Ziyaretçi
HACIBEKTAŞ TAŞI, Bir albatr (sıkı yapılı jips) türü. Bünyesine giren metal oksitlerden dolayı çeşitli renklerde olabilir. Kırşehir dolaylarında Kızılırmak nehri boyunca uzanan yataklardan da çıkarıldığı için “ Kırşehir Taşı “ olarak da bilinir. HACİME DOLDURMA ORANI, LPG’nin 15,6°C deki nisbi yoğunluğuna bağlı olarak, depolama kabına konulmasına müsaade edilen LPG hacminin depolama kabının alabileceği 15,6°C deki suyun hacmine oranı (TS 144 6.5.1998) —> Kütlece doldurma oranı.
HAFİF PATLAYICI MADDE, Kapalı hacimde yavaş yavaş gaz haline geçerek iticilik ve gevşeticilik özelliği gösteren patlayıcı madde. Bu patlayıcı maddenin yanarak gaz haline geçmesine deflagrasyon denir. Kara barut bir hafif patlayıcı maddedir.
HAFİF PROFİLLER, —> Uzun hadde ürünleri.
HAFİF SODA KÜLÜ, Dökme yoğunluğu 0,51-0,62 gr/cm3 arasında değişen —> Soda külü. Bu ürün ince taneli olup serbest akışkanlığı azdır. Düşük ısılarda çabuk çözünme özelliğinden dolayı deterjan sanayiinde ve kimyasalların üretiminde kullanılır.
HAFRİYAT, 1) Madencilikte cevher, mineral, kömür ya da kayacı yatak içinden koparma ve bütün buna bağlı olarak yapılan delik delme ve bu delikleri doldurarak ateşleme yapmak suretiyle yapılan kazı işleminin tümü. 2) Araştırma yapmak amacıyla toprağı kazma. 3) Mimarlık ve güzel sanatlarda çok derin olmayan yarıklar açarak yapılan tezyinat türü. 4) Bayındırlık işlerinde, toprakta yatay ve düşey yarıklar açıp bu yarıklar arasında kalan toprak parçasını kamalar yardımı ile kaldırarak yapılan toprak düzenleme yöntemi. 5) Kazı.
HARİTA ALTLIĞI, Plastikten (PVC bazlı) yapılan 0,040mm, 0,70 mm, 0,100 mm, 0,125mm, 0,150 mm, 0,250 mm kalınlığında olan; harita ve plân çizimi için kullanılan bir veya iki yüzü mat ve saydam levha.
HAKEM, Taraflarca yapılan yazılı veya sözlü anlaşmalarda; çıkabilecek hukuki ve teknik uyuşmazlıkları (ihtilafları) çözümlemekle ilgili maddelere göre; kendisine uyuşmazlığı çözümleme görevi verilen kişi veya kişiler.
HAKEM NUMUNE, —> Numune hazırlama.
HALAT, Kendir veya çelik tellerden örülmüş kuvvet nakil elemanı. —> Çelik halat.
HALAT ÇELİK KESİTİ, —> Metalik olan.
HALAT DAMAR DÜZENLERİ, Çelik halat damarlarını tanımlayabilmek için yapılmış standartlar. TS 1918/NİSAN 1975 sayılı TSE kararınca, halatlar; kesitlerine göre: a) yuvarlak, b) oval, c) üçgen damarlı olmak üzere 3 sınıfa; özlerine göre, a) lif, b) çelik özlü olmak üzere 2 sınıfa ayrılır. Sarım düzeni ve tel sayıları itibariyle yuvarlak damarlı halatların, —> Seale, Warrington, Filler, standart cinsleri dahil 25 ayrı şekli mevcuttur. Buna karşılık, oval damarlı halatların bir tipi, üçgen damarlı halatların ise 7 tipi bulunur. —> Çelik halat.
HALAT DEĞİŞTİRME, Kuyu, vinç ve varagellerde ekonomik ömrünü doldurmuş veya hasara uğramış halatların yenisiyle ikame işlemi. Bu işlem; tamburlu sistemde, tek ve çok halatlı köpe sisteminde özel yöntemler uygulanarak yapılır.
HALAT DOLAMI, Halatı oluşturan damarların sarım yönü. Damarların sağa sarılışı “ Z” , sola sarılışı ise “ S” ile gösterilir. —> Şekil. Aksi belirtilmedikçe damar sarma yönü sağdır. —> Çelik halat, Çapraz sarımlı halat, Karışık sarımlı halat.
HALAT GİDAJ, Kuyu nakliyat sisteminde halatlardan yararlanılarak yapılan —> Kayıt düzeni.
HALAT KAYMASI, Nakliye sistemine gerili halata ani yük verilmesi veya ani fren uygulanması durumlarında halatın kasnak (makara) üzerinde kayması olayı. Aşırı yükle yüklenmiş kafes veya skipin genellikle aşağıya doğru harekete geçirilmesi sırasında kayma olur.
HALAT KELEPÇESİ, Kafes veya herhangi bir bağlantı halkasından veya yürekten geçirilen çelik halatın serbest ucunu asılı halata bağlayan düzen.
HALAT SİMGELERİ, Çelik tel halatları tanımlayan kısaltmalar.Örnek 1: 6x19 Warrington= 6(1+6+ (6+6)) Halat= 20 TS 1918/8-LÖ ÇT 160 s/Z. Anlamı: 6 adet damar, her damarda 19 adet çelik tel, orta sırada 6 adet çelik tel, dış sırada 6 adet kalın, 6 adet ince çelik tel. Halat çapı 20 mm. Anma dayanımı=160 kgf/mm2 ÇT: Çıplak telli, LÖ: Lif özlü, s/Z: Çapraz sağ dolamlı.
Örnek 2: 6x37 Standart= 6(1+6+12+18) Halat= 20TS 1918/16-LÖ ÇT 160 s/Z. Anlamı: TSE No: 1918/16 Halat çapı 20 mm, anma dayanımı= 160 kgf/mm2. ÇT: Çıplak telli, LÖ: Lif özlü. s/Z: Çapraz sağ dolamlı. 1Kgf= 9,81N; metalik kesit alanı ile tellerin anma dayanımlarının çarpımına eşit olan teorik kopma kuvveti.
HALATLARIN UÇ KESİMİ, Halatların koşum takımlarına bağlandığı uç kısımlarından, halatın servise girdiği yılda her üç ayda bir, daha sonraki yıllarda da her iki ayda bir, iki metreden aşağı olmamak üzere kesilmeleri.
HALATLI HAVÖZ, 1) Dik kömür damarlarında, potkabaç çekilmesinde kullanılan, sonsuz halat üstüne monte edilmiş, eklemli, yassı, dişli kesici. 2) Halatlı potkabaç makinesi.
HALATLI KAROTİYER, —> Vayrlayn(Wire-Line) takımı.
HALAT ÖZÜ, Çelik halatın ortasında bulunan kendir veya jüt malzeme. —> Çelik halat.
HÂLE, 1) Grizunun alevli emniyet lambası ile ölçülmesi sırasında, alevde grizu oranına göre, yüksekliği değişen ve mavi renk alan kısım. 2) Güneş veya ay çevresinde ışık kırılmasından dolayı meydana gelen beyaz veya renkli ışık tacı.
HALEOJENLER, Peryodik tablonun VIIa grubunu oluşturan beş A metal kimyasal element. Flüor (F), klor (CL), krom (Br), iyot (I) ve astatin (At) bu grupta yer alır. Halojenler çok kolay tepkimeye girdiklerinden doğada serbest halde bulunmazlar. En yaygın kullanılan halojen klordur. Birçok kimyasal işlemde yer alan serbest haldeki klordan su arıtma tesislerinde de yararlanılır. Sodyum klorür günlük yaşamda en çok kullanılan kimyasal bileşiklerinden biridir. Florürler ise (—> Florit) dış çürümelerine karşı diş macunlarına ve içme sularına katılır; bunun yanında organik florürler soğutucu ve yağlayıcı olarak da kullanılır. İyot en yaygın kullanılan antiseptik türüdür. Bromdan ise, motorlarda kurşun çökelmesini önlemek için benzine katılan etilen dibromürün hazırlanmasında yararlanılır.
HALİTA, —> Alaşım.
HALLOYSİT , Kaolenlerin oluşumunda daha fazla hidratasyona uğramış kil minerali. Halloysitler, seramik ve porselen sanayiinde, döküm sanayiinde, petrol ve yağ endüstrisinde katalizör olarak kullanılırlar. —> Kaolen.
HAM CEVHER, —> Tuvönan.
HAM DOLOMİT, —>Dolomit.
HAM PLAK, Mermer işletmeciliğinde tomrukların katarakta biçilmesinden sonra meydana gelen levha.
HAMLAMA, Seramik endüstrisinde porselen hamurunun düşük sıcaklıkta ilk pişimi sonucunda elde edilen porselen, —> Bisküvi. Hamlama, püskürtme ve daldırma ile sırlanabilen gözenekli ve kıvamlı bir yapı gösterir ve sonra yüksek sıcaklıkta yeniden pişirilir ve kesin özelliklerini kazanır.
HAP YAPMA, 1) Cevheri veya kömürü alınmış boşluğu herhangi bir araç kullanarak ocak taşı veya dışarıdan getirilen malzeme ile doldurma. 2) Ramble, dolgu. 3) Gemi yüklemede cevherin veya kömürün anbarda dağılımını dengelemek ve ambarın boş kısımlarına yaymak, veya ambarın boş kalan kısımlarını doldurmak.
HARARET, —> Isı.
HARÇ, 1)Yapıda (inşaat işlerinde) tuğla ya da taşların örgüsünü pekiştirmek, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman ya da kum, kireç, çimento gibi maddeleri su ile kararak hazırlanan bağlayıcı karışım, bulamaç. 0,45 m3 sönmüş kireç, 0,9 m3 kum, 0,15 m3 su kullanarak kireç harcı; 300 kg çimento, 1 m3 kum, 0,25 m3 su kulanarak çimento harcı yapılır. 2) Devletin yerine getirdiği bazı hizmetler karşılığında, hizmetten yararlanan kişiden aldığı para. 3) Harcanan para, gider. 4)Yüksek öğretim kurumları tarafından eğitim veya öğretim giderlerinin bir bölümünü karşılamak için özellikle ilk kayıt veya kayıt yenileme sırasında öğrencilerden alınan para.
HARMANLAMA, Homojen bir ürün elde etmek için kömür veya cevherin önceden belirlenmiş miktarlarının karıştırılması.
HARMAN SAHASI, Toprak döküm sahası.
HARMAN SONU (A+B+C) RANDIMANI, —> Genel işletme randımanı.
HARNİŞ, Parlak veya bazan çizikler ihtiva eden fay yüzeyi.
HARZ JİGİ, —> Denver jig.
HATA EĞRİSİ, —> Tromp eğrisi.
HATA FAKTÖRÜ (Ep DEĞERİ), Lavvardan elde edilen yıkanmış kömür ve artık madde şistten numune alınarak yüzdürme deneyleri yapılır ve alınan sonuçlar hesaben birleştirilerek tuvönan kömüre ait yeni değerler bulunur. Daha sonra x ekseninde yoğunluk ve y ekseninde ayırma katsayısı aralıkları yerleştirilerek, (aşağıdan yukarı 0-100) hata dağılım eğrisi (Tromp Eğrisi) çizilir. Bu eğri üzerinde %25 ve %75 ayırma katsayısı karşıtı olan yoğunluklar farkının yarısı hata faktörü olarak tanımlanır. Örnek olarak : d75 = 1.64, d25 = 1.58 tesbit edilmişse
d75 - d25
Hata faktörü (Ep) = ——————— =
2
1,64 - 1,58 0,06
––––––––––– = –––––– = 0,03’tür.
2 2
Kömür zenginleştirmede ayırmanın hassasiyeti, Ep değerinin büyük ya da küçük olmasına bağlıdır. Ep değeri küçüldükçe ayırma daha sıhhatli sayılır. Ağır ortam siklonu, jig, havalı ayırma masası, su siklonu ile yapılan ayırmada (zenginleştirmede) elde edilen performans karşılaştırmaları (—> Şekil)tromp eğrileri olarak ve ince kömürlerin yıkanmasında kullanlılan ağır ortam siklonu, masa, spiral, su siklonu ve iki aşamalı su siklonu gibi ayırıcıların performans mukayeseleri de yaklaşık bir bilgi vermek bakımından —> Çizelgede gösterilmiştir. —> Tromp eğrisi.
HATVE, —> Vida adımı.
HAVA AYAR KAPAĞI, Hava kapılarında bulunan ve sınırlı miktardaki havanın geçmesine imkan tanıyan, sürgülü kapak. —> Hava kapısı.
HAVA, Yer atmosferini oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan renksiz kokusuz gaz karışımı. İnsan yaşamını sağlayan temiz bir havada hacim bakımından yaklaşık %21 oksijen, % 79 azot ile karbondioksit,bir miktar su buharı, toz ve eser olarak da argon, helyum, kripton, ksenon, neon, eteryum (aeterium), koronyum gibi nadir gazlar bulunur. O°C ve 760 mm civa basıncında 1 m3 kuru havanın ağırlığı 1,293 kg dır.
Temiz havadaki CO2 miktarı hacim olarak % 0,04 alınabilmekte, su buharı ise; hava sıcaklığına göre 1 m3 doymuş hava
- 10°C da 2,2 g. su buharı +20°C da 16,9 g. su buharı
± 0°C da 4,7 g. su buharı +30°C da 29,8 g. su buharı
+ 10°C da 9,1 g. su buharı +40°C da 50,9 g. su buharı ihtiva eder.
