Amerikan Devrimi ve Bağımsızlık Savaşı
Amerikan Devrimi olarak da bilinen Amerikan Bağımsızlık Savaşı, 1775–1783 yılları arasında Birleşik Krallık ve Kuzey Amerika'daki On Üç Koloni arasında geçen ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasıyla sonuçlanan savaştır.
Sponsorlu Bağlantılar
- İspanyollar Meksika ve Güney Amerika'ya, Portekizliler Brezilya'ya, Fransızlar Kanada'ya,
- İngilizler de bugünkü Birleşik Amerika'daki Atlas Okyanusu kıyılarına yerleştiler.
Amerikan Devrimi,
18. yüzyılın ikinci yarısında Onüç Koloninin Britanya İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazanarak Amerika Birleşik Devletleri adını aldığı dönemi içine alır.
1760’ların başında Britanya İmparatorluğu ile Amerika’daki kolonileri ve Amerikan yerlileri (Indianlar) arasında patlak veren anlaşmazlıklar ve çatışmalar, 1775-76’da Britanya (İngiliz) sömürge yönetimine karşı bağımsızlık savaşına dönüştü. Bu savaşın önderleri George Washington (Amerikan Kuvvetleri Komutanı), Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve Samuel Adams idiler.
Britanya İmparatorluğu'na karşı ayaklanan koloniler, 1775 ile 1783 yılları arasında Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı başlattılar. 4 Temmuz 1776’da Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan Bağımsızlık Deklarasyonu (Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi) ile birlikte Amerika’daki 13 İngiliz kolonisinin bağımsızlığı ilan edildiBu deklarasyonda insan haklarının ilk formülasyonu yapıldı ve ilan edildiği tarih (4 Temmuz) ulusal bayram olarak benimsendi. 1781'de de savaş alanında zafer elde edildi. Böylece Amerika’da “yeni bir ulus doğdu”.
Fransa yeni ulus Amerikalılara para ve mühimmat sağlanmasında önemli bir rol oynamış, Britanya'ya karşı bir koalisyon örgütlemiş ve savaşı sona erdiren Yorktown'daki muharebede belirleyici bir rol oynayan bir ordu ve filo gönderdi. Öte yandan Amerikalılar kraliyet ve aristokrasiye karşı ayaklanmışlardı ve Fransa'yı bir model olarak almadılar.
Amerikan devrimi Amerikan halkını saran yeni cumhuriyetçi idealler gibi bir dizi entelektüel ve sosyal değişikliği de içinde barındırıyordu. Bazı eyaletlerde demokrasinin devlet idaresindeki rolü hakkında ateşli tartışmalar yaşanıyordu. Cumhuriyetçiliğe kayış ve giderek yayılan demokrasi geleneksel sosyal hiyerarşide karışıklıklara neden oldu ve Amerikan siyasi değerlerinin temelini oluşturan siyasi ahlâkı yarattı.
Devrim dönemi, Fransa'nın Amerika'daki kolonilere yönelik askerî tehdidinin sona erdiği 1763 yılında başladı. Britanya İmparatorluğu, kolonilerin savunulması için yapılan harcamalarının büyük bir bölümünün yine koloniler tarafında ödenilmesi gerektiğine karar vererek kolonicilerin hiç de hoş karşılamadığı vergiler dayattı. Ayrıca kolonilerin Britanya parlamentosunda temsilcisi olmadığından birçok kolonici hareketi yasadışı kabul etti. Boston'daki protestolardan sonra Britanya buraya savaş birlikleri gönderdi. Buna karşılık olarak kendi milislerini seferber etti ve 1775'te savaş başladı. Nüfusun yüzde 15-20 kadarı Britanya'ya sadık olsa da savaş boyunca Vatanseverler savaş boyunca genellikle toprakların yüzde 80-90 kadarını ellerinde bulundurmuşlardır. Britanya, öte yandan yalnızca birkaç kıyı şehrini kontrol etmekteydi. 1776 yılında 13 koloninin temsilcileri oybirliğiyle Amerika Birleşik Devletleri'ni kuran bir bağımsızlık bildirgesi kabul ettiler.
İnsan Hakları Bildirisi'nin kabul edilmesinden sonra koloniler ile İngiltere arasında savaşlar başladı. Amerikalılar 1777'de Saratoga'da İngilizleri yendiler. Bu gelişme üzerine Yedi Yıl Savaşları'nda İngilizlere yenilerek kolonilerini kaybeden Fransa, İspanya ve Hollanda da İngiltere'ye karşı savaşa girdiler. 1778'de Amerikalılar Fransa ile asker ve donanma gücünü dengeleyen bir ittifak kurdular. 1781'de Amerikalılar York Town Savaşı'nda bir İngiliz ordusunu teslim aldılar. İngiltere yenildi ve barış istedi. 1783'te Paris Versay Antlaşması ile barış sağlandı.
İngiltere, 1783'de imzalanan Versay Antlaşması ile kolonilerin bağımsızlığını tanıdı. Versay Antlaşması, Almanya'nın I. Dünya Savaşı sonunda imzaladığı Antlaşma ile aynı adı taşımaktadır. Koloniler bağımsızlıklarını kazandılar; fakat yeni rejimin ne olacağı tartışmaları yüzünden 1783 - 1787 tarihleri arasında koloniler birbirleriyle savaştılar. Savaşı, merkezi cumhuriyetçileri mağlup eden federalistler kazandı. 1787'de koloniler bir kez daha toplanarak; laik ve federal Cumhuriyet Anayasası'nı kabul ettiler (III. Philadelphia Kongresi). Böylece George Washington başkanlığındaki ABD'nin kuruluşu sağlanmıştır. ABD'deki bu gelişmeler, 1789 Fransız İhtilali'nin başlamasında da etkili olmuştur.
Birleşik Devletler'in kuzeyinde Britanya Kanadası, güneyinde İspanyol Floridası ve batısında da Mississipi Nehri bulunuyordu.
Savaş
Amerikan Bağımsızlık Savaşı, aslında tam bir bağımsızlık mücadelesi olarak başlamamıştır. Savaş İngiltere'nin yedi yıl savaşları sonucu harcadığı paraları tekrar kazanabilmek adına Amerika'da bulunan kolonilere ağır vergiler yüklemesiyle başlar.
Çatışma önce İngiltere'nin sömürge sorunlarından kaynaklanan bir iç savaş olarak başladıysa da, 1778'de Fransa'nın, 1779'da İspanya'nın 1780'de Hollanda'nın Amerika'nın yanında yer almasıyla uluslararası bir savaşa dönüştü. Amerikalılar kara kuvveti olarak hem eyalet milisleri, hem de çoğunluğu çiftçilerden oluşan 20.000 kişilik düzensiz bir Kıta Ordusu topladılar. İngiliz Ordusu ise 42.000 kişilik iyi eğitilmiş düzenli bir kuvvetten ve Alman kökenli 30.000 paralı askerden oluşuyordu.
Savaş, ayaklanmacıların levazım depolarını imha etmek amacıyla General Thomas Gage'in Boston'dan Concord'a (Massachusetts) kuvvet göndermesiyle başladı. 19 Nisan 1775'te Lexington ve Concord'da çarpışmalar çıkınca, ayaklanmacılar Boston'u kuşattı. Amerikan generali Henry Knox'un Ticonderoga Kalesi'nden ele geçirdiği toplarla yetişerek, Gage'in yerine geçen General William Howe'u kenti boşaltmaya zorlamasıyla 17 Mart 1776'da kuşatma sona erdi.
General Richard Montgomery komutasında bir Amerikan kuvveti 1775 sonbaharında Kanada'yı işgal ederek Montreal'i aldı; Quebec'e yapılan başarısız bir saldırıda Montgomery öldü. Amerikalılar baharda İngiliz yedek kuvvetleri yetişene değin kenti kuşatma altında tuttuktam sonra Ticonderoga Kalesi'ne çekildiler.
İngiliz hükümeti General Howe'un ağabeyi Amiral Lord Richard Howe'u, kardeşinin güçlerine katılmak üzere büyük bir filoyla New York'a gönderdi. Howe'lar, Amerikalılarla bağlantı kurmak ve teslim olmaları durumunda affedilebileceklerine ilişkin güvence verme yetkisine de sahipti.
4 Temmuz 1776'da bağımsızlıklarını ilan eden Amerikalılar barış önerisini geri çevirince, General Howe, Long Island'a yürüdü ve 27 Ağustos'ta Amerikan ordusunun başkomutanı General George Washington'ın güçlerini yenilgiye uğrattı. Washington'ın Manhattan içlerine çekilmesi üzerine Howe onu kuzeye sürdü ve ordusunu, 28 Ekim'de White Plains yakınlarındaki Chatterton Hill'de yenilgiye uğrattı. Daha sonra Washginton'ın Manhattan'da bırakmış olduğu garnizonun üzerine yürüdü, çok sayıda tutsak alıp silah ve erzağa el koydu.
Lord Cornwallis de Washington'un Lee Kalesi'ndeki garnizonunu ele geçirerek Amerikan ordusunu New Jersey boyunca Delaware Irmağının doğu yakasına sürdü ve kış için, New Jersey'deki ileri karakollarda karargah kurdu. Ama Washington, Noel gecesi Delaware Irmağı'nı geçerek Cornwallis'in Trenton'daki garnizonuna saldırdı ve 1000 kadar tutsak aldı. Cornwallis, Trenton'ı kısa sürede geri aldıysa da kaçtı ve Washington İngiliz ordusunun Princeton'daki yedek kuvvetlerini yenilgiye uğrattı.
Washington'ın Trenton-Princeton seferi tüm ülkede heyecan yarattı ve bağımsızlık savaşına canlılık kattı. General John Burgoyne komutasındaki bir İngiliz ordusu 1777'de Kanada'dan güneye doğru hareket etti. Yarbay Barry St. Leger komutasında daha küçük bir kuvvet de Mohawk Vadisi boyunca St. Lawrence Irmağını izleyerek Albany'de Burgoyne'la birleşecekti. Burgoyne 5 Temmuz'da Ticonderoga Kalesi'ni alıp, acil at gereksinmesini karşılamak üzere Bennington'a (Vermont) Alman paralı askerlerden oluşan bir kuvvet gönderdi; ama New England kuvvetleri Almanları yenilgiye uğrattı.
Bu arada 6 Ağustos'ta General Benedict Arnold'un ordusu St. Leger'ı Oriskany'de durdurdu. General Horatio Gates'in komuta ettiği başka bir Amerikan ordusu da Albany'ye yaklaşmakta olan Burgoyne'u iki kez yenilgiye uğrattı; Burgoyne 17 Ekim 1777'de Saratoga'da ordusuyla beraber teslim olmak zorunda kaldı. Bundan bir süre önce de Howe gemilerle New York'tan Chesapeake'e gitmiş ve karaya çıkar çıkmaz 11 Eylül'de Brandywine Creek'te Washington'ın kuvvetlerini yenmiş, 25 Eylül'de de Amerikan başkenti Philadelphia'yı işgal etmişti.
Washington, 4 Ekim'de Germantown'a başarılı bir darbe indirdikten sonra 11.000 askeriyle Valley Forge'da kışlık karargahını kurdu. Buradaki çetin koşullara ve yiyecek sıkıntısına karşın, Amerikan birlikleri Prusyalı bir subay olan Friedrich Wilhelm von Steuben gözetiminde sıkı bir silah eğitiminden geçirildi. Von Steuben'in katkıları, Washington'ın 28 Haziran 1778'de Monmouth'da (New Jersey) kazandığı başarıyla belli oldu. Bu çarpışmadan sonra kuzeydeki İngiliz kuvvetleri New York kenti ve çevresinde çakılıp kaldılar.
Amerikalılara 1776'dan başlayarak el altından para ve malzeme yardımı yapan Fransa, 1778'de filolarını ve ordularını hazırlamaya başladı ve sonunda Haziran 1778'de İngiltere'ye savaş ilan etti. Kuzeyde durumun büyük ölçüde sürüncemede kalmış olmasına olmasına karşılık Fransızlar güneyde, İngilizlerin elindeki Savannah'ı ve büyük önemi olan Yorktown'ı kuşattılar.
Cornwallis 16 Ağustos 1780'de Camden'da (Güney Karolina) Gates'in komutasındaki bir orduyu dağıttıysa da, 7 Ekim'de Kings Mountain'da ve 17 Ocak 1781'de Cowpens'te ağır kayıplar verdi.15 Mart 1781'de Guilford Court House'da (Kuzey Karolina) pahalıya mal olan bir zaferden sonra, öbür İngiliz birlikleriyle birleşmek üzere Virjinya'ya girdi ve Yorktown'da üslendi. Washington'ın ordusuyla birlikte Fransız Comte de Rochambeau komutasında bir kuvvet Yorktown'ı kuşattı; Cornwallis 19 Ekim 1781'de 7 bin kişilik ordusuyla teslim oldu.
Bundan sonra kara harekatı sona erdi ve savaş açık denizlerde sürdü. Amerikalılar 1775'te bir Kıta Donanması oluşturdularsa da, savaş ilerledikçe, denizdeki varlıkları büyük ölçüde resmi görevli, silahlı özel gemilerle (privateers) sınırlı kaldı.
1780'den sonra deniz savaşı daha çok İngilizlerle Amerikalıların Avrupalı müttefikleri arasında geçti. Britanya Adaları çevresinde toplanan Amerikalılara ait gemiler ve komutanları John Paul Jones, savaş boyunca 1.500 İngiliz ticaret gemisiyle 12.000 İngiliz denizcisini ele geçirdiler. 1780'den sonra İspanya ve Hollanda, Britanya Adaları'nı çevreleyen sularda büyük ölçüde denetim kurarak İngiliz deniz gücünün açık denize çıkamaz hale gelmesine yol açtılar.
Paris Antlaşması (1783) ile İngiltere, batıda Mississippi Irmağını da içine alan geniş sınırlarla, Amerika'nın bağımsızlığını tanıdı. Kanada İngiltere'nin elinde kaldı, ama Doğu ve Batı Florida İspanya'ya verildi. Antlaşmanın imzalanmasından 3 ay sonra, son İngiliz askerlerinin 25 Kasım 1783'te New York'tan ayrılmasından sonra George Washington şehre girdi.
Amerika Bağımsızlık Savaşı'nın başlama nedenleri
- Yedi Yıl Savaşları sırasında Kanada ve Florida'ya yerleşme vaadi ile İngiltere'ye para, malzeme ve insan yardımı yapan kolonilerde birleşme duygusunun oluşması,
- Yedi Yıl Savaşları'nı kazandığı halde İngiltere'nin; Fransa'dan alınan Kanada'ya ve İspanya'dan alınan Florida'ya kolonilerden göçü yasaklaması.
- Yedi Yıl Savaşları'ndan galip çıkmasına rağmen kendi ekonomisi de oldukça sarsılan İngiltere'nin kolonilere yeni gümrük ve damga vergileri koyması.
- Kolonilerin, İngiltere Parlementosu'nda seçilmiş temsilcileri bulunmadığından, "halkın oluru alınmadan vergi konamaz" ilkesinden hareketle buna karşı çıkmaları.
- Bu gelişme karşısında İngiltere'nin pul ve damga vergilerini kaldırması; ancak temel tüketim mallarına yeni vergiler koyması.
- 1773'de Boston Limanı'na gelen çay yüklü bir İngiliz şilebindeki çayların koloni halkları tarafından denize dökülmesi üzerine, İngilizlerin Boston Limanı'nı kuşatması sonucunda kolonilerin İngiltere'ye karşı isyan başlatması.
Amerika Bağımsızlık Savaşının gelişimi ve sonuçları
1774'de koloni temsilcileri I. Philadelphia Kongresi'ni toplayarak İngiliz Hükümeti'nden;
- Koloni meclislerinin onayı alınmadan vergi konulmamasını ve ticareti engelleyici yasaların kaldırılmasını istediler. Fakat İngiltere bu istekleri reddetti. Bu kongre aynı zamanda Amerikalı kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
- İstekleri reddedilen koloni temsilcileri 1776'da 2. Philadelphia Kongresi'ni toplayarak savaşa karar verdiler.
- George Washington'u başkomutan seçtiler. Aynı zamanda bağımsızlık ilan eden koloni temsilcileri "Bağımsızlık ve İnsan Hakları Beyannamesi"ni de yayınladılar (04 Temmuz 1776).
Bağımsızlık ve İnsan Hakları Beyannamesi'ne göre;
İnsanların doğuştan devredilemez ve vazgeçilemez birtakım hakları vardır:
- Yaşama
- Özgürlük
- Mutluluğu arama hakkı
Hükümetler bu hakları çiğnediği takdirde, yerine yenisini koymak milletin hakkı ve ödevidir. Bu bildirideki düşünceler dünyaya yeni bir yönetim şekli olan demokrasiyi getirmiştir.
- Derlemedir -
BAKINIZ George Washington
Son düzenleyen Safi; 3 Şubat 2017 00:45
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!