Arama

Sindirim Sistemi Nedir - Sindirim Sisteminin Yapısı ve Görevleri

Güncelleme: 11 Ocak 2017 Gösterim: 52.358 Cevap: 16
Last_AzRaeL - avatarı
Last_AzRaeL
Ziyaretçi
21 Eylül 2008       Mesaj #1
Last_AzRaeL - avatarı
Ziyaretçi
SİNDİRİM SİSTEMLERİ

SİNDİRİM SİSTEMLERİ
Besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapıtaşlarına kadar parçalanması olayına sindirim denir.
Sponsorlu Bağlantılar

SİNDİRİM ŞEKİLLERİ
1. Mekanik Sindirim
Fiziksel etkilerle besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasıdır. Besinlerin kimyasal yapısı değişmez. Bu olaylarla enzimlerin etki yüzeyi artırıldığı için, esas sindirim kolaylaştırılır ve hızlandırılır.

2. Kimyasal Sindirim
Hücrelerin, protein, yağ ve karbonhidratlı bileşiklerden faydalanabilmesi için bunların hidroliz edilmesi gerekir. Hidroliz; besin maddelerinin su yardımıyla parçalanması reaksiyonlarına denir. Bununla proteinler amino asitlere, yağlar yağ asiti ve gliserole, karbonhidratlar monosakkaritlere, nükleik asitler ise, pentoz, organik baz ve fosfata indirgenir.
Ad:  ss1.gif
Gösterim: 9683
Boyut:  1.1 KB
Besin maddelerinin bu şekilde en küçük bileşenlerine parçalanmasına tam sindirim denir.
Kompleks besinlerin bazı ara bileşiklere kadar parçalanmasına ise eksik sindirim denir.

3. Hücre içi Sindirim
Fagositoz ve pinositozla hücre içine alınan veya hücre içinde sentezlenen besin maddelerinin, besin kofulunda lizozom enzimleri yardımıyla hidrolizine denir.
Bir hücrelilerin bazılarında, akyuvarlarda, çok hücrelilerden süngerlerde, hidrada ve planaryada görülür.
Amip, besini yalancı ayaklarıyla sararak besin kofulu oluşturur. Oluşan kofula sindirim enzimleri (hidrolitik enzimler) girince sindirim olayı başlar. Besin kofulu sitoplazmik hareketlerle yer değiştirir. Besin kofulunda açığa çıkan sindirim ürünleri difüzyonla sitoplazmaya geçer. Kofuldaki sindirilemeyen artıklar hücre zarından dışarıya atılır.

4. Hücre Dışı Sindirim
Besin maddelerinin hücrelerden dışarıya salgılanan enzimler yardımıyla yapı taşlarına ayrılmasına denir.
Çok hücreli hayvanların çoğunda, saprofit bakterilerde, mantarlarda, böcekçil bitkilerde hücre dışı sindirim görülür.

OMURGASIZLARDA SİNDİRİM
Bazılarında besinlerin alınması ve sindirilmeyen artıkların atılması aynı açıklıkla sağlanır. Böyle sindirim sistemlerine eksik sindirim sistemi denir. Hidrada ve planaryada sindirim sistemi bu tiptendir.
Hidrada sindirim boşluğunun tek açıklığı hem ağız hem de anüs olarak görev yapar.
Planaryada sindirim kesesi, hidradakinden farklı olarak dallanmalar yaparak vücudun her tarafına uzanır.
Yuvarlak solucanlardan başlayarak birçok hayvanda, iki açıklıklı ve değişik kısımları özelleşmiş boru şeklinde sindirim kanalı bulunur. Bu şekilde olan sindirim sistemine tam sindirim sistemi denir.
Halkalı solucanlardan olan toprak solucanında tam sindirim sistemi bulunur. Alınan besinler, yemek borusundan geçerek kursağa gelir, besin maddeleri burada yumuşatılır ve taşlık denilen bölgeye aktarılarak taşların yardımıyla mekanik olarak parçalanır. Daha sonra bağırsağa geçen besinler, buradaki hücrelerden salgılanan enzimlerle sindirilir. Sindirim ürünleri bağırsak hücreleri tarafından emilir ve artık maddeler anüsten dışarıya atılır.

OMURGALILARDA SİNDİRİM
Omurgalı canlıların tamamında ağızla başlayıp anüsle ve kloakla tamamlanan tam sindirim sistemi bulunur.
Kuşlarda gaga şeklini almış ağızda diş bulunmaz. Memeli canlılarda dişlerin yaptığı işi kuşlarda taşlık üstlenmiştir. Kursak besinlerin biriktirilmesini ve yumuşatılmasını sağlar. I. mide (bezli mide) besinlerin yumuşatılmasını ve kayganlaştırılmasını sağlar.
Kuşlarda kimyasal sindirim ince bağırsağa bağlı pankreastan ve karaciğerden gönderilen yardımcı sıvılar sayesinde gerçekleştirilir. Artık maddeler kloaktan dışarıya atılır. 2. mide (taşlık) besinlerin taşlar yardımıyla mekanik olarak sindirilmesini sağlar.

Ad:  ss2.gif
Gösterim: 6349
Boyut:  17.7 KB
Omurgalılardan Kuşun Sindirim Sistemi

Omurgalılardan Kuşun Sindirim Sistemi
Memelilerden; geviş getirenlerde mide dört bölmelidir. Otcul olan bu canlılarda besin öğütücü ve kesici dişler tarafından alınır işkembeye gönderilir. Burada belli bir süre depo edilir. Bu sırada bazı bakteriler yardımıyla besinin bir bölümü parçalanır.
Depolanan besin daha sonra ağıza parça parça gönderilip çiğnenir. Bu olaya geviş getirme denir. Ağızda çiğnenen besinler, ikinci kez yutulunca; besin, sindirim sıvılarıyla parçalanır. Bu canlıların ince bağırsağı oldukça uzundur. Selülozun sindirimi de canlıdan salınan enzimlerle değil, sindirim sisteminde bulunan tek hücreliler ve bakteriler tarafından salgılanan enzimlerle uzun zamanda gerçekleştirilir.

İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ
Sindirim sistemi, bazı yerleri geniş ve bazı kısımları dar olan bir sindirim kanalı ile, bu kanala açılan yardımcı salgı bezlerinden meydana gelir.

Ad:  ss3.gif
Gösterim: 18281
Boyut:  47.8 KB
İnsanda Sindirim Sisteminin Genel Yapısı

1. Sindirim Sisteminin Kısımları
İnsanın sindirim sistemi; ağız, dil, dişler, yutak, tükrük bezleri, yemek borusu, mide, bağırsaklar, karaciğer, pankreas, rektum ve anüs yapılarından meydana gelir.
Bu yapılar başka görevler de yapmaktadırlar. Örneğin, dil besinleri karıştırmanın yanında; hem bir duyu organı, hem de konuşmada etikilidir.
a. Ağız: İnsanda sindirim ağızda başlar. Ağızda sindirime yardımcı olan dişler, dil ve ağıza açılan tükrük bezleri bulunur. Ağızda; dışarıdan alınan besin maddeleri dişler yardımıyla mekanik olarak, tükürük içinde bulunan enzimle kimyasal olarak sindirime uğratılır.
Dişler, besinlerin mekaniksel olarak parçalanmasını sağlar. Dişin dıştan içe doğru kesiti incelendiğinde mine, dentin ve öz olmak üzere üç bölüm ayırt edilir.
Dil, çizgili kaslardan yapılmış olup, tat almaya, besinleri karıştırmaya, yutmaya ve konuşmaya yarar.
b. Tükürük Bezleri: Kulak altı, dil altı ve çene altı olmak üzere, ağızda üç çift tükrük bezi bulunur. Tükrük içerisinde amilaz, mukus, Na+ ve Ca++ iyonları vardır. Tükrükte bulunan amilaz pişmiş nişastayı kimyasal olarak parçalayabilir.
c. Yutak ve Yemek Borusu: Dil besinleri yutağa doğru iter. Bu sırada soluk borusu gırtlak kapağı ile kapatılır. Yutak ile mide arasında yemek borusu bulunur. Yutulan besinler yemek borusuna geldiğinde, yemek borusu peristaltik hareketlerle kasılarak besinin ilerlemesini sağlar. Olayda yerçekimininde katkısı vardır.
d. Mide: Mide besinleri depo eden, mekanik olarak parçalayan ve proteinleri sindirmek için enzim salgılayan bir organdır. Çalışması otonom sisteme ait vagus sinirleriyle denetlenir.
Mide bezleri tarafından mide özsuyu salgılanır. Mide özsuyunun salgılanması gastrin hormonu tarafından sağlanır. Mide özsuyu içerisinde hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve süt çocuklarında lap enzimi bulunur. Mide ortamı asidikdir (pH 2 – 3). Goblet hücrelerinin salgıladığı mukus, mide yüzeyini HCl etkisinden korur.
e. İnce Bağırsak: Kimyasal sindirim ince bağırsakta tamamlanır. Gerekli enzimler ve yardımcı sıvılar, pankreas, karaciğer ve bağırsak çeperinden gelir. Sindirimi tamamlanmış besin maddelerinin emilimi en fazla buradan olur. İnce bağırsağın mideden sonra ilk bölümüne oniki parmak bağırsağı, bundan sonra gelen kısma boş bağırsak ve en son bölgeye kıvrımlı bağırsak denir.
İnce bağırsağın iç yüzeyinde emilme yüzeyini artırıcı villus (tümör) adını verdiğimiz çıkıntılar yer alır. İnce bağırsakta besinlerin hareketini kolaylaştıran, mukus salgılayan goblet hücreleri bulunur. İncebağırsakta besinler yemek borusunda olduğu gibi peristaltik hareketlerle ilerler.
f. Kalın Bağırsak: Kalın bağırsak sindirilmeyen maddeleri toplama ve atma işini görür. İnce bağırsakla kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) bulunur.
İnsanda, bu kör bağırsağın ucunda, körelmiş bir çıkıntı apandix bulunur. Kalın bağırsak rektum denilen bir yapı ile sonlanır. Rektumun dışa açılan kısmına anüs denir. Kalın bağırsakta ince bağırsaktan farklı olarak villuslar bulunmaz ve kimyasal sindirim yapılmaz.
g. Pankreas : Pankreas dış salgı olarak farklı besinler için sindirim enzimleri içeren pankreas özsuyunu salgılar. Bunların en önemlileri; amilaz, lipaz, peptitaz ve nükleazlar dır.
Pankreas özsuyunun salgılanması ince bağırsaktan gelen sekretin hormonu tarafından düzenlenir.
h. Karaciğer: Karaciğer vücudun en önemli organlarındandır. Karaciğerin yapı ve görevi birimi lopcuklardır.
Karaciğerin alt yüzeyinde safra kesesi (öd kesesi) bulunur. Karaciğer hücreleri tarafından üretilen safra karaciğer kanalıyla öd kesesine getirilir.
Safranın içinde safra tuzları, kolesterol, yağ asitleri, safra pigmentleri ve su bulunur.

Safranın Görevleri :
  • Yağların mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
  • Yağda eriyen A - D - E - K vitaminlerinin emilimini artırır.
  • Mideden gelen asidik besinleri bazik hale getirir.
  • Bağırsak kokuşmalarını önler, zararlı bakterilerin üremesine engel olur.
  • Bağırsak villuslarının hareketini artırır.
Karaciğere iki kaynaktan kan gelir. Birincisi dalak ve sindirim organlarıdır. Bunlardan toplanan kan, kapı toplar damarı ile karaciğere götürülür.
İkincisi damar ise aortun bir koludur. Aorttan gelen kan karaciğer atar damarı yoluyla karaciğere ulaşır.

