Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında, 1781'de yürürlüğe giren Konfederasyon Sözleşmesi eyaletler arasında oldukça gevşek bir birliği öngörüyordu. Ulusal meclis halktan doğrudan vergi almaya yetkili değildi. Yaptırımcı güce sahip merkezi bir yönetim öngörülmemişti. Çok geçmeden eyaletlerden oluşan bu birliğin güçlü olmadığı anlaşıldı. Konfederasyon Sözleşmesi 'nden hoşnut olmayan George Washington, Alexander Hamilton ve öteki önderler, 1787'de Philadelphia'da yeniden bir kongre toplayarak yeni bir anayasa hazırladılar. Bu anayasayla federal bir hükümet biçimi benimsendi. Eyalet yönetimleri merkezi hükümeti denetleyebiliyordu. Merkezi yönetim de bütün ulusu ilgilendiren konularda daha geniş yetkilere kavuştu. Kongre, Temsilciler Meclisi ve Senato'dan oluşuyordu. Yasama organı Kongre, yürütmenin başı olan ABD başkanı ve mahkemelerden oluşan yargı sistemi arasında karşılıklı denetleme ilkeleri getirildi. Her eyaletin Se-nato'da iki oyu olmasına karşılık, Temsilciler Meclisi'nde eyaletler nüfuslarına göre temsil edildiler. Anayasayı yapanlar temsili olmakla birlikte bütünüyle demokratik olmayan merkezi bir yönetimi öngördüler. Halk, başkanın ve yardımcısının seçimine dolaylı olarak katılabiliyordu; yürütmenin ve yargının görevlileri ise atanıyordu. Temsilciler Meclisi üyelerini ise halk seçebiliyordu. Anayasada değişiklik yapmak oldukça zordu. Bunun için Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin üçte ikisi gibi bir çoğunluk gerekiyordu. Bu nedenle 3.000'den fazla değişiklik önerisinin ancak 26'sı gerçekleşti. Bu değişikliklerin ilk 10'u kişi özgürlüklerinin dokunulmazlığını kapsayan Haklar Bildirgesi (1791) olarak bilinir.
Hükümet yeni anayasaya uygun olarak 1789'da New York'ta kuruldu ve George Washington ilk ABD başkanı oldu.
Ülke bağımsızlığına kavuştuktan sonra sınırlarını genişletmeye başladı. Kurulacak yeni ler yüzünden 1812'de İngiltere'ye savaş açtı. 1814'te sona eren savaş ABD'ye zafer kazandırmadı; ama halk bu savaşı ABD'nin kazandığına inandığı için milliyetçilik duygularının yoğunlaşmasına neden oldu. ABD ulusal marşı da bu sırada yazıldı.
19. yüzyılın başlarında bağımsızlığını kazanan Orta ve Güney Amerika'daki eski İspanyol sömürgeleri üzerinde İspanya yeniden egemenlik kurmak istedi. Bunun üzerine ABD Başkanı James Monroe 1823'te, günümüzde de "Monroe Doktrini" adıyla geçerliliğini koruyan ve Amerika kıtasındaki bağımsız ülkelere dışardan saldırıyı engelleyen bir bildiri yayımladı
Yeni Buluşlar ve Gelişmeler
ABD'de ticaret, sanayi ve tarım alanlarında gözlenen hızlı gelişmenin, yeni keşifler ve buluşlarla doğrudan ilişkisi vardır. 1793'te Eli Whitney'in bulduğu çırçır makinesi, çiğiti pamuktan ayırmaya yarıyordu. 1846'da Elias Hovve'un dikiş makinesini bulmasıyla pamuklu ve yünlü kumaşlardan yapılan giysiler fabrikalarda üretilmeye başlandı.
Tarım alanındaki yeni buluşlar da çiftçilerin daha az emekle daha çok ürün elde etmelerini sağladı. Ürünlerin bir yerden başka yerlere taşınması yeni kara ve suyollarının açılmasını gündeme getirdi. 19. yüzyılın başlarında çok sayıda kanal açıldı. 1825'te açılan Erie Kanalı, New York eyaletini aşarak Erie Gölü'nü
Hudson Irmağı'na bağladı. Buhar makinesinin bulunması ve geliştirilmesi ise ticaretin ve taşımacılığın yolunu iyice açtı. Robert Fulton' un yaptığı ilk buharlı gemi 1807'de başarıyla suya indirildi .
1830'ların ilk yıllarında demiryolları yapımına başlandı. 20 yıl içinde 14.500 kilometreden fazla ray döşendi; buharlı lokomotifler yaygınlaştı. Ulaşımdaki bu gelişmeler madencilik, sanayi ve ticareti olumlu yönde etkiledi. 1840'ta ülkenin nüfusu 17 milyonu aşmış, batıda birçok yeni eyalet kurulmuştu. 1845'te Texas, Meksika'dan ayrılarak ABD'ye katıldı. 1848'de ülkenin sınırları Büyük Okyanus'a ulaştı.
Reformlar, Uyuşmazlıklar ve Kölelik Sorunu
Anayasanın amaçlarından biri de toplumda fırsat eşitliğini, eğitim, sağlık, güvenlik gibi gereksinimleri karşılamaktı. 1820-60 yılları arasında ABD yasalarında yeni düzenlemeler yapılması için çok sayıda öneri geldi. Bunlardan bazıları kabul gördü. Toprak sahibi olma zorunluluğu kaldırılarak bütün erkeklere eşit oy hakkı tanındı. Oysa kadınların bu konuda çok daha uzun bir süre savaş vermesi gerekecekti. Okullar yalnızca yükseköğrenim yapacaklara değil bütün çocuklara açık olmalıydı. Massachusetts'de ve New York'ta Siyahlar dışındaki bütün çocuklar için açık, parasız ilköğretim başlatıldı.
Fabrika işçileri güvenli iş koşullan, daha kısa işgünü, daha çok ücret ve çocuklanna eğitim olanağı sağlanması için sendikalarda bir araya geldiler. 1840'ta yeni bir yasayla işgünü 10 saate indirildi.
Bu dönemde ülkedeki en büyük uyuşmazlık kölelik sorunundan kaynaklanıyordu. Kölelerin çoğu güneyde, pamuk ve tütün tarlala-nnda çalıştınlmaktaydı. Özellikle ABD'nin kuzey eyaletlerinde, köleliğin insanlığa aykırı olduğu ve kaldınlması gerektiği yolunda eğilimler vardı. 1787'de Ohio Irmağı'nın kuzeyindeki bölgede köleliğe son verildi. 1804'te bütün kuzey eyaletlerinde kölelik kaldırıldı, 1808'de de köle ticareti yasaklandı.
1830-40 yıllarında kölelik tartışması hâlâ sürüyordu. ABD'ye yeni katılan eyaletlerin köleci eyaletler olması sorun yaratıyordu. Harriet Beecher Stowe'un Tom Amcanın Kulübesi (Uncle Tom's Cabin; 1852) adındaki romanı, kölelik konusundaki duyarlığı doruk noktasına çıkardı. Kölelik tartışması 1860 seçim kampanyasının başlıca odağı haline geldi. Köleliğe karşı olan Abraham Lincoln Cumhuriyetçi Parti'den başkan adayı oldu.
Abraham Lincoln'un başkan seçilmesinden kısa bir süre sonra, Güney eyaletleri "Amerika Konfederasyonu" adı altında ayrı bir federasyon oluşturdular ve Jefferson Davis'i başkanlığa getirdiler. Lincoln ise başkanlık görevini üstlenirken yaptığı konuşmada, ülkenin birliğini sağlamakta kararlı olduğunu açıklamıştı.
İlk atışın Güney'den gelmesiyle 1861'de başlayan İç Savaş dört yıl sürdü. 600 bin Amerikalı'nın can kaybına ve büyük toplumsal çalkantılara neden oldu. Başlangıçta her iki taraf da böyle bir savaşa hazır değildi. Ne var ki Kuzey, sanayisi daha gelişmiş olduğu için savaşı Güney topraklarında da sürdüre-bildi. 1863'te Lincoln, savaştığı Güney eyalet-lerindeki kölelere özgürlük verildiğini açıkladı. Savaş Kuzey'in kesin zaferiyle sonuçlandı . İç Savaş ABD sınırlan içinde bireylerin özgürlüğünün güvence altına alınmasını sağladı ve 4 milyon köle özgürlüğüne kavuştu. Ayrıca, özellikle Kuzey'in ekonomisinin hızla gelişmesine yardımcı oldu. Lincoln savaşın sonunda ülkenin yaralannın sanlması için bir program hazırlamıştı, ama bansın sağlanmasından birkaç gün sonra öldürüldü.
Güney, savaştan büyük bir yıkıntıyla çıktı. Özgürleşen eski köleler iş aramak için başvurmadık yer bırakmıyor, ama pek azı başanlı olabiliyordu. Savaştan sonraki 10 yıl içinde Güney'de kölelerin yerini ortakçı çiftçiler aldı. 1862'de çıkarılan bir yasayla batıya yerleşmek isteyenlere parasız toprak edinme olanağı sağlandı. Aynı yıllarda posta arabala-nyla batı ile doğu arasında ulaşım sağlandı.
BAKINIZ Amerikan İç Savaşı 1861'de Nevv York ile San Francisco arasında ilk telefon hattı kuruldu.
1864'te ABD imalat sanayisi ürünlerinde dünya dördüncüsü iken 30 yıl sonra, 1894'te dünya birincisiydi. Alabama'daki zengin demir yatakları, çelik üretiminin artırılmasında etkili oldu. 1859'da Pennsylvania'da petrol bulunması, gelecekteki otomobil ve uçak motoru sanayileri için çok önemliydi. 1879'da Thomas Edison elektriği buldu. 1893'te Duryea Kardeşler'in yaptığı ilk başarılı Amerikan arabasından sonra aynı yıl Henri Ford benzinle çalışan ilk otomobili yapmayı başardı. 1903'te Wright Kardeşler uçakla ilk başarılı uçuşu gerçekleştirdiler. 1914'te I. Dünya Savaşı başladığı sırada uçak yapımcılığı henüz ilk aşamasmdaydı.
1867'de Rusya, Alaska'yı 7 milyon 200 bin dolara ABD'ye sattı . Büyük Okyanus'ta gemilerin uğrak yeri olan Havvaii Adaları da 1898'de Kongre kararıyla ABD' ye bağlandı. Aynı yıl Küba üzerindeki anlaşmazlık yüzünden İspanya ile ABD arasında savaş çıktı. Savaşın sonunda Porto Riko, Filipinler ve Guam Adası ABD'nin denetimine girdi. İspanya'ya ödenen 20 milyon dolarla Küba bağımsızlığını elde etti. Panama'dan toprak satın alan ABD 1914'te Panama Kana-h'nı açtı.
Sanayici ve Emekçilerin Örgütlenmesi
19. yüzyılın sonlarına doğru bazı büyük şirketler tröst adı verilen sanayi tekellerini oluşturdular. Tröstler üretimi ve satışı denetim altında tutuyor ve mallarına diledikleri fiyatı koyuyorlardı. Küçük üretici, tüccar ve halk bundan zarar görüyordu. Büyüyen şirketler demir-çelik tesislerine, petrol kuyularına, zengin maden yataklarına, demiryollarına ve göllere sahip oldular. Andrevv Carnegie ve John D. Rockefeller ABD'deki büyük tekelci işletmelerin ilk girişimcileridir.
İşletmelerin büyümesiyle birlikte büyük işyerlerinde topluca çalışmaya başlayan emekçiler, haklarını aramak için sendikalarda örgütlenmeye başladılar. 19. yüzyıla gelindiğinde bazı kentlerde marangozlar, ayakkabıcılar gibi gruplar meslek birlikleri kurmuşlardı. Ne var ki işçilerin ve öteki emekçilerin ulusal çapta örgütlenmeleri I. Dünya Savaşı'ndan sonra başladı. 1886'da kurulan Emek Federasyonu marangoz, tesisatçı gibi nitelikli işçileri kapsıyordu. Bu federasyon sekiz saatlik işgünü, altı günlük çalışma haftası ve çocukların çalıştırılmaması için uğraş verdi. 1930'larda belirli işkollarına göre örgütlenmenin yanı sıra demir-çelik, madencilik, motorlu taşıt gibi temel sanayi dallarında örgütlenmek için komiteler oluşturuldu. 1939'da Sanayi Örgütlenme Kongresi adı altında bir örgüt kuruldu ve hızla gelişti . Çiftçiler de tarım alanında örgütlenmeye başladılar.
I. Dünya Savaşı bir yanda Almanya, Avus-turya-Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan (İttifak Devletleri), öbür yanda İngiltere, Fransa ve Rusya (İtilaf Devletleri) olmak üzere Avrupa ülkelerini ikiye böldü. 1917'ye kadar tarafsızlığını sürdüren ABD, İtilaf Devletleri ile olan ticaretini Almanlar'ın engellemesi yüzünden Nisan 1917'de savaşa girdi; ama topraklarının çok ötesinde çarpışıl-dığı için ülke hiç yıkıma uğramadı. İtilaf Devletleri'nin savaşı kazanmasında ABD'nin büyük payı oldu. 1918 Kasım'ında Almanlar' ın teslim olmasıyla I. Dünya Savaşı sona erdi
Bolluk Yıllarından Büyük Bunalıma
I. Dünya Savaşı sırasında savaşan ülkelerin Francisco'da toplanarak Birleşmiş Milletler örgütünü kurdular. Birleşmiş Milletler'in amacı ülkeler arasında barışçıl ilişkilerin kurulmasına ve dünyadaki tüm halkların ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmesine yardımcı olmaktı
1947'de ABD, dış siyasetine iki yenilik getirdi. Roosevelt'in ölümünden sonra başkan olan Harry S. Truman'ın adını taşıyan "Truman Doktrini"nîn amacı, komünizmden etkilenebilecek ülkelere caydırıcı nitelikte, ekonomik ve askeri yardımda bulunmaktı. ABD Dışişleri Bakanı George C. Marshall'ın adını taşıyan "Marshall Planı" ise savaşta yıkıma uğramış Avrupa ülkelerine, toparlanmaları için yardım amacını güdüyordu. 1949'da ABD, Kanada ve 10 Avrupa ülkesi herhangi bir saldırıya karşı Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nü (NATO) kurdular.
1950'de Kuzey ve Güney Kore arasında savaş çıktı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Güney Kore'ye yardım göndermeye karar verdi. Başkan Truman Japonya'da bulunan Amerikan birliklerinin Güney Kore'ye gönderilmesi için emir verdi. Kore Savaşı 1953'te sona erdi. Kuzey ve Güney Kore arasında tarafsız bir bölge oluşturulmasına karar verildi.
1952'de başkanlığa seçilen Dwight D. Eisenhower, 1928'den beri ilk Cumhuriyetçi başkan olma özelliği taşıyordu. 1954'te ABD Yüksek Mahkemesi, Siyah ve beyaz çocukların ayrım gözetilmeksizin aynı okulda okumalarına karar verdi. Güney eyaletlerinin çoğunda hâlâ ayrımcılık vardı. Yüksek Mahkeme' nin bu kararı büyük tepkilere neden oldu. 1950-60 yıllarında Siyahlar ayrımcılığa karşı çıkarak eşit haklar isteminde bulundular
4 Ekim 1957'de SSCB dünyanın ilk yapma uydusu olan Sputnik I'i uzaya fırlattı. Bunu 31 Ocak 1958'de ABD'nin uzaya fırlattığı Explorer I izledi. Bu olaylar uzay çağının başlangıcı olarak tüm dünyada büyük coşkuyla karşılandı. 10 yıl sonra ABD ilk kez Ay'a insan gönderdi
1960'ta gelmiş geçmiş başkanların en genci olan John F. Kennedy başkan seçildi. 1963'te ABD, İngiltere ve SSCB yeraltında yapılanlar dışındaki tüm nükleer denemeleri yasaklayan bir anlaşma imzaladılar. 1962'de çıkan Küba bunalımında SSCB, ABD'nin baskısıyla Kü-ba'daki füzeleri sökmeye razı oldu. Kennedy 22 Kasım 1963'te Dallas'ta vurularak öldürüldü. Yardımcısı olan Lyndon B. Johnson ABD'nin 36. başkanı oldu.
Johnson Kuzey Vietnam'a karşı Güney Vietnam'a yardım politikasını sürdürdü. 1960'larda ABD'de toplumsal huzursuzluğun arttığı gözleniyordu. Siyah Amerikalılar, bazı azınlık grupları ve öğrenciler çeşitli protesto gösterileri düzenliyorlardı. Johnson yönetimi sırasında başlıca sorun Vietnam Savaşı'ndan kaynaklanıyordu. 1965'te savaşa doğrudan katılan ABD'nin 1967'nin sonunda Vietnam' da 500 bin askeri bulunuyordu. Savaşın sona erdirilmesi için gerek dünya kamuoyu, gerek ABD gençliği baskı yapıyordu. 1968'de Paris' te barış görüşmelerine başlandı.
Aynı yıl başkanlık görevini alan Richard M. Nixon zamanında ABD, Vietnam'dan askerlerini geri çekmeye başladı. Ama hava saldırılarının sürmesi tepkilere yol açıyordu. 1972'de ikinci kez başkanlığa seçilen Nixon seçimden kısa bir süre sonra, seçim kampanyası sırasında yasadışı yollara başvurmuş olduğu ortaya çıkınca istifa etmek zorunda kaldı.
38. Başkan Gerald Ford zamanında enflasyon ve çeşitli ülke sorunları eskiden olduğu gibi sürdü. 1976'da başkan olan Jimmy Carter döneminde ise enflasyon ve işsizliğin yanı sıra konut sorunu büyüdü ve otomobil sanayisinde durgunluk baş gösterdi. 1979'da Çin Halk Cumhuriyeti ile bir ticaret anlaşması imzalayan ABD hem yeni bir pazara kavuştu, hem de uzun süredir Çin ile gergin olan ilişkilerini düzeltti.
1980'de Cumhuriyetçi Ronald Reagan, Carter'ı büyük bir oy farkıyla geride bıraktı ve ABD'nin 40. başkanı oldu. Reagan da ekonomik durumun düzeltilmesi için çaba gösterdi. 1984'te yeniden başkanlığa seçilen Reagan, Aralık 1987'de SSCB önderi Mihail Gorbaçov ile bir nükleer silahsızlanma antlaşması imzaladı. Bu, nükleer savaşları önleme ve barış yolunda çok önemli bir adım oldu .
Ekonomi
ABD tarım ve sanayi üretiminde dünyanın en önde gelen ülkelerindendir. Dünyadaki toplam mal ve hizmet üretiminin beşte birini ABD sağlar.Amerika'ya ilk göçler sırasında insanlar toprağı işleyerek geçiniyorlardı. Ayrıca kürkçülük, balıkçılık, kerestecilik, gemi yapımcılığı, ticaret gibi işlerle de uğraşıyorlardı.
Giyim ve yiyecek türünden gereksinimler aile içinde karşılanıyordu.1850'den sonra demiryollarının en uzak yerlere ulaşmasıyla Amerikan ekonomisi tarımdan sanayi alanına yöneldi. 19. yüzyılın sonunda sanayinin üretimi ilk kez tarımsal üretimi aştı. Motorlu taşıtların yaygın kullanımının ABD ekonomisinin gelişmesine büyük katkısı oldu. Motorlu taşıt üretimi petrol gereksinimini artırdı.
Petrol üretimine hız verildi. Gene buna bağlı olarak kimya sanayisi gelişti; naylon, dakron türünden yapay dokumaların üretimine başlandı.I. ve II. Dünya savaşlarında hava taşımacılığının önem kazanması sonucu havacılık sanayisi de gelişti. Yakın dönemde ise yüksek teknoloji gerektiren bilgisayar gibi sanayiler ötekilerin önüne geçti.
Sanayi
ABD'nin başlıca sanayi bölgeleri kuzeydoğu ve ortabatıdadır. Nevv York, Chicago, Det-roit, Philadelphia ve Cleveland bu yörelerdeki önemli sanayi kentlerindendir. Çok iyi işleyen bir ulaşım ağına, bol hammaddeye ve zengin güç kaynaklarına sahip olan bu bölgelerde büyük besin, maden, makine, ulaşım araç ve gereçleri ile giyim sanayileri bulunmaktadır.
Chicago yıllardır et sanayisinin merkeziyken bugün çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesinde batının önemi artmaktadır. Tüketilen şekerin yarısı, ülkede üretilen şekerpancarı ve şekerkamışının işlenmesiyle elde edilir. Gene de üretim yeterli olmadığından, Antil Adala-n'ndan ve Filipinler'den şeker satın alınır.
Metal işleme sanayisi iki aşamalıdır. Maden cevherinin işlenmesi birinci aşamayı, bunların motorlu araçlar, uçaklar, çeşitli makineler türünden işlenmiş ürünler biçiminde piyasaya sunulması ise ikinci aşamayı oluşturur. En önemli metaller alüminyum, bakır, kurşun ve çinkodur. 1986'da ABD çelik üretiminde dünya üçüncüsüydü. Havacılık sanayisinde kullanılan bakırda ise Şili'den sonra gelir. Kıyı eyaletlerinin pek çoğunda deniz taşıtları, Pennsylvania ve Illinois'da ise demiryolları için gerekli malzeme üretilir.
Dokuma ve giyim sanayisinde pamuk, yün, deri ve yapay elyaf kullanılır. Pamuklu dokuma sanayisi 18. yüzyılın sonunda kuzeydoğu eyaletlerinde başlamış, doğa koşullarının elverişliliği ve ucuz işgücü sayesinde kısa zamanda gelişmiştir. Yünlü dokuma sanayisi ise yeni yapay dokuma sanayisinin gelişiminden olumsuz yönde etkilenmiştir. Bugün giyim eşyası üretiminde, dokuma sanayisinden daha çok insan çalışır. New York, Chicago, Phila-delphia ve Los Angeles belli başlı giyim sanayisi merkezleridir.
ABD'de basım ve yayımcılık da çok gelişmiştir. Çok sayıda günlük gazete, haftalık ve aylık dergiler ve çeşitli konularda kitaplar yayımlanır.
Bunların dışında elektronik eşya, mobilya, cam, çimento, kâğıt, kauçuk, tütün, alkollü ve alkolsüz içki üretimi de son derece gelişmiştir.
Tarım, Hayvancılık, Orman Ürünleri ve Balıkçılık
ABD'deki tarım alanlarından ülkenin gereksiniminden çok daha fazla ürün elde edilir. Ürün fazlası ya satılır ya da silolarda saklanır. Tarımla uğraşanların ve çiftliklerin sayısı azalirken, gübre kullanımının yaygınlaşması, tarımın makineleşmesi ve küçük çiftliklerin bir araya getirilerek büyük çiftliklere dönüşmesi sonucu tarımda üretim artmıştır. Ülkenin en başta gelen tarım ürünü mısırdır. ABD'nin mısır üretimi öbür ülkelerin toplam mısır üretimine eşittir. İkinci önemli ürün buğdaydır. Kansas ABD'nin buğday ambarıdır. Yulaf kuzeyde Göller Bölgesi'nde, arpa Dakota ve Montana'da, pirinç Texas, Louisiana ve California'da yetiştirilir.
Soyafasulyesi, pamuk ve tütün sanayi üretiminde kullanılır. Soyafasulyesinden yemek yağı üretilir, hayvan yemi elde edilir, ayrıca boya ve plastik sanayisinde de yararlanılır. Texas, Mississippi, California ve Arkansas pamuk eyaletleridir. Tütün ise Kuzey Carolina, Kentucky, Tennessee, Virginia ve Geor-gia'da yetiştirilir.
Yerfıstığı, şekerpancarı, şekerkamışı, sebze ve meyve üretimi de çok yaygındır. Başlıca sebzeler beyaz patates, domates, marul, tatlı mısır ve fasulyedir. California'da bol üzüm yetişir. Meyvelerden turunçgiller, şeftali, erik, armut, kavun, karpuz, ağaç ürünlerinden ceviz, badem, hurma çok boldur.
Çiftlik hayvanları çağdaş yöntemlerle yetiştirilir. ABD süt üretiminde dünyada birincidir. İnek soyları geliştirilmiş, iyi beslenen ineklerden elde edilen günlük süt miktarı artmıştır.
ABD ormanları ülkenin en değerli kaynak-larındandır. Ormanlardan kâğıt üretimi ve mobilyacılık alanlarında yararlanılır. Kerestenin yüzde 80'i yumuşak odunlu iğneyapraklı ağaçlardan elde edilir. Ormanların zenginliğine karşın, gazete ve dergiler için gerekli kâğıt büyük ölçüde Kanada'dan satın alınır.
Balıkçılık ilk yerleşim yıllarından beri önemli bir uğraş olmuştur. Bütün kıyılarda balık avlanır ve deniz ürünleri sanayisi gelişmiştir. Karides, sombalığı, alabalık, ton, istiridye ve ıstakoz bolca çıkar. Ringa en çok avlanan balıklardandır; yağından yararlanıldığı gibi hayvan yemi ve gübre olarak da kullanılır.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica