
Ziyaretçi
Sadrazam
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sadrazam ya da Vezir-î Azam Osmanlı Devleti döneminde padişah adına devlet işlerini yöneten en yüksek derecedeki görevliye verilen isimdi.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde sadece vezir tanımı kullanılmaktaydı. Orhan GaziI. Murad saltanatında Çandarlılar kazaskerlikten vezir olmuşlar, aynı dönemde vezir sayısının artmasıyla, önce "birinci vezir", "ikinci vezir" tanımları, daha sonra da "vezir-i azam" ve nihayet "sadrazam" ünvanı verilmeye başlanmıştır. 15. yüzyıl sonlarına kadar vezir adedi üçü geçmemiştir. Vezirler Divan-ı Hümayun'da, Kubbealtı'nda toplandıkları için, kendilerine "kubbe vezîri" veya "kubbenişîn" ismi de verilmiştir. saltanatındaki dört vezir ilmiye sınıfından vezirliğe yükselmiştir.
Sadrazam hükümdarın mutlak vekili sıfatıyla onun tuğralı mührünü taşırdı. Bu nedenle sadrazamın sözü ve yazısı padişahın iradesi ve fermanı demekti. Nitekim Fatih Kanunnamesi’nde sadrazamın devlet içindeki yeri şu şekilde yazılıdır:
"Bilgil ki vüzerâ (vezirler) ve ümerânın (emirler), vezir-i âzam, başıdır, cümlenin ulusudur, cümle umûrun vekîl-i mutlakıdır ve malımun vekîl-i defterdârıdır ve ol vezir-i âzam nâzırıdır ve oturmada ve durmada ve mertebede vezir-i âzam cümleden mukaddemdir (önce gelir)."
Güçlü hükümdarlar tarafından tayin edilmiş dirayetli sadrazamlar devlete büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak 16. yüzyıl sonlarından itibaren devletin duraklama dönemine girmesinin sonucu ve/veya amili olarak siyasal erk boşluğunu Valide Sultanların, saray personelinin (hanımağası gibi) veya başına buyruk davranabilen Yeniçerilerin doldurması sadrazamların konumunu ve vasıflarını zayıflaştırmıştır. Yine de, duraklama ve gerileme dönemlerinde de çok değerli sadrazamların göreve geldiği olmuştur.
Tanzimat'tan itibaren sadrazamlar daha ziyade Batılı anlamda "kabine şefi" görevini yürütmüşler, bir yandan da padişaha muhalif bir güç olabildikleri gibi, muhalif mihraklara dayanan bir çizgi de izleyebilmişlerdir. Son dönemde sadrazamlar daha sık değişmişlerdir.
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Sadrazam ya da Vezir-î Azam Osmanlı Devleti döneminde padişah adına devlet işlerini yöneten en yüksek derecedeki görevliye verilen isimdi.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde sadece vezir tanımı kullanılmaktaydı. Orhan GaziI. Murad saltanatında Çandarlılar kazaskerlikten vezir olmuşlar, aynı dönemde vezir sayısının artmasıyla, önce "birinci vezir", "ikinci vezir" tanımları, daha sonra da "vezir-i azam" ve nihayet "sadrazam" ünvanı verilmeye başlanmıştır. 15. yüzyıl sonlarına kadar vezir adedi üçü geçmemiştir. Vezirler Divan-ı Hümayun'da, Kubbealtı'nda toplandıkları için, kendilerine "kubbe vezîri" veya "kubbenişîn" ismi de verilmiştir. saltanatındaki dört vezir ilmiye sınıfından vezirliğe yükselmiştir.
Sadrazam hükümdarın mutlak vekili sıfatıyla onun tuğralı mührünü taşırdı. Bu nedenle sadrazamın sözü ve yazısı padişahın iradesi ve fermanı demekti. Nitekim Fatih Kanunnamesi’nde sadrazamın devlet içindeki yeri şu şekilde yazılıdır:
"Bilgil ki vüzerâ (vezirler) ve ümerânın (emirler), vezir-i âzam, başıdır, cümlenin ulusudur, cümle umûrun vekîl-i mutlakıdır ve malımun vekîl-i defterdârıdır ve ol vezir-i âzam nâzırıdır ve oturmada ve durmada ve mertebede vezir-i âzam cümleden mukaddemdir (önce gelir)."
Güçlü hükümdarlar tarafından tayin edilmiş dirayetli sadrazamlar devlete büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak 16. yüzyıl sonlarından itibaren devletin duraklama dönemine girmesinin sonucu ve/veya amili olarak siyasal erk boşluğunu Valide Sultanların, saray personelinin (hanımağası gibi) veya başına buyruk davranabilen Yeniçerilerin doldurması sadrazamların konumunu ve vasıflarını zayıflaştırmıştır. Yine de, duraklama ve gerileme dönemlerinde de çok değerli sadrazamların göreve geldiği olmuştur.
Tanzimat'tan itibaren sadrazamlar daha ziyade Batılı anlamda "kabine şefi" görevini yürütmüşler, bir yandan da padişaha muhalif bir güç olabildikleri gibi, muhalif mihraklara dayanan bir çizgi de izleyebilmişlerdir. Son dönemde sadrazamlar daha sık değişmişlerdir.