Karaciğerin Görevleri :
  • Vücut ısısını düzenler.
  • Antitoksik fonksiyonu ile zehirli (toksik) maddeleri zehirsiz hale getirir.
  • Pıhtılaşmada rol oynayan protrombin ve fibrinojeni üretir.
  • Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar. Embriyo döneminde kan hücrelerinin üretimini sağlar.
  • Kanda bulunan fazla glikozu glikojen halinde depo eder.
  • Safra üretir ve salgılar. Bunun için alyuvarların parçalanması sırasında açığa çıkan hemoglobini kullanır.
  • Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparini üretir.
  • D, B, A ve bağırsaklarda sentezlenen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan K vitamini ile; demir, kalsiyum, bakır, protein ve yağları depo eder. Karotenden A vitamini sentezler.
  • Zehirli (amonyaklı) maddeleri daha az zehirli üre ve ürik asit haline dönüştürür.
  • Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder.
  • Lenf yapımında görev alır. Antikorların önemli bir kısmını üretir.
  • Proteinlerin karbonhidrat ve yağlara dönüşümünü sağlar.
Besinlerin Sindirimi
Kimyasal sindirimle proteinler amino asitlere, karbonhidratlar monosakkaritlere, yağlar yağ asidi ve gliserole parçalanarak hücre zarından geçecek küçüklüğe getirilir.
Kimyasal sindirimle parçalanan moleküllerin bir kısmı hücrelerde hemen kullanılmazlarsa dokularda depo edilebilirler. Hayvanlar yedek besinlerini glikojen ve yağ şeklinde, bitkiler ise nişasta şeklinde depo eder.
Bitkiler vitaminleri kendi bünyelerinde yapabildikleri halde, hayvanlar ve insanlar yapamazlar. Bu yüzden, hayvanların ve insanların başlıca vitamin kaynağı bitkilerdir. B ve K gibi bazı vitaminler hayvanların ve insanların bağırsaklarında yaşayan mikroorganizmalar tarafından sentezlenebilir. Beslenmede, temel besinlerden başka, sodyum (Na), potasyum ( K), mağnezyum (Mg), fosfor ( P), kalsiyum (Ca) ve demir (Fe) gibi mineral tuzlarının da alınması gerekir. Vitaminler ve mineraller sindirime uğramadan kana geçebilirler.

a. Karbonhidratların Sindirimi:
Karbonhidratların kana geçebilmesi için sindirim organlarında en küçük yapı birimi olan glikoz, fruktoz, galaktoz, riboz ve deoksiriboz monomerlerine kadar parçalanmaları gerekir.
Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. Besin ağızda çiğnenirken tükrükteki amilaz enzimi, nişasta ve glikojen molekülündeki bağları koparır. Onları daha küçük parçalara (dekstrin) ve maltoza ayırır.
Karbonhidratlar mideden hiçbir kimyasal değişikliğe uğramadan oniki parmak bağırsağına gelir. Besin bağırsağa girdiğinde, bağırsak hücrelerinden pankreası uyaran bir hormon salgılanır. Bu hormon, pankreastan öz suların salgılanmasını sağlar. Pankreas öz sularındaki enzimler (amilaz) ağızda tam olarak parçalanmayan karbonhidratları disakkaritlere (maltoza) kadar parçalar.
Disakkaritlerin sindirimini sağlayan enzimler ise bağırsak öz suyunda bulunur. Bu enzimler (maltaz, sükraz ve laktaz) ise disakkaritleri monosakkaritlere parçalar. Böylelikle karbonhidratların sindirimi tamamlanmış olur.
İnsanda selüloz sindirici enzim üretilmediği için selüloz kalın bağırsakdan dışkı olarak atılır.

b. Proteinlerin Sindirimi :
Proteinlerin ve proteinli bileşiklerin kana geçebilmeleri için, sindirim sisteminde yapı taşları olan amino asitlere parçalanmaları gerekmektedir.
Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar; ince bağırsaklarda tamamlanır. Yutulan besin mideye geldiğinde, bazı mide hücreleri bir hormon salgılar. Bu hormon mide bezlerinden enzim (pepsin) üretilmesini sağlar. Bu enzimler proteinlerin daha küçük birimlere (peptonlara) parçalanmasını sağlar.
Parçalanan proteinler oniki parmak bağırsağına geldiğinde, pankreasın enzimleriyle (tripsin ve kimotripsin) ince bağırsaklarda amino asitlere ve dipeptitlere parçalanır. Dipeptitler ise bağırsak çeperinden salgılanan erepsin enzimiyle amino asitlere ayrışır.
Bütün sindirim enzimleri protein yapıda olup, sağlıklı bir insan günde 100 gr kadar enzim salgılar. Bu miktar, dışardan alınan protein miktarına yakındır. Salgılanan enzimler ince bağırsağın son kısmında pinositozla emilerek hidroliz edilir ve emilir. Böylece protein kaybı önlenmiş olur.

Ad:  ss4.gif
Gösterim: 24239
Boyut:  6.8 KB
Besinlerin Sindirimi



c. Yağların Sindirimi : Yağların ince bağırsaktan emilebilmesi için yağ asitleri ve gliserine kadar parçalanmaları gerekir.
Yağlar, safra tuzlarının ve pankreastan salgılanan lipaz enziminin etkisiyle ince bağırsakta yağ asidi ve gliserole ayrılır. Safra tuzları, yağ damlalarının yüzeyini artırararak lipaz enziminin etkisini kolaylaştırır (mekanik etki).
Oluşan sindirim ürünleri; tekrar hidroliz edilemeyecek kadar basit moleküller olduklarından hücre zarından geçebilirler, hücrelerde yapı maddesi olarak veya vücudun enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilirler.

Sindirilen Besinlerin Emilmesi
Sindirim sonucu en küçük parçalara ayrılan besin maddelerinin kan ve lenfe geçmesine emilme denir.
a. İnce Bağırsakta Emilim: Besin maddeleri en fazla ince bağırsaktan emilir. İnce bağırsaktaki emilme difüzyon veya aktif taşımayla gerçekleşir. Emilen besinler iki yol izler.
I. Yol : Glikoz, galaktoz, fruktoz, amino asit, mineraller, su ve bazı vitaminler incebağırsaktan difüzyon ve aktif taşımayla kan damarlarına geçer.
II. Yol : Yağ asitleri, gliserol, A, D, E, K vitaminleri bağırsak villuslarında emildikten sonra lenf kılcallarına geçer. Bu kılcallar peke sarnıcında toplanır. Peke sarnıcı göğüs lenf kanalı yoluyla sol köprücük altı toplardamarına oradan da üst ana toplardamara bağlanarak kalbe ulaşır.
b. Kalın Bağırsakta Emilim: Sindirilen besin maddelerinin içerisinde bulunan suyun büyük bir kısmı kalın bağırsakta emilir. Kalın bağırsakta bakteri faaliyetleriyle K ve B vitaminleri sentezlenir. Bu vitaminler ve tuzların emilimi de kalın bağırsakta olur.
Normal bir insanda sindirilen karbonhidratların hepsi, yağların % 95'i ve proteinlerin % 90'ı ince bağırsaktan geçerken emilir. Bu emilim olaylarında difüzyon, osmoz ve aktif taşıma görev yapar
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 23:19 Sebep: Resim linkleri düzeltildi.
Rios - avatarı
Rios
Ziyaretçi
24 Ekim 2009       Mesaj #3
Rios - avatarı
Ziyaretçi
Canlılarda Sindirim
Canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli Maddeleri vücutlarına veya hücrelerine almaları olayına beslenme denir. Beslenme olayında, dışarıdan alınan maddelere besin denir. Besinler, inorganik besinler (su ve madensel tuzlar) ve organik besinler (protein, yağ, karbonhidrat, nükleik Asit ve vitaminler) olarak iki grupta toplanabilirler.
Ototrof (üretici) canlılar, dışarıdan sadece inorganik besin (karbondioksit, Su ve madensel tuzlar) alırlar. Aldıkları inorganik maddelerden, yaşamları için gerekli organik maddeleri Fotosentez veya kemosentezle kendileri yaparlar. Bu nedenle sindirim sistemleri bulunmaz. Heterotrof (tüketici) canlılar, hem inorganik hem de organik besinleri hazır olarak alırlar. Heterotrof canlıların, kompleks organik bileşikleri (protein, yağ, karbonhidrat ve nükleik asit), hücrelerine alabilmeleri için onları daha küçük yapı taşlarına Enzimler yardımıyla) parçalanmaları olayına sindirim denir.

Sindirim
gerçekleştiği yere göre, hücre dışı sindirim ve hücre içi sindirim olarak ikiye ayrılır. Hücre dışı sindirim, hücre dışına salgılanan enzimlerle, hücre dışında olur. Sindirim sonucu oluşan küçük Moleküller hücre içine alınıp kullanılırLizozomlarla besin kofulunun birleşmesiyle oluşan sindirim kofullarında sindirilir. Sindirilen kofuldan stoplazmaya geçer ve gerekli yerlerde kullanılırlar. Hücre içi sindirim, amipler, akyuvarlar, bazı mantarlar (cıvık mantarlar), terliksi hayvan süngerler gibi organizmalarda görülür. Çok hücreli heterotrof Canlılarda (hayvanlarda) sindirim olayının gerçekleştiği sindirim sistemleri gelişmiştir.

Hayvanlarda Sindirim

Sistemleri Sünger ve sölentelerde sindirim organları bulunmaz. Süngerler vücut boşluğuna alınan Sudaki küçük molekülleri hücrelerine difüzyon, osmoz veya aktif taşıma ile alırlar.
Büyük moleküllü besinleri ise pinositozla hücrelere alınıp hücre içinde sindirilir. Bir kısmı da vücut boşluğuna salgılanan enzimlerle sindirildikten sonra hücrelere alınır. Diğer hayvanlarda, ağızla başlayıp anüsle biten bir sindirim kanalı ile, bu kanala bağlı sindirim bezlerinden oluşmuş sindirim sistemleri bulunur. Hayvan gruplarında, beslenme biçimlerine bağlı olarak sindirim sistemlerinde farklar vardır. Yassı solucanlardan planaryalarda anüs bulunmaz. Artıklar ağızdan dışarı verilir. Bazı hayvan gruplarında diş bulunur.
Kuşlarda diş bulunmaz. Sadece memelilerin dişler çiğnemede görev alırlar. Otçul memelilerin bağırsakları uzundur. Parçalayıcı dişleri bulunmaz. Körbağırsakları gelişmiştir. Mide ve bağırsaklarında selüloz sindirici simbiyont bakteriler yaşar. Etçil memelilerin diş yüzeyleri sivridir. Bağırsakları biraz kısadır. Körbağırsakları körelmiştir. Parazit yaşayan hayvanların sindirim sistemleri az gelişmiştir. Ya da hiç bulunmaz. Hücre içinde ve bağırsaklarda yaşayan parazitler sindirilmiş besinleri hücre zarlarıyla veya vücut yüzeyleriyle alırlar.
İnsanda sindirim sistemi ve organları
İnsanın sindirim sistemi, ağızla başlayıp anüsle biten sindirim borusu ile sindirim bezlerinden oluşur.
Sindirim Borusu
Sindirim borusu ağızla başlar. Ağzın gerisinde yutak bulunur. Sonra yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsaklar ve anüs gelir. ağızda kesici, parçalayıcı ve öğütücü olarak üç çeşit diş bulunur. Sindirim borusu, üç tabakadan oluşur. Dışta bağ dokusu (periton), ortada düz kaslar, en içte epitel (mukoza) bulunur. Yemek borusunda periton bulunmaz. Düz kas dokusundan oluşan Sindirim kanalı istem dışı çalışır. Yemek borusu ve bağırsakların peristaltik hareketleri ile besin maddelerinin hareketi sağlanır. Peristaltik harekette önce bir bölüm daha sonra arkasından gelen diğer bölüm kasılır.

Sindirim Bezleri
Sindirim bezleri tükrük bezleri pankreas karaciğer ile mide ve ince bağırsak bezlerinden oluşur Tükrük Bezleri Kulak altı, dil altı ve çene altı olarak üç çeşit tükrük bezi vardır. Tükrük bezleri, tükrüğü salgılar. Tükrükte, su, amilaz (pityalin), mukus, Ca ve Na iyonları bulunur. Tükrük salgısı, Sindirime yardımcı olduğu gibi, yutma ve konuşmada da rol oynar. Pankreas Midenin altında, yaprak biçiminde bir bezdir. Pankreas, karma bezdir.
Dış salgısını bir kanalla onikiparmak bağırsağına salgılar. Dış salgısında (pankreas öz suyunda) su ve Sindirim Enzimleri bulunur. Bu enzimler pankreastaki acini adacaklarından salgılanır. Pankreas, iç salgı olarak insülin ve glukagon hormonlarını salgılar. Bu Hormonlar kan şekerinin düzenlenmesinde görev alır. Karaciğer Midenin sağ üst kısmında bulunan, 1,5 kg. kadar ağırlığı olan bir organımızdır. Karaciğerlere, hem Aorttan karaciğer atardamarı ile hem de bağırsaklardan kapı toplardamarı ile kan gelir. Gelen kan milyonlarca hücreden oluşan karaciğerlere dağılır. Karaciğerlere gelen kan, karaciğer üstü toplardamarı ile alt ana toplardamarına geçer. Karaciğerin çok önemli görevleri vardır. Sindirimle ilgili olarak safrayı salgılar.
Safra karaciğer hücrelerinden salgılanır. Safra, safra kanalları ile safra kesesinde toplanır. Gerektiğinde Koledok kanalı ile onikiparmak bağırsağına aktarılır. Safra, safra Tuzları (öd tuzları), kolesterol ve safra boyalarından oluşur. Sindirim kanalına geçen safra tuzları kalın bağırsaklardan geri emilir. Safra yağ Sindiriminde görev alır. Ayrıca bağırsakların dezenfekte edilmesini sağlar.

Metabolizma
Kimyasal reaksiyon hızları sıcaklığa sıkı bir şekilde bağlı olduklarından metabolik hız da sıcaklığa bağlıdır. Vücut sıcaklığı 1 °C artınca metabolik hız % 10 kadar artmaktadır.
Hücreler ATP kullanımı ile ısınarak belli ısıya ulaşır ki bu ısı hücrenin yaşaması için önemli bir şarttır. Hücrelerin oluşturduğu dokular ve onların da oluşturduğu vücutta ısı değeri belli bir seviyeye çıkar. Bu seviyenin fazlası zararlıdır. Isının yol açtığı zararı önlemek için soğutma gereklidir. Bu soğutma sistemini de deri sağlar.

Vücut içi sıcaklığın 44-45 °C’ ye çıkması protein yapılarının dönüşümsüz bir şekilde bozulmasına, 28°C’ nin altına düşmesi ise kalbin durmasına kadar götürür. Vücudun sağlıklı çalışabilmesi için gerekli ısı değeri 36,5-37,5°C’ dir. Hem ısıtma hem de soğutma işlemini dolaşım sistemi sağlar. Sistemin ısısını vücut dışına en net olarak koltuk altı, kulak içi, ağız ve anüs verir.
Büyük yapılı organik besinlerin, su ve sindirici enzimler etkisi ile kendilerini oluşturan en küçük yapı taşlarına ayrılması olayına sindirim denir. Sindirim sistemi ağızda başlar ve düz bağırsak (rektum) ile son bulur (şekil). Toplam uzunluğu 11metre civarındadır. Sistem, genelde besinleri kimyasal işlemlerden geçirerek organizmanın kullanımına hazırlayan bir borular sistemi, bir fabrika olarak tanımlanır.

Sindirim sistemi, önemli miktarda hormonların salgılanmasını da sağlayan ve kontrol işlevleri gören karmaşık bir sinir ağı ile örülmüştür. Sistemin çeşitli organları arasındaki uyumluluk derecesi ve sinerji (birleşerek aynı yönde etki gösterme) yeteneği çok şaşırtıcıdır.
Sindirim sisteminin bir başka önemli görevi de dışkılamadır. Yediğimiz her şey tümüyle sindirilemez ve sindirilemeyen bu maddelerin dışkılanması gerekir. Ayrıca metabolizma üretiminin bir bölümünün de sindirim sistemi yoluyla dışkılanması gerekmektedir. Bağırsakların işlevsel durumu ve bağırsakların içinde bulunanların niteliği, bedenin tümünü önemli ölçüde etkiler.
Sindirim sisteminin işleyişi ve sağlığı, fizyolojik etkilerin yanı sıra, kişinin iç dünyası (maneviyat) tarafından da önemli ölçüde etkilenir; yani, duygusal bunalım geçiren veya yaşama sevincini yitiren kişilerin sindirim sisteminde de önemli aksamalar görülür. Büyük heyecanlar ve duygusal bunalımlar, mide ve bağırsak dokusunun işleyişini ve özgün bileşimini derinden etkiler. Öfke, korku ve stresin her çeşidine karşı sindirim sistemi hemen bir tepki oluşturur. Sindirim problemlerinin bir bütünlük içinde çözülebilmesi için, bu tür psikolojik (ruhsal) etkenlerin tanınması ve gereğince değerlendirilmesi gerekir.
Sindirim Sistemi Organları
Ad:  sind.sist.JPG
Gösterim: 4976
Boyut:  47.1 KB
  • Ağız
  • Yutak
  • Yemek borusu
  • Mide
  • İnce bağırsak
  • Pankreas
  • Karaciğer
  • Kalın bağırsak
  • Rektum
  • Anüs
Ağız
Dil, diş ve tükürük bezlerinden oluşur. Ağıza alınan besinler tükürük bezinden salınan tükürükle yumuşatılır ve dişlerle çiğnenerek küçük parçalara ayrılır. Böylece besinlerin temas yüzeyi artırılır. Bu olay besinlerin enzimler tarafından parçalanmasını kolaylaştırır. Tükürük bezlerinden karbonhidratların sindirimi için amilaz (pityalin) enzimi salgılanır. Dil ile çiğnenen besin yutağa itilir.
Diş üç bölümde incelenir:
  • Mine tabakası: Dişin taş kısmı olup beyaz renkli yerdir. % 98 oranında kalsiyum ve fosfor minerallerinden oluşur ve dişin en sert kısmıdır.
  • Fildişi tabakası: Dişin kemik kısmı olup dişi çene kemiğine bağlar.
  • Diş özü tabakası: Kan damarlarının ve sinirlerin bulunduğu yerdir. Dişin büyümesini ve beslenmesini sağlar.
Yutak
Soluk borusu ile yemek borusunu birbirinden ayırır. Çiğnenen besinleri yemek borusuna iletir.

Yemek Borusu
Lokmaların mideye iletilmesini sağlar. Yemek borusunun özel hareketleriyle yutulanlar hep mideye gönderilir. İnsan baş aşağı dururken bile lokmaları yutabilir.

Mide
Sindirim borusunun en geniş bölümüdür. Mide çeşitli yönlerde kasılıp gevşeme hareketleri yaparak besinlerin mide duvarlarından salgılanan sindirim sıvısı ile karışmasını sağlar. Midenin salgıladığı sindirim suyunda proteinleri parçalayan enzimler ve bu enzimlerin etkinliğini arttıran tuz asidi bulunur. Midenin duvarı üç tabakalı olup iç yüzünü kaplayan mukus tabakası hücrelerin asitten zarar görmesini engeller midenin asitli ortamında mikroplardan çoğu ölür. Midede protein sindirimi başlar.

ince Bağırsak

6-8metre uzunluktaki bu bağırsağın mideye yakın olan yirmi beş santimetrelik kısmına onikiparmak bağırsağı (duedonum) denir. Onikiparmak bağırsağına karaciğer ve pankreastan sindirim sıvıları gelir. Karaciğerde hazırlanan safra, yağların küçük parçalara ayrılmasında görevlidir. Pankreastan onikiparmak bağırsağına gelen sıvıda değişik maddelerin sindiriminde görevli enzimler bulunur. Bu sayede onikiparmak bağırsağında
karbonhidratların, yağların ve proteinlerin sindirimi gerçekleşir. İncebağırsağın onikiparmak bağırsağından sonraki kısımlarında kendi salgıladığı enzimlerle karbonhidrat sindirimi tamamlanır. İncebağırsakta maltazla maltoz, sakkarazla sakkaroz, laktazla laktoz sindirilir, sindirim ürünü olarak glikozlar ortaya çıkar. İncebağırsağın iç yüzünde tümür denilen çıkıntılar vardır. İncebağırsak tümürleri sindirilen besin maddelerinin emilip kana geçirildiği yerlerdir.

Kalın Bağırsak
İnce bağırsaklarda emilemeyen besinleri parçalar, kalın bağırsakta biriktirir ve anüsten dışkı olarak dışarı atar. Bu atılacak artıkların içindeki suyun fazlası kalın bağırsaklarda emilip kana verilir. Kalın bağırsak burada yaşayan bakterilerin ürettiği bazı vitaminlerin de emildiği yerdir.

Karaciğer
Karaciğerin salgıladığı safra, safra kesesinde depolanır. Karaciğerin şeker depolama, kan şekerini ayarlama, pıhtılaşmada görevli bazı maddeleri oluşturma, kandaki zehirli maddeleri daha az tehlikeli hale getirme veya vücuttan atma gibi görevleri de vardır.

Pankreas
Pankreasda hormon da hazırlanır. Pankreas, bu kimyasal düzenleyicileri kana verir. Pankreas hormonları (insülin), kan şeker düzeyinin ayarlanmasında görevlidir. İnsülin yetersizliği, şeker hastalığına neden olur.

Sindirim Önemi
Vücudumuz enerji üretmek için solunum yapmak yani glikoz yakmak zorundadır.
Ancak aldığımız besinlerde glikoz değil, birbirine bağlanmış glikozlar olan fruktoz laktoz sukroznişasta gibi maddeler olur. Sindirim sistemimiz de bu maddeleri glikoza çevirip kana verir. Kan ile vücudun her yerine dağılan glikoz da hücrelere alınarak yakılır ve enerji üretilir.

Besinlerin vücuda yarar bir hale sokulması işlemine verilen ad. Her organizma, yaşamak ve çalışmak için bir madde harcar. Vücuda yarayan maddeler besinlerden alınır. Fakat bu besinler, oldukları gibi kaldıkları sürece, vücuda yarayamazlar. Bunlar, vücuda yarar bir hale sokulurlar. Böylece, alınan besinler, ilkin sindirilir, sonra emilir ve kana karışarak asimilasyon a uğrar, hücrelere ve dokulara yarar bir hale gelir. Bundan sonra, vücuda yaramayan artıklar, hücre dışına atılarak dessimilasyona uğrar.Besinler, ağızdan başlayarak sindirime uğrarlar.Ağızda sindirim mekanik ve kimyasal olmak üzere iki şekilde olur. Mekanik şekil, ağza giren besin maddelerinin, ufak parçalara bölünmesi işi (çiğneme), dir. Çiğneme, kaslar ve dişler aracılığı ile olur. Kimyasal sindirim ise, besinlerin tükrük ile karışmasıdır. Tükrük bezlerinin bir salgısı olan tükrük, içindeki pityalin fermenti aracılığı ile karbon hidratlara etki yapar ve onları dekstrin ve maltoz`a çevirir.

