Ziyaretçi
Urartular
Tunç Çağının sonlarıyla Demir Çağının başlarında merkezi kabaca Van Gölü olmak üzere Doğu Anadolu’dan bugünkü Türkiye’nin Ermenistan ve İran sınırlarının doğusuna kadar uzanan bölgede aşayan halk.
Sponsorlu Bağlantılar
İÖ 13. yüzyıl başlarından alma Asur kaynaklarında adları geçen Urartular, İÖ 9. ve 8. yüzyıllarda Yakındoğu’da önemli bir siyasal güç oluşturduktan sonra İÖ 6. yüzyıl sonlarında Medler tarafından tarihten silinmişlerdir.
Urartu Asurca bir sözcüktür. Urartular kendi ülkelerine Biainili, bugünkü Van Kalesi’nin yerinde bulunan başkentlerine de Tuşpa (Turuşpa) adlarını vermişlerdi. Eski Urartu yerleşmelerinin çoğuna Türkiye’deki Van ve Çıldır, İran’daki Urmiye ve Ermenistan’daki Sevan gölleri arasındaki alanda rastlanmıştır. Bu yerleşmeler, Fırat Irmağına doğru seyrelerek yayılır.
Urartuların Yakındoğu’da yaşamış daha eski bir halk olan Hurrilerle birçok ortak özellikleri vardır. Her iki halkın dilleri birbirine yakındır. Bu diller İÖ 3. binyılda ya da daha önce yaşamış ortak bir ulustan türemiş olabilir. Kültür miraslarının büyük bir bölümünü Hurri halkına borçlu olmakla birlikte Urartular Asurlardan da önemli ölçüde etkilenmişlerdir. Yazılarını, edebiyatlarını, askeri ve diplomatik alandaki uygulamalarını, güzel sanatlardaki tema ve üsluplarını Asur uygarlığından almışlardır.
Asur etkisinin iki evresi vardır. Bunlardan ilki İÖ y. 1275-840 arasındadır. Bu dönemde Urartu topraklarına seferler düzenleyen Asurlar dağınık bir direnişle karşılaşmışlardı. İkinci evre ise İÖ 840-612 arasında, Urartu Krallığfnın parlak günlerinde yer alır. İlk evrede Asur etkisi doğrudan yaşanmış, yerli halk Asurlar tarafından acımasızca ezilmiştir. Bu dönemde Urartuların Asur’un daha üstün uygarlığının güzelliklerini hevesle özümsemiş ya da taklit etmiş oldukları anlaşılmaktadır. İkinci evrede ise Urartular Asurlarm yaptığı her şeyi kendilerine özgü bir biçimde tekrarlamışlardır.
Yeni krallığın ilk yüzyılında, Asurlarmkine benzer askeri harekâtlara ağırlık veren Urartular doğu, batı ve kuzeydeki komşularıyla sürekli savaştılar.
I. Sardur’un hükümdarlığı (İÖ y. 840-830) konusundaki tek kaynak Van’daki yazıtlardır. Ama onun oğlu İşpuini (İÖ 830-810) ve torunu Menua’nın (İO y. 810-786) hükümdarlıkları sırasındaki Urartu fetihleri ancak dolaylı yoldan, batıda Aşağı Murat Havzasından (Elazığ çevresi) kuzeyde Araş çevresine (Erzurum’dan Ağrı Dağına kadar) ve güneydoğuda Urmiye Gölünün güney kıyısına kadar çeşitli yerlere yayılmış olan yazıtlar aracılığıyla öğrenilebilir.
İÖ y. 1100’de Asur kralı I. Tiglat-pileser’in fethetmiş olduğu Musasir (Ardini) bu dönemde Urartu egemenliği altına girmişti. Ardini’deki Haldi Tapmağı Urartu kralları tarafından vakfedilmiş olmakla birlikte, Asurlarm da tapınmasına açıktı.
İşpuini’nin hükümdarlığının son yıllarında hazırlanmış dinsel konulara ilişkin bir dizi Urartu yazıtı vardır. Devlet dininin ilk biçimini bu krallar döneminde aldığı ve çoktanrılı Urartu inancındaki tanrılar sıralamasının, her bir tanrıya adanması gereken kurbanlarla belirlendiği anlaşılmaktadır.
Toprağı sulayarak daha verimli hale getirmeye yönelik ilk mühendislik projelerinden biri de Menua döneminden kalmadır. Menuai Pili (Menua Kanalı) 51 km uzaktaki bir kaynaktan Van’a tatlı su taşıyan bir kanaldır ve hâlâ kullanılabilir durumdadır {bak. Şamram Kanalı).
Menua’nın oğlu I. Argişti (İÖ y. 786-764) ve torunu II. Sardur (İÖ y. 764-735) dönemlerinden yazıtlardan başka, dolaysız bir tarihsel kaynak olan vakayinameler de kalmıştır. Bunlar Van’daki kayalara ve sonradan çevreye dağılaıj stellere kazılmıştır. Bu krallar zamanında Urartular batıya, Fırat’ın büyük bir dirsek oluşturduğu yöreye ve daha öteye Melitene (Malatya) ve Kommagene’ye doğru yayıldılar. Böylece de Asur ülkesine Batı Toroslar’dan demir taşman başlıca yollardan birini keşmiş oldular. Kommagene kralı Kuştaşpi İÖ y. 745’te II. Sardur’a yenildi. Toroslar’daki Tabal kralı Tuate’nin toprakları da İÖ y. 777’de I. Argişti’nin eline geçti. Böylece Urartular, kısa bir süre için de olsa, Fırat’ın batısında Kommagene topraklarında Melitene’den Halfeti’ye (eskiden Halpa) uzanan bir yolun başını tutmuş oldular. İmparatorluğun sınırları Kuzey Suriye’de Halep’in 35 km yakınlarına kadar yayıldı.
Argişti ve Sardur, sonunda Urartuların gerçekleştirdiği en verimli girişim durumuna gelen bir işi de başlattı: Araş Irmağı boyundaki toprakların alınması ve tarım alanı olarak kullanılması. I. Argişti.döneminde Diaohi (Diaooğullarmm Ülkesi; Asur dilinde Diaieni) yenildi ve Araş Vadisinin yukarı ve orta kesimleri yapı, sulama ve tarım etkinliklerinin yoğunlaştığı önemli bölgeler haline geldi. Sardur buna Çıldır ve Sevan göllerini ekledi. Urartuların kuzeybatıya doğru daha fazla yayılmasını ise yeni bir rakip olan Kolha (Yunanca Kolhis) Krallığı durdurdu. Her yıl düzenlenen seferlerde ordunun aldığı on binlerce tutsak (sayılan bir yılda 39 bini buluyordu) ülke topraklarının ekilip biçilmesi ve ürünün işlenmesi için gerekli insan gücünü sağlıyordu.
Efsaneler, günümüze ulaşan Urartu yapılarının çoğunu Kraliçe Semiramis’e mal eder. Ama gerçekte Asur’un İÖ 810-806 arasındaki Babilli hükümdarı Kraliçe Sammuramat (Semiramis) Urartuların işlerine karışmamıştır. Tersine kraliçenin kocası, oğlu ve büyük torununun hükümdarlıkları (IÖ 823-745) Asurun askeri açıdan gerilediği ve Urartuların sınırlarını genişlettikleri bir döneme rastlamıştır.
Bu dönemde Urartu kralları birçok kez (büyük olasılıkla haklı olarak) Asur ordularını yendiklerini ileri sürdüler. Argişti, hükümdarlığının altıncı ve yedinci yıllarında Zap ve Urmiye Gölü yörelerinde Asurlara karşı zaferler kazandığını açıkladı. II. Sardur ise Asur kralı V. Asur:nirari’yi Yukarı Dicle Havzasında yendi (İÖ y. 753). İÖ y. 744-715 arasında Asurlar yeniden yayılmaya başladı. II. Sardur, Güney Anadolu ve Kuzey Suriye’deki bazı vasatlarının desteğine karşın sürekli yenildi ve 743’te de müttefikleriyle birlikte Asur kralı III. Tiglatpileser’le (hd İÖ 744-727) Kommagene ülkesindeki Halefi yakınlarında yaptığı savaşı yitirdi. İÖ 735’te Tiglatpileser Tuşpa kapılarına kadar ilerlediğinde, bir saray ayaklanmasıyla devletin başına Sardur’un yerine oğlu I. Rusa’nın (hd IÖ y. 735-713) geçirildiği sanılmaktadır.
Tiglatpileser’in oğlu, Asur kralı II. Şarrukin (Sargon) (hd IÖ 721-705) Urartulann Yakındoğu’daki Asur egemenliğine rakip olmalarını önledi. Urartular Kuzey Suriye’deki prensliklerden yardım umdular; ama bu prensler hemen Asurlara teslim oldular ve İÖ 717’de Karkamış Asur ülkesine katıldı. Zengin maden yataklarının bulunduğu Toroslar’daki Tabal Krallığı, I. Rusa’nın ve efsaneye göre tuttuğu altın olan Frigya kralı Midas’m müttefiki olarak kaldı. Midas yenildikten sonra Tabal Krallığı yıkıldı ve ülkesi Asur topraklarına katıldı.
Aynı yıl II. Şarrukin doğudan Urartuları sıkıştırmaya başladı. İki yıl süreyle seferler daha çok Batı İran’a yapıldı. Asurlar, Manna Krallığı’nın çıkarlarını savunurken, Urartular doğudan ve kuzeyden Mannalılara saldırmakta olan İranlı kabileleri destekliyor ve kışkırtıyordu. Ama Asur casusları Urartu cephesinin arkasında, Urartulara karşı çok daha geniş çaplı bir askeri girişime yardımcı olacak bilgiler toplamaktaydı.
Sonuçta, ikinci bir cephenin açılması dengeyi Asur lehine çevirdi. Kafkaslar’da yaşayan göçebe Kimmerler İÖ 714’ten kısa bir süre önce Urartu topraklarını istila ettiler. Bu sonu belki de, kuzeydeki birçok tampon devleti akılsızca yok eden I. Rusa hazırladı ve Kimmerleri kendi sınırlarına dayanmış buldu. Korkusuzca saldırıya geçti, ama büyük bir felakete uğradı: Kral IÎ. Şarrukin’in Urartulara ilişkin bilgi toplamak üzere kuzeye gönderdiği Asur veliaht prensi Sinahheriba, Rusa’nın ordusunun Kimmer topraklarında yenik düştüğünü ve Rusa’nın komutanlarla bağlantıyı yitirerek Urartu ülkesine kaçtığını babasına haber verdi. Bu durumdan güç alan Şarrukin İÖ 714’te yeni bir sefer açtı. Bu sefer, Urartu krallarının kendi dağlık yurtlarının dışına yönelik bütün hayallerinin sonu oldu. Rusa, Asurlara karşı müttefikleriyle kurduğu bir koalisyona başkanlık ettiyse de başarılı olamadı.
Bunun üzerine acele Tuşpa’ya döndü. Şarrukin, Kimmerlerle çatışmaktan kaçındı ve Urartuların Ardini’deki en önemli tapınağını yağmaladı, Haldi’nin heykelini alıp götürdü. Rusa bu son felaketi haber alınca intihar etti. Rusa’nın uğradığı yenilgiler Urartula- nn siyasal gücünü yok etmişti. Gene de onun oğlu II. Argişti (hd İÖ y. 712-685) ve ardılları kraliyet geleneğini sürdürdüler, ülkenin doğal kaynaklarını geliştirdiler. Urartu kültürü ayakta kaldığı gibi, siyasal güçsüzlüğüne karşın, bir süre daha serpildi. İÖ 590’da ülkeyi istila eden Medler, Urartu Krallığı’nı ortadan kaldırdılar.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:42