Arama

Lenfoma - Sayfa 2

Güncelleme: 13 Mart 2017 Gösterim: 166.980 Cevap: 16
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
5 Haziran 2007       Mesaj #11
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi

Lenf bezi bölgesinin cerrahi tedavisi:


Büyümüş lenf bezleri varlığında: Melanoma yakın lenf bezlerinde elle muayenede büyüme tespit edilir ise, ince iğne biyopsisi ile bu lenf bezlerinde yayılma olup olmadığı kontrol edilir, yayılma tespit edilirse lenf bezlerinin tamamı ameliyatta temizlenir.
Sponsorlu Bağlantılar

Büyümüş lenf bezi yoksa: Melanoma yakın lenf bezlerinde büyüme yoksa ve melanomun kalınlığı bir milimetreden fazla ise, ilgili lenf bölgesindeki bezlerden özel bir yöntemle örnek alınır (bekçi lenf bezi biyopsisi, sentinel lenf nodu biyopsisi, sentinel lenfadenektomi). Bu işlemin yapılması için ameliyattan 2-3 saat önce lenf yollarını ve lenf bezlerini görünür hale getirmek için, tümör veya biyopsi izi çevresindeki derinin içine bir radyoaktif madde olan Tc99 enjekte edilir ve kamera ile görüntü alınır. Bu sadece bir yol haritasıdır. Ameliyatın başında tümör veya biyopsi izi çevresindeki derinin içine boya enjekte edilir. Maviye boyanan ve/veya yüksek radyoaktivite sayımı veren lenf bezi veya bezleri (bekçi, nöbetçi, sentinel lenf bezi) çıkarılır ve inceleme için patolojiye gönderilir. Mikroskopik incelemede lenf bezlerinde yayılma (sıçrama) tespit edilirse lenf bezlerinin tamamı ameliyatta temizlenir. İncelemede yayılma tespit edilmezse, ilave bir ameliyata gerek yoktur.

Sternum üzerinde biyopsi ile çıkarılmış melanom hastasında ameliyattan 2-3 saat önce Tc99 ile yapılan lenfosintigrafide her iki koltuk altında bekçi lenf bezlerinin görünür hale gelmesi.
Bazı hallerde, ameliyat tek başına hastalığın kontrolünde yeterli değildir, aşı veya ilaç tedavisi gibi yardımcı tedavilere ihtiyaç vardır. Bu yardımcı tedavilerin amacı, tespit edilemeyen ve vücutta kalması muhtemel kanser hücrelerinin öldürülmesidir.
Bu tedaviler;
  • a) Kemoterapi: Kanser hücresinin öldürülmesi için, kansere karşı ilaçların kullanılmasıdır, çoğu kez damar içine ilaç veya ilaçların verilmesi şeklindedir.
  • b) Biyolojik tedavi: Interferon – alfa bu amaçla kullanılır. İnterleukin-2 ve tümör aşıları halen çalışma aşamasındadır.

Son düzenleyen perlina; 11 Mart 2017 12:44
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
5 Haziran 2007       Mesaj #12
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  lenfoma.jpeg
Gösterim: 17146
Boyut:  43.1 KB

LENFOPROLİFERATİF BOZUKLUKLAR

Lenfomalar lenf sisteminde oluşan kanserlerdir. Lenf sistemi ise birbirine ince
lenf damarlarla bağlanmış lenf nodüllerinden oluşmaktadır. Lenf sisteminin görevi enfeksiyonlarla savaşmaktır ve bu görevi üç tip kan hücresi kullanarak yapar: T-lenfositleri, B-lenfositleri ve Natural Killer hücreler (NK).
Sponsorlu Bağlantılar

NON HODGKİN LENFOMASI ve HODGKİN HASTALIĞI
Lenfositler genelde lenf nodlarında yer almakla birlikte kemik iliği, dalak ve
kanda da bulunabilirler. Non Hodgkin Lenfoması' nda(NHL) lenfositler kanser hücrelerine dönüşürler ve bu hücreler çoğalarak çok sayıda kanser hücresi meydana getirir. Bu kanser hücreleri bir araya gelerek, lenf nodülleri ve vücudun diğer bölgelerinde tümörler (lenfomalar) oluştururlar. Lenfositlerdeki bu değişimin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Çeşitli kimyasallar, özellikle pestisit ve herbisitlere maruz kalma gibi durumların NHL oluşumunda etkili olabileceği düşünülmektedir.
NHL çocuklarda pek görülmez. NHL' nin görüldüğü yaş ortalaması 50-60' tır.

