Arama

Bilgisayarlı Sanat (Dijital Sanat)

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 26 Temmuz 2009 Gösterim: 6.800 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Şubat 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bilgisayarlı Sanat (Dijital Sanat)
MsXLabs.org & AnaBritannica
Sponsorlu Bağlantılar

Ürünleri bütünüyle bilgisayarla veya bilgisayar yardımıyla gerçekleştirilen sanattır. Bu alandaki ilk denemeler 1950’lerin ortalarında ABD’de Boeing Company ve Bell Telephone Company gibi sanayi kuruluşları ile bilgisayar çalışmaları yapan üniversitelerde başladı; kısa sürede Güney Amerika, Kanada, Japonya ve çeşitli Avrupa ülkelerinde yaygınlaştı.
Başlangıçta, az sayıda sanatçının katılmasıyla, daha çok bu alanda uzmanlaşmış bilim adamları eliyle üretildi. Teknoloji alanında uzmanlaşmış bilim adamları ile sanatçıları ortak çalışmalara yöneltmek amacıyla 1966’da New York’ta Amerikan Sanat ve Teknoloji Deneyleri (EAT) adlı bir kuruluş oluşturuldu. Bunu Arjantin, İngiltere, Yugoslavya ve Japonya’da kurulan başka merkezler izledi; çeşitli sergiler düzenlendi.
Hepsinin amacı bilgisayar teknolojisini yaygınlaştırmak ve sanatçıları bunu kullanmaya özendirmekti. Bilgisayar kısa sürede mimarlık, resim, heykel, endüstri tasarımından başka müzik, kareografi ve “ somut” şiir alanlarında da kullanılmaya başladı. Çok sayıda sanat eseri değeri olan yapıtlar ortaya konmasa da, bu alandaki araştırmalar sanatsal yaratının yalnızca üstün bir yetenekle değil, bilgisayar programlarıyla elde edilebilen rasgeleleştirme işlemleriyle de üretilebileceğini ortaya koymak amacını güdüyordu. Bu yolla belki de sanatsal yaratı yalnızca sanatçının tekelinde olmayacak ve sanat bir ölçüde “demokratik”leştirilecekti. Ayrıca sanat ile teknoloji arasında da yakın bağlar kurulabilecekti. Araştırmaların bir başka yönü de özgün sanat yapıtlarını bilgisayar aracılığıyla çoğaltabilmeye yönelikti. Bu şekilde çok sayıda ve ucuza mal edilen tıpkı-basımlar üretilebildiğinde hem sanat yapıtlarının zamanla bozulmasına karşı bir önlem alınmış olacak, hem de bu değerli kültür mirasları bütün insanlığa mal edilebilecekti.
Bu araştırmalar sonucu bilgisayar en yaygın biçimde canlandırma filmlerinde ve 1970’lerde grafik sanatlarda kullanıldı. Bu ürünler genellikle magnetik şerit, katot, ışınlı lamba ya da printer aracılığıyla bir bilgisayar tarafından denetlenen grafik çiziciyle üretiliyordu. Programlanan bilgisayar, tipografik simgelerle üretilen desenleri oluşturabiliyordu. Bu yöntemlerden yalnızca katot ışını, üretim süreci sırasında sanatçıya müdahale olanağı tanıdığından en esnek ve dolayısıyla da en yaygın kullanım olanıydı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Temmuz 2009       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Grafik tasarımcı, yaratıcı düşüncelerini bir kâğıt parçası ya da bilgisayar ekranı üzerinde gösterir. Baskı ustası da bu düşünceleri kitlesel kullanıma sunulmak üzere değişik işlemlerle çoğaltır. İşte bu çoğaltılma süreci, grafik sarıma bir iletişim sanatı özelliği kazandırmaktadır. Bir tasarımın çoğaltılarak basılı bir ürün haline gelmesiyle; tasarımcının işi (sayfa düzeni, fotoğraf, illüstrasyon, yazı karakteri ve kağıt seçimi) geniş bir kitlenin gözleri önüne serilir. Tasarımcı, ortaya çıkacak ürünün kalitesini ve maliyetini denetleyebilmek için, baskı teknolojisi konusunda bilgi sahibi olmalıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Siyah-Beyaz Baskıda Kullanılan Görsel Unsurlar
Tek renkli baskı süreci içinde kullanılan yazı, fotoğraf, illüstrasyon vb görsel unsurlar iki ana kategori içinde ele alınabilir:

A) Çizgisel (Tire) Unsurlar:
Bünyelerinde hiçbir ara ton ya da gri renk tonu taşımayan ve bir rengin (genellikle siyah) kullanımıyla oluşturulan görsel malzemelerdir. Çizgiler, noktalar, çerçeveler, tipografik unsurlar, tarama ve noktalamalarla yapılan illüstrasyonlar vb. çizgisel ya da yaygın kullanımı ile tire unsurlardır.

B) Ara Tonlu Unsurlar:
Bu tür görsel unsurların içinde en açıktan en koyuya kadar uzanan bütün ara tonlar bulunmaktadır. Siyah-beyaz fotoğraflar, yağlıboya tablolar, karakalem çizimler ve desenler ara tonlu görsel unsurlardır. Fotoğraf kâğıdı üzerine basılmış bir fotoğraf yakından incelendiğinde, dizi oluşturan ara tonların birbiri içinde eriyerek yumuşak geçişler oluşturduğu farkedilebilir. Ton geçişlerinin fotoğraf kâğıdı üzerinde izlendiği kalitede baskıya geçirilmesi günümüzün teknikleri ile olanaksızdır. Bir renk, baskı presinde ancak kendi sabit tonu ile basılabilir. Bu nedenle; ara tonlu görsel unsurları baskı kalıbına aktarabilmek için, bunları öncelikle çizgisel (tire) unsurlara dönüştürmek gereklidir. Bunun tek yolu; ara tonlu görüntülerin tramlanarak filme alınmasıdır.

Repro Kamera
Baskı kalıbının hazırlanması işleminde ilk basamak; pikajın ve diğer görsel malzemelerin repo kamera aracılığıyla film üzerine aktarılmasıdır. Tasarıma film aşamasında değişik görsel özellikler (kontrast tonlar/yumuşak tonlar) kazandırmak mümkündür. Kameraman, ara tonlu siyah-beyaz ve renkli görüntüleri doğru pozlandırmak için densitometre adı verilen ve yoğunluk ölçen bir araçtan yararlanır. Masaüstü yayıncılık teknolojisi repro kamera kullanımını büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Bilgisayarda çizilen ya da tarayıcı ile aktarılan görüntülerden doğrudan film ya da renk ayrımı çıktısı alınabilmektedir.
Tramlar
Tek renkli baskıda ara tonlar elde etmek için tramlardan yararlanılır. Tramlar, basılı malzemelere yakından bakıldığında ayırdedilebilen küçük noktacıklardır.
Baskı teknolojisinde kullanılan tramlar iki grupta toplanırlar: Cam tramlar ve kontakt tramlar. Cam tramların üzerinde düz çizgilerden oluşan ızgaraya benzer bir doku bulunur. Bu tramlar, kamera objektifi ile filmin arasına yerleştirilirler. Birbirlerini dama taşları gibi izleyen noktacıklardan meydana gelen kontakt tramlar ise pozlandırma sırasında doğrudan film yüzeyine çakıştırılırlar. Tramın temel işlevi; ara tonlu görsel unsurları binlerce küçük noktacığın meydana getirdiği çizgisel (tire) görüntülere dönüştürmeleridir. Bu küçük noktacıkların seyrekleşip-sıkışmasıyla optik olarak ara ton etkisi sağlanır.
Bütün tramlar, 1 inch aralığında bulunan nokta sayısı ile ölçülür ve sınıflandırılırlar. Bu ölçüye “tram yoğunluğu” adı verilir. Tramlar, nokta sıklığına bağlı olarak farklı yoğunluklarda üretilmektedir. Baskı teknolojisinde en çok kullanılan tramlar kalından inceye doğru; 55, 65, 85, 100, 120, 133, 150, 175 ve 200 nokta/inch yoğunluğunda olanlardır. Tram yoğunluğu arttıkça, yani noktalar küçülüp sıklaştıkça; yarım-ton imgelerdeki keskinlik ve ton zenginliği de artar. Örneğin, 55 nokta/inch yoğunluğundaki bir tramda inch-kare içine düşen nokta sayısı 3025 iken, 150 nokta/inch yoğunluğundaki bir tramda bu sayı 225 000’e çıkmaktadır. Ülkemizde ise tramlar santimetre başına düşen nokta sayısı ile ölçülür.
Tram yoğunlukları ise; 22, 26, 34, 40, 48, 54 ve 60 nokta/santimetre olarak sıralanırlar.

Baskıda kullanılacak tram yoğunluğunu belirlemede şu etkenler gözönüne alınmalıdır:
1-Kâğıt yüzeyi
2-Baskı kalıbı
3-Baskı presinin ve mürekkebin teknik özellikleri
Tram yoğunluğunu saptamadaki en önemli etken, baskıda kullanılacak kâğıdın cinsi ve kalitesidir. Örneğin; iyi cins kâğıda basılan bir dergide 120, 133, 150 nokta/inch yoğunluğunda tramlar kullanılırken, düşük kalitede kâğıtlara sulu mürekkeple basılan günlük gazetelerde yer alan yarım ton imgeler en fazla 55 ile 65 nokta/inch yoğunluğunda tramlanabilirler. Tram yoğunluğu, baskıda kullanılan kâğıt cinsine ve baskı teknolojisine uyum sağlamalıdır. Tram noktacıkları büyüteçle incelendiğinde, seçilen tram yoğunluğunun baskıda nasıl sonuç verdiği izlenebilir. Alışılmış nokta biçimli tramların yanısıra, değişik görsel efektler yaratmak amacıyla çizgisel, çakıl-taşı ya da kum dokulu, dairesel ve dalgalı tramlar da üretilmektedir.
Yarım tonlu (tramlanmış) imgeler, gerektiğinde fonlarından arındırılarak siluet biçiminde kullanılabilirler. Ülkemizde bu işleme “dekupaj” adı verilmektedir.

Baskı Kalıbının Hazırlanışı
Bütün baskı kalıplarının ortak işlevi; basılacak yüzey ile baskıya girmeyecek olan yüzeyi birbirinden ayırmaktır. Baskı yüzeyini diğer yüzeylerden ayırmanın üç temel yolu vardır. Bunlar; baskı yüzeyinin yükseltilmesi, baskı yüzeyinin çukurlaştırılması ve aynı düzlemde bulunan iki yüzeyin kimyasal yolla birbirlerinden ayrılması biçiminde sınıflandırılabilir. Bu üç yöntem; tipografik baskı, tifdruk baskı ve ofset baskı olarak adlandırılan üç temel baskı tekniğinin dayandığı ilkeleri de belirler. Tipografik, tifdruk ve ofset baskı tekniklerinde kullanılan kalıplar arasında büyük farklılıklar bulunmasına karşın, hazırlanmış biçimleri birbirine oldukça benzer. Her üç teknikte de, baskı kalıbının hazırlanması aşamasında negatif filmler, ışığa duyarlı metal plaklar ve kimyasal maddeler kullanılmakta ve benzer fotografik yöntemlerden yararlanılmaktadır.


Benzer Konular

10 Kasım 2012 / Misafir Sanat
26 Aralık 2012 / Misafir Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
26 Temmuz 2009 / ThinkerBeLL Sanat