Arama

Ağrı Nedir? Ağrı Hastalıkları ve Tedavisi Hakkında

Güncelleme: 25 Kasım 2012 Gösterim: 15.730 Cevap: 4
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
6 Eylül 2008       Mesaj #1
karayel - avatarı
Ziyaretçi
AĞRILAR
Alıntı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da önerisi değildir.


Sponsorlu Bağlantılar
Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır:
"Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan bir duyudur".
Günümüzde ağrı iki grupta incelenmektedir. Birincisi; çeşitli hastalıkların habercisi olarak karşımıza çıkan akut (iveğen) ağrıdır. Akut ağrı bir hastalık belirtisidir. Çoğu kez vücutta var olan bir doku hasarının habercisidir. Akut ağrı vücudun alarm sisteminin önemli bir parçasıdır. Varlığı ile vücutta bir bozukluk olduğuna işaret eder ve hastanın hekime başvurmasını sağlar. Bazen kas iskelet sistemindeki bir hasarın ya da mekanik bir problemin, bazen romatizmal bir hastalığın, bazen iltihabi bir durumun hatta bazen de kanserin habercisi olarak görülebilir. Bu durum ağrılı hastanın tıbbın tüm olanakları kullanılarak ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Doğru tanıya ulaşmak için öncelikle hasta çok ayrıntılı bir şekilde dinlenilmeli, ağrının tüm özellikleri ile ilgili bilgi alınmalı, ardından özenli bir şekilde muayene edilmelidir. Çeşitli laboratuar testleri ve radyolojik incelemeler de tanıya ulaşmada çok yardımcı olacaktır. Tüm bu yöntemlerle doğru tanı konulmalı, en uygun tedavi uygulanmalı ve geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçların doğması önlenmelidir.
İkinci grup ağrılar ise kronik (süreğen) ağrılardır. Kronik ağrılar 6 aydan (bazı durumlarda 3 aydan) uzun süren ve artık bir alarm sistemi olmaktan öteye geçen ağrılardır. Kronik ağrı bir hastalık habercisi değil, başlı başına sorunun ta kendisidir. Kronik ağrı çeken kişi bir kısır döngü içine girer. Hasta gücünü, etkinliğini yitirir. Toplum içindeki üretkenliğini, aktifliğini kaybeder. Bu durum çoğu kez hastanın içe kapanmasına ve depresyona girmesine yol açar. Depresyon kişiyi daha duyarlı hale getirir, ağrı eşiğini düşürür ve ağrıların daha da şiddetlenmesine neden olur. Bu durum tam bir ağrı kısır döngüsüdür. Kronik ağrı bir hastalık belirtisi değil, hastalığın ta kendisidir. Kronik ağrı, sadece ağrıyı çeken hastayı değil, aynı zamanda hastanın yakın çevresini de etkileyen ciddi bir sorundur. Kronik ağrıdan kaynaklanan sosyal ve ekonomik kayıp da göz ardı edilmemelidir. ABD'de yapılan bir araştırmada her yıl kronik ağrılara bağlı olarak 700 milyon iş günü kaybı ve 60 milyon dolar zarar meydana geldiği hesaplanmıştır.

Hastaların en çok şikayetçi olduğu ağrılar şöyle sıralanabilir:

* Bel ve bacak ağrıları
* Boyun ağrıları
* Baş ağrıları
* Sırt ağrıları
* Omuz-kol ağrıları
* Yüz ağrıları-nevraljiler
* Damar tıkanıklığına bağlı ağrılar
* Kanser ağrıları
* Nedeni belirlenemeyen ağrılar

Ağrının tedavisi
Modern tıpta ağrı kesici ilaç kullanımı tedavide önemli bir yer tutar. Ancak burada önemli olan nokta ağrı kesici ilaçların kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde kullanılmaması ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Ağrı Kesici Kullanım İlkelerine uyulmasıdır. Bu ilkeler ağrı kesicilerin kullanım yolunu, dozunu, ağrı kesici ilaca başlama zamanını, ilaç kullanımı sırasında karşılaşılabilecek yan etkilerle başa çıkma yollarını belirler. Yapılan araştırmalarda tüm ağrı tiplerinin %90'ından fazlasının doğru ağrı kesici ilaç tedavisiyle kesilebileceği ortaya çıkarılmıştır. Ağrı kesici ilaçların etkili ve yeterli olmadığı durumlarda ise ağrının kaynağına göre fizik tedavi yöntemleri, cerrahi operasyonlar veya girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri uygulanır. Bu noktada doğru yaklaşım hastaya en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi ve zaman kaybetmeden hastanın doğru tedaviye ulaşmasının sağlanmasıdır.
Ağrı kliniklerinde ağrı tedavisi için kullanılan başlıca yöntemler ilaç tedavileri ve girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Kronik ağrının ele alınması ve tedavisinin anesteziyoloji içindeki gelişiminin kaynağı girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Minimal invaziv yöntemler olarak tanımlanan bu girişimler tedavisi güç ağrılarda hastayı fazla bir zahmete sokmadan kolay ve etkin bir şekilde ağrının kesilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu yöntemlerin başlıcaları sinir blokajlarıdır. Vücutta çeşitli tipte sinir lifleri bulunur. Bazı sinirler kasların hareketinden sorumluyken bazıları duyulardan bazıları ise ağrı iletiminden sorumludur. Ağrı hekiminin ilgi alanı bu ağrı sinirleridir. Örneğin, yüzde çok şiddetli elektrik çakması tarzında ağrı şikayetiyle kendini gösteren trigeminal nevraljide trigeminal sinire uygulanan blok işlemleri ile ağrının uzun süreli olarak (3-8 sene arası) ortadan kalkması sağlanır. Benzer şekilde bel ve boyun kireçlenmesine bağlı ağrılarda kireçlenen eklemlerin sinirlerine uygulanan blokla ağrı giderilir. Toplumda sık görülen bel ve boyun fıtıklarında uygulanan çeşitli enjeksiyonlar veya omurlar arasındaki diske uygulanan yöntemlerle fıtığın gerilemesi ve ağrının ortadan kalkması sağlanabilir.
Bu girişimsel yöntemler yaklaşık 30'45 dakika sürer, lokal (bölgesel) anestezi altında ve hasta hafif uyutularak (sedasyon) uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı ya da başka bir rahatsızlık hissetmezler. Enfeksiyondan korunmak amacıyla tüm işlemler, steril ameliyathane koşullarında ve tek kullanımlık malzeme ile yapılır. Girişimsel ağrı tedavisinde uygulanan yöntemlerin tümü görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda gerçekleştirilir.


Uz. Dr. Mehmet Çelik
Memorial Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı

Son düzenleyen asla_asla_deme; 15 Haziran 2010 14:09
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Temmuz 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ağrı Nedir?
MsXLabs.org Ağrı olayı, ince sinir sistemimizle, beyin, kas sistemimiz ve dolaşım sistemimizle doğrudan ilgilidir. Ancak bu iletişimin sırları tam olarak çözülebilmiş değildir. Ağrı, doktorun hastalığı teşhis etmesine yardım eder, öyleyse faydalıdır. O zaman kadınlar niçin ağrılar içinde doğum yapar? Niçin çok ciddi bazı hastalıklarda ağrı hiç ortaya çıkmaz?
Sponsorlu Bağlantılar
Ağrılar dört sınıfa ayrılır. İlk ikisi toplumca bilinen klasik ağrılardır. İlki, Parmağımıza inen bir çekiç darbesi sonucu duyulan ağrı. İkincisi vücudumuzun içinden kaynaklanan, romatizma, migren vb. ağrılar. Üçüncü sınıf ağrılar, tuhaf ve mantıkdışı görülen ve olaydan çok uzun bir süre sonra ortaya çıkabilen ağrılardır. Örneğin, bir kolun kesilmesinden yirmi yıl sonra olmayan kolda ağrı hissedilmesi olayları ile karşılaşılmıştır. Dördüncü sınıf ağrılar ise, doğrudan kişinin ruhsal hali ile ilgili olan hayali ağrılardır. Nedeni hayali de olsa ağrı gerçektir. Bu tip ağrıların yüzde 30'unun ilaç niyetine verilen etkisiz maddelerle giderildiği bilinmektedir.
Baş ağrısını ise diğerlerinden ayrı bir yere koymak gerekir. Yapılan araştırmalara göre, baş ağrılarının yüzde 90'ı kas ağrılarıdır. Ağır bir el çantası ya da omuz çantası taşımak, telefonu çenenin altına sıkıştırarak konuşmak, başın öne eğik olduğu konumda sürekli daktilo yazmak ve okumak gibi hareketlerin boyun ve baş kaslarım etkilemesi, baş ağrılarının en yaygın nedenlerini oluşturmaktadır.
Tarih boyunca ağrıyı gidermek için, sıcak su, kızgın demirle dağlama gibi başka bir ağrı uygulama da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bunların ortaya koyduğu en önemli yarar, ağrının, oluşum ve engelleme mekanizmasının omurilikte değil, beyinde bulunduğunun saptanması olmuştur.
En kuvvetli bir ağrının bile gerilim durumunda veya tam tersi olan uyku halinde ortadan kalkması, ağrının denetiminde beynin ne kadar büyük bir rolü olduğunu gösterir. Örneğin kimi kazalardan sonra kendileri ile konuşulan yaralı kazazedelerin hiç acı duymadıklarını söyledikleri çok görülür.
Ağrı üzerinde en etkili iki ilaç, haşhaştan elde edilen morfin ile söğüt kabuğundan elde edilen aspirindir. Bu maddeler ağrılı duyuyu uyarmak yerine, ağrının hissedilmesini engeller. Ağrı özellikle insanları ilgilendirir. Bize ağrı çektiren olayların çoğu hayvanlarda görülmez.



Ağrı Hastalıkları, Nedenleri, Belirtileri, Tedavi Yöntemleri, Tanısı ve Sonuçları


Ağrılı aybaşı hali
Tıp dilinde dysmenorrhoea/dismenore denilen bu hâl, özellikle aybaşı kanamasının başladığı ilk gün görülür. Bazı kimselerde, ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından bir kaç gün önce ortaya çıkar ve kanamanın başlamasıyla kesilir. Bir kısmında da kanama başlamadan, kanama görülen günlerde ve sonraki birkaç gün içinde hissedilir. Bu çeşit ağrılara, çoğunlukla 18–24 yaşları arasındaki kadınlarda rastlanır. Ağrı, göbek altında veya bacakların üst kısmında kasılmalar şeklinde başlar. Kusma görülebilir. Yüz, sararır ve terleme artar.

Ayak ağrıları
Çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur.

Baş ağrıları
Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir:
  • Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları
  • Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
  • Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
  • Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
  • Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları
  • Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
  • Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
  • Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
  • Saralılarda görülen baş ağrıları
  • Çikolata, sarımsak, lahana, yeşilbiber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları.
  • Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
  • Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
  • Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
  • Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları.
  • Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Bel ağrısı
Esaslı bir hastalıktan kaynaklanmayan bel ağrıları, çoğunlukla yorgunluk sonrası görülür. Dinlenmekle geçer. Uzun süren bel ağrılarında mutlaka doktora görünmek gerekir.

Boğaz ağrısı
Havasızlıktan, toz, sigara içmek, burun tıkanıklığı, dişeti iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanır.

Böbrek ağrısı
Böbrek ağrısının nedenleri çeşitlidir. Bunlar arasında: böbrek taşı, böbreklerden idrar akışının tıkanıklık nedeniyle düzensizliği, böbrek uru, böbreklerden çıkan zehirli atıkları mesaneye taşıyan borularda taş, ur veya kan pıhtısı, böbrek apsesi olabilir. ağrılar sırasında terleme ve kusma da görülebilir.

Diş ağrısı
Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır.

Göz ağrısı
Göz ağrısının nedenleri çeşitlidir. Az ışıkta çalışmak sonucu gözlerin yorulması, gözdeki herhangi bir kısmın iltihaplanmış olması, göze yabancı bir cisim kaçmış olması, sinüzit, yarım baş ağrısı, grip, nezle ve ateşli hastalıklar göz ağrısına neden olabilir. Önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.

Kalp ağrısı
Kalp üzerinde hissedilen ağrıya tıp dilinde prekardiyal ağrı denir. Kalp ağrısı nefes darlığı ve şok ile görülürse; enfarktüs krizinden şüphe edilir. Bu gibi durumlarda hastayı fazla hareket ettirmemek, istirahat etmesini sağlamak ve doktora başvurmak gerekir. Kalbin ön kısmında devamlı olarak ağrı varsa; nedeni psikolojik olabilir.

Karın ağrısı
Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık, karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar. Bu nedenle karın ağrılarının nedenleri pek çoktur. Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. ağrı ile birlikte bulantı, kusma, ishal, ve ateş de görülebilir. Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Kulak ağrısı
Kulak ağrısı başka bir hastalığın belirtisidir. Kulak borusu zarı iltihabı, kulak nezlesi, ortakulak iltihabı, kulak yolundaki çıban, boyun bezeleri, yüz nevraljisi, bademcik iltihabı veya çene mafsalındaki hastalık, kulak ağrısına neden olabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir.

Kulunç ağrısı
Şiddetli ağrılara ve özellikle kalınbağırsak kaslarının kasılması sonucu meydana gelen ve omuz başlarında hissedilen ağrılara, halk arasında kulunç denir. Bu çeşit ağrıların bazıları sabit, bazıları da gezici ağrı şeklindedir. Kalınbağırsağın kasılmasından kaynaklanan bu çeşit ağrılara, tıp dilinde kolik denir.

Sinirsel ağrılar
Bu çeşit ağrılar, genellikle küt ağrı şeklindedir. Vücudun her yerinde hissedilebilir. Ama, çoğunlukla kalp çevresindeki ağrılardan şikayet edilir. Bazı kimseler de başlarını tıpkı bir çember gibi sıkan baş ağrılarından şikâyet ederler. İşte bu çeşit ağrılar, bedeni bir arızadan kaynaklanmıyorsa, sinirsel ağrılardır.

phoenix_tr - avatarı
phoenix_tr
Ziyaretçi
11 Ekim 2009       Mesaj #3
phoenix_tr - avatarı
Ziyaretçi
Uzmanlar oruçlu kişilerin ilaç almadan da ağrılardan kurtulabileceğini söylüyor.
Oruç tutan kişilerde uzun süre aç ve susuz kalmaya bağlı olarak baş, mide ve karın gibi bölgelerde görülen ağrıların nefes ve gevşeme egzersizleriyle ilaç kullanmadan giderilebileceği belirtiliyor. Egzersizlerin sessiz ve sakin bir ortamda sevilen bir müzik eşliğinde yapılması etkisini artırıyor. Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel, açlık ve susuzluğun başta mide ve barsak sisteminden kaynaklananlar olmak üzere çok çeşitli ağrılara neden olabildiğine dikkat çekti. Uzun süren açlık sonucu kişide kan basıncı oynamaları, ani kan şekeri düşmesi, gerilime bağlı olarak şiddetli baş ağrısı gelişebildiğine değinen Prof. Dr. Yücel, oruçlu kişilerin ilaç almadan bu ağrılardan kurtulabileceğini söyledi.
Özellikle gerilim ağrılarında nefes ve gevşeme egzersizlerinin yanı sıra müzik dinleme veya kişiyi rahatlatan herhangi bir uğraşı gibi dikkat dağıtıcı egzersizlerin yararlı olduğunu aktaran Yücel, ayrıca loş, sessiz bir ortam ve temiz havanın da ağrının azalmasına yardımcı olduğunu açıkladı. Nefes egzersizleri sırasında vücudun iyi oksijen almasını, dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlamak gerektiğini belirten Yücel, kas gevşetme egzersizlerinin de ağrılara karşı işe yaradığını ifade etti. Bu egzersizlerin sessiz, sakin bir ortamda, mümkünse sevilen bir müzik eşliğinde yapılmasının etkiyi artırdığını dile getiren Yücel, egzersizler hakkında bir uzmandan eğitim almak gerektiğini söyledi.
Açlığın, migren gibi kronik ağrıları da tetikleyebileceğini hatırlatan Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kafeinli içeceklere bağımlılığı olan kişiler de şiddetli baş ağrısı çekebilirler. Eğer vücutta daha önce karşılaşılmamış, akut ağrı denilen, ani başlayan ve vücutta meydana gelen herhangi bir bozukluğun habercisi olan bir ağrı varsa bunu ciddiye almak gerekiyor. Daha önce hiç mide ya da karın ağrısı yaşamamış çok şiddetli bir karın ağrısı başlayan, beraberinde kusma gibi belirtilerle karşılaşan oruçlu kişilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Ayda iki üç migren atağı olan ve koruyucu tedavisi süren migren hastası ilaç alım saatini iftar sahur saatlerine göre düzenleyebilir. Eğer kişinin ağrıları hafif ve orta şiddetteyse kişi nefes ya da gevşeme egzersizleriyle bu ağrıyı geçirebilir. Ama ağrıyı yaşayan kişinin bu egzersizleri nasıl uygulayacağını bilmesi gerekiyor. Ağrı orta şiddetten fazlaysa, bu egzersizlerin faydası olsa bile tam olarak ağrıyı geçiremeyebiliyor."
Yücel, ofiste çalışanların da oruç sırasında oluşabilecek ağrıları; açık havaya çıkıp yürüyüş yapıp ve derin derin nefes alarak, kapıyı kapatıp ışığı azaltarak yarım saat kadar uyuyarak, daha önce öğrenilen kas gevşetici egzersizleri ya da nefes egzersizlerini uygulayarak giderebileceklerini açıkladı.
biruni - avatarı
biruni
VIP Önce Sağlık
13 Haziran 2010       Mesaj #4
biruni - avatarı
VIP Önce Sağlık
AĞRI (ÖNEMSİZ AĞRI)
Sinir sisteminin geçtiği yerlerden arıza alarmı veren acı'dır. Ağrı; birçok hastalıkta görülebilen bir belirtidir ve özellikleri, hastalığın teşhisi bakımından önemlidir. Bu nedenle, doktora başvurmak gerekir.

Son düzenleyen The Unique; 14 Haziran 2010 16:14 Sebep: Site Dışı Link Kaldırıldı
Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım...
_SoNBaHaR_ - avatarı
_SoNBaHaR_
VIP ButterfLy EffeCt
25 Kasım 2012       Mesaj #5
_SoNBaHaR_ - avatarı
VIP ButterfLy EffeCt
AĞRI
Ağrı, hemen her tür hastalıkta ortaya çıkan ve teşhis açısından büyük önem taşıyan, şiddeti kişilere göre değişen sübjektif bir histir. Ağrının niteliği, yeri ve zamanı hastalıkların özelliğine göre farklılık gösterir. AĞRI nitelik açısından, İtici, oyucu yakıcı, yırtıcı, kesici karakterde olabilir. Yer olarak da, karın bölgesinde, kasıklarda ya da belde olabildiği gibi yaygın da olabilir. Ağrı zaman olarak da farklılık gösterir, sürekli olabildiği gibi, belirli hareketlere bağımlı da olabilir.
Kadın üreme organlarına ilişkin ağrılar karın, kasık ve bel ağrıları biçiminde ortaya çıkan Önemli bir bulgudur. Yaklaşık olarak 3 kadından birinde ağrı yakınması vardır. Ancak bir kadının çok şiddetli, dayanılmaz olarak yorumladığı bir ağrıyı başka bir kadın daha hafif olarak hissedebilir. Veya birinin ağrı olarak hissettiğini diğer bir kadın hissetmez. Bu tümüyle kişinin yapısıyla, ağrıya dayanıklılığı (ağrı eşiği) ile ilişkilidir. Bu nedenle sadece ağrı yakınması olan bir kadında ağrı nedenini ortayaçıkarmakher zaman pek kolay değildir. Ancak bir olayın tam “ağrı” olarak değerlendirilmesi için bazı kriterlerden yararlanılabilir. Ağrının bir yakınma olarak kabul edilebilmesi için, günlük aktiviteyi aksatması ve gece uykudan uyandıracak nitelikte olması gereklidir.

a) Karın bölgesindeki ağrılar: Kadın hastalıklarında önemli bir yeri vardır. Hekim tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilmeli ve asıl ağrı bölgesi aşağı-yukarı saptanmalıdır. Karın içinde bulunan tüm organların ve üreme organlarının akla gelen her tür hastalığında “karın ağrısı” bir haberci olabilir.Karnı bölgesini, göbekten geçen yanlamasına bir hat ile üst ve alt olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Genellikle göbeğin altında kalan, alt bölge ağrıları üreme organlarına aittir. Ancak istisnalar pek az değildir. Örneğin uterus ve ovaryumlara ait büyük tümörlerin neden olabileceği ağrılar göbek üstü bölgede de hissedilebilir. Göbek altında kalan bölgeyi de üç ayrı bölgeye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri, göbek hizasında olan orta hat, diğerleri de onun sağında (sağ alt kadran) ve solunda (sol alt kadran) kalan bölgelerdir.
Orta hat üzerinde hissedilen ağrılar, genellikle göbek fıtığı, uterus, mesane, bağırsaklar ve karın iç zarı (periton] ile ilgili olabilir. Sağ alt kadran ağırları (sağ kasık ağrıları) genellikle üreme organlarından, apandiksten, sağ idrar yollarından ve fıtık ardan kaynaklanabilir. Burada Önemli olan apandikse ait olan akut apandisit ağrılarıdır. Çünkü genellikle üreme organlarının bu bölgede görülebilen ağrıları, akut apandisitle karışabilir. Burada başka belirtiler ve diğer muayene yöntemlerinin yardımıyla kesin tanıya varılabilir.
Sol alt kadran ağrıları (sol kasık ağrıları) da, üreme organlarından sol idrar yollarından ve fıtıklardan kaynaklanabilir.

b) Bel ağrıları: Kadın hastalıkları nedeniyle hekime başvuran hastaların pek çoğunda bel ağrısı bulunmaktadır. Ancak değerlendirilmesi güçtür. Bel ağrılarının oluşmasında sorumlu olan nedenler 2 büyük grupta toplanabilir.
1. Kadın hastalıklarının dışındaki nedenler
Özellikle fazla sayıda doğum yapmış kadınlarda karın kasları gevşer ve sarkar. Bu durum vücudun dengesini bozar, dengenin sağlanması için bel ve sırt kasları kasılmak zorunda kaldığından bel ağrıları ortaya çıkar. Ayrıca omurlara ilişkin romatizmal hastalıklar, tüberküloz da bel ağrıları nedenleri arasındadır. Bel ağrılarına neden olan etkenlerden bir diğeri de böbrek hastalıklarıdır.
2. Kadın hastalıklarıyla ilgili bel ağrıları
Doğumlardan sonra oluşabilen zedelenmeler, yumurtalık ve fallop borusunun iltihabi hastalıkları, uterus çevresindeki dokuların iltihapları, rektosel, sistosel, prolapsus, uterusun arkaya dönük olması bel ağrılarına yol açabilir. Rektosel, sistosel ve prolapsusda görülen ağrılar sarkma ağrıları biçimindedir. Çünkü bu hastalıklarda pelvis kaslarının zayıf oluşu nedeniyle üreme organları desteğini kaybederek aşağı doğru yer değiştirirler, adeta sarkarlar. Bu da bel ağrılarına yol açabilir.


AĞRILARI GEÇİREN KOLAY BİR YÖNTEM

AĞRILARI GEÇİREN KULAK MASAJI

Başınız,boynunuz, beliniz, sırtınız, bacaklarınız, kalçanız, ayaklarınız, omzunuz ağrıdığında;
Yorulduğunuzda, uzun otobüs yada araba yolculuklarında oturmaktan ağrılara maruz kaldığınızda, çok üşüdüğünüzde ve bedeninizi dengeye kavuşturmak için yapacağınız tek şey kulaklarınıza masaj yapmak.
Kulak, ceninin ana rahmindeki duruşunun şematik olarak aynısıdır. Ve tüm akupunktur noktaları kulak üzerinde yer almaktadır.
Kulak Masajı Nasıl Yapılır?
Kulağınızı baş ve işaret parmaklarınızın arasına alarak kulak kepçesinden başlayarak, dayanabildiğiniz kadar güçlü ve sıkarak masaj yapın.
İlk anda bazı noktalar acıyacaktır. (Bunlar bedendeki ağrıyan bölgelerin kulaktaki refleks noktalarıdır). kısa bir süre sonra bu ağrılar kaybolacaktır.
2 -3 dakika bu masajı yapmanız yeterli olur. İsterseniz uzatabilirsiniz de. Zaten masajın sonuna doğru bedeninize bir sıcaklıklığın yayıldığını hissedeceksiniz. Bunun ardından ağrılarınızın azaldığını ve kaybolduğunu da göreceksiniz..
Hiç bir yan etkisi olmayan bu uygulamayı, her zaman, her yerde, kendinize ve ağrısı olan yakınlarınıza uygulayabilirsiniz.
Önemli olan kulağın her noktasına dokunmaktır. Kulağınız size hemen yanıt verecektir. Kulaklar bedeni hisseder, görür ve duyar.
..Aşk Hiç Biter mi?...

Benzer Konular

16 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış
9 Ocak 2013 / Misafir Cevaplanmış
17 Şubat 2016 / ahmetseydi X-Sözlük
17 Şubat 2016 / ahmetseydi X-Sözlük