Arama

Uyku Apnesi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 17 Mart 2017 Gösterim: 17.938 Cevap: 5
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #1
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi

Uyku Apnesi Nedir ?

Ad:  apne.jpg
Gösterim: 2071
Boyut:  25.5 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Obstrüktif Uyku Apnesi sendromu uyku boyunca üst solunum yolunun tekrarlayıcı tıkanmaları ile karakterizedir. Buna genellikle kan oksijen düzeyindeki düşmeler eşlik edebilir.

Diğer bir ifade ile hava yolu çeşitli seviyelerde tıkanır. Tıkayan faktörler üst solunum yolunu çevreleyen dokulardaki şişkinlikler, büyük bademcikler, büyük dil, ve uykuda gevşeyen üst solunum yolu kaslarıdır.

Diğer bir tıkanma noktası burun olabilir. Çenenin küçük olması ve üst solunum yolunun yapısı da tıkanma yapabilir.

Ayrıca tıkanma olmaksızın solunum tembelliğine bağlı santral apne de vardır.
Tıbben ciddi kabul edilen tıkanmaya bağlı uyku nefessizliğinin (tıbbi: obstrüktif uyku apnesi ) toplum içindeki yaygınlığı yüksektir. Kadınların en az %2'inde ve erkeklerin %4'ünde görülmektedir. Bu rakamlar hastalığın en az astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğunu göstermektedir.

Her nekadar erişkinlerde , erkeklerde , horlayanlarda, menopoza girmiş bayanlarda, yaşlılarda, ve kilolularda daha sık görülmekte ise de obstrüktif uyku apnesi çocuklarda,genç bayanlarda ve zayıf insanlarda da tesbit edilmektedir.
Uyku apnesi orta yaşdaki kilolu erkeklerin hastalığıdır şeklindeki izlenim yanlıştır. Ayrıca hastaların 1/4'ü şişman değildir. Hakikat şişman erkeklerin çoğu ve kilolu bayanların çok büyük bir kısmında apne yoktur.

Belirtiler


  • Gün içinde aşırı uyku hali
  • Uykuda kişinin farkında olmadan saatte 5 defadan daha fazla ve 10 saniyeden uzun süren solunum durması.
  • Uyku Apnesinin Sonuçları
  • Gürültülü horlama
  • Sabah baş ağrısı
  • Yüksek tansiyon
  • Aşırı ve hızlı kilo alma
  • Sabah ağız kuruluğu
  • Depresyon
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Uykuda aşırı terleme
  • Mide yanması
  • Uykusuzluk
  • Sık idrara çıkma
  • Huzursuz uyku

Bu Durum Ne Kadar Ciddidir ?


Acil tedavi gerektiren hayati bir hastalıktır.
Bu hastalık zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, felç, impotans, düzensiz kalp atışlarına yol açar.
Ayrıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebeb olur. Belirtiler hafif, orta veya ağır düzeyde olabilir

Tedavi


Uyku Apnesi genellikle CPAP cihazı ile tedavi edilir. CPAP bir maske vasıtasıyla buruna hava vererek üst solunum yolunun uyku boyunca açık kalmasını sağlar.Daha ağır vakalarda Bİ-PAP cihazı kullanılır.

Bazı insanlarda uyku apnesine sebep olan küçük çene, geniz darlıkları, büyük bademcikler, iri dil, burun kemiği eğrilikleridir ve çeşitli cerrahi tedavilerle düzeltilebilirler.

Uyku apnesi için başka cerrahi tedaviler de vardır. Tedavi seçenekleri arasında karar verirken Tüm Gece Uyku Tetkiki sonuçlarının tecrübeli bir uzman tarafından yorumlanmasının büyük önemi vardır

BAKINIZ
Uyku Bozuklukları ve Tedavi Yöntemleri
Sağlıklı Uyku ve Uyku Terimleri

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 18:33
Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
15 Şubat 2007       Mesaj #2
Avatarı yok
Yasaklı
HORLAMA VE TIKAYICI UYKU APNE SENDROMU
Toplumda erişkin yaştakilerin %30-40'ında horlama görülür. Oysa horlama her zaman masum değildir, bazen yaşamı bile tehdit edebilen ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Horlama Her Zaman Tehlikeli midir?
Hayır. Basit horlama, daha çok sırtüstü yatarken ortaya çıkan, yorgunlukla artan kesintisiz bir sestir. Eğer solunum düzensizliklerine yol açmıyorsa ve uykuyu bölmüyorsa bu tip horlamanın zararsız olduğu kabul edilir. Bununla birlikte horlama yaşın ilerlemesi ve kilo almak gibi nedenlerle yıllar içinde sinsi bir şekilde Tıkayıcı Uyku Apne Sendromuna denen uykuda nefes durmalarının görüldüğü bir hastalığa dönüşebilir. Çok yüksek sesle horlama, bu hastalığın belirtisi olabilir.

Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu Nedir?
"Apne" Yunanca bir kelimedir. "Nefessizlik" anlamına gelir. Tıkayıcı Uyku Apne Sendromunda, uykuda sık sık tekrarlayan nefes durmaları, şiddetli horlama ve bunların yol açtığı bazı belirtiler vardır. Normal kişilerde de apne oluşabilir. Ancak, bir gecelik uyku süresinde en fazla 35, bir saatlik uyku için ise en fazla 5 apne normal kabul edilebilir. İleri yaşlarda normal kabul edilebilen sınır daha yüksek olabilir. Her nefes durması sırasında kandaki oksijen miktarı azalır ve kalp kanı pompalamak için daha çok çalışmak zorunda kalır. Tansiyon yükselir ve nefes alma tekrar başladıktan sonra bile tansiyon bir süre yüksek kalır. Kalp bazen düzensiz çalışır hatta bir kaç saniye durabilir. Uykudaki ani ölümlerin bazılarından bu kalp durmaları sorumlu tutulmaktadır.

Uykuda nefes durmaları (apne) gece içinde yüzlerce kez tekrarlayabilir. Öyleki, bazı kişiler toplam uyku sürelerinin dötte üçünü nefes almadan geçirir. Oysa apnelerin çok azı hastanın yakınları tarafından farkedilir. Her nefes durmasının ardından saniyeler süren kısa bir uyanıklık dönemi olur. Bu kısa uyanıklık dönemlerini hasta uyanıklık olarak algılamaz ama bunlar uykunun derinleşmesini ve dinlendirici bir uyku haline gelmesini engeller. Nefes almakta zorlanan hasta harcadığı çaba nedeniyle çok terler, yatakta sürekli dönerek yatış pozisyonunu değiştirir. Yine hastalık nedeniyle genellikle gecede bir iki kez tuvalete kalkma ihtiyacı duyulur. Bunların sonucunda uyku kalitesiz ve yüzeysel bir hale gelir. Böylece kalitesiz ve yüzeysel bir uyku uyunur.

Tıkayıcı Uyku Apne Sendromunun Nedeni Nedir?
Yapısal olarak solunum yolunun küçük olması, yaşlılarda destek dokuların gevşemesi nedeniyle uykuda solunum yolunun daha da daralması, solunum yolunun çevresindeki dokularda yağ birikimi sonucunda oluşan darlık, ve nefes alırken burunda bir direnç varsa nefes borusunda ters bir basınç oluşması bu hastalığa neden olabilir.

Tıkayıcı Uyku Apne Sendromunun Sonuçları Nelerdir?
Gece uykusunun dinlendirici olmaması nedeniyle hasta ne kadar uzun süre uyumuş olursa olsun sabah yataktan kalktığında kendisini yorgun ve uykulu hisseder. Baş ağrısı ve ağız kuruluğundan şikayet edebilir. Yorgunluk gün boyu devam ettiği için unutkanlık ve dikkat eksikliği nedeniyle işinde verimli olamaz, gergin ve sıkıntılıdır. Gündüz saatlerinde uyukladığı için, eğer araç kullanıyorsa trafik kazalarına neden olabilir.
Bu hastalık yıllar sürdüğünde yüksek tansiyon, kalp krizi, beyin damarında tıkanıklık sonucu felç gibi ciddi problemlere yol açabilir.

Tanı Nasıl Konur?
Sürekli ve şiddetli horlaması olanlar, uykuda nefes durmaları olduğu farkedilenler, yeterli süre uyuduğu halde sabahları yorgun ve uykusunu alamamış halde uyananlar hekime başvurmalıdır. Bu kişilere uyku laboratuvarında uyku incelemesi yapıl malıdır. Uyku incelemesinin sonucunda horlama ve uyku apne sendromunun derecesi belirlenir ve tedavi biçimine karar verilir.

