Ziyaretçi
UÇ, 1) Sondaj tekniğinde formasyonu delen, kesen, aşındıran vb. fonksiyon icra eden bütün takımlara verilen müşterek ad. 2) Matkap. 3) Kron. 4) Rimer.
UÇUCU MADDE, 1) Katı yakıtların, taze hava verilmeksizin, kapalı bir yerde 900½C ısıtılması durumunda, serbest bıraktıkları organik ayrışma ürünleri. Uçucu maddeler kömürleşme derecesini gösteren unsurlardır. 2) Mevadı tayyar.
UFALAMA, Taş, cevher veya kömürün; kaba kırma, ince kırma, öğütme gibi işlemlerin tümüne veya birisine tabi tutulması suretiyle boyutlarının küçültülmesi diğer bir deyişle; tane yüzeylerinin arttırılması. Cevher zenginleştirme işlerinde ufalama sonucunda mineral tane-ciklerinin serbestleşmesi sağlanmış olur.
UFALAMA ORANI, Kırıcı veya değirmene giren malın ortalama tane iriliğinin, çıkan malın ortalama iriliğen oranı. Bu oran, kırıcı ağız açıklığının, çıkış açıklığına oranı olarak da ifade edilebilir.
UFKİ, Genişliğine.
ULTRABAZİK, Kayacın kimyasal bileşimine ait SiO2 içeriği % 45’ten az olan kayaçlar için kullanılan terim. Bazı meteorlarda varlığı gözlemlenen bu magmatik kayaç, bünyesinde kuars ve feldispat ihtiva etmez; esas unsuru Fe-Mg silikatlarla metal oksitleri-sülfürleri-nabit metalleri teker teker veya her üçü birden bulunur.
ULTRAMETAMORFOZ, Metamorfoz olayı sırasında normalin dışında sıcaklığın ve basıncın artması sonucu meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.
ULTRAVİYOLE IŞIN, Dalga uzunlukları gözle görülemeyecek kadar kısa olup gözle görülemeyen ışık. Bazı mineraller ültraviyole ışığa maruz kaldıkları zaman ayırt edilirler. Yani ültraviyole ışık altında ayırt edilebilen mineraller ültraviyole ışığını yutar ve bunları daha uzun dalgalı ışınlar halinde meşrederler (yayarlar), bu ışınlar gözle renk olarak görülür. Bu çeşit minerallere “ flüoresan” mineral denir. Bazı minerallerde ise bu flüoresan olayı, yalnız ışıklandırıldığında değil, ondan sonra karanlıktada bir süre devam eder. Bu olaya minerallerin “ fosforesan ve luminesan” özelliği denir. Luminesan özellikle katod röntgen ve radyum ışınlarının yaptığı olay olarak ifade edilir. Bu olay ısı derecesinin yüksetilmesi ile olursa “ termoluminesan” olayı örnek topaz, elmas ve fluorit gibi mineraller için yalnız el ısısı ve fosforit, kalsit ve bazı silikatler için de yüz derece yahut daha fazla ısı gerektir. Luminesan olayı kırılma, vurulma vb. mekanik bir yolla olursa bu olay da “ triboluminesan” olarak adlandırılır. —> Kuars lambası kısa dalga ultraviyole ışınları veren (1/10.000 inç yani 1/394 mm dalga boylu) iyi bir kaynaktır. Argon ışığı ise daha uzun dalga boylu ultraviyole ışınları neşreder. Ültraviyole ışınlarına maruz kalan her mineral flüoresan değildir. Uranyum minerallerinde, şelit (Tungsten cevheri) ve diğer tungsten minerallerinde flüoresan özelliği vardır. Bazı mineraller içlerinde katışıklar yüzünden flüoresan olurlar. Bir kısım mineraller de bulundukları yere göre bazan bu özelliği gösterebilirler. Bu yüzden flüoresan minerallerin aranıp bulunması büyük bir titizlik ister. Arazide bu iş için elde taşınan bir kuars lambası kullanılır. Flüoresan mineraller güzellikleri dolayısı ile dikkati üzerlerine çekerler, fakat bunların ciddi bir şekilde incelenmesi güç bir iştir.
UMKİ, Derinliğine.
UMUMİ DEPRESYON, —> Total depresyon.
UMUMİ RANDIMAN (A+B), Ocaktan yapılan üretim miktarının (kg veya ton), üretimle ilgili olarak yeraltı (içeri A) ve yerüstü (dışarı B) için yapılan işçi yevmiyeleri toplamına bölümüyle elde edilen değer.
URAL ZÜMRÜTÜ , —> Grena.
URANYUM, Demir görünüşünde (U), radyoaktif etkenliği olan, atom ağırlığı 238,3 yoğunluğu 18,6 ergime noktası 1132½C, kaynama noktası 3818½C olan bir element.
URANYUM - TORYUM-KURŞUN’LA TARİHLEME, Kayaçların yaşının içerdikleri adi kurşun miktarının ölçülmesi yoluyla belirlenmesi yöntemi. Adi kurşun, bol miktarda kurşun ile az miktarda kurşun oluşumuna yol açan radyoaktif madde (örn. uranyum -235 ve uranyum -238 izotopları ve toryum -232 izotopu) içeren bir kayaç ya da mineralden elde edilen kurşundur. Herhangi bir kayaç ya da mineraldeki kurşun izotopları bileşimi, kayaç ya da mineralin yaşına ve içinde oluştuğu ortama bağlıdır; yani ana malzemedeki uranyum ve toryum miktarları toplamının kurşun miktarına oranı suretiyle belirlenir.
URGAN, 1) Kalın ip. 2) İnce halat.
USTABAŞI, Üretim, hazırlık ve sondaj ünitelerindeki çeşitli işlemlerde çalışan işçilerin çalışmalarını denetleyip koordine eden usta.
UYGULAMALI JEOLOJİ, —> Jeoloji.
UYGULAMA PROJESİ, Ön projede belirtilmiş tesisin kurulması için gerekli, kabul edilmiş ilkelere uygun nitelikte ayrıntılı açıklama, şema, plan ve resimlerle bunların düzenlenmesine dayanak olan hesap, keşif ve şartnamelerin tümü yani işletmeci mühendis veya madencinin; fiilen çalışabilmesi için gerekli ayrıntıları ihtiva eden proje.
UYGUN TABAKALAŞMA, 1) Tabakaların seri halinde düzenli ve paralel olarak birbirlerinin üzerinde çökelmiş durumu. Tabakaların bu durumu, çökelme olayının aynı fiziksel şartlar altında, devamlı olarak meydana geldiğini gösterir. Tektonik hareketler etkisi ile seri halindeki uygun tabakalar eğimli veyadik duruma da gelebilir. 2) Konkordans.
UYUM BÖLMESİ, Basıncı veya temperatürü farklı iki ortamın arasında özel olarak yapılmış olan veya bırakılan ve bir ortamın etkisini azaltarak, diğer ortam için uyum sağlanmasına yarayan yer.
UZAKTAN ALGILAMA, 1) Fiziksel temas olmaksızın bir madde hakkında bilgi toplamak, toplanan bilgileri kaydetmek ve bunları işlemek gibi iki ana aşama ile gerçekleştirilen çalışma. Uzaktan algılayıcılar elektromanyetik spektrumun görünür ve görünmez dalga boylarında çalışan göz ya da yapay algılayıcılardır. Farklı dalga boyu aralıklarında çalışan uzaktan algılayıcılara örnek olarak da lazer, radyofrekans alıcıları, radar, radyometre, kızılötesi tarayıcılar vb. cihazlar gösterilir. Uzaktan algılama aktif ve pasif olmak üzere iki biçimde yapılabilir. Aktif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcı vericiden (radar veya lazer gibi) oluşur. Pasif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcıdan oluşur (fotoğraf kamerası ve göz gibi). Algılanan enerji ise gözlenen ortam tarafından yapılabileceği gibi güneş, ay vb. kaynaklardan yayılan enerjinin gözlenen ortamdan saçılan bileşeni de olabilir. Her iki durumda da algılanan enerji gözlenen ortam hakkında bilgi taşır. Kamera, radyometre ve kızılötesi algılayıcılar bu türdendir. 2) Remote sensing.
UZMAN, 1) Belli bir işte belli bir konuda bilgi, görgü ve becerisi olan kimse. 2) Mütehassıs.
UZUN AYAK, 1) Tabaka halinde bulunan cevher veya kömür damarlarını iki yerden kesip, (alt ve üst) taban yolları hazırlandıktan sonra, bu taban yollarının damar içinden bağlanması suretiyle teşkil edilen uzun, dar ve yüksek olmayan üretim yeri. Taban yolları pano hududuna kadar sürüldükten sonra hazırlanıp geriye doğru çalışılan uzun ayağa dönümlü -(tayrabatan), taban yollarının başlangıcında hazırlanan ve hududa doğru çalışılan uzun ayağa da ilerletimli uzunayak (taysaşan) denir. Genel olarak uzun ayak maden yatağının istikametine dik olarak yürütülür. Damar meylinin müsait olduğu hallerde uzun ayak damar meyli boyunca aşağı veya yukarı doğru da yürütülebilir. 2) Ayak. 3) Tay.
UZUN HADDE ÜRÜNLERİ, Üretilen çeliğin haddelenmesi suretiyle elde edilen blum, kütük, demiryolu malzemeleri (ray, travers, cebire, seletler), ağır, orta ve hafif profil, nervürlü veya düz betonarme çelik çubuklar, tel ve kangal (filmaşin) gibi ürünler. Sıcak haddeleme sonucunda elde edilen a) blumlar, b)ağır ve orta profiller (yüksekliği 80 mm ve üstünde olan |,U vb. kesitli profiller, uzun kenarı 80 mm üstünde olan eşitkenar ve çeşit kenar köşebentler ve yüksekliği 100 mm üstünde olan maden direği profilleri ve benzerleri.), c) kalın kesitli çubuklar (çapları 60 mm üstünde olan yuvarlak kesitler, genişliği 120 mm üstünde olan lamalar, köşe radyusları 50 mm’nin altında ve bir kenarı 60 mm üstündeki dikdörtgen veya kare kesitli malzemeler), d) demiryolu malzemeleri ve, e) bir kenarı 140 mm’den az olan kütükler uzun hadde ürünleri olarak isimlendirilir. Ayrıca, kütüklerin sürekli, yarı sürekli veya ard arda (Tandem) haddelerde sıcak haddelenmesiyle üretilen a) hafif profiller (yüksekliği 80 mm’nin altında olan |,U kesitli profiller ile bir kenarı 80 mm’nın (hariç) altında olan eşkenar ve çeşitkenar köşebentler, 50 mm’nin altındaki T ve diğer profiller, en fazla 25 mm, en az 1 mm kalınlığındaki lama malzemeler) b) ince kesitli çubuklar (en çok 60 mm çapa kadar dairesel kesitli ve genellikle 12 m uzunluğa kadar olan yuvarlak çubuklar, bir kenarı 60 mm’ye kadar kare kesitli, paralel kenarları arasındaki mesafe en çok 60 mm olan altıgen, sekizgen gibi geometrik çubuklar); c) filmaşinler (en az 5,5 mm çapında ve kangal halindeki malzemeler) de uzun hadde ürünlerine dahildir. Soğuk haddeleme ile de biçimlendirilmiş uzun ürünler elde edilir. Genellikle hafif profillere , ince kesitli çubuklara ve filmaşinlere soğuk haddeleme veya soğuk çekme yöntemleri uygulanır. Bundan amaç malzemelerin boyutlarını, mekanik özelliklerini veya yüzey durumlarını değiştirmektir. Soğuk haddeleme sonucunda ise aşağıdaki uzun hadde ürünleri elde edilir: a) Soğuk çekilmiş çubuklar (40 mm’den daha küçük çaptaki çubukların yüzeylerinin temizlenmesi, çap toleransının düşürülmesi için yüzeysel soğuk biçimlendirme yapılan ürünler); b) Soyulmuş çubuklar (Çapları 20 mm den büyük olan çubuklarda, talaş kaldırmak suretiyle yüzeylerin temizlenmesi ve çap toleranslarının düşürülmesi ile edilmiş ürünler); Tavlı teller (Filmaşinlerin inceltilerek istenen çapa indirilmesi ve daha sonra yumuşatma tavına veya ısıl işlemine tabi tutularak yumuşatılması ile elde edilen ürünler) d) Sert teller (Belirli bileşimlerdeki filmaşinlerin hadde veya lokmalardan soğuk biçimlendirilmesiyle istenen çapa indirilmesi ve böylece sertliği ve dayanımının artırılması suretiyle elde edilen ürünler). e) Patentli teller (Orta ve yüksek karbonlu filmaşinlerin hadde veya lokmalardan geçirilerek soğuk biçimlendirmeyle istenen çapa indirilmesi, daha sonra patentleme ısıl işleminin uygulanması ile elde edilen ürünler).
UZUN MEHMET, Taşkömürünü Türkiye’de ilk keşfeden 19. yüzyılda yaşamış Zonguldaklı Türk.
Türk bahriyesinin İngiliz kömürüne bağımlılığını gidermek için halkın katkısını sağlama gayretleri, Uzun Mehmet’in 1829 yılında Zonguldak kömürünü keşfiyle sonuçlanmıştır. Bugün Zonguldak’ta Uzun Mehmet adına bir anıt dikilmiştir. Ayrıca taşkömürünün ilk defa 1822 yılında Karadeniz Ereğlisi Kestaneci köyünden gemici Hacı İsmail tarafından bulunup II. Mahmut’a götürüldüğü ve beş kese altınla mükafatlandırıldığı da rivayet edilir.
UÇUCU MADDE, 1) Katı yakıtların, taze hava verilmeksizin, kapalı bir yerde 900½C ısıtılması durumunda, serbest bıraktıkları organik ayrışma ürünleri. Uçucu maddeler kömürleşme derecesini gösteren unsurlardır. 2) Mevadı tayyar.
Sponsorlu Bağlantılar
UFALAMA ORANI, Kırıcı veya değirmene giren malın ortalama tane iriliğinin, çıkan malın ortalama iriliğen oranı. Bu oran, kırıcı ağız açıklığının, çıkış açıklığına oranı olarak da ifade edilebilir.
UFKİ, Genişliğine.
ULTRABAZİK, Kayacın kimyasal bileşimine ait SiO2 içeriği % 45’ten az olan kayaçlar için kullanılan terim. Bazı meteorlarda varlığı gözlemlenen bu magmatik kayaç, bünyesinde kuars ve feldispat ihtiva etmez; esas unsuru Fe-Mg silikatlarla metal oksitleri-sülfürleri-nabit metalleri teker teker veya her üçü birden bulunur.
ULTRAMETAMORFOZ, Metamorfoz olayı sırasında normalin dışında sıcaklığın ve basıncın artması sonucu meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.
ULTRAVİYOLE IŞIN, Dalga uzunlukları gözle görülemeyecek kadar kısa olup gözle görülemeyen ışık. Bazı mineraller ültraviyole ışığa maruz kaldıkları zaman ayırt edilirler. Yani ültraviyole ışık altında ayırt edilebilen mineraller ültraviyole ışığını yutar ve bunları daha uzun dalgalı ışınlar halinde meşrederler (yayarlar), bu ışınlar gözle renk olarak görülür. Bu çeşit minerallere “ flüoresan” mineral denir. Bazı minerallerde ise bu flüoresan olayı, yalnız ışıklandırıldığında değil, ondan sonra karanlıktada bir süre devam eder. Bu olaya minerallerin “ fosforesan ve luminesan” özelliği denir. Luminesan özellikle katod röntgen ve radyum ışınlarının yaptığı olay olarak ifade edilir. Bu olay ısı derecesinin yüksetilmesi ile olursa “ termoluminesan” olayı örnek topaz, elmas ve fluorit gibi mineraller için yalnız el ısısı ve fosforit, kalsit ve bazı silikatler için de yüz derece yahut daha fazla ısı gerektir. Luminesan olayı kırılma, vurulma vb. mekanik bir yolla olursa bu olay da “ triboluminesan” olarak adlandırılır. —> Kuars lambası kısa dalga ultraviyole ışınları veren (1/10.000 inç yani 1/394 mm dalga boylu) iyi bir kaynaktır. Argon ışığı ise daha uzun dalga boylu ultraviyole ışınları neşreder. Ültraviyole ışınlarına maruz kalan her mineral flüoresan değildir. Uranyum minerallerinde, şelit (Tungsten cevheri) ve diğer tungsten minerallerinde flüoresan özelliği vardır. Bazı mineraller içlerinde katışıklar yüzünden flüoresan olurlar. Bir kısım mineraller de bulundukları yere göre bazan bu özelliği gösterebilirler. Bu yüzden flüoresan minerallerin aranıp bulunması büyük bir titizlik ister. Arazide bu iş için elde taşınan bir kuars lambası kullanılır. Flüoresan mineraller güzellikleri dolayısı ile dikkati üzerlerine çekerler, fakat bunların ciddi bir şekilde incelenmesi güç bir iştir.
UMKİ, Derinliğine.
UMUMİ DEPRESYON, —> Total depresyon.
UMUMİ RANDIMAN (A+B), Ocaktan yapılan üretim miktarının (kg veya ton), üretimle ilgili olarak yeraltı (içeri A) ve yerüstü (dışarı B) için yapılan işçi yevmiyeleri toplamına bölümüyle elde edilen değer.
URAL ZÜMRÜTÜ , —> Grena.
URANYUM, Demir görünüşünde (U), radyoaktif etkenliği olan, atom ağırlığı 238,3 yoğunluğu 18,6 ergime noktası 1132½C, kaynama noktası 3818½C olan bir element.
URANYUM - TORYUM-KURŞUN’LA TARİHLEME, Kayaçların yaşının içerdikleri adi kurşun miktarının ölçülmesi yoluyla belirlenmesi yöntemi. Adi kurşun, bol miktarda kurşun ile az miktarda kurşun oluşumuna yol açan radyoaktif madde (örn. uranyum -235 ve uranyum -238 izotopları ve toryum -232 izotopu) içeren bir kayaç ya da mineralden elde edilen kurşundur. Herhangi bir kayaç ya da mineraldeki kurşun izotopları bileşimi, kayaç ya da mineralin yaşına ve içinde oluştuğu ortama bağlıdır; yani ana malzemedeki uranyum ve toryum miktarları toplamının kurşun miktarına oranı suretiyle belirlenir.
URGAN, 1) Kalın ip. 2) İnce halat.
USTABAŞI, Üretim, hazırlık ve sondaj ünitelerindeki çeşitli işlemlerde çalışan işçilerin çalışmalarını denetleyip koordine eden usta.
UYGULAMALI JEOLOJİ, —> Jeoloji.
UYGULAMA PROJESİ, Ön projede belirtilmiş tesisin kurulması için gerekli, kabul edilmiş ilkelere uygun nitelikte ayrıntılı açıklama, şema, plan ve resimlerle bunların düzenlenmesine dayanak olan hesap, keşif ve şartnamelerin tümü yani işletmeci mühendis veya madencinin; fiilen çalışabilmesi için gerekli ayrıntıları ihtiva eden proje.
UYGUN TABAKALAŞMA, 1) Tabakaların seri halinde düzenli ve paralel olarak birbirlerinin üzerinde çökelmiş durumu. Tabakaların bu durumu, çökelme olayının aynı fiziksel şartlar altında, devamlı olarak meydana geldiğini gösterir. Tektonik hareketler etkisi ile seri halindeki uygun tabakalar eğimli veyadik duruma da gelebilir. 2) Konkordans.
UYUM BÖLMESİ, Basıncı veya temperatürü farklı iki ortamın arasında özel olarak yapılmış olan veya bırakılan ve bir ortamın etkisini azaltarak, diğer ortam için uyum sağlanmasına yarayan yer.
UZAKTAN ALGILAMA, 1) Fiziksel temas olmaksızın bir madde hakkında bilgi toplamak, toplanan bilgileri kaydetmek ve bunları işlemek gibi iki ana aşama ile gerçekleştirilen çalışma. Uzaktan algılayıcılar elektromanyetik spektrumun görünür ve görünmez dalga boylarında çalışan göz ya da yapay algılayıcılardır. Farklı dalga boyu aralıklarında çalışan uzaktan algılayıcılara örnek olarak da lazer, radyofrekans alıcıları, radar, radyometre, kızılötesi tarayıcılar vb. cihazlar gösterilir. Uzaktan algılama aktif ve pasif olmak üzere iki biçimde yapılabilir. Aktif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcı vericiden (radar veya lazer gibi) oluşur. Pasif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcıdan oluşur (fotoğraf kamerası ve göz gibi). Algılanan enerji ise gözlenen ortam tarafından yapılabileceği gibi güneş, ay vb. kaynaklardan yayılan enerjinin gözlenen ortamdan saçılan bileşeni de olabilir. Her iki durumda da algılanan enerji gözlenen ortam hakkında bilgi taşır. Kamera, radyometre ve kızılötesi algılayıcılar bu türdendir. 2) Remote sensing.
UZMAN, 1) Belli bir işte belli bir konuda bilgi, görgü ve becerisi olan kimse. 2) Mütehassıs.
UZUN AYAK, 1) Tabaka halinde bulunan cevher veya kömür damarlarını iki yerden kesip, (alt ve üst) taban yolları hazırlandıktan sonra, bu taban yollarının damar içinden bağlanması suretiyle teşkil edilen uzun, dar ve yüksek olmayan üretim yeri. Taban yolları pano hududuna kadar sürüldükten sonra hazırlanıp geriye doğru çalışılan uzun ayağa dönümlü -(tayrabatan), taban yollarının başlangıcında hazırlanan ve hududa doğru çalışılan uzun ayağa da ilerletimli uzunayak (taysaşan) denir. Genel olarak uzun ayak maden yatağının istikametine dik olarak yürütülür. Damar meylinin müsait olduğu hallerde uzun ayak damar meyli boyunca aşağı veya yukarı doğru da yürütülebilir. 2) Ayak. 3) Tay.
UZUN HADDE ÜRÜNLERİ, Üretilen çeliğin haddelenmesi suretiyle elde edilen blum, kütük, demiryolu malzemeleri (ray, travers, cebire, seletler), ağır, orta ve hafif profil, nervürlü veya düz betonarme çelik çubuklar, tel ve kangal (filmaşin) gibi ürünler. Sıcak haddeleme sonucunda elde edilen a) blumlar, b)ağır ve orta profiller (yüksekliği 80 mm ve üstünde olan |,U vb. kesitli profiller, uzun kenarı 80 mm üstünde olan eşitkenar ve çeşit kenar köşebentler ve yüksekliği 100 mm üstünde olan maden direği profilleri ve benzerleri.), c) kalın kesitli çubuklar (çapları 60 mm üstünde olan yuvarlak kesitler, genişliği 120 mm üstünde olan lamalar, köşe radyusları 50 mm’nin altında ve bir kenarı 60 mm üstündeki dikdörtgen veya kare kesitli malzemeler), d) demiryolu malzemeleri ve, e) bir kenarı 140 mm’den az olan kütükler uzun hadde ürünleri olarak isimlendirilir. Ayrıca, kütüklerin sürekli, yarı sürekli veya ard arda (Tandem) haddelerde sıcak haddelenmesiyle üretilen a) hafif profiller (yüksekliği 80 mm’nin altında olan |,U kesitli profiller ile bir kenarı 80 mm’nın (hariç) altında olan eşkenar ve çeşitkenar köşebentler, 50 mm’nin altındaki T ve diğer profiller, en fazla 25 mm, en az 1 mm kalınlığındaki lama malzemeler) b) ince kesitli çubuklar (en çok 60 mm çapa kadar dairesel kesitli ve genellikle 12 m uzunluğa kadar olan yuvarlak çubuklar, bir kenarı 60 mm’ye kadar kare kesitli, paralel kenarları arasındaki mesafe en çok 60 mm olan altıgen, sekizgen gibi geometrik çubuklar); c) filmaşinler (en az 5,5 mm çapında ve kangal halindeki malzemeler) de uzun hadde ürünlerine dahildir. Soğuk haddeleme ile de biçimlendirilmiş uzun ürünler elde edilir. Genellikle hafif profillere , ince kesitli çubuklara ve filmaşinlere soğuk haddeleme veya soğuk çekme yöntemleri uygulanır. Bundan amaç malzemelerin boyutlarını, mekanik özelliklerini veya yüzey durumlarını değiştirmektir. Soğuk haddeleme sonucunda ise aşağıdaki uzun hadde ürünleri elde edilir: a) Soğuk çekilmiş çubuklar (40 mm’den daha küçük çaptaki çubukların yüzeylerinin temizlenmesi, çap toleransının düşürülmesi için yüzeysel soğuk biçimlendirme yapılan ürünler); b) Soyulmuş çubuklar (Çapları 20 mm den büyük olan çubuklarda, talaş kaldırmak suretiyle yüzeylerin temizlenmesi ve çap toleranslarının düşürülmesi ile edilmiş ürünler); Tavlı teller (Filmaşinlerin inceltilerek istenen çapa indirilmesi ve daha sonra yumuşatma tavına veya ısıl işlemine tabi tutularak yumuşatılması ile elde edilen ürünler) d) Sert teller (Belirli bileşimlerdeki filmaşinlerin hadde veya lokmalardan soğuk biçimlendirilmesiyle istenen çapa indirilmesi ve böylece sertliği ve dayanımının artırılması suretiyle elde edilen ürünler). e) Patentli teller (Orta ve yüksek karbonlu filmaşinlerin hadde veya lokmalardan geçirilerek soğuk biçimlendirmeyle istenen çapa indirilmesi, daha sonra patentleme ısıl işleminin uygulanması ile elde edilen ürünler).
UZUN MEHMET, Taşkömürünü Türkiye’de ilk keşfeden 19. yüzyılda yaşamış Zonguldaklı Türk.
Türk bahriyesinin İngiliz kömürüne bağımlılığını gidermek için halkın katkısını sağlama gayretleri, Uzun Mehmet’in 1829 yılında Zonguldak kömürünü keşfiyle sonuçlanmıştır. Bugün Zonguldak’ta Uzun Mehmet adına bir anıt dikilmiştir. Ayrıca taşkömürünün ilk defa 1822 yılında Karadeniz Ereğlisi Kestaneci köyünden gemici Hacı İsmail tarafından bulunup II. Mahmut’a götürüldüğü ve beş kese altınla mükafatlandırıldığı da rivayet edilir.