
Ziyaretçi
Londra Antlaşması (15 Temmuz 1840)
İngiltere, Avusturya, Prusya ve Rusya arasında yapılan ve OsmanlI Devleti’ni Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ya karşı korumayı amaçlayan antlaşma (15 Temmuz 1840).
Sponsorlu Bağlantılar
Mısır valisi Mehmed Ali Paşa ile Osmanlı yönetimi arasında Mora Ayaklanması sonrasında başlayan ve zaman zaman çarpışmalara yol açan gerginlik, 1839’da açık bir savaşa dönüştü. Mısır ordusu Osmanlı ordusunu Nizip’te ağır bir yenilgiye uğrattı. Hünkâr İskelesi Antlaşmasıyla (1833) OsmanlI Devleti’ni korumayı üstlenmiş olan Rusya’nın tek yanlı müdahalesinden çekinen ve Baltalimanı Antlaşmasıyla (1838) Osmanlı topraklarında elde ettiği yeni ticari ayrıcalıkları güvence altına almak isteyen İngiltere, Mısır ordusunu durdurma çabasına girdi. İngiltere’nin girişimiyle Fransa, Avusturya, Prusya ve Rusya Osmanlı Devleti nezdinde harekete geçerek Mısır sorununun uluslararası bir çözüme kavuşturulmasını istedi. Konuya ilişkin görüşmeler Londra’da başladı ve 15 Temmuz 1840’ta bir antlaşma imzalandı. Mısır’a karşı güç kullanılmasını onaylamayan Fransa’nın imzalamadığı antlaşmaya göre, Mısır valiliği veraset hakkı tanınmak üzere, Akkâ valiliği de Mehmed Ali Paşa yaşadığı sürece Kavalalı ailesine bırakılıyordu. Mehmed Ali Paşa bu antlaşmaya uyacağını 10 gün içinde açıklamazsa Akkâ üzerindeki hakkından yoksun bırakılacak, sonraki 10 gün içinde de aynı tutumu takınırsa antlaşmaya taraf olan ülkeler Mısır’a askeri müdahalede bulunacaklardı. Mehmed Ali Paşa Fransa’ya güvenerek bu antlaşmaya uymayı reddettiyse de, İngiltere’nin askeri baskısı ve Fransa’dan yardım gelmemesi karşısında, Mısır üzerindeki hükümranlığıyla yetinmek zorunda kaldı.
Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913).

I. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan arasında imzalanan banş antlaşması (30 Mayıs 1913).
I. Balkan Savaşı’nda ağır yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti Bulgar ordularının İstanbul yakınlarına kadar ilerlemeleri üzerine İngiltere ve Fransa’nın arabuluculuğunu isteyerek Balkan devletlerinin ateşkes koşullarını kabul etti (Aralık 1912). Ardından Londra’da, İngiltere ve Fransa’nın gözetiminde banş görüşmeleri başladı. İki büyük devletin hazırladığı barış planı taraflarca benimsendi. Buna göre Midye-Enez hattı Osmanlı Devleti’nin Trakya sınırını çizecek, Makedonya’nın güneyi ve Girit Yunanistan’a, Makedonya’nın kuzey ve orta kesimi Sırbistan’a, Edirne ve Dedeağaç Bulgaristan’a, Silistre de savaşa katılmayan Romanya’ya bırakılacaktı. Barış planıyla Amavutluk’un bağımsızlığı da tanınıyordu. Antlaşma yürürlüğe girmeden Balkan devletleri kendi aralarında anlaşmazlığa düşünce II. Balkan Savaşı başladı. Osmanlı Devleti bu durumdan yararlanarak Londra Antlaşmasıyla yitirdiği Edirne’yi geri aldı. II. Balkan Savaşı Bükreş (10 Ağustos 1913) ve İstanbul (29 Eylül 1913) antlaşmalarıyla sona erdi.
Londra Boğazlar Sözleşmesi (13 Temmuz 1841)

Osmanlı Devleti ile İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya ve Prusya arasında imzalanan antlaşma (13 Temmuz 1841). İstanbul ve Çanakkale boğazlarına uluslararası konum kazandıran ilk antlaşmadır.
Osmanlı Devleti’nin Hünkâr İskelesi Antlaşmasıyla (1833) Rusya’ya Boğazlar’da ayrıcalık tanıması ve bu iki su geçidini Rusya’ya savaş açan devletlerin savaş gemilerine kapatmayı kabullenmesi Avrupa devletlerini büyük ölçüde kaygılandırmıştı. İngiltere ve Avrupa’nın öteki önde gelen devletleri, Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın başlattığı ayaklanmayla Osmanlı Devleti’ nin güç duruma düşmesinden yararlanarak Temmuz 1841’de Boğazlar’la ilgili sorunları gündeme getirdiler. Londra’da imzalanan dört maddelik bir sözleşmeyle, Osmanlı Devleti’nin barış döneminde İstanbul ve Çanakkale boğazlarını bütün yabancı savaş gemilerine kapalı tutması kuralı benimsendi. Bununla birlikte, Osmanlı Devleti İstanbul’da elçisi bulunan ülkelerin hafif savaş gemilerine isterse Boğazlar’dan geçiş izni verebilecekti. Bu antlaşmaya ertesi yıl Toscana, Danimarka, Belçika, İsveç ve Norveç de katıldı.
Londra Deniz Konferansı
Washington Denizcilik Antlaşması
deniz kuvvetlerinde indirim konusunu görüşmek ve 1921- 22 Washington Konferansı sırasında imzalanan antlaşmaları gözden geçirmek üzere Londra’da toplanan konferans (21 Ocak-22 Nisan 1930). Konferansa ev sahibi İngiltere’nin dışında ABD, Fransa, İtalya ve Japonya’nın temsilcileri katıldı. Üç ay süren görüşmelerin sonunda, denizaltı savaşlarında uyulacak kuralların belirlenmesi ve büyük savaş gemilerinin yapımının beş yıl süreyle durdurulması konularında genel bir anlaşma sağlandı. Ayrıca Washington Beşli Antlaşması’nm (1922) uçak gemisi yapımına getirdiği kısıtlamanın süresi uzatıldı. Öte yandan ABPîf Ingiltere ve Japonya, 22 Nisan’da saykş gemilerinin tonajını 10:10:7 oranıyla sınırlayan tir. antlaşma imzaladılar. Oranlama anlayışına ye taraflar arasında herhangi bir eşitsizlik doğmasına karşı çıkan Fransa ve İtalya ise bu antlaşmayı imzalamayı reddettiler.
Antlaşmaların 1936’ya değin yürürlükte kalması öngörülüyordu. Aralık 1935’te Londra’da, 1930 antlaşması uyarınca başka bir deniz konferansı toplandı. Ama Japonya konferanstan çekildi ve 25 Mart 1936’da imzalanan antlaşmada eskisinden farklı hemen hemen hiçbir hüküm yer almadı. İtalya Aralık 1938’de bazı hükümleri kabul ettiyse de, Eylül 1939’da savaşın başlamasıyla bütün benzerleri gibi bu antlaşma da yürürlükten kalktı.
Londra Konferansı (21 Şubat - 12 Mart 1921)

Kurtuluş Savaşı sırasında TBMM Hükümeti’yle İtilaf Devletleri arasında yapılan ilk barış görüşmesi (21 Şubat - 12 Mart 1921).
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevres Antlaşması, TBMM Hükümeti’nin kararlı karşı çıkışı ve antlaşmaya onay yeri bulunamaması nedeniyle sürüncemede kalmıştı. Yunan kuvvetlerinin Ocak 1921’de I. İnönü Savaşı’nda ilk sarsıcı darbeyi almaları üzerine İtilaf Devletleri Sevres Antlaşması’m yumuşatıp TBMM’ce kabul edilebilir duruma getirmenin yollarını aramaya başladılar. Türk birliklerinin doğuda Ermenilere karşı askeri başarılar elde etmesi, Sovyet yönetimi ile Ankara Hükümeti temsilcileri arasındaki Moskova görüşmelerinin olumlu sonuçlar vermesi gibi olgular da Batılı devletleri buna zorlamıştı.
Londra’da bir konferans toplamayı kararlaştıran İtilaf Devletleri 26 Ocak 1921’de İstanbul Hükümeti’ne gönderdikleri çağrıda Türk heyeti içinde Ankara temsilcilerinin Londra konferansları de bulunmasını istediler. Ankara ise ayrıca çağrılması koşuluyla konferansa katılacağını bildirdi. Bu çağrının yapılması üzerine Londra Konferansında TBMM Hükümeti’ni Hariciye Vekili Bekir Sami Bey, İstanbul Hükümeti’ni de Sadrazam Tevfiİc Paşa başkanlığında birer heyet temsil etti. Ankara ve İstanbul delegeleri Londra’da her iki heyet adına Bekir Sami Bey’in temsilcilik yetkisini kullanmasını kararlaştırdı. İlk oturumda da Tevfik Paşa, Türkiye adına söz hakkının Anadolu heyetiyle bu heyetin başkanmda olduğunu açıkladı.
21 Şubat 1921’de açılan konferansta, İtilaf Devletleri Sevres Antlaşması hükümlerinde küçük değişiklikler getiren öneriler sundular. Buna göre silah altındaki Türk askerlerinin sayısı biraz artırılırken yabancı subayların sayısı azaltılacak, İtilaf Devletleri’nin Boğazlar’daki denetim bölgesi daraltılacak, Türkiye bütçesi üzerindeki sınırlamalar hafifletilecekti. Ermenistan’ın sınırları bölgeye gönderilecek bir Milletler Cemiyeti dele- gasyonunca saptanacak, İzmir bölgesinde özel bir yönetim kurulacaktı. İzmir Türkiye’ye bırakılacak, ama kentte bir Yunan birliği bulundurulacaktı. Güvenlik işlerinden ise İtilaf Devletleri sorumlu olacaktı. Büyük bir yenilik getirmeyen bu öneriler, Misak-ı Milli’den ödün vermeme talimatıyla Londra’ya gelmiş olan Ankara heyeti ile İtilaf Devletleri arasında bir anlaşma zemini doğmasını engelledi. İtilaf Devletleri’nin her iki heyete son önerilerini bildirmelerinden sonra, Yunanlılar Türkiye’nin cevabını beklemeden ikinci saldırılarını başlattılar (23 Mart 1921). Bu gelişmeyle de konferans çıkmaza girdi.
TBMM Hükümeti temsilcisi Bekir Sami Bey konferans sırasında İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcileriyle ayn ayrı görüşmeler yaparak bazı anlaşmalara vardı. Tutsak değişimi anlaşmasıyla İngiltere, “Ermenilerle İngilizlere kötü davranmamış olan” Türk tutsakları geri vermeyi kabul etti. Fransa’yla yapılan anlaşma güney cephesinin boşaltılmasını ve Urfa ile Antep’in (Gaziantep) Türkiye’ye bırakılması karşılığında Elazığ-Diyarbakır-Sivas bölgesinde Fransızlara ekonomik ayrıcalıklar verilmesini öngörüyordu. İtalya’yla da İzmir ve Trakya’nın Türkiye’ye geri verilmesi için çaba gösterme karşılığında Antalya, Burdur, Muğla, İsparta, Afyon, Aydın, Kütahya ve Konya’da ekonomik ayrıcalıklar tanıyan bir anlaşma yapıldı.
Konferanstan sonra TBMM gündemine getirilen bu anlaşmalar ülkenin bütünlüğü ve tam bağımsızlık ilkeleri açısından şiddetle eleştirildi ve onaylanmadı. Bekir Sami Bey de Mustafa Kemal’in isteği üzerine hariciye vekilliğinden çekildi. Böylece özel ikili anlaşmalar yönünden de bir ürün vermeyen konferans, gene de önemli bazı gelişmelerin göstergesi oldu. İtilaf Devletleri açısından artık Sevres Antlaşmasının gözden geçirilmesi gerektiği ortaya çıktı. TBMM Hükümeti’nin konferansa çağrılması, bu hükümetin İtilaf Devletleri’nce fiilen tanındığını gösteriyordu. Öte yandan herhangi bir çözümün bulunabilmesi için TBMM Hükümeti’yle görüşmek gerektiği anlaşıldı. Konferansın bir başka sonucu, İtilaf Devletleri arasındaki anlaşmazlığın daha da derinleşmesiydi. Konferanstan sonra İtalya, ardından Fransa TBMM Hükümeti’yle anlaşma yolunu seçtiler.
Londra konferansları, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında düzenlenen iki kon-
ferans. I. Londra Konferansı (1955) herhangi bir sonuca ulaşılamadan dağılırken, II. Londra Konferansı (1959) Kıbrıs’ın bağımsızlığını kazanmasını sağlamıştır.
Yunanistan’ın, Kıbrıs halkına kendi geleceğini belirleme hakkını tanımadığı için 1954’te İngiltere’yi Birleşmiş Milletler’e (BM) şikâyet etmesiyle, Kıbrıs sorunu uluslararası bir anlaşmazlık konusu olarak gündeme geldi. Kıbrıs’ın statüsünün değişmesinden yana olmayan Türkiye bu anlaşmazlıkla ilgili olarak İngiltere’yi destekledi ve BM Genel Kurulu’nun sorunu görüşmemesini hoşnutlukla karşıladı. Birleşmiş Milletlerin bu tutumu adada İngiliz yönetimine karşı bir süreden beri devam eden gösterilerin daha da artmasına yol açtı. Bunun üzerine İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın katılacağı bir konferans toplamaya karar verdi.
I. Londra Konferansında (29 Ağustos - 7 Eylül 1955)
İngiltere egemenlik kendisinde kalmak koşuluyla, Kıbrıs’a özerklik verilmesi ve adanın savunmasına Yunanistan ve Türkiye’nin de katılması tezini savundu. Yunanistan Kıbrıs halkına kendi geleceğini belirleme hakkının verilmesinde ısrar ederken, Türkiye var olan durumun korunmasını, bu sağlanamayacaksa, tarihsel bağlara dayanarak adanın kendisine geri verilmesini istedi. Sonuçta konferans herhangi bir sonuca ulaşamadan dağıldı.
II. Londra Konferansı (19-23 Şubat 1959)
ise Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbns’a bağımsızlık tanıma konusunda ilke kararları aldıkları Zürich Konferansının (5-11 Şubat 1959) sonuçlarını İngiltere’ye de onaylatmak üzere toplandı. Bu konferansa üç devletin temsilcilerinin yanı sıra Kıbrıs Rum ve Türk toplumlarının liderleri Makarios ile Dr. Fazıl Küçük de katıldılar. Yapılan görüşmelerden sonra Zürich kararlan, İngiltere’yi ilgilendiren bazı hükümlerin de eklenmesiyle kabul edildi ve aynı anda üç ülkede açıklandı.
Konferans kararları Kıbns üzerindeki İngiliz egemenliğinin kurulacak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devredilmesini, Kıbrıs’ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve anayasal düzeni konusunda İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın güvence vermesini, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında bir askeri ittifak anlaşması yapılmasını ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na ilişkin temel maddeleri kapsıyordu.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen NeutralizeR; 15 Temmuz 2016 11:28