Tedavide Neler Yapılabilir?
Basit horlama kilo verme, yüksek yastıkta yatma, alkol alımının azaltılması, sırüstü yatmanın engellenmesi gibi önlemlerle tedavi edilebilir.
Tıkayıcı uyku apne sendromunun derecesi hafifse hava yolunun genişletilmesine yönelik ameliyatlar yapılır. İlerlemiş tıkayıcı uyku apne sendromunda uyku süresince bir çeşit hava kompresörünün kullanılması gereklidir. Burun yoluyla devamlı olarak basınçlı hava veren bu alet, üst solunum yolunun açık kalmasını sağlar. Aletin uzun süreli kullanımı, aynı zamanda çoğunlukla kilolu olan tıkayıcı uyku apneli hastaların önemli ölçüde kilo vermesini de sağlar ve böylece alete duyulan ihtiyaç zaman içinde ortadan kalkabilir

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 17:49
M.u.R.a.T - avatarı
M.u.R.a.T
Ziyaretçi
22 Şubat 2007       Mesaj #3
M.u.R.a.T - avatarı
Ziyaretçi
Uyku apnesi nedir?
Uyku apnesi, uyku sırasında oluşan solunum duraklamalarıdır. Yalnız bu hastalıkta sadece solunum durması değil, azalması (hipopne) de neden olabilir. Uyku apnesi iki nedenle olabilir; santral ve obstrüktif.
  • Santral(merkezi) nedenlle oluştuğunda solunum çabası yoktur.Yani beyin solunum kaslarını uyarmaz. Bu durum daha çok ilaç zehirlenmelerinde ve beyin hasarlarında olur ve uyku apnesinde tek başına bir neden olması çok nadirdir.
  • Obstrüktif (engelleyici) apnede ise soluk alma sırasında üst hava yollarında olan fiziksel bir engel vardır. Uyku apnesinin daha sık bir nedenidir. Bu durumda beyin vücuda nefes alması için emir verir, diyafram ve diğer solunum kasları bu emre cevap verir ama üst solunum yollarında bunu engelleyen bir bariyer vardır. Ağzın içinde sadece dil yoktur. Küçük dil, yumuşak damağın merkezinden aşağı doğru sarkan bir et parçası (uvula) vardır.
Bütün bu organların yerinde ve doğru olarak çalışmasını sağlayan, dilin ve küçük dilin tabanına yerleşmiş olan yumuşak damağın kasları gevşer ve sarkarak hava yolunu tıkar.
Bu durum, nefes almayı zorlaştırır ve solunumun gürültülü hale gelmesine sebep olur.
Solunum periyodik olarak durduğu zaman, bu hali dışarıdan dinleyen birisi horlamanın belirli aralıklarla kesildiğini duyar. Bu sırada kan oksijen seviyesi düşer, karbondioksit seviyesi artar. Kandaki bu değişimler beyindeki merkezleri uyararak uyanmayıı sağlar.
Uyku kesilince kişinin boyun kasları uyanıkken olduğu gibi normal kasılma gösterir. Hava yolu açılır ve hasta tekrar uykuya geçer.
Bütün bunlar çok kısa sürelerde yaşanır. Öyle ki, bu uyanmaları hasta sabahleyin hatırlamaz bile...
Bu nefes kesilme süresi bazen on saniye bazen de bir-iki dakika kadar olabilir. Bu soluksuz duraklamalar gece boyunda tekrarlanır. Sabaha dek elli yüz kez tekrar edenler bile vardır.

Uyku apnesini hazırlayıcı faktörler
Bu rahatsızlık özellikle metropollerde çok yaygınlaşmıştır. Bu rahatsızlıkta kişinin fizyolojik yapısının önemi olmakla birlikte, vücuttaki bağışıklık sisteminin bozulması, mide ilaçları, sinir ilaçları, ağrı kesiciler, antibiyotikler, anksiyeteler yani iç daralması iç burulması, kimyasal maddeler, hazır gıdalarda bulunan koruyucu maddeler vs de uyku apnesini hazırlayıcı faktörlerdir.
Örneğin fazla kilolu olanlarda olduğu söylenir. Oysa aynı şekilde köylerde ve kırsal alanlarda fazla kilolu olanlarda aynı rahatsızlığa rastlanmaz. Çünkü beslenme tabiidir, çevre kirliliği yoktur.
Çevre kirliliği, hava kirliliği deyip geçmemek lazım. Bütün bunlar burunda mukoza kalınlaşması meydana getiriyor. Farkında olmadan bir zaman sonra daralma oluyor. Hava akımı devamlı dengeli gelmediği için mekanik bir durum meydana geliyor. Kemikler eğriliyor. Yani oradaki fizyolojik mekanizma etkileniyor.
Vücuttaki diğer fiziki rahatsızlıklar vücudun dengesini bozmakta, beyne oksijen akışını aksatmaktadır.
Bu deveran normal olmadığı zaman, vücut hücresinin mesaj alış verişi normalde saniyede otuzbine yakın iken yirmi bine belki on bine düşüyor. O zaman ilgili yerlere gerektiğinde yeteri kadar mesaj iletilemiyor.
Bu aksama solunum sisteminde gerçekleşiyorsa, adına solunum sisteminde rahatsızlık diyoruz, başka bölgede etki ederse o bölgede rahatsızlık diyoruz.

İdeal solunum ve solunumu engelleyici faktörler


  • Burundan nefes almak, solunum için çok önemlidir. Hava burundan geçerken vücut ısısına göre ısınır, süzülür, toksik maddelerden arınır. Gerektiği kadar nemli olur.
  • Uyku apnesi rahatsızlığı olan birçok hastanın burnu tıkalı olduğu için ağızdan nefes alırlar.
  • O zaman ağızda kuruma başlar. Bu olaya vücut tepki gösterir ve küçük dil ve bademcikler daha da fazla büyür. Tabii burada dilin yapısı da önemli.
  • Dilin anatomik durumu pozisyonu, öne arkaya durumu çok önemlidir.
  • Toksik maddeler solunum kaslarının belirli şekilde belirli esneklikte kasılmasını engeller. Hava soluk borusundan rahatça geçemez. Bu yavaşlama bütün sistemi etkileyecek kadar önemlidir.
  • Solunumda yavaşlama veya duraksama olduğu zaman, beyne gerektiği kadar oksijen gitmez. Bu ise beyinde tahribat riskini oluşturur.
  • Yine alerjik ya da gizli alerjik bünyelerde reaksiyon sebebiyle küçük dil on santim kadar uzayabilir. Hatta öyle ki, nefes yolunu tamamıyla kapatabilir

Uyku apnesinin belirtileri nelerdir?


  • Gürültülü horlama
  • Apne nöbetleri sırasında horlamanın duraklaması, geçici sessizlik dönemkleri
  • Uykuda aşırı terleme
  • Sabah dinlenmeden kalkma, gün içinde yorgunluk hali, uyuklama
  • Sabah baş ağrıları, ağız kuruluğu
  • Kişilik değişiklikleri, konsantrasyon eksikliği
  • Cinsel isteksizlik, yetersizlik
Uyku apnesi çocuklarda da görülebilir. Horlama, horlamayı takiben derin iç çekmler görülebilir. Genelde boyun gergin, baş yukarı doğru yatar ve ağız açık kalır. Gece kabuslar görebilir. Daha önceden tuvalet eğitimini almış bir çocuk altını ıslatmaya başlayabilir. Sabah zor uyanır, ve gün içinde uykulu olur. İlginç olarak bazı çocuklarda ise uyku apnesi hiperaktiviteye ve davranış değişikliklerine neden olabilir. Uyku apnesi olan çocuklar gün içinde genelde ağızdan solur.

Uyku apnesinin nedenleri nelerdir?


Uyku dinlenme anıdır. Nasıl hareket etmezken çalışan otomobil rölanti halindeyse, insan vücudu da uykuda tıpkı bu halde olduğu gibi rölantiye geçer.
Uykuda iken, solunumda kullanılan kaslarımız da dahil, vücuttaki bütün kaslar uyanık haldekinden daha fazla gevşer.
Bu gevşeme kimilerinde çok daha fazla olur. Öyle ki solunum tehlikeye girer. Soluk borusu kapanmaya yüz tutar.
Bir kısım insanda ise kaslar, uykuda normal bir dereceye kadar gevşer, fakat boyun pasajı normalden daha dar olduğu için uykuda kapanma yine gerçekleşir.
Bazı vakalarda da problem beynin uyku da solunumu kontrol eden kısmındadır. Beyin, solunumu kontrol eden kaslara gerekli emirleri göndermeyi unutuyor gibi gözükür.
Bu durum niye böyle oluyor denildiğinde, somut belirtileri temel alan geleneksel tıp, “kesin bir belirtisi yoktur” der. Ancak bu durumu etkileyen birçok faktör vardır. Kişinin çocukluğundan itibaren yaşadığı her hal bünyenin geleceğini etkilemektedir.
Örneğin,
  • Bünyede olan gizli alerji,
  • Karaciğerdeki enzim salgılanma bozukluğu,
  • Kulaklardaki arızalar,
  • Kalın bağırsağın durumu, kabızlık, şişkinlik, gaz gibi şikayetler,
  • Burun kemiklerinde deviasyon yani eğrilik,
  • Burunda polip olması,
  • Fazla kilolu olmak,
  • Küçük dilin normalden uzun olması, çenenin dar ve küçük olması
  • Solunum yollarında yaşanan birtakım problemler,
  • Aşırı stres, ve yorgunluk
  • Sigara, alkol, anti-depresan türü sakinleştirici ilaç kullanımı,
  • Ses tellerinde farklı sebeplerden dolayı oluşan ödem,
  • Toksik maddeler,
  • Çevre kirliliği, egzos dumanları vs.
  • Boyun rahatsızlıkları sebebiyle beyne giden oksijen azlığı, gibi bir çok faktör daha vardır.

Bir hatırlatma


Uyku apnesi şikayeti olanlara bazen, derinlemesine bir araştırma yapmadan deniliyor ki:
  • “Burunda deviasyon, yani kemik eğriliği var”
  • “Burunda polip var”
  • “Genizde et var”
  • “Küçük dilin uzamışlığı var”
-Ne yapacağız?
-Minik bir operasyonla (ameliyatla) hiçbir şey kalmayacak.

Hasta bu öneriyi kabul ediyor ve operasyon gerçekleşiyor. Sonuç?
Belirgin anatomik sebeplerden dolayı uyku apnesi sorunu olanlar büyük oranda rahatlıyor. Ama bazı hastalarda daha karışık bir tablo oluyor ve ameliyatla hiçbir şey değişmiyor. Yahut bir müddet rahatlama olsa da, çok geçmeden aynı rahatsızlık tekrar ortaya çıkıyor?

Eğer minik ameliyatlarla bu konuda gerçekten % 100 başarı elde edilebilseydi, sağlıkta gelişmiş Amerika gibi İngiltere gibi birçok ülkede, bu tür sorunlar tamamen ortadan kalkmış olurdu.
Oysa dünyanın her yerinde uyku apnesi henüz kesin çözümü olmayan rahatsızlıklar arasındadır.
Neden?
Çünkü anatomik yapısal bozukluk haricinde bu tür vakalar bazen sonuçtur. Sebebini ortadan kaldırmadan sonuca nasıl çözüm bulunabilir ki?
Kişiden kişiye fark vardır...
Klinik tecrübelerimizde yüzlerce vakada şunu gördük;
Kişinin burnunda et olabilir, kemik eğriliği yani deviasyon olabilir, küçük dil daha uzun olabilir. Ama kişinin diğer organları iyi olabilir. Sağlığı yerinde olabilir. Örneğin kişi,
  • Sigara içmez, alkol kullanmaz.
  • Sindirim sistemi iyi çalışıyor ve kabızlık çekmiyordur.
  • Karaciğeri düzenli çalışıyordur.
  • Akşamları yemeklerini hafif yer.
  • Kendini fazla yormaz.
  • Tabi gıdalarla ekolojik beslenme sağlar
Bu kişide uyku apnesi rahatsızlığı gözükmez.
Bunun aksine, örneğin kişide;
  • -Burunda kemik eğriliği yoktur. Damakta polip yoktur. Genizde et yoktur ama uyku apnesinden şikayetçidir. Çünkü bu kişide;
  • -Boyun fıtığı, kabızlık, hazımsızlık, kulakta uğultu, çınlama, yüksek tansiyon vs varsa hasta yine horlama, ve uyku apnesi söz konusu olabilir.
Maraş Akupunktur olarak biz, herhangi bir sebepten dolayı bize gelen hastayı tedaviye aldığımızda, hastamız ya da yakını bir zaman sonra şunu söylüyor:
“-Doktor bey, eşimin horultusu azaldı, kesildi. Nefes alma esnasındaki nefessizlik nöbetlerinde azalma oldu.”

Uyku apnesine bağlı rahatsızlıklar...
  • Yüksek tansiyon:Uyku apnesi olan hastaların çoğunda yüksek tansiyon da var. Uyku apnesi yüksek tansiyon için tek başına bağımsız bir risk faktörüdür.
  • İnsülin direnci: Bu hastalar diyabet geliştirmeye daha yatkındırlar.
  • Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksek
  • Pulmoner hipertansiyon: Bu hastalarda akciğer damarlarında da yüksek basınç olabilir.
  • Depresyon
Nasıl teşhis edilir?
Hastaya “tüm gece uyku tetkiki” yapılır. Bu tetkik sayesinde;
  • Beyne ulaşan mesaj dalgalarının durumu,
  • Dil, damak, göğüs, diyafram, boyun ve çevre kaslarındaki gerilim oranı,
  • Gözün hareketlerindeki değişiklik,
  • Uyanıkken yapılan solunuma göre uykudaki solunum hareketleri,
  • Kandaki oksijen düzeyi,
  • Horlama derecesi ölçülerek toplam verilere göre hastaya teşhis konur.
Tedavi
Sigara, içki, çeşitli uyku hapları ve sakinleştiriciler, kasların gevşemesini artırır, hava yolunun
daha da kapanmasına sebep olabilirler. Bunları bırakmak kimi zaman yeterli olabilir. Ayrıca fazla kilosu olanların kilo vermesi de etkili olacaktır.
Uyku apnesi olanlarda kullanılan standart tedavi CPAP'tır (continous positive airway pressure). Bir makeyle hastaya devamlı olarak basınçlı hava verilir. Bu sayede havayolunun kapanmasını engeller. Etkin bir tedavi metodudur. Havayolunun devamını sağlayarak uyku sırasında kan oksijenini normal seviylerde tutar.

Cerrahi tedaviler
Tedavide ilk seçim değildir. CPAP'ın başarısız olduğu durumlarda kullanılabilir.
Ameliyatla üst hava yolunu tıkayan bariyerler alınabilir. Farklı tipleri vardır ve yapılacak ameliyat hastaya özgüdür.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 17:53
damla1995 - avatarı
damla1995
Ziyaretçi
23 Mart 2007       Mesaj #4
damla1995 - avatarı
Ziyaretçi

HORLAMA


Normal erişkin insanların en az %45’i zaman zaman horlamaktadır. %25’i sürekli olarak horlamaktadır. Horlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen gün artar.

Horlamanın sebebi nedir?
Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.
  1. Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay alkol yada ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.
  2. Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama nedenidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.
  3. Yumuşak damak ve küçük dilin aşırı sarkık ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.
  4. Burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşırı vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı insanların sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılanıdır.
Horlama ciddi bir sorun mudur?
Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olara evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşırı horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu “tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır.” “Uyku apnesi” diye bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7 den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu durumda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşırı oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır. Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken yada iş başında uyuklamalar görülecektir.

Horlama tedavi edilebilir mi?
Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.
  1. İyi bir adele tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı. Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı. Aşırı yorgunluktan sakınmalı. Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama sırtına tenis topu dikmek hala faydalı bir metot dur. Böylelikle sırt üstü uyumaya engel olunur. Yatağınızın baş tarafı daha yukarıda olacak şekilde tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm bir tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yerleştirmek amacınıza uygun olacaktır.
  2. Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın.
Her pozisyonda horlayan kişiler “ağır horlayan” olarak isimlendirilir. Bu kişilerin yukarıdaki önerilerden daha fazla yardıma ihtiyaçları vardır.
Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (Yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) Doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horlama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.

Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu alerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit yada bademcik geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama - Nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Buna uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Hasta için bademcik ameliyatından çok farklı his vermez. Lazerin kullanıldığı Laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Cerrahinin çok riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarda boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar sağlayacaktır.

Horlama ortadan kaldırılabilir mi?

Kilo fazlalığının horlamanın en önemli nedenlerinden biri olduğu bilinmektedir. Kilo fazlası olup zayıflayan hastaların %80'inde horlamanın önemli derecede azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı görülmüştür. Kilo verme, özel şekilli yastıklar, ağız veya buruna yerleştirilen bazı cihazların kullanılması, uyku ilaçları, sakinleştirici ilaçlar ve alkol kullanımından kaçınma gibi yöntemler horlamanın kontrolünde yararlı olabilir. Ancak bunların hepsi, yaşam koşullarında önemli değişiklikler yapılmasını ve bunun sürekli olmasını gerektirir.

Günümüzde, horlamayı ortadan kaldıracak etkili bir yöntem vardır. "Laser uvulo-palatoplasti (LAUP)" adı verilen bu cerrahi yöntemle yumuşak damaktaki dokular yeniden şekillendirilmekte ve horlama önlenebilmektedir. Bu ameliyatın başarı oranı %85-90 arasındadır. Ameliyatta, lazer ışını ile yumuşak damaktaki dokular dikkatle küçültülmekte ve zamanla dokuların iyileşip gerginleşmesiyle uyku sırasındaki titreşimleri, yani horlama ortadan kalkmaktadır. Ameliyatta lazer ışınının kullanılmasının nedeni, lazerin yumuşak dokuları kanamaya neden olmadan kesme yeteneğinin bulunmasıdır. Ameliyat yaklaşık yarım saat sürmekte ve boğazı uyuşturacak şekilde lokal anestezi ile yapılmaktadır.

Pek çok hastada bir kez tedavi ile istenen sonuç alınmaktadır; ancak, bazı hastalarda ameliyatın en erken dört hafta aralıkla olmak üzere tekrarlanmasına ihtiyaç duyulabilir. Bazı hastalarda horlama tamamen ortadan kalkmasa bile, şiddeti azalmaktadır.

LAUP ameliyatını takip eden birkaç gün ile iki hafta arasında boğaz ağrısı hissedilmekte ve ağrı kesici ilaçlarla kontrol altına alınmaktadır. Hastaların çoğu birkaç gün içinde normal hayatlarına dönmekte ve çalışmaya başlayabilir hale gelmekte, sadece ağır kaldırma gibi zorlayıcı bedensel faaliyetlerden kaçınmaları istenmektedir.
Ameliyatın etkilerinin görülme zamanı kişiden kişiye değişmektedir. Bazı hastalarda sonuç hemen alınmakta, ameliyatın yapıldığı gün horlama kesilmektedir. Diğer hastalarda, ameliyatın sonucu bir aya kadar ortaya çıkmakta ve kesinleşmektedir.

LAUP için uygun bir aday olup olmadığınızı nasıl anlayacaksınız?

Öncelikle muayene olmanız gerekir. Doktorunuz horlamanız, burun tıkanıklığı ve genel sağlık durumunuz ile ilgili bilgilere ihtiyaç duyacaktır. Daha sonra baş ve boyun bölgesine ağırlık verilen muayeneniz yapılacaktır. Bundan sonra muhtemelen, "obstrüktif uyku apnesi" bulunup bulunmadığını araştırmak üzere uyku laboratuarında bir uyku çalışması yaptırmanız istenecektir. Uyku çalışması, uyku laboratuarında bir gece geçirmenizi ve bu sırada beyin dalgaları, kalp atımları, kandaki oksijen miktarı, solunum düzeni gibi verilerin kaydedilmesini gerektirmektedir. Bu uyku çalışmasını takiben, doktorunuz LAUP da dahil olmak üzere olası tedavi seçeneklerini belirleyecektir.

"Obstrüktif Uyku Apnesi" nedir?

Obstrüktif uyku apnesi (OUA) ciddi bir hastalık durumudur. Trafik kazalarının önemli bir oranında sürücülerde uyku apnesi bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu kişilerde kalp yetmezliği, felç ve ölüm olasılığının da yüksek olduğu bilinmektedir.
Obstrüktif uyku apnesi (OUA), uyku sırasında solunumun bir süre için durması ve bu sırada vücudun solunum için aşırı çaba göstermesidir. Bu kişilerde solunum yolunda hava akımının durmasına neden olan tıkanıklığın boğazda olduğu bilinmektedir. Hastalar genellikle şişman, orta yaşta ve horlayan erkeklerdir. Sıklıkla horlama ve uykudaki solunum duraklamalarının farkında olan hastanın kendisi değil, hastanın eşidir. OUA'nın diğer belirtileri gündüz saatlerinde uyuklama, sabah baş ağrıları, yüksek tansiyon, kişilik değişiklikleri ve kalp ritminde değişikliklerdir.

OUA teşhisi, bir uyku çalışması ile koyulur. Tedavi planı ise her hastanın belirtileri, uyku çalışması sonuçları ve muayene bulgularına göre düzenlenir. Uyku apnesinde dört temel tedavi seçeneği vardır:
  1. Uyku apnesini artıran faktörlerin (alkol, sakinleştirici ilaç kullanımı gibi) belirlenmesi ve önlenmesiyle birlikte kilo verme;
  2. İlaç tedavisi;
  3. CPAP ve BiPAP adı verilen, uyku sırasında ağız veya burun üzerine yerleştirilen cihazların kullanılması;
  4. Cerrahi tedavi.
Unutmayın!
Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir.
Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 17:54
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Şubat 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Uyku apne sendromu


Uyku apne sendromu, uyku sırasında horlama, solunumun 10 saniyeden fazla durduğu apne nöbetleri ve gündüz aşırı uyku eğilimi ile karakterize bir hastalık sendromudur.
Uyku apne sendromunda henüz açıklanamayan mekanizmalarla uyku sırasında üst solunum yollarında gelişen tıkanmaya ve santral nedenlere bağlı olarak solunum durmaları olmaktadır.
Hastalar, apne nöbeti dediğimiz durum dışında gece boyunca sıklıkla horlarlar. Uyku apnesi var diye bilmek için saatte görülen apne sayısının 5'den büyük olması gerekir. Bu apneler sıklıkla oksijen desatürasyonu dediğimiz kandaki oksijen yüzdesinin düşmesi ile seyreder. Apne indeksinin yüksekliğine bağlı olarak hipoksi gelişir. Bu hipoksi pulmoner arter basıncının artmasına,daha sonra sistemik kan basıncının artmasına neden olarak hastalarda sistemik hipertansiyon ve uzun vadede kor pulmonale gelişmesine neden olur. Eğer genç hastada, nedeni açıklanamayan hipertansiyon ve kor pulmonale varsa akla uyku apne sendromu gelmelidir. Hastalarda apne geliştiğinde, apnenin sonlanması sırasında arousal dediğimiz beyin uyanması olur. Bu kimi zaman farkında olunmayan hareketlerle ya da tam uyanmayla sonlanır. Buna uyku bölünmesi (fragmantasyonu) diyoruz. Bu bölünmeler apnenin sıklığına bağlı olarak ne kadar sık oluyorsa, hastanın uyku kalitesi o kadar bozuluyor ve olumsuz semptomlar o kadar çok artar. Bu bireyin uykudan dinlenmemiş, yorgun kalkmasına neden olur.
Bunlara bağlı olarak hastada baş ağrısı, sinirlilik, kişilik değişikliği, huysuzluk, çabuk yorulma, genel isteksizlik hali ortaya çıkar. Gündüz aşırı uyku eğilimi hastalığın şiddeti ile doğru orantılı olarak artar.
Apnelerin sıklığı, süresi, bir başka deyişle oksijen desatürasyonun derecesi,arousal indeksinin yüksekliği hastanın klinik bulgularının kötüleşmesine, eşlik eden hastalıkların hızla gelişmesine neden olacaktır.

Uyku apne sendromunu yaşamı nasıl etkiler?
Uyku apne sendromlu hasta kronik olarak yorgun, sinirli, huysuz, isteksizdir. Gündüz aşırı uyku eğilimi vardır. İşte eski başarısını gösteremez. Dikkatini toplayamaz, önemli toplantılarda uyuklar.
Hasta, araba kullanırken direksiyon başında uyuklar, bu uyuklama ciddi trafik kazaları ile sonuçlanabilir. Makina başında çalışan işçide yine küçük uyku atakları nedeniyle iş kazaları olabilir.

DEVAMI Uyku Bozuklukları ve Tedavi Yöntemleri
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Mart 2017       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

Uyku Bozukluğu, İş Verimini ve Hayat Kalitesini Etkiliyor!


Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, "Dünya Uyku Günü" olarak kabul edilen 17 Mart'ta uyku bozukluklarının yaygınlığına ve sağlık üzerindeki etkilerine dikkati çekmek üzere aktiviteler planlandığını, bu konuda farkındalığı artırıcı çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi. Uyku bozukluklarının en yaygınının "uykusuzluk" olduğuna işaret eden Öztürk, "Obstruktif Uyku Apnesi'nin" erkeklerde yüzde 17, kadınlarda ise yüzde 9 oranında saptandığını dile getirdi.

Bunun çeşitli hastalıkların yanı sıra depresyon, gün içinde yorgunluk, konsantrasyon bozuklukları, davranış değişiklikleriyle kişilerin yaşam kalitesini düşürdüğünü anlatan Öztürk, "Uyku bozukluklarının tespiti, demans ve parkinson gibi ilerleyici hastalıkların başlangıç aşamalarında tanı konulmasına yardımcı olabilir." diye konuştu.

100'den Fazla Uyku Bozukluğu ve Uyku Hastalığı Çeşidi Mevcut!


Uykunun beynin pasif değil aktif bir süreci olduğunu ifade eden Öztürk, şunları kaydetti: "Sağlıklı uyku, dengeli beslenme ve egzersizle birlikte sağlıklı yaşamanın üç temel gereksiniminden biridir. Uyku bozuklukları toplumda yüksek oranda görülmektedir. Hipertansiyon, diyabet, obezite, bağışıklık sistemi hastalıkları ile diğer kronik hastalıkların oranını da artırmaktadır. Bu durum, özellikle gündüz uyku bozuklukları, aşırı uyku eğilimi gibi durumların ortaya çıkardığı iş kazası risklerini, iş verimini ve hayat kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Gerekli tetkiklerin ardından hastalar uygun şekilde koruma ve tedavi programına alınmaktadır."

Kaynak: AA (17 Mart 2017)

Benzer Konular

6 Ekim 2011 / HayLaZ61 Sağlıklı Yaşam
12 Temmuz 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
24 Temmuz 2014 / Pasakli_Prenses Taslak Konular
26 Ocak 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük