Arama

Pink Floyd

Güncelleme: 11 Haziran 2015 Gösterim: 20.800 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Pink Floyd
İçinde olup da karşıda durmak
Sponsorlu Bağlantılar
Yaşıyor olup da karşıdan bakmak
Duvarı yıkıp, kapıyı açmak
Gökyüzüne bakarak yaşamak
"Hiç dinlemeseydim, hiç haberim olmasaydı bu adamlardan, kesinlikle daha mutlu, evet mutlu ve dengeli bir insan olarak hayatımı sürdürebilirdim. Temelinden tekrar tekrar şekillenmiş mutsuz huzurumun anahtar deliğidir Pink Floyd. Oradan bakınca, her şey anlam kazanır.
Bütün soruların ilk harflerini olusturmuş, ben büyüdükçe soruları baştan aşağıya değiştirmiş, binbir tane cevap bulmuş, yetmemiş bütün cevapları da durmadan değiştirmiş, değiştiren, değiştiriyor olan, sadece "grup" demeye dilimin varmadığı, yıkıcı bir tutku.
Farkındalığın farkındalığının ne bicim bir halt olduğunu ilk farkettiren, etrafa aynı bakamamayı, etrafta aynı yaşayamamayı sağlayan, baştan aşağıya mavileri giydirip, gittiğini bildiklerinin ardından shine on diyebil diye umudu da iç cebe sıkıştırmayı ihmal etmeyen, hayatın nesnesi değil öznesi olmak için yaşı her ne olursa olsun, "kendisine söylenenleri öylece yapmaya karşı direnen ve sürekli merak eden bir cocuk" olanlara, ve hep o civarda kalacaklara, şeylerin karanlık yüzünün en sade ve bir o kadar görkemli gülümsemesi.."
Alıntı
pink floyd2

Pink Floyd 70’lerde başlayan o değişim sürecinin tam ortasında doğan bir grup. Var olan sisteme ve aldatıcı düzene karşı agresif ama bir o kadar da gerçekçi bakan ve döneminde imkansızı başarmış bir topluluk.

David Gilmour
David Gilmour 6 Mart 1948’da Grantchester’da doğdu. Babası bir genetik doktoruydu,annesinin tüm ilgi alanı ise gitar çalmaya uğraşan oğluydu. O yıllarda okul Barret gibi Gilmour’u da sıkıyordu. Barret’dan çok daha iyi bir gitarist olan Gilmour ona ilk gitar dersini veren kişidir. Gilmour’un gitara karşı olağanüstü bir yeteneği vardı, ama Syd’in de inanılmaz dehası. Bu ikili zamanla halef selef oldular ve birçok eleştirmen tarafından birbirleriyle karşılaştırıldılar.Dave bir ara erkek modellik yaptı. Syd ilk bestelerini yapmaya başladığında Dave, Joker’sWild isimli bir grupta çalıyordu, bu grupla birlikte Fransa’da bir yıl kaldı, sonra İngiltere’ye döndü, grup dağılmıştı ve o beş parasızdı. Uzun zamandan beri Syd’i görmemişti, diğerlerini ise hiç tanımıyordu, Pink Floyd bu arada epey yol almıştı ve Syd artık gruptan kopuyordu, böylece Dave, Pink Floyd’un beşinci elemanı olarak gruba katıldı.

Roger Waters
George Roger Waters 9 Eylül 1944’te Cambridge’te doğdu. John ve Duncan isimli iki kardeşi var. O da Syd gibi Cambridge Erkek Lisesi’ne gitti. 60’ların başında Nükleer Silahsızlanma kampanyasında ilk defa seyirci karşısına çıktı. Bir müzisyen olmaya karar verdiğini bakın nasıl anlatıyor:
“Regent Street Politeknik’te mimari okuyordum, sanırım orada ciddi olmayan birkaç grup deneyimimiz olmuştu ama hiçbir yerde çalamadık. Bir çok ismimiz oldu en sevdiğimiz ise Megadeths idi. Sadece oturup kazanacağımız parayla neler yapabileceğimizi konuşurduk. Bursumuzun önemli bir kısmını bir İspanyol gitar almak için harcadım ve ders almak için kursa gittim. Okulda enstrümanlarıyla gelip bir şeyler çalanların takıldığı bir oda mutlaka bulunurdu, şimdi düşününce sanırım gitarımı daha önce almıştım, çünkü Shany Toen isimli şarkıyı öğrendiğimi anımsıyorum. Okulda öğrendiklerimizle kesinlikle ilgilenmiyordum.
Zaten aldığımız bütün bursu da aletlere yatırıyorduk.
Grubun en çok okuyan üyesi Waters’tı. Bütün yapıtlarında Blues’un yoğun etkisi vardı. Ayrıca Barret sonrası yapıtlarda Waters’ın hemen tüm hayatını izleyebiliriz. Aslında o hiçbir zaman bunu itiraf etmedi ama “The Wall”un oyun ve Syd’in hayatından bölümler olduğu kesin. Waters babasını İkinci Dünya Savaşı’nda kaybetti ve uzun yıllar ona hem anne hem baba olan annesinin yoğun baskısı üzerinde hissetti. Elbette Water’da Syd ve diğerleri gibi uyuşturucu kullanıyordu ama bunu asla aşırıya vardırmadı. Waters ilk zamanlar gitarını bile akord edemezdi ama zamanla gösterdiği gelişimle grubun beyni olmayı başardı. Gruptan ayrıldıktan sonra çıkarttığı albümler onun üstün müzikal yeteneğini ortaya koydu.

Richard Wright
Richard (Rick) William Wright; 28 Temmuz 1945’de Londra’da doğdu. O da Waters gibi Regent Street Politeknik’e gitti. Wright, Waters ve Nick Mason okulda tanıştılar. 6 ay sonraaralarına Syd’i de alarak bir grup kurdular. Wright okuldan önce piyano, harmonium, harpiscord ve cello çalmayı öğrenmişti, Politeknikte ise mimari ve müzik bölümlerinde okumaya başladı. Okulda elektronikle ve elektronik kompozisyonlarla ilgilendi. Özellikle öğretmeni Stockahausen’in yazdıklarıyla. Bu eğitim ve onun yeteneği daha sonraki yıllarda oluşacak. Pink Floyd soundunun ortaya çıkmasında önemli katkılarda bulundu.

Nick Mason
Nicholas (Nick) Berkeley Mason, 27 Ocak 1945’da Birmingham’da doğdu. Bill ve Sally Mason’un Sarah, Melanie ve Serena’yla birlikte 4 çocuğundan biridir. Ailesi varlıklıydı. Londra’nın en zengin mahallelerinden Hampstead’te büyüdü, pahalı bir özel okulda okudu. Küçük yaşlarda piyano, keman ve davul çalmayı öğrendi, sonunda o da Politeknik’e geldi ve diğer çocuklarla tanıştı. Rick ile birlikte bir daire tuttu ama sonra yeniden ailesinin yanına döndü. Ve o daireye Syd ile Waters yerleştiler. Ufo klüpteki başarılardan sonra okulu bir yıl bırakmaya karar verdi. 1969’daki bir röportajda şöyle diyor:
“Yıldız olma fikri çok hoşuma gitmişti, müzikten başka bir şey beni ilgilendirmiyordu. Seyredebildiğim kadar çok grup seyrediyordum ve pop müziğin nasıl gerçekleştirileceği konusu beni meşgul eden tek meseleydi.
Syd Barret
Syd Barret (Roger Keith) 6 Ocak 1946’da Cambridge’te doğdu. 2 ağabeyi ve bir kız kardeşi var. Cambridge erkek lisesinde, aynı lisede okuyan Roger Waters’dan iki sınıf gerideydi. Oldukça konforlu yaşayan bir İngiliz orta sınıf ailesinin çocuğuydu. Syd 12 yaşındayken babası öldü. Her zaman sanat ve müziğe yatkın gözüktü ve erken yaşlarda müzik ve resim eğitimi almaya karar verdi. İlk enstrümanı Ukele’ydi (4 telli Hawai gitarı). Gitar çalmayı da metodlardan ve arkadaşlarından öğrendi. İlk grubunu kurdu (Geof Mott ve Mottoes). Bu grupla partilerde ve evin çevresinde çalıyordu. Sonra Hollering Blues isimli bir grupla birlikte çalmaya başladı. Londra’ya gittiğinde 3 çocukla tanıştı. Dördü daha sonra Pink Floyd oldular. Syd müzik eğitimini Camridge’te David Gilmour ile birlikte yaptı. Teknik okuldan sonra Syd, Londra’ya resim okumaya gitti, orada Roger Waters’la beraber oturmaya başladı. Müzik ve resme ilk ilgi duyduğu andan itibaren Syd, bir yandan içki, sigara ve kadınlara merak saldı. Yakışıklılığı ile okulda dikkat çekiyordu ve o da bunu kullanıp bütün kızlarla birlikte olmak için her yolu deniyordu. Bu arada evi de hafta sonları müzik yapar gibi yapan çocuklarla dolup taşmaya başlamıştı. İşte bu sıralar tüm gençlerin yaptığı gibi Syd’te uyuşturucu kullanmaya başladı. 1964 sonbaharında okula başlamak üzere Londra’ya geldi ve Waters’la aynı eve yerleşti. Bu evde daha önce oturan Mason ve Wright ise ayrıldılar. Mason zengin ailesinin yanına döndü, Wright ise evlendi. Mason, Waters, Barret ve Bob Klose birlikte çalmaya başlamışlardı. En büyük destekçileri ev sahipleri Leonard’dı ve bu yüzden gruba Leonard’s Lodgers ismini koydular. Birkaç ay sonra Wright gruba katıldı, grubun beyni tabi ki Syd’di ve hemen hemen bütün parçaları o yazıyordu. Ama grubun bir solisti yoktu ve Chris Dennis bu grubun solisti oldu. Syd, Georgialı iki yaşlı blues şarkıcısının isimlerinin baş harflerinden oluşturulacak ismin, grubun ismi olması konusunda diretiyordu. Bu şarkıcıların isimleri Pink Anderson ve Floyd Council’di. Böylece ortaya çıkan Pink Floyd ismi bir kamyonetin arkasına pembe bir boyayla yazıldı. Pink Floyd’un ilk kadrosunu oluşturan isimler ise Syd Barret (gitar), Roger Waters (bas), Bob Klose (gitar), Nick Mason (davul), Richard Wright (klavye) ve Chris Dennis (vokal) idi.Syd’in soyut resimleri okulda ilgi gördü ama bu seferde okul Syd’i doyurmamaya başladı. 1965’te bir sih tarikatı olan Sant Mant’a girdi, bu sadece bir yaz sürdü ve Syd uyuşturucuya geri döndü.

PINK FLOYD
Pink Floyd 70’lerde başlayan o değişim sürecinin tam ortasında doğan bir grup. Var olan sisteme ve aldatıcı düzene karşı agresif ama bir o kadar da gerçekçi bakan ve döneminde imkansızı başarmış bir topluluk.
Grup o yıllarda gençlerde bir moda haline gelen LSD’nin etkisindeydi. Grubun beyni Syd Barret bu akıma fazlasıyla yakalanmıştı ancak Pink Floyd’un bugünlere kadar gelebilmesinde en önemli etken Syd olmuştur. Hatta o kadar çok uyuşturucunun etkisindeydi ki, bir konserinde 3 saat boyunca gitarıyla aynı akoru bastığı söylenmektedir.
Elbette ki grubun diğer üyeleri de uyuşturucu kullanıyordu ancak Syd kadar değildi.
1969 yılında grup Syd’siz bir şeyler yapabileceğinin farkındaydı. Bütün sözleri ve müzikleri yapan oydu. Ama Syd’in grupta kalması artık grubun yükselişe değil düşüşe geçmesine neden oluyordu. O dönemlerde daha Syd henüz gruptan ayrılmamışken Roger Waters eski bir arkadaşı olan David Gilmour’a beraber çalmayı teklif etti. Gilmour’un o zamanlar çaldığı başka bir grubu vardı ancak Pink Floyd’un yükselişini de uzaktan takip ediyordu. Bu teklife olumlu yanıt verdi. Grup Syd’siz yaptıkları ilk çalışma olan A Saucerful of Secrets albümünü çıkardı. Albüm’de yer alan Set the Controls for Heart of the Sun isimli şarkı bugün hala zihinlerde. David Albüm kapağı için şunları söylüyor:
“Roger ve Nick albüm kapağını herhangi bir müzikal formda yapmaktansa mimari bir diagram oluşturmayı düşündüklerini anımsıyorum. Kapak müziğin güzelliğinden değil de duygulardan oluşan bir öyküyle ortaya çıkacaktı. Böyle de oldu. Yıllar sonra bize hala kapağın kendilerinde uyandırdığı duyguları yazan insanların gönderdiği mektuplar geliyor.
Grup bu dönemden sonra çok hızlı bir yükselişe geçti. 1969 yılında Ummagumma, 1970 yılında Atom Heart Mother, 1971 yılında Meddle, 1972 yılında Obscured by Clouds, 1973 yılında Dark Side of the Moon albümünü çıkardı. Albüm inanılması zor bir başarı kazandı ve tam 30 milyon orjinal kopya sattı. Bu gerçekten ulaşılması zor bir rakamdı. Britanya’da her 5 evden birinde bu albümün olduğu bilinmektedir.
1975 yılında Wish You Were Here, 1976’da Animals, 1978’de ise The Wall albümünü çıkardı. Wall için bir dönemin sonu diyebiliriz. Syd sonrası Floyd’taki iktidar savaşı grubu sonunda bu noktaya getirdi. Zamanla Roger, Pink Floyd’u tek bir adamın grubu gibi görmeye başladı. David’in gerçek bir müzik dehası, Roger’ın ise gerçek bir söz yazma yeteneği vardı. Ama bunu hiçbir zaman ortak bir potada eritmeye çalışmadılar. 1983’te Final Cut çıktı. Bu albüm Waters’ın Pink Floyd adı altında yaptığı son albümdür. Aslında buna bir Waters solo albümü demek yanlış olmaz çünkü Gilmour’un etkisi çok az görülüyor. Bu albümün ardından Waters gruptan ayrılır ve Pink Floyd’a açtığı davalar sonucunda Pink Floyd’un isim hakkı hariç diğer grup elemanlarının elinden Floyd’a dair herşeyi alır ve kendi yolunda ilerlemeye başlar.
Waters’sız ilk albüm A Momentary Lapse of Reason 1987 yılında çıkar. David bu albümde herşeyi üstlenmiştir. Wright, bu albümde maaşlı bir eleman sıfatında klavyesini çalmıştır. Çünkü Waters onu manevi yönden çalamayacağı düşüncesine itmiştir. Bu albümde büyük başarı sağlar ama Floyd soundundan az da olsa uzaktır. Ve son albümleri The Division Bell 94’te çıktı. İşte bu albüm belkide Meddle’dan sonra en güçlü müzikal sounda sahip albüm. Wright’ın tekrar gruba dönmesi ve Gilmour’un üstün kişiliği grubu eski haline getirmiştir. Aynı dönemde Roger Waters’ın beklenen solo çalışması Amused to Death bir milyon satışa ulaşırken The Division Bell 15 milyon’dan fazla satışıyla başarılarının üzerine başarı eklemiştir. Şüphesiz Pink Floyd’un etkisi çok uzun yıllar sürecek. Ama şu bir gerçek ki, Ayın Karanlık Yüzü’nde aydınlığa ulaşmak hiç de kolay olmayacak.

king nothing - avatarı
king nothing
Ziyaretçi
14 Ağustos 2008       Mesaj #2
king nothing - avatarı
Ziyaretçi

Pink Floyd 1
Sponsorlu Bağlantılar

Pink Floyd 14

Son düzenleyen Blue Blood; 17 Ağustos 2008 18:09
The-Mirror - avatarı
The-Mirror
Ziyaretçi
2 Ağustos 2009       Mesaj #3
The-Mirror - avatarı
Ziyaretçi
Bu Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü rock topluluğundan biridir pink floyd. biz insanlara hayatın gerçeklerini göstermeye çalışan ve bunu beceren bu da yetmezmiş gibi hayatın acı gerçeklerini gözümüze sokmaya çalışan en iyi en güçlü ve en yaşlı grup.. 40 yıldır sanat peşinde birşeyler yapma çabasındaydılar.. ve bir ayrılık.. david ve roger.. ondan öncesi syd. ve şimdi sadece pink floyd'tan kalan bir anı .. Richard ve syd.. onları hala özlüyorum.. tanrı rahmetine kavuştursun.Pink Floyd Sadece Wish You Were here veya comfortably numb yada shine on you crazy diamond demek değildi.. pink floyd. dark side of the moon ve the wall obscured by the clouds more. Pulse ve the final cut ve the piper at the gates of dawn'dı.. Meddle'dı A Saucerful of Secrets'dı. lütfen onları sadece 2 şarkıyla anmayın bu en büyük hakaret olur.. neyse. biraz abartmış olabilirim ama arka planda comfortably numb varken.. duygu seli ile yazmamak saçmalık olurdu.. bu başlığı açtığınız için teşekkür ederim. onları dinlemeye devam edin..
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
7 Şubat 2011       Mesaj #4
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
PF pf22

Kuruluş
1964 yılında Syd Barrett (gitar), Roger Waters (bas gitar), Nick Mason (bateri) ve Rick Wright (klavye) tarafından kurulmuştur. Syd Barrett grup kurulduğunda Sigma 6 olan ismini iki blues ustası Pink Anderson ve Floyd Council'in isimlerini birleştirerek "The Pink Floyd Sound" olarak belirlemiştir. İlk zamanlar yerel bir kitleye sahip olsalar da kullandıkları görsel efektler ve sahne performansları ile kısa denilebilecek sürede ulusal kitleye sahip olmuşlardır. Kurulduğu zamanlar grupta Bob Klose adlı bir gitarist daha bulunmaktaydı. 5'li "Lucy Leave" ve "(I'm A) King Bee" şarkılarını kaydettiler ancak daha sonra grup bluestan uzaklaştıkça Bob Klose müzikal farklılıklar yüzünden ilk tekli Arnold Layne kaydedilmeden gruptan ayrıldı.

İlk kayıtlar ve ilk albüm

Grubun ilk oluşumundan sonraki kayıtları ve çalışmaları psychedelic rock tarzından oldukça uzaktı. Ve grup o zamanlar ciddi anlamda dinlenen ve de beğeni toplayan Jazz müziğini, alt yapıları olarak benimsedi ve müziklerindeki bateri ve gitar alt yapılarını Jazz akorları üzerine kurarak başarı sağladı. Daha sonra kendilerini geliştirerek kendi müziklerini oluşturdular. Bunun ismi ne jazz ne de psychedelic rock'tı. Bu, dünyada ilk defa diğer müzik türlerinden farklılığını gösteren bir müzikti. Bu Pink Floyd gerçeğiydi. O zamanlar tüm dünya Pink Floyd'u konuşuyordu. Müzik otoriteleri bile ne yorum yazabileceklerini bilmiyorlardı.
Grup "psychedelic rock" tarzları ve görselleri çok iyi kullandıkları konserler ile Londra yer altının en önemli gruplarından biri haline gelmişti. 1966'da daha bir firmayla anlaşmamışken gazeteci Peter Whitehead'ın çektiği
Tonite Let's All Make Love in London belgeselinde şarkılarıyla yer aldılar.
1966'da ilk kez bir müzik şirketiyle anlaştılar. 1967'de Arnold Layne single'ı ile müzik dünyasına girdiler. 20. olan bu single'ı See Emily Play takip etti. Şarkı 6. olmuş ve grubu ünlü program "Top of the Pops"'a çıkartmıştır. İlk albümleri The Piper at the Gates of Dawn bir şarkı dışında tamamen Barrett imzalıydı. Albüm İngiltere'de büyük bir başarı kazandı. Amerika'da albüm çok iyi satmasa da grup Jimi Hendrix ile beraber turneye çıkıp kendini tanıttı.

Pink Floyd'un yükselişi

1970'de Atom Heart Mother yayınlandı. Grup albümün ilk şarkısını 23 dakikalık bir beste olan "Atom Heart Mother"ı bir orkestrayla kaydederek oluşturmuştu. Grubun üç elemanının da solo eserleri ve bir tane daha deneysel parçadan oluşan albüm Floyd'un o dönem en çok satan albümü olmuştu. Grup üyeleri daha sonra bu albümü beğenmemiş olsalar bile deneyselliği, ses efektleriyle Pink Floyd ile bütünleşecek elementlerin bulunduğu ilk albüm olmuştu. Floyd albümün başarısıyla ilk Amerika turnelerine çıkmıştı.
Grup 1971'de ilk dönemlerini anlatan
Relics albümünü çıkardı ve Zabriskie Point albümüne şarkılar verdi. Aynı yıl içinde bulunan "Echoes" parçasıyla dikkat çeken Meddle yayınlandı. Ses efektlerin daha da dikkat çektiği albüm, grup tarafından da grupça çalıştıkları ilk albüm olarak görülmüştü. Albüm İngiltere listelerinde 3 numaraya kadar çıktı.
1972'de çıkan Obscured By Clouds, "La Vallee" adlı filmin film müziğiydi. Albüm bir önceki Meddle'a göre daha sade olmasıyla dikkat çekiyordu. Albüm eleştirmenler tarafından çok beğenilmese de ilk kez Amerika listelerine ilk 50'den giriyordu. Free Four şarkısı ise Amerika'da bir hit haline geldi. Şarkı daha sonra çok konu olacak Roger Waters'ın babasıyla ilgiliydi. Albüm Waters gruptan ayrılana dek David Gilmour'un son yazdığı sözleri içeriyordu.

2216756 PinkFloyd

Son çalışmalar
Grup 1996'da "Rock 'N Roll Hall of Fame"e girmeye hak kazandı Törende Roger Waters bulunmadı. 2000'deIs There Anybody Out There? The Wall Live 1980-81 konser albümü ve 2001'de best of Echoes yayınlandı. 2003'te Dark Side of the Moon yeniden yayınlandı. 2004'te ise Nick Mason "Inside Out" isimli Pink Floyd kitabını yazdı.
Gilmour, Mason ve Wright 2003'te ölen menejerleri
Steve O'Rourke için birleşip "Fat Old Sun" ve "The Great Gig In The Sky"'ı cenazede çaldılar. 1981 yılındaki Earls Court (Londra) konserinin ardından bir daha sahnede birlikte görülmeyen grubun orijinal kadrosu ise 2 Temmuz2005 tarihinde LondraHyde Park'ta düzenlenen Live 8 yardım konserlerinde bir araya geldi ve "Breathe", "Money", "Wish You Were Here" ve "Comfortably Numb" parçalarını canlı olarak çaldı.
Grup 2005'te "İngiltere Hall of Fame"e girmeye hak kazandı. Gilmour ve Mason orada bulundu. Wright ameliyat olduğu için katılamazken,
Roger Waters Roma'da olduğu için videosuyla törene katıldı.
Grup kurucularından
Syd Barrett, 7 Temmuz 2006'da hayatını kaybetmiştir. 2007'de ise onu anma konserinde Roger Waters sahne almıştır, konserin sonunda ise sürpriz olarak Gilmour, Mason, Wright Arnold Layne'i çalmışlardır. Gecenin son şarkısında tüm konuklar beraber "Bike"ı söylemişlerdir ancak Roger Waters, diğer Floyd üyeleriyle sahneye çıkmamıştır. Grubun piyanisti Richard Wright da 15 Eylül 2008 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
Syd Barrett ve Roger Waters'tan sonra grubun üçüncü lideri olarak nitelendirilen David Gilmour gelen turne tekliflerini "Artık yaşım ilerledi. Pink Floyd'un stüdyo ve turne stresini kaldıramam" diyerek geri çevirmektedir. Bu açıklama, bir bakıma Pink Floyd'un ebedîyen dağıldığını ve bir daha birleşmeyeceğini göstermektedir.
🌘 🚀
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
11 Haziran 2015       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Biyografi
20. yüzyılın efsanevi İngiliz progresif ve psychedelic rock müzik grubu.

Hakkında:
- 1964 yılında Syd Barrett (gitar), Roger Waters (bas gitar), Nick Mason (bateri) ve Rick Wright (klavye) tarafından kurulmuştur, 1967 yılında David Gilmour (vokal, gitar) gruba dahil olmuştur.
- Müzikal kariyerleri 1967 yılında yayımlanan "The Piper At The Gates Of Dawn" isimli albümle başlamıştır.
- 1973 yılında piyasaya çıkan "Dark Side Of The Moon" adlı albüm 40 milyonun üzerinde satış rakamıyla dünyanın en çok satan ikinci rock albümü olmuştur.
- "Atom Heart Mother", "Wish You Were Here" ve "The Wall" albümleriyle dünya çapında üne kavuşmuştur.
- Eserleri ve sergiledikleri başarılı performanslarıyla Grammy ve Bafta da dahil olmak üzere birçok ödüle layık görülmüştür.

İlk Albüm: The Piper At The Gates of Dawn
İlk Single: Arnold Layne

karnaval.com
🌘 🚀

Benzer Konular

 Pink
24 Eylül 2008 / Misafir Müzik ww
22 Ekim 2015 / tulse Müzik ww
4 Eylül 2008 / BARIŞ Spor ww