Arama

SSPE Hastalığı

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 11 Ekim 2009 Gösterim: 30.431 Cevap: 5
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
23 Mart 2007       Mesaj #1
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
sspe1aw9


Sponsorlu Bağlantılar


1- SSPE HASTALIĞI NEDİR?

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.



Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) kızamık mikrobunun yol açtığı bir beyin hastalığıdır. Çocuklukta geçirilen kızamığın ağır ya da hafif olması SSPE oluşumu riskini etkilemez. Hatta döküntü olmadan (gizli) geçirilmiş kızamıklardan sonra da SSPE olabilir. Kızamıkların %20’ye varan bir oranı döküntü olmadan seyretmekte ve tanı almamaktadır.

Kızamık hastalığının ülkemizde halen görülmesi, hatta salgınlara yol açması nedeniyle SSPE de ortadan kaldırılamamaktadır.
Açılımı Subakut Sklorezan Panansefalit olan hastalığa kızamık geçirildikten sonra beyne yerleşen virüs neden oluyor. Virüs hastalığın bitiminden sonraki 10 yıl içinde tekrar aktif hale geçiyor ve beyinde büyük tahribata yol açıyor. Kesin tedavisi olmayan virüsün yayılmasını geciktiren ilaçlarla hastalığın seyri yavaşlatılabiliyor.
SSPE, ( Subacute sclerosing panencephalitis ) temel düzeyde açıklayacak olursak kızamık virüsü enfeksiyonunun (beyin iltihabı) sebep olduğu bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Kızamık veya kızamık benzeri bir virüsün sebep olduğu az rastlanan ölümcül bir nörolojik hastalık olarak da tanımlayabiliriz. Hastalık kızamık aşısı olmayan çocuklarda daha fazla görülmektedir.
SSPE, özellikle çocuklarda, nadirde olsa yetişkinlerde görülebilen bir hastalıktır. Genellikle kırsal bölgelerdeki erkeklerde kızamık enfeksiyonundan bir kaç yıl sonra veya 10 yıl sonra bile ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Ülkemizde daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesinde rastlanan bir hastalıktır.Hastalık yetişkinlerde de görülmekle beraber erkek çocuklarda kız çocuklara nazaran daha sık rastlanmaktadır.
Hastalığın sebep olduğu patolojik değişiklikler özellikle tek bir organda, beyinde gerçekleşmektedir. Hastalarda sırasıyla spastiklik, koma ve 6 ila 12 ay içinde ölümle sonuçlanan ilerlemeli beyin işlevi kaybı görülür..
SSPE önceleri tipik bir nörolojik hastalık örneği olarak düşünülmesine rağmen, günümüzde kompleks bir temel nörolojik sorun olarak tanınmaktadır. Bu hastalık, nadir olarak, genelde bir milyon çocukta bir vaka olarak görülmesine karşın, son 40 yıldır bilimsel literatürde daha kapsamlı bir şekilde yer almaktadır. Modern tıpta henüz kesin bir tedavisi yok. Ancak hastalığın seyri yavaşlatılabilmektedir.


SEBEBİ:


SSPE (subacute sclerosing panencephalitis) beyin iltihabı ile belirli ilerleme kaydedennörolojik bir hastalıktır. Hastalık kızamık virüsünün reaktivasyonu yani aktif hale gelmesinden veya kızamık virüsüne uygunsuz bir immün yanıt verilmesi sonucu gelişebilir.


SSPE hastalığına kızamık hastalığı geçirildikten sonra beyine yerleşen kızamık virüsü neden oluyor. Kızamık geçirdikten 1 ile 10 yıl arasında hastalığın belirtileri başlıyor ve virüs beyinde tahribata yol açıyor.
Kızamık virüsünün hangi şekilde ve değişiklikler sonucu SSPE’ ye yol açtığı hala sırrını korumaktadır. Ayrıca SSPE virüsünün topluluk içinde bulaşarak yayıldığı iddiası bilimsel hiç bir kanıta sahip değildir.


BELİRTİLERİ:


Önceden normal gelişimi olan bir çocukta (ya da genç erişkinde) birkaç hafta birkaç ay içinde gelişen; yürümede bozulma, unutkanlık, konuşmada bozulma, davranış değişikliği, başın öne doğru düşmesi ya da vücutta gevşeme, silkinme şeklinde çok kısa süreli nöbetler en tanımlayıcı belirtilerdir. SSPE hastalığı ilerleyici bir hastalıktır. Ancak bazı hastalarda (yaklaşık 10 hastadan birinde) ilerlemenin olmaması, hastalıkta duraklama, hatta kendiliğinden iyileşmenin görülmesi mümkündür Başlangıç bulguları hafıza kaybı, irritabilite (uyarılara yanıt vermede görülen bozukluklar), nöbetler, istemsiz kas hareketleri ve/veya davranış değişiklikleridir.


SSPE hastalığının ilerlemesi ise 4 aşamada meydana geliyor:



1. Dönem: Unutkanlık, sinirlilik
2. Dönem: Sıçramalar başlıyor. Tek başına yemek yiyemiyor
3. Dönem: Hasta yatağa bağımlı hale geliyor. Burundan sıvıyla besleniyor
4. Dönem: Komaya giriyor. Yıllarca sürebilecek koma ölümle sonuçlanıyor.


TEDAVİ:


SSPE hastalığından korunmanın en önemli yolu kızamık aşısı olmak, kızamık aşısı olmamış çocuklarda hastalığın görülme riskinin aşı yapılana göre 20-30 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Hastalığın en erken 6 hafta içinde ölüme sebebiyet verdiğini belirten doktorlar, iyi bakımla 20-25 yıl daha yaşayan vakalara rastlandığını belirtiyorlar. Tıbben kesin tedavisi olmayan bu hastalığın, sadece virüsün yayılmasını geciktiren ilaçlarla seyri yavaşlatılabiliyor.

HASTALIĞA YAKALANMA SEBEPLERİ:

1.1987-1998 Yıllarında Kızamık aşısının 12. ve 15. aylarında yapılan aşının 9. aya çekilmesinden dolayı, bu yıllar arasında kızamık vakalarının çok olduğu görülmüştür bazı uzman hekimlerin uyarısına rağmen 2. doza geçilmemiştir. Kısaca bu dönemlerde tek doz aşı yapılmasından dolayı sspe hastalığı artmıştır.

2.Aşıların bayat olmasından,

3.Aşıların yanlış vurulmasından,

4.Anne Antikorlarının 9. aya kadar korumaması ve bu sürede kızamık geçirmesi yada tam tersi anne antikorlarının yüksek olması aşı yapıldığında anne antikorlarının güçlü gelmesi,

5.Aşı 9. ayda yapılırsa %85 koruyucu özelliğine sahip buda %15 SSPE Hastalığına

6.Diğer Sebepler %5-10 yakalanma riski var demektir. Gelişmiş ülkelerde genelde 12. ayda yapılıyor, sebebi aşının %95 koruyuculuğu olduğu için ama onlarda kızamık geçiren yok. ondan 12 ayda vuruluyor. Şu an ülkemizde 12. ay 6 veya 7 Yaş arasında aşı yapılıyor.


Alıntıdır-

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 22:55
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
24 Mart 2007       Mesaj #2
vain - avatarı
Ziyaretçi
SSPE takip altında
Hastalığın bildiriminin zorunlu hale gelmesinin ardından geçen yıl 11 ayda Sağlık Bakanlığı’na 28 vaka iletildi. Bu vakalardan ikisi kaybedildi.
Sponsorlu Bağlantılar



Kızamık geçirildikten yıllar sonra ortaya çıkan, nadir ancak ağır bir beyin iltihabı hastalığı olan SSPE’nin (Subakut sklerozan panensefalit) bildiriminin zorunlu hale getirilmesinin ardından, geçen yıl 11 ayda Sağlık Bakanlığı’na 28 vaka iletildi.

