Kudüs Latin krallığı
Birinci Haçlı seferinden sonra kurulan devletlerin en önemlisi.
Sponsorlu Bağlantılar
Başlangıçta krallık olarak kurulmadı. Kudüs’ün alınmasından hemen sonra, Haçlılar, patriğin kentin hâkimi olarak kalmasına, Godefroi de Bouillon'un ise Kutsal Kabir’in muhafızlığına getirilmesine karar verdiler (1099). Ama Bouillon'un kardeşi ve ardılı Baudouin, kendisini kral ilan etmesi için Pisa patriği Daimberto’yu zorladı, Ve Tancröde’in fethettiği (1100) Celile’yi egemenliği altına aldı. Roma'nın desteğinde bir din devleti kurma girişimine karşın laik ve feodal bir rejim kurmayı başaran Baudouin l’in yerine kuzeni Baudouin II du Bourg geçti (1118); Baudouin ll’nin kızı Mâlisende, Foulques d’Anjou ile (1131-1143) evlendi. Foulques’un iki oğlu, peş peşe tahta çıktılar; Foulques’un birinci oğlu Baudouin lll'ün (1143-1163) çocuğu olmadı; ikinci oğlu Amauri l’in (1163-1174) ise 1185’te cüzamdan ölen bir oğlu ve Sibylle ve İsabelle adında iki kızı oldu. Birinci kızı 1185’te tahta kocası Gui de Lusignan'ın geçmesini sağladı.
Bununla birlikte, başlangıçta iki kutsat kent, Kudüs ve Beytüllahim ile bir tek limanı (Yafa) içine alan krallık, Beyrut'tan (Tir, 1124) Askalon'a dek (Askalon’u ancak 1153'te) kıyı kentlerini işgal ederek oluştu. Ürdün’e kadar uzanan tüm iç kesimleri kapsayan krallığın sınırı, Taberiye prensliğinde ve Ürdün ötesi senyörlüğünde ırmağı aşıyordu. Negev, Latinler’in denetimindeydi. Ama Latinler’in Şam’ı alma girişimi başarısızlığa uğradı (özellikle 1148’de); Bizans’ın yardımına karşın kral Amauri Tin Mısır’ı ilhak etme çabaları, Selahattin’in bu ülkeyi ele geçirmesini, daha sonra da Şam'ı almasını (1176) engelleyemedi. Bu sonuç Franklar’ın yayılmasına son verdi.
Müslüman kervanların yolunu kesen Ürdün ötesi senyörü Renaud de Châtillon'un başına buyrukluğu, 1187'de savaşa yol açtı. Kral Gui, Hattin’de ordusuyla kuşatıldı ve esir alındı. Böylece Selahattin, Corrado di Monferrato'nun savunduğu Tir dışında tüm krallığı ele geçirdi. Serbest bırakılan Gui, Corrado ile çatıştı ve Akkâ’yı kuşatmaya karar verdi. Üzün süren bir kuşatmadan sonra kent, müslü- manlardan geri alındı (1191). Bir yüzyıl boyunca, Kudüs canlı bir ticaret merkezi ve İtalyan ticaret acenteleri sayesinde krallığın en önemli kenti oldu. Sibylle'in ölümünden (1190) ve Gui de Lusignan’ın tasfiyesinden sonra krallık, Amauri Tin ikinci kızı kraliçe İsabelle’in (1192-1205) son üç kocasına geçti: Corrado di Monferrato (1192), Henri de Champagne (1192-1197) ve Amauri II de Lusignan (1197-1205). Maria di Monferrato (1205 -1212), krallığı, Philippe II Auguste’ün kendisine koca olarak seçtiği Jean de Brienne'e bıraktı; Jean’ın kızı isabelle de Brienne, 1222’de imparator Friedrich II von Hohenstaufen ile evlendi.
Friedrich II, haçlı seferleriyle ve Mısır seferiyle elde edilemeyenleri, diplomatik yollarla ele geçirdi: Kudüs'ü geri aldı (1229). Ama Friedrich baronların düşmanlğını üzerine çekmişti; baronlar, imparatorun temsilcilerini Akkâ'dan (1232), sonra da Tir’den (1243) kovdular, ama oğlu Corrado ll’nin (1228-1254), ardından Corrado lll’ün (1254-1268) krallığını kabul ettiler. Kıbrıs Lusignanlar’ı (Gui, 1192’de, Arslan Yürekli Richard’ın fethettiği Kıbrıs'ı Templier şövalyelerinden satın aldı), bu iki kral adına naip gibi hareket ettiler; 1268’de de onların yerine tahta çıktılar. Ama taht üzerinde hak iddia eden bir kadın, haklarını, 1277-1286 arasında Akkâ’yı işgal eden Anjoulu Carlo’ya sattı. Bu koşullarda krallık otoritesinin kullanılması, hemen hemen olanaksızlaştı; iç savaşlar patlak verdi; İtalyan sömürgeleri arasındaki ve Templier ile Hayırsever şövalyeleri arasındaki çatışmalar bu savaşları daha da şiddetlendirdi.
Kıyı kentlerinden ibaret kalan krallık, ustaca bir diplomasiyle iç bölgelerin büyük bir bölümünü yeniden işgal etmişti. Ama Harizmliler'in istilasını izleyen Gazze bozgunu (1244), krallığı yeniden kurma çabalarını boşa çıkardı. Saint Leuis ile öbür Haçlılar’ın çabalarına ve Moğollar ile yapılan görüşmelere rağmen Mısır sultanları birçok kenti yeniden fethettiler (1263 -1272), 1291’de de Akkâ ve Tir’i ele geçirdiler. Geriye sadece, Sicilya ve Kıbrıs krallarının gösteriş olarak kullanmaya devam ettikleri bir krallık unvanı kaldı.
Kaynak: Büyük Larousse
BAKINIZ Kutsal Yerler - Kudüs
Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2016 02:11
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!