Çukurova Üniversitesi - Su Ürünleri Fakültesi
Ziyaretçi
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Su ürünleri fakülteleri, su ürünleri alanında bilgi ve teknoloji üreten, geliştiren ve bu amaca uygun donanımda su ürünleri mühendisi yetiştiren yüksek öğretim kurumlarıdır.
Mevcut doğal stokların sürdürülebilirliliğini riske sokmadan, uygun balıkçılık yönetimiyle doğal su ürünleri kaynaklarından en iyi şekilde yararlanılması, ülkemizde hızla gelişen su ürünleri yetiştiriciliği ve ona bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar ve yem üretimi konusunda sektörün gereksinim duyduğu bilgi ve tekniklerin geliştirilmesi, su ürünlerinin uygun metotlarla taşınması, depolanması ve işlenmesi gibi konularda bilgi ve teknolojinin üretilmesi ve bu misyona uygun elemanların yetiştirilmesi su ürünleri fakültelerinin temel amaçlarındandır.
Adana şehir merkezinin 10 km kuzeyinde bulunan ve ülkemizin nadide yerleşkelerinden birinde yer alan fakültemiz, klimatize edilmiş sınıfları, araştırma ve eğitim amaçlı laboratuarları, staj ve araştırma amaçlı biri tatlı su diğeri ise deniz olmak üzere iki adet araştırma ve uygulama istasyonları ve uluslararası düzeyde çok sayıda yayın üreten 50’nin üzerinde nitelikli akademik personeliyle en gelişmiş su ürünleri fakültelerinden birisidir. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kurulu Kanunu ile 1985 yılında Çukurova Üniversitesi bünyesinde önce Su Ürünleri Yüksekokulu olarak kurulan kurumumuz, daha sonra 1992 yılında Su Ürünleri Fakültesi’ne dönüştürülmüştür. Temel Bilimler, Yetiştiricilik ile Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümlerinden oluşan fakültemiz, dört yıl süren ve tek program halinde verilen lisans düzeyinde bir eğitim-öğretim aşamasından sonra Su Ürünleri Mühendisi ünvanı ile mezunlar vermektedir. Fakültemiz normal öğretimin yanı sıra, ikinci öğretim programı olarak ta hizmet sunmaktadır. Ayrıca, Fen Bilimleri Enstitüsü’nün su ürünleri anabilim dalında yüksek lisans ve doktora öğrenimi de verilmektedir.
Başta balık olmak üzere, eklembacaklılar, kabuklular ve yosunlar gibi su ürünlerinin insanımızın ilgisini çekmeye başlaması henüz 30-35 yıl gibi kısa bir süreye dayanır. 1980’li yıllara kadar balıkçılık yoluyla hızla artan su ürünleri üretimi, ne yazık ki bu dönemden itibaren aşırı avcılık ve kirlilik gibi nedenlerden dolayı artış hızını kaybetmiştir. Ülkemizde avcılık baskısı ve avlanma tekniklerinin geliştirilmesine rağmen arttırılamayan üretim, henüz yeni ve genç bir sektör olan; ancak, kısa sürede olağan üstü bir hızla gelişen su ürünleri yetiştiricilik (akvakültür) sektörü ile giderilmeye çalışılmaktadır. 1974’te 2000 tonlar civarında seyreden akvakültür üretimi, 20 yıl içerisinde 40-50 kat büyüyerek 80.000 tonu aşmıştır. Bu trendin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi beklenmektedir. Ancak, yine de ülkemizin zengin deniz ve tatlı su kaynakları potansiyeli dikkate alındığında, su ürünleri kaynaklarından gerek balıkçılık gerekse yetiştiricilik olarak henüz etkin bir şekilde yararlandığımız söylenemez.
Su ürünleri sektörünün gelişimi bazı sorunları da beraberinde getirmiştir: Av araçları ve tekniklerinin geliştirilmesiyle doğal stoklar üzerindeki baskının artması, endüstrinin gelişmesiyle ortaya çıkan su kirliliğiyle birlikte ekolojik dengenin bozulması ve avlanabilir stok miktarının düşmesi gibi olumsuzluklara neden olmuştur. Bunun yanı sıra, koy/körfezlerde yoğunlaşan kafeste balık yetiştiriciliği ile turizm sektörü arasında bölge paylaşımı sorunu da giderek artmaktadır. Balık üretimindeki artışa bağlı olarak, soğuk zincir, işleme, paketleme, depolama ve özellikle de pazarlama gibi konularda da bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda ülkenin su ürünleri mühendislerine olan gereksinimi de artmaktadır.
Mezunlarımız gerek araştırma-inceleme ve düzenlemeler amacıyla devlet kurumlarında (üniversiteler, araştırma enstitüleri, Tarım Bakanlığı) gerekse özel sektör bünyesinde (çiftlikler, yem fabrikaları, alet-ekipman ve malzeme üreten yan sanayi kuruluşları, ihracat-ithalat firmaları vb.) iş bulma olanaklarına sahiptirler. Mühendislerimiz hızla gelişen su ürünleri sektöründe söz sahibi birçok kuruluşta üretim ve yönetim kademelerinde önemli görevler alabilmekte ve hatta bazıları kendi kurdukları şirketlerle de ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya devam etmektedirler
Sponsorlu Bağlantılar
Mevcut doğal stokların sürdürülebilirliliğini riske sokmadan, uygun balıkçılık yönetimiyle doğal su ürünleri kaynaklarından en iyi şekilde yararlanılması, ülkemizde hızla gelişen su ürünleri yetiştiriciliği ve ona bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar ve yem üretimi konusunda sektörün gereksinim duyduğu bilgi ve tekniklerin geliştirilmesi, su ürünlerinin uygun metotlarla taşınması, depolanması ve işlenmesi gibi konularda bilgi ve teknolojinin üretilmesi ve bu misyona uygun elemanların yetiştirilmesi su ürünleri fakültelerinin temel amaçlarındandır.
Adana şehir merkezinin 10 km kuzeyinde bulunan ve ülkemizin nadide yerleşkelerinden birinde yer alan fakültemiz, klimatize edilmiş sınıfları, araştırma ve eğitim amaçlı laboratuarları, staj ve araştırma amaçlı biri tatlı su diğeri ise deniz olmak üzere iki adet araştırma ve uygulama istasyonları ve uluslararası düzeyde çok sayıda yayın üreten 50’nin üzerinde nitelikli akademik personeliyle en gelişmiş su ürünleri fakültelerinden birisidir. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kurulu Kanunu ile 1985 yılında Çukurova Üniversitesi bünyesinde önce Su Ürünleri Yüksekokulu olarak kurulan kurumumuz, daha sonra 1992 yılında Su Ürünleri Fakültesi’ne dönüştürülmüştür. Temel Bilimler, Yetiştiricilik ile Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümlerinden oluşan fakültemiz, dört yıl süren ve tek program halinde verilen lisans düzeyinde bir eğitim-öğretim aşamasından sonra Su Ürünleri Mühendisi ünvanı ile mezunlar vermektedir. Fakültemiz normal öğretimin yanı sıra, ikinci öğretim programı olarak ta hizmet sunmaktadır. Ayrıca, Fen Bilimleri Enstitüsü’nün su ürünleri anabilim dalında yüksek lisans ve doktora öğrenimi de verilmektedir.
Başta balık olmak üzere, eklembacaklılar, kabuklular ve yosunlar gibi su ürünlerinin insanımızın ilgisini çekmeye başlaması henüz 30-35 yıl gibi kısa bir süreye dayanır. 1980’li yıllara kadar balıkçılık yoluyla hızla artan su ürünleri üretimi, ne yazık ki bu dönemden itibaren aşırı avcılık ve kirlilik gibi nedenlerden dolayı artış hızını kaybetmiştir. Ülkemizde avcılık baskısı ve avlanma tekniklerinin geliştirilmesine rağmen arttırılamayan üretim, henüz yeni ve genç bir sektör olan; ancak, kısa sürede olağan üstü bir hızla gelişen su ürünleri yetiştiricilik (akvakültür) sektörü ile giderilmeye çalışılmaktadır. 1974’te 2000 tonlar civarında seyreden akvakültür üretimi, 20 yıl içerisinde 40-50 kat büyüyerek 80.000 tonu aşmıştır. Bu trendin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi beklenmektedir. Ancak, yine de ülkemizin zengin deniz ve tatlı su kaynakları potansiyeli dikkate alındığında, su ürünleri kaynaklarından gerek balıkçılık gerekse yetiştiricilik olarak henüz etkin bir şekilde yararlandığımız söylenemez.
Su ürünleri sektörünün gelişimi bazı sorunları da beraberinde getirmiştir: Av araçları ve tekniklerinin geliştirilmesiyle doğal stoklar üzerindeki baskının artması, endüstrinin gelişmesiyle ortaya çıkan su kirliliğiyle birlikte ekolojik dengenin bozulması ve avlanabilir stok miktarının düşmesi gibi olumsuzluklara neden olmuştur. Bunun yanı sıra, koy/körfezlerde yoğunlaşan kafeste balık yetiştiriciliği ile turizm sektörü arasında bölge paylaşımı sorunu da giderek artmaktadır. Balık üretimindeki artışa bağlı olarak, soğuk zincir, işleme, paketleme, depolama ve özellikle de pazarlama gibi konularda da bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda ülkenin su ürünleri mühendislerine olan gereksinimi de artmaktadır.
Mezunlarımız gerek araştırma-inceleme ve düzenlemeler amacıyla devlet kurumlarında (üniversiteler, araştırma enstitüleri, Tarım Bakanlığı) gerekse özel sektör bünyesinde (çiftlikler, yem fabrikaları, alet-ekipman ve malzeme üreten yan sanayi kuruluşları, ihracat-ithalat firmaları vb.) iş bulma olanaklarına sahiptirler. Mühendislerimiz hızla gelişen su ürünleri sektöründe söz sahibi birçok kuruluşta üretim ve yönetim kademelerinde önemli görevler alabilmekte ve hatta bazıları kendi kurdukları şirketlerle de ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya devam etmektedirler
