Arama

Ata Sporumuz Güreş

Güncelleme: 10 Haziran 2016 Gösterim: 235.964 Cevap: 30
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
29 Kasım 2005       Mesaj #1
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime

Güreş Nedir?


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  Güreş Nedir.jpg
Gösterim: 3360
Boyut:  33.9 KB
Türk spor tarihinde engin, Türk spor geleneğinde zengin bir yere sahip olan güreş sporu, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. Bütün sporların prototiplerinde olduğu gibi, güreşte eski devirlerde savaşa hazırlık amacıyla yapılmaktaydı. Eski Türklerde de bu amaç var olmakla birlikte özel ve genel toylarda (şenlikler/ merasimler), yuğ (yas) merasimlerinde, pazar ve panayır yerlerinde, yaylada konup göçüşlerde ve her türlü buluşma ve kaynaşma yerlerinde yapılmıştır.

Diğer bir bakışla güreş, Türkler de siyasi ve askeri, dini, sosyal ve kültürel bir çok fonksiyonların yerine getirilmesinde en önemli aksiyonlardan biri olmuştur. Ayrıca, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapı ve yaşayışında ayrılmaz bir parçası görünümünü almıştır. Dolayısıyla sosyal bütünleşmeye ve sosyalleşme sürecine de büyük katkılar sağlamıştır. Böylece eski medeniyetlerin hemen hepsinde görülen güreş sporu, hiçbir zaman Türklerde ki kadar çok yönlü fonksiyonları icra etmemiştir (Balgambayev,1981).

IXX. asrın ortalarından itibaren çağın değişmesine ve gelişmesine paralel olarak, Türk Güreşi de bünyesinde bulundurduğu bu çok yönlü fonksiyonların bir çoğunu, belki de tamamına yakınını kaybetmiştir.

Ancak, spora olan ilgi bütün dünyada gün geçtikçe daha da artmıştır. Milli düzeyden milletlerarası düzeye çıkan ve uluslar arası spor halkasına eklenen branş sayısı her gün biraz daha artmıştır. Bunun en bariz örneği; İlk modern olimpiyatta (1886) yapılan spor branşları ile son olimpiyatta (2000) yapılan spor branşları sayılarında ki artışla görülebilmektedir. Olimpiyatlara katılan ulus sayısı da buna paralel olarak artmıştır.

Fakat, milli düzeyden milletlerarası düzeylere çıkan sporlarda daha ziyade gelişmiş ülkelerin ağırlıkları görülmektedir. Bu durum sporun milletlerarası kültürel temaslarının yanı sıra, milletlerin birbirlerine siyasi ve kültürel propaganda yaptıklarını da göstermektedir. Milletlerarası spor halkasına yeni bir spor ekleyen uluslardan daha fazla, geçmişte bünyesinde bir çok sporu barındıran Türkler, bırakın bu sporları milletlerarası spor halkasına eklemeyi; milli kültür halkası için de bile yeterince barındıramamışlardır.

Zamanla bir takım gelenekler ortadan kalkmış veya orijinalliğini yitirmiştir. Bu durum telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açmıştır. Türk kültür hayatında büyük öneme haiz olan geleneksel güreşlerde, bu durumdan kendisine düşen payı almıştır. Kahramanmaraş yöresinde yakın tarihe kadar çok yaygın olan Şalvar Güreşi vardı ki, bu güreş her bakımdan günümüz minder güreşi ( özellikle serbest güreş) için çok önemli bir altyapı potansiyeliydi. Fakat, senede bir kez çok zorluklar altında ancak yapılabilmektedir.

Yine Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na (GSDF) bağlı olarak Gaziantep ve Hatay yörelerinde yapılan Aba Güreşleri bulunmaktadır. Günümüzde az da olsa hala yapılmakta olan bu güreşlerden özellikle Hatay yöresinde yapılanı; günümüz Orta ve Kuzey Asya ile Kafkasya da hala çok yaygın olarak yapılan ( Abbotov, 1991; Bektenov ve Musim, 1978) aba güreşleriyle her bakımdan aynilik ve orijinallik taşımaktadır. Bu güreşlerin çok önemli bir yanı da, eski Türk geleneğinde olduğu gibi hala Orta ve özellikle Kuzey Asya Türk halklarının bayanlarının da yapmış olmalarıdır. Hatay usulü aba güreşlerinin diğer bir önemli yanı da, minder güreşiyle teknik ve fizyolojik açıdan benzer oluşudur. Bu bağlamda aba güreşi; hem alt yapı ve potansiyel açıdan hem de Türk bayan güreşini kalkındırmak bakımından önem arz ettiği görülebilmektedir.

Güreş Federasyonu (TGF)’na bağlı olarak organize olan Karakucak ve yağlı Güreşlerde bulunmaktadır. Bunlardan karakucak güreşleri eskisi kadar yoğun yapılmamakla birlikte; eskiden beri serbest güreşin bölgesel potansiyelliği ve başarı grafiği ile paralel bir seyir izlediği bilinmektedir. Bu durum, karakucak güreşlerinin nazari-dikkate alınmasını gerektirmektedir.

Yağlı Güreş


yukarıda adı geçen aba, şalvar ve karakucak güreşleri kadar geleneksel Türk unsurlarını, rituel sujeleri vs. bütün proto özellikleri üzerinde taşımamaktadır. Aynı zamanda minder güreşlerine de bir alt yapı görünümünde değildir. Çünkü yağlı güreş fizyolojik açıdan minder güreşleriyle farklılık göstermektedir. Ancak, yağlı güreşin günümüzde dahi bazı bölgelerde birinci lig futbol derbi maçları kadar bir sektörü bulunmaktadır. Bu açıdan göz ardı edilmemesi kanaati hasıl olmaktadır.

Minder güreşi (serbest ve Greko-Romen), Türkiye ye ilk geldiği yıllarda klasik (geleneksel) güreşlerin gölgesinde kalsa da, kısa sürede kendisini toparlamıştır. 1970’li yıllara kadar ülkenin en popüler ve sektörel bir sporu olan güreş, ondan sonraki yıllarda bu popülaritesini yavaş-yavaş yitirmiştir. Günümüzde çok şeyde olduğu gibi sporun popülaritesi de kitle iletişim araçlarına bağlıdır. Medya diye tabir edilen bu araçların Türk güreşine yeterli düzeyde yer vermediği açıktır. Buna sebep olarak Türk güreş camiası veya FILA gösterilebilir.

Ancak, şöyle bir geriye dönüp bakıldığında; Türkiye’yi yurt dışında en iyi temsil etmiş branşın güreş sporu olduğu açıkça görülecektir. Dünyanın en büyük organizasyonu olan Olimpiyat oyunlarında şimdiye kadar Türkiye’nin aldığı toplam altın madalya sayısı 33’dür. Bunun 27’si güreşten gelmiştir. Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında güreşin getirdiği altın madalya sayısı ise, yaklaşık bunun altı katıdır. Güreş camiasının bütün sporlara çok iyi gözle baktığı; güreşçilerin komple sporcu oluşlarıyla da ortadadır. Fakat, uluslararası düzeyde Türkiye ye hiç şampiyonluk yaşatmamış branşları saatlerce, günlerce, aylarca ve hatta yıllarca medyadan seyrederken; bu denli başarı kazandırmış güreşi, hiç denecek kadar az görmek veya hiç görememek; hem Türk güreş severleri üzmekte hem de Türk güreşinin bu ilgisizliği hakketmediği kanaati hasıl olmaktadır.