Çocuk yaşta ölümün adı: SSPE

Kızamık virüsünün beyne ulaşmasıyla oluşan SSPE hastalığı kısa sürede öldürüyor. Türkiye’de 6 bin çocuk ölümcül hastalığın pençesinde.
SSPE Hastalığı Furkan Meşe, 1999’da Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde dünyaya gelir. 9 aylıkken kızamık aşısı olur. Beş ay sonra kızamığa yakalanır. 2004’te İstanbul’a taşınırlar. Yaşıtlarına göre daha zeki olduğundan normal zamanından bir yıl önce Pendik Kaynarca’daki Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu’na kaydedilir. Birinci sınıfın ilk yarıyılında karne almaya 15 gün kala birden rahatsızlanır. İlk önce yemek masasında başı öne düşer. Sonra bu irade dışı durum artmaya başlar. Birkaç gün sonra unutkanlık ve hafıza kaybı görülür. Doktorlar başta teşhis koyamaz. Belinden sıvı alınıp incelendiğinde sonuç ortaya çıkar: Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE).

Ufuk Tanyıldızı, 1994’te İstanbul’da özel bir hastanede doğar. 9’uncu ayında yine özel hastanede kızamığa karşı aşılanır. Ama 1,5 yaşında kızamık geçirir. 10 yaşına geldiğinde sinirlilik, kilo kaybı, baş düşmesi ve kasılma şikâyetleriyle doktora götürülür. Sonuç yine aynıdır: SSPE. Benzer hastalığa yakalananlardan biri de 6 yaşındaki Alperen Kara. Tekirdağ doğumlu Kara’ya da 9 aylıkken kızamık aşısı yapılır. Doktorlar döküntüsü olmayan gizli kızamık geçirdiğini tahmin eder. 4 yaşındayken benzer belirtiler görülür. Onun da hastalığı SSPE’dir.

Hastalandıktan üç ay sonra yatağa düşen Furkan, rahatsızlanmasından yaklaşık bir yıl sonra, 15 Ekim 2005’te ölür. Ufuk ise hastalığının 4’üncü ayından itibaren yatağa bağımlı. 5 ay süren komadan çıkmayı başaran Alperen de bir yıldır yatakta.

Türkiye’de şu anda 3 ila 6 bin arasında SSPE hastası olduğu belirtiliyor. Ölümcül hastalığın müsebbibi kızamık virüsü. Vücuda yerleşen virüs yavaş yavaş ilerleyerek sonunda beyne ulaşıyor. Santral sinir sistemini tahrip ederek hastayı bitkisel hayata sokuyor. Hastalık genellikle 7 ila 10 yaşları arasında ortaya çıkıyor. İki yaşından önce kızamık geçiren çocuklarda görülüyor. Görülme oranı 100 binde bir. 300 binde bir diyen kaynaklar da var. Ama Türkiye’de bu oranın özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 20 binde bire kadar indiği ileri sürülüyor. Hiç aşılanmayanda risk 20-30 kat yükseliyor. Her geçen gün hasta sayısı artıyor. Peki neden? Batılı ülkelerde hemen hemen hiç rastlanmayan bu hastalık Türkiye’de niye yaygınlaşıyor?

Sağlık Bakanlığı, SSPE hastalığının artış sebepleri ve ne yapılması gerektiği konusunda henüz net bir açıklama yapmadı. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden elde ettiğimiz bilgilere göre, bakanlık kısa bir süre içinde kamuoyunu bilgilendirecek. Ağustos 2005’te kurulan 8 kişilik bilim komisyonu, çalışmalarını tamamlayarak bakanlığa raporunu sunmuş.

SSPE şimdilik kesin tedavisi olmayan bir hastalık. Standart bir tedavi metodu da yok. İlaçla sadece ilerlemesi yavaşlatılabiliyor. Teşhis süreci, kullanılan ilaçlar ve hastalara sergilenen yaklaşımlar birbirinden farklı. Hasta yakınları bakanlıktan bu konuda ihtisaslaşmış merkezler kurmasını ve sağlık personelinin özel eğitilmesini talep ediyor. Çünkü kendileri de bilgisiz ve çaresiz. Üstelik ‘yapacak bir şey yok, götürün evde daha iyi bakarsınız’ gibi cümlelere muhatap kaldıklarını ifade ediyorlar. İlaçlar ve vitamin türü takviye besinler bir hayli pahalı. Bazı ilaçları sosyal güvelik kuruluşları karşılamıyor. Rapor bulunduğu halde, reçete yenilenirken zorluk çıkartılıyor. Bazı doktorlar evdeki yatağında bitkisel hayat süren çocuğu görmek istiyor. Hasta aileleri sosyal güvence desteğinden hariç ayda ortalama 1,5 ila 3 milyar lira harcama yapıyor. Ufuk’un annesi Kıymet Karadeniz, çocuklarının tedavisi için ev ve arabalarını sattıklarını; akrabaları destek çıkmasa masrafın altından kalkamayacaklarını söylüyor.

Kızamık aşısının uzun bir dönem 9’uncu ayda ve tek doz uygulanması Türkiye’de SSPE’nin yaygınlaşmasının en önemli sebepleri arasında gösteriliyor. 1988-1998 yılları arasında çocuklara 9’uncu ayda tek doz kızamık aşışı yapıldı. 1998’den sonra ilkokul birinci sınıfta ikinci doz uygulaması başlatıldı. Aslında 1987’den önce de tek dozdu. 1980-1988 yılları arasında aşının sadece vurulduğu ay değiştirildi. 9’uncu ay yerine 12 ila 15’inci aylar arası uygulandı. Bir diğer sebep de aşılama oranının özelikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yüzde 30’larda kalması. Bayat aşı iddiasını ortaya atanlar da var.

Memorial Hastanesi çocuk hastalıkları uzmanı Asuman Akça, tek doz uygulamasının büyük bir hata olduğu görüşünde. Ona göre 9’uncu ayda aşılanan çocuklar 15’inci ayda da mutlaka aşılanmalı. 9’uncu aydaki kızamık, 15’inci aydaki ise üçlü kızamık (KKK, kızamık, kızamıkçık, kabakulak) olmalı. İlkokul birinci sınıfta yeniden üçlü aşı yapılmalı. Ardından 5 yıl sonra bir aşı daha gerekiyor. Akça, 9’uncu aydaki aşının çocuğu ilkokul birinci sınıfa kadar koruyamayacağını belirtiyor.

1998’e kadar ilkokul birde ikinci doz aşı yapılmadığı dikkate alınırsa ortada ciddi bir durum söz konusu. Bakanlık, bir iki aydır 12’nci ayda üçlü kızamık aşısına geçti. Asuman Akça, buna itiraz ederek, “Çocuk, ya 12’nci aydan önce kızamık olursa, bunun sorumluluğunu kim üstlenecek?” sorusunu gündeme getiriyor. Anneden çocuğa geçen koruyucu antikorların etkisinin bir yaşına gelmeden zayıfladığını, mutlaka 9’uncu ayda yapılacak aşıyla takviye edilmesi gerektiğini kaydediyor. Tabii ki 15. ayda üçlü kızamık aşısının uygulanması şartıyla. Akça, Türkiye’de kızamık hastalığının hâlâ bir hayli aktif olduğuna dikkat çekiyor.

BİR YAŞ ALTINDA KIZAMIK ÖNLENEBİLİR Mİ?

Bazı çocuklar 9. aydan önce, hatta bir iki aylıkken kızamık geçirebiliyor. Akça bu durumda annedeki antikorların öneminin arttığını belirtiyor. Anne kızamığa karşı koruyucu antikora sahip değilse haliyle bunu çocuğuna aktaramıyor. Ama bu kan tahliliyle öğrenilebiliyor. Anne adayı antikor eksikliği belirlenirse gebelikten en az üç ay önce kızamık aşısı vurularak çocuğunu hastalığa karşı koruyabiliyor. İstanbul Bağcılar’da oturan Fatma Bozan’ın oğlu Ubeydullah 6 aylıkken kızamık olmuş. 5 yaşında SSPE’ye yakalanan çocuk üç ay sonra ölmüş.

Asuman Akça, aşının doz sayısı, zamanlaması ve kalitesi tamsa normal şartlar altında hastalıktan yüzde 95 oranında koruduğunu anlatıyor. Aşı vurulurken çocuğun sağlık durumu da son derece önemli. Ateşle seyreden hastalıklarda, örneğin gribal enfeksiyon sırasında aşı yapılması sakıncalı. Soğuk zincirine riayet de çok hassas bir konu. Aşılar bu sebeple mutlaka özel dolaplarda saklanmalı. Aşılarda başarıya ulaşılması adına bütün sağlık çalışanları özveriyle ve koordineli çalışmalı. Çocukların aşı takibi konusunda sağlık ocakları çok iyi denetlenmeli. Akça, sözlerine sağlık ocaklarında özel doktorlara husumetle yaklaşıldığı kanaatinde. Bazı ocak çalışanlarının, özel doktora giden annelere aşı için zorluk çıkardığını ileri sürüyor.

SSPE’LİLER DAYANIŞMAYA GEÇTİ

SSPE hastaları yakınları 3 ay önce bir dernek çatısı altında kenetlendi. SSPE Hastaları Yardımlaşma Dayanışma ve Yaşatma Derneği’nin merkezi İstanbul Pendik’te. Derneğe bildirilen hasta sayısı 490. Bunların 55’i hayatını kaybetmiş. Eski hallerine göre tamamına yakın diye tanımlanabilecek şekilde toplam 11 tanesi iyileşme kaydetmiş. 4’ü ise komayı atlatmış.

Hastalar Mayıs 2005’ten önce birbirinden habersizken, Alperen’in babası Cengiz Kara, Arena programına çıkarak sessizliği bozar. Kara ile diğer hasta çocuk yakınları Oktay Gezer, Nafiz Akagündüz, Ufuk’un halası Sibel Tanyıldızı ve Furkan’ın babası Abdurrahman Meşe bir araya gelerek ilk kıvılcımı başlatır. 150 hasta çocuk yakını Ekim 2005’te İstanbul Eyüp Sultan Camii’nde vefat eden çocuklar için mevlit okutur. Dernek yönetim kurulu üyesi Meşe, kayıtlı hastalardan en küçüğünün 4, en büyüğünün 20 yaşında SSPE’ye yakalandığını söylüyor. 4 yaşındaki hasta Dernek Başkanı Kara’nın oğlu Alperen. 20 yaşında hastalanan Mehmet Eminoğlu ise 1981 Diyarbakır doğumlu. Silvan’da yaşıyor.

Çoğu 7-10 yaş arası hastalanmış. Hastalığın kesin tedavisi yok ama Adıyaman Gölbaşı’nda ikamet eden 13 yaşındaki Tufan Karadeniz gibi iyileşip ayağa kalkan, konuşan hastalar da var. Tufan, 8 yaşında yakanmış hastalığa. 2 yıl bitkisel hayat sürmüş. 15 yaşındaki Gülçin Tamer de iyileşme yolunda hızla ilerliyor. Kayserili Gülçin 4 yıl boyunca hastalıkla pençeleşmiş. İyileşme eğilimi içindeki hastalardan 13 yaşındaki Büşra Uzunoğlu, şu an konuşamıyor ama yürüyor. Fizik tedavi alan Büşra 7,5 aylıkken kızamık olmuş. Babası Mesut Uzunoğlu’na göre doktoru nasıl olsa hastalığı geçirdi diye aşıya gerek görmemiş. SABIR, SABIR, SABIR

Abdurrahman Meşe, hasta çocuklara özenle bakılmasının iyileşmede büyük rol oynadığı görüşünde. Hasta yakınlarına çocuklarını sabırla beslemelerini öneriyor. Cengiz Kara, oğlu Alperen komadayken bir çay bardağı sıvı besini yedirebilmek için saatlerce sabırla uğraştıklarını belirtiyor. Sabır gösterilmediğinde doktorların ilk yaptığı hastaya sonda takmak ve yoğun bakımda tutmak. Meşe’ye göre sonda en son çare. Zaten kolay bir işlem değil. Çocuğun nefes alması engellenebiliyor. Çok sayıdaki çocuk bu yüzden ölüyor.

SSPE derneği bir yandan üyelerin tanışmasını ve dayanışmasını sağlarken, diğer yandan Sağlık Bakanlığı’nın kapısını aşındırıyor. Bakanlıktan çok sayıda talepleri var. Bunu Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yetkililerine bizzat iletmişler. Bunlardan bazılarının derhal gerçekleştirilebileceğini söyleyen yetkililer, bazılarının zamanla olabileceğini belirtmiş.

Martta Ankara’da temaslarda bulunduklarını ifade eden Abdurrahman Meşe, bakanlığın oluşturduğu SSPE araştırma komisyonunun hazırladığı Prof. Dr. Banu Anlar ve Prof. Dr. Şakir Altunbaşak imzalı raporda yazılanlarla, taleplerinin büyük oranda örtüştüğünü söylüyor. Rapor, 10 Şubat 2006 tarihinde Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne sunulmuş. Bakanlık yetkilileri, dernek üyelerine nisan başında geniş kapsamlı açıklama yapılacağını belirtmiş.

Konu bir grup milletvekilinin de gündeminde. SSPE hastalığıyla ilgili olarak TBMM’nin araştırma başlatması için Mahmut Yıldız, Dr. Ali Arslan, Mehmet Vedat Melik, Dr. Mahmut Duyan ve Prof. Dr. Mehmet Uğur Neşşar Meclis Başkanlığı’na önerge verdi. Önergede, Türkiye’de 3 bin SSPE hastası olduğu ifade ediliyor. Rapora göre sadece Şanlıurfa’da bildirilen vaka sayısı 127. Viranşehir ilçesinde ise 31. Raporda, dünyada ilk aşı üreten ülkelerden Türkiye’nin bu alandan geri çekilmesi eleştirilerek, şu anda bunun bedelinin ödendiği kaydediliyor.

SSPE’NİN EVRELERİ

Hastalık hafıza kaybı, baş düşmesi, uyarılara cevap verememe, nöbet, istemsiz kas hareketleri ve davranış değişiklikleri gibi belirtilerle başlıyor. İlk evrede, unutkanlık, sinirlilik, hafıza kaybı, derslerdeki başarı düşüklüğü görülüyor. İkinci evrede sıçramalar, tek başına yemek yiyememe, konuşmanın yavaşlaması, yürümede güçlük çekilmesi gibi belirtilerle hastalık kendini hissettiriyor. Üçüncü evrede hasta yatağa bağımlı hale geliyor. Burundan ya da sondayla sıvı besin veriliyor. Son evre ise koma. Bazen çok kısa, bazen de yıllarca sürüyor ve ölümle sonlanıyor.

KULLANILAN İLAÇLAR

SSPE Derneği’nden alınan bilgilere göre hastalar, hepsi ithal ve çoğu çok pahalı aşağıdaki ilaçları kullanıyor:

İsoprinosine (Hap. Yakın zamana kadar kaçak geliyordu. Eczacılar Birliği yeni getirmeye başladı)

Tegrefol (Şurup, hap. Yarı fiyatından fazla katkı payı isteniyor)

Rivotril (Damla. Uyuşturucu. Sıçramalar için kullanılıyor. Yeşil reçete ile satılıyor)

İnterferon Rebif (İğne. Daha yeni sosyal güvence kapsamına girdi.)

Avonex (İğne. Sosyal güvence kapsamı dışında)

SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN TALEPLER

Hastalığın süratle araştırılması.

Türkiye’deki bütün hastaların kayıt ve takip altına alınması.

Hastalara özel hastane açılması. Büyük hastanelerde özel birimler oluşturulması.

Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı ve Yeşil Kart güvencesindekilere ilaçların eczane ve bakanlık birimlerinden ücretsiz verilmesi. Hastalara ilaçların nasıl kullanılacağının öğretilmesi.

Hasta ailelerine geçinebilecekleri miktarda aylık bağlanması ve maddi destek sağlanması. (Günde sadece beze 10 YTL gidiyor)

Ebeveynlere ve yakınlara hastaların bakımının (beslenmesi, fizik tedavisi vs) öğretilmesi.

Sevk probleminin ortadan kaldırılması. Üniversite hastanelerinde tedavi imkanı sağlanması.
Son düzenleyen vain; 24 Mart 2007 09:56 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #3
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
HASTALIĞA BAĞLI PROBLEMLER





KABIZLIK: Kabızlık, bağırsak gazları çok sık karşılaştığımız bir sorun bunun için ebegümecini yoğun gaz içinde papatya çayını önerebiliriz ikisinin de oldukça etkili olduğu test edildi.

BALGAM: Çok önemli bir problem halledilemediği zaman vakumla balgamı aldırmak zorunda kalabilirsiniz. Ebegümeci, susam yağı, keten tohumu gibi bitkiler balgamın sökülmesine yardımcı olsa da en etkili yöntem yüz üstü yatırmak ve bebekliğinde yapıldığı gibi avuç içi ile kürek kemiklerinin arasına onu rahatsız etmeyecek şekilde hafif hafif vurarak balgamı çıkarmaya çalışmak.

ATEŞ: Yine eski bilgilerimize başvuracağız. Genelde ılık suyla yerine göre soğuk su ateşli bölgelere kompres yapmak. Ateşli durumlarda sık sık ateşin derecesini ölçün panik yapmayın bu hastalık esnasında ateşin olması savaşın devam ettiğini gösterir hem toksinlerin atılmasına da yardımcı olur yeter ki sınırı aşmasın üst sınır 38 ondan sonrası tehlikeli olabilir.

YUTKUNMA GÜÇLÜĞÜ: Çiğneyebiliyorsa ağzına sakız verin yutup yutmadığını kontrol edin emzik ve biberonlar (eğer çocuk kabul ediyorsa) yutkunmanın sürekliliğini sağlıyor.

AĞLAMALAR: Ağlamanın sebebini bulup halletmeye çalışın çiş, kaka, gaz sancısı vs… her hangi bir ağrı ebeveynler açısından rahatsız edici bir durum ama aylarca “ııh” sesini bile duyamayacağınız anların da olabileceğini düşünüp şükredebilirsiniz üstelik ağlama bir çok siniri faaliyete geçireceğinden buna olumlu bir durum gözüyle de bakabiliriz.

TERLEMELER: Özellikle kafa bölgesinde yoğun terlemeler olabilir sebebi genellikle aşırı elektriktendir saçlarını kısa tutmanız ve terli bölgeleri kurutarak hastayı rahatlatabilirsiniz terlemeye de tehlikeli boyutlarda olmadığı müddetçe olumlu gözle bakabiliriz.

DİŞ GICIRDATMALARI:
Aşırı elektrik deşarjından kaynaklanır yapacak tek şey etkisini azaltmaya çalışmak bunu da eczanelerden alacağınız dişlikler vasıtasıyla yapabilirsiniz.

KASILMALAR: RİVOTRİL ve LİORESAL Bu ilaçlar, artık yürüyemeyen ve fazla kasılması olan hastalarda kasları gevşetmek için verilir. Yeşil reçete ile verilmektedir. Bunların dozu çocuğun kasılma derecesine göre ayarlandığı için genellikle hekimler anne ve babalara şöyle öneriyor: günde verilebilecek en yüksek miktar damladır (ya da tablettir). Kasılmaların derecesine göre bundan daha fazla yetinebilirler. Deneyerek dozu ayarlayabilirsiniz. Fazla gelirse uyku yapar, o zaman dozu azaltırsınız. (aileler doz ayarlamada zorluk çekiyorlarsa çocuklarını doktora sık götürerek dozu ona da ayarlatabilirsiniz.) hekimler bu ayarlamayı aileye bırakmaktadır.

SSPE HASTALIĞINA BAĞLI PROBLEMLER VE TAVSİYELER
1.AĞLAMALAR

Ağlamaların sebebi çoğunlukla,
a) Gaz sancısı
b) Kaka problemi (kabızlık)
c) Çiş problemi (idrarda tutukluluk)
d) Kasılmaları (kas ağrıları oluşuyor)
e) Yutma göçlüğü (boğazlar, bademcikler, yutak borusunun dralması)
f) Yanlız kalmaları
g) Sevmediği şeylerin yedirilmesi
h) Vücutta meydana gelmiş olan bir enfeksiyonun rahatsızlığı

2.ATEŞ

Karşılaştığımız 2 tür ateş vardır.

a)Hastalığımızdan kaynaklanan ateş:
Bu ateş çoğunlukla38 dereceye kadar çıkan ateştir. Vücudun kendisi hastalığa karşıgöstermiş olduğusavunma cinsi ateştir. Bu ateş hastalığımız süresince karşımıza çok çıkacaktır. Panik yapılacak bir durum değildir.Yin de sık sıkölçmek gerekir. Bu arada ateş düşürücü şuruplar kullanılır. Sürekli bezle müdahale edilir. Koltuk altı ve kasıkları ıslatarak çocuğa uygulayın.

b)Enfeksiyonun sspe hastalığıyla birleştiği ateş:
bu ateş çoğunlukla 40, 41 derece’ye kadar çıkar. Böyle bir durumda evde oyalanmayıp, doktoragitmek gerekir. Enfeksiyonu öğrenip ona göre müdahale edilip, oluşan bu mikrobu bir an önce yok etmek lazımdır. Bu da antibiyotikle halledilir. Bağışıklık sisteminin daha da düşmesi çocuğun ölmesine sebep olur. Bunun için iğneli antibiyotikle tedavi etirin.Bu arada oluşan kilo kaybında da çocuğu ek besin olarak hazır mama takviye edilen, özellikle MİLUPA’nın her türlüsü mevcuttur. Kilo almasıhem enfeksiyonun yok olmasına, hemde sspe hastalığına faydası çok büyüktür. (Enfeksiyonla beraber havaleler ve kasılmalar artar.)

a)sirke ile baş, koltuk altı ve kasık bölgelerine pamuk veya bez yardımı ile ıslatarak, tanpon yapılır, sık sık değiştirilir.
b) Ilık banyo yaptırılır.
c) Gün içerisinde 38;5 dereceden yukarıda ise doktora başvurulmalıdır, çünkü başka bir enfeksiyon ile birleşmemiş ise kasılma ve havaleler artar, yapılacak ilk iş enfeksiyonu öğrenmek ve antibiyotik ile (iğne hastalığa müdahale edilmelidir), (hap veya şurup ile oyalanmamalıdır.)

3.AĞIZ VE BOĞAZ İLTİHABI

Ağzının içini mümkün mertebe temiz tutmalıyız. Dişleri günde 2-3 kez fırçalamalıyız. Karbonatlı suylada her gün bir kez dezenfekte edin. Özellikle dilin üzerindeki beyaz tabakayı diş fırçası yardımı ile temizlerseniz, oradaki sinirleri de uyarıp, zaman içerisinde dilini kullanmasına fayda sağlarsanız, tat almasına da sebep olursunuz. Boğazına yapacağınız masajda çok faydalı olacaktır.

Masaj:Baş parmağınızla, işaret parmağınızı çocuğun boğzındaki gırtlağın yanlarındaki damarlara koyup, yukarıdan aşağıya doğru biraz bastırarak asmanız onu rahatlatır. Aynı zamanda buradaki kasları hareket ettirdiğinden dolayı çocuktaki yutma refleksini kuvvetlendirir. Yeme+Yutkunmadaki zorluklar ortadan kalkar. Her yemekten önce yapınız. Zaman içerisinde farkı anlayacaksınız.
Balgam:Limon suyunu damlatarak kullanmak çok faydalıdır. Balgamın üzerine düştüğü için onu içindeki asitle parçalar. Kimi zaman yutar kimi zaman çıkarır. Önemli olan onu sökmesidir.
Ebegömeci, ıhlamur, su, bal, tarifesi çok daha geçerlidir, bu çay da balgamı öksürterek söktürür.
Masaj: Her ikisinde de; çocuğunuz öksürdüğü zaman da onu oturur vaziyete alıp, kaldırarak önden göğsünün yanlarına arkadan göğsün hizasında olan sırtının yanlarına avucunuzun içi ile üçgen çeklinde, elinizin içinde hava bırakarak çocuğa vurunuz, halıyı döver gibi pat pat sesleri çıkacaktır. Bu tanponla onun içindeki balgamı kopartırsınız. Bunun uygulanması şarttır. Çünkü göğüste toplanan balgam ciğerleri sarar, çocuğun nefes almasını önler, tabi kalbi tıkar. Nasıl bu durumu çözmek lazımdır. Bu masajı her seferinde vuruşları 25-25 ön, 25-25 arka olmak üzere günde 2-3-4 her ne kadar yapasanız o kdar balgam atar. Çıkarmasa da balgamı çiş ve kakasında muhakkak çıkar.

a) Polen, bal ile yedirilir.
b) Karadut şurubu yavaş yavaş içirilir.
c) Okaliptus suyuna pekmez veya bal karıştırılarak içirilir.
d) Okaliptus yağı ile masaj yapılır. Başparmağımız ve işaret parmağımız ile yukarıdan aşağıya doğru gırtlağın her iki yanındaki kaslar ovulur.
e) Ebegümeci, su, bal kaynatılır, demlenerek içirilir.

4.DİŞ GICIRDATMALARI

Aşırı elektrik deşarjından kaynaklanır. Eksik doz rivotrilden de kaynaklanıyor. Rahatsız edilmekten özellikle uyurken yerinin değiştirilmesi vb sebeplerden oluşmaktadır. Eczanelerden alacağınız dişlikler vasıtasıyla bu sorunu biraz azaltırsınız

Gün içerisinde ayaklarını içine su dolu bir kapta 5-10 dk. Bekletiniz. Kışın su ılık olsun, yazınsa serin, onu çok rahatlatır. İçine 2 damla papatya ve lavanta yağı damlatabilirsiniz. Mümkünse gün içerisinde 1 defa düş aldırın.

Yazın toprağın içine bir oyuk açıp, içine dolduracağınız su ile ayaklarını içine sokmanızda onu rahatlatır. Toprak onun enerjisini alır.

Bakır bir telli eline bağlayıp, telin bir diğer ucunu toprağa gömerek enerjisini attırabilirsiniz.

Çocuklarımız hareket etmedikleri için vücutlarındaki enerji birikimi oluşup elektrik akımı yüksek oluyor. Fizyoterapi, vücuda hareket yaptırmanızda onun kasılmalarına, diş gıcırdatmalarının azalmasına çok iyi gelecektir.

5.YUTKUNMA GÖÇLÜĞÜ

Bizim can noktanız olan çok önemli bir harekettir. Bu hareketin gitmesi demek çocuklarımızın ölmesi demektir. Beynin en son unutuğu bir harekettir. Bu hareketi çocuğumuza unutturmamamız gerekiyor. Bunu ona anlatmalısınız. Yaşaması için gerekli olduğunu ve bunu yapabileceği, ona güvendiğinizi, sizin için onun ne kadar gerekli olduğunu ve sizi seviyorsa bu hareketi hiç unutmamasını onun beynine motive edin. Yani şartlandırın, öğretin, yemen lazım, yutman lazım, hastalığı yenmen için bunu yapmalısın, yapabilirsin vb..

Dile kaşık ile bastırarak önce uyarın, sonra mamasını verin her bir kaşık mamadan önce başka bir kaşık yardımı ile dili uyarıp sonra mama yedirin.

Yemek yemeden önce kendine ait bir diş fırçası ile ıslak olsun, dili bastırarak, ovarak, dişetlerine masaj yaparak, dişlerini fırçalayarak dili uyarıp, yemek yedireceğinizi söyleyip öyle besleyin. Unutmayınki bu çocuklar sizi duyuyor, ona söylediğiniz her sözü de anlıyor. Ama cevap veremiyor.

Ağzını açmıyorsa, dudaklarının üzerine, çene kemiklerine, boğazına baş ve işaret parmaklarınızla masaj yapın ağız çevresini uyarın. Sevdiği yemekleri, kolay yiyeceği şeyler verin.

Yutma göçlüğünden dolayı Kilo gitti ise zaman kaybetmeden Milupanın hazır mamalarından yedirin. Tavsiye ettiğiniz hareketleri yaparsanız ve mamayı yedirirseniz zaman içerisinde kaybedilen kilolar alınacağından çocuğun bağışıklık sistemi düzelecek, bu zorluk da ortadan kalkacaktır. Çocuğunuz zaman içerisinde katı yiyecekler dahi yiyecektir. Mamayı da yadirmede güçlük çekiyorsanız kilo da çok çok gitmiş ise sonda bağlatabilirsiniz. Bu şekilde beslenirken de orada sıvı olarak birşeyler yuturun ama şu varki bir çok hasta bu dönemden geçti, tavsiye etiğiniz bu önlemi kaideye alın, bu dönemler çok zor da olsa geçiriliyor. İnsanoğlu herşeyi başarabilir, yeterki azimli olsun, Allaha dua etsin. O bizi bağışlayan, gören işiten, ve duyandır, onun istediği olur. Kuluna karşı her zaman merhametlidir. Bize tek yardım eden “O” dur sabrın sonu selamettir. İnşallah bu kötü günler geçecek Allah yavrularımızı bize bağışlıyacaktır.

Hayatta tek değilsiniz, sadece sizin başınızda , sizin hanenizde değil bu acılar, sadece sizin yüreğiniz kanamıyor. Bizler bir ididk on olduk, on idik yüz olduk, bin olduk. Gelin bir olalımi birlikten güç doğar birbirimize yardım doğar, çocuklarımıza şans doğar.

6.ASAB BOZUKLUĞU:

Karabaş otounu kaynatıp üzüm pekmezi ile içilir.

7.BALGAM (Flegma):

a) limonu ağız içine bir kaç damla şeklinde sıkarak verilebilir.
b) Karabaş otu kaynatılır, içilir.
c) Sirke çay kaşığı ile içirilir.
d) Sarmısak ile süt kaynatılarak içirilir.
e) İncirle süt kaynatılarak içirilir,
f) Bal tuz ile karıştırılarak yedirirlir.
g) Kekik suyu ile kaynatılıp sirke ilave edilip içirilir.

8.BAĞIRSAK İLTİHABI – KOLİT:

a) Keten tohumu bal-macun yapılıp yemeklerden önce bir kaşık yedirilir.
b) Kantaron kaynatılır, birer bardak içirilir.
c) Büğürtlen yedirilir.
d) Papatya ıhlamur kaynatılarak içirilir.

9.BAŞIN GENEL HASTALIKLARINDA:

Karabaş otu kaynatılarak içirilir.

10.BAYILMA VE BAŞDÖNME:

a) Soğan koklatırılır.
b) Yabani nane koklatırılır.
c) Limon ve portakal suyu içirilir.

11.DİL ŞİŞKİNLİĞİ:

a) Çemen suyu ile kaynatılır. Yada yavaş yavaş içirilir
b) Rezene ile su kaynatılıp, bal ilave edilir, ağızda tutulur.

12.DİL İLTİHABI:

a) Ada çayı ile gargara yapılır, yada yavaş yavaş içirilir
b) Ahududu çayı ile gargara yapılır, yada yavaş yavaş içrilir.
c) Meyan kökü çayı ile gargara yapılır, yada yavaş yavaş içirilir.
d) Dilin üzeri ve ağız içi karbonatlı, su ve diş fırçası ile fırçalanır ovulur,

13.DİŞ ÇÜRÜMESİ:

Dişetlerini kuvvetlendirmek, dişleri fırçalamak gerekir.

a) Biberiye, böğürtlen, defne tohumu sirke kaynatılıp, elde edilen mayi ile gargara yaptırılır.
b) Ebegümeci su ile kaynatılıp gargara yaptırılır.
c) Papatya su ile kaynatılıp gargara yaptırılır.

14.EL VE AKAY TİTREMELERİ:

a) Karabaş otu su ile kaynatılıp bal ilave edilerek içirilir.
b) Kekik su ile kaynatılıp bal ilave edilerek içirilir.
c) Hatmi kökü su ile kaynatılıp bal ilave edilerek içirilir.
d) Turunç çiçeği su ile kaynatılarak bal ilave edilerek içirilir.
e) Sarmısak yedirilir.

15.FELÇ:

a) Havuç, mandalina, ceviz, badem, hurma, ayva, hoşaf, polen, çörek otu, kereviz tohumu, zeytinyağı ve hindistan yağı yedirilmeli.
b) Ambel koklatılır.
c) İğde kaynatılarak birer bardak içirilir.
d) Biberiye kaynatılarak içirilir.
e) Yasemin yağı ile masaj yapılır.
g) Hastaya deniz ve kum banyosu yaptırılır.

16.GAZLAR:

a) Rezene su ile kaynatılıp içirilir.
b) Kekik, nane ve su kaynatılarak içirilir.
c) Anason ve su kaynatılarak içirilir.
d) Zencefil ve su kaynatılarak içirilir.
e) Çörek otu, havuç, sarımsak, ayva ve enginar yedirilir.
f) Karabaş otu ve su kaynatılarak içirilir.
g) Biberiye ve su kaunatılarak içirilir.

17.GRİP:

a) Ihlamur, limon ve su kaynatılarak içirilir.
b) Adaçayı ve su kaynatılarak içirilir.
c) Portakal, mandalina ve elma yedirilir.
d) Sarmısak yedirilmeli, en az günde bir tane kullanılmalı.
e) Papatya, nane ve su kaynatılarak içirilir.
f) Biberiye ve su kaynatılarak içirilir.
g) Masaj: Boyun ile omuzun birleştiği yerin tam ortası, kuvvetlice ovulur.

18.GÖZLERİ KUVVETLENDİRME:

a) Böğürtlen yedirilir.
b) Karabaş otu kaynatılarak içirilir.
c) Badem yedirilir.
d) Saf zeytinyağı göz çevresine sörülür.
e) Havuç yedirilir.
f) A vitamini kullanılır.

19.HIÇKIRIK:

a) Nane ve su kaynatılarak içirilir.
b) Limon ağzına damlatılır ve su verilir.

20.İDRAR YOLU İLTİHABI:

a) Arpa su ile kaynatılarak içirilir. 4 su bardağı suya iki çorba kaşığı arpayı 15 dakika kaynatılarak 3 kere 1 fincan içirilir. Yada yarısı olabilir.
b)Ebegübeci su ile kaynatılarak içirilir.

21.İDRAR TUTUKLULUĞU:

a) Papatya çiçeği, kereviz ve su kaynatılarak içirilir.
b) Kiraz sapı ve su kaynatılarak içrilir.
c) Ayrık otu ve su kaynatılarak içrilir.
d) Maydanoz ve su kaynatılarak içirilir.
e) Prasa ve zeytinyağı yemeği yedirilir.
f) Bal ve su kaynatılarak içirilir.
g) Yüz üstü yatırılarak, karın kısmına baskı uygulanır.
h) Ayaklarını karnına doğru ileri ve geri hareket ettirilir.

22.İŞTAHI AÇMAK:

a) Nane ve su kaynatılarak şeker ilave edilerek içirilir.
b) Yemeklerde karabiber kullanılır.
c) Çörek otu bal ile yedrilir.
d) Kekik ve su kaynatılarak içirilir.
e) Cıva perçemi su kaynatılarak içirilir.
f) Kantoron çiçeği su kaynatılarak içirilir.

23.KABIZLIK:

a) Her akşam sebze yemeği yedirilir.
b) Ebegümeci, bal ve su kaynatılarak içirilir.
c) Kuru erik ve su kaynatılarak içirilir.
d) Sinameki ve su kaynatılarak içirilir.
e) Hıyar, kereviz, domates, havuç suyu, zeytinyağı, susamyağı, yoğurt, semizotu, kayısı, elma patlıcan, bamya, kabak ve keten tohumu yedirilir.

24.KANSIZLIK:

a) Yumurta, süt, pekmez, dut, badem, kuru üzüm, polen, hurma, ceviz yedirilir.
b) Kantaron ve su kaynatılarak içirilir.
c) Maydanoz ve su kaynatılarak içirilir.
d) Biberiye ve su kaynatılarak içirilir.
e) Cıva perçemi ve su kaynatılarak içirilir.

25.KARACİĞER:

a) Enginar yemeği yedirilmeli, enginar yaprağı su ile kaynatılarak içrilir.
b) Kereviz su ile kaynatılarak içirilir.
c) Ardıç tohumu su ile kaynatılarak içirilir.
d) Maydanoz su ile kaynatılarak içirilir.
e) Biberiye su ile kaynatılarak içirilir.
f) Kekik su ile kaynatılarak içirilir.
g) Zeytinyağı, limon suyu aç karnına sabah içirilir.

26.KUSMA:

a) Nane limon suyu ve şekerli su kaynatılarak içirilir.
b) Ihlamur, su ve bal karıştırılarak içirilir.
c) Kekik ve su kaynatılarak içirilir.
d) Adaçayı ve su kaynatılarak içirilir.

27.ÖKSÜRÜK:

a) Kuru incir, hurma ve su kaynatılarak içirilir.
b) Süt, kuru incir kaytılarak içirilir.
c) Süt, sarmısak ile kaytılarak, bal karıştırılarak içirilir.
d) Keten tohumu, bal ile aç karına yedirilir.
e) Limon kabuğu, tarçın ile karıştırılarak yedirilir.
f) Ebegümeci ayva çekirdeği, mandalina kabuğu su ile kaynatılarak içirilir.

28.UNUTKANLIK:

a) Kuru üzüm günde 15-20 tane yedirilir.
b) Fıstık içi, elma, kabak ve soğan yedirilir.

29.UYKUSUZLUK:

a) Papatya su ile kaynatılarak içirilir.
b) Biberiye su ile kaynatılarak içirilir.
c) Ihlamur su ile kaynatılarak içirilir.
d) Adaçayı su ile kaynatılarak içirilir.
e) Nane, su ile kaynatılarak içirilir.
f) Yatak odası maviye boyanması iyi gelir.
g) Akşam yemekleri sarmısaklı yoğurt yedirmek faydalıdır.

30.ZAYIFLAMA:

a) Süt, pekmez, tatlı badem yedirilmeli.
b) Keten tohumu, bal, incir, fındık, muz yedirlmelidir.
c) Çam fıstığı, pirinç, sütlaç, kestane, ördek eti, zencefil tozu ve sütle karıştırılarak yedirilir.

hr dot line hr dot line
VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
11 Nisan 2007       Mesaj #4
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
Ölümcül olarak adlandırılan SSPE hastalığına yakalanan 8 yaşındaki küçük Cihan, kendisine uzanacak bir yardım eli bekliyor.

tas06je4

1987-1998 yılları arasında tek doza düşürülen kızamık aşısı nedeniyle ülke genelinde onlarca çocuğun ölümüne neden olan SSPE hastalığının kurbanlarından olmamak için adeta yaşam mücadelesi veriyor küçük Cihan.

Taşköprü’de oturan Gülsüm – Nazım Özsoy çiftinin iki çocuğundan biri olan Cihan’a, 6 yaşındayken kızamık aşısı olmasıyla başlar hayatında ki dönüm noktası.

Cihan, çevikliği, hayat doluluğu ve akıllığı ile çevresi tarafından hemen dikkat çeken bir çocuktur. Ailesiyle birlikte Taşköprü’nün Çambaşı Köyü’nde oturan küçük Cihan’a 2004 yılında yani 6 yaşına geldiğinde köylerine aşı için gelen Sağlık Ocağı Ekipleri tarafından kızamık aşısı yapılır. 1 yıl her şey Cihan ve ailesi için her zamanki güzellikte geçmiştir.

FUTBOLCU OLMAK İSTİYORDU
Ta ki! 2005 Haziran ayının sonlarına kadar. Artık Küçük Cihan okula başlayacak çağa gelmiştir. Ailesi ve çevresi Cihan’dan çok şey beklemektedirler. Çünkü Cihan, o zamana kadar yaşıtlarının üzerinde zeka ve çeviklik örneği sergilemektedir. O yaştaki birçok çocukta olduğu gibi Cihan’da bir an önce büyüyecek ve futbolcu olacaktır. 2005 yılı Haziran ayına gelindiğinde ise Cihan’da birden dengesini kaybetmeler, düşmeler ve sağ ayağında belirgin titremeler başladı. Bunun üzerine aile vakit kaybetmeden Cihan’ı Kastamonu Devlet Hastanesi Nöroloji Bölümü’ne muayeneye götürür. Cihan’ı muayene eden doktorlar, tahlilleri burada gerçekleştiremediklerini söyleyerek acil olarak İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi’ne sevk ederler.

tas03ch9ÖLDÜREN

İHMAL
Oğlunu hemen İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi’ne getiren baba Nazım Özsoy, Cerrahpaşa’da yaşadıklarını ve oğlu Cihan’a konulan teşhisi ise gözyaşları içinde şöyle anlatıyor. “Geçtiğimiz yıl (2005) Haziran ayı ortaları Kastamonu’dan yapılan sevk üzerine oğlumu Cerrahpaşa’ya getirdim. Doktorların yaptığı muayene, tahliller ve 12 gün süren tedavi sonucu Cihan’ın, ‘kızamık aşısı eksik dozundan’ bu hastalığa yakalandığını söyleyerek eşine az rastlanır SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalıt) teşhisini koydular.
Bunun üzerine Cihan’ı alarak Taşköprü’ye döndüm. Fakat baba yüreği işte! Öyle hemen kabullenemiyor.”



Oğlunu alarak Taşköprü’ye dönen baba Nazım Özsoy, Cerrahpaşa’daki doktorların söylediğini kabullenemeyerek oğlunu bu kez Ankara’ya, önce Sami Ulus Çocuk Hastanesi’ne ardından özel muayenehanelere getirir. Fakat elinde Cerrahpaşa Hastanesi raporlarını inceleyen doktorlar tahlil yapmamıza gerek yok yanıtını vererek baba Özsoy’a yapabilecekleri bir şey olmadığını bu hastalığın halen tedavisinin bulunamadığı yanıtını vererek tekrar Taşköprü’ye yollarlar.

14 AYDIR YATAĞA BAĞIMLI
En son hastaneye getirildiğinde bütün kapıların kendilerine kapandığı ve tedavisi olmayan SSPE teşhisi konulan küçük Cihan, 14 aydır ise yatağa bağımlı olarak yaşıyor. 3-4 aydır ise durumunun gittikçe ağırlaşmasına rağmen son 2 haftadır Cihan’ın sese ve dokunmaya karşı tepkiler verdiği görülüyor.

tas01qq1

ÜLKE GENELİNDE 3 BİN CİHAN DAHA SSPE’Lİ
Küçük Cihan’ın son iki haftadır bacaklarında hareketlenme ve tepki göstermesini ise SSPE Derneği Başkanı Cengiz Kara, çok iyi şartlarda bakıldığı takdirde hastalığı yenen vakalar görüldüğünü ve mutlaka ailenin Cihan’ı bir fizik tedaviye getirmesi gerektiğini belirtiyor. ”Türkiye’de her 2-3 günde bir SSPE hastası çocuğumuz ölmekte, derneğimize kayıtlı 670, Sağlık Bakanlığı’na kayıtlı 1.131, ülke genelinde ise yaklaşık 3 bin SSPE vakası bulunuyor” diyen Kara, doğu illerinde bu vakanın daha fazla görüldüğüne ve yetkililerin konuya özen göstermeleri gerekliliğine dikkat çekiyor. Kara, Kastamonu’da ise Cihan’ın dışında iki SSPE vakasının daha derneklerine kayıtlı olduğunu ifade ediyor.

BABADA İŞSİZ
“Oğlumun bu halini gördükçe içim kan ağlıyor” diyen anne Gülsüm Özsoy ise “Oğlum ilk zamanlar 3-5 gün arayla havaleler geçirdi. Kastamonu’ya hastaneye kaldırdık. Şuan ise konuşması, ekmek yemesi, su içmesi yani hiçbir ihtiyacını yardım almadan yerine getiremiyor. Ekmeği yanına koysak ağzına alamıyor. Bunun verdiği üzüntü, oğlumuzun göz göre göre erimesi bizim de içimizi ağlatıyor” diyor. Oğlu Cihan hastalığa yakalanana kadar Taşköprü’ye bağlı Çambaşı Köyü’nde oturduklarını ve çiftçilikle uğraştıklarını belirten Gülsüm Özsoy, “Cihan hastalanınca köydeki yerlerimizi ve hayvanlarımızı tedavisi amacıyla satıp oğlumun hastalığı için harcadık ve Taşköprü’de ki evimize yerleştik, eşim ise şuan işsiz ama her ne pahasına olursa olsun Cihan’ın iyileşeceği yönünde bir umut doğarsa evimizi bile satarız” diyor.

VİRÜS BEYNE SIÇRIYOR Kızamıkvirüsünün beyne sızıp 1-10 yıl arasında tekrar aktif hale gelmesiyle oluşan SSPE hastalığının tedavisini üstlenen birçok nörolog, SSPE vakalarındaki bu artışın sorumlusu olarak Sağlık Bakanlığı'nın 1987-1998 arasında kızamık aşısını çift dozdan tek doza düşürmesine bağladı. Şu andaki hastaların büyük çoğunluğunun 7-15 yaş arasındaki çocuklar olduğuna dikkat çeken doktorlar, "Hepsinin de kızamık aşısı dönemi Bakanlığın aşıyı tek doza düşürdüğü yıllara denk geliyor. Bu çocuklar, o yıllarda yaşanan kızamık salgınlarının faturasını ödüyor. Tek doz aşı, Türkiye koşullarına uygun değildi. Uyarılara rağmen bu hata ancak 11 yıl sonra fark edilerek çifte aşıya dönüldü. Olan da bu yavrularımıza oldu" dedi.

HER NAMAZ KILIŞIMDA ALLAH’A DUA EDİYORUM”
Cihan’ı görmeye gittiğimizde ise ablası Fatma (11), elimize kardeşi ilk hastalandığında yazdığı mektubu bizlere gösteriyor ve Fatma’nın bütün söyleyebileceklerini anlatıyor işte bu mektup: “Ben kardeşimin hasta olmasını istemiyorum. Allah’a dua ediyorum. Allah’ım kardeşim iyileşsin diyorum her namaz kılışımda. Anne, baba ben kardeşimin iyileşmesini istiyorum. Yeter ki kardeşim iyileşsin ben canımı bile veririm. Yeter ki kardeşim, konuşsun, yürüsün, gülsün, eskiden olduğu gibi etrafına gülücükler saçsın.”

ERKEKLERDE KIZLARA GÖRE RİSK 2.5 KAT FAZLA
Konuyla ilgili yaptığı araştırmalarla bilinen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Duman ise Hastalığın, çocukta zihinsel gerileme ile başladığını ve erkeklerde kızlara göre 2.5 kat daha fazla rastlandığını ifade ediyor. SSPE görülme yaşı 9 ay -30 yaş arası ancak literatürde daha ileri yaşlarda da belirtilen vakalar var diyen Duman, erken yaşta kızamık (1 yaşından küçükler) geçirenlerde SSPE riskinde belirgin artış olduğunu, hastalıkta kullanılan ilaçların ise ancak, hastalığın gelişimini yavaşlattığını dile getirdi.

4 AŞAMADAN OLUŞUYOR
Hastalığın en erken 6 hafta içinde ölüme sebebiyet verdiğini belirten doktorlar, iyi bakımla 20-25 yıl daha yaşayan vakalara rastlandığını belirtiyor. SSPE hastalığının ilerlemesi ise 4 aşamada meydana geliyor:
1. Dönem: Unutkanlık, sinirlilik.
2. Dönem: Sıçramalar başlıyor. Tek başına yemek yiyemiyor.
3. Dönem: Hasta yatağa bağımlı hale geliyor. Burundan sıvıyla besleniyor.
4. Dönem: Komaya giriyor. Yıllarca sürebilecek koma ölümle sonuçlanıyor.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 17:30
Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
18 Mayıs 2007       Mesaj #5
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
- SSPE HASTALIĞI NEDİR?

Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) kızamık mikrobunun yol açtığı bir beyin hastalığıdır. Çocuklukta geçirilen kızamığın ağır ya da hafif olması SSPE oluşumu riskini etkilemez. Hatta döküntü olmadan (gizli) geçirilmiş kızamıklardan sonra da SSPE olabilir. Kızamıkların %20’ye varan bir oranı döküntü olmadan seyretmekte ve tanı almamaktadır.

Kızamık hastalığının ülkemizde halen görülmesi, hatta salgınlara yol açması nedeniyle SSPE de ortadan kaldırılamamaktadır.
Açılımı Subakut Sklorezan Panansefalit olan hastalığa kızamık geçirildikten sonra beyne yerleşen virüs neden oluyor. Virüs hastalığın bitiminden sonraki 10 yıl içinde tekrar aktif hale geçiyor ve beyinde büyük tahribata yol açıyor. Kesin tedavisi olmayan virüsün yayılmasını geciktiren ilaçlarla hastalığın seyri yavaşlatılabiliyor.
SSPE, ( Subacute sclerosing panencephalitis ) temel düzeyde açıklayacak olursak kızamık virüsü enfeksiyonunun (beyin iltihabı) sebep olduğu bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Kızamık veya kızamık benzeri bir virüsün sebep olduğu az rastlanan ölümcül bir nörolojik hastalık olarak da tanımlayabiliriz. Hastalık kızamık aşısı olmayan çocuklarda daha fazla görülmektedir.
SSPE, özellikle çocuklarda, nadirde olsa yetişkinlerde görülebilen bir hastalıktır. Genellikle kırsal bölgelerdeki erkeklerde kızamık enfeksiyonundan bir kaç yıl sonra veya 10 yıl sonra bile ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Ülkemizde daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesinde rastlanan bir hastalıktır.Hastalık yetişkinlerde de görülmekle beraber erkek çocuklarda kız çocuklara nazaran daha sık rastlanmaktadır.
Hastalığın sebep olduğu patolojik değişiklikler özellikle tek bir organda, beyinde gerçekleşmektedir. Hastalarda sırasıyla spastiklik, koma ve 6 ila 12 ay içinde ölümle sonuçlanan ilerlemeli beyin işlevi kaybı görülür..
SSPE önceleri tipik bir nörolojik hastalık örneği olarak düşünülmesine rağmen, günümüzde kompleks bir temel nörolojik sorun olarak tanınmaktadır. Bu hastalık, nadir olarak, genelde bir milyon çocukta bir vaka olarak görülmesine karşın, son 40 yıldır bilimsel literatürde daha kapsamlı bir şekilde yer almaktadır. Modern tıpta henüz kesin bir tedavisi yok. Ancak hastalığın seyri yavaşlatılabilmektedir.
SEBEBİ:
SSPE (subacute sclerosing panencephalitis) beyin iltihabı ile belirli ilerleme kaydeden nörolojik bir hastalıktır. Hastalık kızamık virüsünün reaktivasyonu yani aktif hale gelmesinden veya kızamık virüsüne uygunsuz bir immün yanıt verilmesi sonucu gelişebilir.
SSPE hastalığına kızamık hastalığı geçirildikten sonra beyine yerleşen kızamık virüsü neden oluyor. Kızamık geçirdikten 1 ile 10 yıl arasında hastalığın belirtileri başlıyor ve virüs beyinde tahribata yol açıyor.
Kızamık virüsünün hangi şekilde ve değişiklikler sonucu SSPE’ ye yol açtığı hala sırrını korumaktadır. Ayrıca SSPE virüsünün topluluk içinde bulaşarak yayıldığı iddiası bilimsel hiç bir kanıta sahip değildir.
BELİRTİLERİ:
Önceden normal gelişimi olan bir çocukta (ya da genç erişkinde) birkaç hafta birkaç ay içinde gelişen; yürümede bozulma, unutkanlık, konuşmada bozulma, davranış değişikliği, başın öne doğru düşmesi ya da vücutta gevşeme, silkinme şeklinde çok kısa süreli nöbetler en tanımlayıcı belirtilerdir. SSPE hastalığı ilerleyici bir hastalıktır. Ancak bazı hastalarda (yaklaşık 10 hastadan birinde) ilerlemenin olmaması, hastalıkta duraklama, hatta kendiliğinden iyileşmenin görülmesi mümkündür Başlangıç bulguları hafıza kaybı, irritabilite (uyarılara yanıt vermede görülen bozukluklar), nöbetler, istemsiz kas hareketleri ve/veya davranış değişiklikleridir.
SSPE hastalığının ilerlemesi ise 4 aşamada meydana geliyor:
1. Dönem: Unutkanlık, sinirlilik
2. Dönem: Sıçramalar başlıyor. Tek başına yemek yiyemiyor
3. Dönem: Hasta yatağa bağımlı hale geliyor. Burundan sıvıyla besleniyor
4. Dönem: Komaya giriyor. Yıllarca sürebilecek koma ölümle sonuçlanıyor.
TEDAVİ:
SSPE hastalığından korunmanın en önemli yolu kızamık aşısı olmak, kızamık aşısı olmamış çocuklarda hastalığın görülme riskinin aşı yapılana göre 20-30 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Hastalığın en erken 6 hafta içinde ölüme sebebiyet verdiğini belirten doktorlar, iyi bakımla 20-25 yıl daha yaşayan vakalara rastlandığını belirtiyorlar. Tıbben kesin tedavisi olmayan bu hastalığın, sadece virüsün yayılmasını geciktiren ilaçlarla seyri yavaşlatılabiliyor.
Son düzenleyen Blue Blood; 18 Mayıs 2007 19:25
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
26 Mayıs 2007       Mesaj #6
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Aşısı değil hastalığı SSPE’ye yol açar
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan, “SSPE hastalığı, kızamık aşısının değil, kızamık hastalığının bir komplikasyonudur” uyarısında bulundu.


ANKARA - Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan, ailelere, “SSPE hastalığından korunmanın tek yolu kızamık aşısıdır. Çocuklarınızı mutlaka aşılatın” diye seslendi. Buzgan, “ülkemizde 1998 yılında kızamık aşısı tek dozdan iki doza çıkarılmıştır ve halen iki doz uygulanmaktadır” dedi.

Benzer Konular

28 Haziran 2012 / Pollyanna Tıp Bilimleri
28 Mart 2012 / drzombie Tıp Bilimleri
29 Mart 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
12 Nisan 2012 / Misafir Soru-Cevap
19 Temmuz 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri