Arama

Bağımlılığa sebep olan maddelerin vücudumuzdaki etkileri nelerdir?

Güncelleme: 17 Mart 2017 Gösterim: 192.571 Cevap: 9
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
10 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Bağımlılığa sebep olan maddelerin vücudumuzdaki etkileri nelerdir?
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:35
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
10 Kasım 2008       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Sigara

Ad:  bağımlık.jpg
Gösterim: 1262
Boyut:  54.2 KB
  • Bağımlılık – Nikotin maddesinin bağımlılık yaratıcı özelliği eroininkine çok benzer.
  • Sırt ve Bel AğrısıSigara içmek, belle ilgili hastalıkların tedavisini engelleyen yegâne faktörlerden biridir. Bunun yanında normal insanlarda da zaman zaman şiddetli sırt ve bel ağrılarına yol açabilir. Bunun nedeni, sigara içen kişilerde vücudun, omurilikteki disklere çok zayıf miktarda oksijen göndermesidir.
  • Prostat KanseriSigara içmek bütün bu tarz kanser türlerinin %40’ının nedenidir.
  • Göğüs KanseriSigara içen kadınlar içmeyenlere göre %75 daha fazla göğüs kanserine yakalanma riski taşırRahim Kanseri – Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre 4 kat daha fazla rahim kanserine yakalanma riski taşır.
  • Çocukluk Solunum Problemleri — Annesi ya da babası sigara içen çocuklar 6 kat daha fazla solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşma riski taşır. (Soğuk algınlığı, kulak iltihapları, bronşit, bademcik problemleri, astım ve de zatüre ‘ki bazen ölüme bile yol açar’)
  • Şeker HastalığıSigara içmek, vücudun insülün salgılama yeteneğini zamanla yok eder. Bu da şeker hastalığına yol açar.
  • İlaca Karşı Bağışıklık - Sigara içenler belli bir ilacın etkili olması için çok daha büyük dozlarda o ilacı kullanmak zorunda kalır.
  • Kulak Enfeksiyonları - Sigara içenlerin çocuklarının oititis hastalığına yakalanma riskleri vardır.
  • Emphysema – Bu hastalığın yol açtığı ölümlerin %85’i sigara yüzünden olur. (ciğerlerdeki alveoller zamanla esnekliğini kaybeder. İlerleyen safhalarda, yoğun bir biçimde solunum zorluğu olur ve hasta solunum makinesine bağlanmak zorunda kalır.)
  • Boğaz Kanseri – Boğaz kanseri vakalarının %80’ine sigara yol açar.
  • Mide KanseriSigara içenlerin mide veya bağırsak kanserine yakalanma riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır.
  • Kalp HastalıklarıSigara içenlerin kalp krizine yakalanma riski içmeyenlere göre 4 kat daha fazladır.
  • Kısırlık – Çiftlerden sadece birinin sigara içmesi çocuk olmaması riskini 3 kat arttırır.
  • Kangren– Akciğerler verimsizleştiği için, vücuda çok az oksijen yayılır. İnsan vücudu, bu çok az miktardaki oksijeni mecburen iç organlara dağıtmak zorunda kalır. Bundan dolayı kalbe en uzak kısımlar olan parmak uçlarından itibaren hücreler süratle zincirleme olarak ölür. Çoğu zaman kollar ya da bacaklar kesilebilir. Karaciğer Kanseri – Karaciğer kanseri vakalarının % 80’i sigara yüzünden olur.
  • Gırtlak Kanseri - Günde 25 tane sigara içiyorsanız 30 kat daha fazla gırtlak kanserine yakalanma riski taşırsınız. Bu da ilk başlarda konuşma zorluğu ilerleyen safhalarda tamamen konuşamamaya sebebiyet verir.
  • Erken Doğum ve Bebeğin Hafif Doğması - Günde sadece 5 tane sigara içen hamile bir kadının erken doğum yapması ya da oldukça küçük ve de sağlıksız bir bebek doğurma riski inanılmaz boyutlardadır.
  • Ağız Kanseri – Ağız kanseri vakalarının tamamına sigara yol açar.
  • Menopoz -Sigara içen kadınlarda beklenenden 5-10 yıl daha erken menopoz görülür. Bu da kemiklerin erkenden incelmesine ve de erimesine neden olur.Yemek Borusu Kanseri – Bu kanserden ölenlerin hemen hemen hepsi sigara içtikleri için ölmüşlerdir.
  • Erken Yaşlanma -Düzenli bir şekilde sigara içilmesi, deri yapısını bozar, kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında dişler sararır ve de kararır, tırnaklar sağlıksızlaşır.
  • İyileşme ZorluğuSigara içenlerin yaraları çok daha zor kapanır. Bunun yanında ameliyat sonrası yaralarının iyileşmeme olasılıkları vardır.Diş Kaybı – Sigara içmek diş kayıplarında önemli bir faktördür.

Alkol;

Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100-200 mg/cc iken) zahiri olarak (görünüşte) canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.

Sponsorlu Bağlantılar
Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetersizliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır.
Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle farkedilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezi sinir sistemine hem de bağırsak kanalına yaptıkları zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asit eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gr alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.

Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.
Uzun seneler devamlı alkol alanlarda müzmin pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve bağırsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır.
Alkol, kalp hastalarına da negatif (olumsuz) etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebeb olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.
ALKOLİZME BAĞLI RAHATSIZLIKLAR
Alkolü Bırakma Sendromu: Uzun süre devamlı alkol alan kişiler bırakınca değişik derecede bırakma belirtileri gösterirler.
Bunlar: titreme, dizartrik konuşma, kasılmalar, sara nöbetleri , baş ağrısı , çarpıntı, terleme, uyku bozukluğu vs.

Deliryum Tremens ;
Alkolü bırakmaya bağlı akut bir beyin sendromudur. Şuur sıklıkla bulanıktır. Hasta rüyada gibidir. Telaşlı, panik içinde, endişeli ve öfkelidir. Bazen saldırgan olabilir. Titrer. Yürümesi dengesizdir. Kapıyı, pencereyi şaşırabilir.

Alkol Hallüsinozisi ;
Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde alkol bırakıldıktan veya azaltıldıktan 2-3 gün sonra canlı, sürekli görme, işitme hallüsinasyonları ve şuurun açık olması ile belirli bir bozukluktur.

Alkol Bunaması:
Uzun süre ağır alkol kullananlarda bunama gelişebilir.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 20:09
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
10 Kasım 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
uyuşturucunun vücuda etkileri
Fiziki Etkileri
Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde :
Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir.
Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar.
Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar .

Sindirim Sisteminde:
Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs.

Karaciğer ve Böbreklerde:
Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma ,sertleşme (siroz)…
Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar ,ağır böbrek hastalıkları

Gözlerde:
Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir.

Solunum Sisteminde:
Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır.

Kan organlarında:
Kan ,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık ,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır.

Zehirlenme:
Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır.

-Sosyal ve Maddi Etkileri

Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür.
Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. (Hip Kültür)

Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus ,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz.

İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır.
İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir. Bunlar.

Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:40
Quo vadis?
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
13 Kasım 2008       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
alkol Etkiler:
Diğer sentetik uyuşturucularda da olduğu gibi kişinin diye satın aldığı madde her zamançıkmadığından etkisinin tam olarak ne olacağını önceden kestirmek çok mümkün değildir. Bu yüzden aşırı doz kullanımı olmadan da kullanımlarında ölüm meydana gelebilir. Bağımlılığı çok çabuk gelişir ve kullanılan miktarı arttırma gerekliliği doğar. Miktar arttıkça harcanan para da arttığından alabilmek için suç işlemeye başlama olasılığı yüksektir.
Madde etkisindeyken kişinin kalp atışları hızlanır kalp krizi geçirme riski yükselir ani kan basıncı artışı ortaya çıkabilir aşırı depresif ruh hali ya da intihar eğilimli davranışlar gözlemlenebilir.

Ecstasy dopamin ve norepinefrin adı verilen maddelerin salınmasına neden olur. Amfetaminlerde etkisini dopamin ve norepinefrin ile gösterir. Ancak ecstasy aynı zamanda serotonin salınımına da yol açar. Serotonin halüsinojenik maddelerin etkisini göstermesine aracı olan bir maddedir. Bu özellikleri ile ecstasy hem amfetaminlere hem de halüsinojenik maddelere benzer. Bu madde sinir hücresine girdikten sonra serotoninin bol miktarda salınımına neden olur ve serotonin üreten enzimleri engeller.

