Arama

Makine Zekası

Güncelleme: 8 Mart 2007 Gösterim: 4.233 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Makine Zekası
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Makine Zekası Kavramı, anlam olarak Yapay Zeka kavramına yakın olsa da, aslında daha çok İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarından masa üstü bilgisayarların yaygınlaşmasına kadar geçen sürede daha çok kullanılmıştır diyebiliriz (1944 - 1977).
1970'li yıllarda, Apple, Xerox ve IBM gibi bilgisayar üreticileri Dijital elektronik masaüstü cihazları piyasaya çıkarmışlardı.
Makine Zekası, daha önceden Elektro-Mekanik aygıtları andıran görünümleri ile mainframe (Büyük boyutlu) cihazları tanımlayan Makine kelimesi ile bilgi işleyen yazılımı temsil eden Zeka kelimelerinden oluşmaktaydı.
Ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında Bletchley Park'taki çalışmaları ile tanınan büyük Bilgisayar bilimcisi Alan Turing, Makineler düşünebilir mi? sorusunu ortaya atarak Makine Zekası kavramına farklı bir boyut kazandırmıştı. Bu yaklaşım makinelerin metodik olarak insan zekasına benzer şekilde düşünüp düşünemeyeceğini sorguluyordu. Turing testi adıyla anılan test daha sonraları Hugh Loebner'ın sponsorluğunu üstlendiği Loebner ödülleri ile geleneksel olarak her yıl A.B.D.'de makine zekasına sahip yazılımların üzerinde denenmeye başlandı. Bu yazılımlar, Yapay zekanın alt kategorilerinden biri olan Doğal Dil işleme ile doğrudan ilişkilidir.

Eleştiriler
Bir kısım Bilgisayar bilimcileri, Turing testine katılan bu yazılımların chatbot (Diyalog Yazılımı) kategorisine girdiğini vurgulayarak bu yazılımların gerçekten düşünmediği, sadece konuştuğu eleştirisini getirmektedirler. Gerçektende bir kısım makine zekası yazılımı eleştiri topladıkları gibi sadece konuşmayı taklit etmektedirler. Diğer bir grup yazılımcı, Yapay Zeka çalışmalarında insan beynindeki sisteme benzeyen YSA (Yapay Sinir Ağları) yaklaşımını benimsemektedir.

Yöntemler
Beynin gerek konuşurken, gerekse herhangi bir konuyu derinlemesine öğrenirken, dil şablonlarını daha çabuk benimsediği, gerek duyduğu takdirde, etkili bir karşılaştırma,ölçme ve değerlendirme işlemini uyguladığı beyindeki yönergelerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Antropolojik olarak derinlemesine bir değerlendirme yapıldığında zaten etkili düşünme eyleminin dilin icadı ile başladığı görülür.Kavramsal karşılaştırma ve kavramların yani kavramlara ait ham bilgilerin (koku, ses, görüntü gibi.) birbirlerine nöral bağlarla bağlanmasının daha zor olduğu, buna karşın bu kavramlara karşılık gelen dilsel kodların bağlanmasının ve üzerlerinde işlemler yapılmasının daha hızlı olduğu görülmektedir. Bu dilsel kodlamalar, örneğin "Kedi" kelimesi, ayrıca kedi'ye ait görsel, işitsel ve diğer verilerle nöral bağlar ile bağlıdır. Kedi'yi düşündüğümüzde veya ondan bahsettiğimizde beyin gerek duyarsa ona ait ham bilgiler olan görüntü, ses gibi kavramları bilinç düzeyine çağırmaktadır.Ancak gerek duymadıkça bu çağrıyı yapmayan insan beyni düşünmek için yöntem olarak dili kullanarak kelimeler ile düşünmektedir.
Bu açılardan incelendiğinde Makine Zekası veya Yapay Zeka sadece Bilgisayar biliminin konusu değildir. Makine Zekasının biçimsel yöntemleri yani modellenirken hangi yazılım yöntemlerinin veya yazılım Algoritmalarının kullanılacağı ve düşünme modeli bilgisayar biliminin alanına girerken, düşünme, dil kuramı açısından dil biliminin, dilin evrimini anlamak açısından da Antropoloji biliminin alanına girmektedir.Bu yüzden son yıllarda Makine Zekası çalışmalarında Doğal Dil işleme önem kazanan bir çalışma alanı olmuştur.

Yaklaşımlar
  • Sembolikler: Makinelerin veya yazılımcılığın geleneksel yöntemlerini kullanmaya devam ederek insan vücudunun veya beynin temel işlem basamaklarını bu yöntemlerle modelleyen bilimcilerdir.sembolik yaklaşımı benimseyen bilimciler arasında Sentaktik Örüntü analizi yöntemlerini, kelimelerden oluşan dil kalıpları ile görüntüler ve sesler gibi algısal veriler ile bağlayarak karşılaştırma, ölçme, tanımlama ve çıkarımsama gibi ileri seviye bilişsel fonksiyonları modelleyen çalışmaları yürütenler vardır.
Bu çalışmalardan biri Türkiye'de yürütülen bağımsız bir proje olan D.U.Y.G.U. Projesi (Dil Uzam Yapay Gerçek Uslamlayıcı)'dir.
  • Sibernetikler: Yazılım ve donanımda organik sistemlerin çalışma yöntemlerini bire bir benzetimlendirmeye çalışanlar.YSA ( Yapay Sinir Ağları ) çalışmaları da kısmen bu gruba girmektedir. Sibernetikler doğal evrimin yolaçtığı tasarımın mükemmel olduğundan yola çıkarak, onu benzetimlendirmenin yeterli olduğunu düşünmektedirler. Ancak henüz YSAda da kavram bağlama, ölçme, tanımlama ve en önemlisi çıkarımsama yapma gibi gelişmiş bilinç fonksiyonları modellenebilmiş değildir.YSA (Yapay Sinir Ağları) projelerini şu anki haliyle tüm dünyada Uzman sistemler olarak adlandırabileceğimiz kategoriye sokabiliriz. Halen bu kategoride Savunma sanayi, madencilik, kimya gibi uzmanlık gerektiren alanlarda önemli yararlar sağlamaktadırlar.

KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
8 Mart 2007       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Yapay sinir ağları

Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi

250px SingleLayerNeuralNetwork
Yapay sinir ağı (bir katman)


İnsanlığın doğayı araştırma ve taklit etme çabalarının en son ürünlerinden bir tanesi, yapay sinir ağları (YSA) teknolojisidir. YSA, basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şekli simüle edilerek tasarlanan programlama yaklaşımıdır. Simüle edilen sinir hücreleri (nöronlar) içerirler ve bu nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağı oluştururlar. Bu ağlar öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, YSA'lar, normalde bir insanın düşünme ve gözlemlemeye yönelik doğal yeteneklerini gerektiren problemlere çözüm üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir.
Biyolojik sistemlerde öğrenme, nöronlar arasındaki sinaptik (synaptic) bağlantıların ayarlanması ile olur. Yani, insanlar doğumlarından itibaren bir yaşayarak öğrenme süreci içerisine girerler. Bu süreç içinde beyin sürekli bir gelişme göstermektedir. Yaşayıp tecrübe ettikçe sinaptik bağlantılar ayarlanır ve hatta yeni bağlantılar oluşur. Bu sayede öğrenme gerçekleşir. Bu durum YSA için de geçerlidir. Öğrenme, eğitme yoluyla örnekler kullanarak olur; başka bir deyişle, gerçekleşme girdi/çıktı verilerinin işlenmesiyle, yani eğitme algoritmasının bu verileri kullanarak bağlantı ağırlıklarını (weights of the synapses) bir yakınsama sağlanana kadar, tekrar tekrar ayarlamasıyla olur.
YSA'lar, ağırlıklandırılmış şekilde birbirlerine bağlanmış birçok işlem biriminden (nöronlar) oluşan matematiksel sistemlerdir. Bir işlem birimi, aslında sık sık transfer fonksiyonu olarak anılan bir denklemdir. Bu işlem birimi, diğer nöronlardan sinyalleri alır; bunları birleştirir, dönüştürür ve sayısal bir sonuç ortaya çıkartır. Genelde, işlem birimleri kabaca gerçek nöronlara karşılık gelirler ve bir ağ içinde birbirlerine bağlanırlar; bu yapı da sinir ağlarını oluşturmaktadır.
Sinirsel (neural) hesaplamanın merkezinde dağıtılmış, adaptif ve doğrusal olmayan işlem kavramları vardır. YSA'lar, geleneksel işlemcilerden farklı şekilde işlem yapmaktadırlar. Geleneksel işlemcilerde, tek bir merkezi işlem birimi her hareketi sırasıyla gerçekleştirir. YSA'lar ise herbiri büyük bir problemin bir parçası ile ilgilenen, çok sayıda basit işlem birimlerinden oluşmaktadır. En basit şekilde, bir işlem birimi, bir girdiyi bir ağırlık kümesi ile ağırlıklandırır, doğrusal olmayan bir şekilde dönüşümünü sağlar ve bir çıktı değeri oluşturur. İlk bakışta, işlem birimlerinin çalışma şekli yanıltıcı şekilde basittir. Sinirsel hesaplamanın gücü, toplam işlem yükünü paylaşan işlem birimlerinin birbirleri arasındaki yoğun bağlantı yapısından gelmektedir.
Çoğu YSA'da, benzer karakteristiğe sahip nöronlar tabakalar halinde yapılandırılırlar ve transfer fonksiyonları eş zamanlı olarak çalıştırılırlar. Hemen hemen tüm ağlar, veri alan nöronlara ve çıktı üreten nöronlara sahiptirler.
YSA'nın ana öğesi olan matematiksel fonksiyon, ağın mimarisi tarafından şekillendirilir. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, fonksiyonun temel yapısını ağırlıkların büyüklüğü ve işlem elemanlarının işlem şekli belirler. YSA'ların davranışları, yani girdi veriyi çıktı veriye nasıl ilişkilendirdikleri, ilk olarak nöronların transfer fonksiyonlarından, nasıl birbirlerine bağlandıklarından ve bu bağlantıların ağırlıklarından etkilenir.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 16 Mart 2008 17:43
Gerçekçi ol imkansızı iste...

Benzer Konular

4 Ocak 2016 / careless_WhispeR X-Sözlük
10 Haziran 2007 / P.u.S.u Taslak Konular
9 Aralık 2006 / Misafir Taslak Konular
 Makine
27 Haziran 2008 / SatanpisT Taslak Konular