Hayfa
Eski Beyrut vilayetine bağlı olan Hayfa, Yahudi kolonizatörlerin yoğunlukla yerleştiği bölgelerden. Hıristiyan Sursuk ailesinden satın aldıkları bataklıkları ıslah edip çiftliklerini kurmuşlar. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki Arap-İsrail çatışmasının en şiddetli bölümü burada geçmiş ama Hayfa'nın etrafındaki tepelere sorsanız ve dillenseler sizi Osmanlı'nın son günlerindeki savunmayı, Yüzbaşı Bilal Bey'i anlatırlar.
170 kişilik birliği ve birkaç makineli tüfeği ile etraftaki tepelere mevzilenmiş, topografyayı çok iyi bilen bir kurmayın ustalığı ile Osmanlı'nın son savunmasına hazırlamış; şehre törenle girmeye hazırlanan İngiliz general bir anda açılan ateşle Rolls-Royce'undan atlıyor ve üç gün boyu Hayfa'ya giremiyor, verilen kayıp da cabası.
Karmel Dağı'ndan bakınca muazzam görünen ova Lübnan sınırına kadar uzanıyor. Aslında herhangi bir noktadan en uca kadar yarım saatte ulaşılabilir. Üstünde Osmanlı'nın Cezzar Ahmet Paşa'sının bıraktıkları, General Bonaparte'ın yaptığı savaş ve daha evvel Haçlı şövalyelelerinden en başta Akkâ Kalesi ve Atlit gibi kaleler, Karmel'in tepesinde İncil dönemlerine kadar uzanan kalıntılar ve buram buram kokan bir Osmanlı 19'uncu asrı.
Hayfa'nın en turistik caddesi Alman Kolonisi caddesi. Sağlı sollu eski taş binaların restore edildiği bu cadde, 1850'lerde Hayfa'ya gelip yerleşen Almanların yaşadığı bölge.
Burada yaşayan Alman topluluğuna Temple Society, Tapınak Cemaat'i deniyor. Teolog Cristoph Hoffmann'ı (1815-1885) takip eden Almanlar, Hıristiyanların dinin özüne dönerek tekrar yaşamlarını ahlaklı, haysiyetli bir düzeye getirmeleri gerektiğine inanmış ve bu amaçla gelmişler Kutsal Topraklara.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların gitgide Nazizm ile özdeşleştirilmeleri sonucu İngilizler tarafından bu topraklardan çıkarılmışlar.
Bugün Alman Kolonisinin olduğu cadde şehrin ortasından geçerek bir ucunda İngilizlerin limanıyla diğer uçta Bahai Bahçelerini birleştiriyor.
Bahai Bahçeleri
Bahai Bahçeleri de şehrin bir başka ilginç hikayesini saklıyor. Hayfa, Bahailer için en kutsal şehir. 19 terastan oluşan bahçenin tam ortasında bir ibadethane var.
Bahai dininin peygamberi Mírzá Husayn-'Alí (1817-1892) kendine daha sonra Tanrı'nın Zaferi anlamına gelen Bahaullah adını koymuş bir İranlı. Yeni bir dinin taşıyıcısı olacağını iddia ettiği için hapis yatan Bahaullah daha sonra Bağdat'a sürülmüş sonra da peygamber olduğunu ilan etmiş.
Sürgünlüğü Bağdat'tan İstanbul'a, İstanbul'dan Edirne'ye ve sonunda da Akko'ya ve Hayfa'ya kadar getirmiş onu. Takipçisi Abdul-Baha da Bahaullah'ınkine benzer bir yaşam sürmüş ve 40 yıl süren hapis hayatı boyunca baktığı tepeden bugünkü Bahai Bahçeleri'nin olduğu tepeyi görmüş. Bu nedenle Bahailer buraya son derece bakımlı Bahai Bahçeleri'ni yapmışlar.
Dünyanın dört bir yanında toplam 5 milyona yakın inananı olan bu dinin mensupları için Hayfa kutsal şehir. Kutsal şehre sadece bu çok özenli bahçenin bakımını yapmaya gelen Bahailer bir yıldan fazla kalmıyor burada. Parlamentoları ve kütüphaneleri de bu bahçenin içinde.
Wadi Nisnas
Bahai Bahçeleriyle sonlanan Alman Kolonisi'nin ana caddesinin arkasında Hayfa'nın kaynayan kazanı Wadi Nisnas var. Burası çoğunlukla Arapların oturduğu mahalleler ve eski evlerle dolu.
İsrail'in Wadi Nisnas'ı Yahudileştirme, Arapları yavaş yavaş bu bölgeden uzaklaştırma amaçlı kentsel çalışmaları var. Şehrin liman etrafındaki eski yerleşim birimlerinin arasına gökdelenler dikmek, tarihi yapıyı bozmak bu planın bir parçası.
Baladna Arap Gençlik Birliği'nin Mayıs ayındaki bildirisinde yer alan bilgilere göre, Wadi Nisnas'da 54 binanın daha yıkılması öngörülüyor. Bu plan uygulandığı takdirde, İsrail'in nadir karışık şehirlerinden Hayfa da tek renkliliğe doğru dönüşü olmayan bir yola girecek.
Arapların yaşadığı yerde Ermenileri de buluyoruz. Hayfa'da yaşayan 30 Ermeni aile olduğunu söylüyor kilisenin bekçisi. Onların durumu da İsrail'deki diğer Ermenilerden farklı değil; onlar ne Arap ne Yahudi.
Hayfa (İbranice: חיפה; Arapça: Hayfā), İsrail'in kuzeyinin en büyük şehri ve ülkenin üçüncü büyük şehridir.İsrail'de yoğun olarak Arap nüfus barındıran bir kenttir. Kutsal kitaplarda (Ahd-i Atik, Tevrat) adı geçmiştir. İbraniler, Romalılar, Araplar, Haçlılar, Osmanlılar Hayfa'yı yönetimlerinde tutmuşlardır. Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kenti tekrar ele geçirmesi öncesinde Hayfa 1799'da Napolyon Bonapart tarafından da işgal edilmiştir.Sponsorlu Bağlantılar
Kutsal Kitaplarda geçen Kermil Dağı Hayfa'dadır. Bu dağda Hıristiyanlık, Müslümanlık -ve son olarak Bahailik- için kutsal bir kalıntı olan İlyas Peygamberin mağarası vardır.
Ayrıca bu dağ yamaçlarında Bahai Dininin Dünya Merkezi ile güzelliğiyle tanınmış bahçeleri ve terasları bulunur.
Eski Beyrut vilayetine bağlı olan Hayfa, Yahudi kolonizatörlerin yoğunlukla yerleştiği bölgelerden. Hıristiyan Sursuk ailesinden satın aldıkları bataklıkları ıslah edip çiftliklerini kurmuşlar. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki Arap-İsrail çatışmasının en şiddetli bölümü burada geçmiş ama Hayfa'nın etrafındaki tepelere sorsanız ve dillenseler sizi Osmanlı'nın son günlerindeki savunmayı, Yüzbaşı Bilal Bey'i anlatırlar.
170 kişilik birliği ve birkaç makineli tüfeği ile etraftaki tepelere mevzilenmiş, topografyayı çok iyi bilen bir kurmayın ustalığı ile Osmanlı'nın son savunmasına hazırlamış; şehre törenle girmeye hazırlanan İngiliz general bir anda açılan ateşle Rolls-Royce'undan atlıyor ve üç gün boyu Hayfa'ya giremiyor, verilen kayıp da cabası.
Karmel Dağı'ndan bakınca muazzam görünen ova Lübnan sınırına kadar uzanıyor. Aslında herhangi bir noktadan en uca kadar yarım saatte ulaşılabilir. Üstünde Osmanlı'nın Cezzar Ahmet Paşa'sının bıraktıkları, General Bonaparte'ın yaptığı savaş ve daha evvel Haçlı şövalyelelerinden en başta Akkâ Kalesi ve Atlit gibi kaleler, Karmel'in tepesinde İncil dönemlerine kadar uzanan kalıntılar ve buram buram kokan bir Osmanlı 19'uncu asrı.
Hayfa'nın en turistik caddesi Alman Kolonisi caddesi. Sağlı sollu eski taş binaların restore edildiği bu cadde, 1850'lerde Hayfa'ya gelip yerleşen Almanların yaşadığı bölge.
Burada yaşayan Alman topluluğuna Temple Society, Tapınak Cemaat'i deniyor. Teolog Cristoph Hoffmann'ı (1815-1885) takip eden Almanlar, Hıristiyanların dinin özüne dönerek tekrar yaşamlarını ahlaklı, haysiyetli bir düzeye getirmeleri gerektiğine inanmış ve bu amaçla gelmişler Kutsal Topraklara.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların gitgide Nazizm ile özdeşleştirilmeleri sonucu İngilizler tarafından bu topraklardan çıkarılmışlar.
Bugün Alman Kolonisinin olduğu cadde şehrin ortasından geçerek bir ucunda İngilizlerin limanıyla diğer uçta Bahai Bahçelerini birleştiriyor.
Bahai Bahçeleri
Bahai Bahçeleri de şehrin bir başka ilginç hikayesini saklıyor. Hayfa, Bahailer için en kutsal şehir. 19 terastan oluşan bahçenin tam ortasında bir ibadethane var.
Bahai dininin peygamberi Mírzá Husayn-'Alí (1817-1892) kendine daha sonra Tanrı'nın Zaferi anlamına gelen Bahaullah adını koymuş bir İranlı. Yeni bir dinin taşıyıcısı olacağını iddia ettiği için hapis yatan Bahaullah daha sonra Bağdat'a sürülmüş sonra da peygamber olduğunu ilan etmiş.
Sürgünlüğü Bağdat'tan İstanbul'a, İstanbul'dan Edirne'ye ve sonunda da Akko'ya ve Hayfa'ya kadar getirmiş onu. Takipçisi Abdul-Baha da Bahaullah'ınkine benzer bir yaşam sürmüş ve 40 yıl süren hapis hayatı boyunca baktığı tepeden bugünkü Bahai Bahçeleri'nin olduğu tepeyi görmüş. Bu nedenle Bahailer buraya son derece bakımlı Bahai Bahçeleri'ni yapmışlar.
Dünyanın dört bir yanında toplam 5 milyona yakın inananı olan bu dinin mensupları için Hayfa kutsal şehir. Kutsal şehre sadece bu çok özenli bahçenin bakımını yapmaya gelen Bahailer bir yıldan fazla kalmıyor burada. Parlamentoları ve kütüphaneleri de bu bahçenin içinde.
Wadi Nisnas
Bahai Bahçeleriyle sonlanan Alman Kolonisi'nin ana caddesinin arkasında Hayfa'nın kaynayan kazanı Wadi Nisnas var. Burası çoğunlukla Arapların oturduğu mahalleler ve eski evlerle dolu.
İsrail'in Wadi Nisnas'ı Yahudileştirme, Arapları yavaş yavaş bu bölgeden uzaklaştırma amaçlı kentsel çalışmaları var. Şehrin liman etrafındaki eski yerleşim birimlerinin arasına gökdelenler dikmek, tarihi yapıyı bozmak bu planın bir parçası.
Baladna Arap Gençlik Birliği'nin Mayıs ayındaki bildirisinde yer alan bilgilere göre, Wadi Nisnas'da 54 binanın daha yıkılması öngörülüyor. Bu plan uygulandığı takdirde, İsrail'in nadir karışık şehirlerinden Hayfa da tek renkliliğe doğru dönüşü olmayan bir yola girecek.
Arapların yaşadığı yerde Ermenileri de buluyoruz. Hayfa'da yaşayan 30 Ermeni aile olduğunu söylüyor kilisenin bekçisi. Onların durumu da İsrail'deki diğer Ermenilerden farklı değil; onlar ne Arap ne Yahudi.
Derlemedir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!