Yeraltı madenciliğinde ocağa giren taze hava, özel vasfını olduğu gibi koruyamayarak; ocakta çalışan, insan ve hayvanların solunumlarından başka ağaçların çürümesinden, kömürün yanmasından, taş ve kömür tabakalarından gaz gelmesinden, kömür tozu ve grizu patlamasından, dinamit atılmasından, dizelli motorların ekzoslarından vb. nedenlerle, bozulmaktadır. Bu itibarla ocak havasını bozan ve kirleten bu gazların havadaki oranlarını ocağa gönderilen taze ve temiz hava ile azaltmak ve dışarıya çıkararak ocak içindeki havayı solunuma uygun halde tutmak için normal ocaklarda çalışan işçi başına gazsız ocaklarda 2 m3/ da, gazlı ocaklarda 3 m3/da, hayvanlar için 10 ve 15 m3/da, mazot motorları için 200-1000m3/da. hava verilir. Havasında % 19, dan az oksijen, % 2, den çok metan % 0,5’den çok karbondioksit ve diğer tehlikeli gazlar bulunan yerlerde çalışılmaz.—> Hava kalitesi.
HAVA BENDİ, —> Havalandırma kapısı.
HAVA ÇIKIŞ BAŞYUKARISI, —> Nefeslik.
HAVA ÇIKIŞ GALERİSİ, —> Nefeslik.
HAVA ÇIKIŞ KUYUSU, —> Nefeslik.
HAVA DÖNÜŞ YOLU, —> Nefeslik.
HAVA FOTOĞRAFI, Uçak veya uydulardan çekilmiş ve yeryüzünün belirli bölümünü gösteren fotoğraflar. Bu fotoğraflardan yorum yoluyla faydalanarak harita yapılır. —> Fotoğraf ve jeolojik yorumu.
HAVA FOTOĞRAFÇILIĞI , Yeryüzeyinin ya da atmosferinin çeşitli özelliklerinin, uçak, roket, uydu gibi hava ya da uzay taşıtlarından fotoğrafının çekilmesi tekniği. Hava fotoğrafları —> Fotogrametri veya fotoyorum amacıyla çekilir. Bu nedenle, çekimler yapılacağı zaman, fotoğrafı çekilecek alan birbirine paralel şeritlere ayrılır. Her yüzeysel şerit, bir sonrakinden yaklaşık %15’lik bir parçaya taşar. Fotoğraf çekimleri ise; biri öbürünün aldığı yerin %60’lık parçasını kapsayacak biçimde yapılır.
HAVA FOTOGRAMMETRİSİ, Açık işletmelerde kullanılan bir tür fotogrammetri. Modern yersel fotogrammetri ölçümleri, elektronik bilginakil ve dijital arazi ve açık işletmede ölçümlerinin tamamlayıcı, uyumlu ve randımanlı ölçü sistemini oluşturmaktadır. Büyük açık işletmelerde yirmi beş seneden beri ölçüm problemleri bu metotla çözümlenebilmiştir.
HAVAGAZI (Jeneratör gazı) , Kızgın kömür üzerine, yalnız hava üflemesiyle elde edilen gaz karışımı. İdeal havagazında %35 CO ve %65 N2 bulunur ve bunun için teorik gazlaştırma verimi %70’tir. Koktan elde edilen tipik havagazının bileşimi %12 H2, %28 CO, %0,5 CH4, %54,5 N2 ve linyitten elde edilen gaz karışımının bileşimi ise %15 H2, %27 CO, % 2 CH4, %7 CO2, %49 N2’tur.
HAVA GEÇİDİ, İki hava yolunun kesiştiği kavşak yerinde hava akımlarının birbirine karışmaması için, hava yollarından birinin diğeri üzerinden geçirilme düzeni.
HAVA GİRİŞ KUYUSU, Kapalı işletmeye (yeraltı işletmesine) havanın girdiği kuyu.
HAVA KALİTESİ, İnsan ve çevresi üzerine etki eden hava kirliliğinin görtergesi. Bu gösterge çevre havasında mevcut hava kirleticilerin artan veya azalan miktarları ile değişir.
Hava kalitesi; a) Havanın birim hacminde bulunan hava kirleticisinin kütlesi olup birimi g/m3, mg/m3 veya µg/m3 dür. Buna kütle konsantrasyonu denir. b) Birim zamanda örtülen birim yüzeyde tozun kütlesi olup g/m2 gün, mg/m2 gün ve µg/m2 gün birimleri ile verilir. Buna çöken tozlar için konsantrasyon denir. c) Havanın milyon hacmindeki kirleticinin hacmi olup birimi ppm (parts per million) olarak verilir. Buna hacim konsantrasyonu denir.
Yeraltı madenciliğinde ocak havasında bulunan tozlar (Toz sayısı/cm3 olarak) —> “Konimetre”lerle örnek alınıp mikroskop altında tozlar sayılmak suretiyle, (mg/m3 olarak) optik ölçü esasına dayanan —>” Tindolometre”lerle ölçü yapılmak suretiyle, ocak havasının ihtiva ettiği yanıcı, patlayıcı ve zehirleyici gazlar da (CO, CO2, CH4, H2S, SO2 vb. gazlar) emniyet lambası, özel dedektörler ve —> Orsat apareyi gibi cihazlar kullanılarak hacim bakımından (% olarak) tesbit edilir. Ocak havasının ısı durumu da hava kalitesini etkiler —> Jeo termal gradyen, Adyabatik kompresyon ısısı. Ayrıca maden ocaklarında oksidasyon dolayısı ile de ocak havasının ısısı yükselir. Ocak havasının sıcaklığını azaltmak için gerekli tedbirler (—> Ocak İklimi) ve ocakta intişar eden metan ve karbonmonoksit gibi gazların erken uyarı sistemleri ile anında yerinde veya erken uyarı istasyonunda uzaktan tesbiti yapılarak ocak yangınları ve infilakları önlemek için gerekli tedbirler de alınmaktadır. —> Hava, Riken Gaz Dedektörü, MSA Metan Dedektörü. —> Çizelge.
HAVA KAPISI, Üstünde sürgü ayarı ile istenilen miktarda taze hava geçirilmesini sağlayacak penceresi bulunan kapı. Hava kapıları genellikle —> Uyum bölmesi, teşkil etmek için çift yapılır.
HAVA KİRLETİCİLERİ, Havanın tabii bileşimini değiştiren is,duman,toz,gaz,buhar ve aerosol halindeki kimyasal maddeler. Maden ocaklarında ocak havasını kirleten kömür,taş,silis vb. tozlar. —> Hava Kalitesi, Emisyon, Kirli hava.
HAVA KÖPRÜSÜ, 1) Ocak havalandırma sistemi içerisinde, bir yoldan giden havanın diğer bir hava akımına karışmaksızın kendi normal akımı istikametinde gitmesini sağlayan, galeri üst geçidi. 2) By-pass galeri. 3) Krosing. —> Şekil.
HAVA KROSİNGİ, —> Hava geçidi.
HAVA NUMUNESİ ALMA, —> Numune.
HAVA ŞOKU, —> Titreşim ve hava şoku.
HAVAİ HAT, 1) Maden işletmelerinde üretilen kömür veya cevherin, pilonlarla askıya alınmış çelik askı halatları üzerinden, roleli (makaralı) kovalarda taşınmasını sağlamak için kurulan sistem. Bu sistemde kovaların hareketi, çekici halat vasıtası ile sağlanır. İnsan taşımacılığında kullanılan havai hatta ise teleferik denir. 2) Hava hattı. Kuvvetli akım iletimini sağlayan mesnet noktaları - direkler ve bunların temelleri, yer üstünde çekilmiş iletkenler, iletken donanımları, izolatörler, izolatör bağlantı elemanları ve topraklamalardan oluşan tesisin tümü.
HAVALANDIRMA, 1) Vantilasyon. 2) Bir ocakta çalışanların can ve iş emniyetini sağlamak ve sağlığını korumak amacıyla yer altındaki işyerlerine yeterli hava akımının planlı bir şekilde verilmesi. Maden ocakları gelişme durumları ve şartlarına göre iki şekilde havalandırılır. Bunlardan birini tabii vantilasyonla, diğerini de mekanik vantilasyonla havalandırılan ocaklar teşkil eder. Ocağa istenildiği kadar bol hava sevk etmek ancak mekanik vantilasyonla (üfleyici vantilatörler veya emici aspiratörlerle) mümkün olur. Tabii vantilasyon; atmosferik şartlara göre ocak içinde hava akımını sağladığı için ; ocak içinde yazın yukarıdan aşağı, kışın da aşağıdan yukarı bir hava akımı sağlar. Tabii vantilasyonun şartlara göre yön değiştirmesi mekanik vantilasyonu da faydalı veya zararlı yönde etkiler. —> Şekil.
hn= Ocağa giren havanın tabii depresyonu kg/m2
D1 ve D2 = Ocak ağzında hava yoğunluğu kg/m3
H= İki ocak ağzı arasında kot farkı, m
hn = H(D2-D1)
Q
Denk ocak açıklığı s = 0.38 ———
šhn
HAVALANDIRMA KAPISI, 1) Hava akımını yönlendirmek veya bölmek için galerilere özel olarak yapılan kapı. Bu kapılar genellikle peşpeşe çift olarak yapılır. Demiryolu nakliyatı olan yollarda iki kapı arasında bir hava bendi teşkil edecek şekilde bir katarı rahat alacak mesafe bırakılır. 2) Hava kapısı. —> Çift kapı.
HAVALANDIRMA MODELİ, Havalandırma şebekesini ohm kanunu prensiplerinden faydalanılarak model olarak gösteren ve havalandırma hesaplarının kolay yapılmasına yarayacak şekilde hazırlanan sistem.
HAVALANDIRMA PERDESİ, Hava geçmesi istenmeyen galerilerin galeriyi kapatacak şekilde kanaviçe (çuval bezi), kapak tahtası vb. elde bulunan malzeme ile kapatılması.
HAVALELİ KAPASİTE, Bir taşıt aracının taşıma kasanının —> Silme kapasitesini aşan yığın halinde en büyük yükleme hacmi.
HAVALI AYIRMA MASASI , Kömür veya cevherin zenginleştirilmesi için yeterli suyun bulunmadığı yerlerde veya su ile temasta dağılan malzemenin zenginleştirilmesinde hava ile çalıştırılan ayırma sistemi, —> Şekil.
Havalı ayırma yöntemlerinde kömürün şistten ayrılması, hidrolik ayırma yöntemlerinde olduğu gibi (—> Jig) yoğunluk farkı esasına dayanmaktadır. Havalı masalar çıtalı ve çıtasız olmak üzere iki tipte imal edilmektedir. 150x300 cm boyutlu çıtalı havalı masalarda 6,4x1,6 mm boyutlu kömür beslemesine karşın 20 t/h kapasiteye ulaşılmaktadır. —> Kömür yıkama yöntemleri.
HAVALI SONDAJ, Devridaimde sıvı yerine basınçlı hava kullanılması suretiyle yapılan sondaj.
HAVA YASTIĞI, Basınçlı hava ile şişirilmek suretiyle domuzdamı yerine kullanılan tahkimat aracı.
HAVA YOLU, Genellikle havalandırma için kullanılan galeri.
HAVE, 1) Alına paralel sarma kullanılarak çalışılan uzun ayaklarda iki sarma ekseni arasında, kömür alnına dik olan mesafe. 2) Alına dik sarma kullanılan ayaklarda bir sarma boyu. 3) Madeni tahkimat kullanılan ayaklarda bir sarma atak suretiyle yapılan ilerleme. Bu mesafe, diğer bir deyişle uzun ayakta klasik usulde bir üretim vardiyasında yapılması gereken (asgari) bir adım ilerlemedir. Mekanize ayaklarda have 1,25 m’dir. —> Muvakkat tahkimat.
HAVÖZ, 1) Ayak veya galeride serbest yüzey elde etmek için kazı işlerinde (—> Abataj) kullanılan kesici makine. 2) —> Potkabaç makinesi. 3) Dişli testere makinesi.
HAVUZ, 1) Madenlerdeki yeraltı sularının tulumba ile basılmak üzere genellikle anakuyu veya vinç dibinde biriktirildiği galeri şeklindeki yeraltı imalatı. 2) Sondaj yapılan nokta civarında devridaim suyu veya çamurunun tekrar devridaime sokulmak üzere toplandığı çukur.
HAVUZ LİÇİ, —> Siyanür liçi ile altın üretimi.
HAVZA, 1) Maden bulunması ihtimali olan veya maden bulunan yerlerin (sahaların) tümü. 2) Maden bölgesi. 3) Dağ ya da tepelerde sınırlandırılmış, suları aynı denize, göle ya da ırmağa akan ve su bölümü hattı içinde kalan kara bölgesi.
HAVZA’İ FAHMİYE, —> Teskere-i saniye.
HAZIRLIK, —> Büyük hazırlık. Amenajman. Developman.
HAZIRLIK FAKTÖRÜ, 1000 t satılabilir kömür elde edebilmek için gerekli olan ve metre birimiyle ifade edilen galeri ilerlemesi veya m3 birimiyle ifade edilen galeri kazı hacmi.
HAZNE KAYAÇ, (Wentworth diyagramı) Kayaç kırıntılarının tekrar kayalaşması suretiyle oluşan veya tektonik etkilerle kırılıp çatlaklar meydana getirmiş ve bu haliyle sıvı depolanmasına uygun poröz kayaç. Bu kayaçlar, elemanlarının mineralojik ve petrografik nitelikleri, tane boyutları, taneler arası hamur (matriks) ve çimento miktar ve çeşitlerine göre değişik karakterde olabilirler Wentworth bunları sınıflandırmıştır. —> Tablo.
HAZNELEŞTİRME, 1) Lağım deliklerine daha fazla patlayıcı madde koyabilmek için, deliklerin uç kısımlarının balon şeklinde genişletilmesi. 2) Balonlaştırma.
HEBER BOSCH YÖNTEMİ, —> Amonyak.
HEDGİNG, 1) Finansal bir kayba karşı koruma vasıtası. 2) Olasılı zararları telâfi etmek için önlem almak. 3) Maden ticaretinde, ileride oluşabilecek bir pazarda riski azaltmak için karşı tedbir almak. Hedging yapılamadığı durumlarda ürünün satış potansiyeli fiyat değişimleri ile etkilenme riski taşır.
HEİM KURALI, Yeraltında ve fazla derinliklerde bütün yönlerdeki gerilmelerin eşit olma gayreti içinde olmaları yani bütün gerilmelerin zamanla eşitlenmiş (x=y=z) ve örneğin hidrostatik gerilme haline dönmüş olacağı.
HELEZON, —> Desantör.
HELEZONLU MATKAP, Yumuşak kayaçları delmede kullanılan, üzeri uzun hatveli vida şeklinde yivli, deldiği delikteki kırıntıları delik ağzına nakleden çelik matkap.
HELİSEL BORU NAKLİYATI, Bir çelik mil üzerine helisel (spiral) şekilde hazırlanarak kaynak yapılmış bir düzenin çelik bir boru içine yerleştirilmesi suretiyle elde edilen nakil aracı.
Boru içine yerleştirilmiş spiralli milin döndürülmesi suretiyle düzenin içine verilen taneli malzemeyi boru ekseni doğrultusunda hareket ettirmek suretiyle taşıma. —> Şekil. Spiral taşıyıcı, Desansör spiral sistem.
HELİSEL (SPİRAL) BURGU, Yumuşak arazinin veya sert olmayan kömürün delinmesinde kullanılan ve etrafında helisel spiral çıkıntıları bulunan burgu türü. —> Şekil, Burgu, Matkap, Matkap çubuğu, Jakbit, Kuron, Uç.
HELİSEL DESANSÖR, —> Desansör.
HERKİMER ELMASLARI, —> Kuars (SiO2)
HERON ALAN HESABI, Bir arazi parçasının, ölçülen değerler kullanılarak ve üçgenlere bölünerek hesaplanması. Bulunan üçgenlerin kenar uzunlukları ölçülür. Her üçgenin alanı (f), Heron formülü olan f= šS (s-a) (s-b) (s-c) ile hesaplanır. Burada a,b,c, üçgenin kenar uzunluklarını ifade eder ise S= (a+b+c): 2 olarak hesaplanır. (f) alanları toplandıktan sonra da; (F) arazi parçası elde edilir. (F= İ f).
HETEROJEN, 1) Yapısı, özellikleri vb. yönünden aynı türde ve tek fazda olmayan, özellikleri kesikli olarak değişen cisimlerin hali (gayrimütecanis). 2) Ayrı cinsten, bağdaşmamış, karışmamış.
HEYELAN, 1) Açık işletmelerde veya arazide yüksek eğim, su, kayaçta bulunan killi maddeler, tabakaların meyli ve depremlerin etkisi ile, dengede bulunan bir kitlenin bir bölümünün ana kitleden koparak kayması veya ayrılması şeklinde kendini gösteren olay. Bu yer değiştirme yalnız toprak tabakasını etkiliyorsa buna toprak kayması denir. Heyelânlar kayma yüzeylerinin teşekkül ediş şekillerine göre dairesel (eğrisel) kayma, düzlemsel kayma, kama kayması ve devrilme kayması şeklinde olur. 2) Göçme. —> Kayma-, Sürünme-, Akma şeklinde heyelân, Devrilme şeklinde kayma.
HISMELT YÖNTEMİ, Her türlü demir cevheri ve her türlü kömürü işleyebilecek bir teknolojiyi bulmaya çalışan, pilot tesis kurma aşamasındaki, alternatif bir demir-çelik üretim yöntemi.
HIŞIRTAŞI, —> Pomza taşı.
HIZAR TESİSİ, 1) Maden direkleri, kereste, kama, tahta vb. ahşap malzemeyi istenilen boyutlarda ve şekillerde hazırlamak (kesip biçmek) için kurulan bıçkı atölyesi. 2) Katrak.
HIZLI FİTİL, 1) İçine hızlı yanıcı madde doldurulmuş, çok hızlı yanan fitil. 2) —> İnfilaklı fitil. 3) Primakort.
HİDROBORASİT (Ca Mg6 O11. 6H2O), Bir merkezden ışınsal ve iğne şeklindeki kristallerin rasgele yönlenmiş ve birbirini kesen kümeler halinde bulunan bir bor minerali. Lifli bir dokuya sahip olup, B2O3 içeriği % 50,5’tir. Beyaz renkte, bazen içersindeki impüritelere bağlı olarak sarı ve kırmızı renklerde (arsenik minerallerine göre değişir), kolemanit, üleksit, probertit, tunalit ile birlikte bulunur. Türkiye’de en çok, Emet, Doğanlar, İğdeköy yörelerinde ve Kestelekte oluşmuştur.
HİDROGRAFİ , 1) Bir bölgedeki yeraltı ve yerüstü sularının durumunu inceleyen bilim. 2) Bir ülkenin durgun ve akarsularının bütünü. 3) Deniz ve nehir diplerinin planını çıkarmayı amaçlayan su altı topografyası.
HİDROJEL, Bir oksitleyici, bir nitrat ve bir indirgeyiciden oluşturularak elde edilen ve bir endüstriyel patlayıcı madde niteliği taşıyan karışım (harç). Bu harç “ Slurry “ olarak da isimlendirilir. Jelantinleyici ve dengeleyici ürünler de kezâ, kıvam sağlamak ve muhtemel harici suyun bünyeye nufuz etmesini önlemek için katılır. Bu nedenle hidrojeller istisnai bir şekilde rutubete ve deliklerdeki suya mukavimdir. Hidrojeller genellikle darbelerden ve subsonik dalgalardan etkilenmez. Dumanları az zehirlidir. Yüksek güce sahiptir; dökme olarak kullanılabilir ve mekanik araçlarla doldurula-bilirler. —> Slari.
HİDROJEN (H), Suyun bileşiminde yer alan renksiz, kokusuz, tatsız ve yanıcı gaz madde. Atom numarası 1, atom ağırlığı 1,00797, erime noktası-259,2°C, kaynama noktası -252,8°C, O°C ve 760mm civa basıncı altında yoğunluğu 0,08987 kg/m3, havaya göre yoğunluğu 0,07 kg/m3 olan kimyasal element.
Hidrojen, karbonla ve başka elementlerle yaptığı bileşikler hâlinde bütün hayvansal ve bitkisel maddelerde, ayrıca kömürde ve petrolde bulunur. % 71,4 hava ve % 28,6 hidrojen karışımı en kuvvetli patlama oranını gösterir.
Hidrojene taşkömürü maden ocaklarında nadiren, rastlanır. Diğer bazı mineral yataklarında ise; daha sık rastlanmaktadır. Hidrojen genel olarak kömür ocaklarında damar yangınlarında yanan karbon zerrelerinin su buharına etkisi ile meydana gelmekte veya bu yangın neticesi çıkan uçucu maddeler arasında bulunmaktadır. Mineral yataklarında daha ziyade metan ve azot ile beraber çıkan hidrojen, bazı hallerde nisbeten hafif tesirli patmalara da sebep olabilmektedir. Bu gaz özellikle grizuya nisbetle daha kolay tutuşma ve yanma özelliği gösterdiğinden, ocaklarda kullanılan çift kafesli emniyet lambaları dahi, bunun için bir emniyet göstermez. Teneffüs edildiği takdirde ciğerlere azot gibi herhangi bir etkisi olmaz.
Hidrojen doğada üç kararlı izotopunun bileşimi halinde bulunur. Bunlardan; hidrojen -1 (Protyum; çekirdeğinde yalnızca bir proton bulunan ve atom ağırlığı yaklaşık 1 olan hidrojen izotopu, olağan hidrojen hemen hemen tümüyle % 99,985 protyumdan oluşur.); hidrojen -2 (döteryum=ağır hidrojen; ağırlığı yaklaşık 2 olan izotopu, doğal hidrojen bileşiklerinde binde 0,14-0,15 oranında bulunan kararlı atom); hidrojen -3 (trityum, ağırlığı yaklaşık olarak 3 olan, radyoaktif ve yarı ömrü 12,26 yıl olan izotopu). Trityumun radyoaktif özelliğinden yararlanılarak yeraltı sularının yaş tayini yapılabilmektedir. Trityum kimyasal tepkimelerde izleyici izotop olarak sık kullanılmaz. Döteryum ile trityum arasındaki çekirdek tepkimeleri termonükleer silahlarda enerji kaynağı olarak kullanılmıştır.
HİDROJENASYON, Kömürün termik olarak reaktif parçalara ayrılması. Son denemelerde % 86,5 karbon içeren 100 gr kömür üzerinde 325½C sıcaklıkta 400 atmosfer basınç altında tetralin ve kalay klorür tipi katalizörlerin varlığında 40 gr hekzan, 18 gr etan, 45 gr kalıntı; kalıntının tekrar hidrojenasyonunda 14 gr hekzan, 5,5 gr eter, 11 gr benzen ve 18 gr kalıntı elde edilmiştir. Hidrojenasyon petrole karşı bir alternatiftir.
HİDROKSİL, OH- iyonu. Bazları oluşturan iyon.
HİDROKS YÖNTEMİ, Lağım deliğine yerleştirilen çelik bir kovan içinde kimyasal tepkimeyle oluşan yüksek basınçlı gazlar etkisiyle patlatma yöntemi.
HİDROMETALURJİ, 1) Oksitli cevherlerin yaş prosesle redüksiyonu ve bu yolla metal elde edilmesi. 2) Cevherden metal elde edilmesinde metalin sulu bir tuz çözeltisinin kullanılmasına dayalı metalurji işlemi. İşlemin başlıca aşamaları, metalin veya metal bileşiğinin, çoğunlukla başka kimyasal çözücülerle birlikte suda çözündürülmesi (—> Liçing); artıkların ayıklanması ve çözeltinin araştırılması ve metalin ya da arı bileşiklerinden birinin çözeltiden, kimyasal veya elektrolitik yöntemlerle çökeltilerek elde edilmesinden oluşur.—> Özütleme, Elektrometalurji.
Altın ve gümüşün yanı sıra bakır ve çinkonun önemli bir bölümü de hidrometalurjiye dayalı olarak üretilmektedir.
HİDROKİNETİK TRANSMİSYON, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROLİK AKTARMA, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROLİK AYIRMA YÖNTEMİ, —> Jig, Kömür yıkama yöntemi.
HİDROLİK BAĞLAYICI, Su ile tepkimesin-de sertleşerek etrafındaki maddeleri birbirine yapıştırma özelliğine sahip malzemelere verilen ad.
HİDROLİK DİREK, İç içe geçmiş iki veya üç parçalı silindirlerin içine bir ventil üzerinden hidrolik sıvı (emülsiyon) vermek suretiyle ayaklarda tavanın kontrollu olarak tahkimine yarayan tahkimat malzemesi. Bunlar münferit direk olarak veya yürüyen tahkimatta iki-üç veya dört adedi bir tahkimat ünitesi teşkil etmekte kullanılır.
HİDROLİK DOLGU, —> Hidrolik ramble.
HİDROLİK EŞDEĞERLİLİK, Akış halindeki suyun içerdiği minerallerin çökelmesini belirleyen boyut-yoğunluk ilişkisi. Farklı boyut ve yoğunluktaki iki parçacık, belirli koşullar altında aynı zamanda çökeliyorsa, bunlar hidrolik bakımdan eşdeğer olarak kabul edilir. Bu duruma göre küçük parçacığın yoğunluğu büyük parçacığa nazaran daha fazladır. Bu nedenle, kaba taneli parçacıkları içeren tortul çökeller ile ince parçacıklar halindeki ağır mineralleri bir arada bulmak mümkündür.
HİDROLİK İŞLETME, 1) Dekapaj (kazı) işi hidrolik jetle tazyikli su püskürtmek suretiyle yapılan açık işletme. 2) Kazı işi dreçlerle (kovalı bager), su altında yapılan açık işletme.
HİDROLİK JET, 1) Yüksek basınçlı su (200-250 Kg/cm3) (4-6 m3/h) püskürtmek suretiyle Kazı yapmaya yarayan maden makinesi. 2) Hidrolik monitör.
HİDROLİK KAVRAMA, Üzerine kanatlı çark yerleştirilmiş bir giriş (devindirici) mili ile bunun karşısında yer alan ve üzerine benzer kanatlar yerleştirilmiş bir çıkış (devindirilen) milinden oluşan, içi sıvı-çoğunlukla da yağ-dolu bir karterin içine yerleştirilmiş kanatlı çark ve türbin. —> Şekil. Normal yük koşullarında çıkış milinin hızı, giriş milinin hızından yaklaşık %3 daha azdır. Kanatlı çark ile türbin arasında mekanik bağlantı bulunmadığından, hidrolik kavramalar titreşim ve darbeleri çıkış miline iletmez. Hidrostatik türden, —> Hidrolik transmisyonlar olan hidrolik pompalar ve motorlar, takım tezgâhlarında, maden makinelerinde (zincirli konveyörde elektrik motorundan çekici tambura güç iletmede), tarım makinelerinde ve baskı makinesi preslerinde yaygın olarak, kullanılır. Bu düzeneklerde, aralarında borularla bağlantı kurulan motorlar ve pompalar, birbirlerinden uzak yerlere de yerleştirilebilir. Hidrolik kavramaya turbo kaplin de denir.
HİDROLİK KAZI, —> Hidrolik işletme. —> Şekil.
HİDROLİK KESİT, Hidrolik taşıma yapılan bir boru şebekesinde; malzeme ve suyun verildiği (A noktası) huni ile malzeme ve suyun borudan çıktığı nokta (B) arasında bulunan; kuyu, galeri, desandri vb. yerlere döşenmiş olan borular ve dirseklerdeki (sürtünme) yük kayıpları da dikkate alınarak tesbit edilen eşdeğer boru uzunluklarına göre çizilen A’B’ profili. Hidrolik kesitteki A’ ve B’ noktalarını birleştiren doğruya “yük hattı”, yük hattının (A’ B’ doğru parçasının) yatay düzlemle yaptığı açıya da “hidrolik meyil açısı” denir. Yük hattının hidrolik profili kesmesi halinde şebekeden gravitasyonsuz taşıma yapmak imkansızdır. Bu takdirde hidrolik meyli artırmak için ya malzeme ve sıvıyı daha yüksekten vermek veya ara istasyonlara tulumbalar kurarak taşınan sıvı veya sıvıkatı karışımına irtifa kazandırmak gerekir.
HİDROLİK MEYİL, —> Hidrolik kesit.
HİDROLİK MONİTÖR, —> Hidrolik jet.
HİDROLİK NAKLİYAT, —> Hidrolik taşıma, Hidrolik vinç.
HİDROLİK PRES, Bir silindir ile bu silindirin içinde hareket eden ve kapalı bir bölmedeki sıvı üzerinde kuvvet uygulayan bir pistondan oluşan pres (sıkıştırma düzeni). Pistonun etkilediği sıvı kuvveti, sabit bir örsün ya da baskı levhasının üzerine iletilir. Sıvı, silindire bir pompa ile basılır. Hidrolik presler sanayide metallerin biçimlendirilmesinde ve büyük kuvvetler gerektiren diğer işlemlerde yaygın olarak kullanılır.
Madencilikte hidrolik presler demir bağların imalinde, deforme olması veya başka bir nedenle sökülmüş madeni tahkimatın tekrar kullanılabilecek duruma getirilmesinde, araba iticileri vb. maden makinelerinde hidrolik pres sistemiyle çalışan hidrolik silindirler; patlayıcı gaz ortamında elektrik enerjisinin kullanılmadığı yerlerde ise presler veya silindirler basınçlı hava ile çalıştırılacak şekilde imal edilerek kullanılır.
HİDROLİK RAMBLE, 1) Dolgu malzeme-sinin su ile karıştırılarak, madeni alınmış yerlere verilmesi suretiyle yapılan dolgu sistemi. 2) Hidrolik dolgu.
HİDROLİK SANTRALLAR, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri.
HİDROLİK SIVI, Madencilikte kuvvet ve güç iletmek üzere hidrolik yağ yerine kullanılan yangına karşı emniyetli su-yağ emülsiyonu.
HİDROLİK TAŞIMA, İçinden herhangi bir debide sıvı geçen boru veya kanalın belirli bir katı-sıvı oranı dikkate alınarak, katı madde ile beslenmesi suretiyle katı maddelerin bir yerden bir yere veya bir kattan başka bir kata (aşağı veya yukarı) taşınması. Hidrolik taşımada sıvının hareketi tulumbalarla sağlandığı gibi, hidrolik meyil müsait olduğu takdirde graviteden de yararlanılır. Şlam vb. su-katı madde karışımlarının boru ile taşınmasında şlam tulumbası veya membranlı tulumbalar kullanılır. Hidrolik meyil petrol, su vb. sıvıların uzak mesafelere boru ile naklinde de dikkate alınır. Hidrolik taşıma için tesis edilen boru hattına “pipeline” denir. —> Hidrolik vinç.
HİDROLİK TRANSMİSYON (HİDROLİK AKTARMA), Bir sıvının yardımı ile doğrusal hareketi ve doğrusal kuvveti ya da dönme hareketini ve dönme kuvvetini (moment) iletmekte ve uyarlamakta kullanılan aktarma düzeneği.
Başlıca iki tip hidrolik enerji aktarma düzeneği vardır. Bunlardan hidrokinetik transmisyon sisteminde (örneğin hidrolik kavramalarda ve hidrolik moment (tork) değiştiricilerinde) sıvının kinetik enerjisinden; hidrostatik transmisyon sisteminde ise sıvının basınç enerjisinden yararlanılır.
Madencilikte hidrolik güç aktarma, elektrikle çalışan zincirli konveyörlerde hareket tamburu ile elektrik motoru arasında, petrol ve diğer sondaj makinelerinde motorla tiji döndüren tabla arasında, ana vantilatör motor-pervane arasında vb. yerlerde kullanılır.
HİDROLİK TULUMBA, Hidrolik direklerin ve yürüyen tahkimatın ihtiyacı olan hidrolik sıvıyı hortumlar vasıtasıyla, direklerin hidrolik sıvı boşluğuna basmak üzere uygun bir yere kurulmuş ünite.
HİDROLİK VİNÇ, Bilhassa ABD ve Sovyetler Birliğinde kömür üretiminin “—> Hidromekanik Kazı” yöntemiyle yapıldığı yeraltı işletmelerinde kazılan kömürlerin “ —> Hidrolik Taşıma” suretiyle kuyu dibine getirilip oradan da yeryüzüne çıkarılması için kullanılan “—> “İhraç sistemi” yani “ —> İhraç vinci “ (Hydro-Hoist).
Hidrolik vinç kullanılarak yapılan hidrolik taşımada pompalama sistemi iki esas prensibe dayandırılmaktadır. (Şekil 1.,2. ve 3.) bunlardan biri vasıtasız pompalama; (Nakledilecek kömür,kum vb. malzeme su ile birlikte tulumbaya verilerek pompalanır). Bu sistemde kömür karışım oranı ağırlık bakımından % 12, hacim olarak da % 8 civarında olup malzemenin tane büyüklüğü kömürde 80 mm ye kadar olabilmektedir. Diğeri ise; vasıtalı pompalama sistemidir. Bu sistemde taşınacak malzeme tulumbanın yüksek tazyik (“çıkış”) borusuna verilerek pompalanır. Burada vasıtasız pompalamada olduğu gibi taşınacak malzemenin tane büyüklüğü, tulumba ile ilgili olmayıp tamamen boru çapı ve borudaki su hızına tabidir. Tecrübeler 1,3-1,6 gr/cm3 yoğunluk ve 50-65mm tane büyüklüğünde taş kömürü ve antrasitin dikey boru içinde 2,5 m/ sa. sür’atle rahat pompalandığını göstermiştir. Bu sisteme malzeme verilmesi de (—> Şekil) malzeme depolarını dik ve yatay düzenlemek suretiyle yapılmakta ve yeraltında yeterli su olmadığı takdirde tulumba yeryüzüne kurularak kuyu içine biri giriş ve diğeri de taşıma borusu şeklinde çift boru döşenmek suretiyle yapılmaktadır. Aynı sistem yeryüzünde kömür, kum, çakıl vb. malzeme taşımada; kömür veya malzeme payplayn’ı olarak da tesis edilmektedir.
HİDROMEKANİK KAZI, Bir su püskürtücü yardımıyla 80-100 bar tazyik altında, kömürü veya madeni gevşeterek kazı yapılması. Şimdiye kadar yeraltı kömür madenciliği de hidromekanik kazı metodu, arakatlı göçertmeli ve oda topuk işletme metotlarında uygulanma alanı bulmuştur.
HİDROMETALURJİ, 1) Oksitli cevherlerin yaş prosesle redüksiyonu ve bu yolla metal elde edilmesi. 2) Cevherden metal elde edilmesinde (çıkarmada), metalin sulu bir tuz çözeltisinin kullanılmasına dayalı metalurji işlemi. İşlemin başlıca aşamaları, metalin veya metal bileşiğinin, çoğunlukla başka kimyasal çözücülerle birlikte suda çözündürülmesi (—> Liçing); artıkların ayıklanması ve çözeltinin araştırılması ve metalin ya da arı bileşiklerinden birinin çözeltiden, kimyasal veya elektrolitik yöntemlerle çökeltilerek elde edilmesinden oluşur. —> Özütleme, Elektromelaturji.
Altın ve gümüşün yanı sıra bakır ve çinkonun önemli bir bölümü de hidrometalurjiye dayalı olarak üretilmektedir.
HİDROMETAZOMATOZ, Hidrotermal eriyikler ile yantaş arasında madde mübadelesi sonucu meydana gelen olay.
HİDROSİKLON, —> Siklon.
HİDROSTATİK BASINÇ, 1) Sondaj sıvısının muayyen bir derinlikte temas ettiği birim yüzeydeki statik basınç. 2) Bir sıvı sütununun bulunduğu ortama yaptığı basınç.
HİDROSTATİK DÜZEY, Yeraltında su geçirmez bir tabaka üzerinde oluşan su düzeyi.
HİDROSTATİK TRANSMİSYON, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROTERMAL MADEN YATAKLARI, Arz kabuğu içine sokulmuş bir magma parçası olan intruzif kütlenin soğuyup normal kristalleşerek katılaşması sırasında (pegmatitik fazdan sonra) hidrotermal fazda su ve uçucu madde bakımından zenginleşmiş bakiye eriyiklerin; (intrüsif kütleden) çeşitli uzaklıklarda ve düşük sıcaklıklarda (400½C’in altında) oluşturduğu maden yatakları. Hidrotermal maden yatakları teşekkül sıcaklıklarına göre katatermal - (300½-400½C), mesotermal- (200½-300½C), epitermal - (100½-200½C) ve teletermal - (- 100½C) maden yatakları diye isimlendirilir. Hidrotermal cevher yatakları, cevher cinslerine göre de; altın ve gümüş oluşumu, bakır ve pirit oluşumu, kurşun-gümüş-çinko oluşumu, gümüş-kobalt-nikel-bizmut-uranyum oluşumu, antimuan-civa-arsen-selen oluşumu, oksidik demir-magnezyum-mangan oluşumu, cevhersiz oluşum diye tanımlanır.
HİDROTERMAL METAMORFOZ, —> Kontak metamorfoz.
HİGROMETRE, 1) Havanın nem (rutubet) derecesini (oranını) ölçmeye yarayan aygıt. 2) Nem, rutubet ölçer.
HİPOSANTR, 1) Depremin yer içinde başladığı nokta. 2) Deprem ocağı. 3) Ocak. —> Deprem odak (ocak) derinliği.
HİZMET MARKALARI, —> Patent.
HOBEL, —> Kazı (kömür) rendesi.
HOBEL İŞLETMECİLİĞİ, Zincirli konve-yörle birlikte çalışan —> Hobelgerecinin kullanılması. 1. Standart hobel işletmeciliğinde, hobelin ve taşıma aracının hızları sabit olup, hobelin hızı taşıma aracı hızından daha düşüktür. 2. Kombine hobel işletmeciliğinde, hobel konveyöre nazaran üst taban yoluna doğru daha hızlı, alt taban yoluna doğru daha yavaş hareket eder. Zincirli konveyör hızı sabit olup, en uygun teorik durumda teorik olarak hobelin üst taban yoluna doğru hareketinde sahip olduğu hıza eşittir. 3. Geçmeli hobel işletmeciliğinde hobelin ve konveyörün hızları sabittir. Ancak hobel hızı, konveyör hızından iki veya üç kat fazladır.
HOMOJEN, 1) Yapısı ve özellikleri bakımından aynı türde, tek fazda ve özellikleri değişmeyen cisimlerin hali (mütecanis). 2) Bir cinsten olan, tek çeşitli, bir örnek, tek türlü, bağdaşık.
HONİGMAN METODU, Az miktarda su geçiren formasyonlarda kademeli geniş çaplı sondaj yapma şeklinde uygulanan kuyu kazı metodu. Bu maksatla kuyu, birkaç kademe olarak ve döner tabla şeklindeki takımlarla nihai çapa getirilecek şekilde kazılır. Kuyu cidarı, yoğunluğu arttırılmış çamurlu su ile yıkanır ve böylece cidardan gelen hidrostatik su basıncı dengelenmiş olur.
HOOK KANUNU, Bir malzemeye kuvvet tatbik edildiğinde malzemedeki deformasyon (elastik alanda) tatbik edilen kuvvetle orantılıdır ( = . , yani = uzama, = uzama sayısı, = kuvvet) şeklinde ifade edilebilen mekanik-mukavemetin temel kanunlarından biri. Tatbik edilen kuvvet malzemede kalıcı bir deformasyon husule getirmişse Hook kanununun geçerli olduğu (O, P noktaları arası) alanın dışına çıkılmış demektir. 1/’ya E = Elastisite modülü denir. —> Çekme deneyi.
HORST, Her iki tarafı faylarla çökmüş veya çevresine göre yükselmiş arazi kitlesi. —> Graben.
HORTUM, 1) Basınçlı hava veya basınçlı su ile çalışan makine veya teçhizatın ana şebekeye bağlanmasında ya da boru yerine kullanılmak üzere kauçuk bez, plastik vb. malzemeden imal edilen esnek boru. 2) Hava ya da suyun hızla dönüp sütun biçiminde yükselmesi ile oluşan meteorolojik olay.
HUY, Maden (taş) kömürü.
HÜKÜMETİ SENİYE, Devlet.
HAFİF PATLAYICI MADDE, Kapalı hacimde yavaş yavaş gaz haline geçerek iticilik ve gevşeticilik özelliği gösteren patlayıcı madde. Bu patlayıcı maddenin yanarak gaz haline geçmesine deflagrasyon denir. Kara barut bir hafif patlayıcı maddedir.
Sponsorlu Bağlantılar
HAFİF SODA KÜLÜ, Dökme yoğunluğu 0,51-0,62 gr/cm3 arasında değişen —> Soda külü. Bu ürün ince taneli olup serbest akışkanlığı azdır. Düşük ısılarda çabuk çözünme özelliğinden dolayı deterjan sanayiinde ve kimyasalların üretiminde kullanılır.
HAFRİYAT, 1) Madencilikte cevher, mineral, kömür ya da kayacı yatak içinden koparma ve bütün buna bağlı olarak yapılan delik delme ve bu delikleri doldurarak ateşleme yapmak suretiyle yapılan kazı işleminin tümü. 2) Araştırma yapmak amacıyla toprağı kazma. 3) Mimarlık ve güzel sanatlarda çok derin olmayan yarıklar açarak yapılan tezyinat türü. 4) Bayındırlık işlerinde, toprakta yatay ve düşey yarıklar açıp bu yarıklar arasında kalan toprak parçasını kamalar yardımı ile kaldırarak yapılan toprak düzenleme yöntemi. 5) Kazı.
HARİTA ALTLIĞI, Plastikten (PVC bazlı) yapılan 0,040mm, 0,70 mm, 0,100 mm, 0,125mm, 0,150 mm, 0,250 mm kalınlığında olan; harita ve plân çizimi için kullanılan bir veya iki yüzü mat ve saydam levha.
HAKEM, Taraflarca yapılan yazılı veya sözlü anlaşmalarda; çıkabilecek hukuki ve teknik uyuşmazlıkları (ihtilafları) çözümlemekle ilgili maddelere göre; kendisine uyuşmazlığı çözümleme görevi verilen kişi veya kişiler.
HAKEM NUMUNE, —> Numune hazırlama.
HALAT, Kendir veya çelik tellerden örülmüş kuvvet nakil elemanı. —> Çelik halat.
HALAT ÇELİK KESİTİ, —> Metalik olan.
HALAT DAMAR DÜZENLERİ, Çelik halat damarlarını tanımlayabilmek için yapılmış standartlar. TS 1918/NİSAN 1975 sayılı TSE kararınca, halatlar; kesitlerine göre: a) yuvarlak, b) oval, c) üçgen damarlı olmak üzere 3 sınıfa; özlerine göre, a) lif, b) çelik özlü olmak üzere 2 sınıfa ayrılır. Sarım düzeni ve tel sayıları itibariyle yuvarlak damarlı halatların, —> Seale, Warrington, Filler, standart cinsleri dahil 25 ayrı şekli mevcuttur. Buna karşılık, oval damarlı halatların bir tipi, üçgen damarlı halatların ise 7 tipi bulunur. —> Çelik halat.
HALAT DEĞİŞTİRME, Kuyu, vinç ve varagellerde ekonomik ömrünü doldurmuş veya hasara uğramış halatların yenisiyle ikame işlemi. Bu işlem; tamburlu sistemde, tek ve çok halatlı köpe sisteminde özel yöntemler uygulanarak yapılır.
HALAT DOLAMI, Halatı oluşturan damarların sarım yönü. Damarların sağa sarılışı “ Z” , sola sarılışı ise “ S” ile gösterilir. —> Şekil. Aksi belirtilmedikçe damar sarma yönü sağdır. —> Çelik halat, Çapraz sarımlı halat, Karışık sarımlı halat.
HALAT GİDAJ, Kuyu nakliyat sisteminde halatlardan yararlanılarak yapılan —> Kayıt düzeni.
HALAT KAYMASI, Nakliye sistemine gerili halata ani yük verilmesi veya ani fren uygulanması durumlarında halatın kasnak (makara) üzerinde kayması olayı. Aşırı yükle yüklenmiş kafes veya skipin genellikle aşağıya doğru harekete geçirilmesi sırasında kayma olur.
HALAT KELEPÇESİ, Kafes veya herhangi bir bağlantı halkasından veya yürekten geçirilen çelik halatın serbest ucunu asılı halata bağlayan düzen.
HALAT SİMGELERİ, Çelik tel halatları tanımlayan kısaltmalar.Örnek 1: 6x19 Warrington= 6(1+6+ (6+6)) Halat= 20 TS 1918/8-LÖ ÇT 160 s/Z. Anlamı: 6 adet damar, her damarda 19 adet çelik tel, orta sırada 6 adet çelik tel, dış sırada 6 adet kalın, 6 adet ince çelik tel. Halat çapı 20 mm. Anma dayanımı=160 kgf/mm2 ÇT: Çıplak telli, LÖ: Lif özlü, s/Z: Çapraz sağ dolamlı.
Örnek 2: 6x37 Standart= 6(1+6+12+18) Halat= 20TS 1918/16-LÖ ÇT 160 s/Z. Anlamı: TSE No: 1918/16 Halat çapı 20 mm, anma dayanımı= 160 kgf/mm2. ÇT: Çıplak telli, LÖ: Lif özlü. s/Z: Çapraz sağ dolamlı. 1Kgf= 9,81N; metalik kesit alanı ile tellerin anma dayanımlarının çarpımına eşit olan teorik kopma kuvveti.
HALATLARIN UÇ KESİMİ, Halatların koşum takımlarına bağlandığı uç kısımlarından, halatın servise girdiği yılda her üç ayda bir, daha sonraki yıllarda da her iki ayda bir, iki metreden aşağı olmamak üzere kesilmeleri.
HALATLI HAVÖZ, 1) Dik kömür damarlarında, potkabaç çekilmesinde kullanılan, sonsuz halat üstüne monte edilmiş, eklemli, yassı, dişli kesici. 2) Halatlı potkabaç makinesi.
HALATLI KAROTİYER, —> Vayrlayn(Wire-Line) takımı.
HALAT ÖZÜ, Çelik halatın ortasında bulunan kendir veya jüt malzeme. —> Çelik halat.
HÂLE, 1) Grizunun alevli emniyet lambası ile ölçülmesi sırasında, alevde grizu oranına göre, yüksekliği değişen ve mavi renk alan kısım. 2) Güneş veya ay çevresinde ışık kırılmasından dolayı meydana gelen beyaz veya renkli ışık tacı.
HALEOJENLER, Peryodik tablonun VIIa grubunu oluşturan beş A metal kimyasal element. Flüor (F), klor (CL), krom (Br), iyot (I) ve astatin (At) bu grupta yer alır. Halojenler çok kolay tepkimeye girdiklerinden doğada serbest halde bulunmazlar. En yaygın kullanılan halojen klordur. Birçok kimyasal işlemde yer alan serbest haldeki klordan su arıtma tesislerinde de yararlanılır. Sodyum klorür günlük yaşamda en çok kullanılan kimyasal bileşiklerinden biridir. Florürler ise (—> Florit) dış çürümelerine karşı diş macunlarına ve içme sularına katılır; bunun yanında organik florürler soğutucu ve yağlayıcı olarak da kullanılır. İyot en yaygın kullanılan antiseptik türüdür. Bromdan ise, motorlarda kurşun çökelmesini önlemek için benzine katılan etilen dibromürün hazırlanmasında yararlanılır.
HALİTA, —> Alaşım.
HALLOYSİT , Kaolenlerin oluşumunda daha fazla hidratasyona uğramış kil minerali. Halloysitler, seramik ve porselen sanayiinde, döküm sanayiinde, petrol ve yağ endüstrisinde katalizör olarak kullanılırlar. —> Kaolen.
HAM CEVHER, —> Tuvönan.
HAM DOLOMİT, —>Dolomit.
HAM PLAK, Mermer işletmeciliğinde tomrukların katarakta biçilmesinden sonra meydana gelen levha.
HAMLAMA, Seramik endüstrisinde porselen hamurunun düşük sıcaklıkta ilk pişimi sonucunda elde edilen porselen, —> Bisküvi. Hamlama, püskürtme ve daldırma ile sırlanabilen gözenekli ve kıvamlı bir yapı gösterir ve sonra yüksek sıcaklıkta yeniden pişirilir ve kesin özelliklerini kazanır.
HAP YAPMA, 1) Cevheri veya kömürü alınmış boşluğu herhangi bir araç kullanarak ocak taşı veya dışarıdan getirilen malzeme ile doldurma. 2) Ramble, dolgu. 3) Gemi yüklemede cevherin veya kömürün anbarda dağılımını dengelemek ve ambarın boş kısımlarına yaymak, veya ambarın boş kalan kısımlarını doldurmak.
HARARET, —> Isı.
HARÇ, 1)Yapıda (inşaat işlerinde) tuğla ya da taşların örgüsünü pekiştirmek, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman ya da kum, kireç, çimento gibi maddeleri su ile kararak hazırlanan bağlayıcı karışım, bulamaç. 0,45 m3 sönmüş kireç, 0,9 m3 kum, 0,15 m3 su kullanarak kireç harcı; 300 kg çimento, 1 m3 kum, 0,25 m3 su kulanarak çimento harcı yapılır. 2) Devletin yerine getirdiği bazı hizmetler karşılığında, hizmetten yararlanan kişiden aldığı para. 3) Harcanan para, gider. 4)Yüksek öğretim kurumları tarafından eğitim veya öğretim giderlerinin bir bölümünü karşılamak için özellikle ilk kayıt veya kayıt yenileme sırasında öğrencilerden alınan para.
HARMANLAMA, Homojen bir ürün elde etmek için kömür veya cevherin önceden belirlenmiş miktarlarının karıştırılması.
HARMAN SAHASI, Toprak döküm sahası.
HARMAN SONU (A+B+C) RANDIMANI, —> Genel işletme randımanı.
HARNİŞ, Parlak veya bazan çizikler ihtiva eden fay yüzeyi.
HARZ JİGİ, —> Denver jig.
HATA EĞRİSİ, —> Tromp eğrisi.
HATA FAKTÖRÜ (Ep DEĞERİ), Lavvardan elde edilen yıkanmış kömür ve artık madde şistten numune alınarak yüzdürme deneyleri yapılır ve alınan sonuçlar hesaben birleştirilerek tuvönan kömüre ait yeni değerler bulunur. Daha sonra x ekseninde yoğunluk ve y ekseninde ayırma katsayısı aralıkları yerleştirilerek, (aşağıdan yukarı 0-100) hata dağılım eğrisi (Tromp Eğrisi) çizilir. Bu eğri üzerinde %25 ve %75 ayırma katsayısı karşıtı olan yoğunluklar farkının yarısı hata faktörü olarak tanımlanır. Örnek olarak : d75 = 1.64, d25 = 1.58 tesbit edilmişse
d75 - d25
Hata faktörü (Ep) = ——————— =
2
1,64 - 1,58 0,06
––––––––––– = –––––– = 0,03’tür.
2 2
Kömür zenginleştirmede ayırmanın hassasiyeti, Ep değerinin büyük ya da küçük olmasına bağlıdır. Ep değeri küçüldükçe ayırma daha sıhhatli sayılır. Ağır ortam siklonu, jig, havalı ayırma masası, su siklonu ile yapılan ayırmada (zenginleştirmede) elde edilen performans karşılaştırmaları (—> Şekil)tromp eğrileri olarak ve ince kömürlerin yıkanmasında kullanlılan ağır ortam siklonu, masa, spiral, su siklonu ve iki aşamalı su siklonu gibi ayırıcıların performans mukayeseleri de yaklaşık bir bilgi vermek bakımından —> Çizelgede gösterilmiştir. —> Tromp eğrisi.
HATVE, —> Vida adımı.
HAVA AYAR KAPAĞI, Hava kapılarında bulunan ve sınırlı miktardaki havanın geçmesine imkan tanıyan, sürgülü kapak. —> Hava kapısı.
HAVA, Yer atmosferini oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan renksiz kokusuz gaz karışımı. İnsan yaşamını sağlayan temiz bir havada hacim bakımından yaklaşık %21 oksijen, % 79 azot ile karbondioksit,bir miktar su buharı, toz ve eser olarak da argon, helyum, kripton, ksenon, neon, eteryum (aeterium), koronyum gibi nadir gazlar bulunur. O°C ve 760 mm civa basıncında 1 m3 kuru havanın ağırlığı 1,293 kg dır.
Temiz havadaki CO2 miktarı hacim olarak % 0,04 alınabilmekte, su buharı ise; hava sıcaklığına göre 1 m3 doymuş hava
- 10°C da 2,2 g. su buharı +20°C da 16,9 g. su buharı
± 0°C da 4,7 g. su buharı +30°C da 29,8 g. su buharı
+ 10°C da 9,1 g. su buharı +40°C da 50,9 g. su buharı ihtiva eder.
Yeraltı madenciliğinde ocağa giren taze hava, özel vasfını olduğu gibi koruyamayarak; ocakta çalışan, insan ve hayvanların solunumlarından başka ağaçların çürümesinden, kömürün yanmasından, taş ve kömür tabakalarından gaz gelmesinden, kömür tozu ve grizu patlamasından, dinamit atılmasından, dizelli motorların ekzoslarından vb. nedenlerle, bozulmaktadır. Bu itibarla ocak havasını bozan ve kirleten bu gazların havadaki oranlarını ocağa gönderilen taze ve temiz hava ile azaltmak ve dışarıya çıkararak ocak içindeki havayı solunuma uygun halde tutmak için normal ocaklarda çalışan işçi başına gazsız ocaklarda 2 m3/ da, gazlı ocaklarda 3 m3/da, hayvanlar için 10 ve 15 m3/da, mazot motorları için 200-1000m3/da. hava verilir. Havasında % 19, dan az oksijen, % 2, den çok metan % 0,5’den çok karbondioksit ve diğer tehlikeli gazlar bulunan yerlerde çalışılmaz.—> Hava kalitesi.
HAVA BENDİ, —> Havalandırma kapısı.
HAVA ÇIKIŞ BAŞYUKARISI, —> Nefeslik.
HAVA ÇIKIŞ GALERİSİ, —> Nefeslik.
HAVA ÇIKIŞ KUYUSU, —> Nefeslik.
HAVA DÖNÜŞ YOLU, —> Nefeslik.
HAVA FOTOĞRAFI, Uçak veya uydulardan çekilmiş ve yeryüzünün belirli bölümünü gösteren fotoğraflar. Bu fotoğraflardan yorum yoluyla faydalanarak harita yapılır. —> Fotoğraf ve jeolojik yorumu.
HAVA FOTOĞRAFÇILIĞI , Yeryüzeyinin ya da atmosferinin çeşitli özelliklerinin, uçak, roket, uydu gibi hava ya da uzay taşıtlarından fotoğrafının çekilmesi tekniği. Hava fotoğrafları —> Fotogrametri veya fotoyorum amacıyla çekilir. Bu nedenle, çekimler yapılacağı zaman, fotoğrafı çekilecek alan birbirine paralel şeritlere ayrılır. Her yüzeysel şerit, bir sonrakinden yaklaşık %15’lik bir parçaya taşar. Fotoğraf çekimleri ise; biri öbürünün aldığı yerin %60’lık parçasını kapsayacak biçimde yapılır.
HAVA FOTOGRAMMETRİSİ, Açık işletmelerde kullanılan bir tür fotogrammetri. Modern yersel fotogrammetri ölçümleri, elektronik bilginakil ve dijital arazi ve açık işletmede ölçümlerinin tamamlayıcı, uyumlu ve randımanlı ölçü sistemini oluşturmaktadır. Büyük açık işletmelerde yirmi beş seneden beri ölçüm problemleri bu metotla çözümlenebilmiştir.
HAVAGAZI (Jeneratör gazı) , Kızgın kömür üzerine, yalnız hava üflemesiyle elde edilen gaz karışımı. İdeal havagazında %35 CO ve %65 N2 bulunur ve bunun için teorik gazlaştırma verimi %70’tir. Koktan elde edilen tipik havagazının bileşimi %12 H2, %28 CO, %0,5 CH4, %54,5 N2 ve linyitten elde edilen gaz karışımının bileşimi ise %15 H2, %27 CO, % 2 CH4, %7 CO2, %49 N2’tur.
HAVA GEÇİDİ, İki hava yolunun kesiştiği kavşak yerinde hava akımlarının birbirine karışmaması için, hava yollarından birinin diğeri üzerinden geçirilme düzeni.
HAVA GİRİŞ KUYUSU, Kapalı işletmeye (yeraltı işletmesine) havanın girdiği kuyu.
HAVA KALİTESİ, İnsan ve çevresi üzerine etki eden hava kirliliğinin görtergesi. Bu gösterge çevre havasında mevcut hava kirleticilerin artan veya azalan miktarları ile değişir.
Hava kalitesi; a) Havanın birim hacminde bulunan hava kirleticisinin kütlesi olup birimi g/m3, mg/m3 veya µg/m3 dür. Buna kütle konsantrasyonu denir. b) Birim zamanda örtülen birim yüzeyde tozun kütlesi olup g/m2 gün, mg/m2 gün ve µg/m2 gün birimleri ile verilir. Buna çöken tozlar için konsantrasyon denir. c) Havanın milyon hacmindeki kirleticinin hacmi olup birimi ppm (parts per million) olarak verilir. Buna hacim konsantrasyonu denir.
Yeraltı madenciliğinde ocak havasında bulunan tozlar (Toz sayısı/cm3 olarak) —> “Konimetre”lerle örnek alınıp mikroskop altında tozlar sayılmak suretiyle, (mg/m3 olarak) optik ölçü esasına dayanan —>” Tindolometre”lerle ölçü yapılmak suretiyle, ocak havasının ihtiva ettiği yanıcı, patlayıcı ve zehirleyici gazlar da (CO, CO2, CH4, H2S, SO2 vb. gazlar) emniyet lambası, özel dedektörler ve —> Orsat apareyi gibi cihazlar kullanılarak hacim bakımından (% olarak) tesbit edilir. Ocak havasının ısı durumu da hava kalitesini etkiler —> Jeo termal gradyen, Adyabatik kompresyon ısısı. Ayrıca maden ocaklarında oksidasyon dolayısı ile de ocak havasının ısısı yükselir. Ocak havasının sıcaklığını azaltmak için gerekli tedbirler (—> Ocak İklimi) ve ocakta intişar eden metan ve karbonmonoksit gibi gazların erken uyarı sistemleri ile anında yerinde veya erken uyarı istasyonunda uzaktan tesbiti yapılarak ocak yangınları ve infilakları önlemek için gerekli tedbirler de alınmaktadır. —> Hava, Riken Gaz Dedektörü, MSA Metan Dedektörü. —> Çizelge.
HAVA KAPISI, Üstünde sürgü ayarı ile istenilen miktarda taze hava geçirilmesini sağlayacak penceresi bulunan kapı. Hava kapıları genellikle —> Uyum bölmesi, teşkil etmek için çift yapılır.
HAVA KİRLETİCİLERİ, Havanın tabii bileşimini değiştiren is,duman,toz,gaz,buhar ve aerosol halindeki kimyasal maddeler. Maden ocaklarında ocak havasını kirleten kömür,taş,silis vb. tozlar. —> Hava Kalitesi, Emisyon, Kirli hava.
HAVA KÖPRÜSÜ, 1) Ocak havalandırma sistemi içerisinde, bir yoldan giden havanın diğer bir hava akımına karışmaksızın kendi normal akımı istikametinde gitmesini sağlayan, galeri üst geçidi. 2) By-pass galeri. 3) Krosing. —> Şekil.
HAVA KROSİNGİ, —> Hava geçidi.
HAVA NUMUNESİ ALMA, —> Numune.
HAVA ŞOKU, —> Titreşim ve hava şoku.
HAVAİ HAT, 1) Maden işletmelerinde üretilen kömür veya cevherin, pilonlarla askıya alınmış çelik askı halatları üzerinden, roleli (makaralı) kovalarda taşınmasını sağlamak için kurulan sistem. Bu sistemde kovaların hareketi, çekici halat vasıtası ile sağlanır. İnsan taşımacılığında kullanılan havai hatta ise teleferik denir. 2) Hava hattı. Kuvvetli akım iletimini sağlayan mesnet noktaları - direkler ve bunların temelleri, yer üstünde çekilmiş iletkenler, iletken donanımları, izolatörler, izolatör bağlantı elemanları ve topraklamalardan oluşan tesisin tümü.
HAVALANDIRMA, 1) Vantilasyon. 2) Bir ocakta çalışanların can ve iş emniyetini sağlamak ve sağlığını korumak amacıyla yer altındaki işyerlerine yeterli hava akımının planlı bir şekilde verilmesi. Maden ocakları gelişme durumları ve şartlarına göre iki şekilde havalandırılır. Bunlardan birini tabii vantilasyonla, diğerini de mekanik vantilasyonla havalandırılan ocaklar teşkil eder. Ocağa istenildiği kadar bol hava sevk etmek ancak mekanik vantilasyonla (üfleyici vantilatörler veya emici aspiratörlerle) mümkün olur. Tabii vantilasyon; atmosferik şartlara göre ocak içinde hava akımını sağladığı için ; ocak içinde yazın yukarıdan aşağı, kışın da aşağıdan yukarı bir hava akımı sağlar. Tabii vantilasyonun şartlara göre yön değiştirmesi mekanik vantilasyonu da faydalı veya zararlı yönde etkiler. —> Şekil.
hn= Ocağa giren havanın tabii depresyonu kg/m2
D1 ve D2 = Ocak ağzında hava yoğunluğu kg/m3
H= İki ocak ağzı arasında kot farkı, m
hn = H(D2-D1)
Q
Denk ocak açıklığı s = 0.38 ———
šhn
HAVALANDIRMA KAPISI, 1) Hava akımını yönlendirmek veya bölmek için galerilere özel olarak yapılan kapı. Bu kapılar genellikle peşpeşe çift olarak yapılır. Demiryolu nakliyatı olan yollarda iki kapı arasında bir hava bendi teşkil edecek şekilde bir katarı rahat alacak mesafe bırakılır. 2) Hava kapısı. —> Çift kapı.
HAVALANDIRMA MODELİ, Havalandırma şebekesini ohm kanunu prensiplerinden faydalanılarak model olarak gösteren ve havalandırma hesaplarının kolay yapılmasına yarayacak şekilde hazırlanan sistem.
HAVALANDIRMA PERDESİ, Hava geçmesi istenmeyen galerilerin galeriyi kapatacak şekilde kanaviçe (çuval bezi), kapak tahtası vb. elde bulunan malzeme ile kapatılması.
HAVALELİ KAPASİTE, Bir taşıt aracının taşıma kasanının —> Silme kapasitesini aşan yığın halinde en büyük yükleme hacmi.
HAVALI AYIRMA MASASI , Kömür veya cevherin zenginleştirilmesi için yeterli suyun bulunmadığı yerlerde veya su ile temasta dağılan malzemenin zenginleştirilmesinde hava ile çalıştırılan ayırma sistemi, —> Şekil.
Havalı ayırma yöntemlerinde kömürün şistten ayrılması, hidrolik ayırma yöntemlerinde olduğu gibi (—> Jig) yoğunluk farkı esasına dayanmaktadır. Havalı masalar çıtalı ve çıtasız olmak üzere iki tipte imal edilmektedir. 150x300 cm boyutlu çıtalı havalı masalarda 6,4x1,6 mm boyutlu kömür beslemesine karşın 20 t/h kapasiteye ulaşılmaktadır. —> Kömür yıkama yöntemleri.
HAVALI SONDAJ, Devridaimde sıvı yerine basınçlı hava kullanılması suretiyle yapılan sondaj.
HAVA YASTIĞI, Basınçlı hava ile şişirilmek suretiyle domuzdamı yerine kullanılan tahkimat aracı.
HAVA YOLU, Genellikle havalandırma için kullanılan galeri.
HAVE, 1) Alına paralel sarma kullanılarak çalışılan uzun ayaklarda iki sarma ekseni arasında, kömür alnına dik olan mesafe. 2) Alına dik sarma kullanılan ayaklarda bir sarma boyu. 3) Madeni tahkimat kullanılan ayaklarda bir sarma atak suretiyle yapılan ilerleme. Bu mesafe, diğer bir deyişle uzun ayakta klasik usulde bir üretim vardiyasında yapılması gereken (asgari) bir adım ilerlemedir. Mekanize ayaklarda have 1,25 m’dir. —> Muvakkat tahkimat.
HAVÖZ, 1) Ayak veya galeride serbest yüzey elde etmek için kazı işlerinde (—> Abataj) kullanılan kesici makine. 2) —> Potkabaç makinesi. 3) Dişli testere makinesi.
HAVUZ, 1) Madenlerdeki yeraltı sularının tulumba ile basılmak üzere genellikle anakuyu veya vinç dibinde biriktirildiği galeri şeklindeki yeraltı imalatı. 2) Sondaj yapılan nokta civarında devridaim suyu veya çamurunun tekrar devridaime sokulmak üzere toplandığı çukur.
HAVUZ LİÇİ, —> Siyanür liçi ile altın üretimi.
HAVZA, 1) Maden bulunması ihtimali olan veya maden bulunan yerlerin (sahaların) tümü. 2) Maden bölgesi. 3) Dağ ya da tepelerde sınırlandırılmış, suları aynı denize, göle ya da ırmağa akan ve su bölümü hattı içinde kalan kara bölgesi.
HAVZA’İ FAHMİYE, —> Teskere-i saniye.
HAZIRLIK, —> Büyük hazırlık. Amenajman. Developman.
HAZIRLIK FAKTÖRÜ, 1000 t satılabilir kömür elde edebilmek için gerekli olan ve metre birimiyle ifade edilen galeri ilerlemesi veya m3 birimiyle ifade edilen galeri kazı hacmi.
HAZNE KAYAÇ, (Wentworth diyagramı) Kayaç kırıntılarının tekrar kayalaşması suretiyle oluşan veya tektonik etkilerle kırılıp çatlaklar meydana getirmiş ve bu haliyle sıvı depolanmasına uygun poröz kayaç. Bu kayaçlar, elemanlarının mineralojik ve petrografik nitelikleri, tane boyutları, taneler arası hamur (matriks) ve çimento miktar ve çeşitlerine göre değişik karakterde olabilirler Wentworth bunları sınıflandırmıştır. —> Tablo.
HAZNELEŞTİRME, 1) Lağım deliklerine daha fazla patlayıcı madde koyabilmek için, deliklerin uç kısımlarının balon şeklinde genişletilmesi. 2) Balonlaştırma.
HEBER BOSCH YÖNTEMİ, —> Amonyak.
HEDGİNG, 1) Finansal bir kayba karşı koruma vasıtası. 2) Olasılı zararları telâfi etmek için önlem almak. 3) Maden ticaretinde, ileride oluşabilecek bir pazarda riski azaltmak için karşı tedbir almak. Hedging yapılamadığı durumlarda ürünün satış potansiyeli fiyat değişimleri ile etkilenme riski taşır.
HEİM KURALI, Yeraltında ve fazla derinliklerde bütün yönlerdeki gerilmelerin eşit olma gayreti içinde olmaları yani bütün gerilmelerin zamanla eşitlenmiş (x=y=z) ve örneğin hidrostatik gerilme haline dönmüş olacağı.
HELEZON, —> Desantör.
HELEZONLU MATKAP, Yumuşak kayaçları delmede kullanılan, üzeri uzun hatveli vida şeklinde yivli, deldiği delikteki kırıntıları delik ağzına nakleden çelik matkap.
HELİSEL BORU NAKLİYATI, Bir çelik mil üzerine helisel (spiral) şekilde hazırlanarak kaynak yapılmış bir düzenin çelik bir boru içine yerleştirilmesi suretiyle elde edilen nakil aracı.
Boru içine yerleştirilmiş spiralli milin döndürülmesi suretiyle düzenin içine verilen taneli malzemeyi boru ekseni doğrultusunda hareket ettirmek suretiyle taşıma. —> Şekil. Spiral taşıyıcı, Desansör spiral sistem.
HELİSEL (SPİRAL) BURGU, Yumuşak arazinin veya sert olmayan kömürün delinmesinde kullanılan ve etrafında helisel spiral çıkıntıları bulunan burgu türü. —> Şekil, Burgu, Matkap, Matkap çubuğu, Jakbit, Kuron, Uç.
HELİSEL DESANSÖR, —> Desansör.
HERKİMER ELMASLARI, —> Kuars (SiO2)
HERON ALAN HESABI, Bir arazi parçasının, ölçülen değerler kullanılarak ve üçgenlere bölünerek hesaplanması. Bulunan üçgenlerin kenar uzunlukları ölçülür. Her üçgenin alanı (f), Heron formülü olan f= šS (s-a) (s-b) (s-c) ile hesaplanır. Burada a,b,c, üçgenin kenar uzunluklarını ifade eder ise S= (a+b+c): 2 olarak hesaplanır. (f) alanları toplandıktan sonra da; (F) arazi parçası elde edilir. (F= İ f).
HETEROJEN, 1) Yapısı, özellikleri vb. yönünden aynı türde ve tek fazda olmayan, özellikleri kesikli olarak değişen cisimlerin hali (gayrimütecanis). 2) Ayrı cinsten, bağdaşmamış, karışmamış.
HEYELAN, 1) Açık işletmelerde veya arazide yüksek eğim, su, kayaçta bulunan killi maddeler, tabakaların meyli ve depremlerin etkisi ile, dengede bulunan bir kitlenin bir bölümünün ana kitleden koparak kayması veya ayrılması şeklinde kendini gösteren olay. Bu yer değiştirme yalnız toprak tabakasını etkiliyorsa buna toprak kayması denir. Heyelânlar kayma yüzeylerinin teşekkül ediş şekillerine göre dairesel (eğrisel) kayma, düzlemsel kayma, kama kayması ve devrilme kayması şeklinde olur. 2) Göçme. —> Kayma-, Sürünme-, Akma şeklinde heyelân, Devrilme şeklinde kayma.
HISMELT YÖNTEMİ, Her türlü demir cevheri ve her türlü kömürü işleyebilecek bir teknolojiyi bulmaya çalışan, pilot tesis kurma aşamasındaki, alternatif bir demir-çelik üretim yöntemi.
HIŞIRTAŞI, —> Pomza taşı.
HIZAR TESİSİ, 1) Maden direkleri, kereste, kama, tahta vb. ahşap malzemeyi istenilen boyutlarda ve şekillerde hazırlamak (kesip biçmek) için kurulan bıçkı atölyesi. 2) Katrak.
HIZLI FİTİL, 1) İçine hızlı yanıcı madde doldurulmuş, çok hızlı yanan fitil. 2) —> İnfilaklı fitil. 3) Primakort.
HİDROBORASİT (Ca Mg6 O11. 6H2O), Bir merkezden ışınsal ve iğne şeklindeki kristallerin rasgele yönlenmiş ve birbirini kesen kümeler halinde bulunan bir bor minerali. Lifli bir dokuya sahip olup, B2O3 içeriği % 50,5’tir. Beyaz renkte, bazen içersindeki impüritelere bağlı olarak sarı ve kırmızı renklerde (arsenik minerallerine göre değişir), kolemanit, üleksit, probertit, tunalit ile birlikte bulunur. Türkiye’de en çok, Emet, Doğanlar, İğdeköy yörelerinde ve Kestelekte oluşmuştur.
HİDROGRAFİ , 1) Bir bölgedeki yeraltı ve yerüstü sularının durumunu inceleyen bilim. 2) Bir ülkenin durgun ve akarsularının bütünü. 3) Deniz ve nehir diplerinin planını çıkarmayı amaçlayan su altı topografyası.
HİDROJEL, Bir oksitleyici, bir nitrat ve bir indirgeyiciden oluşturularak elde edilen ve bir endüstriyel patlayıcı madde niteliği taşıyan karışım (harç). Bu harç “ Slurry “ olarak da isimlendirilir. Jelantinleyici ve dengeleyici ürünler de kezâ, kıvam sağlamak ve muhtemel harici suyun bünyeye nufuz etmesini önlemek için katılır. Bu nedenle hidrojeller istisnai bir şekilde rutubete ve deliklerdeki suya mukavimdir. Hidrojeller genellikle darbelerden ve subsonik dalgalardan etkilenmez. Dumanları az zehirlidir. Yüksek güce sahiptir; dökme olarak kullanılabilir ve mekanik araçlarla doldurula-bilirler. —> Slari.
HİDROJEN (H), Suyun bileşiminde yer alan renksiz, kokusuz, tatsız ve yanıcı gaz madde. Atom numarası 1, atom ağırlığı 1,00797, erime noktası-259,2°C, kaynama noktası -252,8°C, O°C ve 760mm civa basıncı altında yoğunluğu 0,08987 kg/m3, havaya göre yoğunluğu 0,07 kg/m3 olan kimyasal element.
Hidrojen, karbonla ve başka elementlerle yaptığı bileşikler hâlinde bütün hayvansal ve bitkisel maddelerde, ayrıca kömürde ve petrolde bulunur. % 71,4 hava ve % 28,6 hidrojen karışımı en kuvvetli patlama oranını gösterir.
Hidrojene taşkömürü maden ocaklarında nadiren, rastlanır. Diğer bazı mineral yataklarında ise; daha sık rastlanmaktadır. Hidrojen genel olarak kömür ocaklarında damar yangınlarında yanan karbon zerrelerinin su buharına etkisi ile meydana gelmekte veya bu yangın neticesi çıkan uçucu maddeler arasında bulunmaktadır. Mineral yataklarında daha ziyade metan ve azot ile beraber çıkan hidrojen, bazı hallerde nisbeten hafif tesirli patmalara da sebep olabilmektedir. Bu gaz özellikle grizuya nisbetle daha kolay tutuşma ve yanma özelliği gösterdiğinden, ocaklarda kullanılan çift kafesli emniyet lambaları dahi, bunun için bir emniyet göstermez. Teneffüs edildiği takdirde ciğerlere azot gibi herhangi bir etkisi olmaz.
Hidrojen doğada üç kararlı izotopunun bileşimi halinde bulunur. Bunlardan; hidrojen -1 (Protyum; çekirdeğinde yalnızca bir proton bulunan ve atom ağırlığı yaklaşık 1 olan hidrojen izotopu, olağan hidrojen hemen hemen tümüyle % 99,985 protyumdan oluşur.); hidrojen -2 (döteryum=ağır hidrojen; ağırlığı yaklaşık 2 olan izotopu, doğal hidrojen bileşiklerinde binde 0,14-0,15 oranında bulunan kararlı atom); hidrojen -3 (trityum, ağırlığı yaklaşık olarak 3 olan, radyoaktif ve yarı ömrü 12,26 yıl olan izotopu). Trityumun radyoaktif özelliğinden yararlanılarak yeraltı sularının yaş tayini yapılabilmektedir. Trityum kimyasal tepkimelerde izleyici izotop olarak sık kullanılmaz. Döteryum ile trityum arasındaki çekirdek tepkimeleri termonükleer silahlarda enerji kaynağı olarak kullanılmıştır.
HİDROJENASYON, Kömürün termik olarak reaktif parçalara ayrılması. Son denemelerde % 86,5 karbon içeren 100 gr kömür üzerinde 325½C sıcaklıkta 400 atmosfer basınç altında tetralin ve kalay klorür tipi katalizörlerin varlığında 40 gr hekzan, 18 gr etan, 45 gr kalıntı; kalıntının tekrar hidrojenasyonunda 14 gr hekzan, 5,5 gr eter, 11 gr benzen ve 18 gr kalıntı elde edilmiştir. Hidrojenasyon petrole karşı bir alternatiftir.
HİDROKSİL, OH- iyonu. Bazları oluşturan iyon.
HİDROKS YÖNTEMİ, Lağım deliğine yerleştirilen çelik bir kovan içinde kimyasal tepkimeyle oluşan yüksek basınçlı gazlar etkisiyle patlatma yöntemi.
HİDROMETALURJİ, 1) Oksitli cevherlerin yaş prosesle redüksiyonu ve bu yolla metal elde edilmesi. 2) Cevherden metal elde edilmesinde metalin sulu bir tuz çözeltisinin kullanılmasına dayalı metalurji işlemi. İşlemin başlıca aşamaları, metalin veya metal bileşiğinin, çoğunlukla başka kimyasal çözücülerle birlikte suda çözündürülmesi (—> Liçing); artıkların ayıklanması ve çözeltinin araştırılması ve metalin ya da arı bileşiklerinden birinin çözeltiden, kimyasal veya elektrolitik yöntemlerle çökeltilerek elde edilmesinden oluşur.—> Özütleme, Elektrometalurji.
Altın ve gümüşün yanı sıra bakır ve çinkonun önemli bir bölümü de hidrometalurjiye dayalı olarak üretilmektedir.
HİDROKİNETİK TRANSMİSYON, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROLİK AKTARMA, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROLİK AYIRMA YÖNTEMİ, —> Jig, Kömür yıkama yöntemi.
HİDROLİK BAĞLAYICI, Su ile tepkimesin-de sertleşerek etrafındaki maddeleri birbirine yapıştırma özelliğine sahip malzemelere verilen ad.
HİDROLİK DİREK, İç içe geçmiş iki veya üç parçalı silindirlerin içine bir ventil üzerinden hidrolik sıvı (emülsiyon) vermek suretiyle ayaklarda tavanın kontrollu olarak tahkimine yarayan tahkimat malzemesi. Bunlar münferit direk olarak veya yürüyen tahkimatta iki-üç veya dört adedi bir tahkimat ünitesi teşkil etmekte kullanılır.
HİDROLİK DOLGU, —> Hidrolik ramble.
HİDROLİK EŞDEĞERLİLİK, Akış halindeki suyun içerdiği minerallerin çökelmesini belirleyen boyut-yoğunluk ilişkisi. Farklı boyut ve yoğunluktaki iki parçacık, belirli koşullar altında aynı zamanda çökeliyorsa, bunlar hidrolik bakımdan eşdeğer olarak kabul edilir. Bu duruma göre küçük parçacığın yoğunluğu büyük parçacığa nazaran daha fazladır. Bu nedenle, kaba taneli parçacıkları içeren tortul çökeller ile ince parçacıklar halindeki ağır mineralleri bir arada bulmak mümkündür.
HİDROLİK İŞLETME, 1) Dekapaj (kazı) işi hidrolik jetle tazyikli su püskürtmek suretiyle yapılan açık işletme. 2) Kazı işi dreçlerle (kovalı bager), su altında yapılan açık işletme.
HİDROLİK JET, 1) Yüksek basınçlı su (200-250 Kg/cm3) (4-6 m3/h) püskürtmek suretiyle Kazı yapmaya yarayan maden makinesi. 2) Hidrolik monitör.
HİDROLİK KAVRAMA, Üzerine kanatlı çark yerleştirilmiş bir giriş (devindirici) mili ile bunun karşısında yer alan ve üzerine benzer kanatlar yerleştirilmiş bir çıkış (devindirilen) milinden oluşan, içi sıvı-çoğunlukla da yağ-dolu bir karterin içine yerleştirilmiş kanatlı çark ve türbin. —> Şekil. Normal yük koşullarında çıkış milinin hızı, giriş milinin hızından yaklaşık %3 daha azdır. Kanatlı çark ile türbin arasında mekanik bağlantı bulunmadığından, hidrolik kavramalar titreşim ve darbeleri çıkış miline iletmez. Hidrostatik türden, —> Hidrolik transmisyonlar olan hidrolik pompalar ve motorlar, takım tezgâhlarında, maden makinelerinde (zincirli konveyörde elektrik motorundan çekici tambura güç iletmede), tarım makinelerinde ve baskı makinesi preslerinde yaygın olarak, kullanılır. Bu düzeneklerde, aralarında borularla bağlantı kurulan motorlar ve pompalar, birbirlerinden uzak yerlere de yerleştirilebilir. Hidrolik kavramaya turbo kaplin de denir.
HİDROLİK KAZI, —> Hidrolik işletme. —> Şekil.
HİDROLİK KESİT, Hidrolik taşıma yapılan bir boru şebekesinde; malzeme ve suyun verildiği (A noktası) huni ile malzeme ve suyun borudan çıktığı nokta (B) arasında bulunan; kuyu, galeri, desandri vb. yerlere döşenmiş olan borular ve dirseklerdeki (sürtünme) yük kayıpları da dikkate alınarak tesbit edilen eşdeğer boru uzunluklarına göre çizilen A’B’ profili. Hidrolik kesitteki A’ ve B’ noktalarını birleştiren doğruya “yük hattı”, yük hattının (A’ B’ doğru parçasının) yatay düzlemle yaptığı açıya da “hidrolik meyil açısı” denir. Yük hattının hidrolik profili kesmesi halinde şebekeden gravitasyonsuz taşıma yapmak imkansızdır. Bu takdirde hidrolik meyli artırmak için ya malzeme ve sıvıyı daha yüksekten vermek veya ara istasyonlara tulumbalar kurarak taşınan sıvı veya sıvıkatı karışımına irtifa kazandırmak gerekir.
HİDROLİK MEYİL, —> Hidrolik kesit.
HİDROLİK MONİTÖR, —> Hidrolik jet.
HİDROLİK NAKLİYAT, —> Hidrolik taşıma, Hidrolik vinç.
HİDROLİK PRES, Bir silindir ile bu silindirin içinde hareket eden ve kapalı bir bölmedeki sıvı üzerinde kuvvet uygulayan bir pistondan oluşan pres (sıkıştırma düzeni). Pistonun etkilediği sıvı kuvveti, sabit bir örsün ya da baskı levhasının üzerine iletilir. Sıvı, silindire bir pompa ile basılır. Hidrolik presler sanayide metallerin biçimlendirilmesinde ve büyük kuvvetler gerektiren diğer işlemlerde yaygın olarak kullanılır.
Madencilikte hidrolik presler demir bağların imalinde, deforme olması veya başka bir nedenle sökülmüş madeni tahkimatın tekrar kullanılabilecek duruma getirilmesinde, araba iticileri vb. maden makinelerinde hidrolik pres sistemiyle çalışan hidrolik silindirler; patlayıcı gaz ortamında elektrik enerjisinin kullanılmadığı yerlerde ise presler veya silindirler basınçlı hava ile çalıştırılacak şekilde imal edilerek kullanılır.
HİDROLİK RAMBLE, 1) Dolgu malzeme-sinin su ile karıştırılarak, madeni alınmış yerlere verilmesi suretiyle yapılan dolgu sistemi. 2) Hidrolik dolgu.
HİDROLİK SANTRALLAR, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri.
HİDROLİK SIVI, Madencilikte kuvvet ve güç iletmek üzere hidrolik yağ yerine kullanılan yangına karşı emniyetli su-yağ emülsiyonu.
HİDROLİK TAŞIMA, İçinden herhangi bir debide sıvı geçen boru veya kanalın belirli bir katı-sıvı oranı dikkate alınarak, katı madde ile beslenmesi suretiyle katı maddelerin bir yerden bir yere veya bir kattan başka bir kata (aşağı veya yukarı) taşınması. Hidrolik taşımada sıvının hareketi tulumbalarla sağlandığı gibi, hidrolik meyil müsait olduğu takdirde graviteden de yararlanılır. Şlam vb. su-katı madde karışımlarının boru ile taşınmasında şlam tulumbası veya membranlı tulumbalar kullanılır. Hidrolik meyil petrol, su vb. sıvıların uzak mesafelere boru ile naklinde de dikkate alınır. Hidrolik taşıma için tesis edilen boru hattına “pipeline” denir. —> Hidrolik vinç.
HİDROLİK TRANSMİSYON (HİDROLİK AKTARMA), Bir sıvının yardımı ile doğrusal hareketi ve doğrusal kuvveti ya da dönme hareketini ve dönme kuvvetini (moment) iletmekte ve uyarlamakta kullanılan aktarma düzeneği.
Başlıca iki tip hidrolik enerji aktarma düzeneği vardır. Bunlardan hidrokinetik transmisyon sisteminde (örneğin hidrolik kavramalarda ve hidrolik moment (tork) değiştiricilerinde) sıvının kinetik enerjisinden; hidrostatik transmisyon sisteminde ise sıvının basınç enerjisinden yararlanılır.
Madencilikte hidrolik güç aktarma, elektrikle çalışan zincirli konveyörlerde hareket tamburu ile elektrik motoru arasında, petrol ve diğer sondaj makinelerinde motorla tiji döndüren tabla arasında, ana vantilatör motor-pervane arasında vb. yerlerde kullanılır.
HİDROLİK TULUMBA, Hidrolik direklerin ve yürüyen tahkimatın ihtiyacı olan hidrolik sıvıyı hortumlar vasıtasıyla, direklerin hidrolik sıvı boşluğuna basmak üzere uygun bir yere kurulmuş ünite.
HİDROLİK VİNÇ, Bilhassa ABD ve Sovyetler Birliğinde kömür üretiminin “—> Hidromekanik Kazı” yöntemiyle yapıldığı yeraltı işletmelerinde kazılan kömürlerin “ —> Hidrolik Taşıma” suretiyle kuyu dibine getirilip oradan da yeryüzüne çıkarılması için kullanılan “—> “İhraç sistemi” yani “ —> İhraç vinci “ (Hydro-Hoist).
Hidrolik vinç kullanılarak yapılan hidrolik taşımada pompalama sistemi iki esas prensibe dayandırılmaktadır. (Şekil 1.,2. ve 3.) bunlardan biri vasıtasız pompalama; (Nakledilecek kömür,kum vb. malzeme su ile birlikte tulumbaya verilerek pompalanır). Bu sistemde kömür karışım oranı ağırlık bakımından % 12, hacim olarak da % 8 civarında olup malzemenin tane büyüklüğü kömürde 80 mm ye kadar olabilmektedir. Diğeri ise; vasıtalı pompalama sistemidir. Bu sistemde taşınacak malzeme tulumbanın yüksek tazyik (“çıkış”) borusuna verilerek pompalanır. Burada vasıtasız pompalamada olduğu gibi taşınacak malzemenin tane büyüklüğü, tulumba ile ilgili olmayıp tamamen boru çapı ve borudaki su hızına tabidir. Tecrübeler 1,3-1,6 gr/cm3 yoğunluk ve 50-65mm tane büyüklüğünde taş kömürü ve antrasitin dikey boru içinde 2,5 m/ sa. sür’atle rahat pompalandığını göstermiştir. Bu sisteme malzeme verilmesi de (—> Şekil) malzeme depolarını dik ve yatay düzenlemek suretiyle yapılmakta ve yeraltında yeterli su olmadığı takdirde tulumba yeryüzüne kurularak kuyu içine biri giriş ve diğeri de taşıma borusu şeklinde çift boru döşenmek suretiyle yapılmaktadır. Aynı sistem yeryüzünde kömür, kum, çakıl vb. malzeme taşımada; kömür veya malzeme payplayn’ı olarak da tesis edilmektedir.
HİDROMEKANİK KAZI, Bir su püskürtücü yardımıyla 80-100 bar tazyik altında, kömürü veya madeni gevşeterek kazı yapılması. Şimdiye kadar yeraltı kömür madenciliği de hidromekanik kazı metodu, arakatlı göçertmeli ve oda topuk işletme metotlarında uygulanma alanı bulmuştur.
HİDROMETALURJİ, 1) Oksitli cevherlerin yaş prosesle redüksiyonu ve bu yolla metal elde edilmesi. 2) Cevherden metal elde edilmesinde (çıkarmada), metalin sulu bir tuz çözeltisinin kullanılmasına dayalı metalurji işlemi. İşlemin başlıca aşamaları, metalin veya metal bileşiğinin, çoğunlukla başka kimyasal çözücülerle birlikte suda çözündürülmesi (—> Liçing); artıkların ayıklanması ve çözeltinin araştırılması ve metalin ya da arı bileşiklerinden birinin çözeltiden, kimyasal veya elektrolitik yöntemlerle çökeltilerek elde edilmesinden oluşur. —> Özütleme, Elektromelaturji.
Altın ve gümüşün yanı sıra bakır ve çinkonun önemli bir bölümü de hidrometalurjiye dayalı olarak üretilmektedir.
HİDROMETAZOMATOZ, Hidrotermal eriyikler ile yantaş arasında madde mübadelesi sonucu meydana gelen olay.
HİDROSİKLON, —> Siklon.
HİDROSTATİK BASINÇ, 1) Sondaj sıvısının muayyen bir derinlikte temas ettiği birim yüzeydeki statik basınç. 2) Bir sıvı sütununun bulunduğu ortama yaptığı basınç.
HİDROSTATİK DÜZEY, Yeraltında su geçirmez bir tabaka üzerinde oluşan su düzeyi.
HİDROSTATİK TRANSMİSYON, —> Hidrolik Transmisyon, Hidrolik kavrama.
HİDROTERMAL MADEN YATAKLARI, Arz kabuğu içine sokulmuş bir magma parçası olan intruzif kütlenin soğuyup normal kristalleşerek katılaşması sırasında (pegmatitik fazdan sonra) hidrotermal fazda su ve uçucu madde bakımından zenginleşmiş bakiye eriyiklerin; (intrüsif kütleden) çeşitli uzaklıklarda ve düşük sıcaklıklarda (400½C’in altında) oluşturduğu maden yatakları. Hidrotermal maden yatakları teşekkül sıcaklıklarına göre katatermal - (300½-400½C), mesotermal- (200½-300½C), epitermal - (100½-200½C) ve teletermal - (- 100½C) maden yatakları diye isimlendirilir. Hidrotermal cevher yatakları, cevher cinslerine göre de; altın ve gümüş oluşumu, bakır ve pirit oluşumu, kurşun-gümüş-çinko oluşumu, gümüş-kobalt-nikel-bizmut-uranyum oluşumu, antimuan-civa-arsen-selen oluşumu, oksidik demir-magnezyum-mangan oluşumu, cevhersiz oluşum diye tanımlanır.
HİDROTERMAL METAMORFOZ, —> Kontak metamorfoz.
HİGROMETRE, 1) Havanın nem (rutubet) derecesini (oranını) ölçmeye yarayan aygıt. 2) Nem, rutubet ölçer.
HİPOSANTR, 1) Depremin yer içinde başladığı nokta. 2) Deprem ocağı. 3) Ocak. —> Deprem odak (ocak) derinliği.
HİZMET MARKALARI, —> Patent.
HOBEL, —> Kazı (kömür) rendesi.
HOBEL İŞLETMECİLİĞİ, Zincirli konve-yörle birlikte çalışan —> Hobelgerecinin kullanılması. 1. Standart hobel işletmeciliğinde, hobelin ve taşıma aracının hızları sabit olup, hobelin hızı taşıma aracı hızından daha düşüktür. 2. Kombine hobel işletmeciliğinde, hobel konveyöre nazaran üst taban yoluna doğru daha hızlı, alt taban yoluna doğru daha yavaş hareket eder. Zincirli konveyör hızı sabit olup, en uygun teorik durumda teorik olarak hobelin üst taban yoluna doğru hareketinde sahip olduğu hıza eşittir. 3. Geçmeli hobel işletmeciliğinde hobelin ve konveyörün hızları sabittir. Ancak hobel hızı, konveyör hızından iki veya üç kat fazladır.
HOMOJEN, 1) Yapısı ve özellikleri bakımından aynı türde, tek fazda ve özellikleri değişmeyen cisimlerin hali (mütecanis). 2) Bir cinsten olan, tek çeşitli, bir örnek, tek türlü, bağdaşık.
HONİGMAN METODU, Az miktarda su geçiren formasyonlarda kademeli geniş çaplı sondaj yapma şeklinde uygulanan kuyu kazı metodu. Bu maksatla kuyu, birkaç kademe olarak ve döner tabla şeklindeki takımlarla nihai çapa getirilecek şekilde kazılır. Kuyu cidarı, yoğunluğu arttırılmış çamurlu su ile yıkanır ve böylece cidardan gelen hidrostatik su basıncı dengelenmiş olur.
HOOK KANUNU, Bir malzemeye kuvvet tatbik edildiğinde malzemedeki deformasyon (elastik alanda) tatbik edilen kuvvetle orantılıdır ( = . , yani = uzama, = uzama sayısı, = kuvvet) şeklinde ifade edilebilen mekanik-mukavemetin temel kanunlarından biri. Tatbik edilen kuvvet malzemede kalıcı bir deformasyon husule getirmişse Hook kanununun geçerli olduğu (O, P noktaları arası) alanın dışına çıkılmış demektir. 1/’ya E = Elastisite modülü denir. —> Çekme deneyi.
HORST, Her iki tarafı faylarla çökmüş veya çevresine göre yükselmiş arazi kitlesi. —> Graben.
HORTUM, 1) Basınçlı hava veya basınçlı su ile çalışan makine veya teçhizatın ana şebekeye bağlanmasında ya da boru yerine kullanılmak üzere kauçuk bez, plastik vb. malzemeden imal edilen esnek boru. 2) Hava ya da suyun hızla dönüp sütun biçiminde yükselmesi ile oluşan meteorolojik olay.
HUY, Maden (taş) kömürü.
HÜKÜMETİ SENİYE, Devlet.