Bazı yabancı uzmanların güreşe en yetenekli ve istekli insanların başında Türklerin geldiğini hem teoride (Sımakov,1984) hem de pratikte (Sapunov, 2001) belirtmektedirler. Türkiye de güreş sporunu yapacak çağda insanların çokluğu ve bu spora istekli pilot bölgelerin sıklığı herkes tarafından bilinmektedir. Bura da yetkili ve ilgililere, Türk güreşini dünyada hak ettiği yere getirebilmek için, maddi manevi imkanları en iyi şekilde değerlendirmek kalmaktadır. Elbette ki bu işte kolay değildir. Güreş alanıyla ilgili akademisyen ya da uzman kişilerin samimi veya özverili olmalarının da yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Part-Time çalışmalarla Türk güreşinin bir yerlere gelemeyeceği özellikle son beş yılda yeterince anlaşılmıştır. Bütün olumsuzlukları olumlu yöne çevirmek; mevcut potansiyelleri en verimli veya başarılı hale getirmek; aynı zamanda profesyonellik gerektirdiği açıktır. Alanında uzmanlaşmış kişi veya akademisyenlerin zamanlarının tamamını veya bir çoğunu Türk güreşine ayırmalarının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

Olimpiyat oyunlarında ülkemizi temsil eden Güreşçilerimizin kazandıkları başarılar...

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Haziran 2016 14:16 Sebep: kırık link
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
29 Kasım 2005       Mesaj #2
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Ad:  Güreş Nedir-2.jpg
Gösterim: 1995
Boyut:  29.5 KB

Güreşin Felsefesi


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Gençliğinde güreşle ilgilenen ve yakın zaman önce vefat eden Amerikalı ünlü tiyatro yazarı Arthur Miller bakın güreşi nasıl anlatıyor. Güreş belki de organize sporlar alanında varolan en arınmış atletik yarışmadır. Sopa, top, hokey sopası gibi aletlerin olmadığı ve kimsenin kaybettiğinde birbirine aşağılar şekilde parmak yöneltmediği bir spordur.

Stratejinizi tekrar düşünmeye, tekrar grup oluşturmaya ya da durup bir nefes almaya zamanınız yoktur. Hakem "güreşin!" dediğinde kafanızdaki her şey silinir. Minderin dört köşesinin dışındaki her şey silinir ve görünmez olur. Orada yalnız siz ve rakibiniz vardır, yalnızsınızdır ve kimin zaferi kazanacağı konusuna kilitlenmişsinizdir. Bütün varlığınız bu çaba içine gömülmüştür; gücünüz, arzunuz ve kazanma azminiz şampiyon olma çabasıyla bir araya gelmiştir.

Güreş yoğun ve hayli rekabet isteyen bir çabadır. ,
Güreş sporcuya içindeki büyük gücü ve kuvveti çıkarmasını sağlar çünkü güreş kas gruplarını ve büyük bir atletik yeteneği içinde barındırır; gerçekten rekabet isteyen bir güreşçiyi bir zamanlar kendisi hakkında düşündüğünün de ötesinde fiziksel ve moral olarak itekler. Bütün sporlar içinde güreş belki de fiziksel gelişme için en iyi spordur. Bir antrenman esnasında bir güreşçi sürekli gücünü, kıvraklığını, dayanıklılığını, dengesini hızını ve tekniğini geliştirmeye çalışır.

Güreşçiler hazırlık ve sıkı çalışmanın değerini ve hayattaki hedeflerine ulaşmadaki rolünü öğrenirler. Güreşçilerin minderde öğrendiklerini gerçek hayat tecrübelerine aktarmaları beklenir. Güreşçiler kendine yeterli, akıl ve fiziksel yönden zinde, müthiş çalışma ahlakı olan, disiplinli, rekabetçi ve sorumludurlar. Güreşçiler aynı zamanda hedef tutkunu ve kendine çok güvenen kişilerdir. İşte böyle Amerikalı yazarın güreş üzerine yazdığı bir deneme. Siz hiç bizim edebiyatçılarımızın, Ata sporumuz güreş üzerine bir deneme yazdığını hatırlıyormusuz? Ben hatırlamıyorum...
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 00:44
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2005       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Türk gibi kuvvetli


MsXLabs.org

3 Ata sporumuz güreş, Türk sporunun yüz akı oldu. Dünyayı tetreten pehlivanlarımız ‘‘Türk gibi kuvvetli’’ sözünün yaratıcısıydılar. 1948 Londra Olimpiyatları'nda tam 6 altın madalya ile büyük sükse yapan ve dünya minderlerinin patronu olan Türkiye, güreşte hep ilklere imza attı.

ATA sporumuz güreş, dünya minderlerinde yüz akımız oldu. 1948 Londra Olimpiyatlarında 6 altın madalya ile büyük sükse yapıp minderin patronu olan Türk güreşi, sonraki yıllarda madalya grafiğinde zaman zaman dalgalanmalı dönemler geçirdi. O dünya minderlerini titrettiğimiz dönemlerden sonra Rusya'nın büyük atılım yapması sonucu altın madalyaya hasret kaldığımız buruk yıllar yaşadık. Ancak son beş yıl içinde minderlerde hem sarsılan itibarımızı geri aldık, hem de ilk'lere imza attık.

Ahmet Ayık, Sadettin Tantan ve İsmail Demirci'nin federasyon başkanlıkları dönemlerinde Türk güreşi hem Sovyet hegemonyasını yıktı, hem de muhteşem zaferlere imzasını attı.

17'lİK ŞAMPİYON


Tantan döneminde 94 yılında Toronto'da yapılan Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda 82 kilo güreşçimiz Sebahattin Öztürk 23 yıl sonra aynı yıl Stockholm'de düzenlenen Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda aynı kiloda Hamza Yerlikaya 17 yaşında 26 yıl aradan sonra ülkemize altın madalya mutluluğunu yaşatırken, İstanbul'da ev sahipliğini yaptığımız Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası'nda ise 27 yıl aradan sonra Rusya'yı geçip bir mucizeyi gerçekleştirerek takım şampiyonu olduk.

92 yılında Barcelona Olimpiyatlarında altın madalyaya ulaşan Akif Pirim 28 yıllık rüyayı gerçekleştirirken, Demirci federasyonu döneminde genç grekoromencilerimiz dünya şampiyonasında takım halinde şampiyon olurken, Rus saltanatına ilk kez son verme onurunu yaşadılar. 95 yılında Hamza Yerlikaya ile Hakkı Başar, 33 yıl aradan sonra ülkemize bir şampiyonada iki altın madalya kazandırma mutluluğunu tattırdılar.

