Kafiye tarih boyunca şiirin vazgeçilmez ahenk öğelerinden olmuştur. Ustaca kullanılmış kafiyeler şiire ahenk kattığı gibi bir metnin kolay ezberlenmesini sağlar. En azından uzun süre hatırlanmasına katkıda bulunur. Bundan başka bir duygu veya düşünceyi zihinlerde iz bırakacak şekilde vurgulamamıza yardım eder.
Türk milleti tarih boyunca kafiyeye düşkün olmuştur. "Azı karar, çoğu zarar. Adamı adam eyleyen paradır, parasız adamın yüzü karadır." gibi yüzlerce atasözünde ve özdeyişlerde kafiye görebilirsiniz. Masalların "Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik." gibi tekerlemelerinde; "Suya düşer ıslanmaz, yere düşer paslanmaz. İki yıldız, gözleri boynuz." gibi bilmecelerde; Tahir ile Zühre, Dede Korkut Hikâyeleri gibi anonim eserlerde sıkça kafiye kullanılmıştır.
Kafiye konusu değer, diziliş ve anlayış yönünden olmak üzere üç bakış açısıyla incelenir.
Değer yönünden kafiyeyi yarım, tam, zengin ve cinaslı olmak üzere dörde ayırabiliriz. Tek ses benzerliği yarım, iki ses benzerliği tam, ikiden çok ses benzerliği ise zengin kafiyedir.
Ancak redif ile kafiyeyi karıştırmamak gerekir. Aynen tekrar edilen ekler, kelimeler ve kelime grupları rediftir. Farklı öğelerdeki ses benzerlikleri ise kafiyeyi oluşturur. Farklı öğeler ile şunu kastediyoruz. Mesela iki farklı kök, iki farklı gövde, iki farklı ek, bir kök ile bir gövde, bir ek ile bir kök veya gövde.
Kısaca görev ve anlam yönünden aynı olan öğelerdeki ses benzerliği redif, farklı öğelerdeki ses benzerliği kafiyedir.
Şimdi birkaç nazım parçasını bu bakış açısıyla inceleyelim. Faruk Nafiz'den bir dörtlük yazıyorum:
Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Ey suyun sesinden anlayan bağlar
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?
Bu dörtlüğün 1. ve 3. dizesindeki "ağlar, bağlar" sözcüklerinde beş sesten oluşan zengin kafiye mevcuttur. Bu tür zengin kafiyelere tunç kafiye de diyenler mevcuttur. Bu sözcüklerde redif yoktur. Çünkü "ağlar" sözcüğü ağlamak fiilinin geniş zamanıdır. "Bağlar" sözcüğü ise "bağ" isminin çoğul halidir. Dolayısıyla bu sözcüklerdeki ekleri redif kabul edemeyiz. Fakat bu dizeler ". ırmaklar ağlar / . kendine bağlar" şeklinde olsaydı bu durumda "ağlar" ve bağlar" sözcüklerinin sonundaki "-r" geniş zaman eki aynen tekrar edildiği için "r" sesi redif, sondan başa doğru "a,l,ğ,a" sesleri zengin kafiye derdik.
Yine bu dizeler ". denize atıldı ağlar / . anlayan bağlar" sözcükleriyle bitseydi bu durumda "ağlar" ve "bağlar" sözcüklerindeki "-lar" ekleri çoğul ekidir bu yüzden rediftir; "ğ,a" sesleri ise tam kafiyedir derdik.
2. ve 4. dizelerde "çoban çeşmesi" kelime grupları aynen tekrar edilmiştir; o halde rediftir. "Uzağa" ve "dağa" sözcüklerinin sonundaki "a" sesleri de aynı ektir; ismin -e hal eki. Bu durumda "a" seslerini de redif kabul ederiz. Dolayısıyla "uzağa" ve "dağa" sözcüklerindeki "ğ, a" sesleri tam kafiye olur.