Ecstasy’nin en önemli etkisi kişiyi aktive etmesi ve bilinç değişikliklerine neden olmasıdır. Bu etkilere alınan doza ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal duruma doğrudan bağlıdır. Alındıktan 20 ile 60 dakika içinde etki göstermeye başlar. İlk bir saat içinde en güçlü etkiyi yapar. Dört ile altı saat içinde bu etki sonlanır. Ertesi gün içinde de kimi zaman hafif derecede etkileri gözlenebilir.
Ecstasy beden ısısını ve kan basıncını artırır. Sıcak havasız ortamlarda ve çok hareket sonrası beden ısısı ciddi boyutlara ulaşır. Ağızda kuruluk dişlerde tatsız bir his algılanabilir.
Ecstasy yönelim ve algı bozukluğu yaratır. Diğer insanlara karşı yakınlık hissi kendini rahat hissetme görsel algıda bozulmalara yol açmaktadır. kişi kendini enerjik ve aldırmaz hisseder.

Fiziksel ve Psikolojik Etkileri
Kısa süreli etkileri:
Enjeksiyondan sonra eroin beyin bölgelerine geçer. Beyinde eroin morfine dönüştürülür ve beyindeki sinir hücrelerindeki opiod alıcılarına hızlıca yapışır. Yoğunlaşmanın şiddeti; ne kadar madde alındığına maddenin beyne ne kadar hızla girdiğine ve beyindeki opiod reseptörlerine ne kadar çabuk yapıştığına bağlıdır. Bağımlılık yapıcıdır çünkü beyne oldukça çabuk girer.
Kullanıcılar ilk başta “rush" diye adlandırılan deneyimi yaşarlar.
Eroin kullanımından sonraki “rush” deneyimine derinin yüzeyinde bir sıcaklık ağız kuruluğu göz bebeklerinde küçülme kol ve bacaklarda ağırlık hissi mide bulantısı kusma ve ağır kaşınma hissi eşlik eder. İlk etkilerinden sonra; kullanıcılar genellikle birkaç saat boyunca uykulu olurlar. Konuşmaları yavaşlar dikkat ve bellek fonksiyonlarında bozukluklar görülebilir. Eroinin merkezi sinir sistemindeki etkileri nedeniyle zihinsel işlevsellik gölgelenir. Kalp ve tansiyon yavaşlar bazen ölüm noktasına da varabilir. Sokaklarda satılan eroinin ne kadar saf olduğunun tam olarak bilinememesi özel bir risk durumu yaratır. Bu nedenle eroin kullanıcıları bilmeden de yüksek doz alma riskindedirler. Eroin kullanıcılarında HIV virüsü Hepatit C ve diğer enfeksiyon hastalıklarının görülme nedenleri bir başkasının kullandığı enjeksiyon araçlarının paylaşılmasından ya da enjeksiyon yoluyla eroin kullanan biriyle korunmasız cinsel ilişkiye girilmesinden kaynaklanmaktadır.

Uzun süreli etkileri:
Eroinin uzun süreli kullanımında en zarar verici etkilerinden biri bağımlılığın kendisidir. Bağımlılık süreğendir. “Hastalığa” yeniden yakalanma devamlı bir şekilde (kompülsif olarak) maddeyi arama ve kullanma ile karakterize olur.
Eroin çok güçlü bir şekilde maddeyi aramaya ve kullanmaya motive eden fiziksel tolerans oluşturur. Herhangi bir bağımlılık yapan maddenin kullanıcıları gibi eroin kullanıcıları da düzenli bir şekilde maddeyi elde etmek ve kullanmak için çok ama çok zaman ve enerji harcarlar.

Yoksunluk Belirtileri

Fiziksel bağımlılık maddenin yüksek doz alımlarıyla gelişir vücut maddenin varlığına adapte olur ve eğer aniden azaltılırsa “yoksunluk” belirtileri meydana gelir.
Eroin kesildikten 6-8 saat sonra yoksunluk belirtileri başlar. Belirtiler 2-3 gün içinde en şiddetli dönemini yaşar ve 7-10 gün içinde sonlanır. Ancak bazı belirtiler 6 ay kadar sürebilir.
Yoksunluk belirtileri; rahatsızlık gerginlik kas ve eklem ağrısı; uykusuzluk kusma kolların diken diken olması (cold Turkey) terleme sarsıntı ve halsizliktir.

Entoksikasyon ve sonuçları
Yüksek dozlarda alındığında tepkisizlik yavaş solunum beden ısısında düşme kalp atışlarının yavaşlaması tansiyon düşüklüğü koma ve ölüm görülebilir.

Fiziksel ve Psikolojik Etkileri
İnsanda ağız yoluyla THC maddesinin etkili olduğu doz 50-200mg/kg; sigara ile içildiğinde 25-50mg/kg’dır. Alındıktan 30 dk. sonra etkisini gösterir. Sigara ile içilen esrarın etkisi 2-4 saat; sindirim yoluyla alındığında bu etki 5-12 saat düşük etkili marihuana etkisi ise 3 saatten uzun sürmez.
Nabız hızında artış görülür. Gözlerin kızarması ağızın kuruması baş dönmesi kalp atışlarının hızlanması sık sık idrar yapma ihtiyacı duyulur.
Kişinin içinde bulunduğu duygu durumuna göre etki yaratır ancak gene de değişmeyen etkileri vardır. Zaman algısıyla ilgili bir farklılaşma (zamanının yavaşladığı duygusu; örn 1 saatlik bir dönem 8-10 saat gibi algılanabilir); renkleri ve sesleri algılamaya karşı duyarlılık artar; yaratıcılığı arttırıyor diye düşünülmesinin nedeni de budur. İştahta artış görülür. Refleksleri bozar; bu nedenle reflekse dayalı işler yapılması bazı kazalara ve yaralanmalar yol açabilir (Ör. araba kullanılması tehlikelidir). Kişiler esrar aldıktan sonra sedasyon (sakinleşme) ve gevşeme yaşarlar; kendilerini daha rahat hissederler alkolde olduğu gibi ruhsal inhibisyonları ortadan kalkar. Öfori ve bazen önüne geçilemeyen gülme krizleri gerçekleşir. Daha konuşkan olurlar. Yüksek dozda alındığında kullanıcı hoş olmayan duygular yaşayabilir; bunaltıya ruhsal çöküntüye aşırı uçlara varan ruhsal değişikliklere yol açabilir.

Uzun süre esrar kullanımı sonucu kişinin çevreye karşı ilgisi azalır çalışma ve hareket gücü düşer kısaca yaşam kalitesini düşürür. Mc Glotthin ve West (1968) uzun süreli yüksek doz kullananlarda apati (ilgisizlik) geliştiğini kişinin daha pasif ilgisiz ve isteksiz olduğunu belirtmişlerdir. Bu kişiler çalışmak ve üretmek istemezler. Uzun süreli planlar yapamazlar. Kompleks işleri yapmaya karşı hem istek hem de kapasite azalmıştır. Konsantrasyon yetenekleri kaybolmuştur. Tüm bunlara amotivasyon sendromu denmiştir. Karakter değişikliği ve hayat tarzında farklılaşma anksiyete ve depresyon amotivasyon sendromu diğer madde kullanımları görülebilir.
Uzun süre kullananlarda uyku hali uyuşukluk dengesizlik kaslarda eşgüdüm bozukluğu vardır. Birey bazı motor yetilerini kaybedebilir. Fazla terlerler. Ayaklarda karıncalanma olur. Sigara gibi içildiğinde göğüs sıkışması yaşanabilir.

Yoksunluk Belirtileri

Diğer maddelerde olduğu gibi bırakıldığında yada azaltıldığında yoksunluk belirtisi dediğimiz davranışlar gözükmez. Ancak her madde gibi esrarında bağımlılık potansiyeli vardır ve toleransı arttırır. Uzun süre esrar kullananlar kullanımı kestiklerinde sinirlilik gerginlik uykusuzluk iştahsızlık gibi problemler yaşayabilirler.

Entoksikasyon (zehirlenme )Belirtileri ve Sonuçları
En önemli fizyolojik etkilerinden biri tütün benzeri akciğer sorunlarını ortaya çıkarmasıdır (akciğer kanseri bronşit astım vb). Uzun süre ve yoğun olarak kullananlardaki diğer bir etkisi belleğin zarar görmesidir kısa süreli hafıza etkilenir. Öğrenme ile ilgili fonksiyonlar da zarar görebilir. Sık kullananlarda paranoid tipte psikoz yaratır; hezeyanlar gözlenir.
Uzun süreli kullanımı esrar entoksikasyonuna bağlı olmayan esrar kullanımından bağımsız kalıcı bir psikotik tablonun oluşmasına neden olabilir.

sigara
Etkiler:
Sigara ile 2-3 mg içildiğinde 5 dakika içinde etkisi başlar ve 30 dakikada etkisi en üst düzeye ulaşır. 5 mg’dan az “düşük” 10 mg’dan fazla “yüksek” doz olarak nitelendirilir. Etkisi 2-6 saat arasında sürebilir. Kesin etki mekanizması bilinmemekle birlikte asetil kolin blokajı seretonin inhibisyonu ve dopamin serbestleşmesi yaptığı düşünülmektedir.
Kişinin ruh hali alınan doz miktarı etkinin değişmesine yol açar. Sessizlik ve yoğun fan¤¤¤i içine girilir. Vücudun ağırlığı kaybolur hissizlik meydana gelir. İşitme ve görme halüsinasyonları görülebilir. PCP’nin etkisini genellemek oldukça güçtür; çünkü kişiden kişiye farklı etkilere yol açar. Kimi insanı daha sosyal konuşkan pozitif yaparken bir başkasını daha saldırgan bir diğerini pasif yapabilir.

Etkiler:
Ghb’nin birkaç tip etkisi olduğu saptanmıştır. Bunlardan ilki sarhoşluk hissidir. Tecavüz edenlerin kişiyi etkisiz hale getirmek için ghb verdikleri bilinmektedir. Vücut çalışanları ise ghb’yi anabolik etkileri için aldıklarını söylemişlerdir.
Ghb alındıktan 10-20 dakika sonra etkisini göstermeye başlar. Bu etkiler alınan doza göre 4 saate kadar sürer. Az alınan miktarlarda rahatlama hissi daha yüksek dozlarda ise yatıştırıcı etki uykuya hatta komaya yol açar.
Sonuçlar:

Ghb’nin yan etkileri oldukça zararlıdır. Koma nefes alma zorluğu beyinde kalıcı hasarlar ölüm bu etkiler arasındadır.

kokain
Etkiler:
Temel farmakodinamik etkisi sinir uçlarında dopamin adı verilen maddenin geri alımını engellemesidir. Böylece hem D1 hem de D2 reseptörleri aktive olur. Dopamin geri alımının engellemesinin yanında diğer nörotransmitterlerin (norepinefrin serotonin) geri alımını da engeller. Bunun sonucu sinir uçlarında bu maddeler birikir. Bu maddelerin birikmesi ile bu maddelerin gösterdiği etki de artar.
Kokain az miktarda alındığı zaman öfori hali denilen keyif çoşkunluk ve neşe hali verir. Kişinin kendine olan güveni artar. Ruhsal ve fiziksel işlevleri artırdığı düşünüldüğü için de kullanılmaktadır. Kullanımını takiben taşikardi ya da bradikardi (kalp atışının hızlanması ya da yavaşlaması) pupiller dilatasyon (göz bebeklerinin büyümesi) kan basıncında düşme ya da artma gözlenir. Alınan kokain miktarı arttıkça çeşitli idrak yanılmaları illüzyonlar ve halüsinasyonlar ortaya çıkar. En sık görülen halüsinasyonlar dokunma ile ilgilidir. Kokain kullanan kişi derisinin altında kurtçukların yürüdüğünü veya renkli ve hareketli görme halüsinasyonları yaşadığını söyler.

Kokainin beynin kan akımını ve glikoz kullanımını azalttığı bildirilmektedir.
Kokainin etkileri kısa zamanda ortaya çıkar ve kaybolur. Alımını takiben etkisini hemen gösterir. Yaklaşık 30 ile 60 dakika içinde etkisi kaybolur. Bu süre zarfında eğer tekrar kokain alınmazsa yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler oldukça tatsızdır. Yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkmaması için dozun hemen alınması gerekir. Etkisi kaybolmasına rağmen kan ve idrarda 10 gün süre ile kokain metabolitleri bulunur.

Bağımlılık yapıcı etkisi oldukça yüksektir. Psikolojik bağımlılık bir kez kullanıldıktan sonra bile gelişebilir. Tekrarlanan kullanımlardan sonra tolerans gelişir ve fizyolojik bağımlılık oluşur. Kokain kesildiğinde yoksunluk belirtileri ortaya çıkar ancak bu etkiler eroin morfin gibi opiyatlar ile karşılaştırıldığında daha düşüktür.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:43
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #5
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
SİGARANIN BAZI ZARARLARI.
Artık herkes sigaranın ne kadar ne kadar zararlı olduğunu biliyor. Tütünün kanserojen olduğunu duymayan, bilmeyen kalmadı. Ancak, sigaranın zararları bununla bitmiyor, her türlü kalp ve akciğer hastalığına yol açıyor, damar tıkanıklığı felce kadar götürebiliyor

SİGARA
2 adet sigarada bulunan zararlı maddeler, bir kişinin damarına zerk edilse, birkaç dakikada ölüm vaki olur.

ÜLKEMİZ
  • İsrafta BİRİNCİ,
  • Kumarda İKİNCİ,
  • Alkolde ÜÇÜNCÜ,
  • Sigarada DÖRDÜNCÜ durumdadır.
1992 yılında ABD'de sigaradan 440 bin insan ölmüştür.
Yine ABD'de pasif içicilerden 53 bin kişi ölmüştür.
Ülkemizde toplam 22 milyon sigara içen insan mevcuttur.

ÜLKEMİZDE
  • Kişi basına 2 kg.(100 paket) sigara düşmektedir.
  • Yine ülkemizde "WHO"nun verilerine göre, sigaradan ölüm, yılda 160 bin dolayındadır.
  • Ayrıca, çoğu çocuk ve bebek olmak üzere 40 bin de pasif içici (duman altı) ölümü söz konusudur.
  • Ülkemiz Dünya tüketiminde Brezilya,Güney Kore ve Hindistan'dan sonra 4'üncüdür.
  • Dünya genelinde 1 kg. olan tüketim ortalamasına oranla, kişi basına 2 kg. düsen ülkemiz, bu çizginin hayli üzerindedir
ÜLKEMİZDE TÜKETİM
  • 1993 yılında yıllık tüketim 4.7 milyar paket / 22 Trilyon TL
  • 1994 yılında yıllık tüketim 5.4 milyar paket / 61 Trilyon TL
  • 1995 yılında yıllık tüketim 5.7 milyar paket / 95 Trilyon TL
SİGARA
Sigaranın yol açtığı ölümler; trafik, terör, iş kazaları vb. tüm ölümlerin toplamından beş kat daha fazladır.
Beyin tümörlerinin %99'u, Beyin kanamalarının %85'i, Akciğer kanserlerinin %90'ı, Gırtlak kanserlerinin %99'u sigara kaynaklıdır. Sigara içenlerde kırmızı küreciklerin oksijen taşıma kapasitesi 1/6 ilâ 1/3 oranında azalır. Sigara içenlerin vücuduna %15 ilâ %33 daha az oksijen girmektedir. Bu en önce beyin ve kalbin harabiyeti demektir. Tütün dumanında 4000 adet zararlı madde vardır. Sigara içen kadınlar içmeyen kadınlardan 15 yaş fazla ihtiyarlamaktadır. Sigara içen annelerin çocukları,oksijen azlığı sebebiyle geri zekalı olur. Tiryaki hanımların çocuklarında sakatlık ihtimali %65 gibi ciddi bir çizgidedir. Sigara içen kadınlarda kısırlık 10 kat fazladır. Erken doğum ve düşüklerin %80'inin sebebi sigaradır. Dünya ülkelerinde çıkan yangınların %70'inden sigara sorumludur. Sigaranın sebep olduğu ölümler, diğer uyuşturucularınkinden 13 kat fazladır. Sigara içenlerde ani ölüm, içmeyenlere oranla 10 kat fazladır. 45-50'nin altındaki erkeklerde koroner (kalp) den ölenlerin %80'i sigara kaynaklıdır.

Tütündeki radyoaktif, kurşun ve polonium, radyoaktif parçalar olarak hücreleri mahvetmektedir. Bacak damar tıkanıklıklarının %90'ı sigaradandır. Günde 1 paket sigara içenlerin vücudunda 20 yılda 7 kg. is ve katran birikimi olmaktadır.

SİGARA VE SONUMUZ...
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:45
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Kasım 2008       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

ALKOLİZM


Alkolizm insanların bağımlı olduğu en tehlikeli hastalıklardan biridir. Almanya da 2,5 milyon insan alkolik olup, yılda ortalama 40 bin kişi alkolden ölmektedir. Alkolün sebep olduğu hastalıkların haricinde alkolik insanların sebep olduğu trafik kazaları ve kavgalar sebebiyle ortaya çıkan ölümleride sayarsak o zaman alkolün ne kadar tehlikeli olduğu daha iyi anlaşılır. Ayrıca alkolik olan bir bayanın hamile kalması ve doğum yapması da bebeğin bedenen ve ruhen özürlü olmasına neden olur. Sigara ve yanlış beslenmeden sonra en yaygın ve tehlikeli bağımlılıktır.

Alkole genellikle günlük yaşamdaki problemleri aşmakta zorlanan insanlar başvurmakta ve alkolle problemlerini geçici bir süre içinde olsa unutmak için kullanılmaktadır. Oysa alkolle hiçbir problem çözülmediği gibi, bu zamanla alkol bağımlılığına sebep olur ve kişi günbe gün kötü duruma düşer. Alkol nedeniyle insanlar çalışamamakta ve işlerinden olmaktadırlar. Almanya da işten çıkan insanların % 20’si alkol nedeniyledir. Alkol ailelerin boşanarak parçalanma, geçimsizlik, kavga, tecavüz vb, sosyal problemlerin yanında milyarlarca dolarlık iş kayıbı ve zararlara neden olmaktadır.

Alkolizmin belirtileri:
Şayet kişide aşağıdaki faktörlerden en az üçü görülürse, o zaman kişinin alkolik olduğu anlaşılır.
  1. Mecbur hissetme: Kişinin kendini alkol içmeye mecbur hissetmesi
  2. Kontrolü kaybetme: Alkol içerken ölçüyü kaçırıp kendini kontrol edememe
  3. Alkolü bırakınca rahatsızlanma: Alkol almayı azaltınca veya bırakınca bir takım rahatsızlıklar görülüyorsa
  4. Zamansız alkol içme: Çalışırken veya vasıta sürerken veya sürmeden önce alkol alma
  5. Rizicolarını bilmesine rağmen içme: Alkol içince işyeri veya ailevi problemlerin olacağını bilmesine rağmen içmeye devam etme
  6. Sağlığını tehdit ettiğini bildiği halde içme: Doktorunun yasaklamasına rağmen içmeye devam etme
  7. İhmalkar olma: Önceden yaptığı işleri (hobi) umursamama
  8. Msn Rolleyes Alışkanlık yapma: Kişinin kendini sürekli daha önce içtiğinden daha fazlasını içmek zorunda hissetmesi
Alkolün dozajı kişiden kişiye göre değişir, arada bir içenlerde etkisi daha büyük olur,fakat sürekli içenlerde tahribat bütün organlarda yavaş yavaş olur.
1-) 0,5-1 promil
  • Arada bir içenlerde: Haz duygusu, kontrolsüz davranma, yönünü tayinde zorlanma,
  • Alkoliklerde: Herhangi bir etki göstermez
2-) 1-2 promil
  • Arada bir içenlerde: Bulantı, uyuşukluk, uyuklama, vücut hareketlerini kontrol edememe (ataksi)
  • Alkoliklerde: Haz verici, yön tayininde zorlanma
3-) 2-3 promil
  • Arada bir içenlerde: Kusma, uyuklama, konuşma zorlukları
  • Alkoliklerde: Duygusallaşma, hareket edemeyip uyuşma
4-) 3-4 promil
  • Arada bir içenlerde: Koma
  • Alkolikler: Uyuklama
5-) 4-5 promil
  • Arada bir içenlerde: Ölüm
  • Alkoliklerde: Koma, uyuşukluk
Alkole bağımlılığın Jellineck’e göre derecelendirilmesi:
Jellineck alkol kullanmayı 5 kategoriye ayıkmıştır.
  1. Alfa-Alkolikler: Problem ve hafifleme alkolikleri: Bu gruptakiler alkol içerler, fakat kontrolü kaybetmezler
  2. Beta-Alkolikler: Fırsat buldukça içen: Çevreye uyum sağlamak için içenler
  3. Gama-Alkolikler: Bu gruptaki alkolikler psikolojik ve bedenen alkole bağımlı olma ve alkol içerek kontrolden çıkarlar.
  4. Delta-Alkolikler: Tam bağımlı alkolikler: Bu gruptakiler çok ağır psikolojik ve fiziki bağımlılıkları vardır. Bu gruptakiler her gün düzenli alkol içmek zorundadırlar ve bu gruptakilerin alkolü bırakmaları hemen hemen imkansızdır.
  5. Epsilon-Alkolikler: Dönem Alkolikleri: Bu gruptakiler, dönem dönem alkol içerler ve bu alkol içme haftalarca ve aylarca sürebilir ve kendini kontrol edemez.
Alkolün etkileri
Alkol içerek alkol bağımlılığına yakalananlar, yani alkolikler bir çok psikolojik ve fiziki rahatsızlıklar ortaya çıkar ve bunların başında
  • Hepatit, karaciğer yağlanması, sertleşmesi, siroz
  • Polinöropati: Alkolün sebep olduğu sinirsel tahribat ve psikolojik rahatsızlıklar
  • Beyin ve sinir hücrelerini tahribatı nedeniyle, beyin zamanla küçülür, hipofiz guddesi görevini yapamayarak kişide dolaylı olarak iktidarsızlığa sebep olur.
  • Damarların yağlanarak sertleşmesi (arteriskleroz)
  • Mide-, pankreas-, yemek borusu-, karaciğer-, ve gırtlak kanserine sebep olur.
  • Kalp kasları hastalıkları (kardiomiyopati), kalp ritim bozuklukları, (aritmi) ve yüksek tansiyon
  • Psikolojik etkenleri nedeniyle alkolikler kendilerini kontrol edemezler evde ve işyerinde huzursuzluklara sebep olur ve her şeyini de kaybedebilir.
Tedavi:
Doktor tarafından alkolün zararları hastaya iyice anlatılmalıdır. Tedavi ancak ve ancak hastanede gözetimde yapılabilir. Alkolikler alkolü çok yoğun çalışmalar sonucu bırakmış olsalarda her an yeniden alkole dönebilirler. Alkolü bırakan şahıs yıllar sonrada bir iki bardak alkol içse de hemen eski durumuna dönebilir. Bu nedenle en doğru olan alkole başlamamaktır. Hindistan da yulafala yapılan tedavi denemeleri ile başta alkolizim ve tiryakilik gibi çeşitli bağımlılık rahatsızlıkları tedavi edilmektedir. Öncelikle uzman bir doktora gidilmelidir, ayrıca doğal ilaçlardan kılıç otu preparatlarının da etkili olduğu yönünde kullananlarca iddialar var.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, fakat karpuz da tatlıdır ve bu da mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içer.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:50
Quo vadis?
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #7
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
Çözücü-Ucucu Maddelerin Vücuda zararları:
  • Tiner,bali,çakmak gazı,benzin,tipp_ex,uhu,oje gibi maddeler;
  • Ciddi sarhoşluk,denge bozukluğu,yürüme güçlüğü
  • Dikkat eksikliği,öğrenme güçlüğü,kavrama yeteneğinde bozulma
  • Okul başarısında düşme
  • Karaciğerde hasar
  • Kilo kaybı
  • Hafıza bozukluğu
  • Ciddi beyin hasarları
  • Solunum bozukluğu
  • Böbrek yetmezliği
  • Kalpte ritim bozuklukları,baş ağrısı,bulantı,kusma,tıkanma ve boğulma
  • Ani ölümler meydana getirirler.
ESRAR:
  • Mizacı,düşünceyi ve davranışları olumsuz yönde etkiler
  • Ağız ve boğazda kuruluk yapar
  • Kalp hastalığı yapar
  • Reflekslerde bozukluk,dikkat dağınıklığı
  • Paranoya ve muhtemel psikoza yol açar
  • Unutkanlığa,bronşit ve akciğer kanserine sebep olur
  • Genellikle diğer uyuşturucular geçiş maddesidir
  • Hafıza kaybına neden olur
  • Yüksek dozda hayal görmeye neden olur
MDMA (METHİLEN DİOKSİ METAMFETAMEN )(ECSTASY):
  • Uykusuzluk,
  • Ağız kuruluğu,terleme ve iştah kaybı
  • Koordinasyon bozukluğu ve solunum yetmezliği
  • Vücud ısısında artış
  • Kan basıncında artış,yüksek tansiyon,kalp rahatsızlığı
  • Böbreklerde hasar
  • Kalp ritminde bozukluğa neden olur
  • Ölüm vakaları genellikle yüksek ateş (42) ve aşırı sıvı kaybından olmaktadır.
EROİN
  • Merkezi sinir sistemini direk etkiler,solunum ve görme kaybının yavaşlamasına,iştah kaybına,titreme,panikleme,kramp ve koma ile ölüme neden olur.
  • Şiddetli yoksunluk belirtileri, hareket ve konuşmada yavaşlama,gözbebeklerinin küçülmesi ve beslenme yetersizliği gelişir.
  • Yüksek dozda alındığında ,solunum yavaşlar,koma hali başlar ve kişiyi ölüme götürür.
KOKAİN
  • Merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etki yapar
  • Yoksunluğun yanı sıra ruhsal çöküntü başlar
  • Geçici olarak aşırı zindelik
  • Nabız ve tansiyonda aşırı yükselme
  • iştahsızlık
  • Burun kanamaları
  • Beyin damarlarında tıkanma
  • Vücut ısısında azalma
  • Halüsinasyonlar oluşur
  • Depresyon ve yüksek derecede bağımlılık yapar
  • Muhtemel ölüm etkileri vardır.
CRACK
  • Kokainden daha tehlikelidir.crack müptelalığı eroin ve kokainden daha ağırdır.
  • Uykusuzluk
  • Sinir bozuklukları
  • Solunum problemleri
  • Kilo kaybı
  • Göz bebeklerinde genişleme
  • Kalp krizi meydana gelir.
LSD (LYSERGİC ACID IETHYAMIDE):
  • Algılamada,düşünmedeve davranış şeklinlde çarpıklıklar oluşur
  • en etkili hali halüsinasyon yaratan maddedir
  • genelde renksiz,tatsız ve kokusuz bir sıvı olarak üretilir
  • genelde küçük pullara emilmek suretiyle satılır.
etkileri arasında:
  • Nabız ve kan basında artış
  • Zaman ve mekan algılamada yetersizlik
  • Psikoz ve muhtemel ölüm bulunmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:52
emineeee - avatarı
emineeee
Ziyaretçi
5 Ağustos 2009       Mesaj #8
emineeee - avatarı
Ziyaretçi
sigra insan hayatında en cok insan saglıgını tehdit ediyor.içindeki maddeler insan vücudunun her karasine zarar veriyor.her nefeste 50 bin hücre ölümüne sebep olan sigara sadece bu kadar masum olmayaıp kanser,kısırlık,beyin felci,bronsit gibi biçok hastalıga nebazı hastalıklar ıse farkında olmadugımız ve kıısa surede ortaya cıkar. mesela tat alma ,koku alma gıbı duyularımızın körelmesi.

sigara sadce saglıgı tehdit etmez. ayrıca maddi yonden desıkıntılra sebep olur.insanlar sıgra alabılmek için harcadıgı parayı daha yararlı bısekılde kullanabılır. mesela bırıkım yapabılır, okul yada ev masraflarını karsılayabılır.tabii sadce sahip olmak için para harcanmıyor vucuda verdgı zararı tamır etmek içinde odenen paralar var.sıgara kullanan ınsanlar hasta olduktan sonrada ilaç,hastane parası verırıler. ayrıca sıgara cılde zarar verdigi için bıde estetik için verilen paralar, kremler... tüm bunarın yanında hayata verdigi zararlar servet harcansada tamir edilmiyor.

herkes bılıyor kı sıgara cok zararlı, pahalı ve ayrıcada iğrenç olsada. bazı insanlar onu kullanmayı seviyorlar ve bu onların hakkı. dünya üzerinde herkes hakkı olan şeyi almak, kullanmak ister. bu yuzden sigara seven insanların kullanmak istemeside gayet doğaldır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Kasım 2009       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EROİN NEDİR?
Eroin morfin maddesinden üretilmektedir. Doğal olarak afyon bitkisinin kozalağında mevcut olan bir uyuşturucudur. Eroin afyonun içinde bulunan alkaloidlerden bir tanesidir. Baz morfinin asetik asit ile birlikte ısıtılması ve diğer kimyasal işlemlerden sonra oluşur. Sokaklardaki eroin genellikle saf değildir ve beyazdan koyu kahverengi bir renge kadar çeşitli yoğunluklarda değişebilir. Bu değişiklikler tipik olarak üretim safhasında meydana gelen kirliliklerden ve/veya içine karıştırılan diğer maddelerden dolayıdır.
Eroin; Güney Amerika, Güneydoğu ve Güneybatı Asya, ve Meksika'da üretilmektedir.

ETKİLERİ
Eroin ve diğer afyon bazlı uyuşturucular vücut hareketlerini yavaşlatan özelliktedir. Kullanıcılar sıcaklık, rahatlama, ve kopma hisleri uyandırdığını belirtirler. Fiziksel ve duygusal ağrılar azalmakla birlikte bunlara "ağrıların ertelenmesi" demek daha doğrudur. Bu etkiler çok çabuk ortaya çıkar ve alınan eroinin miktarına ve alış şekline göre birkaç saat sürebilir. İlk kullanımlar bulantı ve kusma ile sonuçlanabilir fakat bu tepkiler sürekli kullanımla giderek azalır.
Afyon ve türevlerinin kullanımının yol açtığı fiziksel sorunlar:
  • “Kirli” iğne kullanımı sonucu AİDS
  • Abse ve deri veya kasların diğer enfeksiyonları
  • Tetanus veya sıtma
  • Hepatit veya diğer karaciğer hastalıkları
  • Mide ülseri
  • Kalpte ritm bozukluğu (aritmi)
  • Endokardit (kalp zarı iltihabı)
  • Anemi (kansızlık)
  • Elektrolit bozuklukları özellikle hiperkalemi
  • Kemik ve eklem enfeksiyonları
  • Kullanılan maddede bulunan katkı maddeleri nedeniyle gelişen embolilerde, bazen anormal göz dibi bulguları saptanabilir.
  • Enfeksiyon ve katkı maddelerinden kaynaklanan böbrek yetmezliği.
  • Kas yıkımı
  • Pnömoni (akciğer zarının iltihabı)
  • Akciğer absesi
  • Tüberküloz (verem)
  • Cinsel fonksiyon bozuklukları
KULLANIM İŞARETLERİ
Eroin kullanan kişi uyuşuk görünür ve dalar, kusar, kaşınır veya göz bebekleri toplu iğne başı gibi küçülür. Ayrıca; iştahın kapanması, uyku bozukluğu, ağır nefes alma, cinsel isteksizlik ve kabızlık vardır. Yoksunluk çeken eroin bağımlıları genellikle hoş olmayan, üşütmeye benzer bulgulardan yakınırlar. Kusabilir, aşırı terler, mide krampları geçirir, tüm vücutları ağrır, diyare olur, burun akması, sıcak-soğuk kızarmalar, depresyon ve rahatsızlık geçirirler. Eroin yoksunluğu (KRİZ), değişebilmekle beraber, son kullanımdan sekiz saat sonra ortaya çıkar ve üç gün ile bir hafta arası sürebilir. Yoksunluk ikinci ve üçüncü günde zirveye ulaşır.

RİSKLERİ
Enjeksiyon çok miktarda eroinin kan sistemine birden karışmasını sağlayarak ölümcül aşırı doz riskinin en çok olduğu kullanımdır. Burundan çekilmesi de aşırı dozla sonuçlanabilir, özellikle alışık olmayan bir kimse yüksek miktarda kuvvetli bir eroini veya alkol gibi başka uyuşturucu maddeleri karıştırarak alırsa ölüm gerçekleşebilir. Eroinden meydana gelen aşırı dozun belirtileri; ağır ve az nefes alma, kıvranma, koma, ve ölüm olarak listelenebilir.
Pis ve kullanılmış enjektörlerin kullanımı HIV, Hepatit B ve C gibi ölümcül enfeksiyon hastalıkların yayılmasına sebep olmaktadır. Uyuşturucuları enjekte etmek veya enjektör paylaşmak diğer ciddi hatta ölümcül hastalıkların veya enfeksiyonlara sebep olabilir. Bunlardan bazıları endokartis, embolizma ya da kangren, botulizma, tetanoz, ve deri yiyen bakteri olarak nitelendirilebilirler. Son olarak enjeksiyon, apselere (acılı bir cilt yarası) ve takip edici olarak kan zehirlenmesine sebep olabilir.
Bazı kişiler, eroini burundan çekmenin ya da sigara gibi içmenin, bağımlılığa sebep vermeyeceği inancıyla özenebilirler. Fakat birkaç kullanım bile tolerans ve bağımlılıkla sonuçlanır.
Eroin yasa dışı bir maddedir ve bulundurmak veya satmaktan hüküm giymek çok ciddi adli cezalarla sonuçlanır.

EROİNİN
ilk kez bilim adamları eliyle ve gerçekte son derece iyi niyetli bir amaca hizmet etmek üzere üretildiğini biliyormuydunuz?
1897'de Almanya'daki Bayer laboratuarlarında kanser ve tüberküloz hastaları için "ağrı kesici" olarak hazırlanan "eroin hidroklor", dehşet verici yan etkileri farkedilince onu ilaç olarak reçetelere yazan hekimler tarafından derhal terkedildi. Ancak iş işten geçmiş ve “şeytanın tozu" hapsedildiği şişeden kaçıp halkın arasına karışmayı başarmıştı bir kez daha
Kimya tarihinin ünlü efsanelerinden birine göre, "eroin" maddesi, adını, bu maddeyi deneme amacıyla kolundan enjekte eden bir Bayer mühendisinin o anda yaşadıklarını tanımlamak için kullandığı şu mânidar cümleden almıştı:
"Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" ("I feel like a hero")

Aspirin ve eroinin ortak mucidi: Dr. Felix Hoffman
Saf morfinin asit anhidritle işlenmesi sonucu ortaya çıkan bu ölümcül toz, ilk kez 21 Ağustos 1897 günü, Bayer'in Almanya'nın Elberfeld kentindeki laboratuarında sentezlendi. baz morfinden sekiz kat daha güçlü bir uyuşturucu elde eden Dr. Hoffman,bunun kontrollü şekilde kullanımıyla yukarıda anılan hastalıkların tedavisinde çok önemli bir ilerleme kaydedebileceğini düşünüyordu. Kobaylar üzerindeki deneme çalışmaları bir yıl kadar sürdü ve toz eroin, "heroinhydrochlor" ticarî markasıyla şişelenmiş olarak 20. yüzyılın hemen arefesinde Bayer şirketi tarafından piyasaya sürüldü. Bugün için inanılması bir hayli güç olmakla birlikte, eroin o dönemde başta Almanya olmak üzerebirçok Avrupa ülkesinde eczanelerde rahatça satılıyordu Ancak, madalyonun öteki yüzü kısa sürede ortaya çıktı. Yalnızca bir iki kullanımın ardından “şeytanın tozu"na müptela olanlar şuursuzca ecza depolarına, laboratuarlara saldırıyor ve kendilerine daha fazla ilaç temin etmeye çabalıyorlardı.

İnsanları çok seven ve mesleğine aşık bir kimyager olan Dr. Hoffman, 8 Şubat 1946'da son nefesini verirken, ilk kez onun laboratuar kaplarında dünyaya gözlerini açan "diasetilmorfin" artık çoktan bir ilaç olmaktan çıkmış,alım-satımı ya da kullanımı bir çok ülkede en ağır şekilde cezalandırılan lanetli bir maddeye dönüşmüştü.
Özellikle eroin maddesi ile ilgili olarak sinema ve televizyonlarda izlediğimiz film sahnelerinde polisin yakaladığı maddeyi tadarak hangi madde olduğuna karar verdiğine dair sahnelerle sıkça karşılaşırız.Oysaki bu maddelerin ne kadar tehlikeli olduğuna yukarıda değinmiştik.Bu nedeni belli olmayan gizli propaganda yöntemi zehir tacirleri tarafından gençlerimizi zehirlemek amacıyla sıkça kullanılmakta "bir kereden birsey olmaz filmlerde görmüyormusun polisler bile yakaladıklarında tadına bakıyorlar" şeklinde telkinde bulunarak bir kere bile denendiğinde bağımlılık yapma ihtimali yüksek olan bu maddeleri gençlerimize vermektedirler.Unutulmamalıdır ki polisler yakalanan maddenin çeşidini kimyasal tahliller yardımıyla tespit etmektedirler.
Son düzenleyen Safi; 17 Mart 2017 19:53
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Kasım 2009       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bağımlılık – Nikotin maddesinin bağımlılık yaratıcı özelliği eroininkine çok benzer.
Sırt ve Bel Ağrısı –Sigara içmek, belle ilgili hastalıkların tedavisini engelleyen yegâne faktörlerden biridir. Bunun yanında normal insanlarda da zaman zaman şiddetli sırt ve bel ağrılarına yol açabilir. Bunun nedeni, sigara içen kişilerde vücudun, omurilikteki disklere çok zayıf miktarda oksijen göndermesidir.
Prostat Kanseri – Sigara içmek bütün bu tarz kanser türlerinin %40’ının nedenidir.
Göğüs Kanseri – Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre %75 daha fazla göğüs kanserine yakalanma riski taşırRahim Kanseri – Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre 4 kat daha fazla rahim kanserine yakalanma riski taşır.
Çocukluk Solunum Problemleri — Annesi ya da babası sigara içen çocuklar 6 kat daha fazla solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşma riski taşır. (Soğuk algınlığı, kulak iltihapları, bronşit, bademcik problemleri, astım ve de zatüre ‘ki bazen ölüme bile yol açar’)
Şeker Hastalığı – Sigara içmek, vücudun insülün salgılama yeteneğini zamanla yok eder. Bu da şeker hastalığına yol açar.
İlaca Karşı Bağışıklık – Sigara içenler belli bir ilacın etkili olması için çok daha büyük dozlarda o ilacı kullanmak zorunda kalır.
Kulak Enfeksiyonları – Sigara içenlerin çocuklarının oititis hastalığına yakalanma riskleri vardır.
Emphysema – Bu hastalığın yol açtığı ölümlerin %85’i sigara yüzünden olur. (ciğerlerdeki alveoller zamanla esnekliğini kaybeder. İlerleyen safhalarda, yoğun bir biçimde solunum zorluğu olur ve hasta solunum makinesine bağlanmak zorunda kalır.)
Boğaz Kanseri – Boğaz kanseri vakalarının %80’ine sigara yol açar.
Mide Kanseri – Sigara içenlerin mide veya bağırsak kanserine yakalanma riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır.
Kalp Hastalıkları – Sigara içenlerin kalp krizine yakalanma riski içmeyenlere göre 4 kat daha fazladır.
Kısırlık – Çiftlerden sadece birinin sigara içmesi çocuk olmaması riskini 3 kat arttırır.
Kangren– Akciğerler verimsizleştiği için, vücuda çok az oksijen yayılır. İnsan vücudu, bu çok az miktardaki oksijeni mecburen iç organlara dağıtmak zorunda kalır. Bundan dolayı kalbe en uzak kısımlar olan parmak uçlarından itibaren hücreler süratle zincirleme olarak ölür. Çoğu zaman kollar ya da bacaklar kesilebilir. Karaciğer Kanseri – Karaciğer kanseri vakalarının % 80’i sigara yüzünden olur.
Gırtlak Kanseri – Günde 25 tane sigara içiyorsanız 30 kat daha fazla gırtlak kanserine yakalanma riski taşırsınız. Bu da ilk başlarda konuşma zorluğu ilerleyen safhalarda tamamen konuşamamaya sebebiyet verir.
Erken Doğum ve Bebeğin Hafif Doğması – Günde sadece 5 tane sigara içen hamile bir kadının erken doğum yapması ya da oldukça küçük ve de sağlıksız bir bebek doğurma riski inanılmaz boyutlardadır.
Ağız Kanseri – Ağız kanseri vakalarının tamamına sigara yol açar.
Menopoz -Sigara içen kadınlarda beklenenden 5-10 yıl daha erken menopoz görülür. Bu da kemiklerin erkenden incelmesine ve de erimesine neden olur.Yemek Borusu Kanseri – Bu kanserden ölenlerin hemen hemen hepsi sigara içtikleri için ölmüşlerdir.
Erken Yaşlanma -Düzenli bir şekilde sigara içilmesi, deri yapısını bozar, kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında dişler sararır ve de kararır, tırnaklar sağlıksızlaşır.
İyileşme Zorluğu – Sigara içenlerin yaraları çok daha zor kapanır. Bunun yanında ameliyat sonrası yaralarının iyileşmeme olasılıkları vardır.Diş Kaybı – Sigara içmek diş kayıplarında önemli bir faktördür.
Alkol
Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100-200 mg/cc iken) zahiri olarak (görünüşte) canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.
Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetersizliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır.
Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle farkedilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezi sinir sistemine hem de bağırsak kanalına yaptıkları zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asit eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gr alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.
Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.
Uzun seneler devamlı alkol alanlarda müzmin pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve bağırsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır.
Alkol, kalp hastalarına da negatif (olumsuz) etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebeb olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.

ALKOLİZME BAĞLI RAHATSIZLIKLAR
Alkolü Bırakma Sendromu: Uzun süre devamlı alkol alan kişiler bırakınca değişik derecede bırakma belirtileri gösterirler.
Bunlar: titreme, dizartrik konuşma, kasılmalar, sara nöbetleri , baş ağrısı , çarpıntı, terleme, uyku bozukluğu vs.

Deliryum Tremens ;
Alkolü bırakmaya bağlı akut bir beyin sendromudur. Şuur sıklıkla bulanıktır. Hasta rüyada gibidir. Telaşlı, panik içinde, endişeli ve öfkelidir. Bazen saldırgan olabilir. Titrer. Yürümesi dengesizdir. Kapıyı, pencereyi şaşırabilir.

Alkol Hallüsinozisi ;
Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde alkol bırakıldıktan veya azaltıldıktan 2-3 gün sonra canlı, sürekli görme, işitme hallüsinasyonları ve şuurun açık olması ile belirli bir bozukluktur.

Alkol Bunaması:
Uzun süre ağır alkol kullananlarda bunama gelişebilir.

SİGARANIN BAZI ZARARLARI
Artık herkes sigaranın ne kadar ne kadar zararlı olduğunu biliyor. Tütünün kanserojen olduğunu duymayan, bilmeyen kalmadı. Ancak, sigaranın zararları bununla bitmiyor, her türlü kalp ve akciğer hastalığına yol açıyor, damar tıkanıklığı felce kadar götürebiliyor

SİGARA
2 adet sigarada bulunan zararlı maddeler, bir kişinin damarına zerk edilse, birkaç dakikada ölüm vaki olur.

ÜLKEMİZ
İsrafta BİRİNCİ,
Kumarda İKİNCİ,
Alkolde ÜÇÜNCÜ,
Sigarada DÖRDÜNCÜ durumdadır.
1992 yılında ABD’de sigaradan 440 bin insan ölmüştür.
Yine ABD’de pasif içicilerden 53 bin kişi ölmüştür.
Ülkemizde toplam 22 milyon sigara içen insan mevcuttur.

ÜLKEMİZDE
Kişi basına 2 kg.(100 paket) sigara düşmektedir.
Yine ülkemizde “WHO”nun verilerine göre, sigaradan ölüm, yılda 160 bin dolayındadır.
Ayrıca, çoğu çocuk ve bebek olmak üzere 40 bin de pasif içici (duman altı) ölümü söz konusudur.
Ülkemiz Dünya tüketiminde Brezilya,Güney Kore ve Hindistan’dan sonra 4′üncüdür.
Dünya genelinde 1 kg. olan tüketim ortalamasına oranla, kişi basına 2 kg. düsen ülkemiz, bu çizginin hayli üzerindedir.
ÜLKEMİZDE TÜKETİM
1993 yılında yıllık tüketim 4.7 milyar paket / 22 Trilyon TL

1994 yılında yıllık tüketim 5.4 milyar paket / 61 Trilyon TL

1995 yılında yıllık tüketim 5.7 milyar paket / 95 Trilyon TL

SİGARA
Sigaranın yol açtığı ölümler; trafik, terör, iş kazaları vb. tüm ölümlerin toplamından beş kat daha fazladır.

Beyin tümörlerinin %99′u, Beyin kanamalarının %85′i, Akciğer kanserlerinin %90′ı, Gırtlak kanserlerinin %99′u sigara kaynaklıdır. Sigara içenlerde kırmızı küreciklerin oksijen taşıma kapasitesi 1/6 ilâ 1/3 oranında azalır. Sigara içenlerin vücuduna %15 ilâ %33 daha az oksijen girmektedir. Bu en önce beyin ve kalbin harabiyeti demektir. Tütün dumanında 4000 adet zararlı madde vardır. Sigara içen kadınlar içmeyen kadınlardan 15 yaş fazla ihtiyarlamaktadır. Sigara içen annelerin çocukları,oksijen azlığı sebebiyle geri zekalı olur. Tiryaki hanımların çocuklarında sakatlık ihtimali %65 gibi ciddi bir çizgidedir. Sigara içen kadınlarda kısırlık 10 kat fazladır. Erken doğum ve düşüklerin %80′inin sebebi sigaradır. Dünya ülkelerinde çıkan yangınların %70′inden sigara sorumludur. Sigaranın sebep olduğu ölümler, diğer uyuşturucularınkinden 13 kat fazladır. Sigara içenlerde ani ölüm, içmeyenlere oranla 10 kat fazladır. 45-50′nin altındaki erkeklerde koroner (kalp) den ölenlerin %80′i sigara kaynaklıdır.
Tütündeki radyoaktif, kurşun ve polonium, radyoaktif parçalar olarak hücreleri mahvetmektedir. Bacak damar tıkanıklıklarının %90′ı sigaradandır. Günde 1 paket sigara içenlerin vücudunda 20 yılda 7 kg. is ve katran birikimi olmaktadır.

SİGARA VE SONUMUZ...ALKOLİZM
Alkolizm insanların bağımlı olduğu en tehlikeli hastalıklardan biridir. Almanya da 2,5 milyon insan alkolik olup, yılda ortalama 40 bin kişi alkolden ölmektedir. Alkolün sebep olduğu hastalıkların haricinde alkolik insanların sebep olduğu trafik kazaları ve kavgalar sebebiyle ortaya çıkan ölümleride sayarsak o zaman alkolün ne kadar tehlikeli olduğu daha iyi anlaşılır. Ayrıca alkolik olan bir bayanın hamile kalması ve doğum yapması da bebeğin bedenen ve ruhen özürlü olmasına neden olur. Sigara ve yanlış beslenmeden sonra en yaygın ve tehlikeli bağımlılıktır.
Alkole genellikle günlük yaşamdaki problemleri aşmakta zorlanan insanlar başvurmakta ve alkolle problemlerini geçici bir süre içinde olsa unutmak için kullanılmaktadır. Oysa alkolle hiçbir problem çözülmediği gibi, bu zamanla alkol bağımlılığına sebep olur ve kişi günbe gün kötü duruma düşer. Alkol nedeniyle insanlar çalışamamakta ve işlerinden olmaktadırlar. Almanya da işten çıkan insanların % 20’si alkol nedeniyledir. Alkol ailelerin boşanarak parçalanma, geçimsizlik, kavga, tecavüz vb, sosyal problemlerin yanında milyarlarca dolarlık iş kayıbı ve zararlara neden olmaktadır.


Alkolizmin belirtileri:

Şayet kişide aşağıdaki faktörlerden en az üçü görülürse, o zaman kişinin alkolik olduğu anlaşılır.
Mecbur hissetme: Kişinin kendini alkol içmeye mecbur hissetmesi
Kontrolü kaybetme: Alkol içerken ölçüyü kaçırıp kendini kontrol edememe
Alkolü bırakınca rahatsızlanma: Alkol almayı azaltınca veya bırakınca bir takım rahatsızlıklar görülüyorsa
Zamansız alkol içme: Çalışırken veya vasıta sürerken veya sürmeden önce alkol alma
Rizicolarını bilmesine rağmen içme: Alkol içince işyeri veya ailevi problemlerin olacağını bilmesine rağmen içmeye devam etme
Sağlığını tehdit ettiğini bildiği halde içme: Doktorunun yasaklamasına rağmen içmeye devam etme
İhmalkar olma: Önceden yaptığı işleri (hobi) umursamama
Alışkanlık yapma: Kişinin kendini sürekli daha önce içtiğinden daha fazlasını içmek zorunda hissetmesi
Alkolün dozajı kişiden kişiye göre değişir, arada bir içenlerde etkisi daha büyük olur,fakat sürekli içenlerde tahribat bütün organlarda yavaş yavaş olur.
1-) 0,5-1 promil
a-) Arada bir içenlerde: Haz duygusu, kontrolsüz davranma, yönünü tayinde zorlanma,
b-) Alkoliklerde: Herhangi bir etki göstermez
2-) 1-2 promil
a-) Arada bir içenlerde: Bulantı, uyuşukluk, uyuklama, vücut hareketlerini kontrol edememe (ataksi)
b-) Alkoliklerde: Haz verici, yön tayininde zorlanma
3-) 2-3 promil
a-) Arada bir içenlerde: Kusma, uyuklama, konuşma zorlukları
b-) Alkoliklerde: Duygusallaşma, hareket edemeyip uyuşma
4-) 3-4 promil
a-) Arada bir içenlerde: Koma
b-) Alkolikler: Uyuklama
5-) 4-5 promil
a-) Arada bir içenlerde: Ölüm
b-) Alkoliklerde: Koma, uyuşukluk
Alkole bağımlılığın Jellineck’e göre derecelendirilmesi:
Jellineck alkol kullanmayı 5 kategoriye ayıkmıştır.
1-) Alfa-Alkolikler: Problem ve hafifleme alkolikleri: Bu gruptakiler alkol içerler, fakat kontrolü kaybetmezler
2-) Beta-Alkolikler: Fırsat buldukça içen: Çevreye uyum sağlamak için içenler
3-) Gama-Alkolikler: Bu gruptaki alkolikler psikolojik ve bedenen alkole bağımlı olma ve alkol içerek kontrolden çıkarlar.
4-) Delta-Alkolikler: Tam bağımlı alkolikler: Bu gruptakiler çok ağır psikolojik ve fiziki bağımlılıkları vardır. Bu gruptakiler her gün düzenli alkol içmek zorundadırlar ve bu gruptakilerin alkolü bırakmaları hemen hemen imkansızdır.
5-) Epsilon-Alkolikler: Dönem Alkolikleri: Bu gruptakiler, dönem dönem alkol içerler ve bu alkol içme haftalarca ve aylarca sürebilir ve kendini kontrol edemez.

Alkolün etkileri
Alkol içerek alkol bağımlılığına yakalananlar, yani alkolikler bir çok psikolojik ve fiziki rahatsızlıklar ortaya çıkar ve bunların başında
1-) Hepatit, karaciğer yağlanması, sertleşmesi, siroz
2-) Polinöropati: Alkolün sebep olduğu sinirsel tahribat ve psikolojik rahatsızlıklar
3-) Beyin ve sinir hücrelerini tahribatı nedeniyle, beyin zamanla küçülür, hipofiz guddesi görevini yapamayarak kişide dolaylı olarak iktidarsızlığa sebep olur.
4-) Damarların yağlanarak sertleşmesi (arteriskleroz)
5-) Mide-, pankreas-, yemek borusu-, karaciğer-, ve gırtlak kanserine sebep olur.
6-) Kalp kasları hastalıkları (kardiomiyopati), kalp ritim bozuklukları, (aritmi) ve yüksek tansiyon
7-) Psikolojik etkenleri nedeniyle alkolikler kendilerini kontrol edemezler evde ve işyerinde huzursuzluklara sebep olur ve her şeyini de kaybedebilir.
Tedavi:
Doktor tarafından alkolün zararları hastaya iyice anlatılmalıdır. Tedavi ancak ve ancak hastanede gözetimde yapılabilir. Alkolikler alkolü çok yoğun çalışmalar sonucu bırakmış olsalarda her an yeniden alkole dönebilirler. Alkolü bırakan şahıs yıllar sonrada bir iki bardak alkol içse de hemen eski durumuna dönebilir. Bu nedenle en doğru olan alkole başlamamaktır. Hindistan da yulafala yapılan tedavi denemeleri ile başta alkolizim ve tiryakilik gibi çeşitli bağımlılık rahatsızlıkları tedavi edilmektedir. Öncelikle uzman bir doktora gidilmelidir, ayrıca doğal ilaçlardan kılıç otu preparatlarının da etkili olduğu yönünde kullananlarca iddialar var.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir’i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, fakat karpuz da tatlıdır ve bu da mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içer.

Toplam Okunma: 5,096 : Bugünkü Okunma: 6
Bağımlılığa sebep olan maddelerin vücudumuzdaki etkileri nelerdir? ile ilgili Etiketler: alkol, sigara, uyuşturucu



Blog > Ansiklopedi > Soru / Cevap > Bağımlılığa sebep olan maddelerin vücudumuzdaki etkileri nelerdir?

Benzer Yazılar Bildiri Açıklama Anahtar Kelimeler Bağımlılığa sebep olan maddelerin vücudumuzdaki etkileri nelerdir? ile Alakalı
İştahsızlık
Sayfa İçeriği:İştahsızlık Nedir?Yan EtkileriNedenleriYorumlar (3)İştahsızlık Nedir? Yemek yeme isteğinin azalması ve/veya kaybolmasıdır. İştahsızlık birçok sindirim sistemi..
Obezite ve ekonomi
Sayfa İçeriğiMsn Surprisedbezite ve ekonomiYorumlar (3)Obezite ve ekonomi Hollandada yapılan bir araştırmaya göre obezler ve sigara içenlerin..
Kaonjestij Kalp Hastalığı
Sayfa İçeriği:Kaonjestij Kalp Hastalığı Nedir?Korunma YollarıYorumlar (3)Kaonjestij Kalp Hastalığı Nedir? Sağ ve sol kalp yetersizliği bir..
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar ve Yaşam Süresindeki Kısalma
Sayfa İçeriğiMsn Surprisedbezitenin Neden Olduğu Hastalıklar ve Yaşam Süresindeki KısalmaYorumlar (3)Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar ve Yaşam..
Çörekotunun Mide ve Böbrek Hastalıklarına Faydaları
Çörek Otu ve Mide Hastalıkları Çörek ..
Karaciğer Yetmezliği
Sayfa İçeriği:Karaciğer YetmezliğiNasıl belirlenir?Nasıl önlenir?TedavisiYorumlar (3)Karaciğer Yetmezliği Karaciğer yetersizliği, karaciğer hücrelerinin görevlerini normal olarak getirmemeleri durumudur.”Küçük”..
Cinsel Enerji Nasıl Artırılır? Cinsel Enerjiyi Artırmanın Yolları
Testosteron cinsel istek ve performansınızı etkileyen ana hormonlardan biridir. Doğal yollarla testosteron hormonunuzu arttırmak istiyorsanız..
Hıçkırık ve Tedavisi
Sayfa İçeriği:Hıçkırık Nedir?Hıçkırık SebepleriHıçkırığın tedavisiYorumlar (3)Hıçkırık Nedir? Solunum kasları ve özellikle diyaframın uyarılması sonucu ortaya çıkar...
Penis Eğriliği
Sayfa İçeriğiMsn Tongueenis Eğriliği Nedir?İlişkiye engel mi?Sebebi nedir?Tedavisi var mı?Başarı oranı?Organik mi psikolojik mi?Kişi çok ısrarlıysa?Yorumlar..
Devedikeni Nedir? Devedikeni Özellikleri ve Sağlığa Faydaları
Devedikeni (Silybum marianum veya Carduus marianus), bileşikgiller (Asteraceae) familyasından bazı dikenli bitkilerin ortak adıdır. Devekengeli,..

Benzer Konular

7 Nisan 2010 / Ziyaretçieigatük Cevaplanmış
18 Şubat 2010 / saliorman Cevaplanmış
7 Aralık 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Mart 2010 / ŞAFAK Soru-Cevap
14 Nisan 2010 / tuğrulhan Cevaplanmış