Arama

Yemen ve Yemen Tarihi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 24 Haziran 2015 Gösterim: 15.998 Cevap: 4
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yemen

Sponsorlu Bağlantılar

Orta Doğu, Arap Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz kıyısında, Umman ile Suudi Arabistan arasında yer alır.
  • 1 Coğrafya
  • 2 Nüfus
  • 3 Yönetim
  • 4 Ekonomi
Coğrafya


Coğrafi konumu: 15 00 Kuzey enlemi, 48 00 Doğu boylamı
Haritadaki konumu: Orta Doğu
Yüzölçümü: 527,970 km²
Sınırları: toplam: 1,746 km
Sınır komşuları: Umman 288 km, Suudi Arabistan 1,458 km
Sahil şeridi: 1,906 km
İklimi: Çöl iklimi, batı dağlarında ılıman iklim görülür.
Arazi yapısı: Dar kıyı ovaları, tepelikler, engebeli dağlar, orta kısımda çöller
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Arap Denizi 0 m
En yüksek noktası: Jabal an Nabi Shu'ayb 3,760 m
Doğal kaynakları: petrol, balık, kaya tuzu, mermer, kömür, altın, kurşun, nikel, bakır, batıda verimli topraklar
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %3 daimi ekinler: %13 otlaklar: %33.5 ormanlık arazi: %4 diğer: %46.5 (1993 verileri)
Sulanan arazi: 5,674 km² (1999)
Doğal afetler: Kum fırtınaları, toz fırtınaları..

Nüfus



Nüfusu: 20 701 257 kişi (2002 tahmini)
Ortalama Ömür: 60 yıl (2002 tahmini)
Okur Yazarlık Oranı: % 38 (1999 tahmini)
Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 800 $ (1990 tahmini)
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)
Bebek ölüm oranı: 68.53 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 60.21 yıl erkeklerde: 58.45 yıl kadınlarda: 62.05 yıl (2001 verileri)
Ortalama çocuk sayısı: 6.97 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 (1999 verileri)
Ulus: Yemenli
Nüfusun etnik dağılımı: Arap; Afrika Arapları, Güney Asyalılar, Avrupalılar
Din: Müslüman, Musevi, Hıristiyan, Hindu
Dil: Arapça
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler toplam nüfusta: %38 erkekler: %53 kadınlar: & (1990 verileri)

Yönetim

Ülke adı: Resmi tam adı: Yemen Cumhuriyeti kısa şekli : Yemen
Yerel tam adı: Al Jumhuriyah al Yamaniyah yerel kısa şekli: Al Yaman
Yönetim biçimi: Çok Partali Başkanlık Sistemi
Başkent: Sanaa
İdari bölümler: 17 vilayet; Abyan, 'Adan, Al Bayda', Al Hudaydah, Al Jawf, Al Mahrah, Al Mahwit, 'Ataq, Dhamar, Hadhramawt, Hajjah, Ibb, Lahij, Ma'rib, Sa'dah, San'a', Ta'izz
Bağımsızlık günü: 22 Mayıs 1990
Milli bayram: Birleşme Günü, 22 Mayıs (1990)
Anayasa: 16 Mayıs 1991
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACC, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CAEU (Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ITU (Uluslararası Telekomünikasyon Birliği), NAM, OAS (Amerika Devletleri Teşkilatı), OIC (İslam Konferansı Örgütü), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü)



Ekonomi

GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 14.4 milyar $ (2000 verileri)
GSYİH - reel büyüme: %6 (2000 verileri)
GSYİH - sektörel bileşim: tarım: %20 endüstri: %42 hizmet: %38 (1998)
Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %10 (2000 verileri)
İşsizlik oranı: %30 (1995 verileri)
Endüstri: Ham petrol ve petrol arıtımı, tekstil ve deri, gıda maddeleri, çimento
Elektrik üretimi: 2.4 milyar kWh (1999)
Elektrik tüketimi: 2.232 milyar kWh (1999)
Elektrik ihracatı: 0 kWh (1999)
Elektrik ithalatı: 0 kWh (1999)
Tarım ürünleri: Tahıl, meyve, sebze, bakliyat, kahve, pamuk, süt ürünleri, çiftlik hayvanları, kümes hayvanları
İhracat: 4.2 milyar $ (2000 verileri)
İhracat ürünleri: Ham petrol, Kahve, balık
İhracat ortakları: Tayland %34, Çin &, Güney Kore 1%4, Japonya %3 (1999)
İthalat: 2.7 milyar $ (2000 verileri)
İthalat ürünleri: Gıda ve çiftlik hayvanları, makine ve parça
İthalat ortakları: Suudi Arabistan %10, B. Arap Emirlikleri %8, ABD 7%, Fransa %7, İtalya %6 (1999)
Dış borç tutarı: 4.4 milyar $ (2000)
Para birimi: Yemen Riyali (YER)
Para birimi kodu: YER
Son düzenleyen asla_asla_deme; 15 Eylül 2010 14:55 Sebep: Kaynak Vikipedi
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
14 Eylül 2008       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Aden
MsXLabs.org & Temel Britannica
Ad:  aden.jpg
Gösterim: 1275
Boyut:  32.4 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin başkenti olan Aden, sönmüş bir yanardağın ağzında kurulmuş bir liman kentidir ve yazlan son derece sıcak olur.
Aden, Arabistan'ın güney kıyılarındaki Ye­men Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin baş­kenti ve başlıca limanıdır. Kızıldeniz'in güney girişinin 160 km doğusunda kurulmuş olan kentin limanı, sönmüş yanardağların kalıntısı olan iki kayalık yarımada arasında yer alır. İklimi çok sıcak olan Aden bazı yıllar hiç yağış almaz.

Aden'de nüfusun büyük bölümünü Araplar oluşturur. Deniz suyunun buharlaştırılmasıyla elde edilen tuz, kentin önemli ürünlerinden biridir. Ayrıca batıdaki yarımadada bir petrol rafinerisi vardır.

Aden eski çağlarda tüccarların uğrak yeriy­di. Arap denizcilerin eskiden köle ticaretinde kullandıkları bir tür üçgen yelkenli gemi hâlâ Aden'de yapılmaktadır. 1839'da İngilizler ta­rafından işgal edildiğinde, Aden yalnızca 500 kişinin yaşadığı küçük bir kasabaydı. İngiliz yönetimi zamanında, buharlı gemilerin yakıt aldığı bir kömür istasyonu oldu. 1869'da Süveyş Kanalı açılınca, Avrupa'dan Hindis­tan ve Uzakdoğu'ya giden denizyollarının uğrak noktası olan Aden limanı giderek gelişti. Daha sonraları, her ay yaklaşık 500 geminin akaryakıt gereksinimini karşılayan işlek bir liman durumuna geldi. 1967'deki Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra Süveyş Kanalı' nın kapanmasıyla büyük ölçüde kesintiye uğrayan bu akaryakıt ticareti 1975'te kanalın yeniden açılmasıyla eski canlılığına kavuştu.

1963'te kurulan Güney Arabistan Federas-yonu'nun en önemli eyaleti olan Aden, 1967'de Yemen Halk Cumhuriyeti'nin top­raklan içinde kaldı.
Kentin nüfusu yaklaşık 365.000'dir (1981)
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

Ad:  aden1.jpg
Gösterim: 1138
Boyut:  82.1 KB

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

Gerçekçi ol imkansızı iste...
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Mayıs 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
YEMEN CUMHURİYETİ (Birleşik)

Arap Yarımadası'nın güneybatı ucunda devlet.

Kuzeyde Suudi Arabistan, doğuda Umman ile sınırlıdır. Güneyde Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'na açılır. Yüzölçümü 472.100 km2, nüfusu 15.200.000'dir (1997). Başkenti San'a, en önemli kentleri; Taiz, Hudeyde, Moha, Aden, Mukalla, Mansura ve Şeyh Otman'dır. Ülke arazisi doğuya doğru dik yamaçlar hâlinde yükselir.

Arap Yarımadası'nın en yüksek yeri olan 3.760 m.lik Cebel-i Şuayb ülke sınırları içindedir. Bu kesim yağışlıdır. Yıllık tutarlar 1.200-2.000 mm. arasında değişir. Ülkenin güneydoğu kısmı kurak ve çok sıcaktır. Bu bölgede hiçbir sürekli akarsu yoktur, tarım yeraltı sularından yararlanılarak yapılır. Halkın % 95'ini Araplar oluşturur; geri kalan % 5'lik kısım ise Hintli, Pakistanlı ve Somalililerden meydana gelir.

Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri; tahıl (buğday, arpa, darı), kahve, incir, keçiboynuzu, nar, yaprakları çiğnenen ve uyuşturucu özelliğe sahip olan kat vs.dir. Halkın büyük bir kısmı, tarıma elverişli yüksek platolarda toplanmıştır. Ekonomik açıdan dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan Yemen'de göçebelik yaygındır.

Ayrıca, ülkeden özellikle başta Suudi Arabistan olmak üzere Basra Körfezi'ndeki petrol üreticisi ülkelere, uzun süreli ve geçici göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır. Ülkenin ihraç ürünleri arasında az miktarda petrol ürünleri, makine ve taşıt donanımı, gıda ve canlı hayvan sayılabilir.

Yemen, Mayıs 1990'a kadar Yemen Arap Cumhuriyeti (Kuzey Yemen) ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti (Güney Yemen) olmak üzere iki ayrı devletti. Eski Kuzey Yemen, çok eski bir tarihe sahiptir. İlk çağların ünlü "Mutlu Arabistan"ı olan Kuzey Yemen, Himyeroğulları döneminde, oldukça ileri bir uygarlık düzeyindeydi. 1517-1918 arasında 100 yıl Osmanlı egemenliği altında kaldı. 19. yy.da Aden bölgesini ve Perim Adası'nı ele geçiren İngiltere, Arap Yarımadası'nın güneybatı kıyılarında etkisini artırdı.

Osmanlılar'ın 1918'de Yemen'i bütünüyle terk etmelerinden sonra, ülkeye Zeydi imamları rakipsiz olarak egemen oldular. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, ülkede rejime ve imamlara karşı ilk ayaklanmalar başladı. 1919'da, 50.000 kadar Yemenli Yahudi, İsrail'e göç etti. Yemen, 1958'de Mısır ve Suriye tarafından kurulan Birleşik Arap Devleti'ne üye oldu. Fakat bu birlik 1961'de dağıldı. 1962'de imam rejimine karşı başlayan ayaklanma cumhuriyet yönetimini getirdiyse de, ülke bir iç savaşa sürüklendi.

Suudi Arabistan tarafından desteklenen kralcılar ile Mısır tarafından desteklenen cumhuriyetçiler arasındaki çarpışmalar 1967'de Hartum'da toplanan "Arap Zirvesi" Toplantısı'nda anlaşmayla sonuçlandı. Fakat çarpışmalar 1968 sonuna dek sürdü. Güney Yemen ise, I. Dünya Savaşı'na kadar İngiliz kontrolü altındaydı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, 1954'ten itibaren, İngiltere, Arap Yarımadası'nın bu kesiminde küçük, fakat dağınık birçok gruplar hâlinde yaşayan yerli halkı belirli bir yönetim altında toplamak amacıyla bazı siyasî girişimlerde bulundu. Bu birleştirme girişimleri, başta Yemen olmak üzere, Arap dünyasında tepkilere yol açtıysa da, 1959'da Batı Aden Himayesi'nin 6 devleti, "Güney Arap Emirlikleri Federasyonu"nu kurdular. 1959-1962 arasında, bu federasyona 5 yerli devlet daha katıldı ve ilk adı değiştirilerek "Güney Arabistan Federasyonu" hâline geldi. Aden Kolonisi önce bu federasyona katılmadı. Çünkü bir yandan Kuzey Yemen'in bu liman üzerindeki hak iddiaları, öte yandan da Aden Kolonisi'nde beliren şiddetli bir muhalefet bu girişimi önlemeye çalışıyordu.

Partiler arasındaki görüş ayrılıklarına karşın, Aden de 1963'te bu federasyona katıldı. 1967'de Güney Yemen, Umman sınırına kadar uzanan topraklarda, Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin yönetiminde bağımsız bir devlet olarak örgütlendi. 1969'da Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin iktidarını güçlendirmesinden sonra, 1970'te benimsenen yeni anayasayla ülke "Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti" adını aldı. 1972'de Kuzey ve Güney Yemen arasında savaş başladı. Ancak bu çarpışmalar uzun sürmedi ve bir ateşkes antlaşmasıyla son buldu.

1974'te Kuzey Yemen devlet başkanlığına geçen Albay el-Hamdi, 1977'de öldürüldü ve Ahmet elRahmi başkanlığında Suudi Arabistan yanlısı bir yönetim kuruldu. Ancak kuzeydeki, cumhuriyetçiler ve kralcılar arasındaki çatışmalar durmadı. 1978'de Ahmet el-Rahmi'nin de bir suikaste uğramasından sonra, 1979'da Kuzey ve Güney Yemen arasında yeni bir savaş çıktı. Arap ülkelerinin arabuluculuğuyla durdurulan çarpışmaların ardından, iki Yemen'in birleştirilmesi görüşmelerine başlandı.

Ancak 1981 ve 1982'de yeni çatışmalar patlak verdi. Mayıs 1982'de ateşkes yeniden sağlandı ve iki devletin başkanları Ali Abdullah es Salih ve Ali Nasır Muhammet, Yemen birliği sürecine hız kazandırmak için anlaştılar. Ancak 1986 yılının ocak ayında Güney Yemen Sosyalist Partisi içindeki iki rakip kanadın çatışması sonucu 12 gün süren iç savaş, ılımlı eğilimiyle tanınan Devlet Başkanı Ali Nasır Muhammet'in, 40 bin taraftarıyla Kuzey Yemen'e ilticasıyla sonuçlandı. Bu iltica, iki ülke arasındaki gerginliği artırdıysa da Kuveyt ve Libya'nın arabuluculuğuyla ilişkiler düzeldi. Güney Yemen'de iktidara gelen Moskova yanlısı Ali Salim El Beid de son yıllarda ılımlı bir politikaya kayarak Kuzey Yemen ile birleşme fikrini desteklemeye başladı. İki Yemen arasında ısınmaya başlayan ilişkiler, Kasım 1986'da Kuzey Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah es Salih'in, Güney'e ilk resmî ziyaretini yapmasıyla yeni bir aşamaya geldi.

Giderek sınırlarını ithal mallarına ve birleşme fikrine daha fazla açmak zorunda kalan ve ekonomisi de güç durumda olan Güney Yemen Halk Cumhuriyeti yöneticileri, sonunda birleşme çağrılarına olumlu yanıt verdiler ve Mayıs 1990'da iki Yemen resmen birleşti. Başkentleri, Kuzey Yemen'in başkenti olan San'a olarak belirlendi. Yemen Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığına, eski Kuzey Yemen'in cumhurbaşkanı Ali Abddullah es Salih, başbakanlığına ise eski Güney Yemen'in cumhurbaşkanı Ebubekir el-Attas getirildi. 1994'te yeniden iç savaşa dönüşen Kuzey-Güney uyuşmazlığı Kuzey Yemenlilerin lehine sonuçlandı.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Nisan 2014       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ortak Tarih
Dört yüz yıl boyunca aynı tarihi ve aynı kaderi paylaştığımız Yemen ile bu müşterek hatıralarımızdan geride ne kaldı? Bu gün, araştırmacılar ve tarihçiler bu sorunun cevabını arşivlerde ve müşterek tarihi konu edinen diğer kaynaklarda aramaktadırlar. Bu ilmin ve aklın kabul ettiği doğru bir yöntemdir. Ancak acaba bu müşterek tarih sadece buralarda mı var, veya başka bir deyiş ile bu kaynaklardaki tarih ne derece iki milletin müşterek tarihidir?

Yemen’in ilk fetih yıllarından günümüze intikal eden yüz binlerce sahifeye ulaşan arşiv malzemesi bulunmaktadır. Siyasî, askerî, iktisadî ve sosyal konularda birçok bilgiyi ihtiva eden bu malzemeler, şüphesiz müşterek tarihimizin en somut göstergesidir. Aynı şekilde, özellikle Osmanlıca olarak, Yemen hakkında kaleme alınmış eserler ile Yemen’de görev yapmış, sivil ve askeri memurların anıları da bu müşterek tarihin en belirgin delilleridir. Ancak unutmamak gerekir ki, bütün bu kaynaklar Yemen’i bize tanıtırken, esasında Yemen’deki Osmanlı varlığını veya bir başka bir ifade ile Yemen’deki Türkiye’yi anlatmaktadır. Oysa Türkiye’de de bir Yemen vardır ve bu Yemen, nesilden nesile aktarılarak milli hafızamıza, zihnimize hatta duygularımıza yerleşmiştir.

Osmanlı Basınında Yemen
Osmanlı idaresinin birinci dönemine ait hatıralar büyük ölçüde, devlet ricali arasında paylaşılan bilgilerden öteye geçmez iken; 19. yüzyılda Yemen’de yeniden tesis edilen idare ile birlikte artık Yemen, Türk toplumunun gündelik konuşmaları arasına girmiştir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, eskiden olduğu gibi, seçkin bir askeri sınıfın değil, Anadolu’dan hemen her evden yüz binlerce askerin adeta meçhul bir diyar olarak bilinen Yemen’e gönderilmesidir. İkinci sebep ise iletişim araçlarının özellikle basının gelişmesi ile birlikte Yemen hakkında kolay haberlerin elde edilmesidir. Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılın son çeyreğinde Yemen’de giriştiği idarî, askerî ve diğer düzenlemeler Osmanlı basınında büyük ilgi görmekte ve hemen hemen her gün Yemen ile ilgili değişik haber ve yorumlar yayınlanmaktaydı. Örneğin Eylül-Aralık 1909 ayları arasında sadece Sabah gazetesinde, Yemen hakkında yirmiden fazla haber ve yorumun bulunması, Osmanlı basınının, aynı zamanda da kamuoyunun Yemen’e ilgisini açıkça göstermektedir. İşin ilginç yanı ise, Osmanlı devletinin bu düzenlemeler sırasında karşılaştığı iç direnç, dış baskılar ve ağır kayıplara rağmen, Osmanlı basını, Yemen’i bir yük olarak görmek yerine; Yemenlilerin bu durumdan ne derece etkilendiklerini konu etmekteydi. Başka bir ifade ile Yemen’deki gelişmeleri Anadolu’daki gelişmelerden ayrı tutmamaktaydı.

Örneğin, Tasvir-i Efkar gazetesinin 24 Eylül 1909 tarihli nüshasında yapılan bir yorumda şu ifadelere yer verilmekteydi:

“İsyan, zulüm, kıtlık ve yokluk gibi çeşitli sıkıntıların karargâhı olan Yemen ahalisinin göz yaşlarının özlemini, hiç bir güçlü edibin kalemi ifade etmeye yetmez.”

Aynı gazete bazı mütegallibelerin sebep olduğu olaylardan söz ederken de şu yorumu yapmaktaydı:

“..Yetimler, kadınlar ve çocuklar, bu bölgede sefil ve perişan olarak zalimlerin elinde kurban oldular. Her saat bir masumiyet vaveylası kopuyor. Mazlumların ve masumların ahını ve iniltisini Allah’tan başka kimse işitmiyordu.”

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Haziran 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMEN, ar el-Yemen, Arabistan yarımadasının güneyinde, Kızıldeniz ve Aden körfezi kıyısında devlet; 536 869 km2; 11 680 000 nüf. Başkenti Sanâ. Resmi dili arapça. (Eski Yemen Arap Cumhuriyeti [Kuzey Yemen] ile Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin [Güney Yemen] birleşmesiyle 22 mayıs 1990'da Yemen Cumhuriyeti adıyla kuruldu.)

coğrafya
Yemen'in jeolojik yapısının ekseni, Arap yarımadası sert tabanının güneybatı kenarını kaplayan yüksek topraklardan oluşur; sert tabanın bu bölümü, başlıca K.-B.-G.-D. doğrultusunda olmak üzere birbirinden farklı çok karmaşık bloklar halinde kırılmaya uğramıştır: söz konusu bloklar Jura ve Kretase devrinde oluşmuş tortullarının yanı sıra 3 760 m'ye ulaşan yanardağ konilerinin tepeden baktığı önemli bazalt lavları akıntılarıyla kaplıdır. Yemen fiziksel coğrafya bakımından kıyılardan iç kesime doğru sıralanan üç ana bölgeye ayrılır: dar kıyı ovası, Yemen platosu ve geniş çöl alanları. Kesin sınıflarla birbirinden ayrılmayan bu bölgeler arasında bazı geçiş kuşakları da yer alır.
Bir bölümü Suudi Arabistan'da kalan ve Kızıldeniz boyunca güneye doğru uzanan ve Tihame adı verilen kıyı ovasının genişliği 25-40 km arasında değişir. Ekime elverişli alanların yer yer geniş kumul zincirleriyle kesintiye uğradığı bu az çok düz şerit iç kesime doğru hafifçe yükselerek 200 m'ye kadar ulaşır. Daha doğuda kıyı ovası yerini, dik yamaçlı vadilerle parçalanmış alçak tepelere bırakır. Bu kesimde yükseklik 450 m'den başlayarak 1 500 m’ye kadar çıkar. Aden körfezini izleyen güneydeki uzun kıyı ovası ise iç kesime ancak 8-16 km kadar sokulur. Yemen platosuna bağlı uzantıların bazı yerlerde denize kadar inmesi nedeniyle düzlük alanlar birbirinden kopuk bir şerit biçiminde uzanır.

Her iki kıyı ovasının gerisinde yükselen Yemen platosu özellikle batı kesimde engebeli bir görünüm taşır. Bu kesimin yüksek ve sarp dağ sıraları arasında kanyon benzeri oluşumlar ve aşınmış tepeler bulunur. Arabistan yarımadasının en yüksek noktası olan Hadur Şuayb (3 760 m) burada yer alır. Platonun güney kıyı ovasına koşut biçimde uzanan kesimi, batıdan doğuya doğru vadi denen mevsimlik akarsu yataklarının oluşturduğu havzalarla bölünmüştür. Heşa Dağı (3 227 m) gibi dorukların yer aldığı güneybatıdaki yüksek yöre Meyfae vadisiyle ikiye ayrılır. Daha doğuda yıl boyunca akan Hadramut ırmağı ile onun bazı mevsimlerde kuruyan uzantısı Mesile'nin vadileri, önce kıyıya koşut biçimde ilerledikten sonra güneye dönerek platoyu kesen uzun bir havza oluşturur. Yemen platosu bu havzadan başlayarak Umman sınırına doğru alçalır. Kuzeyde de yüksekliği giderek düşen plato alanı bir geçiş kuşağının ardından kum çölleriyle birleşir.
Ülke topraklarının yaklaşık yarısını kaplayan kuzeydeki geniş çöl alanı, Suudi Arabistan'daki Rübülhali'nin bir parçasını oluşturur. Bu bölgede yer alan Remlet üs-Sebeteyn, iki mevsimlik ırmağın sula- rını aldığından bazı farklı özellikler gösterir.
Yemen platosunun batı kesimi sismik hareketlerin yoğun olduğu kuşak üzerindedir. En son 1982'de Sanâ’nın güneyinde meydana gelen büyük depremde çok sayıda köyün yıkılması sonucunda yaklaşık 500 000 kişi evsiz kalmış ve 3 000 kişi de yaşamını yitirmiştir.

Yemen'in iklim koşulları yüksekliğe bağlı olarak değişir. Tropik özelliklerin görüldüğü kıyı şeridinde mevsimler arasındaki geçiş belirsizdir. Örneğin güney kıyısındaki Aden'de ocak ve temmuz ortalama sıcaklıkları sırasıyla 25°C ve 32°C’dir. Yazın gündüz sıcaklığı çoğu kez 38°C’yi geçer; bu aşırı sıcaklara genellikle % 80’e varan yüksek bir nemlilik oranı eşlik eder. Kıyı şeridinin tersine yüksek kesimlerde yazlar daha serin, kışlar daha serttir. Kış aylarında bazen kar yağışı ve don olayı da görülür. Yağış düzeni büyük ölçüde yazın esen güneybatı musonlarına bağlıdır. Doğudaki alçak kıyı bölgeleri ve kuzeydeki çöl alanları yılda 100 mm’nin altında yağış alır. Güneybatıdaki yüksek kesimlerde 400 mm’nin üzerinde olan yıllık yağış miktarı, batıdaki dağ sıralarında bazen 750 mm’ye kadar çıkar.
Yemen'in batı kesiminde oldukça geniş bir yer tutan verimli toprakların zengin bitki örtüsü, Arabistan yarımadasının büyük bölümüne egemen olan kıraç yapıyla tam bir karşıtlık oluşturur. Bu bölgenin özellikle sekili yamaçları ve vadi tabanları tarım alanları olarak kullanılır. Kıyı kesiminin yer yer çalılarla kaplı bozkır örtüsü, dağ eteklerinde yerini, dikenli ağaçların oluşturduğu ve demirhindi, vi- daağacı ve akasya gibi türlerin de yetiştiği kesintili bir kuşağa bırakır. Dağlık alanın 1 200 m’ye kadar olan kesimlerinde mürrüsafi ve akgünlük elde edilen ağaçların yanı sıra keçiboynuzu, incir, hurma ve mango ağaçlarına rastlanır. Daha yukarılarda egemen bitki türünü sütleğenler oluşturur; ayrıca akasya, okaliptüs, sarısabır, çeşitli çalı ve ot türleri de bulunur. Ülkenin güney ve doğu kesimlerinin büyük bölümü ise bitki örtüsünden yoksundur. Ekim alanlarının başta Hadramut ırmağının tabanı ve sekileri olmak üzere ırmak yataklarının çevresiyle sınırlı olduğu bu kesimlerde, kıyı şeridi ile bitişik plato alanında batı kesimindekine benzer bir bitki örtüsü görülür.
Yabanıl hayvan varlığı tavşan, tilki ve sırtlan gibi küçük memeli hayvanlar ile çeşitli sürüngenleri kapsar. Oriks ve dağ keçisi’nin soyu tükenmeye yüz tutmuştur. Ülkedeki dağlar ve kıyı bataklıkları çeşitli kuşların göç yolları üzerindeki başlıca uğrak yerleridir. Güney kıyı şeridinin açıklarındaki sularda bol miktarda orkinos, köpekbalığı, sardalye, kalamar, uskumru ve ıstakoz bulunur.

nüfus
Yemen nüfusunun büyük çoğunluğunu Araplar oluşturur. Özellikle batıdaki kırsal alanlarda kabile özelliklerini bir ölçüde sürdüren Araplar, sosyoekonomik konumlarına göre kentliler, yerleşik tarımcılar ve göçebe çobanlar biçiminde üç ana kesim altında toplanabilirler. Daha çok ülkenin güney ve doğu kesimlerinde bulunan küçük azınlık topluluklar arasında Hintliler, PakistanlIlar, Somalililer, Am- haralar, Svahi.liler ve İsrail'e göçler sonunda iyice azalmış olan Yahudiler sayılabilir. Resmi dil olan arapça eski güney sami dilinin belirgin izlerini taşır. Arapların tamamı ve bazı azınlıklar müslüman- dır. Yemen toplulukları, arap dünyasında uzun zamandan beri yerleşik (tarımcı) olmalarıyla tanınırlar; kabile yapılarını ve göçebelerinkine benzeyen onur kurallarını olduğu gibi korumuşlardır. Birçok kabile konfederasyonu (en önemlisi olan kuzeydeki Haşitler ve Bekiller konfederasyonunun 50 000 üyesi vardır) sürekli çatışma halindedir. Toplum, birbirinden kız almayı reddeden iki sınıfa bölünmüştür: bunların biri özellikle köylülerden, diğeriyse aşağı sınıf sayılan tüccarlardan ve esnaftan oluşur. Bir iç hiyerarşiye sahip olan her sınıf, kabile meclisinde kendisini temsil etmesi için bir şef seçer. Nihayet, Etyopya kökenli oldukları sanılan bir “uşaklar" sınıfı aşağılık işleri yapar. Bugün yahudi azınlık kültürel ve toplumsal bakımdan Yemenlilerle bütünleşmiştir. Toplam nüfus içindeki oranları dörtte üçe yaklaşan sünnilerin çoğu şafii mezhebine bağlıdır. Zeydiler ile ismaililerden oluşan şiilerin büyük bölümü ülkenin kuzeybatısında toplanmıştır. Azınlıklar arasındaki başlıca dinler Hıristiyanlık, Hinduizm ve Yahudilik'tir.

Nüfus yoğunluğu knY'ye 22 kişi dolayındadır. Bu oran başlıca yerleşim bölgelerini içine alan kıyı şeridi ve plato alanında çok daha yüksektir. Kuzeydeki çöl alanları yalnızca küçük göçebe toplulukları barındırır. Kentlerde oturanların toplam nüfus içindeki oranı (1990) ancak % 29’u bulur. Kent ve kasabaların çoğu batıda plato yamaçlarında, güneyde ise kıyı şeridinde kuruludur. Başkent Sanâ dışında en önemli kentler Aden, Taiz ve el- Hudeyde'dir. Kırsal yerleşme dokusu son derece dağınık bir yapı gösterir, ağırlıkta olan küçük köylerin çoğunda akraba aileler oturur.
Dünya standartlarına göre son derece yüksek olan ve Ortadoğu'daki genel düzeyi de aşan doğum ve ölüm oranları sırasıyla yaklaşık %o 51 ve %<= 16'dır (1991). Bunun bir sonucu olarak 15 yaş altındaki grubun toplam nüfus içindeki oranı % 50'yi bulur. Ülkenin bir başka önemli demografik özelliği eski çağlardan beri yoğun olan dışarıya göç eğilimidir, XX. yy.’da ekonomik ve siyasal nedenlere bağlı olarak daha da süreklilik kazanan bu göç hareketinden dolayı başta Suudi Arabistan olmak üzere komşu arap ülkelerinin çoğunda oldukça kalabalık bir yemenli topluluğu yaşamaktadır. 1980’lerde ülkenin toplam erkek işgücünün üçte birinin yurtdışında çalıştığı tahmin edilmektedir. 1990'da Körfez krizi sırasında Yemen'in Irak'ı desteklemesi yüzünden Suudi Arabistan, ülkesinde bulunan 1 milyon kadar yemenliyi sınır dışı etti. Bu durum yemen ekonomisi için çift yönlü (dövizden mahrumiyet ve içerde işsizlik) bir yıkım oldu.

ekonomi
Birleşme sonrasında uyum ve bütünlük sağlama yönünde adımlar atma sürecine giren Yemen'de gelişme yolunda bir karma ekonomi yürürlüktedir. Bu süreçle birlikte Güney Yemen'in son yıllarda uzaklaşmaya başladığı merkezi planlama sisteminin önemli ölçüde ortadan kalktığı söylenebilir. Yeni devleti oluşturan her iki kesimde geçmişte başvurulan dış yardımlar önemini korumaya devam etmektedir. 1990 verilerine göre GSMH (yaklaşık 8,4 milyar dolar) nüfus artışından daha hızlı büyümekle birlikte hâlâ çoğu Ortadoğu ülkesinin gerisindedir ve kişi başına milli gelir 719 dolar dolayındadır.
Gayri safi yurt içi hâsıla içindeki payı dörtte biri biraz geçen tarım sektöründe toplam işgücünün yarıdan fazlası çalışır. Büyük ölçüde geçimlik düzeyde olan ve geri bir yapıya dayanan tarım, ülkenin gıda gereksinimini bütünüyle karşılamaktan uzaktır. En çok yetiştirilen darı ve patates dışında başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, üzüm, hurma, pamuk ve susamdır. Özellikle güneyde domates, soğan, karpuz, muz gibi sebze ve meyveler de üretilir. Ticari tarım ürünlerinin başında büyük bölümü ihraç edilen kahve, kat (yaprakları yemenlilerce çiğnenen ve uyuşturucu özelliği olan bir bitki) ve tütün gelir. Koyun, keçi ve sığır besiciliğine dayalı hayvancılık önemli bir gelir kaynağı olmanın yanı sıra, canlı hayvan dışsatımına da olanak verir. Balıkçılık küçük ölçekte yürütülmekle birlikte yerel tüketimde önemli yer tutar. En çok avlanan deniz ürünleri sardalye ve uskumrudur. El-Hudeyde’de dışsatıma dönük bir balık işleme tesisi kurulmuştur.
Yemen yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin sayılır. Özellikle ülkenin batısında çeşitli mineral yatakları saptanmıştır. Sanâ'nın kuzeyine düşen Nukum dağında çıkarılan demir cevheri yöredeki tesislerde işlenir. Daha kuzeyde de ticari açıdan işletilmeye elverişli demir cevheri yatakları vardır. Tihame bölgesindeki Salif'te ve Remlet üs-Sebeteyn kenarındaki Şabva bölgesinde bir miktar tuz çıkarılır. Bilinen diğer yeraltı kaynakları arasında kömür, bakır, kükürt, kurşun, çinko, nikel, gümüş, altın ve uranyum sayılabilir. Kuzeybatıdaki Maribül- cevf havzasında 1980'lerin ortalarında bulunan petrol yataklarının rezervleri umut verici düzeydedir. Aynı dönemde Şabva bölgesinde saptanan petrolün üretimine 1987'de başlanmıştır (1991'de üretim 10 Mt).
imalat sektörü, toplam işgücünün % 5 kadarına istihdam olanağı sağlar. Daha önce ingilizlere ait olan ve yeni yatırımlarla modern bir yapıya kavuşturulan Küçük Aden'deki petrol rafinerisi, toplam sanayi üretimi içinde oldukça büyük bir paya sahiptir. ABD sermayesine bağlı bir şirketin 1966'da Maribülcevf petrollerini işlemek üzere kurduğu bir başka rafineri de üretime geçmiştir. Sanayiyi çeşitlendirmek amacıyla son yıllarda yabancı sermaye ve dış yardımlara dayanarak uygulanan geniş çaplı programların belirli bir başarıya ulaştığı söylenebilir. Önde gelen sanayi dalları gıda işleme, çimento ve yapı gereçleri üretimi, dokumacılık, kauçuk ve plastik eşya yapımı, meşrubat sanayisi ve mandıracılıktır. Kilim, deri eşya, kılıç, kama, süs eşyası gibi ürünlere dayanan geleneksel el sanatları da varlığını korumaktadır. Bütünüyle termik santrallardan elde edilen elektriğin yıllık üretimi ancak 1,8 milyar kWsa düzeyindedir (1990).

Yemen’in dış ticaret açığı son yıllarda azalma eğilimi içine girmiş olmakla birlikte oldukça yüksektir. Bu durum geçmişte Güney Yemen’in SSCB ve Çin' den, Kuzey Yemen'in de zengin arap devletlerinden geniş çapta yardım almasını zorunlu kılmıştır. Değer olarak dışalımın çok küçük bir bölümünü karşılayabi- len dışsatım (1990’da 983 milyon dolar dışalıma karşılık 197 milyon dolar dışsatım) büyük ölçüde canlı hayvan, gıda maddeleri, kahve, deri, sigara ve işlenmiş petrol ürünlerine dayanmaktadır. Başlıca dışalım kalemleri ise makine ve ulaşım araçları, temel mamul mallar, gıda ürünleri, kimyasal maddeler ve ham petroldür. Dış ticari ilişkilerini çok yönlü yürüten Yemenin komşu ülkelerden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikle- ri'nin yanı sıra Avrupa ülkeleri, ABD, Japonya ve Çin’le bağlan vardır.
Dış yardımlarla açılan bazı yeni yollara karşın, karayolu ağı yetersiz ve bakımsızdır. Yolların yalnızca küçük bir bölümü kaplanmıştır. Ülkede demiryolu yoktur. Arap-israil çatışmasına değin işlek bir liman olan Aden, Süveyş kanalının 1975’te yeniden açılmasını izleyen beklentilere karşın, eski canlılığına hâlâ kavuşamamıştır. Kızıldeniz'e bakan el- Hudeyde dışında küçük Muha ve Salif limanları da kıyı taşımacılığına hizmet.


tarih
• I.S. 634 e kadar Islamöncesi Yemen. Seba (başkent Marib), Main, Kataban ve Hadramut olarak dört krallığa bölünen Yemen’de, hem Main hem de Seba krallıkları gelişti. En azından İ.Ö. 700'de kurulan Main krallığı, en geç İ.Ö. III. yy. sonunda Seba krallığı tarafından kendine katıldı. Daha İ.Ö. III. binyıl'ın sonunda ortaya çıktığı sanılan Seba krallığı, parfüm imalatı ve Hint okyanusu ile Kızıldeniz kavşağında yer alması nedeniyle, erkenden büyük bir ticari gelişme gösterdi. Böylece Doğu Asya ve Akdeniz arasındaki deniz ve özellikle kervan trafiğini denetimi altına alabildi. Yemenliler, kuzeydeki Nabatiler’in ülkesinde ve Suriye sınırında ticaret acentaları bile kurdular ve bunlar için birçok kez Asur krallarına vergi ödemek zorunda kaldılar (İ.Ö. VIII. VII. yy), ilkin mukarrib denilen rahipler tarafından, ardından İ.Ö. 500'e doğru Erit- rea ve Abisinya Tigresi’ni (Aksum krallığı) sömürgeleştiren Seba kralları tarafından yönetilen Seba devleti, İ.Ö. II. yy. başında Reydan arazisini kendine kattı ve bu durum Seba devleti hükümdarlarına Seba ve Dhu Reydan kralı unvanını kazandırdı. Romalıların başarısız saldırılarına uğrayan (İ.Ö. 25-24) Yemen'in ağırlık merkezi, Marib'ten, Abisinya ile ilişkileri daha iyi sürdürebilecek bir yerde olan Zufar'a doğru kaydı. I.S. I. yy. başında Seba devleti, Kataban krallığı’nı ele geçirdi, ardından G.-D.’ya doğru yayılarak en geniş sınırlarına ulaştı ve bu durum Seba hükümdarlarının, en geç i.S. IV. yy. başında Seba, Dhu Reydan, Hadramut ve Yemenet kralı unvanını kazanmalarına yol açtı.
Çok kalabalık olan Himyeri kabilelerinin gitgide daha önemli bir rol oynamaya başladıkları bu devlet, Aksum krallığındaki Abisinyalılar ile çatışmaya girişti. Abisinyalılar, IV. yy. boyunca Yemen’i işgal ettilerse de en geç I.S. 378’te geri çekildiler. Daha II. yy.'da yahudiliğin etkisine girdikleri sanılan ve V. yy.'dan başlayarak Yemen krallarına kendi adlarını (Himyer kralı) veren Himyeriler, IV. yy.’dan sonra ülkede oluşmaya başlayan hıristiyan toplulukları ezdiler. Hıristiyanların imdadına koşan etyopyalı kral Kaleb (523'e doğr -575), Yemen'i işgal etti. Et- yopya kral naibliği durumuna dönüşen ve Bizans'ın desteklediği monofizist hıris- tiyanlığın etkisine giren Yemen, Pers kralı Hüsrev I tarafından fethedildi (570’e doğr.) ve bir satraplık durumuna getirildi- Bunun üzerine Marib bendi ve sulama kanalları, bakımsızlık yüzünden harabe haline geldi. Bu durum İslamlığı getiren Bedeviler tarafından ülkenin istilasını kolaylaştırdı (630-631).

• Müslüman Yemen. Kısa bir süre sonra müslümanlar tarafından kesin olarak fethedilen Yemen, onlara askeri birlikler sağlamakla birlikte, siyasal ve dinsel özerkliğini korudu. Daha IX. yy. başında, Bağdat halifelerinin Yemen üzerindeki yetkileri yalnızca sözde kaldı. Bunun üzerine ülke, küçük yerel hanedanlar arasında paylaşıldı.
Sanâ ve Kızıldeniz arasındaki bölgede sırasıyla Ziyadiler (820-1018), Necahiler (1022-1159) ve Mehdiler (1159-1173) hüküm sürerken, Taiz'in tam K.'inde yer alan bölge zaman zaman Yafuriler tarafından yönetildi (861-997). Yafuriler, çok geçmeden Karmatiler’in koyu Şiiliğini benimsediler. Buna koşut olarak XI. yy.'ın ikinci yarısında ismaili şii Süleyhiler hanedanı, Güneydoğu Yemen'in (Tihame, Aden ve Sanâ) denetimini ele geçirdi. Çok geçmeden, yalnız Aden'de, bu hanedanın yerini, başka bir ismaili hanedanı olan Zurayiler aldı (1083-1173). Fakat bu dönemin en önemli olayı, Yahya bin el-Hüseyin tarafından Güney Ye- men'deki Şada çevresinde bağımsız bir devletin kurulmasıydı (893-894'e doğr ). Hüseyniler sülalesiyle halife Ali'nin soyundan geldiğini ileri süren bu ılımlı şii hükümdar, Zeydi hanedanını kurdu ve bu hanedan, başkenti Sada'yı Sünni Re- suliler’e (1228-1446) kaptırmamak için mücadele etmek zorunda kaldı. 1300- 1301'e doğru Resuliler, Zeydi hanedanını ortadan kaldırdılar. Selahattin sayesinde Mısır Eyyubileri’nin (1174-1229) buyruğu altında geçici olarak birleşen bu yerel hanedanlar, topraklarının İskenderiye baharat tacirleri ve Venedik tüccarları yararına Hint okyanusu'na doğru bir hareket üssü durumuna getirilmesine izin verdiler. XV. yy. sonlarında memluk sultanlarının daha önce buraya göndermiş oldukları komutanlarla yerli emirler, imamlar ve şeyhler arasındaki sürekli savaşım, ülkeyi tam bir kargaşa ortamına sürükledi. Yavuz Sultan Selim Kahire’ye girip Memluk devletini ortadan kaldırdıktan (1517) sonra Yemen’in memluk yönetimindeki bölgesi de doğal olarak os- manlı topraklarına katıldı (1518). Bu arada, Sanâ'yı ele geçiren ve imam Şerafet- tin’le savaşmakta olan memluk komutanlarından Çerkez İskender Bey, devletinin yıkılması üzerine başsız kalınca, Sanâ'da Yavuz adına hutbe okuttu (1519). Ancak, Yemen'de osmanlı egemenliğinin kurulması Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşti. Hindistan seferine çıkan Mısır valisi Hadım Süleyman Paşa, donanmasıyla geldiği Aden’de karaya asker çıkartıp Aden emiri Emir bin Davut Tahiri’yi öldürttükten sonra bu emirliği bir sancak olarak osmanlı topraklarına kattı (1538). Ertesi yıl Hindistan seferi dönüşünde de Zebid kıyılarında demirleyen Süleyman Paşa, eski memluk beylerinden emir Nahuda Ahmet'in hüküm sürdüğü Zebid emirliği’ni işgal edip emiri ortadan kaldırdı ve Aden'le Zebid emirliklerinin topraklarını birleştirerek Yemen'de oluşturduğu bu yeni osmanlı eyaletinin beylerbeyliğine Bıyıklı Mehmet Paşa'nın oğlu olan Gazze eski sancakbeyi Mustafa Bey'i atadı (1539). Mustafa Bey'in ardılı olarak Yemen beylerbeyliğine getirilen onun amcası Üveys Paşa, İmam Şerafettin'le oğlu Mutahhar arasındaki anlaşmazlıktan yararlanarak eyalet topraklarını genişletti ve sonunda Taiz'i ele geçirmeyi başardı (1546). Aynı yıl Üveys Paşa'nın ölümü üzerine Yemen beylerbeyliğine atanan Özdemir Paşa, İmam Mutahhar bin Şerafettin’in yönetimindeki Sanâ kalesini 7 günlük bir kuşatma sonunda teslim alarak Yemen ülkesinin önemli bir bölümünü eyalet topraklarına katmış oldu (1547). Özdemir Paşa aynı yıl görevden ayrıldıktan sonra Arapların Portekizlilerle işbirliği yaparak ele geçirdikleri Aden limanını, Hint kaptanı Piri Reis geri aldı (1548).
Sanâ fatihi Özdemir Paşa'yı izleyen Saksağan Mustafa Paşa, Karaşahin Mustafa Paşa gibi beylerbeyleri Ye- men'deki osmanlı topraklarını genişletdağlık kesimi de Banâ kenti merkez olmak üzere Sana beylerbeyliği adıyla bir birinden ayrı iki yönetim birimine bölündü, Başarısız Rıdvan Paşa azledildikten sonra merkezi Zebid olan Yemen beyler beyliğine Haşan Paşa, merkezi lanâ plan lanâ beylerbeyle de Murat Paşa getirildi 11566) Hu ayrılık ve ikiliğin yarattığı zayıflıktan yararlanarak Murai Paşayı yenilgiye uğratıp öldürdükten sqnra Sanâ'ya giren imam Mulahhar, ardında da Aden, Halt, Mokha vb kentleri ele geçirince, hemen tüm Yemeni yitiFen Osmanlılar'ın egemenliğinde yalnız Zebid ye yöresi kalmış oldu (iliz), Benun- da lebld'e de saldiFan MutahhaF, burada Haşan Paşa taralından püskürtülerek duFdüFuldy Haşan Paşa'nın yardım çağ- nlanna garekiı duyarlılığı göstererek hemen harekete geçen sadrazam Bokullu Mehmet Paşa, Yemeni geri almakla görevlendirdiği Ozdemiroflu Osman Paşayı lanâ beylerbeyliğine, Şam beylerbeyi kala Mystafa Paşayı da Yemen serdarlısına atadı; lanâ ve Yemen beylerbeylikleri yeniden birleştirilerek yönetimi Ozdemlfdilu Osman Paşa'ya verildi (1586), Yine aynı yıl Mısır valisi Keea Sinan Paşa ile anlaşmazlığa düşen Lala Mustafa Paşa azledilerek İstanbul’a çağ- nldı ve Keca Sinan Paşa vezir payesiyle enun yeFine Yemen serdaFlığına gelirildi Bu arada, Taiz'i Zeydiler’den geri aldıktan (1iil) sema Yemenin en berkitilmiş kenumlarından biri elan Kahire kalesini kuşatan özdemlreğlu, Mısır'dan gelerek burada kuvvetleriyle kendisine katılan Keea Sinan Paşa ile anlaşmazlığa düşünse, Yemen beylerbeyliğinden alınıp İstanbul'a gönderildi Kahire kalesini fethettikten senra Aden üzerine yürüyen Keea Sinan Paşa, Hint kaptanı Kurteğlu Hayrettin Hızır Beyle İşbirliği yaparak denliden de kuşatma altına aldırdığı limanı ele geçirdi ve ardından Yemenin merkezi elan Sanâ'yı Zeydiler'den geri aldı (1688) Dekuz aylık bir kuşatmadan senra Kevkeban kalesini de ele geçiren Sinan Paşa, savaşı kazanma umudunu için barış istemek zerunda kalan iarla daha bnee esmanlı egemenliğindi bulunan yerlerin tümünün yine Türkler'de kalması koşuluyla bir anlaşma yaptı; Zebid'e gelen Behram Paşa'yı da beylerbeyliğe atamasının ardından “Yemen fatihi" alarak İstanbul’a döndü (1670),
Barışa karşın direnişi sürdürdükleri İçin asi sayılan Hab kalesi savunucularını şiddetli bir saldırı sonucunda teslime zorlayarak önemli bir engeli daha ortadan kaldıran Behram Paşa, beylerbeyliğin merkezini Sanâ'dan Kahire kalesine taşıdı ve kenti de baştan başa yeniden bayındır hale getirip buraya "Behramlye" adını verdi.

Yemen eyaletini 7 yıl başarıyla yöneten Behram Paşa, buradan Erzurum beylerbeyliğine atandıktan (1577) sonra Yernen'de yeniden bir sürü karışıklıklar çıktı, Eyaletin merkezden uzak oluşu, Behram Paşa'dan sonra görev başına güçlü bir beylerbeyinin gelemeyişi, yönetime karşı sıkça ayaklanan arap kabilelerini denetim altına almayı olanaksız kıldığından, özellikle Murat IV döneminden başlayarak (1623) tam bir kargaşa ortamına sürüklenen ülke, K yy, başlarında bir çöl davlatı durumuna gelen Vahhabi- ler'ın tehdidiyle karşılaştı Öte yandan |n gillzlar, Hindistan yolunun denetimim da ha iyi sağlayabilmek için ülkenin denizle bağlantısını kestiler (Aden'in işgali, 1639, Perimin işgali, 1817) Bu arada, durumun süngüne kötüye gittiğini gören OsmanlI devleti de Bağdat valisi Mithat Paşa arlılığıyla Neeidde Ahsa sancağını kurdurarak Yemenle yemden ilgilenmeye başladığını gösterdi Aneak, Asır'de esmanlı yönetimine karşı ayaklanan emir Muhammet bin Ayz, Ingilizlerln de yardımıyla Yemen'e girerek Sanâ’yı ele geçirdi (1878), Asir ayaklanmasını basman fiazı Muhtar Paşa, Banâ’va gi= rip dirlik ye düzeni yemden kurdu (1679) İngiliz çıkartana araç olan zevdi imamı Hamidetttn Yahya osmaniı yönelimine karşı ayaklanınca (1697), Abduiha mil ll'nin buyruğuyla Yemen'de 7 Ordu kuruldu Ancak, Ingilizler'den sürekli para v§ silah yardımı gören imam Yahya el-Mütevekkil yönetimindeki <zaydıieı basîırılamadığı için giderek müzminleşen bu yemen ayaklanması sırasında 7, Ordu birliklerini yenilgiye uğratıp Sanâ'yı işgal eltiler (1908), İstanbul hükümetinse Yemen'e gönderilen müşir Fevzi Paşa 46 bin kişilik bir kuvvetle ^eydiler'irı üzerine yürüyerek aynı yıl Sanâ'yı onlardan geri almayı başardıyse da İmam Yahya ele geçlrilemediğl gibi, müzminleşmiş elan ayaklanma da lam anlamıyla bulırılama- dı Birinci Dünya* savaşı'na Türkiye adına sen veren Mondros* ateşkesi (30 ekim 1918) gereğinse Asir'de kalan bir miktar askerle birlikte Yemen'deki terk garnizonunun da en yakın İngiliz komutanlığına teslim elması senueu Yemen kesin olarak esmanlı egemenliğinden çıktı, Yine aynı yıl imam Yahya Yememde bağımsızlığını ilan etti OsmanlI Imparatorluğu'nun yıkılmasından hemen sonra zeydl İmam Yahya el-Mütevekkil'In prensliği de her halde Asir gibi Suudi Arabistan'a katılırdı; ancak İmam Yahya- el-Mütevekkil'In, Abdülazlz İli bin Su- ud'un ihtiraslarına karşı Yemenin kuzey sınırını güven altına almak için giriştiği savaşım, prensliğini bu yazgıyı paylaşmaktan korudu, Sonunda İmam Yahya, prensliğini Adan protektorasından ayıran sınırı kabul etmek zorunda kaldığı 1934 yılında, Asir'in Abdülaziz III bin Suud'un mülkü olduğunu da kabul etmak zorunda kaldı.

Bunun üzerine Yemen, dağlık vadilerine çekilerek otoriter ve ataerkil bir yönetim altında yaşamaya başladı, Arap blrli- ği'ne katılarak (1946) arap dünyasıyla siyasal ilişkilerini yoğunlaştıran Yemen, imam Ahmet’in başa geçmesinden (mart 1948) başlayarak, Aden protektorasıyla arasındaki sınır olaylarının artmasına yol açarken, komünist ülkelerle de ülkenin sınai ve asken eçıden düzenlenmesini sağ iayan siyasal antlaşmalar yaptı, Cidde paktı’yla (1966) Suudi Arabıslan ve Mı şiFia ittifak kurgu Birleşik Arap Cumhuriyeti (HAC) ile federasyon girişimi (1956), 1961 ge başarısızlıkla senuçlandı Eylül 1969 da imam Ahmet ölünse. Ye mende bir veraset bunalımı başladı 19 eylül 1069'de yasal vâris Muhammet eh BedF’in tahta çıkışını, 88=87 eylül 1969'de askeri bir darbe izledi Yeni sultanı deviren bu darbeyle tüm yetkiler, sesyalist tipte, tarafsız ve panarapçı, Nasır yanlısı bir siyasal PFogramm uygulanması için albay Sallara verildi- Cumhuriyet kuruldu, geçici Anayasayla (91 ekim) tüm yetkiler, ilk Anayasa'nın kabul edilmesine kadar albay Sellal başkanlığındaki bir ulusal konseye verllai Bu devrimci re|im güçlenir ve ABD taralın dan tanınırken (aralık 1968), Suudi Arabistan’a sığınan imam Muhammet el- PedF bir sürgün hükümeti kurdu (ekim 1982) ve Suudi Arabistan'ın desteğiyle ülkenin kuzeyinde bir direniş örgütledi

Yeni yemen yönetimi BAC ile bir savunma ittifakı antlaşması imzaladı (kasım 1962) ve bu antlaşmanın hemen ardından, küçük cumhuriyetçi orduyu takviye etmek ve kralcı kabilelerin itaatsizliğini bastırmak üzere, Yemen'e bir mısır seferi birliği gönderildi. Cumhuriyetçiler başlıca kentleri, Kızıldeniz limanlarını ve kıyı ovalarını buyruk altına aldılar (1963- 64). Fakat artan Suudi Arabistan yardımından yararlanan kralcıların, kendilerine katılmasını sağlamak başarısını gösteremediler. Suudi Arabistan ve BAC arasındaki bir ilk anlaşma girişimi (nisan 1963) başarısızlıkla sonuçlandı.
Yeni bir Anayasa'nın yayımlanmasına (28 nisan 1964) rağmen, Mısırlılar'ın ülkedeki varlığı bazılarınca çok rahatsız edici görüldüğü için, cumhuriyetçiler kampında bazı anlaşmazlıklar baş gösterdi. Kahire'den kurtulmak isteyen Nu- man hükümetinin kurulmasıyla (20 nisan 1965) birlikte, cumhuriyetçiler arasında çatışma patlak verdi. Hamir'de toplanan (2-5 mayıs 1965) "Ulusal barış konferansında ılımlı cumhuriyetçi bir programın saptanmasına girişildi ve Yemen'in her türlü yabancı müdahale karşısındaki bağımsızlığı, gerçekten demokratik ve ilerici bir hükümetin kurulması ve bir iktisadi gelişme planının ortaya konması öngörüldü; 8 mayıs'ta yayımlanan yeni Anayasayla, sonuç olarak cumhurbaşkanının yetkileri azaltıldı. Cumhurbaşkanı Sellal, Numan'ın istifasını (haziran 1965) ve general el-Amiri başkanlığında ılımlı bir hükümet kurulmasını sağladı. Suudi Arabistan ve Mısır arasında olduğu gibi, cumhuriyetçiler ile kralcılar arasında da görüşmelere girişildi (Cidde [ağustos 1965] ve Harad [kasım-aralık 1965] konferansları). Bu görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması çatışmaların yeniden başlamasına yol açarken, cumhuriyetçi kampta da hükümet başkanı ile Cumhurbaşkanı Sellal arasındaki anlaşmazlıklar arttı. General el-Amiri, başkan Nasır'a şikayetlerini bildirmek üzere Kahire'ye gitti. Orada hükümetin başlıca üyeleriyle birlikte tutuklandı (19 eylül 1966). Bu durum Cumhurbaşkanı Sellal'a, başbakanlık görevini de üstlenmek ve hasımlarını bertaraf etmek olanağını verdi. Cumhuriyetçi yönetim içindeki bu ağır bunalım, ılımlı cumhuriyetçilerin parçalanmasına yol açtı. Bununla birlikte, haziran 1967 Israil-Arap savaşı'nda Kahire'nin yenilgiye uğraması ve Yemen'deki mısır seferi birliğinin azaltılması, güç ilişkilerinde bir değişiklik yarattı ve çatışmalara son verileceği umudunu uyandırdı. Hartum konferansında, mısır kuvvetlerinin geri çekilmesini, kralcılara suudi yardımının durdurulmasını ve bu anlaşmanın uygulanmasını denetlemekle görevli üçlü (Irak, Fas ve Sudan) bir komisyon kurulmasını öngören bir antlaşma imzalandı. Fakat mareşal Sellal askeri bir darbeyle devrildi (kasım 1967) ve kralcılarla diyalog kurulmasından yana olan ılımlı cumhuriyetçilerden oluşan bir “Cumhuriyetçi başkanlık konseyi" kuruldu. Bununla birlikte, kralcılarla cumhuriyetçiler arasındaki savaş sürdü ve ülkede, ancak 1970'te, bütün rejim muhalifleri idam edilerek çok ılımlı bir hükümetin kurulmasıyla ve hükümet istikrarsızlığının devamına rağmen nispi bir barış sağlanabildi.
1974'te, Suudi Arabistan yanlısı albay İbrahim el-Hamdi tarafından yönetilen askeri bir cunta iktidarı ele geçirdi, Ana- yasa'yı askıya aldı ve hem yüksek askeri komutanlığı, hem tek partiyi (Ulusal birlik) feshetti. Bütün yetkileri, İbrahim el- Hamdi yönetimindeki on üyelik bir komuta konseyi ele aldı. Hem Suudi Arabistan yanlısı tutucu öğeleri, hem de ilerici öğeleri kapsayan bu cuntanın amacı, rüşvete son vermek, etkili bir yönetim kurmak ve yerinden yönetimi daha dar boyutlara indirgeyerek kurumlan ıslah etmekti. Ekim 1975'te Cumhurbaşkanı el- Hamdi, Haşitler kabile konfederasyonu
başkanı Abdullah el-Ahmer'e yakın subayları hedef alan geniş bir temizliğe girişti ve Abdullah el-Ahmer'in başkanlık ettiği danışma konseyini dağıttı. Bu önlemin yeniden canlandırdığı kabile kaynaşması, 1977'de iç savaşa dönüştü. Asiler ülkenin kuzeyini hızla denetim altına aldılar. Suudiler'in arabuluculuğu sayesinde ateşkes sağlandıysa da, merkezi hükümet ve kabileler arasındaki görüşmelere başlandığı sırada Cumhurbaşkanı el- Hamdi öldürüldü (11 ekim 1977).
Binbaşı Ahmet el-Gaşmi başkanlığında üç üyeli bir Başkanlık konseyi kuruldu. Suudi Arabistan'ın desteğinden yararlanan el-Gaşmi, kabile başkanlarıyla yapılan görüşmeleri sonuçlandırdıktan sonra bir kurucu meclis tarafından cumhurbaşkanlığına seçildi (şubat 1978). Bununla birlikte, kabile başkanlarına verilen ödünler iç gerginliklere ve Aden’le ilişkilerde, el-Gaşmi'nin öldürülmesiyle sonuçlanan bir bunalıma yol açtı. Dört üyeli bir Başkanlık konseyi kuruldu. Başbakan Abdülaziz Abdülgani (ocak 1975’ten başlayarak bu görevi yürütüyordu) ve ordu kurmay başkanlığına getirilen binbaşı Ali Abdullah es-Salih de bu konseyde üyeydi. Ali Abdullah es-Salih cumhurbaşkanlığına seçildi (temmuz 1978). Yeni Devlet başkanı kabile baş- kanlarına karşı bir uzlaşma siyaseti izledi. Birçok kabile başkanı, özellikle Abdullah el-Ahmer, Kurucu meclis'e katıldı (ağustos 1978). Bu yakınlaşma, UDC (Ulusal demokratik cephe, 1976'da kuruldu) içinde toplanan milliyetçi solu açık bir muhalefet içine düşürdü ve Güney Yemen'le ilişkilerin hızla bozulmasına yol açtı. Şubat 1979’da sınır bölgesinde iki ülke arasında çarpışmalar patlak verirken, Aden tarafından desteklenen UDC ayaklandı ve birçok yerin denetimini ele geçirdi. Birçok arap ülkesinin arabuluculuğu sayesinde, mart başında bir ateşkes sağlandı. Arap birliği'nin koruyuculuğunda, özellikle toprak konusunda daha önceki düzene dönüşü ve çatışmayı çözüme bağlamak üzere Sanâ ile Aden arasında görüşmelerin başlamasını öngören bir plan kabul edildi. 30 mart 1979'da, iki Yemen'in yeniden birleştirilmesi tasarısı, Cumhurbaşkanı Ali Abdullah es-Salih ve Başkan Abdülfettah İsmail tarafından onaylandı. 1980' de, yetkililer ve UDC arasında bir antlaşma imzalandı. Fakat 1981 ve 1982'de yeni çatışmalar patlak verdi. 1982’de dinginlik yeniden sağlandığı sırada Başkan Ali Abdullah es-Salih ve Başkan Ali Nasır Muhammet, Yemen birliği sürecine atılım kazandırmak üzere anlaştılar. 1983'te Ali Abdullah es-Salih, beş yıllık bir süre için yeniden cumhurbaşkanlığına getirildi.

Yemen Demokratik Halk Cumhuriye- ti'nin devrilen Cumhurbaşkanı Ali Nasır Muhammet'in ülkeye sığınması iki Yemen arasında gerginlik doğurduysa da Kuveyt ve Libya'nın arabuluculuğuyla ilişkiler düzeldi. Türkiye Başbakanı Turgut Özal'ın ziyareti (aralık 1986) sırasında iki ülke arasında ortak bir iktisadi komisyon kurulması ve karşılıklı elçilikler açılması karara bağlandı. 5 temmuz 1988’de ilk kez Meclis seçimleri yapıldı. Adaylar, parti kurulmasına izin verilmediği için, bireysel propaganda yaptılar. Cumhurbaşkanlığı'na, üçüncü kez, Ali Abdullah es-Salih seçildi. birleşmeden önce Güney Yemen
Güney Arabistan, 30 kasım 1967'de, Cenevre antlaşmasfyla Ulusal kurtuluş cephesi'nin otoritesi altında Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını kazandı. Cenevre antlaşma- sı’nda, egemenliğin Birleşik Krallık’tan bu siyasal partiye bırakılması kararlaştırılmıştı ancak Ulusal kurtuluş cephesi'nin otoritesi işgal altındaki Güney Yemen Kurtuluş cephesi tarafından tanınmadı.

(-> ADEN ve GÜNEY ARABİSTAN- FEDE- RASYONU.) Kahtan eş-Şa'bi bağımsızlık gününde ilk cumhurbaşkanı ilan edildi
Kahtan eş-Şa'bi, ordunun baskısıyla Ulusal kurtuluş cephesi'nin içindeki sol unsurların etkisini ortadan kaldırdı (1968). Bu tavır değişikliği ayaklanmaya yol açtı. Üstelik Süveyş kanalı'nın kapatılması ciddi bir durgunluğa neden olurken, Büyük Britanya da bağımsızlıktan önce söz verdiği 60 milyon sterlini ödemeyi reddedince Yemen, mali kaynaklarının bir bölümünden yoksun kaldı. Nihayet iki Yemen devleti arasındaki ilişkiler hızla bozuldu; Kahtan eş-Şa’bi komşu Yemen yöneticilerini Suudi Arabistan'ın talimatlarına boyun eğmekle suçladı.
Kahtan eş-Şa'bi'yi 1969'da deviren Ulusal cephe'nin sol kanadı yürütme erkini Salim Ali Rübeyyi başkanlığındaki Başkanlık konseyi'ne bıraktı. Başbakan Muhammet Ali Heysem'in kurduğu hükümet öncelikle Ulusal cephe, ordu ve yönetimde tasfiyeler yapmaya karar verdi. Çok sayıda millileştirmeye girişti ve bir tarım reformu yapmaya söz verdi. ABD ile diplomatik ilişkiler kesildi; sosyalist ülkelerle işbirliği anlaşmaları imzalandı. Yemen ve Suudi Arabistan arasında bir bunalım patlak verdi; şiddetli çarpışmalardan sonra Suudi ordusu petrol yatakları bakımından zengin el-Vadiye bölgesini işgal etti. Aralıkta komünistler ve ba- asçılar hükümete girdiler. Ama 1970'te açığa çıkartılan iki komplo Kahtan eş- Şa’bi ile eski Başbakan Faysal Abdüllatif eş-Şa'bi'nin tutuklanmasına yol açtı. Bu arada ekonomik güçlükler de arttı. Kasım 1970'te yetkililer bir tarım reformu ilan ettiler; büyük toprak sahiplerine ve eski rejim yandaşlarına ait topraklara el- kondu ve bunlar devlet kooperatiflerine verildi. 30 kasımda Salim Ali Rübeyyi yeni bir Anayasa'ya kavuşan ülkenin adının Yemen Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti olduğunu ilan etti. 1971'de Güney Kurtuluş cephesi'nin rejime bağlanmasını sağlamaya çalıştı. Ama muhalefet rejimle mücadeleye devam etti.
Çok ılımlı görülen Muhammet Ali Heysem, başbakanlık görevini Ali Nasır Muhammet'e bıraktı (ağustos 1971). Ulusal cephe kongresi (mart 1972) yeni hükümetin önerdiği hedefleri kabul etti: tarım reformu, ekonominin devlet tarafından denetlenmesi, tek partinin kurulması.
Dış politikada Yemen, Arap yarımadasındaki devrimci hareketleri destekleyeceğini açıkladı. Arap ülkelerine yönelik diplomatik girişimleri sayesinde Irak ve Cezayir'in desteğini sağladı. Eski SSCB, Çin, Avrupa'daki sosyalist ülkeler, Yemen ile ilişkilerini geliştirdiler. 1972 Kuzey Yemen ile yeniden uzlaşma yılı oldu.
1974 sonunda yönetici grup içinde anlaşmazlıklar baş gösterdi. Devlet başkanı Salim Ali Rübeyyi sosyalist gelişimi yavaşlatmak ve Suudi Arabistan ile yakınlaşmak istiyordu. Mart 1976'da, Aden ve Riyad, ilişkilerini normalleştirmeyi kararlaştırdılar. Buna karşılık, Ulusal cephe genel sekreteri Abdülfettah İsmail ve Başbakan Ali Nasır Muhammet, devrimci süreci derinleştirmekten yanaydılar. 24 haziran 1978'de Kuzey Yemen Devlet başkanı Ahmet el-Gaşmi’nin öldürülmesi üzerine iki grup arasında ortaya çıkan gerilim Salim Ali Rübeyyi ve yandaşlarının aleyhine gelişti. Devlet başkanı idam edildi; ekimde Yemen Sosyalist partisi adını alacak olan partide ve orduda tasfiyeler yapıldı. Yüksek halk konseyi (yasama meclisi), Başbakanlık görevlerini de koruyan Ali Nasır Muhammet'in yönetiminde yeni bir Başkanlık konseyi atadı. Aralık 1978'de Yemen Sosyalist partisi genel sekreteri olan Abdülfettah İsmail Devlet başkanlığına getirildi. Bu tarihten sonra Güney Yemen rejimi radikalleşmesini hızlandırdı. Bu sertleşme Aden ve Riyad arasındaki ilişkilerin yeniden bozulmasına ve 1979 başında iki Yemen arasında bir savaşın patlak vermesine yol açtı. Bununla birlikte, 1980'de Abdülfet- tah İsmail tüm görevlerinden istifa etti. Bunun üzerine Ali Nasır MuhammeLDev- let başkanlığı, başbakanlık ve genel sekreterlik görevlerini üstlendi. Rejimin sosyalist yönelişleri korunmakla birlikte Güney Yemen dış politikasında yeniden bir dengeleme eğilimi ortaya çıktı. Aden, sosyalist kampla bağlantısını sürdürürken (ağustos 1981'de Etyopya ve Libya ile bir dostluk antlaşması imzalandı) bölgede bir "yatıştırma" politikası uyguladı. Şubat 1985'te Ali Nasır Muhammet başbakanlık görevini bıraktı.
Cumhurbaşkanı Muhammet, muhalefeti ortadan kaldırmak için 1986 yılında harekete geçti. Ancak muhalefet önderlerinin bazıları kurtulmayı başardılar ve kendilerini destekleyen birliklerle direnişe geçtiler. Durumun aleyhine döndüğünü gören Muhammet, Yemen Arap Cumhu- riyeti'ne (Kuzey Yemen) sığınmak zorunda kaldı; yakalanan yandaşları yargılandı. Yerine Başbakan Ebubekir el-Attas cumhurbaşkanı oldu. Sığınma olayı iki Yemen arasındaki ilişkileri gerginleştir- diyse de, iki ülke cumhurbaşkanları temmuz 1986'da Libya'da bir araya geldiler; karşılıklı görüşmelerle ilişkiler yumuşadı. Kuzey Yemen Cumhurbaşkanı es-Sa- lih’le bir anlaşma yapan el-Attas, sınır bölgesinde askerden arındırılmış bir bölge kurulmasını ve bu bölgede kısa bir süre önc^ keşfedilmiş olan petrolün çıkarılmasını onayladı.

birleşme
19/8 yılından beri Kuzey Yemen'in başında bulunan Abdullah es-Salih önce ülkedeki büyük kabileleri barıştırmayı başardı, daha sonra, 1980'lerin sonuna doğru Güney Yemen yöneticileriyle gp- rüşmeler yaparak iki ülkenin birleşmesini gündeme getirdi. 1988 yılında bir anlaşmaya varan iki Yemen, sınır bölgesinde askerden arındırılmış bir bölge kurulmasını ve bu bölgede yeni keşfedilen petrol yataklarının işletilmesini karara bağladı. İki Yemen 22 mayıs 1990 tarihinde birle- şerek Yemen Cumhuriyeti adını aldı. Kuzey Yemen'in başkanı Ali Abdullah es- Salih cumhurbaşkanı, Güney Yemen'in hükümet başkanı Yasin Sait Numan da başbakan oldu. 1991 yılı mayıs ayında birleşik Yemen anayasası için yapılan referandum büyük bir çoğunlukla kabul edildi (% 98,3 "evet") ve çokpartili siyasal yaşama geçme önerisi onaylandı.
edebiyat
Yemen'de edebiyatın yenilenmesi oldukça geç olmuştur. İlk günlük gazetenin (el-lman) kurulması 1910 yılına rastlar. Klasik şiirin temsilcileri arasında Zeyt-el- Mevşiki (Zumar 1894 - asıldı 1948), Ali Muhammet Lukman (doğm. 1918), Abdullah Sabit (doğm. 1920), Abdullah Fadıl (doğm. 1926), Muhammet Carada (doğm. 1927), Muhammet Haşan Avbali (doğm. 1921) ve Abdullah el-Baradduni (doğm. 1926) gibi adlar yer alır.
Siyasal ve toplumsal akımın savunucuları ikisi de destansı şiirler yazan Ali Şab- ra (doğm. 1937) ve Muhammet Mahmut el-Zübeyri (1910-1965) ile Ahmet el- Cami'dir (doğm. 1924). Ali Ahmet Baka- tir ve özellikle simgeci şiirler yazan Muhammet Abduranim ayrı bir yer tutar. Aile içi yaşamı anlatan Ahmet Abdullah es- Salimi ve Abdullah Hemran (Mon coeur el moi [fr. çev.j, 1979) gibi şairleri de anmak gerekir.
Ama bütünü içerisinde çağdaş lirizm, Yernenliler'in kafalarını kurcalayan sorunları (yoksulluk, geleneklerin katılığı, çekingen modernizm girişimleri, devrime bağlanan ateşli umutlar) dile getirir, birkaç aydın denemeci de yapıtlarında gene aynı konulara değinir; Muhammet Sait el- Attar (doğm. 1927), Ahmet Numan (doğm. 1910) ve oğlu Muhammet Numan
(1933-1975), Tureyya Menkuş, Abdülaziz el-Mekalih, Muhammet Abdu Utman.
sanat
En özgün sanatlardan biri olmasına karşın, Yemen İslam sanatı neredeyse hiç bilinmez. Zenginliği kuşku götürmez ünlü sarayların (Sanâ, Vadi Dahr vb.) yanı sıra, bazıları çok eski olan (Zebid, el-Cenet kö yü) onlarca cami bulunduğu sanılmaktadır. 1978'de bir transız araştırma kurulu, Reyde’nin kuzey-doğusunda, yüksek platoda Dafar di-Bin camisini (XIII. yy.) ortaya çıkardı ve eski yapıtlar bakımından çok zengin olan bu yörede birçok başka cami kalıntısı saptadı. Kentler güzel kapıları bulunan (Sanâ'da Bab ül-Yemen) surlarla çevrilmiştir. Evlerse, çok güzel bir kent görünümü oluşturur. Taş, tuğla ya da kerpiçten yapılmış olan yüksek tavanlı dvle- rin kaymaktaşı ya da alçıdan beyaz çerçeveli iki sıra pencereleri vardır. Evler birer yüksek küp görünümündedir (8 ila 19 katlı). Bazı konutlarda Himyeriler döneminden devşirme parçalar bulunur. Çömlekçilik ve dokumacılık hâlâ canlı birer gelenektir. Yemen silahları çok ünlüdür; özellikle yöreye özgü düz ya da eğri ağızlı seyfve altın ya da gümüşten çok eğri bir kını olan arap hançeri cenbiye.

YEMEN a. (öz. a. Yemen'den). [Tamlayan olarak] Yemen'e ilişkin, Yemen ile ilgili.

—Dilbil. Yemen arapçası, kimi zaman eski güney arapçasına verilen ad. || Arap- çanın Yemen'de konuşulan lehçesi.

—Müc. Yemen taşı, rengi portakal renginden kırmızıya kadar değişen zirkonun, yo ğunluğu 4,6 - 4,67 arasında değişen bir türü olan değerli taş.

—Müz. Yemen dümbeleği, türk müziğinde XVII. yy.da kullanılmış bir çeşit dümbelek.

—Tar. telm. Yemen çöllerinde (ya da ellerinde) Veysel Karanı gibi, sonucu alınmayacak bir iş peşinde boşuna koşup soluk tüketen kişileri tanımlamak için, telmih olarak kullanılan deyim.
Yaman madalyası, Yemen'de çıkan ayaklanmaların bastırılmasında yararlılıkları görülenlere verilmek üzere, Abdülme- cit (1846) ve Abdülhamit II (1892) dönemlerinde altın ve gümüşten bastırılan madalya. Birinciler Atik Yemen madalyası, İkinciler ise Cedit Yemen madalyası olarak anılır.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

29 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
10 Ağustos 2017 / ThinkerBeLL Ekonomi
7 Mayıs 2014 / _EKSELANS_ Mimarlık