Ziyaretçi
Tevrat'taki Babil öyküsü şöyle başlar :
Babil Kulesi (Yaratılış, Bölüm 11: 1-9)
Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri
kullanırlardı.
Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova buldular ve oraya
yerleştiler.
Birbirlerine, "Gelin tuğla yapıp iyice pişirelim" dediler. Taş yerine
tuğla, harç yerine zift kullandılar.
Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule
dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."
RAB insanların yaptığı kenti ve kuleyi görmek için aşağıya indi
ve şöyle dedi: "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya
başladıklarına göre düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel
tanımayacaklar.
Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki birbirlerini anlamasınlar."
Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.
Bu nedenle kente Babil adı verildi yani "Karışıklık". Çünkü RAB bütün insanların dilini
orada karıştırdı ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıttı
*Konfüçyüs'e sormuşlar, devlet yönetimine katılsaydın, devlet erki sana
verilseydi, ne yapardın ? Konfüçyüs "dil" demiş, "öncelikle dil". "Çünkü
dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi doğru anlamlandıramaz. Düşünce
doğru anlaşılmayınca da görev ve sorumluluklar doğru algılanamaz. Görev
ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediği ülkede kurallar ve
tüze boyulur. Kurallar ve tüze bozulunca da adalet yanlış yola sapar.
Adalet yanlış yola sapınca da şaşıran halk ne yapacağını, nasıl
davranacağını kesteremeyeceği için ürkü ve kargaşa baş gösterir; düzen
temelden bozulur. Onun içindir ki, bir ulusun yaşamında hiçbir şey dil
ölçüsünde önemli bir etken değildir."
*Atatürk'ü, harf inkılâbından iki yıl sonra, dil inkılâbından iki yıl
önce heyecanlandıran kitabın (Sadri Maksudî Arsal 1930 Türk Dili İçin)
başına eklenen cümleler:
"Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin
olması, millî hissin inkişafında [gelişmesinde] başlıca müessirdir
[etkendir]. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil
şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk
milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."
Gazi Mustafa Kemal
*Bir de Turk dehasi Oktay Sinanoglu var tabii.
http://www.sinanoglu.net/index.php adresine bos bir vaktinizde goz
atmaniz faydali olabilir diye dusunuyorum. "
Orhun Anıtları
Ben tanrı gibi kökü gökte Türk Bilge Kaan,
Size sesleniyorum; beni başbuğ tanıyan
Sizler ey Dokuz Oğuz, oğuz Tatar beyleri,
ey soldaki Tarhanlar, sağdaki Şadapıtlar!
Ben yürüttüm sizleri bunca yerlere kadar;
İşte bunca topraklar Türklüğün fermanında;
Kurulmuştur tahtımız Ötüken ormanında.
Çözülüp gidecektik, uyuşuk, bekle bekle;
Çelmişti aklımızı altın-gümüş-ipekle
Demirimize demir çıkaramaz düşmanlar..
Ey Türk! eşin-benzerin, sanmam yer yüzünde var;
Sen bir uçtan bir uca geçersin kaç senedir;
Bilmezsin: açken tokluk, tokken de açlık nedir?
Yabancı bağışlardan, dilden, töreden çekin:
Her çağında yetişmez bir Bilge, Bir Kültigin!
Bak: yoksulu bay ettik, az ne varsa çok ettik,
Budunun varlığına göz dikeni yok ettik!
Şanlı geçmişlerini öğren benim yazımdan
Vaktiyle neler olmuş dinle benim ağzımdan:
Üstte mavi gök, altta kara yer yaratıldı;
İkisi arasına insan oğlu atıldı;
Üreyip çoğalınca geldi toplanma demi;
İlk yeryüzü başbuğu Bumin, sonra İstemi;
Yeryüzünde kim varsa yendiler birer birer,
Başlılar baş eğdiler, dizliler diz çöktüler;
Eğilmeyen, çökmeyen, girdi kendi kanına...
Sınır, Demirkapı'dan Kadırgan Ormanı'na...
Onlar öldü; ülkede açıldı uçurumlar:
Çinliler, Tibetliler, Aparlar, Apurumlar,
Tatabiler, Kıtaylar, Kırgızlar, Üçkurganlar,
Birbirine düşenler, birbirinden korkanlar,
"Başımız gitti" diye dövdüler başlarını;
Döktüler seller gibi kanlı göz yaşlarını...
Sonra gelen kaanlar eğlenceye daldılar;
Türk adını bırakıp Çince adlar aldılar,
Türklük geriliyordu, çöküyordu gitgide,
Zenginler eğlentide, aydınlar özentide,
Halk ise, içe dönük, acıyla içli, diri
Sanki diyor gibiydi: "Başımıza geçse biri,
"Ben egemen olmaya alışmış bir milletim;
"Ne oldu, nasıl oldu kaldım kimsesiz, yetim!"
Baş, ulustan habersiz; düzensiz, durgun her iş,
Bir gün 17 erle dağa çıktı İltiriş;
Babamızın yanında Kültigin'le biz vardık;
Özbudunun sesini küçük yaştan duyardık...
Yağı, besili koyun; Türk, şahlanan kurt oldu;
On yedi, bütün millet; o dağ bütün yurt oldu;
Beyleri çürük dişler gibi yurttan sökünce,
Başlılar baş eğince, dizliler diz çökünce,
Yabancı yasalardan sıyrıldı Türk benliği;
Yenibaştan kuruldu Türkün egemenliği.
Türk yıllar geçirse de kanı-yaşı dinmeden.
Yukarda gök çekmeden, altta yer delinmeden
Türklüğü yok etmeye gücü yetmez kimsenin!
Ey büyük Türk ulusu! en güzel yarın senin...
Behçet Kemal ÇAĞLAR
Lütfen Türkçe kullanımına özen gösterin.Dilimize sahip çıkın. Türk dilini savunmak hepimizin görevi. Bu konu elbette siyasi tartışmalara çekilebilir. Ancak unutmayın Türkiye eğer bazılarının iddia ettiği gibi eğer mozaikse bile Türkçe bu ülkedeki insanlar için "lingua franca" 'dır yani ortak anlaşma dilidir .
Sponsorlu Bağlantılar
Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri
kullanırlardı.
Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova buldular ve oraya
yerleştiler.
Birbirlerine, "Gelin tuğla yapıp iyice pişirelim" dediler. Taş yerine
tuğla, harç yerine zift kullandılar.
Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule
dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."
RAB insanların yaptığı kenti ve kuleyi görmek için aşağıya indi
ve şöyle dedi: "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya
başladıklarına göre düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel
tanımayacaklar.
Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki birbirlerini anlamasınlar."
Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.
Bu nedenle kente Babil adı verildi yani "Karışıklık". Çünkü RAB bütün insanların dilini
orada karıştırdı ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıttı
*Konfüçyüs'e sormuşlar, devlet yönetimine katılsaydın, devlet erki sana
verilseydi, ne yapardın ? Konfüçyüs "dil" demiş, "öncelikle dil". "Çünkü
dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi doğru anlamlandıramaz. Düşünce
doğru anlaşılmayınca da görev ve sorumluluklar doğru algılanamaz. Görev
ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediği ülkede kurallar ve
tüze boyulur. Kurallar ve tüze bozulunca da adalet yanlış yola sapar.
Adalet yanlış yola sapınca da şaşıran halk ne yapacağını, nasıl
davranacağını kesteremeyeceği için ürkü ve kargaşa baş gösterir; düzen
temelden bozulur. Onun içindir ki, bir ulusun yaşamında hiçbir şey dil
ölçüsünde önemli bir etken değildir."
*Atatürk'ü, harf inkılâbından iki yıl sonra, dil inkılâbından iki yıl
önce heyecanlandıran kitabın (Sadri Maksudî Arsal 1930 Türk Dili İçin)
başına eklenen cümleler:
"Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin
olması, millî hissin inkişafında [gelişmesinde] başlıca müessirdir
[etkendir]. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil
şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk
milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."
Gazi Mustafa Kemal
*Bir de Turk dehasi Oktay Sinanoglu var tabii.
http://www.sinanoglu.net/index.php adresine bos bir vaktinizde goz
atmaniz faydali olabilir diye dusunuyorum. "
Orhun Anıtları
Ben tanrı gibi kökü gökte Türk Bilge Kaan,
Size sesleniyorum; beni başbuğ tanıyan
Sizler ey Dokuz Oğuz, oğuz Tatar beyleri,
ey soldaki Tarhanlar, sağdaki Şadapıtlar!
Ben yürüttüm sizleri bunca yerlere kadar;
İşte bunca topraklar Türklüğün fermanında;
Kurulmuştur tahtımız Ötüken ormanında.
Çözülüp gidecektik, uyuşuk, bekle bekle;
Çelmişti aklımızı altın-gümüş-ipekle
Demirimize demir çıkaramaz düşmanlar..
Ey Türk! eşin-benzerin, sanmam yer yüzünde var;
Sen bir uçtan bir uca geçersin kaç senedir;
Bilmezsin: açken tokluk, tokken de açlık nedir?
Yabancı bağışlardan, dilden, töreden çekin:
Her çağında yetişmez bir Bilge, Bir Kültigin!
Bak: yoksulu bay ettik, az ne varsa çok ettik,
Budunun varlığına göz dikeni yok ettik!
Şanlı geçmişlerini öğren benim yazımdan
Vaktiyle neler olmuş dinle benim ağzımdan:
Üstte mavi gök, altta kara yer yaratıldı;
İkisi arasına insan oğlu atıldı;
Üreyip çoğalınca geldi toplanma demi;
İlk yeryüzü başbuğu Bumin, sonra İstemi;
Yeryüzünde kim varsa yendiler birer birer,
Başlılar baş eğdiler, dizliler diz çöktüler;
Eğilmeyen, çökmeyen, girdi kendi kanına...
Sınır, Demirkapı'dan Kadırgan Ormanı'na...
Onlar öldü; ülkede açıldı uçurumlar:
Çinliler, Tibetliler, Aparlar, Apurumlar,
Tatabiler, Kıtaylar, Kırgızlar, Üçkurganlar,
Birbirine düşenler, birbirinden korkanlar,
"Başımız gitti" diye dövdüler başlarını;
Döktüler seller gibi kanlı göz yaşlarını...
Sonra gelen kaanlar eğlenceye daldılar;
Türk adını bırakıp Çince adlar aldılar,
Türklük geriliyordu, çöküyordu gitgide,
Zenginler eğlentide, aydınlar özentide,
Halk ise, içe dönük, acıyla içli, diri
Sanki diyor gibiydi: "Başımıza geçse biri,
"Ben egemen olmaya alışmış bir milletim;
"Ne oldu, nasıl oldu kaldım kimsesiz, yetim!"
Baş, ulustan habersiz; düzensiz, durgun her iş,
Bir gün 17 erle dağa çıktı İltiriş;
Babamızın yanında Kültigin'le biz vardık;
Özbudunun sesini küçük yaştan duyardık...
Yağı, besili koyun; Türk, şahlanan kurt oldu;
On yedi, bütün millet; o dağ bütün yurt oldu;
Beyleri çürük dişler gibi yurttan sökünce,
Başlılar baş eğince, dizliler diz çökünce,
Yabancı yasalardan sıyrıldı Türk benliği;
Yenibaştan kuruldu Türkün egemenliği.
Türk yıllar geçirse de kanı-yaşı dinmeden.
Yukarda gök çekmeden, altta yer delinmeden
Türklüğü yok etmeye gücü yetmez kimsenin!
Ey büyük Türk ulusu! en güzel yarın senin...
Behçet Kemal ÇAĞLAR
Lütfen Türkçe kullanımına özen gösterin.Dilimize sahip çıkın. Türk dilini savunmak hepimizin görevi. Bu konu elbette siyasi tartışmalara çekilebilir. Ancak unutmayın Türkiye eğer bazılarının iddia ettiği gibi eğer mozaikse bile Türkçe bu ülkedeki insanlar için "lingua franca" 'dır yani ortak anlaşma dilidir .