Arama

Faşizm

Güncelleme: 8 Temmuz 2011 Gösterim: 3.170 Cevap: 1
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
FAŞİZM

Sponsorlu Bağlantılar

Faşizm ilk anda süslü sloganları ile bir kısım cahil halk üzerinde sempati uyandırsa da; akıl, mantık ve vicdanla düşünenler için faşizmin vaat ettiği geleceğin karanlık olduğu, tüm yetkilerin din düşmanı, zalim ve baskıcı bir elde toplanmasının zulüm ve şiddetten başka bir şey getirmeyeceği açıkça görülmektedir. Aslında bu durum faşist ideologlar ve liderler tarafından da bilinen bir gerçek ve zaten ulaşılmak istenen amaçtır. Nitekim bu gerçeği İtalyan faşist diktatör Mussolini, iktidarının çökmeye başladığını görünce şöyle dile getirmişti.

"Faşizm özgürlük değil, zalimin hakimiyetidir. Milletin güvencesi değil, özel çıkarların savunmasıdır. Bunu herkes bilirdi." (Mussolini and Fascism, John P. Diggins, sf.15)

Gerçekten de faşizm gibi şiddet ve baskı yanlısı bir düşüncenin uygulamada getireceği sonuç, doğal olarak, haklı olanın değil, güçlü olanın kazanması, güçlünün haklıyı ezmesidir. Diğer bir deyişle, faşist bir toplumda para kimin elindeyse, silah kimin elindeyse o en güçlüdür ve onun dedikleri doğrudur. Bu ideolojiden farklı olan bütün fikirler yanlış ve zararlıdır. Dolayısıyla "zararlı olan fikir", ancak o fikrin sahibinin güç kullanılarak susturulmasıyla ortadan kaldırılabilir.


FAŞİSTLERİN ORTAK NOKTASI



Gerek İtalyan faşizminde gerekse Nazi Almanyası'nda dikkat çeken belirgin bir özellik vardır: Faşizm, toplumun beynini yıkamayı amaçlayan bir sistemdir. Bunun iki temel yöntemi ise eğitim ve propagandadır. Naziler propaganda silahını etkili biçimde kullandılar. Propaganda amaçlı yayınlarda Hitler, kutsal bir kişi olarak gösteriliyor, topluma ise şiddet ve savaşçı ruh empoze ediliyordu. Faşist İtalya'da Mussolini'yi mükemmel göstermeye çalışan resim ve yazılar çok yaygındı. Mussolini'nin, tarlada çiftçilerle,



fabrikada işçilerle, okulda çocuklarla çekilen resimleri her yerde yayınlanıyordu. Öte yandan propaganda posterleri ise faşist kültürü topluma empoze etmek amacıyla yapılıyordu. Faşizm, toplumu düşünmemeye yöneltir. Tek istenen, kışkırtılmış duygular eşliğinde faşist lidere itaat etmek, onun için savaşmak, kan dökmektir. Mussolini dönemine ait propaganda posterlerine de bu temalar hakimdir.

Kitap yakmak faşist yönetimlerin en belirgin özelliklerinin bir göstergesidir. Faşist devlet sadece kendi ideolojisinin öğrenilmesine izin verir. Bunun dışında hiçbir insan herhangi bir başka fikre sahip olmamalıdır. Bu fikrinden dolayı ya cezalandırılır ya kitabı yakılır ya da kendisi bir şekilde susturulur. Her birey sadece devletin ideolojisine hizmet eden bir araç olarak görülür. Bu ideolojiyi benimsemeyenlere ise zor ve baskı yoluyla istenilenler yaptırılmaktadır.

Yine faşist rejimlerin uyguladıkları ortak taktiklerden biri de halkı ve de özellikle gençleri eğitimde aldatıcı bir politikayla yönlendirmeleriydi. Toplumdan gerçek tarihi gizliyor, bunun yerine kendileri tarafından düzenlenmiş hayali bir tarih öğretiyorlardı. Bundaki amaç ise halkı faşist idealler etrafında birleştirebilmek ve onları faşist politikalar konusunda şevklendirecek, faşizme daha da bağlanmalarını sağlayacak bir kültür oluşturmaktı. Öğrenim kademelerinde gerek tarih gerekse felsefe tamamen faşist devlet tarafından düzenleniyordu. Beyinler sezdirilmeden faşist ideoloji ile yıkanıyor, bunun dışındaki tüm fikirleresansür uygulanıyordu.

Faşizmde en önemli unsur faşist liderdir ve her konuda en çok onun adı ön plana çıkar. Hitler, Mussolini veya Franco rejimleri bunun en açık örneğidir. Bu diktatörler için kullanılan "Führer", "Duce" ve "Caudillo" gibi sıfatlar, "yanılmaz lider" anlamına gelmektedir.

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
8 Temmuz 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Faşizm

Sponsorlu Bağlantılar

İtalya'da Mussolini tarafından örgütlenen, 1922-1943 arasında iktidarda kalan, devlet sınırlarını genişletmeye yönelik saldırgan bir politika güden, yetkinin tek elde toplandığı siyasal hareket ve devlet yönetimi.

I. Dünya Savaşı sonrasında, İtalyan toplumunda büyük bir düş kırıklığı yaşanıyordu. Ekonomik koşullar son derece ağırlaşmış, hükümet zayıf düşmüştü. Mussolini'nin "Fasci İtaliani di Combattimento" hareketi, bu koşullarda ortaya çıktı (1919). Hareketin adı, daha önce, 19. yüzyılda, Sicilyalı devrimciler tarafından da kullanılmıştı. Mussolini'nin örgütlediği hareket, kendine simge olarak, eski Roma'da liktörler tarafından taşınan ve devlet otoritesini simgeleyen "fasces"i seçti. Bu simge, bir baltanın çevresine sarılmış huş ağacı sopalarından oluşuyordu. Yasaları uygulayacağına ve ülkeyi düzensizlikten kurtaracağına dair söz veren Mussolini, toplumsal kargaşadan ve ekonomideki anarşiden yılmış olan geniş yığınların desteğini kazandı. 1922 yılında, ünlü "Roma'ya Yürüyüş"ü gerçekleştirecek ve iktidarı alacak kadar güçlenmişti. Mussolini, bütün muhalefeti ezdi, parlamentoyu bir kuklaya dönüştürdü, sendikaları ve işçi örgütlerini kaldırdı ve kendi diktatörlüğü altında, faşist parti tarafından yönetilen totaliter bir devlet oluşturdu. Parti üniforması (kara gömlek), selâmlama ve öteki seremoniler, daha önceki tarihlerde gerçekleştirilen bir darbenin lideri olan ve Fiume kentini "Duce" (lider) olarak yöneten Gabriele D'Annunzio'dan esinlenerek alındı. Bu dönemde İtalya'da, Büyük Faşist Konsey gibi birçok yeni kurum oluşturuldu. Ekonomi yeniden düzenlendi, sınıf ayrılıklarını koruyan korporatif bir devlet yapısı oluşturuldu. Kapitalist girişim ve yatırımlar denetlenerek desteklendi. Eğitim, faşizmin ilkelerinin benimsetilmesiydi. Ve İtalya, savaşa hazırlanıyor, halka, yeni bir Roma İmparatorluğu kurulacağı vaat ediliyordu. Mussolini, sık sık faşizmin ihraç edilemeyeceğini söylemişti. Buna karşın, faşizmin geliştirdiği fikirler ve yöntemler, birtakım farklılıklarla birçok ülkede uygulandı.

Almanya'da Adolf Hitler, antisemitizm ögesini de vurgulayarak kitlesel bir destek kazanmayı başardı. 1937'den sonra Nazi etkisi, birçok faşist harekete egemen oldu. Almanya, İtalya ve Japonya, Avrupa'da ve Doğu'da "yeni bir düzen" kurulması için ittifak yaptılar. Faşist ilkeler, birçok Orta ve Doğu Avrupa ülkesinde de benimsendi. Macaristan ve Romanya'da güçlü faşist hareketler gelişti. İspanya'da da, Milliyetçilerin İç Savaş'tan (1936-1939) galip çıkmalarından sonra faşizm uygulandı. Falange, tek yasal parti hâline geldi. Faşizm, İkinci Dünya Savaşı'nda yol açtığı felâketlerle insanlığa büyük zarar vermiş, birçok faşist önder savaş suçlusu olarak yargılanıp cezalandırılmıştır. Günümüzde çeşitli ülkelerde neo-faşist örgütler vardır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi



Benzer Konular

27 Mayıs 2009 / The Unique X-Sözlük