YENİ DESTANLAR


Son başkan Ahmet Ayık federasyonu ile Türk güreşçileri minderlerde destanlara yenilerini eklediler. Grekoromen Milli Takımımız cumhuriyet tarihimizde ilk kez Dünya Kupasını, Dünya Milletler Kupasını ülkemize kazandırırken, Avrupa Şampiyon kulüpler Kupası'nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Grekoromen Güreş Takımı tarihimizin ilk şampiyonluğunu ülkemize hediye etti. Genç serbest takımımız yine tarihimizde ilk kez Rusya ile birlikte Avrupa takım şampiyonluğuna ulaşma başarısını elde etti.

Dünya minderlerinde ters grafik çizdiğimiz günlerde Sovyet mozayiğinin dağılmasından sonra iki ünlü Rus antrenör Sapunov ve Şahmuraov Türk güreşiesinin kötü giden talihini çevirirken, başarılarda payları büyüktü.

ASRIN GÜREŞÇİSİ


Son 10 yıl içinde yurdun çeşitli bölgelerinde açılan Güreş Eğitim merkezlerinden yetişen genç güreşçilerimiz Türk güreşinin geleceğinin temel taşları olurken, FİLA'nın ‘‘Asrın Güreşçisi’’ seçtiği Hamza Yerlikaya 25 ay dünya ve Avrupa şampiyonalarında rakiplerine tek puan bile vermedi.

Cumhuriyet tarihimizde güreşte ilk madalyayı 1936 Berlin Olimpiyatlarında Mersinli Ahmet Kireşçi bronz madalya ile kazandırırken, Olimpiyatlarda ilk altını aynı olimpiyatta Yaşar Erkan, Dünya şampiyonalarında 1950 yılında Stockholm'de Muharrem Caendaş, Avrupa şampiyonalarında 1946 da yine aynı şehirde Gazanfer Bilge kazandırdı.

GÜREŞİN ŞEREF KÜRSÜSÜ



OLİMPİYAT ŞAMPİYONLARI


Yaşar Erkan (61 kg-1936), Nasuh Akar (56 kg-1948), Mehmet Oktay (61kg-1948), Gazanfer Bilge (63kg-1948), Celal Atik (66kg-1948), Yaşar Doğu (73kg-1948), Mersinli Ahmet (Ağır-1948), Hasan Gemici (52kg-1952), Bayram Şit (63kg-1952), Mustafa Dağıstanlı (56kg-1956, 63kg-1960), Mithat Bayrak (73kg-1956, l960), Hamit Kaplan (Ağır-1956), Ahmet Bilek (52kg-1960), Müzahir Sille (61kg-1960),Hasan Güngör (79kg-1960), İsmet Atlı (87kg-1960), Tevfik Kış (87kg-1960), Kazım Ayvaz (70kg-1964), İsmail Ogan (78kg-1964), Mahmut Atalay (78kg-1968), Ahmet Ayık (97kg-1968), Mehmet Akif Pirim (62kg-1992), Hamza Yerlikaya (82kg-1996), Mahmut Demir (130kg-1996)

Dünya şampiyonları


Muharrem Candaş (87kg-1950 Stockholm), Ali Yücel (52kg, 1951-Helsinki), Nasuh Akar (57kg, 1951-Helsinki), Nurettin Zafer (62kg, 1951-Helsinki), Celal Atik (73kg, 1951-Helsinki), Hüseyin Akbaş (52kg, 1954-Tokyo, 57kg, 1957-İstanbul, 57kg, 1959-Tahran, 57kg, 1962-Toledo), Mustafa Dağıstanlı (57kg, 1954-Tokyo, 62kg, 1957-İstanbul, 62kg, 1959-Tahran), Mehmet Kartal (52kg, 1957-İstanbul), Hamit Kaplan (Ağır, 1957-İstanbul), Cemal Yanılmaz (52kg, 1963-Sofya), Rıza Doğan (67kg, 1958-Budapeşte), Kazım Ayvaz (73kg-1958 -Budapeşte, 70 kg, 1962-Toledo), Tevfik Kış (87kg, 1962-Toledo, 87kg, 1963 Helsinborg), Ahmet Ayık (97 kg, 1965 Manchester, 97kg, 1967 Yeni Delhi), Mahmut Atalay (78kg, 1966-Toledo), Salim Bak (52kg, 1971 Tokyo), Sebahattin Öztürk (82 kg, 1993 Toronto), Hamza Yerlikaya (82kg, 1993-Stockholm, 82kg, 1995-Prag), Turan Ceylan (74kg, 1994-İstanbul), Mahmut Demir (130kg, 1994-İstanbul), Hakkı Başar (90kg, 1995-Prag), Zekeriya Güçlü (130kg, 1997 -Krasnoyarsk), Ercan Yıldız (54kg, 1997 Wroclaw), Şeref Eroğlu (63kg, 1997-Wroclaw).

Avrupa şampiyonları


Gazanfer Bilge (62kg, 1946-Stockholm), Celal Atik (67kg, 1946-Stockholm), Yaşar Doğu (73kg, 1947-Prag, 73kg, 1946-Stockholm, 79kg, 1949-İstanbul), Adil Candemir (87kg, 1949-İstanbul),Mehmet Esenceli (52kg, 1966-Karlsruhe, 52kg, 1967-İstanbul), Hasan Güngör (87kg, 1966-Karlsruhe), Ali Yücel (52kg, 1949-İstanbul), Nasuh Akar (57kg, 1949-İstanbul), Servet Meriç (67kg, 1949-İstanbul), Celal Atik (73kg, 1949-İstanbul), Tevfik Kış (87kg, 1966-Essen), Sırrı Acar (78kg, 1967-Mınsk, 78kg, 1968 Vesteras), Hasan Sevinç (57kg, 1967-İstanbul), Nihat Kabanlı (63kg, 1967-İstanbul), Ahmet Ayık (97kg, 1967-İstanbul, 100kg, 1970 Berlin), Metin Alakoç (62kg, 1969-Modena), Ömer Topuz (Ağır, 1969-Modena), Sefer Baygın (48kg, 1972 Katowice), Reşit Karabacak (82 kg, 1983 Budapeşte), Ahmet Ak (57kg, 1989 Ankara), İlyas Şükrüoğlu (48kg 1989 Ankara), Fevzi Şeker (68kg, 1990 Poznan), Metin Kaplan (62 kg, 1991 Stuttgart), Ali Kayalı (100kg, 1991 Stuttgart), Sebahattin Öztürk (82kg, 1992 Kapoşvar), Ahmet Orel (52kg, 1993 İstanbul), Remzi Musaoğlu (57kg, 1993 İstanbul), Mahmut Demir (130kg, 1993 İstanbul, 130, 1995 Fribourg, 1996 Budapeşte), Muharrem Demireğen (57kg, 1994 Roma), Şeref Eroğlu (57kg, 1994-Atina, 57kg, 1996-Budapeşte, 63kg, 1998-Mınsk), Erol Koyuncu (74kg, 1994-Atina), Nazmi Avluca (74kg, 1996-Budapeşte), Hamza Yerlikaya (85kg, 1996-Budapeşte, 85kg, 1997-Kouvola, 85kg, 1998-Mınsk), Hakkı Başar (90kg, 1997-Kouvola), Yüksel Şanlı (69kg, 1998 Bratislava), Aydın Polatçı (130kg, 1998 Bratislava).

