Narin yapılı, dar ve uzunca vücutlu bir türdür. Genel rengi soluk sarı veya açık yeşilimsidir. Baş, yatay ve öne doğru uzamış; antenler çok uzun ve kıl şeklindedir. Pıonotum yassı, yan loblar kalkıktır. Ön femur'larda büyük ve oval biçimde tympanum bulunur. Tegmina erkeklerde uca doğru genişler. Arka kanatlar her iki eşte de tegmina kadar uzunlukta veya ondan biraz daha uzundur. Ovipozitor düz, uzun ve arka femur'I ardan daha kısadır. Ovipozitor 6-8 mm, vücut ise 9—15 mm uzunluktadır.
Yumurtaları sarımsı krem renkte, silindirimsi şekildedir.
Yayılışı : Akdeniz çevresi ülkeleri ile bazı Orta Avrupa ülkeleri, Belçika, Polonya, G-Rusya, Kafkasya, B-Sibirya, îran, B-O-Asya, Kıbrıs ve Türkiye Yurdumuzda yaygın olarak bulunur. Ancak Marmara Bölgesi ile Batı ve Güney Anadolu Bölgelerinde daha bol olarak görülür.

Zararı ve komıkçuları : Omnivor bir türdür. Başta Asma, Kenevir, Böğürtlen, Tütün, Havuç, Pamuk olmak üzere pek çok kültür ve yabani bitkilerde bulunur. Bu bitkiler esas itibariyle böceğin yumurta bırakmak için seçtiği bitkilerdir. Batı Anadolu Bölgesinde bu bitkilerin içinde en çok bulunduğu bitkiler Asma, Kenevir ve Böğürtlen'dir. Bağ Horozcuğu küçük yumuşak vücutlu böcekleri yediği gibi bitkilerin yaprak, tomurcuk, olgun meyve ve çiçeklerin polen tozlarını da yer. Ancak bitkilerin çeşitli organlarım yemek suretiyle yaptığı bu şekildeki zarar önemli değildir. Asıl zaran dişiler yumurtalarını bitki saklarına bırakırken yapar. Bunîar yumurtalarını ovipozitorları yardımıyla bitkilerin sürgün ve dalları içine açtıkları delikler içine yerleştirirler (Şekil 46). As-, malarda yumurtalar genellikle bir yıllık dalların içine bırakılır. Bir sürgün veya dalda 3-4 cm ara ile birçok yumurta bırakılabilmektedir. Yumurtaların bırakıldığı yerlerde daha sonra yaralar meydana gelir. Bu yaralar birkaç cm uzunluğunda, uzun mekik şeklinde ve kenarları kabarıktır. Yaraların üst kısmı gerekli şekilde beslenemediği için zayıf kaldığından bitkide verim düşer. Eğer populasyon fazla olursa önemli zararlar meydana gelir. Batı Anadolu Bölgesinde bağlarda zaran fazla olmasa da Tire ve çevresinde Kenevir'lerde 1979—80 yıllarında önemli zararlarına şahit olunmuştur.

Yumurtaları sarımsı krem renkte, silindirimsi şekildedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yayılışı : Akdeniz çevresi ülkeleri ile bazı Orta Avrupa ülkeleri, Belçika, Polonya, G-Rusya, Kafkasya, B-Sibirya, îran, B-O-Asya, Kıbrıs ve Türkiye Yurdumuzda yaygın olarak bulunur. Ancak Marmara Bölgesi ile Batı ve Güney Anadolu Bölgelerinde daha bol olarak görülür.

Zararı ve komıkçuları : Omnivor bir türdür. Başta Asma, Kenevir, Böğürtlen, Tütün, Havuç, Pamuk olmak üzere pek çok kültür ve yabani bitkilerde bulunur. Bu bitkiler esas itibariyle böceğin yumurta bırakmak için seçtiği bitkilerdir. Batı Anadolu Bölgesinde bu bitkilerin içinde en çok bulunduğu bitkiler Asma, Kenevir ve Böğürtlen'dir. Bağ Horozcuğu küçük yumuşak vücutlu böcekleri yediği gibi bitkilerin yaprak, tomurcuk, olgun meyve ve çiçeklerin polen tozlarını da yer. Ancak bitkilerin çeşitli organlarım yemek suretiyle yaptığı bu şekildeki zarar önemli değildir. Asıl zaran dişiler yumurtalarını bitki saklarına bırakırken yapar. Bunîar yumurtalarını ovipozitorları yardımıyla bitkilerin sürgün ve dalları içine açtıkları delikler içine yerleştirirler (Şekil 46). As-, malarda yumurtalar genellikle bir yıllık dalların içine bırakılır. Bir sürgün veya dalda 3-4 cm ara ile birçok yumurta bırakılabilmektedir. Yumurtaların bırakıldığı yerlerde daha sonra yaralar meydana gelir. Bu yaralar birkaç cm uzunluğunda, uzun mekik şeklinde ve kenarları kabarıktır. Yaraların üst kısmı gerekli şekilde beslenemediği için zayıf kaldığından bitkide verim düşer. Eğer populasyon fazla olursa önemli zararlar meydana gelir. Batı Anadolu Bölgesinde bağlarda zaran fazla olmasa da Tire ve çevresinde Kenevir'lerde 1979—80 yıllarında önemli zararlarına şahit olunmuştur.

Bu türün yaptığı zararın önemsenmemesine sebep yaptığı zarar şeklinin çoğu kimseler tarafından bilinmemesi, bunun da bitkiye olan etkisinin iyi değerlendirilememesidir. Her yıl budanmayan bağlarda zararı daha önemli olmaktadır. Her yıl devamlı saldırıya uğrayan asmalar zayıflar. Dişilerin yumurta bırakmak için yaptığı yaralar sekonder olarak diğer zararlıların da hücumuna maruz kalabilir. Özellikle bu gibi yerler bazı hastalık etmenlerinin de giriş kapıları olacağından durum bir kat daha önem kazanır.
0. pellucens Fransa, G-Rusya ve Transkafkasya'da bazan zararlara sebep olmaktadır. Hargreaves (1948), bu türün Nyasaland (D- Afrika)' da da Pamuklarda yaprak, tomurcuk ve gövdelerinde zarar yaptığını bildirmektedir. Ünal (1981)'a göre bu tür Bursa yöresinin bazı yerlerinde Tütünlerde bazan önemli zararlara sebep olmaktadır.
Biyolojisi ve davranışları : Erginler Ege Bölgesi'nde Haziran sonlarından itibaren başlamak üzere Ekim sonuna kadar görülür. Kışı yumurta halinde geçirir. Nimflere, yerine göre Nisan sonu veya "Mayıs başından Eylül başına kadar tarlalarda rastlanır. Ergin ve nimfleri Yaprak Bitleri, Cicadellid'ler, Psyllid'ler, Kabuklu Bitler ve hatta bazan küçük Lepidoptera larvaları ile beslenir. Bazan aralarında kannibalizm de görülür. Bununla beraber, bağ, meyve ağaç ve ağaççıklarının yaprak ve tomurcuklarım yediği gibi bunlar üzerinde yetişen funguslarla da beslenirler. Nimfler genellikle otlar ve otsu bitkiler üzerinde görülür. Erginlere ise daha çok Asma, çalı, ağaç ve ağaççıklar üzerinde rastlanır. Dişiler yumurtalarını bitkilerin genellikle yukarıya doğru kalkık düz dal ve sürgünlerine bırakır. Bununla beraber yumurtalar bazan yatık veya aşağıya doğru eğik dallar üzerinde de görülebilir. Dişiler yumurtalarını Asma'larda çubukların boğumları arasına açtıkları delikler içine yerleştirir. Yumurtalar tek tek veya küçük gruplar halinde bırakılırlar. Bir dişi hayatı boyunca birkaç yüz yumurta bırakabilirse de ortalama bıraktığı yumurta sayısı 150 kadardır. Kışı yumurta halinde geçirir. Yılda bir nesil verir. Ergin ve nimfler yavaş hareket eder. Erginlerde kanatlar iyi gelişmiş olnıarına rağmen iyi uçucu değillerdir. Bunlar doğada kısa mesafeler içinde uçarlar. Rahatsız edilmedikleri sürece bulundukları bitkileri kolay terketmezler. Erkekler özellikle gece öterler.
Savaşı : O. pellucens her ne kadar yurdumuzda zararlı bir tür olarak bilinmekte ise de (îyriboz, 1942; Bodenheimer, 1958) bu hususta bizlere zararı hakkında kesin bilgiler vermemektedir. Şahsi gözlemlere göre bu tür halen yurdumuz bağ alanlarında zarar yapacak populasyon yoğunluğu göstermemektedir. Bununla beraber eğer zararı görülürse, yumurtalar daha açılmadan önce, özellikle Mart'tan önce bağlar budanarak yumurta bırakılmış olan dallar toplanıp yakılır veya imha edilirse en etkili şekilde savaşı yapılmış olur. Bundan başka, bağ kenarları ile çevresinde yetişen O. pettucens'in yumurta bıraktığı bitkiler yok edilecek olursa lokalize olmuş zararlarından da kurtulunur. Zararı özellikle Kenevir'de söz konusu olabilir. Bu iyi şekilde saptandıktan sonra ergin ve nimflerine karşı herhangi bir organik fosforlu insektisid atılırsa zararı kolaylıkla önlenir.
0. pellucens Fransa, G-Rusya ve Transkafkasya'da bazan zararlara sebep olmaktadır. Hargreaves (1948), bu türün Nyasaland (D- Afrika)' da da Pamuklarda yaprak, tomurcuk ve gövdelerinde zarar yaptığını bildirmektedir. Ünal (1981)'a göre bu tür Bursa yöresinin bazı yerlerinde Tütünlerde bazan önemli zararlara sebep olmaktadır.
Biyolojisi ve davranışları : Erginler Ege Bölgesi'nde Haziran sonlarından itibaren başlamak üzere Ekim sonuna kadar görülür. Kışı yumurta halinde geçirir. Nimflere, yerine göre Nisan sonu veya "Mayıs başından Eylül başına kadar tarlalarda rastlanır. Ergin ve nimfleri Yaprak Bitleri, Cicadellid'ler, Psyllid'ler, Kabuklu Bitler ve hatta bazan küçük Lepidoptera larvaları ile beslenir. Bazan aralarında kannibalizm de görülür. Bununla beraber, bağ, meyve ağaç ve ağaççıklarının yaprak ve tomurcuklarım yediği gibi bunlar üzerinde yetişen funguslarla da beslenirler. Nimfler genellikle otlar ve otsu bitkiler üzerinde görülür. Erginlere ise daha çok Asma, çalı, ağaç ve ağaççıklar üzerinde rastlanır. Dişiler yumurtalarını bitkilerin genellikle yukarıya doğru kalkık düz dal ve sürgünlerine bırakır. Bununla beraber yumurtalar bazan yatık veya aşağıya doğru eğik dallar üzerinde de görülebilir. Dişiler yumurtalarını Asma'larda çubukların boğumları arasına açtıkları delikler içine yerleştirir. Yumurtalar tek tek veya küçük gruplar halinde bırakılırlar. Bir dişi hayatı boyunca birkaç yüz yumurta bırakabilirse de ortalama bıraktığı yumurta sayısı 150 kadardır. Kışı yumurta halinde geçirir. Yılda bir nesil verir. Ergin ve nimfler yavaş hareket eder. Erginlerde kanatlar iyi gelişmiş olnıarına rağmen iyi uçucu değillerdir. Bunlar doğada kısa mesafeler içinde uçarlar. Rahatsız edilmedikleri sürece bulundukları bitkileri kolay terketmezler. Erkekler özellikle gece öterler.
Savaşı : O. pellucens her ne kadar yurdumuzda zararlı bir tür olarak bilinmekte ise de (îyriboz, 1942; Bodenheimer, 1958) bu hususta bizlere zararı hakkında kesin bilgiler vermemektedir. Şahsi gözlemlere göre bu tür halen yurdumuz bağ alanlarında zarar yapacak populasyon yoğunluğu göstermemektedir. Bununla beraber eğer zararı görülürse, yumurtalar daha açılmadan önce, özellikle Mart'tan önce bağlar budanarak yumurta bırakılmış olan dallar toplanıp yakılır veya imha edilirse en etkili şekilde savaşı yapılmış olur. Bundan başka, bağ kenarları ile çevresinde yetişen O. pettucens'in yumurta bıraktığı bitkiler yok edilecek olursa lokalize olmuş zararlarından da kurtulunur. Zararı özellikle Kenevir'de söz konusu olabilir. Bu iyi şekilde saptandıktan sonra ergin ve nimflerine karşı herhangi bir organik fosforlu insektisid atılırsa zararı kolaylıkla önlenir.
Kaynak: Türkiye Entomolojisi -1 - Prof Dr. Niyazi LODOS
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....