Britanya İmparatorluğu - British Empire
MsXLabs.org
Britanya İmparatorluğu (İngilizce: British Empire), Birleşik Krallık tarafından yönetilen dominyonlar, sömürgeler, protektoralar ve mandalar ve diğer bağımlı bölgelerden oluşan imparatorluktu. 16. ve 17. yüzyıllarda Birleşik Krallık tarafından kurulan deniz aşırı sömürgeler ve ticaret merkezleri olarak başlamıştır. En güçlü döneminde dünya tarihinde en geniş topraklara sahip olmuş imparatorluktu, bir yüzyıl boyunca dünyanın en önde gelen küresel gücü idi. 1922'de 458 milyon kişi, yani dünya nüfusun dörtte biri, Britanya İmparatorluğu'nun egemenliği altında idi ve toprakları 13.000.000 milkare (33.000.000 km2) kapsadı. Sonuç itibarıyla siyasî, dilsel ve kültürel kalıtı yaygındır. Gücün doruklarındayken, sıkça "Britanya İmparatorluğu'nda güneşin batmadığı" söylendi, çünkü dünya genelindeki genişliği nedeniyle her zaman en az bir tane toprağında günışığı vardı.
15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafi keşifler boyunca İspanya ve Portekiz Avrupa'nın dünyanın keşfetmesinin öncüleri idi ve süreçte büyük denizaşırı imparatorluklar kurdular. Bu imparatorluklarda bulunan büyük servetten kıskanan İngiltere, Fransa ve Hollanda, Amerika ve Asya'da kendi sömürgeleri ve ticaret ağlarını kurmaya başladılar. 17. ve 18. yüzyıllarda Hollanda ve Fransa ile sürdürdüğü birkaç tane savaşın sonucu itibarıyla İngiltere (İskoçya ile yapılan 1707 Birleşme Yasası'ndan sonra Britanya), Kuzey Amerika ve Hindistan'daki üstün gücü oldu. Mamâfih, 1783'te bir bağımsızlık savaşından sonra Kuzey Amerika'da On Üç Koloni'nin kaybedilmesi Britanya için büyük bir hasardı, ve en yoğun nüfuslu olan kolonisini kaybetti. Bu gerilemeye karşın Britanya'nın dikkatı sonradan Afrika, Asya ve Büyük Okyanus'a çekildi. 1815'te Napolyon Fransası'nın yenilmesinden sonra Britanya, bir yüzyıl boyunca dışardan herhangi bir direnişin yer alınmayan bir öncülüğü vardı, ve dünya genelinde topraklarını genişletmeye devam etti. Beyaz yerleşimci sömürgelere daha çok özerklik veriliyordu; bazı sömürgeler de dominyon olarak yeniden sınıflandırıldı.
19. yüzyılın sonuna doğru Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin gelişmesi Britanya'nın iktisadî öncülüğünü aşındırdı. Britanya ve Almanya arasındaki müteakip askerî ve ekonomik gerilimler, Birinci Dünya Savaşı'nın en büyük nedenlerindendi ve Britanya, imparatorluğuna çok yüksek bir seviyede bağımlı olarak bu savaşı geçti. Finansal bir bakımdan bu çatışma Britanya için çok gerilimli bir etkisi vardı, ve savaştan hemen sonra imparatorluk en büyük genişliğini kazanmasına karşın artık eşsiz bir sanayî ya da askerî bir güç değildi. İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasına karşın Britanya, savaş boyunca Güneydoğu Asya'daki toprakları Japonya tarafından işgâl edildi ve bu böylece Britanya'nın prestijine zarar verip imparatorluğunun dağılmasına hız verdi. Savaşın bitmesinden iki sene sonra Britanya, en yoğun nüfuslu ve en değerli sömürgesi olan Hindistan'a bağımsızlığını verdi.
20. yüzyılın geri kalanında Avrupa güçleri tarafından yapılan daha büyük bir küresel dekolonizasyon hareketi bağlamında imparatorluğun topraklarının çoğu bağımsızlığını kazandı; bu süreç 1997'de Hong Kong'un Çin'e geri verilmesiyle sona erdi. Bağımsızlıktan sonra birçok eski Britanya sömürgesi İngiliz Milletler Topluluğu üyesi oldu. Günümüzde ise 14 bölge hâlâ Britanya'nın egemenliği altındadır; bunlar Britanya denizaşırı topraklarıdır.
Britanya İmparatorluğu'nun temelleri henüz İngiltere ve İskoçya iki ayrı krallıkken atıldı. 1496 yılında denizaşırı keşiflerde İspanya ve Portekiz'in başarılarının ardından İngiltere kralı VII. Henry, Asya'ya Kuzey Atlas Okyanusu'ndan ulaşan bir rota bulması için John Cabot'u görevlendirdi. Cabot 1497 yılında, Amerika'nın keşfinden beş yıl sonra yola çıktı ve Newfoundland kıyısına başarılı bir şekilde ulaşsa da (bu sırada Kristof Kolomb gibi Asya'ya ulaştığını sanmaktaydı)[4] koloni kurmaya yönelik bir çalışma yapıldı. Cabot ertesi yıl Amerika'ya bir seyahat daha düzenledi; ama gemilerinden bir daha haber alınamadı.
Bunun ardından Amerika'da İngiliz kolonileri kurmaya yönelik herhangi bir deneme 16. yüzyılın sonlarında, I. Elizabeth dönemine kadar yapılmadı.[6] İngiltere'deki Protestan Reformu, ülkeyle Katolik İspanya'yı karşı karşıya getirmişti. 1562 yılında Atlantik ticaret sistemine girmek amacıyla John Hawkins ve Francis Drake'e Batı Afrika açıklarında köle taşıyan İspanyol ve Portekiz gemilerine saldırma yetkisi verdi. Bu çabalar sonuçsuz kaldı ve daha sonra, İngiliz-İspanyol Savaşı şiddetlenince Elizabeth Amerika'daki İspanyol limanlarına ve Yeni Dünya'nın hazineleriyle geri dönen gemilere saldırı izni verdi.[8] Bu sırada Richard Hakluyt ve "Britanya İmparatorluğu" ismini ilk kullanan yazar olan John Dee[9] gibi etkili yazarlar İngiltere'nin kendi imparatorluğunun kurulması iin baskı yapmaya başladı. Bu dönemde İspanya Amerika'ya yerleşmiş, Portekiz Afrika'dan Brezilya ve Çin kıyılarına ticaret merkezleri ve limanlar kurmuş ve Fransa daha sonra Yeni Fransa adını alacak olan Saint Lawrence Nehri bölgesine yerleşmeye başlamıştı.
İrlanda Plantasyonları
İspanya ve Portekiz'e oranla geç olsa da İngiltere 16. yüzyılda İrlanda'ya yerleşmeye başladı. İrlanda'ya önceki yerleşimler 1169 yılındaki Norman işgali kadar eskiye dayanmaktadır. "West Country men" adlı bir grup başta olmak üzere İrlanda Plantasyonları'nın kurulmasına yardım edenlerin çoğu Kuzey Amerika'nın sömürgeleştirilmesinde de rol aldı.
Birinci Britanya İmparatorluğu (1583-1783)
1578 yılında Kraliçe I. Elizabeth Humphrey Gilbert'e denizaşırı keşif için izin verdi.[14] Aynı yıl içerisinde, Humphrey Kuzey Amerika'da korsanlık yapmak ve koloni kurmak amacıyla Batı Hint Adaları'na gitmek üzere yola çıktı; ama keşif yolculuğu Atlas Okyanusu'nun geçişi tamamlanmadan yarıda kesildi. 1583 yılında bu kez Newfoundland adasına varmak için bir kez daha yola çıktı. Adanın limanında İngiltere için hak iddia etse de geride yerleşimci bırakmadı. Gilbert İngiltere'ye olan dönüş yolculuğunu sağ tamamlayamadı ve onu 1584'te kraliçeden izin alan üvey kardeşi Walter Raleigh takip etti. 1584 yılı içerisinde Raleigh günümüzde Kuzey Carolina topraklarında olan Roanoke kolonisini kurdu; ama ikmal eksikliği nedeniyle koloni uzun ömürlü olamadı.
1603 yılında İngiltere tahtına kral I. James geçti ve 1604 yılında İspanya ile devam eden savaşı bitiren Londra Antlaşması imzalandı. Artık en büyük düşmanıyla barışmış olan İngiltere, diğer ülkelerin koloni altyapılarına saldırmaktansa kendi denizaşırı kolonilerini kurmaya odaklandı. Britanya İmparatorluğu; 17. yüzyılın başlarında Kuzey Amerika ve Karayipler'deki bazı küçük adalara İngiliz yerleşimleri yapılması ve İngiliz Doğu Hindistan Şirketi başta olmak üzere kolonileri ve denizaşırı ticareti yönetmek amacıyla özel şirketler kurulmasıyla şekillenmeye başladı. 18. yüzyılın sonlarına doğru Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın sonucu olarak On Üç Koloni'nin kaybedilmesine kadar süren bu dönem, daha sonraki kaynaklarda "Birinci Britanya İmparatorluğu" olarak anılmaktadır.
Amerika, Afrika ve köle ticareti
İlk başlarda İngiltere'nin en önemli ve kazançlı kolonileri Karayipler'deydi; ama bu birkaç sömürgeleştirme denemesi başarısızlıkla sonuçlanmadan önce gerçekleşmedi. 1604 yılında Guyana'da bir koloni kurma denemesi yapılsa da koloni sadece iki yıl varlığını sürdürebildi ve asıl amacı olan altın yatakları bulma hedefine ulaşamadı. Saint Lucia (1605) ve Grenada'daki (1609) yerleşimler de kısa süre içerisinde terk edildi; ama Saint Kitts (1624), Barbados (1627) ve Nevis'te yerleşimler başarıyla kuruldu. Koloniler kısa süre içerisinde Portekizliler tarafından Brezilya'da başarıyla uygulanan ve kölelikle -ilk dönemlerde- köle satıp şeker alan Hollanda gemilerine dayanan şeker plantasyonları sistemini kullanmaya başladı. Bu gittikçe kârlılaşan ticaretin İngiliz denetiminde kalması için 1651 yılında Parlamento İngiliz kolonilerinde sadece İngiliz gemilerinin ticaret yapmaya devam edebileceğini ifade eden bir yasa çıkardı. Bu Birleşik Hollanda Vilayetleri'yle sonunda İngiltere'nin Amerika'daki konumunu sağlamlaştıracak bir savaşlar dizisine yol açtı. 1655 yılında İngiltere Jamaika adasını İspanya'dan devraldı ve 1666 yılında Bahamalar'ı sömürgeleştirmeyi başardı.
İngiltere'nin Amerika'daki ilk kalıcı yerleşimi olan Jamestown, 1607 yılında kaptan John Smith önderliğinde, Virginia Şirketi'nin yönetiminde kuruldu.
Bermuda üzerinde 1609 yılında Virginia Şirketi'nin sancak gemisinin adalarda batması sonucu İngiltere tarafından yerleşim kuruldu ve hak iddia edildi. 1615 yılında yeni kurulmuş olan Somers Adaları Şirketi'ne devredildi. Virginia Şirketi'nin imtiyazları 1624 yılında iptal edildi ve Virginia'nın kontrolü doğrudan kraliyete geçti, böylece Virginia Kolonisi kurulmuş oldu. Aynı şekilde 1684 yılında Somers Adaları Şirketi'nin imtiyazları da iptal edilince Bermuda başarısızlığa uğramış tarımsal bir ekonomiden İngiliz Amerikası'nın gelişmesi için öneme sahip bir deniz bölgesine dönüştü. Newfoundland Şirketi 1610 yılında Newfoundland adasında koloni kurmak amacıyla kurulsa da büyük ölçüde başarısız oldu.[28] 1620 yılında Plymouth püriten dinî ayrılıkçılar için bir barınak olarak kuruldu.[29] Bunun ardından dini zulümden kaçmak, pek çok İngiliz sömürgecinin riskli trans-Atlantik seyahatini göze almasının sebebi oldu. Maryland 1634 yılında Katolikler için bir sığınak, Rhode Island 1636 yılında tüm dinlere hoşgörü gösteren bir koloni ve Connecticut 1639 yılında cemaatçilere bir barınak olarak kuruldu. Carolina Kolonisi 1663 yılında kuruldu. 1664 yılında Fort Amsterdam'ın teslim olmasıyla Britanya Hollanda'ya bağlı Yeni Hollanda kolonisini ele geçirmiş oldu ve New York olarak yeniden adlandırdı. Bu, İkinci Hollanda-İngiltere Savaşı sonrası müzakerelerde, Surinam'ın Hollandalılara teslimi karşılığında resmileştirildi.[30] 1681 yılında Pensilvanya Kolonisi William Penn tarafından kuruldu. Amerikan kolonileri Karayiplerdekilere kıyasla finansal olarak daha başarısızdı; ama büyük tarımsal arazilere sahipti ve ılıman iklimlerini tercih eden çok daha fazla sayıda İngiliz göçmen çekiyordu.
1670 yılında kral II. Charles Hudson Körfezi Şirketi'ne imtiyazlar verdi ve o dönem Rupert Toprakları olarak bilinen, daha sonra Kanada'nın bir parçası olacak büyük bir yüzölçümüne sahip topraklarda kürk ticaretinde tekel olmalarını sağladı. Şirket tarafından kurulan korunaklı yerleşimler ve ticaret merkezleri, sık sık bölgeye komşu olan Yeni Fransa'da kendi kürk ticareti kolonilerini kurmuş olan Fransızların saldırılarına uğramaktaydı.
Bundan iki yıl sonra, kral Charles tarafından Karayiplerdeki İngiliz kolonilerine yapılan köle ticareti alanında tekel verilen Kraliyet Afrika Şirketi kuruldu. Kölelik, kuruluşlarından beri Batı Hint Adaları'ndaki İngiliz kolonilerinin temeliydi. 1807 yılında köleliğin kaldırılışına kadar Britanya Afrika'dan Amerika'ya 3.5 milyon köle götürülmesinden sorumluydu. Amerika'daki kölelerin toplam nüfusunun üçte biri Atlas Okyanusu'nu geçti. Bu ticareti kolaylaştırmak için Batı Afrika kıyısında James Adası, Accra ve Bunce Adası gibi yerleşimler kuruldu. Britanya yönetimindeki Karayip topraklarında Afrika kökenlilerin toplam nüfusa oranı 1650'de %25'ten 1780'de yaklaşık %80'e, On Üç Koloni'deyse bu oran aynı dönemde %10'dan %40'a yükseldi (güney kolonilerde Afrika kökenliler çoğunluğu oluşturuyordu). Köle tacirleri için ticaret oldukça kârlıydı ve Afrika ile Amerika arasındaki üç köşeli ticaretin üçüncü köşesini oluşturan Bristol ve Liverpool gibi şehirlerde önemli bir geçim kaynağı hâline geldi. Taşınan köleler ise gemilerde sert ve hijyenik olmayan koşullarda tutulmakta ve yetersiz bir biçimde beslenmekteydi, bu nedenle Atlas Okyanusu'nun geçişindeki ölüm oranı yedide birdi.
1695 yılında İskoçya Parlamentosu İskoçya Şirketi'ne imtiyazlar sağladı, şirket 1698 yılında Panama Kıstağı'na bir kanal açmak amacıyla yerleşti. Ancak bu koloni, yakınlarda bulunan Yeni Granada'daki İspanyolların saldırıları ve sıtma salgını nedeniyle iki yıl sonra terk edildi. Darien planı İskoçya için mali bir felaketti, planın başarısızlığı sonucunda İskoç sermayesinin dörtte biri kaybedildi ve denizaşırı bir İskoç imparatorluğu kurma umutları suya düştü. Olayın aynı zamanda önemli siyasal etkileri de oldu, İngiliz ve İskoç hükümetleri bu sayede iki ülkenin sadece krallıklarını değil, ülkelerin kendilerini de birleştirmeye karar verdi. Bu, 1707 yılında Büyük Britanya Krallığı'nı kuran Birleşme Antlaşması'yla gerçekleşti.
Asya'da Hollanda'yla rekabet
16. yüzyılın sonlarında İngiltere ve Hollanda, Portekiz'in Asya'yla olan ticaret alanındaki tekelini seyahatlere finansal kaynak sağlamak amacıyla özel anonim şirketleri kurarak yok etmeye başladı. Bu şirketler 1600 yılında kurulan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve 1602'de kurulan Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'ydi. Bu şirketlerin asıl amaçları kârlı bir iş olan baharat ticaretine girmekti; bu bağlamda Doğu Hint Adaları ve ticaret ağında önemli bir merkez olan Hindistan olmak üzere iki bölgeye odaklandılar. Ticaret üzerinde egemenlik için hem Portekiz, hem de birbirleriyle yarışmaktaydılar.[39] Zaman içerisinde Britanya sömürgeci bir güç olarak Hollanda'yı geride bıraksa da kısa vadede Hollanda'nın daha gelişmiş olan mali sistemi ve 17. yüzyılda yaşanan üç Hollanda-İngiltere savaşı Hollanda'nın Asya'da daha güçlü bir konum edinmesiyle sonuçlandı. Çatışmalar 1688 yılında Şanlı Devrim sonucu Oranje prensi William'ın İngiliz tahtına geçmesi ve Hollanda'yla İngiltere arasına barış getirmesiyle sona erdi. İki devlet arasında yapılan bir anlaşma Doğu Hint Adaları'ndaki baharat ticaretini Hollandalılara, Hindistan'daki tekstil endüstrisini ise İngilizlere bıraktı; ama tekstil kısa sürede kârlılık bakımından baharatları geride bıraktı ve 1720 yılına kadar olan süreçte Britanya şirketleri satış alanında Hollanda şirketlerini geçti.
Fransa'yla küresel çekişme
1688 yılında İngiltere ile Hollanda arasında sağlanan barış, iki ülkenin Dokuz Yıl Savaşı'na müttefik olarak girmesiyle sonuçlandı; ama Avrupa ve denizaşırı bölgelerde Fransa ve İspanya ile Hollanda-İngiliz ittifaki arasında gerçekleşen savaş, Hollanda'nın askeri bütçesinin daha büyük bir bölümünü Avrupa'daki kara savaşına ayırmak zorunda kalmasıyla İngilizlerin daha önemli bir sömürgeci güç hâline gelmesiyle sonuçlandı. 18. yüzyılda İngiltere dünyanın en önemli sömürgeci gücü hâline gelecek, Fransa ise bu konudaki en büyük rakibi olacaktı.
1700 yılında İspanya kralı II. Carlos'un ölümü ve tahtı Fransız kralının torunu olan Anjou dükü Philippe'e bırakması Fransa, İspanya ve kolonilerinin birleşmesi olasılığını doğurdu, bu da İngiltere ve Avrupa'daki diğer güçler için kabul edilemez bir durum oluşturdu. 1701 yılında İngiltere, Portekiz, Hollanda ve Kutsal Roma İmparatorluğu; Fransa ve İspanya'ya karşı 1714 yılına kadar sürecek İspanya Veraset Savaşı'nı başlattı. Savaşı sonlandıran Utrecht Antlaşması'nda Felipe kendisinin ve soyunun Fransa ve Avrupa'daki diğer krallıklarda olan haklarından vazgeçti, bu da İspanya'nın imparatorluğunun Avrupa'daki bölümünün sonunu getirdi.[43] Britanya İmparatorluğu toprak açısından genişledi: Fransa'dan Newfoundland ve Acadia'yı, İspanya'dan ise Cebelitarık ve Minorka'yı aldı. Halen bir Britanya kolonisi olan Cebelitarık, Britanya'ya Akdeniz'e Atlas Okyanusu'ndan giriş ve çıkışı kontrol edebilme imkanı veren kritik öneme sahip bir deniz üssü haline geldi. Minorka iki kez el değiştirdikten sonra 1802 yılında Amiens Antlaşması'yla İspanya'ya geri verildi. İspanya bunların yanı sıra kârlı bir iş olan Amerika'daki İspanyol kolonilerine köle satmaya izin veren asiento hakkını Britanya'ya verdi.
1756 yılında başlayan Yedi Yıl Savaşı küresel bir ölçekte gerçekleşen ilk savaştı; Avrupa, Hindistan, Kuzey Amerika, Karayipler, Filipinler ve Afrika'nın kıyı bölgelerinde gerçekleşti. 1763 yılında Paris Antlaşması'nın imzalanmasının Britanya İmparatorluğu'nun geleceği üzerinde önemli bir etkisi oldu. Kuzey Amerika'da Fransa'nın sömürgeci güç olarak varlığı Rupert Toprakları üzerinde Britanya'nın iddia ettiği hakların kabul edilmesi, Yeni Fransa'nın Fransızca konuşan önemli miktardaki nüfusu bırakarak Britanya'ya ve Louisiana'nın İspanya'ya verilmesiyle fiilen sona erdi. İspanya ise Florida'yı Britanya'ya verdi. Hindistan'daysa Karnatik Savaşları sonucunda Fransa anklavları üzerindeki egemenliğini korudu; ama bu askeri sınırlamalar ve Britanya'ya bağımlı devletlere destek verme yönünde verilen bir sözle gerçekleşebildi, bu da Fransa'nın Hindistan'ı ele geçirme konusundaki umutlarını sona erdirdi. Böylece, Britanyalıların Yedi Yıl Savaşı'nda Fransa'yı yenmesi Britanya'yı denizcilik alanında dünyanın en büyük gücü konumuna getirdi.
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Bayrak
Britanya İmparatorluğu (İngilizce: British Empire), Birleşik Krallık tarafından yönetilen dominyonlar, sömürgeler, protektoralar ve mandalar ve diğer bağımlı bölgelerden oluşan imparatorluktu. 16. ve 17. yüzyıllarda Birleşik Krallık tarafından kurulan deniz aşırı sömürgeler ve ticaret merkezleri olarak başlamıştır. En güçlü döneminde dünya tarihinde en geniş topraklara sahip olmuş imparatorluktu, bir yüzyıl boyunca dünyanın en önde gelen küresel gücü idi. 1922'de 458 milyon kişi, yani dünya nüfusun dörtte biri, Britanya İmparatorluğu'nun egemenliği altında idi ve toprakları 13.000.000 milkare (33.000.000 km2) kapsadı. Sonuç itibarıyla siyasî, dilsel ve kültürel kalıtı yaygındır. Gücün doruklarındayken, sıkça "Britanya İmparatorluğu'nda güneşin batmadığı" söylendi, çünkü dünya genelindeki genişliği nedeniyle her zaman en az bir tane toprağında günışığı vardı.
15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafi keşifler boyunca İspanya ve Portekiz Avrupa'nın dünyanın keşfetmesinin öncüleri idi ve süreçte büyük denizaşırı imparatorluklar kurdular. Bu imparatorluklarda bulunan büyük servetten kıskanan İngiltere, Fransa ve Hollanda, Amerika ve Asya'da kendi sömürgeleri ve ticaret ağlarını kurmaya başladılar. 17. ve 18. yüzyıllarda Hollanda ve Fransa ile sürdürdüğü birkaç tane savaşın sonucu itibarıyla İngiltere (İskoçya ile yapılan 1707 Birleşme Yasası'ndan sonra Britanya), Kuzey Amerika ve Hindistan'daki üstün gücü oldu. Mamâfih, 1783'te bir bağımsızlık savaşından sonra Kuzey Amerika'da On Üç Koloni'nin kaybedilmesi Britanya için büyük bir hasardı, ve en yoğun nüfuslu olan kolonisini kaybetti. Bu gerilemeye karşın Britanya'nın dikkatı sonradan Afrika, Asya ve Büyük Okyanus'a çekildi. 1815'te Napolyon Fransası'nın yenilmesinden sonra Britanya, bir yüzyıl boyunca dışardan herhangi bir direnişin yer alınmayan bir öncülüğü vardı, ve dünya genelinde topraklarını genişletmeye devam etti. Beyaz yerleşimci sömürgelere daha çok özerklik veriliyordu; bazı sömürgeler de dominyon olarak yeniden sınıflandırıldı.
En geniş haliyle Britanya İmparatorluğu toprakları
19. yüzyılın sonuna doğru Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin gelişmesi Britanya'nın iktisadî öncülüğünü aşındırdı. Britanya ve Almanya arasındaki müteakip askerî ve ekonomik gerilimler, Birinci Dünya Savaşı'nın en büyük nedenlerindendi ve Britanya, imparatorluğuna çok yüksek bir seviyede bağımlı olarak bu savaşı geçti. Finansal bir bakımdan bu çatışma Britanya için çok gerilimli bir etkisi vardı, ve savaştan hemen sonra imparatorluk en büyük genişliğini kazanmasına karşın artık eşsiz bir sanayî ya da askerî bir güç değildi. İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasına karşın Britanya, savaş boyunca Güneydoğu Asya'daki toprakları Japonya tarafından işgâl edildi ve bu böylece Britanya'nın prestijine zarar verip imparatorluğunun dağılmasına hız verdi. Savaşın bitmesinden iki sene sonra Britanya, en yoğun nüfuslu ve en değerli sömürgesi olan Hindistan'a bağımsızlığını verdi.
20. yüzyılın geri kalanında Avrupa güçleri tarafından yapılan daha büyük bir küresel dekolonizasyon hareketi bağlamında imparatorluğun topraklarının çoğu bağımsızlığını kazandı; bu süreç 1997'de Hong Kong'un Çin'e geri verilmesiyle sona erdi. Bağımsızlıktan sonra birçok eski Britanya sömürgesi İngiliz Milletler Topluluğu üyesi oldu. Günümüzde ise 14 bölge hâlâ Britanya'nın egemenliği altındadır; bunlar Britanya denizaşırı topraklarıdır.
Britanya İmparatorluğu'nun temelleri henüz İngiltere ve İskoçya iki ayrı krallıkken atıldı. 1496 yılında denizaşırı keşiflerde İspanya ve Portekiz'in başarılarının ardından İngiltere kralı VII. Henry, Asya'ya Kuzey Atlas Okyanusu'ndan ulaşan bir rota bulması için John Cabot'u görevlendirdi. Cabot 1497 yılında, Amerika'nın keşfinden beş yıl sonra yola çıktı ve Newfoundland kıyısına başarılı bir şekilde ulaşsa da (bu sırada Kristof Kolomb gibi Asya'ya ulaştığını sanmaktaydı)[4] koloni kurmaya yönelik bir çalışma yapıldı. Cabot ertesi yıl Amerika'ya bir seyahat daha düzenledi; ama gemilerinden bir daha haber alınamadı.
Bunun ardından Amerika'da İngiliz kolonileri kurmaya yönelik herhangi bir deneme 16. yüzyılın sonlarında, I. Elizabeth dönemine kadar yapılmadı.[6] İngiltere'deki Protestan Reformu, ülkeyle Katolik İspanya'yı karşı karşıya getirmişti. 1562 yılında Atlantik ticaret sistemine girmek amacıyla John Hawkins ve Francis Drake'e Batı Afrika açıklarında köle taşıyan İspanyol ve Portekiz gemilerine saldırma yetkisi verdi. Bu çabalar sonuçsuz kaldı ve daha sonra, İngiliz-İspanyol Savaşı şiddetlenince Elizabeth Amerika'daki İspanyol limanlarına ve Yeni Dünya'nın hazineleriyle geri dönen gemilere saldırı izni verdi.[8] Bu sırada Richard Hakluyt ve "Britanya İmparatorluğu" ismini ilk kullanan yazar olan John Dee[9] gibi etkili yazarlar İngiltere'nin kendi imparatorluğunun kurulması iin baskı yapmaya başladı. Bu dönemde İspanya Amerika'ya yerleşmiş, Portekiz Afrika'dan Brezilya ve Çin kıyılarına ticaret merkezleri ve limanlar kurmuş ve Fransa daha sonra Yeni Fransa adını alacak olan Saint Lawrence Nehri bölgesine yerleşmeye başlamıştı.
İrlanda Plantasyonları
İspanya ve Portekiz'e oranla geç olsa da İngiltere 16. yüzyılda İrlanda'ya yerleşmeye başladı. İrlanda'ya önceki yerleşimler 1169 yılındaki Norman işgali kadar eskiye dayanmaktadır. "West Country men" adlı bir grup başta olmak üzere İrlanda Plantasyonları'nın kurulmasına yardım edenlerin çoğu Kuzey Amerika'nın sömürgeleştirilmesinde de rol aldı.
Birinci Britanya İmparatorluğu (1583-1783)
1578 yılında Kraliçe I. Elizabeth Humphrey Gilbert'e denizaşırı keşif için izin verdi.[14] Aynı yıl içerisinde, Humphrey Kuzey Amerika'da korsanlık yapmak ve koloni kurmak amacıyla Batı Hint Adaları'na gitmek üzere yola çıktı; ama keşif yolculuğu Atlas Okyanusu'nun geçişi tamamlanmadan yarıda kesildi. 1583 yılında bu kez Newfoundland adasına varmak için bir kez daha yola çıktı. Adanın limanında İngiltere için hak iddia etse de geride yerleşimci bırakmadı. Gilbert İngiltere'ye olan dönüş yolculuğunu sağ tamamlayamadı ve onu 1584'te kraliçeden izin alan üvey kardeşi Walter Raleigh takip etti. 1584 yılı içerisinde Raleigh günümüzde Kuzey Carolina topraklarında olan Roanoke kolonisini kurdu; ama ikmal eksikliği nedeniyle koloni uzun ömürlü olamadı.
1603 yılında İngiltere tahtına kral I. James geçti ve 1604 yılında İspanya ile devam eden savaşı bitiren Londra Antlaşması imzalandı. Artık en büyük düşmanıyla barışmış olan İngiltere, diğer ülkelerin koloni altyapılarına saldırmaktansa kendi denizaşırı kolonilerini kurmaya odaklandı. Britanya İmparatorluğu; 17. yüzyılın başlarında Kuzey Amerika ve Karayipler'deki bazı küçük adalara İngiliz yerleşimleri yapılması ve İngiliz Doğu Hindistan Şirketi başta olmak üzere kolonileri ve denizaşırı ticareti yönetmek amacıyla özel şirketler kurulmasıyla şekillenmeye başladı. 18. yüzyılın sonlarına doğru Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın sonucu olarak On Üç Koloni'nin kaybedilmesine kadar süren bu dönem, daha sonraki kaynaklarda "Birinci Britanya İmparatorluğu" olarak anılmaktadır.
Amerika, Afrika ve köle ticareti
İlk başlarda İngiltere'nin en önemli ve kazançlı kolonileri Karayipler'deydi; ama bu birkaç sömürgeleştirme denemesi başarısızlıkla sonuçlanmadan önce gerçekleşmedi. 1604 yılında Guyana'da bir koloni kurma denemesi yapılsa da koloni sadece iki yıl varlığını sürdürebildi ve asıl amacı olan altın yatakları bulma hedefine ulaşamadı. Saint Lucia (1605) ve Grenada'daki (1609) yerleşimler de kısa süre içerisinde terk edildi; ama Saint Kitts (1624), Barbados (1627) ve Nevis'te yerleşimler başarıyla kuruldu. Koloniler kısa süre içerisinde Portekizliler tarafından Brezilya'da başarıyla uygulanan ve kölelikle -ilk dönemlerde- köle satıp şeker alan Hollanda gemilerine dayanan şeker plantasyonları sistemini kullanmaya başladı. Bu gittikçe kârlılaşan ticaretin İngiliz denetiminde kalması için 1651 yılında Parlamento İngiliz kolonilerinde sadece İngiliz gemilerinin ticaret yapmaya devam edebileceğini ifade eden bir yasa çıkardı. Bu Birleşik Hollanda Vilayetleri'yle sonunda İngiltere'nin Amerika'daki konumunu sağlamlaştıracak bir savaşlar dizisine yol açtı. 1655 yılında İngiltere Jamaika adasını İspanya'dan devraldı ve 1666 yılında Bahamalar'ı sömürgeleştirmeyi başardı.
Kuzey Amerika'daki Britanya kolonilerinin haritası, c. 1763–1776
İngiltere'nin Amerika'daki ilk kalıcı yerleşimi olan Jamestown, 1607 yılında kaptan John Smith önderliğinde, Virginia Şirketi'nin yönetiminde kuruldu.
Bermuda üzerinde 1609 yılında Virginia Şirketi'nin sancak gemisinin adalarda batması sonucu İngiltere tarafından yerleşim kuruldu ve hak iddia edildi. 1615 yılında yeni kurulmuş olan Somers Adaları Şirketi'ne devredildi. Virginia Şirketi'nin imtiyazları 1624 yılında iptal edildi ve Virginia'nın kontrolü doğrudan kraliyete geçti, böylece Virginia Kolonisi kurulmuş oldu. Aynı şekilde 1684 yılında Somers Adaları Şirketi'nin imtiyazları da iptal edilince Bermuda başarısızlığa uğramış tarımsal bir ekonomiden İngiliz Amerikası'nın gelişmesi için öneme sahip bir deniz bölgesine dönüştü. Newfoundland Şirketi 1610 yılında Newfoundland adasında koloni kurmak amacıyla kurulsa da büyük ölçüde başarısız oldu.[28] 1620 yılında Plymouth püriten dinî ayrılıkçılar için bir barınak olarak kuruldu.[29] Bunun ardından dini zulümden kaçmak, pek çok İngiliz sömürgecinin riskli trans-Atlantik seyahatini göze almasının sebebi oldu. Maryland 1634 yılında Katolikler için bir sığınak, Rhode Island 1636 yılında tüm dinlere hoşgörü gösteren bir koloni ve Connecticut 1639 yılında cemaatçilere bir barınak olarak kuruldu. Carolina Kolonisi 1663 yılında kuruldu. 1664 yılında Fort Amsterdam'ın teslim olmasıyla Britanya Hollanda'ya bağlı Yeni Hollanda kolonisini ele geçirmiş oldu ve New York olarak yeniden adlandırdı. Bu, İkinci Hollanda-İngiltere Savaşı sonrası müzakerelerde, Surinam'ın Hollandalılara teslimi karşılığında resmileştirildi.[30] 1681 yılında Pensilvanya Kolonisi William Penn tarafından kuruldu. Amerikan kolonileri Karayiplerdekilere kıyasla finansal olarak daha başarısızdı; ama büyük tarımsal arazilere sahipti ve ılıman iklimlerini tercih eden çok daha fazla sayıda İngiliz göçmen çekiyordu.
17. yüzyılda Virginia'da çalışan Afrikalı köleler (bilinmeyen bir sanatçının eseri, 1670)
1670 yılında kral II. Charles Hudson Körfezi Şirketi'ne imtiyazlar verdi ve o dönem Rupert Toprakları olarak bilinen, daha sonra Kanada'nın bir parçası olacak büyük bir yüzölçümüne sahip topraklarda kürk ticaretinde tekel olmalarını sağladı. Şirket tarafından kurulan korunaklı yerleşimler ve ticaret merkezleri, sık sık bölgeye komşu olan Yeni Fransa'da kendi kürk ticareti kolonilerini kurmuş olan Fransızların saldırılarına uğramaktaydı.
Bundan iki yıl sonra, kral Charles tarafından Karayiplerdeki İngiliz kolonilerine yapılan köle ticareti alanında tekel verilen Kraliyet Afrika Şirketi kuruldu. Kölelik, kuruluşlarından beri Batı Hint Adaları'ndaki İngiliz kolonilerinin temeliydi. 1807 yılında köleliğin kaldırılışına kadar Britanya Afrika'dan Amerika'ya 3.5 milyon köle götürülmesinden sorumluydu. Amerika'daki kölelerin toplam nüfusunun üçte biri Atlas Okyanusu'nu geçti. Bu ticareti kolaylaştırmak için Batı Afrika kıyısında James Adası, Accra ve Bunce Adası gibi yerleşimler kuruldu. Britanya yönetimindeki Karayip topraklarında Afrika kökenlilerin toplam nüfusa oranı 1650'de %25'ten 1780'de yaklaşık %80'e, On Üç Koloni'deyse bu oran aynı dönemde %10'dan %40'a yükseldi (güney kolonilerde Afrika kökenliler çoğunluğu oluşturuyordu). Köle tacirleri için ticaret oldukça kârlıydı ve Afrika ile Amerika arasındaki üç köşeli ticaretin üçüncü köşesini oluşturan Bristol ve Liverpool gibi şehirlerde önemli bir geçim kaynağı hâline geldi. Taşınan köleler ise gemilerde sert ve hijyenik olmayan koşullarda tutulmakta ve yetersiz bir biçimde beslenmekteydi, bu nedenle Atlas Okyanusu'nun geçişindeki ölüm oranı yedide birdi.
1695 yılında İskoçya Parlamentosu İskoçya Şirketi'ne imtiyazlar sağladı, şirket 1698 yılında Panama Kıstağı'na bir kanal açmak amacıyla yerleşti. Ancak bu koloni, yakınlarda bulunan Yeni Granada'daki İspanyolların saldırıları ve sıtma salgını nedeniyle iki yıl sonra terk edildi. Darien planı İskoçya için mali bir felaketti, planın başarısızlığı sonucunda İskoç sermayesinin dörtte biri kaybedildi ve denizaşırı bir İskoç imparatorluğu kurma umutları suya düştü. Olayın aynı zamanda önemli siyasal etkileri de oldu, İngiliz ve İskoç hükümetleri bu sayede iki ülkenin sadece krallıklarını değil, ülkelerin kendilerini de birleştirmeye karar verdi. Bu, 1707 yılında Büyük Britanya Krallığı'nı kuran Birleşme Antlaşması'yla gerçekleşti.
Fort St. George 1639 yılında Madras'ta kuruldu.
Asya'da Hollanda'yla rekabet
16. yüzyılın sonlarında İngiltere ve Hollanda, Portekiz'in Asya'yla olan ticaret alanındaki tekelini seyahatlere finansal kaynak sağlamak amacıyla özel anonim şirketleri kurarak yok etmeye başladı. Bu şirketler 1600 yılında kurulan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve 1602'de kurulan Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'ydi. Bu şirketlerin asıl amaçları kârlı bir iş olan baharat ticaretine girmekti; bu bağlamda Doğu Hint Adaları ve ticaret ağında önemli bir merkez olan Hindistan olmak üzere iki bölgeye odaklandılar. Ticaret üzerinde egemenlik için hem Portekiz, hem de birbirleriyle yarışmaktaydılar.[39] Zaman içerisinde Britanya sömürgeci bir güç olarak Hollanda'yı geride bıraksa da kısa vadede Hollanda'nın daha gelişmiş olan mali sistemi ve 17. yüzyılda yaşanan üç Hollanda-İngiltere savaşı Hollanda'nın Asya'da daha güçlü bir konum edinmesiyle sonuçlandı. Çatışmalar 1688 yılında Şanlı Devrim sonucu Oranje prensi William'ın İngiliz tahtına geçmesi ve Hollanda'yla İngiltere arasına barış getirmesiyle sona erdi. İki devlet arasında yapılan bir anlaşma Doğu Hint Adaları'ndaki baharat ticaretini Hollandalılara, Hindistan'daki tekstil endüstrisini ise İngilizlere bıraktı; ama tekstil kısa sürede kârlılık bakımından baharatları geride bıraktı ve 1720 yılına kadar olan süreçte Britanya şirketleri satış alanında Hollanda şirketlerini geçti.
Fransa'yla küresel çekişme
1688 yılında İngiltere ile Hollanda arasında sağlanan barış, iki ülkenin Dokuz Yıl Savaşı'na müttefik olarak girmesiyle sonuçlandı; ama Avrupa ve denizaşırı bölgelerde Fransa ve İspanya ile Hollanda-İngiliz ittifaki arasında gerçekleşen savaş, Hollanda'nın askeri bütçesinin daha büyük bir bölümünü Avrupa'daki kara savaşına ayırmak zorunda kalmasıyla İngilizlerin daha önemli bir sömürgeci güç hâline gelmesiyle sonuçlandı. 18. yüzyılda İngiltere dünyanın en önemli sömürgeci gücü hâline gelecek, Fransa ise bu konudaki en büyük rakibi olacaktı.
1759 yılında, Quebec'te Fransız ateş gemilerinin yenilişi
1700 yılında İspanya kralı II. Carlos'un ölümü ve tahtı Fransız kralının torunu olan Anjou dükü Philippe'e bırakması Fransa, İspanya ve kolonilerinin birleşmesi olasılığını doğurdu, bu da İngiltere ve Avrupa'daki diğer güçler için kabul edilemez bir durum oluşturdu. 1701 yılında İngiltere, Portekiz, Hollanda ve Kutsal Roma İmparatorluğu; Fransa ve İspanya'ya karşı 1714 yılına kadar sürecek İspanya Veraset Savaşı'nı başlattı. Savaşı sonlandıran Utrecht Antlaşması'nda Felipe kendisinin ve soyunun Fransa ve Avrupa'daki diğer krallıklarda olan haklarından vazgeçti, bu da İspanya'nın imparatorluğunun Avrupa'daki bölümünün sonunu getirdi.[43] Britanya İmparatorluğu toprak açısından genişledi: Fransa'dan Newfoundland ve Acadia'yı, İspanya'dan ise Cebelitarık ve Minorka'yı aldı. Halen bir Britanya kolonisi olan Cebelitarık, Britanya'ya Akdeniz'e Atlas Okyanusu'ndan giriş ve çıkışı kontrol edebilme imkanı veren kritik öneme sahip bir deniz üssü haline geldi. Minorka iki kez el değiştirdikten sonra 1802 yılında Amiens Antlaşması'yla İspanya'ya geri verildi. İspanya bunların yanı sıra kârlı bir iş olan Amerika'daki İspanyol kolonilerine köle satmaya izin veren asiento hakkını Britanya'ya verdi.
1756 yılında başlayan Yedi Yıl Savaşı küresel bir ölçekte gerçekleşen ilk savaştı; Avrupa, Hindistan, Kuzey Amerika, Karayipler, Filipinler ve Afrika'nın kıyı bölgelerinde gerçekleşti. 1763 yılında Paris Antlaşması'nın imzalanmasının Britanya İmparatorluğu'nun geleceği üzerinde önemli bir etkisi oldu. Kuzey Amerika'da Fransa'nın sömürgeci güç olarak varlığı Rupert Toprakları üzerinde Britanya'nın iddia ettiği hakların kabul edilmesi, Yeni Fransa'nın Fransızca konuşan önemli miktardaki nüfusu bırakarak Britanya'ya ve Louisiana'nın İspanya'ya verilmesiyle fiilen sona erdi. İspanya ise Florida'yı Britanya'ya verdi. Hindistan'daysa Karnatik Savaşları sonucunda Fransa anklavları üzerindeki egemenliğini korudu; ama bu askeri sınırlamalar ve Britanya'ya bağımlı devletlere destek verme yönünde verilen bir sözle gerçekleşebildi, bu da Fransa'nın Hindistan'ı ele geçirme konusundaki umutlarını sona erdirdi. Böylece, Britanyalıların Yedi Yıl Savaşı'nda Fransa'yı yenmesi Britanya'yı denizcilik alanında dünyanın en büyük gücü konumuna getirdi.
Vikipedi, özgür ansiklopedi