Unutulmayanlar



YAŞAR DOĞU
Türk güreşinin sembolüydü. 66 kilodan ağır siklete kadar çıktı, hem serbest hem de grekoromen güreşti. Nice şampiyonlar yetiştirdi.

CELAL ATİK
Dünya güreşinin mimarı olan büyük şampiyon, Atatürk'ün önerisiyle Doğan soyadını Atik olarak değiştirdi. Uzun yıllar Türk Milli Takımının Başantrenörlüğünü yaptı.

GAZANFER BİLGE
Londra Olimpiyatlarının unutulmaz takımının unutulmaz ismi. Onun ''sarma'' oyunu Dünya Güreş literatürüne geçti.

HÜSEYİN AKBAŞ
Ona serbest güreşin dünyada kralı denir. Serbest güreşin 52 kilosunda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük pehlivanıdır. Melbourne Olimpiyatlarında 12 kilo düşerek kürsüye çıktı.

MUSTAFA DAĞISTANLI

Yenilgi yüzü görmeyen büyük şampiyon. Spor tarihimize Olimpiyatlarda çifte altın madalya kazanarak geçti. 1973-1980 yıllarında 8 yıl AP milletvekili olarak TBMM'de görev yaptı.

AHMET AYIK
Türk güreş tarihinin en büyük şampiyonlarındandı. Kilosunda dünyanın en büyük güreşçisi Rus Medved ile İranlı Tahti'yi yenen tek güreşçi. İki dönem federasyon başkanlığı görevinde bulundu.

HAMZA YERLİKAYA

Son yıllarda greko minderinde bir güneş gibi doğdu. 17 yaşında ilk dünya şampiyonluğunu kazandı. Asrın güreşçisi seçildi. Yıldız, genç, ümit ve Büyüklerde Avrupa ve Dünya şampiyonluklarını kazandı. Atlanta Olimpiyatında altın aldı.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Haziran 2016 17:48 Sebep: Sayfa düzeni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2005       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

AHMET KİREÇÇİ - Güreş


"MERSİNLİ", KÜRSÜYE ÇIKAN İLK TÜRK


Ahmet Kireççi güreşe 1914 yılında, doğduğu Mersin'de başladı. İstanbul'a geldikten sonra Kumkapı Kulübü'nde hızlı güreşi ve tekniği ile dikkat çekince, 1931'de 17 yıl süreyle bırakmayacağı milli takıma seçildi. 1936'da Berlin'de serbest güreş stilinde kazandığı bronz madalya ile kürsüye çıkan ilk Türk sporcu olarak olimpiyat tarihine adını yazdırdı. "Mersinli" lakabıyla tanınan Ahmet Kireççi, 1948 Londra Olimpiyatları'nda ise bu kez grekoromen ağır sıklette altın madalya kazanmayı başardı. Üç Balkan şampiyonluğu da olan güreşçi, 1979'da Mersin'de geçirdiği trafik kazası sonucu hayata veda etti.

YAŞAR ERKAN - Güreş


İLK ALTIN MADALYAYI KAZANDIRDI


Küçük yaşlarda Erzincan'dan İstanbul'a geldi ve Kumkapı Kulübü'nde güreşe başladı. 1912 yılında doğan Yaşar Erkan Türkiye'ye 1936 yılında Berlin Olimpiyatları'nda ilk altın madalya kazandıran sporcu olarak biliniyor. Yaşar Erkan'ın Olimpiyat şampiyonluğunu kazanması üzerine Mustafa Kemal Atatürk, genç şampiyonu Berlin'e yolladığı şu telgrafla kutluyordu: "Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük bir iş yaptın. Artık adın Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar." Atatürk, şampiyon güreşçimize ayrıca iki gümüş vazo hediye etmişti. 1931 yılında ilk defa giydiği milli forma altında tam 16 yıl mücadele etti ve Olimpiyat şampiyonluğunun yanı sıra dört Balkan şampiyonluğu da kazandı. Milli takımı çalıştırdı.

HAMİT KAPLAN - Güreş


OLİMPİYATLARDA ÜÇ MADALYA


Milli güreşçi olan dayısı Adil Candemir'in özendirmesiyle 16 yaşında güreşe başladı. Askerlik görevini yaptığı sırada Denizgücü güreş takımına katıldı.1954 yılında milli takıma seçildi. On bir yıl boyunca 175 kez giydiği milli mayo ile üç Olimpiyatta üst üste madalya kazanmayı başardı. 1956 Melbourne oyunlarında altın madalya kazanan Hamit Kaplan, 1960'da Roma'da gümüş, 1964 yılında Tokyo'da yapılan Olimpiyatlarda bronz madalya almayı başardı. 1965 yılında geçirdiği iki ameliyattan sonra çok sevdiği güreşi ve sporu bıraktı. 10 yıllık güreş yaşamında uluslararası şampiyonalarda 20 madalya kazandı. Ayrıca 22 kez de Türkiye şampiyonu oldu, Kırkpınar yağlı güreşlerinde ağalık yaptı. 1933'te Amasya'da doğan Hamit Kaplan, 1976'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Ağır sıklette gerek serbest, gerek grekoromen stilde dalının en iyilerinden biriydi.

YAŞAR DOĞU - Güreş


EFSANE ŞAMPİYON


Türk güreşinin yenilmez şampiyonu. 1938'de Ankara'da askerliğini yaparken bir arkadaşının ısrarı ile Ankara Güreş Kulübü'ne girdi ve orada minder güreşine başladı. Bir yıl içinde milli takıma yükseldi. Avrupa'daki ilk turnuvasında tecrübesizliğine rağmen üç rakibini yendi, bir maçında sayıyla yenik sayılarak Avrupa şampiyonluğunu kaybetti. Tam 12 yıl süreyle milli takımda yer aldı. Bu süre içinde katıldığı yedi şampiyonanın altısında birinciliği kimseye kaptırmadı. Ay-yıldızlı mayoyla yaptığı 47 maçın 46'sını kazandı.1948 Londra Olimpiyatları'nda Türkiye'ye altın madalya getirdi. Hem grekoromen hem de serbest stilde, 66 kilodan 87 kiloya kadar birçok sıklette güreşti. Güreşi bıraktıktan sonra antrenörlük de yaptı. 1915 yılında Samsun'un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğmuştu. 1961'de Ankara'da vefat etti.

GAZANFER BİLGE - Güreş


BEŞ TUŞLA MADALYA


Karamürsel'de, Cumhuriyet'in ilan edildiği yıl dünyaya geldi. Güreşe 17 yaşında başlayan Gazanfer Bilge, askerlik görevini yaparken milli takıma seçildi. 1946 yılında Stokholm'de yapılan Avrupa şampiyonasında birinciliği kazandıktan sonra 1948 Londra Olimpiyatları'nda beş rakibini de tuşla yenerek, Türkiye'ye serbest stildeki ilk olimpik altın madalyayı getirerek tarihe geçti. Çok hızlı, teknik ve güçlü bir güreşçi olarak tanındı. Helsinki Olimpiyatları'na profesyonel olduğu gerekçesiyle alınmayınca, bir yıl sonra, 1953'te güreşi bıraktı. 2003'te Dünya Fair-Play Konseyi tarafından tanıtım - spora ve toplumsal hizmet dalında ödüle layık görüldü.

MUSTAFA DAĞISTANLI - Güreş


YENİLGİ YÜZÜ GÖRMEDİ


Samsun'un Balayır köyünde, 1931'de doğdu. Milli formayı 70'ten fazla kez giydi. O dönemin birçok büyük güreşçisi gibi o da karakucakla başladı. Minder güreşine Denizgücü Kulübü'nde geçiş yaptı. 1952 yılında, henüz bir yıllık güreşçiyken şampiyon Nasuh Akar'ı yenerek Türkiye şampiyonu oldu. Bir sonraki yıl ise milli takıma seçildi. Başarılı güreş yaşamında iki Olimpiyat (1956, 1960), üç dünya (1954, 1957, 1959), bir Dünya Kupası ve bir Balkan şampiyonluğu kazandı. Yurtiçinde 320 müsabakadan 319'unu, yurtdışında ise 73 müsabakadan 70'ini kazandı, üçünde berabere kaldı. Sonradan güreş antrenörlüğü yapan Mustafa Dağıstanlı, Samsun'dan Meclis'e seçilerek bir dönem milletvekilliği de yaptı.

HASAN GÜNGÖR - Güreş


1960 ROMA KAHRAMANLARINDAN


Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, 1934'te doğdu, 17 yaşında güreşe başladı. 1954'te başlayan milli mayo serüveninde, güreştiği serbest stilde 79 ve 87 kilolarda birçok şampiyonluk kazandı. Olimpiyatlarda biri 1960 Roma oyunlarında (altın), biri de 1964 Tokyo Olimpiyatları'nda (gümüş) olmak üzere iki madalya kazandı. Hasan Güngör'ün ayrıca birer Dünya, Avrupa, Balkan ve Akdeniz Şampiyonluğu bulunuyor. 1968 yılında 14 yıllık güreş yaş***** nokta koyan Hasan Güngör, Genç Milli Takımlar'dan başlayıp, A Milli Takım'a kadar çeşitli kademelerde 21 yıl antrenörlük yaptı.

İSMAİL OGAN - Güreş


YAŞAR DOĞU'NUN KEŞFİ


Doğduğu (1933) yerde, Antalya'nın Aksu ilçesine bağlı Macun Köyü'nde, 1954'te güreş yaparken unutulmaz şampiyon Yaşar Doğu tarafından keşfedildi. İlk ciddi turnuvası olan ve İstanbul'da düzenlenen 1957 Dünya Şampiyonası'nda 73 kiloda ikinci oldu. Hemen akabindeki yıl Dünya Kupası'nı kazanmayı başardı. 1960 Roma Olimpiyatları'nda ise finale kadar çıkmasına rağmen, bir anlık dalgınlığı sonucu Amerikalı rakibine puan kaptırınca şampiyonluğu kaçırdı. Dört yıl sonra, Tokyo Olimpiyatları'nda kilo artırarak 78 kiloda mindere çıkan Ogan, burada başarıya ulaştı ve altın madalyaya kazandı.. Ünlü güreşçi 52 kez forma giydiği milli takımı bıraktıktan sonra 10 yıl boyunca bölge antrenörlüğü yaptı.

MEHMET AKİF PİRİM - Güreş


28 YIL SONRA GELEN MADALYA


90'lı yılların en önemli Türk güreşçilerinden biri. 1992 Barselona Yaz Oyunları'nda tam 28 yıllık aradan sonra grekoromen stilde altın madalya kazandırdı. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda aynı başarıyı tekrarlayamasa da, 62 kilo grekoromen stilde bu sefer de bronz madalya almayı başardı. Aktif güreşi bıraktıktan sonra bir dönem milli takım baş antrenörlüğü yapan sporcunun ayrıca 1991 ve 1994 Akdeniz Oyunları'nda iki altın, 1993 Avrupa Şampiyonası'nda bir bronz ve 1992 Dünya Şampiyonası'nda bir gümüş madalyası da bulunuyor.

MİTHAT BAYRAK - Güreş


TÜRKİYE'YE İKİ ALTIN GETİRDİ


Sakarya'da, 1929'da doğdu. Spor yaş***** futbolla başlamasına rağmen, daha sonra, 1948'de Sakarya Güreş Spor Kulübü'nde güreşe yöneldi. Gazenfer Bilge, Mehmet Oktav, Hüseyin Erkmen ve Celal Atik gibi efsane isimler ona antrenörlük yaptı. Milli formayı ilk defa giydiği 1955 yılından sadece bir yıl sonra, 1956 Melbourne Olimpiyatları'nda Olimpiyat şampiyonu oldu. Mithat Bayrak bu başarısını 1960'ta Roma'daki oyunlarda tekrarladı. Grekoromen stilde Türkiye'nin en iyi güreşçilerinden biri kabul edildi. Almanya'da ayrıca antrenörlük yaptı.
Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Haziran 2016 14:26
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
13 Aralık 2005       Mesaj #5
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime

TÜRKİYE GÜREŞ LİGİ SONUÇLARI


Büyükler Serbest ve G.Romen 1.lig ve Yıldızlar 1.lig Müsabaka Sonuçları

BÜYÜKLER SERBEST 1.LİG


  • Ankara İller Bankası : 1 Erdemir Ereğli : 6
  • Ankara M.T.A : 5 Samsun Tekel : 2
  • Ankara Şeker : 3 Erzurum büyükşehir Bel : 4
  • Mersin Tarsus Bel :0 İstanbul Tekel : 7
  • Amasya Şeker : 7 Ankara Karagücü : 0

BÜYÜKLER G.ROMEN 1.LİG


  • Rize Çaykur Spor : 5 Ankara Karagücü : 2
  • İstanbul Güreş İhtisas : 2 İstanbul Büyükşehir Bel : 5

YILDIZLAR 1. LİG


  • Amasya Gem : 0 K.Maraş Gem : 2
  • İstanbul Büyükşehir Bel : 2 Tokat Gem : 0
  • Sakarya Pamukova Bel : 0 Denizli Gem : 2
  • Aydın Gem : 0 Ankara Büyükşehir Bel : 2
  • Yozgat Gem : 2 Konya Gem : 0
  • Erzurum Gem : 2 Samsun Gem : 0
  • Ordu Gem : 0 Ankara Şeker : 2
  • Çorum Gem : Sivas Gem :
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 00:44
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
13 Aralık 2005       Mesaj #6
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime

"Türkiye güreşin babasıdır !.."


FILA Başkanı Raphael Martinetti, ''FILA Türkiye'nin evlatlığıdır, Türkiye de güreşin babasıdır'' dedi.. Martinetti, 2008'deki Pekin Olimpiyatları'na kadar kural değişikliği yapmayacaklarını da söyledi

FILA Başkanı Martinetti, Ahlatlıbel'deki Türk Güreş Vakfı ve Olimpik Park Otel ve Spor Kompleksi'nin açılışı öncesinde, Türkiye'nin ve Türk güreşinin her şeye rağmen dünyadaki en iyiler arasında olduğunu söyledi.

Eskiden 2-3 ülkenin güreşte dünyada söz sahibi olduğunu ifade eden Martinetti, ''Şimdi öyle şampiyonlar çıkıyor ki, en son olimpiyatlarda Mısır'dan olimpiyat şampiyonu çıktı. İsveç, Fransa ve Danimarka'dan şampiyonlar çıktı. Tüm bunlara rağmen Türk güreşi dünyadaki en iyi ülkeler arasındadır. Hiçbir şampiyona yok ki, Türkler madalya almadan evine gitsin. Türkiye, en iyiler arasında'' şeklinde konuştu.

-''ŞİMDİLİK KURAL DEĞİŞİKLİĞİ YOK''-


FILA Başkanı Martinetti, Atina Olimpiyatları öncesinde yapılan kongrede, FILA Yönetimi olarak güreş dünyasına söz verdiklerini ve 2008'deki Pekin Olimpiyatları'na kadar kural değişikliği yapmayacaklarını söyledi.

Güreşin son dönemde popülaritesinin biraz düştüğünü ifade eden FILA Başkanı, şunları söyledi: ''Biz bunun farkına vardığımız andan itibaren, yani 3-4 yıldır kurallarda yeni reformlar yaptık. Genel yapıda değişikliklere gittik. Halka yayılmasını sağlamak için televizyon kanallarıyla anlaşmalar yaptık. ABD, Çin ve Eurovision ile anlaşmalar yaptık. Bu çalışmalar sayesinde şu anda güreş yukarı doğru yükseliyor.''

FILA Başkanı Martinetti, güreşi daha izlenir hale getirmek için kural değişiklikleri yaptıklarını belirterek, ''Eğer değişiklik yapılıyorsa, güreşi daha izlenir hale getirmek için yapılıyor. Grekoromen güreşin güzelliklerini ortaya çıkarmak için yapıyoruz. Güreşçilerin puanlı oyunlar yapmaları için değişikliğe gidiyoruz. Artık 2 dakikada güreşçiler 5-6 puan çıkarıyor'' diye konuştu.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 00:44
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
13 Aralık 2005       Mesaj #7
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime

FILA ULUSLARARASI GÜREŞE YENİ BİR STİL EKLEDİ,


PLAJ GÜREŞİ (BEACH WRESTLING)


MsXLabs.org

Yunanistan’ın başkenti Atina’da 20 Ağustos 2004 tarihinde yapılan FILA Kongresinde Uluslararası güreşe “Plaj Güreşi” diye yeni bir stilin eklenmiştir.

Uluslararası Güreş Federasyonu kısa adıyla FILA, uluslararası güreşle ilgili dünyadaki tüm ülkeleri temsil etmektedir. İsviçre’nin Lozan kentinde merkezi bulunan bu organizasyonun başkanı Raphael Martinetti’dir.

Plaj güreşiyle ilgili özel kurallar ve müsabaka programıyla ilgili detaylı bilgi henüz mevcut değildir.
Aşağıda sunulacak bilgi FILA Kongresinde onaylanan ve kabul edilen dokümandan ibarettir.

FILA Programında “Plaj Güreşi’nin” Tanıtımı


Önsöz


İnsanlık tarihinin başladığı günden beri tüm kıtalarda güreş toprak, kumsal, saman ve talaş serili zeminlerde geleneksel biçimlerde yapılmaktadır. Bugün basit kurallarıyla bu stiller büyük halk kitlelerinin ilgisini çekmektedir. Bu sebeple FILA Bürosu teknik araçlar olmaksızın her yerde rahatlıkla uygulanabilen ve özelliklerini geleneksel güreşlerden alan “Plaj Güreşini” düzenlemiş ve geliştirmiştir.
Bu güreş stili;
  • Güreşin beğenilmesini ve sevilmesini,
  • Düşük finans ve materyalle ülkelerde güreşin yapılmasını,
  • Tatil yörelerinde oyun ve doğal aktivite formundaki heyecan ve zevk verici aktivitelerin yapılmasını,
  • Yeni bir aktiviteyle milli federasyonların ülkelerinde güreşi teşvik etmesini,
Yeni ve heyecanlandırıcı bir disiplinle sponsorların ilgisinin çekilmesini sağlayacaktır.

”Bayan ve Erkekler için Plaj Güreşi Kuralları”

Yaş Grupları

  • 10 ile 15 yaşları arası YILDIZLAR
  • 16 ile 20 yaşları arası GENÇLER
  • 21 ve yukarısı yaşlar BÜYÜKLER kategorisi olarak kabul edilmektedir.

Sıkletler


Sorumlu şahıs güreşe katılanları iki grubu ayırır;
  • Bir hafif sıklet,
  • Bir ağır sıklet. Müsabakalarda tartı yoktur. Grupların ayrılması katılımcıların vücut yapısının iriliğine göre en kısa sürede mümkün olan bölünebilir ideal sayılarda yapılır

Müsabaka Türleri

  • FILA tarafından tanınmamış ve lisanssız tüm katılımcılara açık turnuva ve şampiyonalar,
  • FILA tarafından tanınmış Ülke Federasyonlarının sporcularına açık turnuva şampiyonalar,

Müsabaka Kıyafeti

  • Erkekler için her hangi bir aksesuar gerektirmeyen mayo,
  • Bayanlar için her hangi bir aksesuar gerektirmeyen tek veya çift parçalı mayo,

Müsabaka Alanının Yüzeyi


Kumsalın üzerinde, 6 metre çapındaki bir daire,

Müsabaka Sistemi


Doğrudan elemeli müsabaka sistemi. Yarı finalistlere yenilenlerin her ikisi de üçüncülüğü paylaşır.

Erkek ve Bayan Güreşçilerin Tanınması veya Kimlik Tespiti
Güreşçiler gruplara ayrıldıktan sonra, her güreşçi farklı gruplar için 1’den başlayan numaralı diz bandını alarak dizinin etrafını saracak şekilde takar. Her maçtan sonra kaybeden diz bandını hakeme teslim eder.

Hakemlik


Resmi görevli hakem olarak görevini yerine getirir ve kararlarına itiraz edilemez.

Müsabaka Kazanma Biçimleri



Plaj güreşi ayakta başlar. Şu yollarla galibiyet elde edilir;
  • Her İki omuzun yere temas ettiği düşüşle,
  • Müsabaka sırasında rakibinin vücudunun bir kısmını yere iki defa temas etmesini sağlayacak atışla. Hücum sırasında atak yapan güreşçi bir veya iki dizini de yere koyabilir.
  • Eğer bir güreşçi başarılı şekilde rakibini iterek onun bir ayağını müsabaka alanının dışına iki kere çıkarırsa,
  • Atışla rakibin müsabaka alanının dışına çıkarırsa,
  • Müsabakanın 3’üncü dakikasının sonunda, bir güreşçinin diğerine göre daha aktif olduğuna hakemin karar vermesiyle,

Yasaklar

  • Tekme veya yumruk atmak,
  • Yüze ve saçlara hücum etmek,
  • Yağ ve kaygan maddeleri vücuda sürmek,
  • Eklemlerin çıkması yol açan tutuşlar yapmak,
  • Her hangi bir sebeple müsabakayı durdurmak yasaktır.

Derecelendirme



·Hafif ve ağır sıkletlerin her biri için bir 1’inci, bir 2’nci ve iki 3’üncü ilan edilir.
  • Her iki kategorinin birincisi turnuvanın mutlak galibini belirlemek için güreşmek zorundadır.
  • Hafif sıkletin 1’incisi ağır sıkletin 1’incisine karşı
  • Hafif sıkletin 2’incisi ağır sıkletin 2’incisine karşı maç yapar.
Yukarıda FILA’nın açıkladığı kadarıyla tanıtılan plaj güreşi “Türk İnsanı için uygun mu?” sorusunu akla getiriyor. Elbette bu konuda farklı görüşler olabilir. Serbest ve Greko-Romen’i yapan plaj güreşini de rahatlıkla yapabilir. Kısa süre içerisinde güreşçilerin sonuca gitmesini mecbur kılan basit kurallarıyla sadece plajlarda değil kumun olduğu her yerde insanlarımızın büyük ilgisini çekeceğini düşünüyorum. FILA’nın plaj güreşinde yaptığı zaman sınırlaması ve kurallardaki düzenlemeleri karakucak için geçmişte yapmış olsaydık, geleneksel güreşimiz olimpik güreş stillerinin alt yapısını oluşturabilirdi. Bu stilde sıkletlerin olmaması kilo düşmenin güreşçilerin gelişimleri ve performansları üzerinde oluşabilecek her türlü riski ortadan kaldırmaktadır. Özellikle yıldızlar kategorisindeki 15 yaş ve altı güreşçiler çok yararlı olacaktır. Plaj güreşinde, karakucak ve yağlı güreş müsabakalarında kullanılan boy kriterine ilaveten yaş sınırının da getirilmesi daha bilimsel bir yaklaşım olacaktır. FILA’nın yeni stilin sıklet düzenlemesiyle ilgili en büyük hatası da yıldızlar kategorisinde 10 yaşındaki biriyle 15 yaşındaki bir gencin mücadele edebileceğini düşünmesidir. Ergenlik öncesi çocukların kuvveti fiziksel, cinsel büyüme ve gelişmenin fazla olduğu adolesanlardan daha düşüktür. Yaşın sebep olabileceği kuvvet farklılıklarını en aza indirmek için yaş gruplarının 2’şerli düzenlenmesi daha fizyolojik olacaktır. Örneğin; 12-13 yaş, 14-15 yaş gibi.
Plaj güreşi müsabaka başladığı andan itibaren en yüksek oranda sporcuların kondüsyonel, teknik ve taktik mücadelesine ihtiyaç duymaktadır. Rakibin bir ayağının 6 metre çapındaki müsabaka alanının dışına 2 kere çıkarılması veya atışla rakibin bu alan dışına çıkmasını sağlanması durumunda galip gelinmesi Japonların SUMO güreşine olan benzerliği akla getirmektedir. Bu kurallar müsabakanın başlangıcıyla birlikte güreşçinin çok dengeli duruş pozisyonu almasının, rakibin ayakta bloke edilmesinin, patlayıcı kuvveti ve çevikliğini kullanmasının, ayakta güreşte çok becerili olmasının, çok kısa sürede doğru kararlarla atak ve kontra-atak yapabilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Bu güreşte, büyük oranda anaerobik (oksijensiz) enerji üretimi baskın hale gelmektedir. Kısaca dengeli, hızlı, çevik, ayakta güreş tekniklerini etkin olarak uygulayabilenlerin başarılı olacağı, heyecanlı ve zevkli bir güreş stilini seyretmeye hazır olun.

TÜRKİYE ELİNDEKİ DEĞERİN KIYMETİNİ BİLEMEDİ.


Karakucak , yağan kar üzerinde karakucak, Yağlı güreş, Kısa Şalvar güreşi, Karakucak güreşi gibi Dünyada eşi bulunmaz güreş türlerinin yapıldığı Türkiye Fila’nın Plaj güreşinde eğer format olarak Karakucak güreşini önerebilseydi Karakucak güreşimiz bu gün Dünya genelinde yapılan Aynı Japonların Sumosu gibi Dünya şampiyonluğu organize edilene bir güreş olurdu.Fila Plaj güreşinden sonra kim bilir nereye yönelir? 2005 yılı itibarı ile Yine saçmalıklarla dolu Tenisi andıran bir kural değişikliğine gidilmiş durumda.Güreşten anlamayanlar bu mübarek sporla dama taşı gibi oynayıp duruyorlar.Nasılmı?. bir ileri , bir geri.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 00:45
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ocak 2006       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Hamza Yerlikaya, iki olimpiyat şampiyonluğu daha hedefliyor.


MsXLabs.org

Henüz 17 yaşında dünya şampiyonu olarak tüm dikkatleri üzerine çektikten sonra minderlerde fırtına gibi esmeye devam eden Hamza Yerlikaya’nın gözü 4. olimpiyat altın madalyasında. Bu yıl 16.sını düzenlediğimiz “Yılın Sporcusu Anketi”nde Zaman okurlarının Yılın Sporcusu seçtiği Hamza, kendisine 36 yaşında olimpiyat şampiyonu olan Mahmut Atalay’ı örnek alıyor.

1992 yılında kazandığı dünya şampiyonluğuyla minderlerde fırtına estiren Hamza Yerlikaya 1996, 2000, olimpiyatlarındaki başarısıyla ‘Asrın Güreşçisi' unvanına mazhar oldu. 2008 ve 2012 olimpiyatlarında da boy göstermeyi hedefleyen güreşçimiz, kendisine 36 yaşında olimpiyat şampiyonu olan Mahmut Atalay'ı örnek alıyor.

Başta olimpiyatlar olmak üzere birçok dünya ve Avrupa şampiyonluğu kazanan asrın güreşçisi unvanlı Hamza Yerlikaya'nın tatmadığı başarı yok gibi. Geride bıraktığımız yıl dünya ve Avrupa şampiyonu olarak 2005'te Türk sporunun zirvesine çıkan Hamza Yerlikaya, 2012 Londra Olimpiyatları'na kadar güreşeceğini söyledi. Şu anda 30 yaşında olan Yerlikaya, performansından hiçbir şey kaybetmediğini belirterek güreşseverlere şu müjdeyi verdi: “Çorumlu efsane güreşçi Mahmut Atalay 36 yaşında olimpiyat şampiyonu oldu. Mahmut abi yaşına rağmen bunu başardı. İkinci bir Türk güreşçi olarak altı yıl sonra ben de bu onura layık olmayı arzuluyorum. Üstelik dördüncü olimpiyat madalyasını boynuma geçirerek inşaallah Türk milletinin göğsünü kabartacağım.”

2004 Atina Olimpiyatları'nda kürsüde yer alamaması sonucu çok yıkıcı eleştirilere maruz kaldığını ifade eden Yerlikaya, “Başta medya olmak üzere birtakım çevrelerce yaşlandığım ve mindere veda etmem gerektiği dile getirildi. Hatta yerime ithal güreşçi getirilmek istendi. Çok yıpratıldım. Ama kimseye küsmedim. Çünkü bir konuda hata yapmıştım.” dedi.

Yıllardır mücadele ettiği 84 sıkletinde kalmakta ısrar etmesinin en büyük yanılgısı olduğunun altını çizen Yerlikaya, “Bazen 10 kilo düşmem gerekiyordu. Yıllarca kilo alıp vermekten çok yorgun düştüm. Artık bir üst kategoriye yani 96 kiloya geçmem gerekiyordu. Fakat bir yıl daha bu geçişi erteledim. Ve başarısız oldum. Bu durumu, yaşayarak öğrendim.” açıklamasını yaptı.

Artık kilo konusunda hiçbir problemi olmayan Yerlikaya, sanki yeniden dirildiğini ve rahatça beslenebildiğini belirtti. 7. Avrupa şampiyonluğunu ve 2005 dünya şampiyonluğunu yeni geçtiği kiloda elde eden şampiyon güreşçi, “Bu kiloda inşallah 2008 ve 2012 Olimpiyatları'nı göreceğim.” dedi.

Aziz Yıldırım’dan güreş şubesi açmasını istedi


Son yıllarda ‘Türk güreşi nereye gidiyor?' tartışmalarını da son derece yersiz bulan asrın güreşçisi, Türk sporunda hiçbir branşın ata sporu güreşin yerini dolduramayacağını ileri sürerek şunları söyledi: “Bazı spor dallarını uluslararası arenada güreşe alternatif olarak görenler, son iki üç yılda yaşanan hadiselerle ne kadar yanlış bir yol izlediklerini açıkça gördüler. Adeta tuttukları dal ellerinde kaldı. Bu millet asırlardır pehlivanlarına sahip çıkmıştır. Halen çıkmaktadır.” Kendisine ve genç sporculara sahip çıkan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Güreş Kulübü gibi 4 büyük futbol kulübünün de güreşe destek vermesini arzulayan Yerlikaya, eski kulüp başkanları Nuri Albayrak'ın Trabzonspor'da açacağı güreş kulübünü, tüm amatör sporlarda zirveyi hedefleyen Fenerbahçe'den de beklediğini, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'la bu konuyu konuştuğunu söyledi.

Güreş Federasyonu Başkanı Recai Ustaoğlu'yla ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamaların son derece yanlış taraflara çekildiğini kaydeden Yerlikaya, “Ben hem minderde hem de sosyal hayatımda ülkeme faydalı olmak için çabalıyorum. Boş zamanlarımda okullara giderek seminerler veriyorum. Konuştuklarım bazen yanlış taraflara çekiliyor. Ayrıca ben kendimi ispat etmiş biriyim. Herkes gibi kendi fikirlerimi söylemekte özgür olduğum kanaatindeyim.” dedi.

Güreş Federasyonu'nun mutlaka özerk olması gerektiğini savunan Yerlikaya, en kariyerli sporcu olmasına rağmen sponsor bulamadığından yakındı. Tecrübeli güreşçi “Hükümetin spor konusunda attığı adımlar takdir edici. Sponsorluk ve özerklikte yapılan icraatların başında geliyor. Ancak yetkililer sponsorluğun önemini şirketlere daha iyi anlatmalı.” diyerek yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Bazen reklam filmleri için arıyorlar. Geçen, bir temizlik firması aradı. Ancak teklif ettikleri rakamlar o kadar komikti ki, cevap olarak ‘paraya gerek yok hayır olsun' diye yanıt verdim.”

Hamza futbolda da yenilmiyor Minderlerde yıllardır başarılı bir grafik çizen Hamza Yerlikaya'nın, güreş dışında en fazla sevdiği spor dalı futbol. Hafif antrenmanlarda ve boş zamanlarında halı sahada futbol oynamaktan çok hoşlanan milli güreşçi, neredeyse her maçta gol attığını söylüyor. Röportajımız öncesinde de güreş milli takımından kurulu arkadaşlarıyla çok çekişmeli bir maç yapan başarılı sporcu attığı gollerle takımının galip gelmesini sağladı.
Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Haziran 2016 14:33
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
3 Nisan 2006       Mesaj #9
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Ata Sporumuz Güreş


MsXLabs.org

Ata Sporu olarak kabul ettiğimiz güreşi 1896'da Atina'da modern olimpiyatlar yapılmaya başlandığında organizatörler olimpiyat tarihinin önemli bir parçası olarak görmüşlerdir
Organizatörleri1896'daki olimpiyatlarda antik çağda uygulanan kurallara sadık kalmışlardır. Yağlı vücutlar ve kumda yapılan güreş gibi.


POPÜLER SPOR


Aradan geçen sekiz yıldan sonra olimpiyat organizatörleri güreşe ikinci bir kategori daha ekledi; serbest stil güreş. Bununla beraber güreş Amerika ve İngiltere'de çok popüler hale gelmeye başladı.

Böylece serbest stil güreş de Greko-Romen güreş gibi olimpiyatlardaki yerini aldı. Greko-Romen güreşte ( Rusya'nın büyük üstünlüğü vardır ) sporcular sadece ellerini ve vücutlarının üst taraflarını kullanabilirler.

Serbest stilde ise ( 1996 Olimpiyatları'nda bu dalda 17 ülke yarışmıştır ) sporcular ayaklarını da kullanabilirler.

Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Haziran 2016 14:34
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Nisan 2006       Mesaj #10
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Tarihi Kirkpinar Yağlı Güreşleri


MsXLabs.org

Bu yıl 642.'si yapılacak olan Tarihi "Kırkpınar Güreşleri", Sarayiçi mevkiindeki "Sarayiçi Er Meydanı" denilen sahada düzenlenmektedir.

Genellikle Haziran ayı sonu, Temmuz ayı başlarında düzenlenen Tarihi Kırkpınar Güreşleri 7 gün sürmektedir.

Kırkpınar Güreşleri'ne başlamadan önce, Kaleiçi semtindeki, Adalı Halil ve Kara Emin pehlivanların kabirlerinin bulunduğu pehlivanlar mezarlığına geçilir ve dualar edilir. Yapılan ziyaretten sonra saat 15.00'de Sarayiçi Er Meydanı'na geçilir ve görkemli törenlerle Tarihi "Kırkpınar Güreşleri"nin startı verilir. Kırkpınar Güreşleri'ne katılan güreşçiler için ayrı ayrı kategoriler belirlenmiştir.

Bunlar; Minik 1, minik 2, Teşvik, tozkoparan, deste küçük boy, deste orta boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, büyük orta, başaltı ve baş kategorileridir.

Ayrıca en iyi peşrev yapan, en centilmen pehlivan grubunda da güreşçilere ödül verilmektedir. Pehlivanlar 3 gün süresince Er Meydanı'nda kıyasıya mücadele ederler. Son gün yapılan finallerde her boyun birinci, ikinci ve üçüncüleri belirlenir. Ancak bunlardan en önemlisi başpehlivandır.

Çok çetin mücadelelerle geçen başpehlivanlık güreşlerinde yaklaşık 35 pehlivan güreş tutar. "Kırkpınar Güreşleri" başpehlivanı belirleyecek güreşin bitmesiyle tamamlanır.
Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Haziran 2016 14:35 Sebep: Sayfa düzeni

Benzer Konular

9 Mart 2017 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Aralık 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Ekim 2008 / Gabriella Asker tr
22 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap