Arama

Sıra Gecesi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 4 Aralık 2008 Gösterim: 11.900 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Aralık 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Urfa şanını sıra gecelerine borçlu

Sponsorlu Bağlantılar
Müzik ve çiğköfte ile özdeşleştirilen sıra gecesi, aslında Urfalıların her derdine deva olan toplumsal bir fonksiyon üstlenmiş. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Urfa Şubesi bile işgal günlerindeki bir sıra gecesinde kurulmuş.


Sıra Gecesi
Ak saçlı, her hâlinden tevazu damlayan bu pir-i fâninin gırtlağından çıkan hafif boğuk ses herkesi büyülüyordu: “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar aman aman, içerim yanıyor aney gözlerim ağlar, Benim zalim derdim cihanı yakar aman aman, gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar aneyden babadan yardan ayrı koyarlar…”

Rahmetli Kazancı Bedih’in kendine özgü gazel okuyuşu, kökünü geçmişten alan Urfa sıra gecelerini oldukça popüler hâle getirdi. Bedih’le birlikte Urfalı çok sayıda kişi ve müzik grubu ‘sıra gecesi’ şemsiyesi altında medyada yer aldı. Tabii ki çiğköfte de ihmal edilmedi bu gecelerde. Böylece sıra geceleri sadece bir eğlence organizasyonu olarak algılanmaya başlandı.

İLK GECEDE 2 BİN ALTIN TOPLANDI


Peki, bu tarihî gelenek sadece müzik ve çiğköfteden mi ibaret? 35 yıl boyunca sıra gecesiyle ilgili bilgiler toplayan Urfalı folklor araştırmacısı Abuzer Akbıyık, sıra gecesinin bugünkü mânâsıyla değerlendirilemeyeceğini, tarihte önemli fonksiyonlar üstlendiğini ayrıntılarıyla ortaya koyan bir çalışmaya imza attı. Akbıyık’ın “Şanlıurfa Sıra Gecesi” isimli çalışmasında Millî Mücadele döneminde Urfa’daki direniş kararının bir sıra gecesinde alındığı ortaya çıkıyor. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Urfa şubesinin işgal altında bir sıra gecesinde kurulduğu da belgeleriyle tespit ediliyor. Sadece belgeler değil, Akbıyık şu anda hayatta olmayan; ancak geçmişte görüştüğü şahitlerin verdiği bilgilerle de olayı teyit ediyor.

Asıl mesleği muhasebeci-mali müşavir olan Abuzer Akbıyık, Urfa’daki direniş kararının bir sıra gecesinde alındığını ilk kez kapsamlı ve net bir çalışma ile ortaya koyduğunu söylüyor: “Şahitleri dinledim. Onları yazıya döküp arşiv belgeleriyle pekiştirdim. Alan araştırması, çalışmama önemli bir açılım getirdi. Böyle bir konuyu kapsamlı bir biçimde ortaya koyduğum için çok mutluyum. Zaten bir Urfalı olarak bu benim görevimdi.” diyor.

Peki sıra gecesi Urfa’nın kurtuluşuna nasıl vesile olmuştu? Bu sorunun cevabı için geçmişe biraz uzanmak gerekiyor. Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi gereğince 24 Mart 1919’da İngilizler (daha sonra Fransızlara devredeceklerdir) Urfa’yı işgal eder. Yanlarına yörede yaşayan Ermenileri de alan işgal kuvvetleri, halkı sindirme politikası başlatır. Bu baskıya daha fazla tahammül edemeyen bir grup Urfalı, gözlerden ırak bir yerde buluşarak ‘çıkış için’ nasıl bir metod izleyeceklerini kararlaştırmak ister. Ancak herkesin takip edildiği işgal ortamında bir araya gelmek mümkün değildir. Ermeni işbirlikçiler, haberi anında işgal komutanına ulaştırıyordu çünkü.

Ama ‘büyük buluşma’ için mutlaka bir yol bulunmalıydı. İşte tam da bu hengâmede devreye ‘sıra gecesi’ girer. Bir Urfa geleneği olan sıra gecesi, zaten her zaman yapılan ‘sıradan’ bir eğlence değil miydi? Bu fikir Binbaşı Ali Rıza Bey’in aklına yatar. Bir defasında Urfa’nın ileri gelenlerinden Hacı Mustafa ile konuşurken sözü işgale getirir: “Urfalılardan şüpheleniyorlar. Bilmiyorlar ki çiğköfte ile meşguller.” Mesajı alan Hacı Mustafa, vakit kaybetmeden arkadaşlarını yine bir sıra gecesinde Ali Rıza Bey ile buluşturur. Güllü Osman Efendi’nin evinde toplanan 12 kişi, çiğköfte yoğurup çalıp söyler. Aynı zamanda işgal kuvvetlerine karşı başlatacakları hareketin planlarını da hazırlamayı ihmal etmezler. Bu gecenin sonunda (5 Eylül 1919) Müdafaa-i Hukuk Urfa şubesi gizlice kurulur ve başkanlığına Ali Rıza Bey getirilir. 12 arkadaş, şehirlerini düşman işgalinden kurtarmak için Kur’an-ı Kerim’e el basıp yemin ederken maddî güçlerini de ortaya koyarlar. Eğlence bitip herkes evine dağılırken kurtuluş hareketi için o gece 2 bin altın toplanır.

RESMÎ OLMAYAN BİR DERNEK GİBİ

Şehirdeki her hareketi ve önemli kişileri takibe alan işgal kuvvetleri nasıl olmuştu da Urfa’nın ileri gelenlerinin bu buluşmasından şüphelenmemişti? Abuzer Akbıyık, bunu sıra gecesinin her seferinde farklı bir evde yapılmasına bağlıyor: “Gecelerin, her seferinde farklı bir mekânda yapılması gelenektir. Dolayısıyla toplantılar farklı yerlerde yapılınca çok dikkat çekmemiş. Bir de sırayı bilmediklerinden, bu gecelerde sadece insanların çiğköfte yiyip müzikle eğlendiklerini sanmışlar.”

Sıra gecesinin ehemmiyeti elbette sadece Millî Mücadele’nin başlatılması ile sınırlı değil. Geceler, toplumsal sorunların giderilerek acıların paylaşıldığı ortamlar aynı zamanda. Siyasî ve ekonomik hayat, sosyal olaylar geçmişten günümüze sıra gecelerinin ana unsuru olmuş tarih boyunca. Bu yüzden Urfa’da hayat sıra gecelerinde şekilleniyor demek yanlış olmaz. Siyasilerin, genel ve yerel seçim adaylığından önce sıra gecelerini dolaşması boşuna değil. Bir tür nabız tutma yeri olarak, eğlenceden arta kalan sohbet anlarında kendi proje ve fikirlerini anlatarak sıradakilerin tepkisini ölçerler. Genellikle sıralarda beğenilen aday, daha sonra çıkıp aday olduğunu açıklıyor. Bu noktalarda sıra geceleri bir gelenekten ziyade, siyasete atılacak kişi için partisinden önce ilk onay merkezi oluyor. Abuzer Akbıyık, sıraya uğramadan siyasete atılan kişinin başarılı olma şansının olmadığını düşünüyor: “Burası bir nabız yoklama alanıdır. Sıra siyasetçi için çok önemlidir. Çünkü buraya katılanlar Urfa’nın önemli işadamlarından, esnaflarından oluşuyor ve bunlar bir nevi milletin temsilcileri durumundalar. Siyaset, sıra gecelerinde icazet alırken aynı zamanda burada büyük ortaklıklara da imza atılıyor. Bir araya gelen işadamları, esnaflar ortak yatırımlar için önemli kararlar alıyorlar.”

Ama sıra gecesinin en önemli fonksiyonu, yoksullar için bir yardım kuruluşu olarak gönüllü bir merkez gibi hareket etmesi. Sıra gecesi sayesinde Urfa’da yoksulların yardımına koşuluyor. Toplumsal bir çimento görevi ifa eden geceler, iyi günde kötü günde halk dayanışmasını daha da güçlendiriyor. Öyle ki, sıradan birinin çocuğu evleneceği zaman bile konu önce gecede arkadaşlar arasında tartışılıp destek kararları alınıyor. 35 yıldır sıra başkanlığı yapan Abuzer Akbıyık, gecelerin Ahilik teşkilatının bir devamı olduğunu söylüyor: “Burada dertlere çözüm bulunur, sevinçler paylaşılır. Sıra arkadaşlığı ölüme bağlanmış bir can dostluğudur. Aileden öte gelir.”

Sıra gecelerinin hiçbir resmî yanı yok. Geleneksel ölçekte değerlendirilen folklorik bir olay olarak tanımlanıyor. Akbıyık, sıraların lobi faaliyeti yapan resmî bir kuruluş veya dernekten farksız olduğunu vurguluyor: “Yazılı bir kaidesi yok. Ama toplum içinde yazılı kurallardan daha keskin ve bağlayıcı fonksiyon ve kuralları var. Çünkü halkın içinden gelen sıra gecesi, toplumun ta kendisidir. Bu geceler aynı zamanda Urfa’da önemli bir lobi faaliyeti de yapıyor; toplumsal hareketler bu gecelerde yönlendiriliyor.”

KADIN VE ÇOCUKLAR DA KATILIYOR

Araştırmacı Abuzer Akbıyık, sıra gecesiyle ilgili çalışmasında bu gecelerin fonksiyonlarını, sosyal özelliğini anlatırken aynı zamanda gecelerin kendi içindeki uygulama biçimiyle ilgili de bilgiler veriyor. İlk kez bir araya gelen en az 10 kişiden oluşan arkadaş grubu, kendi içinde önce bir sıra başkanı seçer. Buna gerekirse bir de başkan yardımcısı eklenir. Açık oylamayla yapılan seçimlerin ardından sırada yapılacak faaliyetlerden ikram edilecek yiyeceklere kadar her şeye bir standart getirilir. Burada maksat, farklı gelir düzeylerindeki katılımcılar arasındaki ayırımı önceden ortadan kaldırmak. Belirlenen yiyecekler dışında hiçbir ev ne bir fazlasını ne de bir eksiğini ikram edebilir. Bu disiplin, aynı zamanda üyelerin hâl, tutum ve davranışları için de geçerli. Belirlenen gün ve saatte sıraya katılmayan kişi cezalandırıldığı gibi örf ve geleneklere aykırı davranan üyenin dışlanması da iç işleyişi belirleyen önemli kaidelerden.

Şanlıurfa’da halihazırda 100 kadar geleneksel sıra bulunuyor. Her sıra 10-15 kişi arasında değişiyor ve buralarda her türlü meslekten insanlar yer alıyor. Gecelerde sohbet etmek, gazel ve türkü okumak bir gelenek olarak devam ediyor. Geleneksel sıra gecesi sadece erkekler için geçerli bir hadise değil; aynı şekilde eşler ve çocuklar da sıralara iştirak ediyor. Sıra arkadaşlarının eşleri, kendi aralarında sıra uygulaması yaparken çocuklar ise babalarıyla birlikte gecelerden feyiz alıyorlar. Abuzer Akbıyık bu noktada şu yorumu yapıyor: “Sadece erkekler giderse eşleri evde sıkılabilir. Bu yüzden biz giderken eşimizi de yanımıza alıp onlarda sıra kimdeyse oraya bırakıyoruz. Çocuklar ise bize katılıyorlar. Çocuklar gecelerde örfü, âdeti, büyüğe saygıyı öğreniyor. Oturup kalkmasını öğrenen gençler daha sonra kendi sıralarını oluşturuyorlar. Dedemin sırası vardı, babamın sırası oldu, benim sıram var, sonra da çocuğumun sırası olacak.”

Urfa’da birçok misyon yüklenerek asırlardır devam edegelen sıra gecesi, 1971’de TRT’de bir tanıtım programında gösterilince Türkiye’nin ilgisini çekti. Yaşlısıyla genciyle farklı gırtlaklara sahip sıra insanlarının gazel ve türküler okuması şüphesiz ‘sıra dışı’ bir gelenekti. TRT’deki tanıtımın ardından ‘Züğürt Ağa’, ‘Eşkıya’ gibi filmlerde sıra gecesine yer verilmesi gecelere olan ilgiyi iyiden iyiye artırdı. Tabii, İbrahim Tatlıses, Mahmut Tuncer gibi çok sayıdaki sanatçıya rehberlik eden Kazancı Bedih’in kendine özgü söylemi de sıra geceleri için iyi bir tanıtım vesilesi oldu. Televizyon programları, şovlar derken sıra gecesi turizme açıldı. Turizm amaçlı sıra gecesi turları düzenlendi. Talepler artınca da Urfalı restoran ve konak sahipleri gruplar oluşturarak gelen konuklarına sıra gecesi sundu.

Halihazırda Urfa’da turizm amaçlı çıkıp söyleyen 25 ‘sıra grubu’ bulunuyor. Araştırmacı Abuzer Akbıyık, sıra gecelerinin yozlaştırılarak asıl amacının dışında tanıtıldığından yakınıyor: “Hayatı boyunca hiçbir sıra gecesine katılmamış olanlar gidip sıra gruplarında müzik yapıyor. Sıra hayatını bilmiyor, resmen pavyon müziği yapıyorlar. Gecelerin bir adabı ve kültürü var; sıradan bir eğlence aracı değildir bu. Ama ne yazık ki Türkiye’de bu geceler öyle algılanıyor. Amaçta bir sapma var.” Akbıyık, turistlere yönelik geceleri eleştirirken başka noktalara da değiniyor: “Hijyenik olmayan ortamlarda çiğköfte yoğrulup ikramlar yapılıyor. Sanki sıra gecesi çiğköfteden ibaretmiş gibi bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor. Sonra çiğköfteyi tavana atmaya kadar uzanıyor iş. Böyle bir gelenek yok. Bu kıroluk ve magandalıktır. Urfa’nın imajını bu magandalar bozuyor.”

Bu yozlaşmanın önüne geçmek için Şanlıurfa’da yerel yönetim ve üniversite, sıra gecesiyle ilgili bir projeyi hayata geçirecek. Urfa belediyesi ve Harran Üniversitesi, turistlere yönelik sıra gecesi yapan kişileri bir dizi eğitime tâbi tutacak. Sıra gecesinin tarihi, önemi, sosyal fonksiyonu hakkından dersler verilip kursa katılanlar bilinçlendirilecek. 3 ay sürecek eğitim programında gazel okumadan çiğköfte yapımına kadar her türlü ders bulunuyor. Eğitim sonunda kursa katılan başarılı öğrencilere sertifika verilecek. Kısa bir süre sonra bu programdan geçmeyen ve sertifika almayan kişiler, sıra gecesi grubu içinde yer almayacak.

SIRA GECESİNE PATENT YOK!

Son yıllarda Türkiye’de birçok ilde sıra gecesi adıyla etkinlikler yapılıyor. Ancak, aslına uygun olmayan bu programlar karşısında Urfalılar 13. yüzyıldan beri devam edegelen bu geleneklerinin tescilini istiyor. Ancak, sıra gecesinin bir coğrafi işaret olarak değerlendirilmesi için Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı’na yapılan başvuruya, “gecelerin bir hizmet olduğu ve ürün olmadığı” gerekçesiyle patent verilemeyeceği açıklandı. Urfalılar adına başvuruda bulunan sıra başkanı Abuzer Akbıyık, sıra gecesine de Şanlıurfa isotu gibi patent verilmesi gerektiğini düşünüyor: “Başvurumuz reddedildi. Sıra gecesinin coğrafi işaret değil, hizmet olduğu gerekçesiyle olumsuz cevap aldık. Türkiye’nin her yerinde sıra gecesi yapılıyor. Ancak bize ait olan bu güzel kültürü herkes istediği gibi kullanıp amacının dışına taşıyor. Urfalılar olarak bundan rahatsızız.”

BU SENE SIRA GEZİYOR MUSUNUZ?

Sıra gecesiyle ilgili belli başlı kavramlar şöyle:

Sıra gecesi: Bir arkadaş grubunun sıra ile yaptığı toplantılar. Bu buluşmalar, gece yapıldığı için buna genel tabirle sıra gecesi deniyor.

Sıra gezme: Arkadaş grubunun haftada bir gece bir araya gelerek toplanmalarına sıra veya sıra gezme deniyor. Urfa’da birinin sıra gezip gezmediğini öğrenmek için, “Bu sene sıra geziyor musunuz?” sorusu sorulur.

Sıra arkadaşlığı: Sıra gezenlerin her birine sıra arkadaşı denir. Yıllarca süren sıra arkadaşlığı zamanla dostluğa dönüşür. Ölüm, düğün gibi birçok acı ve tatlı olay sıra arkadaşlarınca birlikte paylaşılır.

Sıra başkanı: Sıra gecesinde katılımcıların kendi aralarında seçtikleri temsilciye sıra başkanı deniyor. Yapılacak her türlü faaliyeti başkan organize eder.

Sıra kasası: Sıra gecesinde toplanan paralara sıra kasası denir.

kaynak = aksiyon.com.tr

HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
26 Kasım 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Şanlıurfa'da Sıra Gecesi Geleneği


Sponsorlu Bağlantılar
urfasnt sira


Tarih süreci içerisinde bazı geleneklerimiz yozlaşmakta, bazıları da çeşitli nedenlerle kaybolmaktadır. Buna karşılık bazı geleneklerimiz ise ilk günkü şevk ve heyecanla sürdürülmektedir. İşte tüm canlılığıyla gerek Urfa, gerekse Urfa dışındaki Urfalıların sürdürmekte oldukları geleneklerden biri “sıra gecesi” geleneğidir.

Yıllardan beri “sıra gecesi” her fırsatta medyanın ilgisini çekmiştir. Sıra gecesinde icra edilen müzik fasılları program yapımcılarının ilgi odağı olmuş ve çeşitli program yapımcıları tarafından çekilerek “sıra gecesi” adıyla hemen hemen bütün televizyon kanallarında yayınlanmıştır. “Zügürt Ağa”, “Eşkıya” gibi birçok filmlerde sıra gecesi sahnesine yer verilmiştir. Bazı televizyon kanallarında “sıra gecesi” adıyla her hafta yayınlanan müzik programları düzenlenmiştir. Birçok gazete ve dergilerde sıra gecesiyle ilgili haber ve makale çıkmıştır. “Urfa sıra gecesi”, “Urfa geceleri” adıyla kasetler çıkarılmıştır. Urfa'ya gelen misafirlere ve üst düzey bürokratlara sıra gecesi” adıyla müzikli eğlence geceleri düzenlenmiştir. Çeşitli kuruluş ve derneklerce, Urfa dışında “sıra gecesi” adıyla geceler düzenlenmiştir. Böylece sıra gecesi, Urfa'da yaşayan bir gelenek olma yolunda, Urfa'nın bir simgesi ve Urfa kültürünün bir tanıtım gecesi olmuştur.

Sıra gecesi adı altında düzenlenen televizyon programlarının bir kısmında sıra gecesi içindeki sohbet, oyunlar ve müzik gibi bölümler yansıtılmaya çalışılmışsa da, birçoğunda sıra gecesinin sadece müzik faslı bölümü yer almıştır. Bu nedenle de sıra gecesi denildiği zaman, yaygın olarak “müzik gecesi” anlaşılmaktadır. Halbuki müzik, sıra gecesinin sadece bir bölümüdür. Sıra gecesinin müzik yanında çok daha başka fonksiyonları vardır.

İşte bu nedenle -yıllardır sıra gezen biri olarak halkımızın yıllardır sürdürdüğü ve son yıllarda medyanın da ilgi odağı olan “sıra geceleri”mizi çeşitli yönleriyle bu yazımızda ele alacak, kültür hayatındaki yerini vurgulamaya çalışacağız.

Sıra Gecesi” Nedir?


resimgosteraspx?DIL1&ampBELGEANAH102951&ampRESIMISIMsira gecesi


Genellikle kış gecelerinde, birbirine yakın yaş grubundaki gençlerin veya orta yaşlardaki arkadaş gruplarının, her hafta bir başka arkadaşın evinde olmak üzere, haftada bir akşam, belirli bir niteliğe ve düzene göre sıra ile yaptıkları toplantılara Şanlıurfa'da “sıra gecesi” denmektedir. Kısaca; “sıra gecesi” bir arkadaş grubunun haftada bir olmak üzere bir araya geldikleri toplantılardır.

Sıra Gecesinin Urfa Kültür Hayatındaki Yeri

Sıra gecesinin Urfa kültür hayatındaki yerini şöyle özetleyebiliriz. Urfalı, genç yaşından itibaren sıra gecesine katılarak, cemaatle oturup kalkmayı, gelenek ve göreneklerini, adâb-ı muâşeret kurallarını, cemaatte konuşmanın adabını, yeri geldiği zaman konuşmayı, yeri geldiğinde dinlemesini bilmeyi, büyüğüne saygıyı öğrenir. Bu yönüyle “sıra gecesi” bir halk mektebidir.

Sıra gecelerinde zaman zaman çeşitli kitaplar okunur ve yorumları yapılır. Bu yönüyle “sıra gecesi” bir eğitim-öğretim müessesidir.

“Sıra geceleri” acıyı ve mutluluğu paylaşmaktır. Sıra arkadaşlarından birinin yakını ölse, diğer sıra arkadaşları cenazenin hazırlanmasından kaldırılmasına kadar arkadaşlarının yanında olurlar, arkadaşlarının acısını paylaşırlar. Düğün, sünnet vs. gibi mutlu günlerde yine arkadaşlar bir araya gelir ve mutluluğu paylaşırlar.

Şanlıurfa'da müziğin gelişmesi ve yaygınlaşmasının en büyük nedeni sıra geceleridir. Bu geceler bir usta çırak geleneğine uygun olarak müziğin öğretildiği ve icra edildiği meşk ortamıdır. Bu yönüyle sıra geceleri bir “Halk konservatuarı”dır.

Keklik, at gibi belirli hayvanlara merakı olanlar, sıra gecelerinde sevdikleri konuları konuşurlar; bu yönüyle sıra gecesi bir cemiyet, bir dernek gibidir.

Urfa'nın sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları sıra gecesinde konuşulur ve tartışılır, çözüm yolları üretilir. Bu yönüyle sıra geceleri birer istişare toplantılarıdır.

Sıra geceleri sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın yoğunlaştığı ve pratiğe dönüştüğü yerdir. Sıra arkadaşları kendi aralarında yardımlaşma sağladıkları gibi, sıra gecelerinde toplanan paralarla fakirlere yardım edilir.

Sıra geceleri nezih bir sohbet ortamıdır; ilim ve irfan sahipleriyle sohbetler edilir. Şiirler dinlenir, kültür ve edebiyat üzerine konuşulur.

Sıra geceleri geleneksel “Tolaka” ve “Yüzük fincan” oyunlarının oynandığı, geleneklerin yaşatıldığı gecelerdir.

Sıra gecesi, Urfa ve Urfalının tanıtımının yapıldığı bir lobidir.

Sıra gecesi; zengin Urfa sofrası yemeklerinden çiğköfte ve tatlılarının yenildiği, misafirlere tanıtıldığı ortamlardır.

Sıra Gecesine Geliş

Sıraya geliş saati daha önce belirlenen saatlerde olur ve büyük bir önem taşır. Herkes belirlenen saatte gelmek zorundadır. Belirlenen saatte gelemeyen, önceden tespit edilen para cezasını ödemek zorunda kalır. Sıraya gelenleri, ev sahibi kapıda karşılar ve oturulacak odaya alır. Sıraya önce gelenler ayağa kalkarak gelene buyur eder. Sıraya gelen selam vererek herkesle tokalaşır ve uygun yere oturur. Sırada yaşça büyük olanlar üst tarafta, yaşça küçük olanlar kapıya yakın oturur. Ev sahibi ve sıraya daha önce gelenler, sonradan gelenlere “merhaba” derler; sıraya gelen de onlara “merhaba” diyerek karşılık verir. Daha önce gelenler çoksa cemaatin hepsine birden merhaba anlamına gelen “cemaatize rahmet” der.

Sıra Gecesinde Misafir Ağırlama

Sıra grubundan olan biri beraberinde misafir getirebilir. Misafire odanın üst tarafında yer verilir. Sıraya gelen misafirler, sıraya getiren kişi tarafından tanıştırılır. Sıradakiler de misafire tanıştırılır. Sıradakilerin tanıştırılması, misafiri getiren kişi tarafından yapılır veya sıradakiler tek tek sıra ile kendilerini tanıtırlar.

Sıra Gecesinde Sohbet

Sıra gecelerinin en önemli fonksiyonlarından biri sohbettir. Sohbete, sıraya gelenlerden hal hatır sorularak başlanır. Sıraya gelenler birbirlerine sıhhat durumlarını, iş durumlarını sorarak sohbete başlarlar. Sohbet birçok konuda derinleşerek devam eder. Sohbet konuları arasına, o haftaki aktüalite, piyasanın durumu, ekonomi, siyaset ve dini konular gibi birçok mevzu girer. Sohbet konusu sıra gezenlerin ilgi alanlarına göre de değişiklik gösterir. Sıra gezenler kuş meraklısıysa, ağırlıklı olarak kuşlar üzerine; müzik meraklısıysa, müzik üzerine; kültür ağırlıklıysa, edebiyat ve şiir üzerine sohbet ederler. Muhtarların gezdiği sırada mahallenin sorunları, siyasi durum vs., dini ağırlıklı bir sıra ise, dini konular sohbetin ana konularını oluşturur.

Sıra gecelerinde konuşulan konular, sıra gezenlerin mesleklerine, kültür ve sanat yapılarına, tahsillerine göre değişiklik arz etse de, sırada; sağlık, eğitim, siyaset, ekonomi, sanat, edebiyat, dini konular, Urfa'nın sorunları; Türkiye ve dünya meseleleri gibi hemen her konu konuşulabilir.

Bazı sıra gecelerine, sıradakilerin merak ettikleri veya ilgi duydukları konunun uzmanı bir misafir özellikle çağrılır ve onun konuşması dinlenir, ondan istifade edilmeye çalışılır.

Sıra Gecesinde Oyun

Sıra gecelerinde eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek üzere bazı geleneksel oyunlar oynanır. Bu oyunlardan en yaygın olanları “Tolaka” ve “Yüzük Fincan” oyunudur.

Tolaka Oyunu: En az 5-6 kişi ile oynanan bir oyundur. Bu oyunun oynanabilmesi için iki araç gereklidir. Birincisi, avuç içine sığacak kadar büyüklükte bozuk para veya yüzük; ikincisi ise, oyunda ceza alan oyuncunun eline vurmak üzere bükülmüş boyun bağı (atkı), havlu veya kemer, İşte bu ceza aletine “tolaka” denir.

Oturan oyuncular iki elini birleştirerek ileri uzatır. Ebe, avuç içine saklanacak şeyi eline, ceza aleti tolakayı da koltuğunun altına alarak ayağa kalkar. Bu sırada diğer oyuncular ellerini birleştirmiş ve ileriye doğru da uzatmış olarak ebeyi beklemektedirler. Ebe, her oyuncunun önünde durarak, elini oyuncuların birbirine yapışık ellerinin içinden geçirir. Elindeki bozuk parayı oyuncuların ellerine bırakır gibi yaparak tüm oyuncuları dolaşır. Ebe, bu işi birkaç defa tekrarlar.

Ebe tüm oyuncuları birkaç defa dolaşırken, saklanacak olan bozuk parayı kimseye belli etmeden herhangi bir oyuncunun eline bırakır.

Bozuk para eline bırakılan oyuncu hiç sesini çıkarmaz, renk vermez. Ebenin sorduğu herhangi bir oyuncu saklanan paranın kimde olduğunu bilirse, ebenin eline ceza aleti ile bir tane vurur ve kendisi ebe olur. Yeni ebe de oyundaki yerini alınca oyuna devam edilir. Ebenin sorduğu oyuncu, paranın kimde olduğunu bilmezse, bu defa ebe onun eline ceza olarak (paranın saklı olduğu oyuncunun söylediği kadar) vurur. Oyuna da yine aynı ebe devam eder.


resimgosteraspx?DIL1&ampBELGEANAH102951&ampRESIMISIMyuzuk fincan oyunu


Yüzük Fincan Oyunu: Bu oyun için en az 5, en çok 10 kulpsuz fincan (acı kahve fincanı) ve bir yüzük gerekmektedir. Bu oyun için sıra elemanları iki gruba ayrılır. Bir grup tepsiyi ve fincanları alarak gizliden yüzüğü tepside ters dizili fincanlardan birinin altına saklar. Karşı grubun tepside ters dizili fincanların altından yüzüğü bulması oyunun temel özelliğidir.
Oyuna başlayan taraftan biri tepsiyi görünmeyen bir köşeye götürür ve fincanlardan herhangi birinin altına yüzüğü saklar. Tepsiyi yavaşça karşı tarafın önün bırakır.

Karşı taraf oyuncuları aralarında tartışarak, yüzüğün hangi fincanın altında olduğunu bulmaya çalışır. Fincanları kaldırmak, karşı tarafın temsilcisi tarafından yapılır. Temsilci, ellerini fincanların üzerinde şöyle bir gezdirirken, karşı taraf oyuncuları fincanı saklayanların yüzlerine bakar ve heyecanlanıp heyecanlanmadıklarını anlamaya çalışır. Dolu fincan üzerindeyken herhangi birinin yüzü değişirse, o fincanı kaldırması gerektiği konusunda temsilcilerini uyarırlar.

Temsilci, fincanı kaldırmadan fincanın “boş” veya “dolu” olduğunu söyler. Temsilci birinci fincanı kaldırırken “dolu” der ve yüzüğü bulursa takımına 10 sayı kazandırır ve aynı zamanda tepsiyi hazırlama kendi takımına geçer. Ama “boş” dediği fincanları tek tek kaldırırken yüzüğü bulursa, fincan adedi kadar sayı alabilirler. Diğer tarafta kaldırılmayan fincanların sayısı kadar sayı verilir. Yüzüğü ilk saklayan taraf yüzüğü saklamaya devam eder.

Oyun bu şekilde önceden kararlaştırılan sayı bulununcaya kadar devam eder.

Sıra Gecesinde Müzik

Şanlıurfa'da müziğin gelişmesi, yaşatılması, yeni bestelerle sanatçıların ortaya çıkışında en önemli faktör sıra geceleridir, denilebilir. Sıra gecelerinde usta-çırak geleneği içerisinde müzik icra edilir. Herhangi bir enstrüman çalan veya okuyabilen kişilerin oluşturduğu sıralarda Urfa makam geleneği içerisinde müzik icra edilir. Müzik faslı Rast veya Divân makamından başlayarak Uşşak, Hicaz ve gecenin durumuna göre diğer makamlarla devam ederek Kürdi veya Rast makamıyla son bulur. Bu makamlar icra edilirken o makama göre şarkı, türkü okunur. Arada ise hoyrat ve gazel okunur. Müziğe yeni başlayanlar, bu gecelerde ustaları dinleyerek müzik bilgisi alır ve makamları öğrenirler. Bu yönüyle sıra gecelerine “halk konservatuarı” da denilebilir. Urfa'nın yetiştirdiği Mukim Tahir, Kel Hamza, Damburacı Derviş, Tenekeci Mahmut, Kazancı Bedi, İbrahim Tatlıses, Mehmet Özbek, Mahmut Coşkunses gibi, daha sayabileceğimiz birçok ünlü, sıra gecelerinde yetişmiş ve ustalık dönemlerinde da çırakları kendilerinden istifade etmiştir.

Sırada Disiplin ve Yargılama

Sıra gecelerinin temeli disiplindir. Sıra gecesine gelişten ayrılışa kadar kurallar dizisi vardır. Sıraya katılan kişi bunlara kesinlikle uymak zorundadır. Bu kurallara uymayan, uyum sağlayamayan kişi zaman içinde sıradan ayrılmak zorunda kalır. Sıra gecesinin genel kuralları sıraya katılanlar tarafından umumiyetle bilinir. Sıraya gelme saati, kalkma saati gibi bazı kurallar da sıra elemanlarının ortak kararıyla belirlenir. Bu alınan kararları sıra başkanı uygular.

Sırada Acı Kahve ve Çay İkramı

Sıraya gelenlere ilk olarak sigara ve acı kahve ikram edilir. Acı kahveye Urfa'da “Mırra” denilir. Acı kahve yapmak için önce çekirdek kahve kavrulur ve iri çekilir. Çekilen kahve “gümgüm” denen büyükçe cezveye konularak iyice kaynatılır, kaynayan kahve başka bir cezveye süzülür, dinlenen kahve tekrar süzülür. Süzülen kahveye “hel” denen ve özel bir tad veren bitki tohumu da konur ve kaynatılarak sıcak olarak misafirlere ikram edilir. Kahve, misafirlere özel kulpsuz fincanlarla sunulur. Mırra, fincanın dibine az miktarda konulur ve iki defa verilir.
Acı kahvenin yapılması gibi, içilmesinin de kendine has kuralları vardır. Bu kurallardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz.

Sıra gecesinde acı kahve, misafirler ilk geldiğinde ve kalkacakları sırada olmak üzere iki defa ikram edilir. Her ikramda fincana az miktarda acı kahve konur, misafir kahveyi içer ve fincanı geri uzatır. Mırrayı dağıtan, tekrar fincana az miktarda kahve koyarak misafire verir. Misafir ikinci kez uzatılan kahveyi de içerek teşekkür eder ve fincanı, kahveyi dağıtana geri verir. Burada iki püf noktası vardır. Kahveyi içen, kahve fincanını yere koymamalı ve mutlaka kahveyi verene iade etmelidir. Kahveyi içenin fincanı yere veya masaya koyması kahveyi dağıtana büyük hakaret sayılır. Bunun cezası kahveyi veren bekârsa, evlendirmesi veya fincanın altınla doldurulup bunun kahveyi dağıtana verilmesidir. Urfa'ya gelen yabancıların çoğu bu kuralları bilmedikleri için çoğu kez fincanı yere koyar, orada bulunan, bu kuralı o yabancıya hatırlatır ve kahveyi dağıtana da onun yabancı olduğunu ve bu kuralı bilmeden fincanı yere koyduğunu, amacının hakaret olmadığını söyleyerek “hoş görmesini” ister.

Sırada, acı kahveden sonra çay ikram edilir. Çay biraz geciktiğinde, sıra arkadaşlarından bazıları esprili bir şekilde çayın geciktiğini ev sahibine hatırlatırlar; “Yahu bu çayiz Halep'ten mi geli?”, “Niye bele gecikti”, “Çay suyiz yoksa komşıdan getırah” veya birkaç arkadaş “Çay içinde adalar” gibi içinde çay geçen türküleri söylemeye başlarlar. Ev sahibi çayın geciktiğini anlar ve hemen çayları getirir.

Sıra gecesinde acı kahve ve çaydan başka, yazın ayran ve şurup ikram edildiği de olur. Sıra gecelerinde alkollü içki kesinlikle içilmez.

Sıra Gecesinin Baş Yemeği “Çiğköfte”

Sıra gecelerinde yemek olarak “çiğköfte” yapılır, nadiren diğer yemekli sıra geceleri de vardır. Diğer bir ifade ile “Çiğköfte” sıra gecelerinin değişmez yemeğidir diyebiliriz. Sırada sohbet veya müzik faslı biterken köfteyi yoğuracak kişi ve ona yardımcı olacaklar köfte yoğurmak üzere kalkarlar. Daha önce bulguru, eti, isodu (kırmızı pul biberi) ve diğer malzemelerin hazırlanmış olduğu diğer odaya geçerler. Köfteyi yoğuracak olan, elini güzelce yıkayarak işe başlar. Köfte kıvamına geleceği sırada, sofra serilmeye başlanır. Köfte ile beraber yenilecek has (marul), beyaz lahana, salatalık, turp, nane, pırpırım (semizotu) ve Urfa'da yetişen hardal, kuzukulağı, suyarpızı, tuzik pendik ve tere gibi dere otlarından mevsimine göre bulunanlar sofraya dizilir. Ayran ve ekmek de sofraya konulduktan sonra hazır olan çiğköfte herkese bir tabak olacak şekilde servis yapılır.


resimgosteraspx?DIL1&ampBELGEANAH102951&ampRESIMISIMcigkoftenin yogrulusu


İyi köfte yoğurmak bir meziyettir. Sıraya gelen her kişi iyi köfte yoğuramaz. Her sıranın köfte yoğuranı bellidir ve o kişi veya kişiler sıra gecesinde köfteyi yoğururlar. İyi yoğuramayan biri, köfte yoğurursa köfteyi hamurlaştırır, yiyenler “yuvalak köftesine benzemiş” gibi nüktelerle yoğurana takılırlar; köfteyi yoğuran, yoğurduğuna yoğuracağına pişman olur.
Sırada çiğköftenin yanında bostana, salatalık veya maruldan yapılmış cacık, zeytin bostanası veya koruk salatası, çoban salatası gibi salata ve cacıklar ikram edilir.

Sıra Gecesinde Tatlı

Sıra gecelerinde çiğköfteden sonra kadayıf, şılık, katmer, baklava veya daş ekmeği, küncülü akkıt, palıza, şıre gibi mahalli tatlılardan herhangi biri ikram edilebilir. Sıra sahibinin hanımı maharetli ise, bu tatlılar evde hazırlanır, yoksa çarşıdan alınır.

Sonuç

Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: “Sıra gecesi” bir halk mektebidir, eğitim ve öğretim müessesesidir, arkadaşlıkların dostluklara dönüştüğü, dayanışma ve yardımlaşmanın, hoş sohbetin, müziğin, edebiyatın harman olduğu gecelerdir.

Şanlıurfa kültür hayatında önemli bir yere sahip olan “sıra geceleri” geleneği çok yaygın bir şekilde Urfa'da ve Urfa dışındaki Urfalılar arasında halen devam etmektedir. Birçok geleneğimizin yozlaştığı ve bir kısmının kaybolduğu günümüzde sıra gecesi” geleneğinin yaşıyor olması bir şanstır, bir güzelliktir. Sıra gecesi geleneğinin sürdürülmesi, bu kadar olumsuz tesirlere karşı halkımızın kendi milli değerlerine sahip çıktığının bir göstergesidir. Bu nedenle “sıra gecesi” geleneğinin bugün olduğu gibi yarınlarda da devam etmesi halisâne dileğimizdir.
kafadankontak - avatarı
kafadankontak
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #3
kafadankontak - avatarı
Ziyaretçi
tşkler paylaşım için

Benzer Konular

6 Nisan 2007 / virtuecat Motorlu Araçlar
27 Kasım 2008 / hadiseyim Genel Mesajlar
21 Ekim 2015 / Misafir X-Sözlük
27 Kasım 2009 / _KleopatrA_ X-Sözlük