Beyin Olukları

Beyîn yarıkları olarak da bilinir, beyin yarımkürelerinin dış yüzeyinde, beyin lopları denen çeşitli anatomik bölgeleri birbirinden ayıran derin yarıklar. Bu oluklar, insan beyninin en işlevsel bölümü olan beyin kabuğunun alanını artıracak biçimde, beyin yüzeyinin katlanıp kıvrımlanmasından ileri gelir.
Sponsorlu Bağlantılar
Beyin oluklarının en belirginleri şunlardır: Alın ve şakak lopları arasındaki yanal oluk ya da Sylvius yarığı; alın ve yankafa lopları arasında, birincil hareket ve duyu alanlarını birbirinden ayıran orta oluk ya da Rolando yarığı; beyin kabuğunun görme alanını barındıran artkafa lobundaki mahmuzumsu yarık; yankafa ve artkafa loplarını ayıran yankafa- artkafa oluğu; beyin yarımkürelerini beyincikten ayıran enine oluk ve yalnızca nasırsı (katı) madde aracılığıyla aralarında bağlantı kalacak biçimde, iki yarımküreyi hemen hemen bütünüyle ayıran boylamasına oluk.
Beyin-Omurilik Sıvısı

Beyin karıncıklarını ve omurilik iç kanalını dolduran, ayrıca bu oluşumların çevresini sararak sürtünmeleri engelleyen ve darbelerden koruyan duru, renksiz sıvı.
Beyin-omurilik sıvısı daha çok beyin karıncıklarında oluşur, beyin sapındaki kanaldan aşağıya doğru akar ve çevredeki doku boşlukları tarafından emilerek merkez sinir sisteminden ayrılır. Normal bir yetişkinin vücudunda 100-150 mİ kadar beyin-omurilik sıvısı vardır. Özgül ağırlığı düşük olan bu sıvı, tıpkı kan gibi hafif alkali yapıdadır. Yaklaşık yüzde 99’u sudan oluşur, donma noktası 0,57° C dolaylarındadır. Normal olarak 1 mm3’ünde beşten az sayıda akyuvar (tek çekirdekli ya da bazen lenfosit) bulunur, alyuvar ise hiç yoktur; protein ve yağ oranı da kan plazmasınınki kadar yüksek değildir.
Beyin-omurilik sıvısı daha çok mekanik işlevler üstlenir: Beynin ağırlığını taşır; beyin ve omuriliği çevreleyen zarlar ile kafatası kemiklerinin iç yüzeyini döşeyen zarlar arasındaki sürtünmeleri azaltmak için yüzeylere kayganlık kazandırır; başa sert bir cisim çarptığında, darbenin etkisini dağıtan bir tampon işlevi görür. Kafatası içindeki basıncın sabit kalmasını sağlayan da beyin-omurilik sıvısıdır: Kan hacmi ya da beyin dokusu arttığında, sıvı, dengeyi koruyacak biçimde azalır; kafatası içindeki madde hacmi azaldığında ise (örn. beyin küçülmesi) bu eksiği karşılayacak kadar artar. Ayrıca, sinir sistemi içinde çeşitli maddelerin taşınması, örneğin metabolizma artıklarının, antikorların, hastalık ürünü olan çeşitli maddelerin beyin ve omurilikten kan dolaşımına aktarılması, bazı ilaçların sinir sistemi dokularına ulaştırılması da beyin- omurilik sıvısı aracılığıyla olur.
Beyin-omurilik sıvısının nasıl oluştuğu henüz tam olarak açıklanamamıştır; ama ge nel olarak, sinir sistemi boşluklarının iç yüzünü döşeyen zarlardan süzüldüğü ve içine protein, sodyum gibi maddelerin karıştığı sanılır. Sıvının oluşumu kesintisiz bir süreçtir; her 6-8 saatte bir, yani günde 3-4 kez tümüyle yenilenir. Omurilikteki sinir kökleri ve kafatası sinirlerinin çevresindeki boşluklar aracılığıyla sinir sisteminden ayrılan ve bir bölümü doğrudan beyin yüzeyindeki toplardamarlar tarafından emilen sıvı, sonuçta toplardamarlardaki kana karışır. Sıvının dolaşımı pompalayıcı bir organla değil, doğrudan doğruya yerçekimi, sürekli salgılanma-emilme süreçleri, çevre dokulardaki atardamarların kasılıp gevşemesi, solunum, toplardamar basıncı ve vücut hareketleriyle gerçekleşir.
Pek çok bozukluk ve hastalığa ilişkin ipuçları veren beyin-omurilik sıvısının büyük bir tanı değeri vardır. Bu amaçla, bel omurlan arasına sokulan içi boş bir iğneyle sıvıdan örnek alınır (bel ponksiyonu) ve gerek görünümünün, gerek kimyasal özelliklerinin incelenmesiyle birçok hastalık saptanabilir. Normalde renksiz ve duru olan sıvının bulanıklaşması, merkez sinir sistemi zarlarının ihtihaplandığım, sıvıda kan görülmesi ise beyinde herhangi bir kanamayı akla getirir.
Sıvı almak için yapılan bel ponksiyonu sırasında, Ayer su manometresi denen bir aygıtla, beyin-omurilik sıvısının basıncı da ölçülür. Basıncın, normal değerler olan 70-150 mm’nin üstüne çıkması menenjiti, beyin apsesini ya da urunu ve kanama olasılıklarını düşündürür.
Bazen Oueckenstedt testi uygulanarak, boyun toplardamarlarına bastırılmasıyla sıvı basıncında gözlenen değişiklikler incelenir. Basıncın birdenbire yükselmesi ve düşmesi normaldir; basıncın yavaş bir biçimde değişmesi ya da hiç değişmemesi, örümceksizar altı aralıkta, sıvının omurilikteki dolaşımını engelleyen bir tıkanıklık bulunduğunu gösterir; bu da omurilik urlarının belirtisi olabilir.
MsXLabs.org & Ana Britannica
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.