1900’lü yıllara iyice yaklaşılmasıyla birlikte, Moda’da oturan İngiliz gençlerinin artık modern futbolu oynamaya başlamaları ve dolayısıyla da oynadıkları futbolu daha seyredilir bir halde sunmaları, kendilerini hayran hayran seyreden Kadıköy’lü gençlerin yüreklerinde birtakım kıpırdanmalara sebep oluyor, onlar gibi organize bir takım kurma isteklerini ise, vazgeçilemez bir tutkuya dönüştürmeye başlıyordu.

Kadıköy Football Association ;


1890’lı yıllarda İstanbul Moda’da yaşayan İngiliz ailelerinden La Fontaine, Giraud, Whittall, Charnaud, Pears, Armitage aileleri Kadıköy ve Moda’nın çayırlarında kendi aralarında bu oyunu yeni yeni oynamaya başladıklarında, İzmir’de yaşayan İngiliz aileleri, Bornova çayırlarında bu oyunu çoktan oynamaya başlamışlardı bile. Zira sosyal ve idari bakımdan payitaht İstanbul’a uzak ve rahat iki şehir olan Selanik ile İzmir, 1870’li yıllarda Osmanlı’nın futbol oyunu için ilk taraftar bulduğu toprakları oluyor, futbol oyunu o dönemlerde dini inançların da etkisi ile Müslüman Türkler arasında gelişemediğinden, böylece de Osmanlı toprakları üzerinde ilk defa gayrimüslim ve levanten (ülkede yerleşmiş bulunan yabancı uyruklu) vatandaşlar tarafından oynanıyordu.

Moda’da futbolla tanışan ilk ailelerin İstanbul’da İngiltere elçiliği personeli görevlileriyle aralarında yaptıkları maç rekabetini, 1894 yılında İzmir’de “Football Club Smyrne”nin kurulması ile birlikte İstanbul - İzmir rekabeti izlemeye başlıyordu. İzmir’de futbolun öncülüğünü yapan James La Fontaine, 1889 yılında İstanbul’a yerleştiğinde, Kadıköy’de İngilizlerin futbol-rugby karışımı bir oyun oynadıklarını görmüş ve onlarla kısa zamanda dostluk kurarak, daha iyi bildiği futbol oyununu onlara kabul ettirmişti. Tarihler 1897 yılını gösterdiğinde, James La Fontaine ve arkadaşları Kadıköy yakasında ilk kez bir futbol takımı olarak Kadıköy Football Association adı altında toplanıyor, takımı oluşturan İngiliz, Rum, Ermeni gençleri, genelde İstanbul’a sefere gelen İngiliz gemicilerle oynadıkları oyunlarını Kadıköy’ün çayırlarında sürdürüyor, ve her akşamüstü (ilk bölümde geniş bir biçimde sunduğumuz) o kalabalık izleyici kitlesine de seyrettiriyorlardı. Bu müsabakalar halkın öylesine ilgisini çekmişti ki “Football Association” takımı, iki yıl içerisinde “İzmir Karması” ile karşılıklı olarak futbol maçları yapmaya yönelmişti.

“BLACK STOCKING FC” Kuruluyor ;


Ne var ki, Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığının sürdüğü o dönemde, mevcut monarşi rejiminin korunması amacıyla Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı. Bu durum ise, yabancı ve azınlıkların top koşturdukları kendi topraklarında futbol oynamanın imkan ve zevkinden mahrum olan ve onların aralarına karışarak oynamak istedikleri bu cazip oyunu ancak gıpta ile seyretmekle yetinen Kadıköylü Müslüman Türk gençleri arasında, sadece üzüntü değil aynı zamanda tabii ki öfke ve hırs da uyandırıyordu. İşte her türlü tehlikeyi göze alan bu gençlerden, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan), eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali ile, Kuşdili’nde Papazın Çayırı adı verilen topraklarda meşin yuvarlağa vuruşlar yapan arkadaşları bu özlemin sona ermesini amaçlıyorlar, ve 1899 yılında da, devrin hafiye ve jurnalcilerinin dikkatlerinden kaçmak ve hışımlarından korunmak amacıyla bir İngiliz adı altında Black Stocking FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) ‘nü kuruyorlardı.

Ancak siyah çorap ve kırmızı üst formaları ile Türk gençlerinin oluşturduğu bu ilk Türk spor ve futbol topluluğu daha ilk maçlarında hafiyelerin baskınına uğruyor ve hemen dağıtılıyordu.

1899; Fenerbahçe’nin Gerçek Kuruluş Yılı


Burada dikkati çeken en önemli nokta; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile, ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişiler olacağıydı. Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine, ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti. Görülen odur ki; Black Stocking F.C. ya da Kadıköy Futbol Kulübü isimleri, amaç karşısında birer araçtırlar.

Ayrıca İstanbul’da kurulan futbol kulüplerinin listeleri incelendiğinde de; Moda Futbol Kulübü (1896), Cadi-Keuy Football Club (1899) ve Imogen (1900) takımlarının İngiliz uyruklular tarafından, Elpis (1900) takımının Rumlar tarafından, Black Stocking (1899), Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin ise Osmanlı uyruklular tarafından kurulmuş oldukları da zaten görülmektedir

KADIKÖY FUTBOL KULÜBÜ Kuruluşu


Ama yine de, aradan geçen birkaç yıl içinde aynı gençlerin bir bölümü, aralarına yeni katılanlarla beraber Kurbağalıdere Köprüsü’nün hemen yakınındaki (şimdiki stadyumun karsısında) Hurşit Ağa’nın kahvehanesinde muntazaman toplanıyor ve 1901 yılında da, bu kez isim de değiştirerek Kadıköy Futbol Kulübü ismindeki bir yeni takımı daha kurabilmenin çalışmalarını yapıyorlardı. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye, yaşadığı yakın tarihi, yazılarında bütün ayrıntıları ile canlandıran üstad Sermet Muhtar Alus’un, 1951 senesinde Tarih Hazinesi Mecmuası’na yazdığı “Kadıköyü’nde İlk Futbol” isimli makalesinde rastlıyoruz ;

(Aslı gibidir) : “ Zamanın musiki üstadı Sine Kemani Nuri Bey’in anlatışına bakılırsa, futbola meraklı ilk Türk gençleri bir kulüp kurmağa, daha bir derli toplu birleşmeye karar vermişler. Çok geçmeden arzularını yerine getirmiş, elbiseyi de seçmişler; gömleğin göksü, yakası, kol kapakları beyaz, öbür tarafları kırmızı, pantolon keza beyaz. Kuşdili Papazın çayırlarında kendi aralarında maçlara girişmişler. Moda’daki İngilizlerden, Rumlardan mürekkep (oluşan) takımın derecesine erişmek, onları yenmek baş emelleri(en büyük arzuları). Eski cimnastikçi ve idmancılardan Sine Kemani Bay Nuri’nin rivayetine göre, ilk oynayanları sayalım: Kendisi(Nuri Bey), Emced Bey, Mehmet Ali ve kardeşi Neşet Beyler, Reşat Danyal Bey, Hafız Mustafa, Topçu zabiti Cevdet Bey, Eşref Bey, Hüsnü Paşa zade Bahriyeli Fuat Bey, Mekteb-i Sultani’li Daniş, Tahsin (Şair Tahsin Nahit) Bey, Sarı Şevki.

Haftalık Malumat Mecmuası sahibi Baba Tahir’in yevmi (günlük) Fransızca Servet Gazetesi, bu maçlara dair teşvik yollu bir yazı neşretmiş. Fırsatı kaçırmayan namlı hafiyyelerden (gizli görevli polis) biri, Sultan Hamid’e hemen jurnali(haberi) uçurmuş: “ Kadıköy gençleri, Veliahd- i Saltanat Reşat Efendi (Sultan Reşat)’nin himayesinde (korumasında) bir cemiyet teşkil eylemişlerdir (oluşturmuşlardır). Beray-i ubudiyet (kulunuz olarak), nazar-ı dikkat-i hümayunlarınızı celp ederim (padişahımın dikkatlerini çekerim). Ferman.”

Ve tabii ki, yine rejim ve futbolun haram sayılması nedeniyle dini baskılı, ancak daha sıkı hafiye baskısı sonucunda da zaptiye teşkilatının baskınıyla bu girişimler de yine engelleniyor ve Kadıköy’lü gençler bir kez daha dağıtılıyordu. Ne hazin bir kaderdir ki, Olimpiyatların Atina’daki açılış gününe rastlayan 6 Nisan 1896 tarihinde Tatavla (Kurtuluş)’da bir gurup Rum vatandaşımızın teşebbüsüyle “Tatavla - Heraklis Jimnastik Kulübü” şaşalı bir biçimde tabii ki de kurulurken, ondan iki yıl sonra tamamen Türk gençlerinden oluşarak kurulmaya çalışılan “Kadıköy Futbol Kulübü” mevcut rejim nedeniyle hemen kapatılıyor, kurucuları ise sürgün edilmekten zor kurtuluyordu. Bu durum Türk sporunun kulüpler yolundaki gelişimini en az 5 yıl geciktirecek ve yurdumuzda futbol ağırlıklı sporun temeli de, yabancı egemenliği ve anlayışı ile atılacaktı.

İşte İstanbul’da, hem Pera yakasında hem de Kadıköy yakasında oturan ecnebi (levanten) ve gayrimüslim vatandaşlarımızın, törenlerle kurdukları ilk kulüplerinin yaşama hakkını elde etmelerine karşın, yine kalpleri spor aşkı ile çarpan Kadıköy’lü Türk gençlerimiz tarafından girişilen her iki cesurane teşebbüsün gerçekleşememesi, onların içindeki bu ateşi söndürmüyor, aksine, Kadıköy’de bir futbol kulübü kurmalarına hiçbir kuvvetin engel olamayacağı gerçeği ile, daha henüz ismi bile belli olmayan ve fakat ki Kadıköy’ün bağrından çıkacak ve gelecekte milyonlarca taraftara sahip olacak bir kulübü kurmaları için, sadece sayılı yılların kaldığını da sanki artık iyiden iyiye hissediyorlardı.

Kadıköy’de Kuruluşu Bekleyiş ;


Güneş, 1900’lerle henüz tanışmış. İstanbul’un her semti aynı sıcaklıkta aynı cömertlikte aydınlanırken, Kadıköy yakasında gökyüzü hep puslu, sanki her dem kapalı gibi. Kuşdili Çayırı mahzun, Papazın Çayırı solgun gibi. Fenerbahçesi’nde bahçeler çiçeksiz, köşklerinde kanaryalar suskun, güllerle bülbülleri küs gibi... Zira, içleri spor aşkı ile yanan Türk gençlerinin Kadıköy’de kulüp kurma istekleri “saray”ca iki kez engellenmiş, levanten ve gayrimüslim vatandaşlarımızın aynı isteklerine aynı saraydan izin çıkarken, Kadıköylü gençlerimiz sarayın rejimine karşı iki kez yenilmiş gibi. İşte bu nedenledir ki, gayri tüm Kadıköy halkı suskun, biraz da yaralı, Kalamış’ta esen rüzgar bir mahzun, Fenerbahçesi’nde çakan “Beyaz Fener” bir mahzun gibi. İşte bu nedenledir ki ; galip, sanki bu yolda mağlup gibi...

Ve de deniz üzerinde İstanbul’un silüeti, karşı uzaklardan perde perde sahile akarken, “ışıksız FENER, çiçeksiz BAHÇE ” misali biçare yarımada, mahzun bir eda ile karşı sahilindeki sarayın ufuklarına doğru bakıp bakıp kuruluş izninin çıkması hayali içinde “ Bu memlekette bir gün sabah olursa Haluk. ” mısralarını yüreği yaralı fakat gönlü ümitle dolu bir şekilde sanki okur da, devlet kapusundan da medet bekler gibi...

İSTANBUL’DA İLK “FUTBOL LİGİ” GÜNLERİ


Evet, istibdat ; bir başka değişle o dönemki mevcut “ mutlak hakimiyet ” rejimi, yurdumuzda cemiyet kurmak ya da bu bünyede spor yapmak hakkını Türklere yasak etmekteydi. İşte sırf bu nedenle, Fuat Hüsnü (Kayacan) Bey ve tamamen Türk gençlerinden oluşan arkadaşlarının Fenerbahçe Spor Kulübü’müzü kurma teşebbüsleri, gerek 1899 yılında Türkçe isim vermeden bir İngiliz ismi altında kurmak istedikleri “Black Stocking F.C./Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü” olsun, ve gerekse de 1902 yılında bu kez isim değiştirerek kurmak istedikleri “Kadıköy Futbol Kulübü” olsun, sarayca engellemişti. Bu durum ise, ülkemizde kurulan ilk spor kulüplerinin yabancılar ile gayrimüslimler tarafından oluşmasına sebep olacak, Türk sporunun kulüpler yolundaki gelişimini ise en az 5 yıl geciktirerek, yurdumuzda futbol ağırlıklı sporun temelinin “yabancı egemenliği ve anlayışı” ile atılması neticesini doğuracaktı .

Nitekim, Kadıköy Futbol Kulübü’nün mevcut bu rejim nedeniyle hemen kapatılarak dağıtılmasının ardından, 1902 senesinde James Lafontaine ile Horace Armitage isimli kişiler hemen hemen tamamı İngiliz’lerden oluşan “Cadıkeuy Football Club“; (Kadıköy Futbol Kulübü) isimli futbol takımını kuruyor ve kuruluşunun iznini de alıyordu . Bunu, 1903 senesinde Moda’da oturan İngiliz gençlerin “Moda Football Clup”, 1904 senesinde de Kadıköylü Rum vatandaşların “Elpis(Ümit)Futbol Takımı”nı kurmaları izliyordu. Aynı yıl İngiliz elçilik gemisi “İmogene” nin de aynı isimde bir futbol takımı kurması üzerine, Türkiye’deki ilk lig organizasyonunu gerçekleştiren James La Fontaine, 1904 senesi sonbaharında “Constantinople Football Liege” ( İstanbul Futbol Ligi ) adı ile İstanbul’daki ilk futbol ligini kuruyordu.

Cadıkeuy (Kadıköy), Moda, Elpis ve İmogene takımlarının oluşturduğu ligdeki organizasyon olan “Pazar Ligi” ismi altında yapılan bu maçlar, bugünkü Fenerbahçe Stadının bulunduğu Papazın Çayırı’nda sürüyor ve halk tarafından da büyük bir ilgi ile takip ediliyordu. 1904 tarihindeki ilk Pazar Ligi şampiyonluğunu İmogene Takımı, 1905 yılındaki ikinci Pazar ligi şampiyonluğunu ise Cadıkeuy (Kadıköy) Futbol Takımı kazanıyordu. Tarihler 1905 yılını gösterirken , Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencileri tarafından okulun çatısı altında kurulan Galatasaray Futbol Takımı, Kadıköy’deki Papazın Çayırı mevkiinde Kadıköy Frerler Mektebi (Saint Joseph) takımı ile maçlarına başlıyor ve 1906 yılından itibaren de İstanbul Futbol Ligine resmen katılıyordu.
Ad:  2.gif
Gösterim: 899
Boyut:  13.9 KB

1907, Resmi kuruluşa doğru


Gayri takvimlerin o en güzel yıl olan 1907 yılının ilk yapraklarını gösterdiği günler... Sultan 2. Abdülhamid Han, 33 yıllık saltanatının baskılı rejime dayalı son yılını yaşamakta olduğunun sanki farkında. Saltanatı ile uğraşanlarla boğuşmaktan futbol topu peşinde koşturanlarla uğraşmaya ayıracak pek fazla vakti ve de gönlü kalmadığından bu tür oluşumlara karşı uygulattığı baskıyı da, resmi de olmasa biraz gevşetmiş. Zaten gayri müslimler ile yabancılarca ortalama on yıldır oynanmakta olan futbol oyununa gözleri ve de gönülleri biraz da alışmış. Kadıköy yakasındaki Kördere Sahası ile Kuşdili Çayırı’nda, o ilk yıllarda göz açtırmayan top uçurtmayan saraylı hafiyelerden görünürde eser kalmamış, Türk gençleri, resmi formalı olmasa da buralarda sanki rahat rahat top koşturur bir halde. Gerçi, bir jimnastik kulübü olarak “Beşiktaş” ile, Fransız Mektebi Takımı hüviyetini arkasına almış bir futbol kulübü olarak “Galatasaray”, kuruluş faaliyetlerini İstanbul yakasında gerçekleştirebilmiş ama, karşı kıyı Kadıköy yakası o dönem için adeta bir başka belde, adeta İstanbul’a taşra...

Nihayet, artık bu yakada da beklenen günlerin yakınlığı hissedilmekte. Kadıköy yakasında da güneş bir başka parlak, bahçelerde çiçekler bir başka güzel açmakta. Fenerbahçesi’nde de kanaryalar bir başka ötüp, burundaki fener sanki bir başka parlak çakmakta. Zira, halkın içinden çıkacak ilk Türk kulübünün kuruluşu için kararın ve de onayının alınacağı çok önemli günlerin çoğu geçmiş, azı ise sanki artık gelmekte...

İşte, içinde bulundukları tarihin de desteğinden güç alan Kadıköy’lü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya(Songülen) Bey ile Harekat Ordusu Feriki (tümgeneral) Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar sokak 3 numaralı evinin selamlık katında yaptıkları bir görüşme sonucunda kuracakları takımın ilk fikir harcını atıyorlardı. Gerekli olan parayı da finanse edecek olan dönemin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlık şerefini, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik (sekreter) görevini, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık (sayman) görevini veriyorlardı.

Aynı görüşmede varılan fikir birliği ile de ; kuracakları kulübün adını oturdukları semtin güzelliğinden esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, amblemlerini Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki ilkbaharın sevimli müjdecisi papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.

Ertesi gün “Baker Mağazası”ndan forma kumaşları alınıyor, Fener armalı kırtasiye malzemelerinin siparişleri veriliyor, ve de dönemin güya Futbol Federasyon Başkanlığı görevini üstlenmiş kişisi James Lafontaine ile yapılan bir sohbette de sanki kendisinden icabet alınıyordu. Artık kurulacak olan kulübün ismi, başkanı, amblemi ve formaları seçilmiş, mesele sadece formaları giyerek bu ismi tescil ettirecek 11 Türk gencinin bir araya getirilmesine kalmıştı. Bu konuda da en mühim rolü St. Joseph Mektebi Türkçe Öğretmeni Enver ( Yetiker ) Bey üstleniyordu.

“Fenerbahçe Futbol Takımı”nın ilk kadrosu kuruluyor ;


Güneş bu defa, o en güzel yıl olan 1907 senesi ilkbaharının serince bir Pazar gününü aydınlatıyor ve Fenerbahçe semti de bu kez, ismini yıllarca şerefle temsil edecek olan bir kulübün ilk temsilcilerinin ilk kalabalık gövde gösterisine sahne oluyordu. O gün, Kadıköy’ündeki Kuşdili Çayırı’nda İngiliz ve Rum takımları arasında oynanan bir futbol maçını seyrettikten sonra St. Joseph Mektebi talebelerinden oluşan bir grup, Moda İskelesi’nden sandallara biniyor ve koyun karşı kıyısında randevu mahalleri olan Fenerbahçesi’ne geçiyorlardı. Nuri zade Ziya (Songülen)Bey ve Ayetullah Bey ile Sami Paşa zade Sezai Bey’in yeğeni Bahriye zabiti Necip(Okaner)Bey, Hintli lakaplı Mühendis Asaf (Beşpınar) Bey ve S.Joseph Mektebi Türkçe öğretmeni Enver (Yetiker) Bey isimli gençler, burada daha evvel gelmiş olan Hasan ve Hüseyin(Dalaklı), Galip (Kulaksızoğlu), Nasuhi Esat(Baydar), Yanya’lı Şevkati, Elkatipzade Mustafa ve kardeşi Hamdan, Çerkes Sabri, Hayrullah, Hakkı Saffet (Tarı),Hasan Sami(Kocamemi) Bey’ler ile buluşuyorlardı.

Çoğunluğunun, yakında kurulacak oldukları takımın ilk oyuncularını teşkil edecek olan bu gençler için o gün, Ziya Bey’in İngiltere’den getirttiği; önü ve kolları düğmeli olan sarı beyaz yollu bol formaları, lacivert şort pantolonları ve sarı löverli yün çorapları ile, Fenerbahçe’nin çayırlarında ilk antrenmanlarını yapacakları gündü. Kısa zamanda çevrenin futbola kabiliyetli gençlerini de kendi etrafında toplayan bu kulüp, bugün için büyük bir kıymet ifade eden ilk kadrosunu, olası olarak; Hintli Asaf – Necip , Ziya – Hasan, Hassan, Sabri – Nasuhi , Şevkati , Galip , Hüseyin , Hayrullah terkibinde , ya da ; Asaf – Ziya , Sami – Ayetullah , Mazhar , Necip – Fethi , Galip , Hüseyin , Hasan , Nevzat şeklinde oluşturuyordu .

Başta da değindiğimiz üzere, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki ilk girişiminde öncülüğünü yaptığı gençler ile, Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve ilerideki yıllarda kurulacak olan Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençler, aslında yıllardır aynı ideali sürdüren hep aynı kişilerdi. Ama ne var ki iki kez kapatılmaları, yasal faaliyetlerine ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmelerine olanak kılmıştı. Bir başka deyişle; Black Stocking F.C. ile, aynı amacı ve kaderi paylaşan Kadıköy Futbol Kulübü’nün isimleri, “Fenerbahçe Spor Kulübü”nün kuruluşu yolunda “amaç karşısında birer araçtı.Israrla tekrar ettiğimiz bu durum karşısında, 1940 yılında yapmış oldukları haklı bir tüzük değişikliği ile kuruluş senelerini 1909 senesinden 1903 senesine aldıran Beşiktaş Kulübü’nün ( Bereket Jimnastik Kulübü) de gerçekleştirdiği gibi, Fenerbahçe Spor Kulübümüz olarak tüzüklerimize geçirmemiz ve de yazılı bir deklarasyonla kamuya ilan edip düzeltmemiz gereken gecikmiş gerçek odur ki; Fenerbahçe Spor Kulübünün kurulduğu yıl 1899’dur.

Kuruluşu Tescil Olunan İlk Türk Kulübü; Fenerbahçe


Nihayet, 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyetin ilanını takiben, yurtta dernek ve kulüp kurma hakları herkese resmen tanınıyor, böylece, Ziya, Ayetullah, Necip ve Enver Bey’lerin önderliğinde kurulmuş bu yeni kulüp tescil edilerek, Fenerbahçe’ye, cemiyetler kanununa göre kuruluşu resmen tescil olunan ilk Türk kulübü olmak şerefi kazandırılıyordu . Kulübün ilk kurucu üyelikleri ise ; 1) Ziya ( Songülen ), 2) Ayetullah Bey, 3) Necip ( Okaner), 4) Galip ( Kulaksızoğlu), 5) Hassan Sami (Kocamemi), 6) Asaf ( Beşpınar) şeklinde başlıyor ve olası diğer üyelikler de; 7)Enver (Yetiker), 8) Şevkati (Hulusi Bey), 9) Fuat Hüsnü (Kayacan), 10) Hamit Hüsnü ( Kayacan) 11) Nasuhi (Baydar),... isimleriyle devam ederek sıralanıyordu. Konu ile ilgili olarak; ömrünü adadığı “Fenerbahçe Kulübü Tarihi” konusunda, özellikle arşiv ve bilgi toplamada en zorlandığımız kuruluş yılları dönemleri ile ilgili en güvenilir araştırmaları gerçekleştirmiş olan merhum yazar Dr. Rüştü Dağlaroğlu’na ait (eski Türkçe ile yazılmış notları şu an deşifre çalışmaları yapan oğlu Sayın Müzdat Dağlaroğlu’nun arşivinde) Fenerbahçe tarihine ışık tutmakta olan not defterindeki tarihi notlar arasında ; “kulübün 1939 Nizamnamesinde ilk 30 kurucu üyenin isminin sıralandığı, ne var ki, kurucu olan ilk 6 üye arasında yer alması gereken Hassan Sami (Kocamemi)’nin bile bu listede isminin bulunmayışının, kendisini listenin doğruluğu hakkında haklı olarak kuşkuya düşürdüğü ifadesi” de ayrıca belirtilmektedir.

İstanbul Şampiyonluğu Ligi ;


1908 yılında ilan edilen 2. Meşrutiyetin ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği sonucunda İstanbul’da kurulan Türk kulüplerinin sayısı çığ gibi artıyor, Anadolu, Beykoz, Vefa Futbol Kulüpleri de, sırf 1908 senesinde resmen kurulup tescil edilen Türk kulüpleri arasında yerini alıyordu. Kısa zamanda Türk kulüplerinin sayılarındaki bu artış ise, İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğuruyor, bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruluyordu.

Takımların sayılarının hızla artmasıyla, İstanbul’da futbol alanlarının sayısı da çoğalmaya başlamıştı. Anadolu yakasında; Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı, şimdiki stadın bulunduğu yerdeki Papazın Çayırı, Yoğurtçu Deresi yanındaki Altınordu’nun Kördere Çayırı, Dereağzı’nda Kemikçi Çayırı, Baklatarlası, İbrahimağa sahası ile, Rumeli yakasında; Taksim, Talimhane, Bakırköy, Baruthane, Karagümrük, Çukurbostan, Süleymaniye, Güzelbahçe, Beyazıt Harbiye Nezareti sahaları, ve de Boğaz’ın Anadolu kesiminde ise; Anadoluhisarı, Küçüksu Er Meydanı , Beykoz Ortaçeşme sahaları mevcut sahalara eklenmişti .

Kuruluşu 1908 yılında resmen tescil olunan Fenerbahçe Spor Kulübü, sarı beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı laciverte çevirmiş (*19) , 1909 -1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligine Galatasaray’dan sonra katılan ikinci Türk takımı olmuştu. İşte, dünyanın en hırslı ilk 5 derbisinden biri olan Fenerbahçe – Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet, ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi ) öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamış , ve bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki Türk takımı arasında paylaşılarak, Türk futbolunun artık bir varlık olarak ortaya çıkması sonucunu doğurmuştu.

Kuşdili Spor Kulübü’nün Bünyeye Katılması ;


Fenerbahçe, “İstanbul Şampiyonluğu Ligi”ne ilk kez katıldığı 1909 – 1910 sezonunda beşinci oluyordu. 1910 yılı liginin başlamasına kısa bir süre kala da kulüpten ayrılmalar ve mali zorluklar nedeniyle, Üsküdar Kulübü ile birleşmesi gündeme gelmişti. 1910 senesi Eylülünde, Koço’nun Mühürdar Gazinosu’nda yapılan müşterek toplantı sonucunda, gerçekleştirilmesi istenen Üsküdar - Fenerbahçe Kulübü teklifi, üyeler tarafından kabul görmedi. Buna karşılık, Kuşdili Kulübü Başkanı iken Fenerbahçe’ye katılan Elkatip Zade Mustafa Bey, Kuşdili Kulübü’nü Fenerbahçe’ye katmayı başardı ve bu başarısıyla da Fenerbahçe’yi çok zor günlerinde güçlendiren, geleceğini aydınlatarak güven altına alan ve takımı yücelten kişi olarak kulüp tarihine geçti.

Fenerbahçe’nin ilk rozeti;


Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi, Fenerbahçe burnundaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu. Ancak, kulüp mensupları bunu tatminkar bulmadıkları gibi, anlam bakımından da içinde bulunulan monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında Fenerbahçeliler arasında resim çizmede maharetiyle tanınan futbolcu solaçık Hikmet (Topuz)’in çizdiği (bugünkü) amblem ise herkesin beğenisini kazandı ve kabul edilerek bugünlere kadar da ulaştı. İşte “sarı ve lacivert” ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem ve şu anlamları taşımaktaydı ; “FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ 1907" yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi. Kırmızı fon ise, safiyet ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk asaleti temsil etmekteydi. Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı. Böylece “milli renkler arasında doğan Fenerbahçe”nin, sarı ile lacivert renkler beraberindeki bu amblemi üyelerce de kabul gördüğünden, klişesi İngiltere’ye Manchester şehrine yollanmış ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bugünkü rozeti olarak ilk kez 1910 yılında yaptırılmıştı. Rozet; 1929 yılından itibaren üzerindeki eski Türkçe harfleri yeni Türkçe harflere bırakmış ve manada önemli etki yapmayacak ufak tefek değişikliklerle de günümüze kadar aynı şekli muhafaza ederek gelmiştir.

İstanbul’da İşgal Yılları ;


İstanbul halkı 16 Mart 1920 sabahı uyandığında gözlerine inanamamıştı. Zira şehrin üzerine kapkara bulutlar çökmüş, bir gece içinde koca şehir işgal ordularınca adeta askeri bir kampa çevrilmişti. Dünyayı sarsmış, imparatorluklar yıkmış ve on milyon insanın ölümüne sebep olup o hiç bitmeyecek sanılan “Harb-i Umumi” diye anılan “1. Dünya Savaşı”, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesi ile son bulmuş, mütareke ile birlikte de galip itilaf devletleri mağlup Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u işgal etmişlerdi. Zırhlı araçlar cadde başlarını tutarken, sokakları dünyanın her yanından gelmiş her renkten ve her dinden askerler sarmış, Harbiye, karakollar, kaymakamlıklar, subay mahfelleri , vesair tüm makamlar işgal ordularınca işgal edilmişti. İşgal üniformalı itilaf ordusu askerleri, sosyal yaşantı içinde her fırsatta halkı manevi baskı altında ezerken, tramvayda trende ya da vapurda bile kendileri daima birinci mevkide oturup, biletli Türk vatandaşlarını vagonların sahanlıklarında vapurların ise ikinci mevkilerinde seyahat ettirir, kendilerine ayrılmış bölümlere boş da olsa kimseyi sokmaz, yolcuların bilet kontrollerini bile kendileri, üstelik alaycı bir tavır içinde ve ağır hakaretler altında yaparlardı. Evet, İstanbul artık o eski İstanbul değildi. Acı günler gelip çatmış, herkes üzgün, herkes kendi vatanında sürgün gibiydi. İşgalcilerle birlikte yaşamak zorunda olan talihsiz İstanbul halkına, o güne kadar yaşadıkları, ne gıdasızlık, ne susuzluk, ne elektrik kesintileri, ne de hiçbir şey, “İşgal İstanbul’u ”na tanıklık etmek kadar onlara acı vermemişti. İşte bütün bu olumsuz şartlar altında halkın morali için mutlak bir desteğe ihtiyacı vardı ki, işte bu ihtiyaç duyduğu güç, ona kendi öz bağrından çıkarttığı takımı tarafından “Fenerbahçe”si tarafından verilecekti.

İşgal yıllarındaki gurur; Fenerbahçe


Mütareke döneminde (1918 - 1921) işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul’daki futbol heyecanını ve futbola olan ilgiyi doruk noktasına çıkaran olgu oluyor, Türk takımları işgalci ekiplerle 5 yılda 50’sini Fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapıyor , işgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise Türk takımlarını gönüllerde yüceltiyordu. Bu nedenle futbol İstanbul’da büyük kitleleri kendine çekerken, Türk takımlarının özellikle de Fenerbahçe’nin, başta General Harrington Kupası (29 Haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, İstanbul halkının intikam duyguları içindeki milli duygularını şahlandıran ve yaralı gönüllerine teselli veren yegane olay haline dönüşüyordu.

Mütarekenin karanlık yıllarında işgal kuvvetlerine mensup takımlarını her hafta birbiri peşi sıra futbol sahalarında yenerek milletin rencide olmuş gururunu okşayan Fenerbahçe tüm halkın sevgilisi haline geliyor, zamanla da milli mücadelenin ve milliyetçi karşı çıkışın adeta İstanbul şubesi halini alıyordu. Onlar, cephelere gönderdikleri futbolcuları misali Çanakkale’de yaptıkları müdafaanın bir örneğini de sanki Taksim’in Taşkışla sahasında gösteriyor, yaptıkları toplu hücumlarda ise sanki kısa bir süre sonra Kocatepe’den verecekleri milli taarruzdaki şahlanışımızın provasını veriyorlardı. Bu şevk ve iman içinde mütareke ve işgal İstanbul’unda Türk futbolu denince ilk akla gelen Kadıköy’ün Fenerbahçe’si oluyor, cepheden gelen her yeni zafer İstanbul’luların moralini yükseltirken, Fenerbahçe takımı da aldığı galibiyetlerle halkın başını dik tutmasını sağlıyordu. 1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği Fenerbahçe, 1919 -1920 yıllarında 6-7 bin kişinin hınca hınç doldurduğu tribünlere oynuyor, bir zamanların ürkek mahcup yapılan tezahüratları, artık açık açık, yüksek sesle hep bir ağızdan dile getiriliyordu; “Ya ya ya ,şa şa şa, Fenerbahçe çok yaşa, Türkiye Türkiye çok yaşa...”.

Artık iş futbol oyunu halinden çıkmış, vatanın asıl sahipleri ile işgalcilerin hesaplaşması şekline dönüşmüştü. Fenerbahçe takımı artık “Kuvai Milliye” ruhunun halk içindeki sembolü olmuştu. Bunun birinci sebebi işgal takımları ile oynadıkları toplam 50 maçtan ikisi hariç hiç yenilmeyip 41 maçta galip gelmeleriydi ki Altınordu ve Galatasaray takımları ne yazık ki bu başarıyı gösterememişlerdi. İkinci sebebi ise, “Anadolu Harekatı”nın başında olan Mustafa Kemal’in “Fenerbahçeli” olarak bilinmesiydi.

Atatürk ve “Fenerbahçe”si;


Fenerbahçe’nin müttefiklerle mücadelesi sadece yeşil sahalarla da sınırlı kalmayacak, Cihan Harbi’nde vatana feda ettikleri diğer sporcuları gibi, futbolcularının büyük bir bölümünü yine işgal yıllarında İstanbul’dan Anadolu’ya silah aktarılmasında etkin bir rol oynatarak vatanının ihtiyaç duyduğu konuda hayatlarını budaktan esirgemeyeceklerdi. “ İttihad ve Terakki’nin bir kolu olduğu ” ithamı ile işgal kuvvetlerinin devamlı olarak bastırması sonucunda kulübün kapatılma çalışılmaları ortamına rağmen, yurdun düşmandan kurtulması yolunda üstlendiği tarihi misyonu en ulvi bir biçimde yerine getirerek, bir başka idealde de yarınlara örnek olacak olan Fenerbahçe Spor Kulübü, aydınların, işgal yıllarının acılı şehit ailelerinin, hulasa Türk ulusunun şeref ve cesaret duygularının yurda adeta armağanı oluyordu. İşte bu nedenledir ki ulu önderimiz Mustafa Kemal Paşa, 1918 yılında ilk spor kulübü olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ziyaret ediyor ve de kulüp şeref defterinin nezdinde de, tarihin altın sayfalarına da şu mısraları geçiyordu; “ Fenerbahçe Kulübünün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş (takdirle şereflendirilmiş) bulunan asar-ı mesaisini(yaptığı üstün çalışmaları) işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmetini (üstün hizmet veren kişileri) tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası (yerine getirilişi) ancak bugün müyesser (mümkün) olabilmiştir. Takdirat (takdirlerimi) ve tebrikatımı (tebriklerimi) buraya kayt ile (kaydetmekten dolayı) mübahiyim ( mutluyum).

3. 5 . 1334 (1918). Ordu Kumandanı
(Yıldırım Orduları Gurup Kumandanı) : MK (İmza) ”

Kulüp binası yangını ve yurdun Fenerbahçe sevgisi;
Türkiye’de ilk defa çeşitli spor şubeleri açan kulüp olma ünvanına sahip olan Fenerbahçe, 1913 yılında tanzim olunan ikinci nizamname ile atletizm, kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çayır hokeyi, boks, kriket gibi spor dallarıyla da meşgul oluyor, yıllar içinde de futboldan başka, masa tenisi, eskrim, jimnastik, avcılık, su kayağı, atlama, bilardo, salon futbolu, otomobil, atıcılık, sutopu, bisiklet,halter, güreş, basketbol,izcilik,patenli hokey, voleybol, vs, gibi toplam 25 spor şubesi içeren 35 spor dalında sayısız başarılara imza atıyordu.

Büyük milletinin muazzam sevgisiyle nurlanan ve kucaklanan Fenerbahçe, muhtelif branşlarda devamlı hamlelerle bu artan sevgiye hak kazanırken, kuruluşunun 25. yılında 5/6 Haziran 1932 gecesi vukuu bulan hain bir yangın, koca bir varlığın kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş bütün maddi eser ve izlerini siliyordu. Fenerbahçe’nin uğradığı felaket bütün yurtta bomba etkisi yapıyor, Fenerbahçe Kulübü İdare Heyeti’nin, üzerinde henüz dumanları tüten kulübün enkazı karşısında, gazete ve radyolara aynen aşağıdaki sözler ile verdiği tebligat ise yürekleri dağlıyordu ;
“ Sevgili yuvamız, 25 senelik spor hayatımızda elde ettiğimiz şeref ve galibiyet, hatıraları ile birlikte yanmıştır. Bugün, maddi spor vesaitimizden de tamamen mahrum kalmış bulunuyoruz. Yek değerlerimize karşı sarsılmaz itimat, muhabbet (sevgi) ve tesanüt (dayanışma) havası içinde, yıllarca süren müşterek emeklerimizin muhassalasının (elde edilmiş sonucunun) enkazı karşısında derin bir teessür (üzüntü) duymamak kabil değildir. Mahvolan manevi kıymetlerin maattessüf (ne yazık ki) tamiri imkansızdır. Şu kadar ki, 25 senedir kazandığımız muvaffakiyetlerin hatıralarını kalbimizde daha büyük bir vecd (heyecan) içinde yaşatmak, bu hatıraları Fenerbahçe gençliğine kitap halinde hediye etmek gene mümkündür. Hatta ilk vazifelerimizden biridir. Kupalarımız, bayraklarımız yanmıştır. Fakat yüreğimizdeki hatıralar canlılığını kaybetmeyecektir. Başta Ulu Gazimiz olmak üzere; kulübümüzün mesaisini takdir eden kıymetli yazıları taşıyan hatıra defterimiz kül olmuştur. Fakat bizim emeklerimizi takdir etmiş olan büyük şeflerimiz, memleketini seven memleketin idealine candan bağlı, çalışkan, tesanüt (dayanışma) ve muhabbet(sevgi) çerçevesi içinde Türk gençliğini gene himaye edeceklerdir. Hayatın mütemadi bir mücadele olduğunu, mücadelesiz, ızdırapsız, elemsiz, hayatta gerek ferd ve gerek millet itibariyle muvaffak olmak imkanı olmayacağını Türk gençliğine hatırlatan Büyük Gazinin nasihatleri bu elemli günlerimizde, bizim için en büyük teselli ve kuvvet membaı olacaktır. Fenerbahçelileri, kulübümüzün maruz kaldığı felaket nispetinde büyük olan vazifeye davet ediyoruz. “

Felaketin hemen ertesi günü Türkiye’nin o zamanki en büyük gazetesi “Cumhuriyet” ve ardından da “Milliyet” gazetelerinin “Fenerbahçe’ye Yardım” ismi altında başlattıkları kampanyalara teberruda bulunmak üzere bütün memleket adeta yarışa giriyor, yeni kulüp binası inşası ve beraberinde de kulüp sahasının satın alınmasına katkı amacıyla yapılan ilk bağışı ise, 19 Haziran 1932 tarihinde İş Bankası eliyle 500 TL. göndermek suretiyle yine Atatürk yapıyordu. Aynı amaçla tertiplenen 14 Temmuz 1933 keşideli Fenerbahçe Eşya Piyangosu’ndan elde edilen 17 bin TL. hasılat da, yine bu ilk tahta stadımızın yapılmasında kullanılıyordu.
gg1 1gg2gg3gg4gg5
Bu yangında kül olduğu zannedilen ve içinde kulüp ile ilgili 1914 senesinden itibaren tutulmuş şeref kayıtlarını içeren meşhur maroken kaplı hatıra defteri ise, 7 Nisan 1944 tarihinde, onu enkaz arasında bularak alan ve saklayan meçhul bir şahıs tarafından, kulübümüz üyesi (merhum) Gazeteci Kenan Onan Bey’in Vatan Matbaası’ndaki masasının üzerine, 12 yıl sonra tekrar Fenerbahçe Kulübü’ne iade edilmek üzere bırakılıyor ve böylece Atatürk’ün “kulübümüze o meşhur ithafının” da içinde bulunduğu bu büyük hazineye, önce tarihimiz ve sonra da kulüp müzemiz yıllar sonra tekrar kavuşuyordu.

Stat mülkiyetine sahip ilk spor kulübü; Fenerbahçe
1923 senesinde Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulmasıyla Türk sporuna yeni bir yön veriliyor, bu tarihten sonra ise Fenerbahçe’de büyük bir kalkınma görülüyordu. O, teknik üstünlüğü sayesinde Orta Avrupa futbolunun Türkiye’deki temsilcisi haline geliyor, yıllar yılı hep milli takımın belkemiği olarak da Türkiye’nin en sevilen kulübü oluyordu.

İlk adı “Silahtar Ağa Sahası” iken, sonraları “Papazın Çayırı”, “Union Kulüp Sahası”, ”İttihat Spor Sahası” ve nihayet 25 Ekim 1929 tarihinde de(*29) “Fenerbahçe Stadı” ismini alan 36 dönümlük stat mahallimiz, 6 Temmuz 1932 tarihinde 500 TL’sinin Atamızın verdiği 9000 TL. karşılığında (1000 Reşat Altını) satın alınıyor ve böylece yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olmak şerefi de yine Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ait oluyordu. Hem de öyle ki; Türk gençliğinin üzerinde spor yaptığı ilk stadı olmasının yanı sıra, Büyük Kurtarıcımızın bizzat kendileri tarafından büstleri ile şereflenmesine müsaade ettikleri yegane stat da olarak.

Son


Fenerbahçe Spor Kulübü’müz, bugün yalnız İstanbul’un değil, tüm yurtta milyonlarca taraftarı bulunan ve yüz yıla yakın bir süredir hemen tüm spor dallarında Türk sporuna öncülük ettiği için büyük sıfatını yerden göğe kadar kazanmış bir kulübümüzdür. O, zaman zaman şampiyonlukları elden kaçırsa da, zaman zaman mazisini aratır bir görüntüde kalsa da, yıllarca tarihe tırnaklarıyla kazıdığı büyüklüğünden hiç bir şey yitirmeyecektir.

Evet, taa en başta, 1900’lerdeki kuruluş yıllarını anlatırken söze nasıl mı başlamıştık? ; “... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçe’sinin bağrından çıkaracağı takımını, önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...”

Gayri, şimdi de sözün sonundayız; “ Ve de İstanbul, deniz üzerindeki siluetini uzaklardan perde perde koya yaklaştırırken, Fenerbahçe Burnu’nda yankılanan bir beyaz ince uzun fener, yıllar boyu Türk sporuna sembol olmanın gurur yorgunluğu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha uzaklara, daha da öte uzak yıllara doğru, aynı inançla, aynı coşkuyla ışığını hep saçacaktır ”.

Yüz yıldan beri önce onun hakkında söylendi, önce onun hakkında yazıldı, önce ona sevdalanıldı. Daha da nice yüzlerce yıl söyleneceği, yazılacağı, sevdalanılacağı gibi...
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 02:10
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #24
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
Fenerbahçe Basketbol Şubesi Profesyonel Erkek A Takımı, Fenerbahçe Basketbol Erkek A Takımı ya da Fenerbahçe, Ülker Basketbol Kulübü'nün ligden çekilip Fenerbahçe Spor Kulübü Basketbol Şubesi Profesyonel Erkek A Takımı ile kapsamlı bir sponsorluk anlaşması imzalayıp sponsor olduğu basketbol takımıdır. Daha doğrusu Ülker Grubu'nun kurduğu basketbol takımını kapatıp Fenerbahçe Basketbol Şubesi Erkek A Takımına sponsor olarak ismini vermiş olduğu takımdır. Bu anlaşma sponsorluk anlaşması dışında, mevcut takımların birleşmesi, yeni pilot takımların kurulması ve yeni yatırımların yapılması üzerinedir. Fenerbahçe Ülker maçlarını 11.500 kişilik Abdi İpekçi Arena da oynamaktadır.
tenis3 tenis4 tenis5 tenis6

Tarihi
Fenerbahçe Spor Kulübü 1990-1991 sezonunda Türkiye Basketbol Ligi Şampiyonluğu,1966-1967 sezonunda Türkiye Kupası ve 1990, 1991 ve 1994 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Kupası da kazanma başarısını göstermiştir. En son 1999 yılında güçlü bir takım kuran Fenerbahçe, bundan sonra büyük başarı elde edemedi. 2005 yılındaki FIBA Eurocup Final Four' u ve yine ligdeki play-off yarı finali başarılarının haricinde, Fenerbahçe 7 sezon içinde büyük bir başarı elde edemedi. Ve kulübün yüzüncü yılında ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda Ülker ile geniş kapsamlı bir sponsorluk anlaşması yapıldı.
antrnmn antrnmn2 antrnmn1
2006-2007 SEZONU
Kulübün 100. kuruluş yıl dönümü olan 2006-2007 sezonunda Ülker sponsorluğu ile birlikte kadrosu ciddi anlamda güçlenen Fenerbahçe sezona şampiyonluk hedefi ile başladı. Normal sezonda sadece 2 mağlubiyet alan Fenerbahçe Ülker normal sezonu lider tamamladı. Playoff çeyrek finalinde Darüşşafaka ' yı 3-1 ile geçen sarı-lacivertliler , yarı finalde ezeli rakibi Galatasaray Cafe Crown 'u 3-0 ile geride bırakarak finalde Efes Pilsen ile eşleşti. Final serisinde Efes Pilsen i 4-0 ile geçen Fenerbahçe Ülker sezonu şampiyon olarak tamamladı. Böylece Fenerbahçe, tarihindeki 2. şampiyonluğa ulaşmış oldu.
Avrupa' da ise katıldığı Euroleague de ilk tur gruplarında 8 takım arasında 7. olabilen Fenerbahçe Ülker Avrupa kupalarına erken veda etti.

2007-2008 SEZONU
Sezona Aydın Örs' ün yerine Bogdan Tanjevic i getirerek giriş yapan Fenerbahçe Ülker, transferde Sloven oyuncular Gasper Vidmar ve Emir Preldzic' i kadrosuna dahil etti. Daha sonra ise James White ve Tarence Kinsey kadroya katılan isimler oldular. Fenerbahçe Ülker ligde normal sezonu 21 galibiyet ve 9 mağlubiyet ile Beşiktaş Cola Turka ve Efes Pilsen' in arkasından 3. sırada tamamladı. Play-off çeyrek finalinde Antalya Büyükşehir Belediyesi ile eşleşen Fenerbahçe Ülker turu 3-1 ile geçti. yarı finalde Efes Pilsen ile eşleşen Fenerbahçe Ülker 1-0 önde başladığı seriyi 3-0 ile geçmeyi başardı. Finalde Türk Telekom ile eşleşen Fenerbahçe Ülker rakibine 4-1 üstünlük kurdu ve üst üste 2. kez şampiyonluğa ulaşma sevincini yaşadı.
Türkiye Kupası' nda ise yarı finalde Efes Pilsen e elenerek kupanın dışında kaldı.
Fenerbahçe Ülker, Avrupa'da ise Euroleague ' de ilk 8 takım arasına kalarak tarihindeki en büyük Avrupa başarısına ulaştı.
ucak4 ucak5 ucak6
Türkiyedeki Başarıları
Türkiye Basketbol Ligi
  • Şampiyon (3): 1990-91, 2006-07, 2007-2008
  • İkinci (8): 1967-68, 1969-70, 1970-71, 1982-83, 1984-85, 1992-93, 1994-95, 2008-09
  • Klasman Ligi Lideri (7): 1982-83, 1984-85, 1987-88, 1989-90, 1990-91, 1991-92, 2006-07
Türkiye Kupası
  • Şampiyon (1): 1966-67
  • Final (3): 1993-94, 1996-97, 1998-99
Cumhurbaşkanlığı Kupası
  • Şampiyon (4): 1989-90, 1990-91, 1993-94, 2006-07
  • Final (3): 1984-85, 1987-88, 2007-08
GSGM Kupası
  • Şampiyon (2): 1987-88, 1991-92
  • Final (1): 1989-90
İstanbul Ligi
  • Şampiyon (7): 1954-55, 1955-56, 1956-57, 1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66
Türkiye Basketbol Şampiyonası
  • Şampiyon (3): 1957, 1959, 1965
  • İkinci (4): 1954, 1956, 1958, 1964
Basketbol Federasyon Kupası
  • Şampiyon (5): 1954, 1958, 1959, 1960, 1961
İstanbul İkinci Ligi
  • Şampiyon (1): 1948-49
Avrupadaki Başarıları ucak ucak1ucak2 ucak3
Euroleague
  • Çeyrek Final (1): 2007-2008
  • 2. tur (2): 1998-1999, 2008-09
FIBA Avrupa Cup
  • 1 kere Final Four (2004-05)
  • Dördüncülük (1): 2004-05
Koraç Kupası
  • Çeyrek Final (2): 1995-96, 2000-01
Özel Kupalar

  • 4'ler Kupası (1946)
  • Trakya Kupası (1946)
  • Turnuva Kupası (1954)
  • Gökay Kupası (1955)
  • Rövanşlar kupası (1955)
  • Nato Kupası (1956)
  • Teşvik Kupası (1956)
  • Cihanoğlu Kupası (1956)
  • Zafer Kupası (1956)
  • G.Saray Lisesi 100. Yıl Kupası (1968)
  • Yeşilköy Kupası (1979)
  • İzmir Fuar Kupası (1987)
  • Osman Erverdi Kupası (1987)
  • 3 farklı Dörtlü Turnuva Kupası (1990)
  • Özkan Alisbah Kupası (1991)
  • Ülker 50. Yıl Kupası (1994)
  • Dörtlü Turnuva Kupası (2000)
  • TÜBAD Turnuvası Kupası (2004)
  • Pınar Cup Kupası (2005)
  • İstok Rems (2.lik kupası)(2008)
Avrupa Tarihi semihgurhangg77
Fenerbahçe Avrupa kupalarına 2008-09 sezonuyla beraber 27 kere katılmıştır.İlk sezonları kötü performans çizen Fenerbahçe ilk başarısını 1984-85 sezonunda Koraç Kupasında 3.tur oynayarak göstermiştir.Bu başarıdan sonra yine bir düşüş içine giren Fenerbahçe Basketbol Takımı 1995-2008 sezonları arası fırtına gibi esip 3 çeyrek final(1 tanesi euroleague) ve 1 Final Four oynamıştır.Avrupa Kupalarında şimdiye kadar 254 maça çıkan Fenerbahçe 130 galibiyet 124 yenilgi almıştır.Fenerbahçe Euroleaguede şimdiye kadar 4 kez (1998-99,2006-07,2007-08 ve 2008-09) yer aldı.Bir sefer çeyrek final oynamayı başaran Fenerbahçe iki kez de son 16 takım arasına kaldı.Euroleague şimdiye kadar 70 maça çıkan Fenerbahçe 30 galibiyet 40 yenilgi aldı.
Yıl Yıl Avrupa'da Fenerbahçe

  • 1957-58 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası
1.turu bay geçti. İkinci turda Yugoslavya'nın Olimpija Ljubljana takımına elendi (67-74, 45-86).
  • 1959-60 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası
1.turda İsrail'in Maccabi Tel Aviv takımı çekilince 2. tura yükseldi. 2.turda Bulgaristan'ın Akademik Filibe takımına elendi (61-69, 55-70).
  • 1965-66 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası
1.turda Romanya'nın Dinamo Bükreş takımını ilk maçta 85-71 yenerek Avrupa kupalarındaki ilk galibiyetini aldı. Ancak rövanşta 75-58 yenilerek üç sayı averajla elendi.
  • 1967-68 Avrupa Kupa Galipleri Kupası
1.turu bay geçti. 2. turda Fransız AS Villeurbanne Lyon'u ilk maçta 68-61 yenmesine rağmen deplasmanda 48-64 yenildi ve elendi.
  • 1983-84 Avrupa Kupa Galipleri Kupası
16 yıl sonra çıktığı Avrupa arenasında 1. turu bay geçti, 2. turda Romen Steaua Bükreş ile eşleşti. İlk maçı 81-67 kazanmasına rağmen, rövanşta 83-65 yenilerek 4 sayı averajla elendi.
  • 1984-85 Koraç Kupası
2. turda Macar ZTE Zalaegerszeg'i 78-84 ve 74-55 ile eledi ve tarihinde ilk kez tur atladı. 3. turda Yugoslav Boraç Çaçak'ı 93-82 ve 85-89 ile eledi ve tarihinde ilk kez gruplara kaldı. Grup maçlarında SSCB'den Budivelnik Kiev'e 67-91, 79-82; Fransız Stade Francais Paris'e 89-124, 88-91; İtalyan Olimpia Milano'ya da 88-108, 85-103 yenilerek elendi.
  • 1985-86 Avrupa Kupa Galipleri Kupası
1. turda eşleştiği Çekoslovak Chemosvit Svit'e deplasmanda 104-76 yenildi, rövanşta 94-71 galip gelmesine rağmen, 5 sayı averajla elendi.
  • 1988-89 Koraç Kupası
1. turda Yugoslav Kızılyıldız Belgrad'a 64-101 ve 79-87 yenilerek elendi.
  • 1989-90 Koraç Kupası
1. turda Yugoslav Saraybosna'ya 86-92 ve 68-86 yenilerek elendi.
  • 1990-91 Koraç Kupası
1. turda Belçika takımı RBC Verviers Pepinster'i ilk maçta 83-77 yenmesine rağmen, rövanşı 59-78 kaybederek elendi.
  • 1991-92 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası+Kupa Galipleri Kupası
1. turu maç yapmadan geçti. 2. turda İspanyol Barcelona'ya 73-79 ve 50-95 yenilerek elendi. Statü gereği Kupa Galipleri Kupası 3. turundan devam ettiyse de bu turda Alman ALBA Berlin'e 83-99 ve 78-82 yenilerek elendi.
  • 1992-93 Koraç Kupası
1. turda Gürcü Tiflis Merani'yi 108-78 ve 103-68 yenerek eledi. 2. turu da Romen Politechnika Temeşvar'ı 126-62 ve 96-61 yenerek geçti. 3. turda İsrail'den Maccabi Rishon'u 86-76 ve 79-78 yenerek 8 yıl aradan sonra gruplara kaldı. Gruplarda Belçikalı Charleroi'ya 75-80 yenildi, rövanşı 75-70 aldı. İtalyan Clear Cantu'ya 97-80 yenildi, rövanşı 73-62 ile aldı. Hırvat KK Zagreb'i ilk maçta 77-64 yendiği için rövanşta 12 sayılık yenilgi bile çeyrek finale çıkmasına yetecekken 83-66 yenildi ve grupta 3. sırada kalarak elendi.
  • 1993-94 Koraç Kupası
    xtianthiagofenerr
Sarı-lacivertli takım bir önceki sezondaki başarılarını sürdürdü. İlk turu bay geçtikten sonra ikinci turda Çek takımı Sparta Prag'ı 87-96 ve 95-56 ile geçti, Üçüncü turda ise Belçikalı ABB Leuven'i 91-85 ve 98-88 yenerek yine gruplara kalmayı başardı. Gruplarda ilk iki maçını Yunan Panionios'a 71-86 ve İtalyan Stefanel Milano'ya karşı 79-87 ile kaybeden sarı-lacivertliler, İspanyol Natwest Zaragoza'yı 65-62 ve 82-81 yendi, Harun Erdenay'ın 44 sayı attığı maçta Panionios'u 102-87 ile hezimete uğrattı, ancak çeyrek finale çıkacak takımın belirleneceği maçta İstanbul'da Milano'ya 80-81 yenilerek yine grup üçüncüsü oldu.
  • 1994-95 Saporta Kupası
Fenerbahçe, 1. turda Avusturya'nın Süba Sankt Pölten takımına deplasmanda 79-81 yenilse de rövanşta 131-67 ile sürklase ederek eledi ve 2. tura çıktı. Bu turda İsveç'in Kärcher Hising Karra takımını 81-62 79-95 ile kılpayı eleyerek yarı final gurubuna kalmayı başardı. İlk maçta, o sezon şampiyon olacak İtalyan Benetton Treviso'yu 80-72 yenmesine rağmen, evinde gösterdiği başarıyı deplasmanda gösteremedi. Letonya'dan Broceni Riga'ya 72-85 yenildi, İstanbul'da 89-80 yendi. Benetton Treviso'ya 86-97 kaybetti. İsrail'den Hapoel Tel Aviv'e 87-91 yenildi, rövanşta 70-63 galip geldi, Polonya'dan WTK Wloclawek Nobiles'e de 83-95 mağlup oldu, İstanbul'da 108-93 yendi. Yine o sezon Treviso ile final oynayan Baskonia Vitoria Taugres'e her iki maçta da 82-90 90-97 yenildi. Grupta 3. olan Fenerbahçe böylece bu kupada en başarılı altı takımdan biri oldu ancak grupta ilk ikiye giremediği için yarı finale yükselemedi.
  • 1995-96 Koraç Kupası
A.grubunda 2. olarak çeyrek finale çıktı.Çeyrek finalde Efes Pilsene 68-95 ve 74-56 sonuçlarla elendi. Bu sezon Fenerbahçeli Dallas Alonso Comegys ribaunt kralı oldu.
  • 1996-97 Saporta Kupası
Son 16 takım arasına kaldı.Hapoel takımına 1 sayı(78-91,69-57) averajıyla elendi.
  • 1997-98 Saporta Kupası
Son 32 takım arasına kaldı ve elendi.
  • 1998-99 Euroleague
    fbagc3fbagc4fbagc5fbagc6
A grubunda Zalgiris Kaunas,Pau Orthez,Tau Ceremica,Varesse Roosters ve Avtodor Saratov takımlarıyla eşleştik ve 10 maçta 6 galibiyet 4 yenilgi ile 2. olarak tamamladık.Statü gereği aynı grubun devamı niteliğiyle diğer grubun son üçü olan Cibona Zagreb,TDK Manresa,Kk Ccrvena Zvezda Belgrade karşılaştık.Burada da 3 galibiyet 3 yenilgi alan Fenerbahçe son 16 takım arasına kaldı.Bu turda Real Madrid takımına 2-0(81-89, 74-85)la elendi.Bu sezonun önemli bir olayıda olayı İbrahim Kutluay bu ligin sayı kralı olarak önemli bir başarıya imza atmıştır.
  • 1999-00 Saporta Kupası
6 takımlı F grubundan 5. olarak 1.turda elendi.
  • 2000-01 Koraç Kupası
Ön elemede Bosna Hersek takımını 75-78,73-65 skorlarla eledi.D grubunu 6 maçta 5 galibiyet 1 yenilgi ile bitirerek 2.tura kaldı.2.turda Bulgar BC Levski takımını 86-87 ve 90-79 skorlarla eledi ve çeyrek finale kaldı.Bu turda Hollandanın Ricoh Astronouts (79-93,79-69) takımına elendi.
  • 2001-02 Koraç Kupası+Kuzey Avrupa Ligi
Koraç Kupası 1, ön eleme turunu maç yapmdan geçti.2. ön eleme turunda Rusya'nın Euras Ekaterinburg elenince Avrupa Kupalarına Kuzey Avrupa Liginden devam etti.Kuzey Arupa Ligi Güney grubunda 9.takım arasından 4. olarak 2.tura yükseldi.Bu turda sonuncu olarak elendi.
  • 2003-04 FIBA Avrupa Kupası
İsrail’in Hapoel Meshek Wings Galil Elyon takımın eleyerek Güney Konferansına yükseldi(son 16 takım).Tuborg Pisener takımını düzenlediği Güney Konferansında ev sahibine 84-67 yenilen Fenerbahçe 3.lük maçında Kıbrıs Rum Kesiminden Keravnos Keo takımını 99-94 yendi.
  • 2004-05 FIBA Avrupa Kupası
Çeyrek Finale kaldı.Çeyrek Finalde Beşiktaşla eşleşen Fenerbahçe rakibini 2-1 geçince dörtlü finale kaldı.İlk rakibi Ukranyanın BC Kiev takımıydı.Bu maçı Fenerbahçe 88-72 kaybedince 3.lük maçı oynamak zorunda kaldı.3.lük maçında da Rusyanın BC Khimki takımına 86-79 yenilince bu kupayı 4. kapattı.
  • 2005-06 FIBA Avrupa Kupası
    fbagcfbagc1fbagc2
İlk turda BC Kalev,Lemosos ve Paok takımlarının olduğu grupta 5 galibiyet 1 yenilgi ile bir üst tura yükseldi.2.turda rakipleri Cez Nymburk BC kyıv Dynamo St. Petersburg takımlarıydı.3 galibiyet 3 yenilgi ile bu grubu 1 sayı averajıyla 3. tamamlayıp elendi.
  • 2006-07 Euroleague
CSKA Moskova,Winterthur Barcelona,Benetton Treviso,Zalgiris Kaunas,Pau Orthez,Aris,Basket Napoli takımlarının olduğu 1.turda 5 galbiyet 9 yenilgi ile grubu 7. tamamlayıp elendi.
  • 2007-08 Euroleague
1.turda Panathinaikos,Winterthur Barcelona,Partizan,Lottomatica Roma,Real Madrid,Brose Baskets,Chorale Roanne takımlarıyla yaptığı 14 maçı 6 galibiyet 8 yenilgiyle 4. tamamlayıp 2.tura çıktı.Bu turda Tau Ceremica,Lietuvos Rytas ve Aris TT Bank takımlarına karşı 3 galibiyet 3 yenilgi aldı ve grubu 2. bitirip çeyrek finale yükseldi.Çeyrek Finalde İtalyanın Montespachi Siena takımına 2-0 yenilerek elendi.
  • 2008-09 Euroleague
Fenerbahçe Tau Ceremica,Lottomatica Roma,Alba Berlin,Joventut,Union Olimpija olduğu grubu 6 galibiyet 4 yenilgi ile üçüncü tamamlayıp 2.tura çıktı.İkinci turda CSKA Moskova,Montespachi Sienave Cibano Zagrep ile eşleşen Fenerbahçe 6 maçta 1 galibiyet 5 yenilgi ile son sırada kalarak elendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:52
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
4 Şubat 2010       Mesaj #25
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
Fenerbahçe'nin Hayatı
kadikoy01+kadikoy02+kadikoy03+kadikoy04

kadikoy05+kadikoy06+kadikoy07

kadikoy08+kadikoy09

kadikoy10+kadikoy11+kadikoy12
Tarih
  • Kuruluş yılı: 1907
  • Kurulduğu Yer: İstanbul Moda'da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.
  • Kurucular: Ziya Songülen, Osmanlı Bankası memuru Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner, Asaf Beşpınar Bey, Enver Yetkiner, Galip Kulaksızoğlu tarafından kurulmuştur.
  • İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen Bey
  • Renkleri: Sarı-Lacivert
Ziya Songülen ve Necip Okaner kulübü yaklaşık 100 yıl önce, Moda'da Beşbıyık Sokak'ta kurmuşlardır.Kulüp Sultan Abdülhamid'in baskı yönetimi döneminde kurulmuştu. Bu yönetimde Türk gençleri bir kulübe üye olamıyor ve futbol oynayamıyorlardı. Songülen kulübün ilk başkanı seçildi. Ayetullah Bey ilk genel sekreterliğe, Necip Okaner ilk kaptanlığa getirildi. Fenerbahçe Burnu'ndaki deniz fenerinin kulübün amblemi üzerinde büyük etkisi oldu. Deniz feneri'nden etkilenerek kulüp renkleri sarı-beyaz yapıldı ve formalar bu renkte tasarlandı. Kulüp amblemi ve renkleri 1910 yılında Topuz Hikmet tarafından değiştirildi ve bugün de kulübün renkleri olan sarı-lacivert o dönemde kulüp renkleri oldu. Fenerbahçe'nin aktiviteleri 1908 yılına kadar gizlilik içinde sürdürüldü.1908 yılındaki yasa ile tüm futbol kulüpleri yasal hale geldi. Fenerbahçe İstanbul Ligi'ne 1909 yılında katıldı ve ilk yılında 5. oldu. İlk takımın içinde Ziya Songül, Ayetullah Bey, Necip Okaner, Galip Kulaksızoğlu, Hassan Sami Kocamemi, Asaf Beşpınar, Enver Yetiker, Şevkati Hulusi Bey, Fuat Hüsnü Kayacan, Hamit Hüsnü Kayacan ve Nasuhi Baydar vardı. 1912-1913 sezonuna kadar kulüp bir başarı elde edemedi.1912-1913 yılında ise namağlup şampiyon oldu.

Fenerbahçe, İngiliz Kraliyet ailesi deniz filosu personelleri ile Kurtuluş Savaşı boyunca birkaç kez karşılaşmıştır. Bazı İngiliz askerleri kendi özelliklerine göre (Topçular, İrlanda Muhafızları gibi) takımlar kurup İstanbul'da futbol oynamışlardır. Bu takımlar kendi aralarında ve yerel İstanbul takımları ile birçok maç yapmışlardır. Fenerbahçe, bu takımlarla yaptığı birçok maçı kazanmıştır. Türkiye Futbol Federasyonu, Ulusal Ligi 1959 yılında kurdu. Fenerbahçe 1959 yılındaki bu ligi Galatasaray'ı toplamda 4-1 yenerek kazanmıştır. Sonraki sene Fenerbahçe UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılmıştır. Bu kulübün Şampiyonlar Ligi'ne ilk katılımıdır. Elemelerde Csepel SC'yi 4-3 mağlup etmiş fakat ilk turda OGC Nice ile berabere biten maçın ardından 1-5 kaybetmişlerdir.Fenerbahçe 1960'ların en başarılı Türk Kulübü olmayı 10 Lig'in 5'ini kazanarak başarmıştır. Ayrıca bu 10 yılda 3 kere ikinci olmuşlardır. 1970'lerde Fenerbahçe 4 defa daha ligi birinci bitirmeyi başarmıştır. Bu on yılda ayrıca ilk kez Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray dışından bir takım şampiyon olma başarısı göstermiştir. Trabzonspor 1970'lerin 10 yılı boyunca 4 kez lig şampiyonu olmayı başarmıştır. Fenerbahçe 1980'lerde 3 kez daha ligi zirvede tamamlamıştır. Bu süre zarfında Dört Büyükler, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor en az 2 yıl şampiyon olmuşlardır. Galatasaray ve Beşiktaş Türkiye Ligi'nin 1990'lı yıllarını domine etmişler ve bu iki kulüp 10 sezonun 9'unu şampiyon kapamışlardır. Fenerbahçe ise sadece 1995-1996 yılında Carlos Alberto Parreira yönetiminde şampiyonluğa ulaşmışlardır. Fenerbahçe 2001 yılında şampiyon olmuş ve Galatasaray'ın 5 yıl üst üste şampiyon olmasını engellemiştir. Ertesi yıl yeni teknik direktör Werner Lorant yönetiminde Galatasaray'ın ardından lig 2.sırada tamamlamışlardır. Sonraki sezon Ariel Ortega'lı kadroya rağmen işlerin iyi gitmemesi ile takım ligi ancak 6.sırada tamamlamıştır. Fakat bu sezonda Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray'ı 6 Kasım 2002'de Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda 6-0 mağlup etmeyi başarmıştır. Werner Lorant'ın kovulmasından sonra, bir başka Alman teknik direktör Christoph Daum takımın başına etirilmiştir. Daum, daha önce Beşiktaş ile 1994-95 sezonunda görev yapmış ve şampiyonluk yaşamıştı. Fenerbahçe Pierre van Hooijdonk, Mehmet Aurelio ve Fabio Luciano gibi yeni futbolcular alıp kadroda yapılanma sürecine girdi. Bu yeni futbolcular ile Fenerbahçe 15. Türkiye Ligi şampiyonluğuna ulaştı. Ertesi yıl Trabzonspor'un, önünde şampiyon olunarak 16.Türkiye Ligi şampiyonluğuna ulaşıldı. Fenerbahçe 2005-06 sezonunda şampiyonluk yarışını son haftada Galatasaray'a karşı kaybetti. Fenerbahçe aradığı galibiyeti bulamayıp Denizlispor ile 1-1 berabere kalırken rakibi Galatasaray, Kayserispor'u 3-0 ile geçerek şampiyonluğa ulaştı. Sonrasında, Christoph Daum istifa etti, yerine 4 Temmuz 2006'da Arthur Zico getirildi. Zico en başta iki yeni savunmacı transfer ettirdi. Bunlar Uruguay Millî Futbol Takımı stoperi Diego Lugano ve Brezilyalı Edu Dracena idi. Zico ayrıca iki adet de forvet aldırdı. Bunlar Sırbistan Millî Futbol Takımı'ndan Mateja Kezman ve bir başka Brezilyalı Deivid de Souza idi. Fenerbahçe, 100 yılı olan 2006-07 sezonu 6-0'lık Kayseri Erciyesspor galibiyeti ile başladı. Türkiye Ligi'in 32 haftasında Fenerbahçe Trabzonspor ile 2-2 berabere kalırken Beşiktaş'ın Bursaspor'a 0-3 kaybetmesi ile 100.yılında 17.şampiyonluğuna ve en çok Türkiye Ligi şampiyonu olan takım ünvanına ulaştı. Fenerbahçe 2007–08 sezonuna Real Madrid ile sözleşmesi sona ermesi ile serbest kalan Brezilyalı yıldız Roberto Carlos'u alarak girmiştir.
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:53
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
7 Şubat 2010       Mesaj #26
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
H ayatsın...Bambaşkaa...Herşeyden öte...
Ad:  1.gif
Gösterim: 841
Boyut:  875.2 KB

E riyip yok olan değil; kalplerde yaşayan efsane...
R üya olmuşsun; gönüllerde; 7 den 70 e ...

Z aman emsalsiz...Mekan cennet seninle...
A şığımbağlıyım; sarına laciverdine...
M azindenbugününegeleceğine...
A ğladık; bazen sevincebazen hüzüne...
N asıl anlatılır ki bu? Sevgi...
H ani olur ya; bir masal misali...
E llerim titrer;sarar umut içimi...
R üzgarıyağmuru;şahit;kÂrıgüneşi...
Y erine koyamam hiçbir şeyi...
E n kötü gününde; daha çok sevdim seni...
R engisin yaşamın aşkımın görülmemişi...
D akikalar;bir ömürdür seninle geçen...
E şsiz tarihini ;kıskanır seni sevmeyen...
E sinirim; hep sana aktım bu sevdalı nehirlerden
N erede olursan ol;seninleyiz FENERBAHÇEM...
B ir sarkı sözleri bitmeyen bir heyecanbir ömürsün birtanem...
Ü zülmekte sevinçte var bu yolda…
Y aşarım ben; seni her koşulda…
Ü nünşanınadın destanlarda…
K opariçimde fırtınalar;deli olurum sevdana...
F arklıdır FENERBAHÇELİ OLMAK bu dünyada
E yyy!!Benim asırlık çınarım…
N efesim kadar yakınruhum kadar yanımdasın
E yyy!!Benim canım can parçam..
R azıyım cefanaher şartta!!!en büyük sensin kanaryam!!!
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:54
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Ekim 2012       Mesaj #27
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Fenerbahçe Spor Kulübü


Lig Beko Basketbol Ligi
  • Kuruluş
    • 1913/1944
  • Salon
    • Ülker Sports Arena
    • (kapasite 13.800)
  • Yeri
    • İstanbul
  • Renkler
    • Sarı - Lacivert
  • Başkan
    • Aziz Yıldırım
  • Koç
    • Simone Pianigiani
  • Şampiyonlukları
    • 5 Beko Basketbol Ligi:
    • 1991, 2007, 2008, 2010, 2011
    • 3 Türkiye Kupası:
    • 1967, 2010, 2011
    • 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası:
    • 1990, 1991, 1994, 2007
    • 2 GSGM Kupası:
    • 1988, 1992
    • 7 İstanbul Ligi:
    • 1955, 1956, 1957, 1963, 1964, 1965, 1966
    • 3 Türkiye Şampiyonası:
    • 1957, 1959, 1965
    • 5 Federasyon Kupası:
    • 1954, 1958, 1959, 1960, 1961
  • Web sitesi
Fenerbahçe Ülker, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Basketbol Şubesi Profesyonel Erkek A Takımı. İsmi Fenerbahçe ile Ülker Grubu'nun sponsorluk anlaşmasından sonra Fenerbahçe Ülker olarak değişmiştir. Fenerbahçe Ülker maçlarını 13.800 kişilik Ülker Sports Arena'da oynamaktadır. Fenerbahçe Ülker, Boston Celtics'i yenerek bir NBA takımını mağlup eden ilk Türk takımı ünvanına sahiptir.
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:55
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Ekim 2012       Mesaj #28
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Tarihi
Fenerbahçe Spor Kulübü 1990-1991 sezonunda Türkiye Basketbol Ligi Şampiyonluğu,1966-1967 sezonunda Türkiye Kupası ve 1990, 1991 ve 1994 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Kupası da kazanma başarısını göstermiştir. En son 1999 yılında güçlü bir takım kuran Fenerbahçe, bundan sonra büyük başarı elde edemedi. 2005 yılındaki FIBA Eurocup Final Four' u ve yine ligdeki play-off yarı finali başarılarının haricinde, Fenerbahçe 7 sezon içinde büyük bir başarı elde edemedi. Ve kulübün yüzüncü yılında ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda Ülker ile geniş kapsamlı bir sponsorluk anlaşması yapıldı.

2006-2007 Sezonu
Kulübün 100. kuruluş yıl dönümü olan 2006-2007 sezonunda Ülker sponsorluğu ile birlikte kadrosu ciddi anlamda güçlenen Fenerbahçe sezona şampiyonluk hedefi ile başladı. Normal sezonda sadece 2 mağlubiyet alan Fenerbahçe Ülker normal sezonu lider tamamladı. Playoff çeyrek finalinde Darüşşafaka ' yı 3-1 ile geçen sarı-lacivertliler , yarı finalde ezeli rakibi Galatasaray Cafe Crown 'u 3-0 ile geride bırakarak finalde Efes Pilsen ile eşleşti. Final serisinde Efes Pilsen i 4-0 ile geçen Fenerbahçe Ülker sezonu şampiyon olarak tamamladı. Böylece Fenerbahçe, tarihindeki 2. şampiyonluğa ulaşmış oldu.

Avrupa' da ise katıldığı Euroleague de ilk tur gruplarında 8 takım arasında 7. olabilen Fenerbahçe Ülker Avrupa kupalarına erken veda etti.

2007-2008 Sezonu
Sezona Aydın Örs' ün yerine Bogdan Tanjevic i getirerek giriş yapan Fenerbahçe Ülker, transferde Sloven oyuncular Gasper Vidmar ve Emir Preldzic' i kadrosuna dahil etti. Daha sonra ise James White ve Tarence Kinsey kadroya katılan isimler oldular. Fenerbahçe Ülker ligde normal sezonu 21 galibiyet ve 9 mağlubiyet ile Beşiktaş Cola Turka ve Efes Pilsen'in arkasından 3. sırada tamamladı. Play-off çeyrek finalinde Antalya Büyükşehir Belediyesi ile eşleşen Fenerbahçe Ülker turu 3-1 ile geçti. yarı finalde Efes Pilsen ile eşleşen Fenerbahçe Ülker 1-0 önde başladığı seriyi 3-0 ile geçmeyi başardı. Finalde Türk Telekom ile eşleşen Fenerbahçe Ülker rakibine 4-1 üstünlük kurdu ve üst üste 3. kez şampiyonluğa ulaşma sevincini yaşadı.

Türkiye Kupası' nda ise yarı finalde Efes Pilsen'e elenerek kupanın dışında kaldı.

Fenerbahçe Ülker, Avrupa'da ise Euroleague'de ilk 8 takım arasına kalarak tarihindeki en büyük Avrupa başarısına ulaştı.

2008-2009 Sezonu
Türkiye Basketbol Ligi'nde final oynayan Fenerbahçe Ülker rakibi Efes Pilsen'e 4-2 kaybetti. Euroleague de ise Top 16 ya kalma başarısı gösterdi.

2009-2010 Sezonu
Fenerbahçe Ülker, finalde Efes Pilsen'e 4-2 üstünlük sağlayarak şampiyon olmuştur.

2010-2011 Sezonu

Fenerbahçe Ülker, finalde Galatasaray Cafe Crown'a karşı 4-2 üstünlük sağlayarak şampiyon olmuştur.

2012-2013 Sezonu
Takım Türkiye ve Avrupa Kupalarındaki hedefleri için ilk olarak koç Neven Spahija ile yollarını ayrımış yerine Montepaschi Siena'yı üst üste 6 İtalya ligi şampiyonluğuna ve 2 kez de Euroleague dörtlü finali'ine çıkaran Simone Pianigiani ile anlaşmıştır. Oyuncu olarak ise kadrosuna kendi posizyonlarında Avrupanın en iyi oyuncularından olan Bo McCalebb, Romain Sato, David Andersen J.R Bremer, Mike Batiste'i ve TBL'nin önde gelen oyuncularından İlkan Karaman ve Barış Ermiş'i kadrosuna kattı.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Ekim 2012       Mesaj #29
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Güncel kadro
  • Bo McCalebb
  • Ömer Onan
  • Barış Ermiş
  • Romain Sato
  • J.R Bremer
  • David Andersen
  • Kaya Peker
  • Oğuz Savaş
  • Metecan Birsen
  • Can Maxim Mutaf
  • Mike Batiste
  • İlkan Karaman
  • Bojan Bogdanović
  • Emir Preldžič
Türkiye'deki Başarıları

Türkiye Erkekler Basketbol Ligi:
  • Şampiyon (5): 1990-91, 2006-07, 2007-08, 2009-10, 2010-11
  • İkinci ( 8 ): 1967-68, 1969-70, 1970-71, 1982-83, 1984-85, 1992-93, 1994-95, 2008-09
  • Üçüncü ( 8 ): 1983-84, 1987-88, 1991-92, 1993-94, 1995-96, 1997-98, 1998-99, 2004-05
  • Klasman Ligi Lideri ( 8 ): 1982-83, 1984-85, 1987-88, 1989-90, 1990-91, 1991-92, 2006-07, 2010-11
Türkiye Kupası:
  • Şampiyon (3): 1966-67, 2009-10, 2010-11
  • Final (3): 1993-94, 1996-97, 1998-99
Cumhurbaşkanlığı Kupası:
  • Şampiyon (4): 1989-90, 1990-91, 1993-94, 2006-07
  • Final ( 6 ): 1984-85, 1987-88, 2007-08, 2008-09, 2009-10, 2010-11
Basketbol Şampiyonası:
  • Şampiyon (3): 1956-57, 1958-59, 1964-65
  • İkinci ( 6 ): 1953-54, 1955-56, 1957-58, 1962-63, 1963-64, 1966-67
  • Üçüncü (2): 1954-55, 1960-61
  • Dördüncü (1): 1965-66
İstanbul Basketbol Ligi:
  • Şampiyon (7): 1954-55, 1955-56, 1956-57, 1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66
  • İkinci (3): 1950-51, 1953-54, 1957-58
  • Üçüncü (5): 1946-47, 1947-48, 1949-50, 1958-59, 1959-60
  • Dördüncü (2): 1951-52, 1960-61
Basketbol Federasyon Kupası:
  • Şampiyon (5): 1953-54, 1957-58, 1958-59, 1959-60, 1960-61
  • İkinci (2): 1947-48, 1950-51
İstanbul İkinci Basketbol Ligi:
  • Şampiyon (1): 1945-46
  • Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Kupası:
  • Şampiyon (1): 1991-92
  • Final (1): 1989-90
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Kupası:
  • Şampiyon (1): 1987-88
Avrupa'daki Başarıları

Turkish Airlines Euroleague:
  • Çeyrek Final (1): 2007-08
  • Top 16 (4): 1998-99, 2008-09, 2010-11, 2011-12
EuroCup Challenge:
  • Üçüncülük (1): 2003-04
  • Dördüncülük (1): 2004-05
  • Top 16 (1): 2005-06
Saporta Kupası:
  • Çeyrek Final (1): 1994-95
  • Top 16 (2): 1996-97, 1999-00
  • Top 32 (2): 1983-84, 1997-98
Koraç Kupası:
  • Çeyrek Final (2): 1995-96, 2000-01
  • Çeyrek Final'e Kalma Grubu (3): 1984-85, 1992-93, 1993-94
Kuzey Avrupa Ligi:
  • Çeyrek Final'e Kalma Grubu (1): 2001-02

Özel Kupalar
  • 4'ler Kupası (1944-45)
  • Trakya Kupası (1945-46)
  • İTÜ Rektörlük Kupası (1953-54)
  • 19 Mayıs Kupası (1953-54)
  • Vali Gökay Kupası (1954-55)
  • Milliyet Gazetesi Kupası (1954-55)
  • Türkiye-Yugoslavya Dostluk Kupası (1954-55)
  • Rövanşlar Kupası (1954-55)
  • Nato Kupası (1955-56)
  • Teşvik Turnuvası Kupası (1955-56)
  • Zafer Kupası (1956-57)
  • Cihanoğlu Kupası (1956-57)
  • Teşvik Turnuvası Kupası (1956-57)
  • Yaz Turnuvası Kupası (1961-62)
  • Taçspor Kupası (1970-71)
  • Taçspor Kupası (1975-76)
  • Yeşilköy Kupası (1979-80)
  • Bursa Dostluk Kupası (1982-83)
  • Basketbol Hakemleri Derneği Kupası (1984-85)
  • Efes Pilsen Kupası (1984-85)
  • İstanbul Osman Erverdi Kupası (1985-86)
  • Ankara Osman Erverdi Kupası (1985-86)
  • İzmir Fuar Kupası (1987-88)
  • Osman Erverdi Kupası (1987-88)
  • Önder Okan Kupası (1988-89)
  • Uluslararası Efes Pilsen Kupası (1989-90)
  • Karşıyaka Kupası (1989-90)
  • Tofaş SAS Kupası (1990-91)
  • Karşıyaka Kupası (1990-91)
  • Özkan Alisbah Kupası (1991-92)
  • Ülker 50. Yıl Kupası (1994-95)
  • İstanbul Dörtlü Turnuva Kupası (2000-01)
  • İzmir Dostluk Turnuvası (2003-04)
  • Abdullah İnce Kupası (2004-05)
  • TÜBAD Turnuvası Kupası (2004-05)
  • Karşıyaka - Pınar Cup Kupası (2005-06)
  • Mirza Delibasic Kupası (2009-10)
  • Cagliari Turnuvası Kupası (2012-13)
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Ekim 2012       Mesaj #30
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Avrupa Tarihi

Fenerbahçe Avrupa kupalarına 2011-12 sezonuyla beraber 30 kere katılmıştır.İlk sezonları kötü performans çizen Fenerbahçe ilk başarısını 1984-85 sezonunda Koraç Kupasında 3.tur oynayarak göstermiştir.Bu başarıdan sonra yine bir düşüş içine giren Fenerbahçe Basketbol Takımı 1995-2008 sezonları arası fırtına gibi esip 3 çeyrek final(1 tanesi Euroleague) ve 1 Final Four oynamıştır.Avrupa Kupalarında şimdiye kadar 274 maça çıkan Fenerbahçe 140 galibiyet 134 yenilgi almıştır.Fenerbahçe Euroleaguede şimdiye kadar 7 kez (1998-99,2006-07,2007-08,2008-09,2009-10, 2010-11 ve 2011-12) yer aldı.Bir kere çeyrek final oynamayı başaran Fenerbahçe dört kez de son 16 takım arasına kaldı.Euroleague şimdiye kadar 96 maça çıkan Fenerbahçe 43 galibiyet 53 yenilgi aldı.

Yıl Yıl Avrupa'da Fenerbahçe

1957-58 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası

1959-60 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası
1.turda İsrail'in Maccabi Tel Aviv takımı çekilince 2. tura yükseldi. 2.turda Bulgaristan'ın Akademik Filibe takımına elendi (61-69, 55-70).

1965-66 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası
1.turda Romanya'nın Dinamo Bükreş takımını ilk maçta 85-71 yenerek Avrupa kupalarındaki ilk galibiyetini aldı. Ancak rövanşta 75-58 yenilerek üç sayı averajla elendi.

1967-68 Avrupa Kupa Galipleri Kupası

1.turu bay geçti. 2. turda Fransız AS Villeurbanne Lyon'u ilk maçta 68-61 yenmesine rağmen deplasmanda 48-64 yenildi ve elendi.

1983-84 Avrupa Kupa Galipleri Kupası
16 yıl sonra çıktığı Avrupa arenasında 1. turu bay geçti, 2. turda Romen Steaua Bükreş ile eşleşti. İlk maçı 81-67 kazanmasına rağmen, rövanşta 83-65 yenilerek 4 sayı averajla elendi.

1984-85 Koraç Kupası
2. turda Macar ZTE Zalaegerszeg'i 78-84 ve 74-55 ile eledi ve tarihinde ilk kez tur atladı. 3. turda Yugoslav Boraç Çaçak'ı 93-82 ve 85-89 ile eledi ve tarihinde ilk kez çeyrek final grubuna kaldı. Grup maçlarında SSCB'den Budivelnik Kiev'e 67-91, 79-82; Fransız Stade Francais Paris'e 89-124, 88-91; İtalyan Olimpia Milano'ya da 88-108, 85-103 yenilerek elendi.

1985-86 Avrupa Kupa Galipleri Kupası

1. turda eşleştiği Çekoslovak Chemosvit Svit'e deplasmanda 104-76 yenildi, rövanşta 94-71 galip gelmesine rağmen, 5 sayı averajla elendi.

1988-89 Koraç Kupası

1. turda Yugoslav Kızılyıldız Belgrad'a 64-101 ve 79-87 yenilerek elendi.

1989-90 Koraç Kupası
1. turda Yugoslav Saraybosna'ya 86-92 ve 68-86 yenilerek elendi.

1990-91 Koraç Kupası
1. turda Belçika takımı RBC Verviers Pepinster'i ilk maçta 83-77 yenmesine rağmen, rövanşı 59-78 kaybederek elendi.

1991-92 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası+Kupa Galipleri Kupası

1. turu maç yapmadan geçti. 2. turda İspanyol Barcelona'ya 73-79 ve 50-95 yenilerek elendi. Statü gereği Kupa Galipleri Kupası 3. turundan devam ettiyse de bu turda Alman ALBA Berlin'e 83-99 ve 78-82 yenilerek elendi.

1992-93 Koraç Kupası
1. turda Gürcü Tiflis Merani'yi 108-78 ve 103-68 yenerek eledi. 2. turu da Romen Politechnika Temeşvar'ı 126-62 ve 96-61 yenerek geçti. 3. turda İsrail'den Maccabi Rishon'u 86-76 ve 79-78 yenerek 8 yıl aradan sonra çeyrek final grubuna kaldı. Grup maçlarında Belçikalı Charleroi'ya 75-80 yenildi, rövanşı 75-70 aldı. İtalyan Clear Cantu'ya 97-80 yenildi, rövanşı 73-62 ile aldı. Hırvat KK Zagreb'i ilk maçta 77-64 yendiği için rövanşta 12 sayılık yenilgi bile çeyrek finale çıkmasına yetecekken 83-66 yenildi ve grupta 3. sırada kalarak elendi.

1993-94 Koraç Kupası

Sarı-lacivertli takım bir önceki sezondaki başarılarını sürdürdü. İlk turu bay geçtikten sonra ikinci turda Çek takımı Sparta Prag'ı 87-96 ve 95-56 ile geçti, Üçüncü turda ise Belçikalı ABB Leuven'i 91-85 ve 98-88 yenerek yine çeyrek final grubuna kalmayı başardı. Grup maçlarında ilk iki maçını Yunan Panionios'a 71-86 ve İtalyan Stefanel Milano'ya karşı 79-87 ile kaybeden sarı-lacivertliler, İspanyol Natwest Zaragoza'yı 65-62 ve 82-81 yendi, Harun Erdenay'ın 44 sayı attığı maçta Panionios'u 102-87 ile hezimete uğrattı, ancak çeyrek finale çıkacak takımın belirleneceği maçta İstanbul'da Milano'ya 80-81 yenilerek yine grup üçüncüsü oldu.

1994-95 Saporta Kupası

Fenerbahçe, 1. turda Avusturya'nın Süba Sankt Pölten takımına deplasmanda 79-81 yenilse de rövanşta 131-67 ile sürklase ederek eledi ve 2. tura çıktı. Bu turda İsveç'in Kärcher Hising Karra takımını 81-62 79-95 ile kılpayı eleyerek yarı final gurubuna kalmayı başardı. İlk maçta, o sezon şampiyon olacak İtalyan Benetton Treviso'yu 80-72 yenmesine rağmen, evinde gösterdiği başarıyı deplasmanda gösteremedi. Letonya'dan Broceni Riga'ya 72-85 yenildi, İstanbul'da 89-80 yendi. Benetton Treviso'ya 86-97 kaybetti. İsrail'den Hapoel Tel Aviv'e 87-91 yenildi, rövanşta 70-63 galip geldi, Polonya'dan WTK Wloclawek Nobiles'e de 83-95 mağlup oldu, İstanbul'da 108-93 yendi. Yine o sezon Treviso ile final oynayan Baskonia Vitoria Taugres'e her iki maçta da 82-90 90-97 yenildi. Grupta 3. olan Fenerbahçe böylece bu kupada en başarılı altı takımdan biri oldu ancak grupta ilk ikiye giremediği için yarı finale yükselemedi.

1995-96 Koraç Kupası

1. turu bay geçtikten sonra 2. turda Belçika'nın ünlü ekibi Maes Pils Antwerp takımını her iki maçta da 92-61 ve 67-65 ile mağlup ederek safdışı bıraktı. 3. turda bu defa Fransa'nın ünlü Dijon takımını 72-69 ve 91-68 ile yine iki galibiyetle eledi ve tarihinde dördüncü kez çeyrek final gruplarına kaldı. O sene final oynayacak olan Stefanel Milano'ya her iki maçta da yenildi (67-81, 73-79), 4 yıl önce İstanbul'da final four oynayan İspanyol Estudiantes'i 83-76 ve 100-89 yendi, Yunan Sporting Atina'ya ise 90-106 yenildi,98-78 yendi ve grup ikincisi olarak tarihinde ilk kez çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde o yıl kupayı kazanacak olan Efes Pilsen'e 68-95 ve 74-56'lık sonuçlarla elendi. Bu sezon Fenerbahçeli Dallas Comegys Koraç Kupası ribaund kralı oldu.

1996-97 Saporta Kupası
Son 16 takım arasına kaldı. Hapoel takımına 1 sayı(78-91,69-57) averajıyla elendi.

1997-98 Saporta Kupası

Son 32 takım arasına kaldı ve elendi.

1998-99 Euroleague

A grubunda Zalgiris Kaunas,Pau Orthez,Tau Ceremica,Varesse Roosters ve Avtodor Saratov takımlarıyla eşleştik ve 10 maçta 6 galibiyet 4 yenilgi ile 2. olarak tamamladık.Statü gereği aynı grubun devamı niteliğiyle diğer grubun son üçü olan Cibona Zagreb,TDK Manresa,Kk Ccrvena Zvezda Belgrade karşılaştık.Burada da 3 galibiyet 3 yenilgi alan Fenerbahçe son 16 takım arasına kaldı.Bu turda Real Madrid takımına 2-0(81-89, 74-85)la elendi.Bu sezonun önemli bir olayıda olayı İbrahim Kutluay bu ligin sayı kralı olarak önemli bir başarıya imza atmıştır.

1999-00 Saporta Kupası

6 takımlı F grubundan 5. olarak 1.turda elendi.

2000-01 Koraç Kupası
Ön elemede Bosna Hersek takımını 75-78,73-65 skorlarla eledi.D grubunu 6 maçta 5 galibiyet 1 yenilgi ile bitirerek 2.tura kaldı.2.turda Bulgar BC Levski takımını 86-87 ve 90-79 skorlarla eledi ve çeyrek finale kaldı.Bu turda Hollandanın Ricoh Astronouts (79-93,79-69) takımına elendi.

2001-02 Koraç Kupası+Kuzey Avrupa Ligi

Koraç Kupası 1, ön eleme turunu maç yapmdan geçti.2. ön eleme turunda Rusya'nın Euras Ekaterinburg elenince Avrupa Kupalarına Kuzey Avrupa Liginden devam etti.Kuzey Arupa Ligi Güney grubunda 9.takım arasından 4. olarak 2.tura yükseldi.Bu turda sonuncu olarak elendi.

2003-04 FIBA Avrupa Kupası

İsrail’in Hapoel Meshek Wings Galil Elyon takımın eleyerek Güney Konferansına yükseldi(son 16 takım).Tuborg Pisener takımını düzenlediği Güney Konferansında ev sahibine 84-67 yenilen Fenerbahçe 3.lük maçında Kıbrıs'tan Keravnos Keo takımını 99-94 yenince bu kupayı 3. kapattı.

2004-05 FIBA Avrupa Kupası
Çeyrek Finale kaldı.Çeyrek Finalde Beşiktaşla eşleşen Fenerbahçe rakibini 2-1 geçince dörtlü finale kaldı.İlk rakibi Ukranyanın BC Kiev takımıydı.Bu maçı Fenerbahçe 88-72 kaybedince 3.lük maçı oynamak zorunda kaldı.3.lük maçında da Rusyanın BC Khimki takımına 86-79 yenilince bu kupayı 4. kapattı.

2005-06 FIBA Avrupa Kupası

İlk turda BC Kalev,Lemosos ve Paok takımlarının olduğu grupta 5 galibiyet 1 yenilgi ile bir üst tura yükseldi.2.turda rakipleri Cez Nymburk BC kyıv Dynamo St. Petersburg takımlarıydı.3 galibiyet 3 yenilgi ile bu grubu 1 sayı averajıyla 3. tamamlayıp elendi.

2006-07 Euroleague

CSKA Moskova,Winterthur Barcelona,Benetton Treviso,Zalgiris Kaunas,Pau Orthez,Aris,Basket Napoli takımlarının olduğu 1.turda 5 galbiyet 9 yenilgi ile grubu 7. tamamlayıp elendi.

2007-08 Euroleague

1.turda Panathinaikos,Winterthur Barcelona,Partizan,Lottomatica Roma,Real Madrid,Brose Baskets,Chorale Roanne takımlarıyla yaptığı 14 maçı 6 galibiyet 8 yenilgiyle 4. tamamlayıp 2.tura çıktı.Bu turda Tau Ceremica,Lietuvos Rytas ve Aris TT Bank takımlarına karşı 3 galibiyet 3 yenilgi aldı ve grubu 2. bitirip çeyrek finale yükseldi.Çeyrek Finalde İtalyanın Montespachi Siena takımına 2-0 yenilerek elendi.

2008-09 Euroleague

Fenerbahçe Tau Ceremica,Lottomatica Roma,Alba Berlin,Joventut,Union Olimpija olduğu grubu 6 galibiyet 4 yenilgi ile üçüncü tamamlayıp 2.tura çıktı.İkinci turda CSKA Moskova,Montespachi Sienave Cibano Zagrep ile eşleşen Fenerbahçe 6 maçta 1 galibiyet 5 yenilgi ile son sırada kalarak elendi.

2009-10 Euroleague
Fenerbahçe Regal Barcelona, Montepaschi Siena, Zalgiris Kaunas, Cibano Zagrep, Asvel Lyon Villaurbanne takımlarının olduğu 1.tur grubunda 3 galibiyet ve 7 yenilgi alarak elendi.

2010-11 Euroleague
Fenerbahçe Regal Barcelona, Montepaschi Siena, Cibano Zagrep, Lietuvos Rytas, Cholet Basket takımlarının olduğu 1.tur grubunda 7 galibiyet ve 3 yenilgi alarak grubunu 2. bitirdi ve bir üst tura çıktı.Son 16 turunda Olympiakos, Valencia ve Zalgiris Kaunas ile eşleşen Fenerbahçe Ülker ilk 3 maçı almasına rağmen son 3 maçı kaybederek 2. turda elendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

2 Ekim 2016 / Misafir Spor
23 Aralık 2011 / Misafir Spor
19 Haziran 2016 / Kral_Aslan Spor