Ağızdan çiğnenen besinler dil ve yumuşak damak yardımı ile önce yutağa, oradan da yemek borusuna gelir. Yemek borusu kaslarının devamlı hareketleri ile mideye gelir.
Midede sindirim; mekanik ve kimyasal olur. Mekanik sindirim, mide kasları ile olur. Kimyasal sindirim ise, mide mukozasında bulunan bezlerin salgıları ile olur. Mide mukozasında bulunan kloridrik asit bezleri ile pepsin bezleri proteinli besinlere etki ederek bunları pepton`a çevirirler. Çocuklarda, midede bulunan lapfermentsüte etki eder, sütün kazeinini sindirir.Mideden oniki parmak barsağına gelen besinler, burada sindirilmelerine devam ederler.Oniki parmak barsağında sindirim; sindirim fermentleri aracılığı ile ve kimyasal yolda olur. Mideden gelen asit besinler, safra, pankreas fermentleri (amilaz, tripsinliyaz), barsak fermentleri (enterokinaz) aracılığı ile sindirilmelerine devam eder. Safra, mideden gelen asit besinlerin (buna kimus adı verilir) asitliğini değiştirir ve lipaz ile birleşerek yağlı maddeleri sindirir. Amilas, karbon hidratları sindirir. Tripsin ve enterokinaz proteinleri amino aside çevirir.İnce barsaklarda sindirim; mekanik ve kimyasal yolla olur. Mekanik yolla olan sindirim, barsakların peristaltik hareketleri sonucu olur. Kimyasal sindirim ise, enterokinaz tripsin fermentleri aracılığı ile olur ve proteinler amino aside çevrilirler karbon hidratları da invertin fermenti glikoz`a çevrilirler. Bu olaylardan başka ince barsakların ilk bölümlerinde (boş kıvrım barsakta) emilme vardır. İnce barsağın mukoza, sindirilmiş besin maddelerini ve suyu emer. Burada bulunan toplardamarlarla lenfa damarları, sindirilmiş maddeleri toplar. Toplardamarlar, amino asitlerle glikozu ve pek az yağı toplayarak kapıtoplardamarı`na ve oradan karaciğere götürürler. Lenfa damarları ise sindirilmiş yağı (kilus) toplayarak çeşitli yollarla kana ulaştırır.
Kalın barsaklarda sindirim yoktur, ince barsaklardan kalın barsaklara geçen maddeler, artık sindirilmesi gereken maddeler olmaktan çıkmıştır. Burada bu maddelerin suyu azaltılır. Suyu da azaltılmış bu maddeler, dışkı (pislik) karakterini kazanarak dışarı atılır.
Son düzenleyen Safi; 2 Mayıs 2016 02:16
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
27 Eylül 2011       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sindirim Sistemi Organları ve Görevleri
Sindirim sisteminin ana organları ve yan organları bulunmaktadır. Eğer besin o organın içinden geçiyorsa bu organlar ana organlardır. Bir organ tarafından salgılanan salgılar besinlere dışarıdan ekleniyorsa bu görevi yapan organlara da yan (yardımcı) organ denilmektedir. Örneğin mideden besinler geçtiği için bir ana organdır. Fakat pankreas sindirim sistemine dışarıdan salgı göndermektedir. Bu durumda pankreas sindirim sistemi için bir yan organdır.
Sindirim sistemi organlarını sırasıyla tanıyalım.

Ad:  agiz.jpg
Gösterim: 16310
Boyut:  8.3 KB
Ağız ve Dişler:
Besinlerin dişler yardımıyla parçalandığı, mekanik sindiriminin yapıldığı yerdir. Ağızda besinleri ıslatıp yumuşatan tükürük salgısı bulunur. Tükürük salgısı içindeki enzimler karbonhidratların kimyasal sindirimini de gerçekleştirir.

Yutak: Yutağın görevi ağız boşluğuyla yemek borusu arasında bir kapı oluşturmaktır. Yutağın bir özelliği de soluk borusu ve yemek borusu arasında bir bağlantı bulundurmasıdır. Ağızdan nefes alabilmemizin dedeni budur.
Yemek Borusu: Yemek borusu da sindirim gerçekleşmeyen bir bölümdür. Yemek borusundaki kaslar peristaltik hareket denilen br yöntemle besinleri mideye doğru iter. Bir insan baş aşağı halde duruyor olsa bile yutkunabilmektedir.

Mide:
Midede besinler mekanik ve kimyasal sindirimi gerçekleştirilir. Mide, kasılıp gevşeme hareketleri yaparak besinleri mekanik olarak sindirmektedir. Bu yöntemle bulamaç haline getirilen besinler daha sonra kimyasal sindirime uğrarlar.
Mide özsuyu içinde bulunan mide asidi ve bazı enzimler kimyasal sindirimi gerçekleştirir.
Midede sadece proteinlerin kimyasal sindirimi gerçekleştirilmektedir.
Ad:  sindirim-sistemi.jpg
Gösterim: 5925
Boyut:  18.6 KB


İnce Bağırsak: On iki bağırsak, boş bağırsak ve kıvrımlı bağırsak olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. İnce bağırsağa pankreas ve karaciğerden gelen enzimler dökülmektedir. Bu sayede karbonhidrat, yağ ve proteinlerin kimyasal sindirimi tamamlanmış olur. Artık en küçük parçalarına kadar ayrılan besinler kana geçebilecek hale gelmişlerdir.
İnce bağırsak yüzeyindeki emici tüyler besinleri emerek kan damarlarına aktarırlar.
Aşağıdaki animasyonda besinlerin yapı taşlarına ayrılması gösteriliyor. on iki bağırsağa pankreas ve safra kesesinden gelen sıvılar gösteriliyor.

Pankreas: Sindirim sisteminin yan (yardımcı) bir organıdır. Tüm besinlerin kimyasal sindirimini yapan enzimler salgılar. Pankreas hem sindirim enzimleri hem de hormon üreten bir bez olduğu için “karma bez” olarak tanımlanmaktadır.

Karaciğer: Safra kesesi yardımıyla safra salgısı üretir. Safra sıvısının görev büyük yağ tanelerini küçük yağ parçalarına dönüştürerek mekanik sindirim gerçekleştirmektedir.
Karaciğerin bir başka göre ise proteinlerin sindirimiyle oluşan zehirli amonyak maddesini üreye dönüştürmektir.

Kalın Bağırsak: Kalın bağırsakta sindirim gerçekleşmez. Sindirilmiş besinlerden geriye kalan posa kalın bağırsakta ilerlerken su ve minerallerin emilimi gerçekleştirir.

Anüs: Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılamayan bölümlerinin dışarı atılmasını sağlar.

Sindirim sisteminin sağlığını korumak için
  • Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için öncelikle doğal gıdalarla beslenmeli ve katkı maddeli hazır yiyecek ve içecekleri mümkün olduğunca tüketmemeliyiz.
  • Posalı yiyecekleri bolca tüketmeli, elma, armur, şeftali, salatalık v.b. meyvelerin kabuğunu soymamalıyız.
  • Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tüketmeliyiz ama tükettiğimiz ekmeğin kepek oranı buğdaydaki doğal kepek oranıyla aynı olmalı, kepek fazla olursa barsaktaki demir emilimini azalttığı için kansızlığa yol açabilir uzun vadede.
  • Cola, link, tang gibi kimyasal maddeler içeren içecekler yerine kaynak suyu, meyva suyu, maden suyu, boza, şalgam suyu, ayran, meyan şerbeti v.b. içecekleri tüketmeliyiz.
  • Çayı yemekle birlikte veya yemekten hemen sonra değil en az 45 dk. sonra içmeliyiz. Böylece çayın demir emilimini azaltarak kansızlık yapma etkisini önlemiş oluruz.
  • Eti çok fazla tüketmemeli, sebzeye ağırlık vermeliyiz. Balık etine ağırlık vermeliyiz.
  • Yemeklerde margarin, vita gibi yapay ürünleri değil zeytinyağı, tereyağı, ayçiçek yağı gibi doğal yağları tercih etmeliyiz.
  • Beslenme saatleri düzenli olmalı,beslenmeye yeterince zaman ayrılmalı,besinler çok sıcak veya soğuk yenilmemeli.
  • Etler iyi pişirilmeli,yemekler çok tuzlu ve baharatlı olmamalı.
  • Evde hazırlanan yemekler tercih edilmeli,özellikle lifli besinlerin alınmasına dikkat edilmeli.
  • Bol su içilmeli,asitli,boyalı ve alkollü içecekler içilmemeli.
  • Sigara içilmemeli.
  • Sindirim sistemi organlarının iyi çalşıması için spor yapılmalıdır.
Son düzenleyen Safi; 2 Mayıs 2016 01:57
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
6 Kasım 2012       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sindirim ve Sindirim Sistemi
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Canlı tarafından alınan besinlerin, çeşitli fiziksel ve kimyasal değişikliklere uğratılarak organizmanın kullanabileceği hâle getirilmesi. Birhücrelilerde ve çokhücrelilerin kimi serbest hücrelerinde (akyuvarlar, katılgandoku hücreleri gibi) doğrudan doğruya hücrenin protoplazması içinde, çokhücreli hayvanlarda ise sindirim kanalı adını alan özel bir organ içinde gerçekleşir. Sindirim kanalında meydana gelen sindirim olayı mekanik ve kimyasal olmak üzere iki kısma ayrılır: Mekanik sindirim, çeşitli hayvan gruplarında farklı yollarla olur. Genel olarak söylemek gerekirse ağızdan alınan besinlerin ezilip öğütülmesi ve sindirim kanalı içinde hareket ettirilmesidir. Kimyasal sindirim ise, aynı kanal içinde, besinlerin enzimler yardımıyla kimyasal olarak ayrıştırılması olayıdır. Kimyasal sindirim sonucunda, ağızdan alınmış olan çeşitli yiyecekler, vücudun yararlanabileceği yapıya ve hücreler tarafından emilebilecek duruma dönüşürler.

İçinde sindirim olayının gerçekleştiği, ağızdan başlayıp anüste son bulan kanal ve sindirim işine salgılarıyla yardım eden bezlerin meydana getirdiği, çokhücreli hayvanlara özgü organ sistemi. Çokhücreli bitkilerin, besinlerin sindirilmesi için özel bir sistemi bulunmaz; sindirim işi hücrelerde yapılır. Çünkü bitki, kendisine gerekli olan besinleri, kullanabileceği bileşikler hâlinde kendisi yapmaktadır. Hayvanlar ise besinlerini doğadan hazır hâlde aldıklarından, bunları kullanabilecekleri şekilde parçalamak zorundadırlar. Sindirim sistemleri ilkel hayvanlardan yüksek yapılılara doğru gelişerek büyük farklılıklar gösterir. Çokhücrelilerin en ilkelleri olan süngerlerde gerçek doku ve organlar, bu arada sindirim sistemi de yoktur. En ilkel sindirim sistemi selenterelerde görülür. Bunlarda yalnızca bir ağız deliği bulunur. Buradan alınan besinler vücut boşluğunda, besin hücrelerinin salgıladığı enzimlerle kısmen parçalandıktan sonra besin hücrelerine alınarak tamamen sindirilir ve vücut boşluğunun kolları aracılığıyla hayvanın her tarafına dağıtılır. Sindirilemeyen kısımlar ise yine ağız yoluyla dışarı atılır. Anüs sölomlularda görülmeye başlanır. Solucan, eklembacaklı ve yumuşakçalarda sindirim sistemi ağız, önbağırsak, ortabağırsak, sonbağırsak ve anüsten oluşur. Dil, ilk kez yumuşakçalarda görülür, üzeri küçük kitin dişlerle kaplıdır. Önbağırsak ise artık, yemekborusuna dönüşmüştür. Yumuşakçaların ayrıca sindirime yardım eden bezleri de vardır. Mide, derisidikenlilerde görülmeye başlar. Tam anlamıyla oluşmuş sindirim sistemi ise kordalılarda görülür. Kordalıların en gelişmiş dalını oluşturan omurgalıların sindirim sistemi şu kısımlardan meydana gelmiştir:
1. Ağız; besinleri sindirim sistemine almaya ve kimi omurgalılarda aynı zamanda parçalamaya yarar. Ağız yarığı dudak ya da gaga (kuşlar) ile çevrilidir; çeneler yoluyla açılıp kapanır. Çeneler üzerinde dişler, ağız boşluğu içinde de dil bulunur. Ayrıca kimi tükürük bezleri de ağza açılmaktadır.

2. Yutak; sindirim sisteminin ağızla yemekborusu arasındakı kısa ve geniş kısmıdır.

3. Yemekborusu; sindirim borusunun, ilkel hayvanlarınkine en benzeyen kısmıdır. Yutakla mide arasında yer alan dar bir borudur. Yalnızca kuşlarda yemekborusunun orta kısmında yem depo eden kursak oluşmuştur.

4. Mide; sindirim sisteminin yemekborusuyla bağırsak arasında bulunan genişlemiş kısmıdır. Besinleri depo edip sindirmeye yarar. Sindirim amacıyla kasdokusu artmış ve iç tabakasında bezler meydana gelmiştir. Kasdokusu mekanik, bezler de kimyasal sindirimle görevlidir. Omurgalıların çeşitli sınıflarında mide biçimleri değişiktir. Örneğin balıklarınki mekik biçimindedir ve çok az genişlemiştir.
Gevişgetiren memelilerin mideleri ise dört gözlüdür (işkembe, börkenek, kırkbayır, şirden).

5. İncebağırsak, mideyle kalınbağırsak arasındaki dar borudur. Görevi sindirimi tamamlamak ve sindirilen besinleri emmektir. Hem boyunun uzun olması, hem de iç yüzeyindeki birtakım çıkıntılar nedeniyle yüzeyi çok genişlemiştir. Sindirilen besinlerin tamamı incebağırsakta emilerek kana karışır ve vücuda dağılır. Boyu balıklarda en kısa, memelilerde en uzundur (vücut büyüklüğüne göre).

6. Kalınbağırsak; sindirilemeyen maddeleri depo eden bölümdür. kalınbağırsağın dışarı açılan ucudur. Sindirilemeyen besin artıklarını dışarı atmaya yarar.

7. Anüs; kalınbağırsağın dışarı açılan ucudur. Sindirilemeyen besin artıklarını dışarı atmaya yarar.

8. Sindirim bezleri; hem sindirim borusunun içinde, hem de dışında yer alırlar. Sindirim borusu dışındaki bezler, yine sindirim borusundan çıkan uzantılardan oluşurlar. Bunlar karaciğer, pankreas ve tükürük bezleridir.
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  sindirim.JPG
Gösterim: 5693
Boyut:  37.9 KB

SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARININ GÖREVLERİ NELERDİR?
Bir sindirim organının bir yada birden çok görevi olabilir.

AĞIZ:
Besinlerin fiziksel olarak daha küçük parçalara ayırılmasını sağlar. Ayrıca yapısındaki tükrük bezleri sayesinde amilaz enzimi salgılayarak karbonhidratların sindirimine yardımcı olur.
YUTAK: Besinlerin yutulmasında görevlidir. Farinks olarak da bilinir. Diğer önemli görevi ise besinler yutulduğunda, besinlerin nefes borusuna kaçmasını önler.
YEMEK BORUSU: Düzenli bir şekilde kasılıp gevşeyerek (peristaltik) besinlerin mideye iletilmesini sağlar. Sindirme görevi yoktur. 1,5 cm çapında ve 20-25 cm uzunluğundadır.
MİDE: Proteinlerin sindiriminden sorumlu organdır. Asitik bir ortama sahiptir. Sindirim görevinden başka salgı ve emilim yapmakla da görevli olan bir organdır.
İNCE BAĞIRSAK: 7-8 metre arasında değişen uzunluğa sahiptir. Tüm besinlerin sindiriminin tamamlandığı yerdir. Sindirimde en önemli bir organdır. Sindirimin sürdürülmesinde safra ve pankreas salgıları hayati rol oynar.
KALIN BAĞIRSAK (KOLON): Asıl olarak sindirim yapmaz. 1-2 metre uzunluğunda olup Görevi dışkıyı (feçes) depolamaktır. Ayrıca bu esnada vücut için gerekli miktarda su ve minerallerin geri emilimini sağlar. Bir önemli faaliyeti ise barındırdığı yararlı bakteriler sayesinde B ve K vitaminlerinin sentezlenmesine yardım ve yataklık eder.
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 19:57
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim Sistemi
Yeryüzünde bulunan bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, büyüme, gelişme, hareket edebilme, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Canlılar bu yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji, enerji verici besinlerden sağlanır.
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir.
Dışarıdan alınan besinlerden enerjinin üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine girmesi gerekir. (Çünkü besinlerden enerjinin üretilmesi olayı hücre içindeki mitokondrilerde solunum olayı ile gerçekleşir). Dışarıdan alınan bazı besinler parçalanmadan, bazı besinler ise parçalanarak hücre içerisine girebilirler. Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan yoluyla taşınırlar.
Vücuda alınan büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Sindirim olayını gerçekleştiren sisteme (ağızda başlayıp anüste sona eren sisteme) sindirim sistemi denir. Sindirim olayının gerçekleşmesinin nedeni, dışarıdan alınan besin maddelerinin vücuda yararlı hale gelmesinin sağlanmasıdır.
Sindirim sistemini; sindirim organları, sindirime yardımcı organlar ve sindirim sistemi bezleri oluşturur.
Sindirim sistemi organları sırayla; ağız, yutak, yemek borusu, mide, (on iki parmak bağırsağı), ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüstür. Bu organlar sindirim borusunu oluşturur.
Sindirime yardımcı organlar; karaciğer ve pankreastır. Bu organlar sindirim borusuna (on iki parmak bağırsağına) bağlıdır.
Sindirim sistemi bezleri; tükürük bezleri, mide bezleri ve ince bağırsak bezleridir.

SORU
:
1- Bir yiyecek yenildikten sonra vücutta ne gibi değişikliklere uğrar?
2- Vücut besin içeriklerini kullanabileceği hale nasıl getirir? (Besinlerin vücudumuza yararlı hale gelebilmeleri için değişime uğramaları gerekir)
Ad:  mide1.gif
Gösterim: 4791
Boyut:  3.4 KB
Ad:  mide2.gif
Gösterim: 5512
Boyut:  6.6 KB
Beslenme ve Besin İçerikleri :
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir.
Besinler doğada genel olarak 3 kaynaktan elde edilir. Bunlar;
1- Hayvansal Kaynaklı Besinler : Et, süt, yumurta,..
2- Bitkisel Kaynaklı Besinler : Sebze, meyve, tahıl,..
3- Madensel Kaynaklı Besinler : Su ve madensel tuzlar.

Bitkisel, hayvansal ve madensel kaynaklı besin maddeleri içeriklerine göre; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, su ve mineraller olarak gruplandırılırlar.
Besin içeriklerinden proteinler, karbonhidratlar ve yağlar büyük moleküllü (organik) besin içerikleridir (besinlerdir). Büyük moleküllü bu besin içeriklerinin hücrelerde kullanılabilmesi için kana veya hücre içerisine girebilecek kadar küçük moleküllere parçalanması yani sindirilmesi gerekir.

Besin içeriklerinden su, madensel tuzlar ve vitaminler küçük moleküllü (inorganik ve organik) besinlerdir. Küçük moleküllü besin içerikleri sindirilmeden doğrudan kana veya hücre içerisine girebilirler.

a) Karbonhidratlar :

• Vücudun başlıca enerji kaynağıdır. Günlük enerji ihtiyacınınn çoğu karbonhidratlardan sağlanır.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler

B) Proteinler :
• Hücrelerin (ve vücudun) temel yapısını oluştururlar.
• Gerektiğinde (uzun açlık dönemlerinde) vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılırlar.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler.
• (Vücudun savunma sistemlerini ve vücut çalışmasını düzenleyen enzimler ve bazı hormonların yapısına katılırlar).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşmuştur. Proteinler, hücrelerin sürekliliği, büyüme ve gelişme için öncelikli olarak kullanılan besin içeriğidir).

c) Yağlar :
• Başlıca enerji deposudur.
• En çok enerji veren besin içeriğidir.
• Vitaminlerin bir bölümünün vücuda alınmasını sağlar.
• Deri altında depolanan yağlar vücut ısısının korurlar.
• (Vücudumuzun düzenli çalışmasında etkili olan bazı hormonların üretiminde görevlidir).
• (İhtiyacından fazla alınan besin içerikleri vücutta yağa dönüşerek depolandığından vücut sağlığı için zararlıdır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’ yağdır).

d) Mineraller :

• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• (İskelet ve dişerin yapısına katılır).
• (Kanın ve sitoplazmanın dengede tutulmasını sağlar).
• (Demir minerali vücutta besin öğelerinden enerji oluşması için zorunlu olan oksijenin taşınmasında gereklidir).
• (Vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde yer alan mineraller vardır.
• (Bazıları savunma sisteminde kullanılır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %6’sı minerallerden oluşmuştur).

e) Vitaminler :

• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• (B grubu vitaminleri, besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji üretilmesi ve yeni hücrelerin oluşması ile ilgili düzenlenmesine yardımcı olur).
• (D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi minerallerin kemik ve dişlerde yerleşmesine yardımcı olur).
• (A, C, E vitaminleri, vücut hücrelerinin onarılmasını sağlar, zarar görmesini önler ve zararlı maddelerin etkilerinin azaltılmasında yardımcıdır).
• (Vücudumuzda oldukça az miktarlarda vitamin bulunmasına karşın vücudumuzdaki etkinlikleri oldukça fazladır).

f) Su :
• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• Besinlerin sindirimini kolaylaştırır.
• (Kanda buluna su, besin öğelerinin dokulara taşınmasını sağlar).
• Besinlerin hücrelerde kullanılması sonucu oluşan besin atıkların atılmasını kolaylaştırır.
• (Vücut ısısının düzenlenmesi için gereklidir).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Bebeklerin vücudunda su oram
yetişkinlerinkinden daha fazladır).

Sindirim Çeşitleri
Sindirim olayı mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak iki şekilde gerçekleşir.

Mekanik (Fiziksel) Sindirim :

Besinlerin salgı (enzim) kullanılmadan (fiziksel olarak) çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) mekanik (fiziksel) sindirim denir.
Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar. Besinlerin mekanik sindirimi ağızda dişler sayesinde çiğneme olayı ile midede ise kaslar sayesinde kasılma olayı ile gerçekleştirilir.

Kimyasal Sindirim :

Besinlerin su ve salgı (enzim) kullanılarak küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) kimyasal sindirim denir.
Kimyasal sindirim ağızda, midede ve ince bağırsakta gerçekleşir.
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 19:54
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim Sistemi Organları
Ağız :
Sindirim sisteminin ilk organı olup bütün besinlerin çiğneme yoluyla mekanik sindiriminin, ayrıca karbonhidratların tükürük içerisinde bulunan (pityalin) enzimler sayesinde kimyasal sindiriminin başladığı yerdir.
Ağızda sindirim olayında görev yapan dil, dişler ve tükürük bezleri bulunur.
Ağızdaki besinler dişler ile parçalanır (mekanik sindirim), tükürük bezlerinin salgıladığı tükürük sıvısı (içindeki enzimler) ile yumuşatılır (kimyasal sindirim). Dil, besinlerin çiğnenmesine ve yutulmasına yardım eder. Ağızda parçalanan, yumuşatılan besinler dil ile yutağa itilir.

Dişler :
Besinlerin çiğnenip parçalanması sağlayan yapılardır. Dişlerin görünen beyaz kısmına taç, çene kemiği içine gömülü kısmına kök, dişin dış kısmının (tacın) üzerini örten sert tabakaya mine tabakası denir. Dişin içinde (ortasında) kan damarları ve sinirler bulunur.
Yetişkin insanın ağzında 32 (genelde 28) diş bulunur. Dişler yapı ve görevlerine göre kesici dişler, köpek dişleri ve azı dişleri olarak üç çeşittir.
1- Kesici Dişler :
Besinlerin koparılmasını sağlarlar. Ağzın ön tarafında, 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak üzere toplam 8 tanedirler.
2- Köpek Dişleri :

Besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlarlar. Kesici dişlerin sağında ve solunda birer tane olmak üzere 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tanedirler.
3- Azı Dişleri :
Besinlerin öğütülmesini sağlarlar. Küçük ve büyük azı dişleri olarak iki çeşittir. Köpek dişlerinin sağında ve solunda ikişer tane olmak üzere 4 alt çenede, 4 üst çenede toplam 8 tane küçük azı dişi bulunur. Küçük azı dişlerinin sağında ve solunda üçer tane olmak üzere 6 alt çenede, 6 üst çenede toplam 12 tane büyük azı dişi bulunur. (Çocuklarda büyük azı dişi 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak üzere toplam 8 tanedir).

Yutak :
Ağızdan sonra gelen boşluktur. Üst taraftan burun boşluğuna, alt taraftan yemek borusuna ve gırtlağa açılır. Yutak, ağızda çiğnenen ve yumuşatılan besinleri yemek borusuna iletir. Yutakta (mekanik veya kimyasal) sindirim olmaz.

Gırtlak :
Yutağın alt tarafında bulunan, soluk borusu ile yemek borusunu ayıran, kıkırdaktan yapılan yapıdır. Yemek yenirken yutkunma sırasında gırtlak (yukarı çıkarak) soluk borusunu kapatıp yemek borusunu açarak besinlerin soluk borusuna gitmesini önler. Yemek yenirken konuşulursa (soluk verme sırasında soluk borusu açılacağından) besinler soluk borusuna kaçabilir. Bu nedenle yemek yerken konuşulmamalıdır.

Yemek Borusu :

Yutak ile mide arasında uzanan, soluk borusunun arkasında bulunan, 20 – 25 cm uzunluğundaki (2 cm çapındaki), düz kaslardan yapılmış olan organdır. Görevi, yutaktan gelen besinleri mideye iletmektir.
Yemek borusu sadece besinleri taşır. Yemek borusunda sindirim olayı (sindirim enzimleri bulunmadığı için) gerçekleşmez. Yapısında bulunan düz kaslar (tek yönlü çalışarak yani peristaltik hareket yaparak) kasılıp gevşeyerek besinleri mideye taşır.

Mide :

Karın boşluğunun sol üst tarafında, yemek borusu ile on iki parmak bağırsağı arasında yer alan sindirim sisteminin en geniş organıdır. Mide, üst taraftan mide ağzı ile yemek borusuna, alt taraftan mide kapısı ile on iki parmak bağırsağına bağlanır.
Mide düz kaslardan yapılmıştır ve kasılıp gevşeyebilir. Ayrıca midenin yapısında bulunan salgı bezleri mide öz suyu salgısını üretir. Mide öz suyu salgısında mukus, mide asiti (HCl = tuz asiti) gibi salgılar ile çeşitli enzimler (pepsin ve renin) bulunur.
Mide, düz kaslardan yapıldığı için kasılıp gevşeyerek yemek borusundan gelen besinleri yoğurur, çorba haline getirir. Bu nedenle mide mekanik sindirim yapabilir.
Mide, yapısında bulunan salgı bezlerinin salgıladığı mide asiti ve enzimler ile besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlar. Bu nedenle kimyasal sindirim yapabilir. Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar.

İnce Bağırsak :

Bir taraftan mide kapısına, diğer taraftan kalın bağırsağa bağlı olan 7 – 8 m uzunluğundaki (2 – 3 cm çapındaki) kıvrımlı borudur. İnce bağırsak, besinlerin sindiriminin tamamlandığı ve sindirilen besinlerin kana geçtiği yerdir.
İnce bağırsağın mideden sonra gelen 20 – 25 cm’lik ilk bölümüne (ince bağırsağın başlangıç yerine) on iki parmak bağırsağı denir. On iki parmak bağırsağına karaciğer ve pankreas gibi sindirime yardımcı organlar bağlıdır. Karaciğer ve pankreas, salgıladığı sindirim enzimlerini (salgılarını) on iki parmak bağırsağına verir.
İnce bağırsak, yağların kimyasal sindiriminin başladığı yerdir. Ayrıca ağızda sindirilemeyen karbonhidratların (nişastanın maltoza dönüşmesi), midede sindirilemeyen proteinlerin ve sindirilemeyen yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta tamamlanır.
İnce bağırsağın iç yüzeylerinde bulunan salgı bezlerinin ürettiği salgılar, buraya gelen ve sindirilmemiş olan besinlerin sindirilmesini sağlar. Bu nedenle ince bağırsak, kimyasal sindirimin asıl yapıldığı yerdir. İnce bağırsakta mekanik sindirim gerçekleşmez.
İnce bağırsakta besinlerin kana geçtiği yerlere tümür (villüs) denir.

Kalın Bağırsak :

İnce bağırsaktan anüse kadar uzanan 1,5 m uzunluğundaki (6 cm çapındaki) borudur. Kalın bağırsakta mekanik veya kimyasal sindirim olmaz, villüsler bulunmaz.
Kalın bağırsak, ince bağırsakta sindirilemeyip kana geçemeyen besinler ile sindirime uğramayan su, madensel tuzlar (mineraller) ve vitaminlerin besinlerin içerisinden emilmesini, bir süre depolanmasını ve kana verilmesini sağlar. Ayrıca geriye kalan atık maddelerin de (posalarında) sindirim sisteminin son bölümü olan anüse iletilmesini ve anüsten de dışkı yoluyla vücut dışına atılmasını sağlar. Kalın bağırsakta yaşayan bakteriler, B ve K vitaminlerinin üretilmesini sağlarlar.
İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yere kör bağırsak denir. Kör bağırsaktan çıkan uzantıya apandis denir.

Anüs :

Kanlı bağırsaktaki dışkının vücut dışına atıldığı yerdir ve sindirim sisteminin en son organıdır.
Sindirime Yardımcı Organlar
Karaciğer ve pankreas salgıladığı sindirim enzimleri (salgıları) ile sindirime yardımcı olan organlardır. Bu organlar salgılarını on iki parmak bağırsağına verirler.
Karaciğer :

Karın boşluğunda, midenin sağ üst kısmında bulunan en büyük iç organıdır. Karaciğer safra (öd) salgısını üretir, kandaki şeker (glikoz) miktarını ayarlar ve glikoz depolar, bazı vitaminleri (A, K, D) üreterek depolar, zehirli maddelerin etkisini yok eder. (Çok zehirli olan amonyağı, daha az zehirli olan üre ve ürik asite çevirir).
Safra (öd) sıvısı, safra kesesinde depolanır ve buradan ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verilir. Safra (öd) sıvısı, büyük yağ moleküllerinin daha küçük parçalara ayrılmasını ve yağların kimyasal sindirimini sağlar.

Pankreas :

Midenin alt kısmında yer alan yaprak şeklindeki organdır (karma bezdir). Pankreas, pankreas öz suyu salgısını üreterek ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verir. Pankreas öz suyu salgısında, karbonhidrat, protein ve yağların sindirilmesini sağlayan enzimler bulunur. (Amilaz = karbonhidrat, tripsin = protein, lipaz = yağ). Ayrıca salgıladığı hormonlar sayesinde (insülin ve glukagon) kandaki glikoz (şeker) miktarını ayarlar.
Sindirim Sistemi Bezleri
Sindirime yardımcı olmak için sindirim enzimi (salgı) üreten mide, tükürük ve ince bağırsak bezleri sindirim sistemi bezleridir.

Tükürük Bezleri :
Tükürük salgısını üretirler. Tükürük, ağızda besinlerin yumuşatılmasını sağlar. Tükürük bezleri dil altı, kulak altı ve çene altında bulunur.

Mide Bezleri :
Mide öz suyu salgısını üretirler. Mide öz suyu salgısının içinde mukus, mide asiti (tuz asiti), pepsin, renin enzimleri bulunur. Mukus, midenin iç yüzeyini örterek mide asitinin zarar vermesini önler.
Mide asiti, pepsin, renin besinlerin parçalanmasını ve besinlerle gelen mikroorganizmaların yok edilmesini sağlar.

İnce Bağırsak Bezleri :

Salgıladığı salgılar ile ağızda sindirilemeyen karbonhidratların, midede sindirilemeyen proteinlerin, on iki parmak bağırsağında sindirilemeyen yağların sindirilmesini sağlar.

Ad:  mide3.gif
Gösterim: 4910
Boyut:  6.2 KB
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 20:02
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Nisan 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Besinlerin Sindirimi ve Sindirilen Besinlerin Kana Geçişi
Büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Besin içeriklerinden karbonhidratlar, proteinler ve yağların sindirimi ince bağırsakta tamamlanır ve sindirilen besinler ince bağırsakta bulunan ve tümür denilen çıkıntılardan kana verilir. Tümür denilen çıkıntılarda (eldiven parmakları gibi) çok sayıda kılcal kan damarı bulunur. Sindirilen besinler tümürlerden emilerek kana geçer ve kan yoluyla hücrelere taşınır.
Besin içeriklerinden su, mineraller ve vitaminler sindirime uğramadan kalın bağırsağa gelir ve kalın bağırsakta bir süre bekletildikten sonra kalın bağırsaktan emilerek kana verilir ve kan yoluyla hücrelere taşınır.
Enzimlerin Sindirimdeki Görevi
Enzimler, sindirim olayının gerçekleşmesini sağlayan salgılardır. Enzimler, enerji vermesi için kullanılan büyük moleküllü besin içeriklerinin kimyasal sindirim sonucu kana ya da hücrelere girebilecek kadar küçük moleküller haline dönüşmesini sağlar. Besin içeriklerinin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır.

Sindirim Sisteminin Sağlığı ve Korunması
1- Yenilen besinler çok sıcak ya da soğuk olmamalı.
2- Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler yenmemeli.
3- Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemeli.
4- Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır.
5- Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden fazla su içilmemelidir.
6- Yiyecekler iyice çiğnenmeli.
7- Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yemek yemeden kalkılmalıdır.
8- Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli beslenilmelidir.
9- Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmeli.
10- Stresten kaçınılmalıdır.
11- Bağırsakların çalışması için spor yapılmalıdır.
12- Yemekten sonra vücut dinlenmelidir (1 saat).
13- Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalı.
14- Yemeklerden önce ve sonra eller yıkanmalı.
15- Rahatsızlıklarda doktora gidilmeli.

Yeterli ve Dengeli Beslenme
Vücudun günlük enerji ihtiyacının karşılanabilmesi, büyüme ve gelişmenin sağlıklı olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenme gereklidir. Vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral ve su gibi besin içeriklerinin dengeli şekilde vücuda alınmasına dengeli beslenme denir.
Sindirim Sisteminde Görülen Hastalıklar
Sindirim sisteminde; kolera, dizanteri, ülser, tifo, ishal, siroz, sarılık (Hepatit B) gibi hastalıklar görülür. Bu hastalıklardan bir kısmı bağırsak solucanı, kancalı kurt, şerit (tenya) ve kıl kurdu sayesinde ortaya çıkar. Bunların dışında gastrit, gaz şişkinliği, hıçkırık, kabızlık, karın ağrısı, kusma, mide yanması, reflü, safra kesesi şikâyetleri de sindirim sisteminde görülen rahatsızlıklardır.

• Kolera
:

Kolera (Vibrio cholerae) bakterisinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir hastalıktır.
Kolera genellikle, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır.
Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir. (Tedavinin amacı, kaybedilen su ve elektrolitleri – sodyum, potasyum, klor, bi karbonat – yerine koymaktır).

• Dizanteri :

İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi) gibi belirtiler gösteren hastalıktır.
Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri oluşur. Ayrıca maden ya da bitki zehirlenmelerinin birçoğu da (cıva, kuduzböceği, sultan otu, sütleğen, kartallı eğrelti, acı çiğdem vb.) dizanteri belirtisi yaratır.

• Ülser :

Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler nedeniyle zedelenmesiyle oluşur.

• Siroz :

Alkol ve sigara sayesinde karaciğer hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu oluşur.

• Tifo :

Kirli içme suları ve pis yiyeceklerden bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. Genelde salgın şeklinde görülür. Tifo; kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Hastalık (Salmonella typhi adlı) bakteriler nedeniyle oluşur. (Bu bakteri vücuda girdikten 7–15 gün sonra hastalık ortaya çıkar. Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. Hastanın hastalık süresince bol su içmelidir).
(İçme ve kullanma sularının kontrolü, besin hijyeni, lağım ve kanalizasyon tesislerinin hijyen şartlarına uygun duruma getirilmesidir).
(Tifo aşısı: Kesin koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı % 51-67 oranında koruyuculuk sağlar. Canlı atenüe oral aşı ise yakın oranlarda koruyuculuğa sahiptir ve yan etkileri daha azdır).

• İshal :

Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumudur. Dünyada ishal beş yaşından küçükler arasında ölümün ikinci büyük nedenidir (Her yıl ortalama 1,5 milyon bebek bu yolla ölür .
İshal, kalın bağırsağın yeterince sıvı emmemesinden meydana gelir. En sık görülen nedeni enfeksiyon veya bakteri içeren atık maddelerdir.
(Bir kişi birkaç günde, en fazla bir haftada iyileşir. Buna karşın hastalıklı veya kötü beslenen kişilerde ishal ciddi su kaybına yol açabilir ve tedavi olmadığı takdirde hayati tehlike oluşturabilir).
(İshal ayrıca daha ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir, örneğin dizanteri, kolera, botulizm veya Crohn hastalığı gibi kronik bir duruma işaret edebilir. Apandisit hastalarında genelde ishal olmasa da apandis patlamasının sık görülen bir belirtisidir. Radyasyon hastalığının da bir sonucudur).

• Sarılık :

Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin değişmesi sonucu deri ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Hepatite yol açan A,B,C,D,E virüsleridir. Bunun dışında atık maddeler ve radyasyon sonucu da oluşabilir.

• Gastrit :

Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve virüslerden dolayı oluşan hastalıktır.
Başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları sayılabilir.

• Hıçkırık :

Diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir ses dışarı çıkmasıdır.
Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır. Ayrıca; bazı kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp veya zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.

• Kabızlık :
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale göre azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden kişiye farklılık gösterir.

• Reflü :

Mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü haslarında sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda yanma, göğüste yanma ve ağrı hissi görülür, kalp şikayeti oluşur.

NOT
:
1- Bebeklerin 6. aydan sonra süt dişleri çıkar, 7 yaşından sonra ise bunlar dökülerek yerine kalıcı dişler çıkar.
2- Yetişkinlerde, ağzın en arkasındaki dişerden 1 sağda, 1 solda olmak üzere 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tane diş yirmilik diş bulunur. Bu dişler çocuklarda bulunmaz. (Bazen çıkmayabilir).
3- Ağızda yemek varken konuşmak, soluk borusunu açacağından besinlerin soluk borusuna kaçmasına yol açabilir.
4- İnce bağırsağın uzun ve kıvrımlı olmasının nedeni, besinlerin daha fazla ve hızlı bir şekilde kana emilmesini (emilme yüzeyinin arttırılmasını) sağlamak içindir.
5- Kalın bağırsakta yaşayan bazı bakteriler, B ve K vitaminlerinin sentezlenmesini sağlarlar.
6- Sindirilen bedinler kan yoluyla hücrelere taşınırlar.
7- Yemek borusu düz kaslardan yapılmıştır. Bu kaslar mideye doğru tek yönlü kasılıp gevşeyerek besinleri taşır.

8- Sindirim sistemindeki bütün organlar sindirim yapamazlar.
  • Ağız → Mekanik (dişler) ve kimyasal (tükürük) sindirim.
  • Yutak → Sindirim yok.
  • Yemek Borusu → Sindirim yok.
  • Mide → Mekanik (kaslar) ve kimyasal (mide öz suyu) sindirim.
  • İnce Bağırsak → Kimyasal sindirim.
  • Kalın Bağırsak → Sindirim yok.
  • Anüs → Sindirim yok.
9- Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar.
10- Besinlerin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Nisan 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ VE SİNDİRİM
Ad:  sis1.JPG
Gösterim: 6576
Boyut:  55.8 KB
İnsanda sindirim sistemi diğer canlılara göre daha gelişmiştir. İnsanda sindirim sistemi ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüsten oluşur. Sindirim kanalı ile bağlantılı olan ve sindirime yardımcı yapılar ise tükürük bezleri, karaciğer ve pankreastır.

Ad:  sis2.JPG
Gösterim: 6739
Boyut:  25.0 KB
Ağız

İnsanda sindirimin başladığı ilk yer ağızdır. Ağızda sindirime yardımcı dişler ve tükürük bezleri bulunur. Alınan besinler mekanik olarak parçalanır, ıslatılır ve yutmaya elverişli hale getirilir. Çiğneme olayı istemli olarak başlamasına rağmen refleks olarak devam eder. Ağızda bulunan ön dişler besini kesmeye, köpek dişleri parçalamaya, küçük ve büyük azı dişleri ise öğütmeye yarar. Bir dişin görünen kısmı taç, dişetine gömülü kısmı boyun, çene kemiğine gömülü kısmı ise kök adını alır. Diş tacının en dışta kalan sert ve dayanıklı kısmına diş minesi, minenin altında kalan kısmına dentin adı verilir. Dentinin altında da kan damarları, sinir ve bağ dokusu bakımından zengin pulpa yani öz bölgesi bulunur. Tükürük besinlerin ıslatılmasını ve kaygan bir hale gelmesini sağlar. Kulakaltı, çene altı ve dil altı olmak üzere üç çift tükürük bezi vardır. Tükürük içeriğinde su, amilaz (pityalin), Na+, Cl- , Ca++, mukus bulunur. Amilaz enzimi karbonhidratların kimyasal sindirimini,
Ad:  sis3.JPG
Gösterim: 4526
Boyut:  24.4 KB
mukus lokmanın kayganlaşmasına iyonlar ise pH değerinin 6-8 arasında olmasını sağlar. Ayrıca, tükürükte bulunan lizozim, antimikrobiyal etki yaparak diş çürümesine yol açan bakterilerin çoğunu yok eder. Otonom sinir sistemine ait parasempatik sinirlerin etkisi tükürük salgısını artırırken, sempatik sinirlerin etkisi tükürük salgısını azaltır. Tükürük pH inin yükselmesi durumunda kalsiyum ve fosfor çökelerek diş taşlarını oluşturur.

Yutak
Yutak ağzın gerisinde, yemek borusunun ve soluk borusunun üst ön tarafında kalan bir boşluktur.
Yutağın sindirim olayındaki rolü besinleri yemek borusuna iletmektir. Yutma olayı istemli olarak başlayıp istemsiz olarak devam eder. Yutma sırasında gırtlak kapağı(epiglotis) soluk borusunu tıkayarak besinlerin yemek borusuna iletilmesini sağlar.
Ad:  sis4.JPG
Gösterim: 5214
Boyut:  22.8 KB
Yemek Borusu Yemek borusu yutaktan mideye kadar uzanan ortalama 25 cm boyunda, 2 cm eninde boru şeklinde bir yapıdır. Yapısında en içte epitel doku, ortada halka ve boyuna olarak yerleşmiş düz kaslar, dışta ise bağ doku bulunur. İç kısmında bulunan goblet hücreleri tarafından mukus salgılanır. Yemek borusuna geçen besinler, kasların yukarıdan aşağıya doğru ardısıra kasılıp gevşemesi ile mideye ulaştırılır. Yemek borusundaki bu kasılıp gevşemelere peristalti hareketleri denir. Peristalti hareketleri ters yönde gerçekleşecek olursa kusma denilen olay meydana gelir. Yemek borusunda mekanik ve kimyasal sindirim olmaz.

Mide
Karın boşluğunun sol üst bölgesinde kaburgaların altında bulunur. Çalışması vagus sinirleri ve gastrin hormonu tarafından düzenlenir. Yemek borusu ile ince bağırsak arasında kalan "J" harfi şeklinde bir organdır. Sindirim kanalının en geniş bölümüdür. Yemek borusuna bağlı kısmına kardia, ince bağırsağa açılan kısmına pilor, en geniş kısmına fundus denir. İçten dışa doğru mukoza, alt mukoza, kaslı tabaka ve bağ dokudan oluşur. Mukoza tabakasındaki silindirik epitel hücreleri tüp şeklindeki mide bezlerini meydana getirirler. Bu mide bezlerinden:
  • HCl
  • Pepsinojen
  • Süt çocuklarında Renin (Lap) enzimi salgılanır.
  • Gastrin hormonu salgılanır.
  • Mukus
Mide bezlerinden salgılanan HCl nin görevleri şunlardır:
  • İnaktif haldeki pepsinojeni aktif olan pepsine dönüştürür
  • Pepsin enziminin çalışabilmesi için uygun pH ortamını sağlar.
  • Besinlerle mideye giren bakterileri öldürür
  • Pankreas ve bağırsak bezlerinin salgı yapmasını uyarır
Mide bezlerinden salgılanan mukus mide yüzeyini HCl nin zararlı etkilerinden korur.
Midenin asitten korunması:
  • Mide boşken pepsinojen ve HCl salgılanmaz. salgılama zamanını sinir sistemi ve gastrin hormonu düzenler.
  • Mide içindeki mukoza tabakası midenin diğer hücrelerini asitten korur.
İnce Bağırsak
Yaklaşık 3 cm çapında ve 7-8 m boyundadır. En içte epitel doku, ortada düz kaslar, dışta ise bağ doku vardır. Bağırsak yüzeyindeki epitel hücreleri emilim yüzeyinin artırmak için vil- lüs denilen yapıları oluşturur. Bağırsak duvarında yer alan goblet hücreleri mukus salgılar. İnce bağırsağın mideyle birleştiği bölgeye oniki parmak bağırsağı (duodenum), daha sonraki bölüme boş bağırsak(jejenum), en son kısmına ise kıvrımlı bağırsak (ileum) denir. Oniki parmak bağırsağına gelen asitli besinler oniki parmak bağırsağından sekretin, kolesistokinin ve enterogastrin hormonlarının salgılanmasını sağlar. Sekre- tin hormonu, pankreastan bikarbonat iyonlarının salgılanmasını sağlayarak ince bağırsak pH'sını (7-8 arasında) düzenler. Ayrıca karaciğerde safra üretimini ve salgılanmasını arttırır. Kolesistokinin hormonu hem safranın safra kanalına boşalmasını hem de pankreas enzimlerinin salgılanmasını sağlar. Enterogastrin hormonu ise açlık durumunda midedeki salgı bezlerinin salgı üretmesini önleyerek mide hareketlerinin yavaşlamasına sebep olur. Sekretin ve kolesistokinin hormonlarının etkisi ile karaciğer ve pankreasın sindirim salgıları da onikiparmak bağırsağına boşaltılır. İnce bağırsaktan salgılanan enzimler:
  • Maltaz
  • Sükraz
  • Laktaz
  • Enterokinaz (tripsinojeni tripsine dönüştürür)
  • Erepsin (peptidleri amino asitlere dönüştürür)
Kalın Bağırsak
Kalın bağırsak 1.5 m uzunluğunda olup yapı bakımından ince bağırsağa benzer. İnce bağırsaktan farklı olarak yapısında vil- lüsler yoktur. İnce bağırsağın kalın bağırsakla birleştiği yere kör bağırsak denir. Kör bağırsaktaki parmak gibi çıkıntıya apandiks denir ve iltihaplanırsa apandisit adını alır. Kalınbağırsakta sindirim olayı görülmez. Su ve mineralların emilimi burada tamamlanır. Ayrıca kalın bağırsakta K ve B vitamini sen- tezleyen bakteriler bulunur. Kalın bağırsakta da goblet hücreleri tarafından mukus salgısı salgılanır.
Sindirime Yardımcı Yapılar
Karaciğer
Ad:  sis5.JPG
Gösterim: 5177
Boyut:  33.8 KB

Karaciğer insan vücudundaki en büyük organlardan biri olup karın boşluğunda midenin sağ üst kısmında yer alır. Üzeri periton denilen karın zarı ile örtülmüştür. Bu zarın altında bağ dokudan yapılmış ikinci bir zar bulunup glisson kapsülü adını alır. Karaciğer sağ ve sol lop olmak üzere iki loba ayrılır. Her lop ise lopçuk adı verilen binlerce birime ayrılmıştır. Lopçuklar karaciğerin yapı ve görev birimidir. Lopçukların yapısını da karaciğer hücreleri oluşturur. Lopçukların çevresinde toplardamarlar, safra kanalları ve karaciğer atardamarlarının kolları bulunur. Lopçukların yapısında sinüs denilen boşluklar vardır. Sinüslerin çeperlerinde alyuvar yapan retikulo endotel hücreleri ve yaşlı alyuvarları parçalayan kupfer hücreleri bulunur. Karaciğer hücreleri sürekli safra salgılar. Safra sıvısı ince kanalcıklar yoluyla karaciğer kanalına aktarılır. Karaciğer kanalı da karaciğerden çıktıktan sonra iki kola ayrılır. Kolun biri fazla safrayı safra kesesine götürürken, ikinci kol ise koledok kanalı adını alır ve safrayı oniki parmak bağırsağındaki water kabarcığı denilen yapıya boşaltır.
Safra suyunun bileşiminde:
  • Safra tuzları
  • Kolesterol
  • Yağ asitleri
  • Bilirubin
  • Su
bulunur.
Safranın görevleri ise şunlardır:
  • Besinlerin ince bağırsaktan emilimini kolaylaştırmak
  • Yağ moleküllerini mekanik olarak sindirmek
  • Besinlerin kokuşmasını önlemek
  • Bazı zararlı bakterileri öldürmek
  • Bazik yapıda olduğu için mideden gelen asidik besinleri nötralize eder.
Safranın bileşiminde sindirim enzimleri bulunmaz. Safra kanalları tıkanırsa sarılık denilen hastalık oluşur. Karaciğere üç tane damar bağlıdır. Bunlardan ikisi karaciğere kan getirir, diğeri ise karaciğerdeki kanı kalbe götürür. Karaciğer atardamarında O2 oranı yüksek CO2 oranı düşüktür. Üre miktarı en fazla karaciğer toplardamarında bulunur. Karaciğer kapı toplardamarı mide ve ince bağırsaklardan geldiği için besin ve CO2 oranı bakımından da zengindir.
Karaciğerin Görevleri:
  • Safra suyu salgılamak
  • Kanın pıhtılaşmasında görev alan fibrinojen ve trombojen proteinlerini sentezlemek
  • Kanın damar içerisinde pıhtılaşmasını engelleyen heparin sentezlemek
  • Proteinlerin ve karbonhidratların yağa dönüşmesini sağlamak
  • Zehirli maddeleri zehirsiz hale getirmek
  • Kan şekerini düzenlemek(kandaki fazla glikozu glikojene çevirir)
  • A, D, E, K vitaminleri, demir, bakır ve protein depo etmek
  • Öncül A vitaminini (provitamin A) A vitaminine dönüştürmek
  • Kupfer hücreleri sayesinde yaşlanmış alyuvar hücrelerini parçalamak
  • Retikulo endotel hücreleri sayesinde alyuvar hücreleri üretmek
  • Vücut ısısının düzenlenmesinde görev almak
  • NH3 ü üreye çevirir
  • İlaçların zehirli etkilerini yok eder. (yapısında bulunan katalaz enzimi sayesinde H2O2 yi H2O ya çevirir)
Pankreas
Pankreas hem iç hem de dış salgı yapabilen karma bir bezdir. Langerhans adacığında insülin ve glukagon salgılanır. Yine pankreasın bir bölümünden salgılanan pankreas özsuyu vir- sung kanalı ile oniki parmak bağırsağının vater kabarcığına boşaltılır. İçeriğinde:
  • Su
  • Amilaz enzimi
  • Tripsinojen
  • Kimotripsinojen
  • Lipaz enzimleri bulunur.
  • Nükleazlar (nükleik asitleri yıkarlar)
Pankreas salgısının pH değeri yaklaşık 8,5'tir. Bu salgı, taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde mideden gelen asit özellikteki ki- musun nötrleşmesini sağlar. Pankreas salgısının oluşumunda sekretin ve kolesistokinin hormonları ile vagus siniri birlikte görev alır. Pankreas sıvısı engellenirse iştah artar, çok yemek yenilir, fakat sürekli kilo kaybı görülür.

Sindirim organlarında fiziksel ve kimyasal sindirim görülür. Fiziksel sindirimde dişler, peristalti ve safra tuzları rol oynar. Kimyasal sindirimde enzimler ve su kullanılır. Ağızda, midede ve ince bağırsakta kimyasal sindirim yapılır.

Ağızda Sindirim
Ağız bazik ortamdır ve pH değeri 7.2 dir. Nişastanın ve glikojenin sindirimi ağızda başlar.
Ad:  sis6.JPG
Gösterim: 22194
Boyut:  13.7 KB
Dekstrin 20 - 30 glikozdan oluşmuş bir yapıdır.

Midede Sindirim
Mide asidik bir ortamdır. pH değeri 1.5 ile 4 değeri arasında değişir. Pepsin enziminin optimum olarak çalıştığı pH değeri 2 dir.
Ad:  sis7.JPG
Gösterim: 20249
Boyut:  14.7 KB
Yukarıda da görüldüğü gibi midede proteinler tamamen sindirilmez. Ayrıca süt çocuklarında ve yeni doğan memeli hayvanların mide bezlerinden renin (lap) enzimi salgılanır. Bu enzim sütteki kazein denilen proteini çöktürerek pepsinin etkisini hızlandırır.
Ad:  sis8.JPG
Gösterim: 19884
Boyut:  16.7 KB

İnce Bağırsakta Sindirim
İnce bağırsak bütün besinlerin sindiriminin tamamlandığı kısımdır. Bazik bir ortamdır.
Ad:  sis9.JPG
Gösterim: 5537
Boyut:  38.9 KB
Sindirimi tamamlanan yağlar bağırsak viMüsleri tarafından emilerek lenf kılcallarına geçer.

Proteinler:
Pankreastan salgılanan tripsinojen enzimi inaktif olup, ince bağırsaktan salgılanan enterokinaz enzimi ile aktifleştirilir.
Ad:  sis10.JPG
Gösterim: 4849
Boyut:  17.1 KB
Son olarak ince bağırsak duvarından salgılanan erepsin enzimi peptidleri aminoasitlere kadar parçalar.
Ad:  sis11.JPG
Gösterim: 4209
Boyut:  11.3 KB
Böylece midede asidik ortamda başlayan protein sindirimi ince bağırsakta bazik ortamda tamamlanır.
Nükleik asitlerinin sindirimi de ince bağırsakta olur. Pankrestan salgılanan ribonüklez ve deoksiribonükleaz enzimleri nükleik asitleri parçalar.

Sindirilen Besinlerin Emilimi
Emilim
Fransızca kökenli bir kelimedir, küçük moleküllü besinlerin, sindirim sisteminin iç yüzeyini çevreleyen bağırsak epitel hücrelerine, bu hücrelerden de kılcal kan damarlarına geçirilmesidir. Bir kimyasal tepkimeye sebep olan ve onu hızlandıran, çoğunlukla protein yapısında olan organik maddelere enzim adı verilmektedir. Biyoloji alanında kullanılmaktadır. İnce bağırsakta vücudumuz için faydalı besinlerin kana karışması bu yolla olur. Emilmek, soğrululmak kelimelerine anlamca yakındır.

Besin maddelerinin sindirim ile glikoz, yağ asidi, gliserol ve aminoasitlere parçalandıktan sonra ince bağırsaktaki epitel hücreleri tarafından alınmasına emilme denir. Besinler, sindirim kanalının ağız, mide ve ince bağırsak bölümlerinde emilir.
Tüm besinler ince bağırsakta monomerlerine ayrıldıktan sonra villüsler tarafından emilir. Emilim olayı difüzyon ya da aktif taşıma olayları ile olur. Çeşitli besinler iki şekilde dolaşıma katılır. Bunlar:
Ad:  sis12.JPG
Gösterim: 13599
Boyut:  53.9 KB

1. Kan Yoluyla:
Glikoz, amino asitler, mineraller, su, B ve C vitaminleri ince bağırsakta emilerek kılcal kan damarlarına geçer. İzlenen yol aşağıdaki gibidir:

İnce bağırsak Karaciğer kapı toplardamarı Karaciğer → Karaciğer üstü toplardamarı → Alt ana toplardamar → Sağ kulakçık.

2. Lenf Yoluyla:
Yağ asidi, gliserol ve yağda çözünen A, D, E, K vitaminleri ise lenf kılcallarından lenf sistemine, daha sonra da kan dolaşımına katılır. İzlenen yol aşağıdaki gibidir:

Villüsler → Kilüs borusu → Peke sarnıcı Göğüs kanalı → Sol köprücük altı toplardamarı → Üst ana toplardamar → Sağ kulakçık.

Yağların sindirilmesiyle oluşan yağ asidi ve gliserol, ince bağırsak villuslarının epitel hücrelerine geçtikten sonra, hücre içinde yeniden yağ (trigliserit) sentezlenir. Bu yağların çevresi protein bir kılıfla kaplanarak şilomikron denilen küçük tanecikler meydana gelir. Daha sonra şilomikronlar lenf kılcallarına geçer.
Besinlerin emilmesi en fazla ince bağırsakta gerçekleşir. Besinlerin emilme hızları da farklıdır. Emilme hızları:

Galaktoz → Glikoz → Fruktoz

şeklindedir. Karbonhidratların % 100 ü, yağların % 95 i, proteinlerin % 90 ı emilir. Suyun büyük bir bölümü kalın bağırsakta emilir. Kalın bağırsaktaki karışı içerisinde glikoz molekülleri kalmışsa kana geri emilir.
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2016 01:46
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

11 Mayıs 2016 / CrasHofCinneT Tıp Bilimleri
12 Ocak 2018 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri
2 Mayıs 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
2 Mayıs 2016 / alperen 0523 Tıp Bilimleri
29 Nisan 2016 / Misafir Tıp Bilimleri