Semptomlar:
NHL' nin en genel semptomu kol altında, kasıkta, boyunda, göğüste ve karındaki lenf nodüllerinde oluşan şişliklerdir. NHL hastası kendini halsiz hissedebilir; sık sık ateşi çıkar, gece terlemeleri olur, iştahını kaybeder ve hastanın dalağı büyür. NHL vakalarının %40' ında tümörler lenf nodları dışında kemiklerde, akciğerlerde, karaciğerde ve derinin hemen altında kitleler halinde oluşabilir. Her lenf nodu şişmesi NHL semptomu olarak düşünülmemelidir, çünkü vücut enfeksionlarla savaşırken de lenf nodları şişer.

Tanı:
Lenfomalara ancak bir biyopsi sonrasında, yani hastadan alınan lenfosit örneğinin mikroskop altında incelenmesi sonucunda pek çok kanserli hücre ile karşılaşılması durumunda teşhis konabilir. Biyopsi için örnekler lenf nodlarından ya da lenfoma şüphesi taşıyan vücudun herhangi bir bölgesinden alınabilir. Eğer bir biyopsi sonucu hastaya lenfoma tanısı konmuş ise doktoru anormal hücre ya da dokuların tiplerine bakarak, onların büyüme ve yayılma hızlarını inceleyerek NHL alt tiplerini belirler.

NHL Tedavisi:
NHL tedavisinde amaç hastanın remisyona girmesini sağlamaktır. Remisyon olabildiğince çok sayıda kanser hücresinin öldürülmesi ile sağlanır. Kullanılan tedavi yöntemleri kemoterapi, radyoterapi ve kök hücre naklidir. Hasta için en uygun tedavi şekli, hastanın kesin tanısına, hastalığın geldiği aşamaya, lenfomasının ilerleme hızına, tümörlerin sayısı ve lokasyonlarına, son olarak da hastanın genel sağlık durumu ve yaşına bağlı olarak belirlenir.

-Kemoterapi ve Radayson Terapisi:


Kemoterapide kanser hücrelerini öldürmek için çok güçlü ilaçlar kullanılır. Genellikle hastalar döngüsel olarak 3-4 hafta süren ilaç kombinasyonlarına tabi tutulur. Kemoterapinin tamamlanması 12 ay kadar sürebilir. Kemoterapi sağlıklı hücrelerin de ölümüne yol açar, bu nedenle NHL hastalarında bulantı, halsizlik, yüksek enfeksiyon riski gibi yan etkiler görülür.

NHL tedavisinde radyoterapi bazen kemoterapi ile birlikte kullanılır. Radyoterapinin amacı vücudun belli bölgelerinde bulunan kanser hücrelerini öldürmektir. Her ne kadar radyoterapi Hodgkin hastalığında çok sık uyulanan bir tedavi şekli olsa da, NHL hastalarında nadiren kullanılır.

-Hematopoietik Kök Hücre Transplantasyonu:


Kök hücre nakilleri Hodgkin hastalarına nadiren uygulanır çünkü bu hastalık kemoterapi ve/veya radyoterapi ile tedavi edilebilmektedir. NHL hastalarında ise kök hücre nakli hastaya kemoterapi ile daha ileri tedavi sağlanamıyorsa uygulanır.

Kök hücreler üç tip kan hücresine-eritrosit(kırmızı kan hücresi), lökosit(beyaz kan hücresi) ve trombosit(kan pulcuğu)- dönüşecek olan olgunlaşmamış hücrelerdir. Kök hücre nakillerinde kaynak olarak periferik kan, kemik iliği ve kordon kanı kullanılmaktadır.

İki tip Kök hücre transplantasyonu söz konusudur ve ikisi de NHL tedavisinde kullanılmaktadır:
  • Otolog kök hücre transplantasyonunda hastanın kendi kök hücreleri kullanılmaktadır.
  • Allojeneik kök hücre nakillerinde ise bir vericiden alınan kök hücreleri kullanılmaktadır.
Genellikle NHL tedavisinde otolog kök hücre nakilleri yapılır. Otolog kök hücre nakline hazırlık aşamasında hastadan kök hücreleri kanından ya da kemik iliğinden toplanır. Daha sonra kök hücreleri içerebileceği kanser hücrelerini uzaklaştımak üzere işleme tabi tutulur ve dondurulup saklanır. Bu arada hastaya kemik iliğini tahip etmek üzere yüksek doz kemoterapi uygulanır. Son olarak da hastadan toplanıp saklanan sağlıklı kök hücreler hastanın kan dolaşımına geri aktarılır.

Allojeneik kök hücre nakilleri, kanser hücreleri lenf nodlarından akciğer, karaciğer ya da kemikler gibi diğer organlara atlamış olan NHL hastalarına uygulanır. Bu nakil tipi ayrıca kemoterapi sonrası tekrar yavaş da olsa büyüyen lenfoma hücrelerinin oluştuğu NHL hastarları için de uygulanır. Allojeneik kök hücre nakilleri için hastanın doktoru hastayla uyulmlu doku tipine sahip bir verici bulmalıdır. NHL hastalarının 1/4' ü için akrabalarından uygun bir verici bulunabilmektedir. Eğer akrabalardan herhangi birinde hasta ile uyum görülmez ise hastanın doktoru Kemik İliği Bankamıza ve bankamız aracılığı ile Dünya Kemik İliği Bankasına uygun verici için başvuruda bulunur.

Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 15:57
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
19 Haziran 2007       Mesaj #13
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
LENFOMA
Lenfoma, lenf (akkan) dokusunun habis hastalığına verilen genel bir isimdir. Hodgkin hastalığı ve Hodgkin dışı lenfoma (HDL) adı altında iki büyük gruba ayrılır. İlk kez tarif eden Thomas Hodgkin'in adı ile anılan bu hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. HDL gelişimini kolaylaştıran bazı risk faktörleri olduğu kabul edilmektedir. Ebstein-Barr virüsü gibi bazı virüslerle hastalık geçirmiş kişilerde, bağışıklık durumu doğuştan bozuk bireylerde, AIDS hastalarında, bazı kimyasal maddelerle ilişkisi bulunanlarda sık görülür.

Her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte daha çok genç erişkinlerde görülür. Erkeklerde daha sık ortaya çıkar. İlk şikayet çoğu kez boyunda ortaya çıkan ağrısız bir şişliğin fark edilmesi şeklindedir. Hodgkin hastalığında bu şişlik özellikle solda köprücük kemiği üzerinde yerleşimlidir. Koltuk altı ve kasıktaki lenf düğümü bölgelerinde de büyüme olabilir. Az sayıda hastada ise lenf düğümü büyümesinin yaygın olduğu görülür. Göğüs kafesi içinde veya karın boşluğu içindeki lenf düğümlerinde büyüme olabilir. Bunlar bası nedeni olacak büyük kitleler halindeyse nefes darlığı, yüzde ve boyunda şişme veya karında şişlik, ele gelen kitle, karın ağrısı olması gibi şikayetlere yol açarlar. Fizik muayenede karaciğer veya dalak büyüklüğü saptanabilir.
Hastalık lenf düğümü dışındaki dokuları da tutabilir. Akciğer, karaciğer, kemik, kemik iliği tutulumu en sık lenf düğümü dışı tutulum yerleridir. Hastaların bir kısmında ateş, gece terlemesi, son 6 ayda vücut ağırlığının % 10’undan fazla kilo kaybı olabilir. Ateşin nedeni enfeksiyon değildir. Hodgkin hastalığında kaşıntı da olabilir.

Bademciklerin hastalık göstermesi Hodgkin dışı lenfomada daha sık olmaktadır. Lenfomalı hastaların az bir kısmınının fizik muayenesinde büyümüş bir lenf bezine rastlanmayabilir.
Lenfoma tanısı koymak için mutlaka tutulmuş bölgeden biyopsi yapmak gerekir. Kesin tanı doku incelemesi ile konur. Bu nedenle lenf düğümü büyümesi olan hastalarda lenf düğümünün cerrahi olarak çıkarılarak, tetkik edilir. Lenfoma tanısı konan her hastaya, hastalığın evresini belirlemek için kemik iliği biyopsisi de gerekebilir. Hastalığın kemik iliği tutulumunun olup olmadığının belirlenmesi uygun tedavi şeklini kararlaştırmada yol göstericidir.
Hastalığın yaygınlığını belirlemek için farklı muayene ve testler yapılmalıdır. Klinik değerlendirme bir onkolog veya hematolog tarafından yapılmalıdır. Hastalığın hikayesi, fizik muayene bulguları, görüntüleme ve laboratuar bulguları değerlendirilerek iyileşme sağlayacak en iyi tedavi planlanlanır.

Biyopsi:
Biyopsi kanser şüphesi olan alandan doku parçası alınması işlemidir. Biyopsiler lokal veya genel anestezi yapıldıktan sonra bir iğne ile küçük bir doku parçası alınarak yapılır. Ancak bu yöntemle bazen tanı için yeterli doku alınamayabilir. Karın içinde bir hastalık varsa laparoskopi veya laparatomi denen cerrahi yöntemlerle karın içindeki şüpheli bölgeden parça almak gerekir. Çıkarılan doku örnekleri patolog tarafından değerlendirilir.

Görüntüleme:
Anestezi gerektirmeyen çoğu kez ağrısız bir işlemdir. Direkt röntgen filmleri, boyun, akciğer, karın ve/veya kalça bilgisayarlı tomografisi (BT) çekilmelidir. Magnetik rezonans görüntüleme (MR) özellikle beyin ve omurilik tutulumu düşünülüyorsa planlanmalıdır. Galyum sintigrafisi lenfomada kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Ayrıca, PET (pozitron emisyon tomografisi) son yıllarda lenfomalarda başarı ile kullanılan bir tetkik yöntemidir.

Kan sayımı:
Alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarını içeren kan hücrelerinin sayısının ve görünümünün değerlendirilmesi gerekir.

Biyokimyasal tetkikler:
Tümörün karaciğer, böbrek veya vücudun diğer kısımlarındaki tutulumları göstermede bilgi verir.

Kemik iliği muayenesi:
Kemik iliği, kemiklerin içinde bulunan bir madde olup vücuttaki akyuvar, alyuvar ve kan pulcuklarının yapıldığı yerdir. Alyuvarlar dokulara oksijen taşınmasında rol oynar; akyuvarlar enfeksiyondan korur; kan pulcukları ise kanamanın durdurulmasına yardım ederler. Kemik iliğine yayılan veya kemik iliğinden kaynaklanan lenfomada tanıya gitmek için kemik iliği değerlendirilmelidir.

Santral sinir sistemi muayenesi:
Lenfoma bazen sinir sistemine yayılabilir. Bu durumda omurilik ve beyinde bulunan beyin omurilik sıvısında anormallik olabilir, bu sıvıda kanser hücreleri saptanabilir. Bunu belirlemek için hekim bel bölgesinden ince bir iğne ile beyin omurilik sıvısı almayı önerebilir. Az bir miktar sıvı bu inceleme için yeterlidir. Bu sıvının kimyasal yapısı ve hücre sayısı da değerlendirilir.
Evreleme vücutta tümörün yaygınlığını gösteren bir terimdir. Lenfoma dört klinik evreden birinde olabilir. Evre I ve II’de hastalık kaynaklandığı bölgede sınırlıdır, III ve IV ise ilerlemiş, yaygın hastalığı gösterir. Evrelemede A, B, E önemlidir. Tanı sırasında ateş, kilo kaybı, terleme gibi belirtilerin olması B, olmaması A olarak değerlendirilir. Hastalık lenf düğümünden bir organa yayıldığı zaman veya hastalık lenfatik sistem dışında bir tek organı tuttuğu zaman E ifadesi kullanılır.

Tedavi:
Lenfoma tedavisi radyoterapi ve kemoterapi ile yapılmalıdır. Erken evre Hodgkin dışı lenfomada cerrahi uygulanabilir. Lenfomada tedavi seçimi hastalığın evresine göre planlanacağı için evrelemenin doğru yapılması gereklidir. Biyopsi ile tanısı doğrulanan her hastaya uygun evreleme için göğüs, karın, kalça bilgisayarlı tomografik tetkikleri ve kemik iliği biyopsisi yapılmalıdır. Erken evrede uygun tedavi ile % 80’lere ulaşan şifa şansı ileri evrelerde de daha düşük bir oranda devam etmektedir.

Hodgkin hastalığında hastanın yaşı, hastalığın doku tipi, hastalığın evresi, B belirtilerinin varlığı tedavi başarısını etkileyen faktörlerdir. Hodgkin dışı lenfomada tedavi planı lenfomanın derecesi, hastalığın yaygınlığı gibi birçok faktöre göre yapılır. Hodgkin dışı lenfoma tedavisinde kemoterapi, radyoterapi veya bu tedavilerin kombinasyonu kullanılmaktadır. Kemoterapi rejimi belirli dozlarda, belirli bir sıra ile antikanser ilaçların birlikte verilişidir. Tek doz kemoterapi ile az sayıda tümör hücresi öldürülmüş olduğundan, tüm kanser hücrelerini öldürmek için tedaviyi birkaç doz halinde vermek gerekir.

Tedavi bloklarının sayısı tümör büyümesine fırsat vermemek, dirençli kanser hücrelerinin gelişimini önlemek için gereken sıklıkta olmalıdır. Kemoterapi genellikle sikluslar veya bloklar halinde verilir. Her bir tedaviyi birkaç haftalık ilaçsız istirahat dönemleri izler. Kemoterapi rejimine göre tedavi ağızdan ilaç vererek, damardan enjeksiyon ile veya damardan serum takılarak yapılır. Bazen HDL’lı hastalar için kök hücre nakli ile birlikte yüksek doz kemoterapi yapılması gerekir. Kemik iliği kök hücre denen akyuvar, alyuvar ve kan pulcuklarının kaynağını oluşturan olgunlaşmamış bir hücre içerir. Bazen kanser hücrelerini öldürmek için yüksek doz radyoterapi veya kemoterapi gerekir. Bu tedavi ile normal kemik iliği de yıkılır. Sağlıklı kemik iliği elde etmek için bir vericinin kemik iliği veya kök hücreleri kullanılır. Tekrarlayan tümörü olan hastalarda lenfoma tipi ve nüks zamanına göre yeni tedavi planlanır. Tam düzeldikten sonra yeniden lenfomanın ortaya çıkmasına nüks denir. Bazen nüks etmiş hastalara da yoğun tedaviler yapılmasını izleyerek kemik iliği veya kök hücre nakli yapılması gerekebilir.
Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 16:52
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
23 Ekim 2007       Mesaj #14
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Lenfadenopatili Hastaya Yaklaşım


Lenf nodları, lenfatik sistemin ikincil organlarından olup, lenfatik damar sistemi boyunca vücudun değişik bir çok bölgesine dağılmıştır. İmmün yanıt gelişiminde önemli rol üstlenen lenf nodlarının, patalojik tüm durumları için "lenfadenopati", büyümeleri için "lenfadenomegali" terimleri kullanılır. Ancak pratik güncel uıygulamada, lenf nodu patalojik büyümeleri için bu iki terimde kullanılmaktadır.

Lenf damar yolu ile gelen antijenik uyarıya karşı, humoral B hücre ya da hücresel T hücre yanıtı lenf nodunda oluşur. Follikül yapılarındaki B lenffositler, antijenik bir uyarı ile karşılaştığında prolifere olur ve morfolojik değişim gösterir. Bazı ara basamaklardan sonra küçük B lenfositler, immünoblast denilen daha büyük hücrelere dönüşür Bunlardan da humoral yanıtın temel elemanı immünglobulinleri sentezleyen plazma hücreleri gelişir.

T hücreleri uyarıcı bir antijenle karşılaştığında, parakortikal alanda prolifere olur ve sitotoksisite özelliği ile kendileri ya da salgısal lenfokinler aracılığıyla hücresel immün yanıtın oluşmasını sağlar.

Lenf nodları sinüslerinde bulunan makrofajlar, maikroorganizma, yabancı madde ve hücre artıklarını fagosite eder ve sindirir. Aynı zamanda içeri alınan antijenleri işler ve lenfositelere sunar. Böylece, özgül immün yanıt oluşumuna önemli katkı sağlar.

Lenf nodları, değişik anatomik bölgelere yerleşmiştir. Lenfadenopati ya da lenfadenomegali dendiğinde, en büyük çapı 1 cm. üzerine çıkmış lenf düğümlerinden söz edilmektedir. Başka hiçbir büyümüş lenf nodu olmayan bireylerde, inguinal lenf düğümlerinin çapı 1,5 hatta 2 cm'e kadar normal kabul edilebilir.

Periferik lenf nodu alanları:
* Oksipital
Ad:  lenfoma-belirtileri.jpg
Gösterim: 1717
Boyut:  58.9 KB

* Kulak arkası
* Kulak önü
* Arka servikal
* Ön servikal
* Submandibüler
* Submental
* Supraklaviküler
* Koltuk altı
* Epitroklear
* İnguinal
* Femoral
* Popliteal
Derin lenf nodu alanları:
* Mediastinal
* Karın içi
a)Mezenterik
b)Paraaortik
c)Damar etrafı diğer alanlar
* Periton arkası
* Dalak

Ancak lenfadenopati etiyolojisi değerlendirildiğinde, sadece %1-5 kadarını, gerçek metastik gerekse birincil lenfoproliferatif hastalıklar olamak üzere malign patolojiler oluşturmaktadır.
1- İnfeksiyöz sebepler:
a) Viral infeksiyonlar: Hepatit, infeksiyöz mononükleoz, AIDS, herpes zoster, varicella...
b) Bakteriyel infeksiyonlar: Streptokok, stafilokok, salmonella, brusella..
c) Fungal infeksiyonlar
d) Klamidyal infeksiyonlar
e) Mikrobakteriyal infeksiyonlar: Ülkemizde aksi kanıtlana kadar fistülize lenfadenopati, tüberküloz lenfadenit olarak değerlendirilmeltedir.
f) Parazitik infeksiyonlar: Toksoplazma, ...
g) Spiroketal infeksiyonlar: Sifiliz
2 - İmmünolojik sebepler:
  • a) Sistemik lupus eritematozus
  • b) Romatoid artit
  • c) Dermatomyozit
  • d) Sjogren sendromu
  • e) Karışık bağ doku hastalığı
  • f) Serum hastalığı
  • g) Hashimototiroditi
  • h)Primer biliyer siroz
  • i) Graft versus host hastalığı
  • j) İlaç reaksiyonları: Bazı kullanımda olan ilaçların ve yeni kullanıma giren bazı ilaçların benzer bir sonuca yol açabileceği akılda tutmak ve dikkatli olmak gerekir.
  • k) Anjiommünoblastik lenfadenopati
3- Malign sebepler:
a) Hematolojik: Hodgkin lenfoma, Non-Hodgkin lenfomalar, akut ve kronik lösemiler, malign histiyositoz
b) Metastik hastalıklar: Malign melanom, nöroblastom, seminom, akciğer, meme, prostat, böbrek, baş ve boyun tümörleri, gastrointestinal tümörler.

4 - Endokrin sebepler:

Hipertiroidi, Addison hastalığı

5- Lipid depo hastalıkları:
Gaucher hastalığı, Niemann-Pick hastalığı

6 - Diğer:

Castelman hastalığı, Sarkoidoz, Amiloidoz, Kawasaki hastalığı, Kikuchi hastalığı, Ailevi Akdeniz ateşi...

Lenfadenopati nin ayırıcı tanısında oldukça geniş bir dağılım söz konusudur. Bu nedenle, çok iyi alınmış bir anamnez, hastalık öyküsü ve bunun üzerine geliştirilen "tam sistemik fizik inceleme", lenfadenopatili hastaya yaklaşımda vazgeçilmezdir. Ancak, bu bakış açısı ile tüm lenfadenopatili hastalara "bekle gör" ya da "geniş etkinlikli antibiyotik ile izle" yaklaşımda doğru olmayacaktır. Bu konudaki temel yaklaşımı, hekimin görüşü oluşturur. Diğer bulgular ile etiyoloji açıklanmaya çalışılır.

Burada dikkat edilmesi gereken konular şunlardır:
1- Lenfadenopati lokalize mi, sistemik mi?
2- Eşlik eden yakınma ve bulgular nelerdir?
3- Lenfadenopati fizik inceleme bulguları:
a) Kıvam: Kural olmamakla birlikte, taş gibi sert bir nod metastik hastalığı; lastik kıvamı ise lenfomayı düşündürür.
b) Ağrı: Ağrılı lenf nodları, genellikle infeksiyöz sebepleri akla getirir. Ancak inflamasyonun malign hastalıklarda da olabileceği unutulmamalıdır.
c)Hareketlilik: Etraf dokuyu infiltre ve hareketliliği kısıtlı lenf nodları, metastatik hastalığı akla getirir.
d) Lokal ısı artışı: Kzarıklık ve inflamasyon infeksiyöz nedenleri desteklemektedir.
e) Sebebi açıklanamayan bezeler..
Lenfadenopati ayrıcı tanısında, derin lenf nodu alanları ya da daha detaylı değerlendirme için görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Bu amaçla, genellikle direkt grafiler yol gösterici olmazken, kolay ulaşılabilen ultrasonografi yaygın olarak tercih edilmektedir. Daha ileri inceleme için bilgisayarlı tomografiye başvurulabilir.

Kesin tanı için lenf nodu histopatolojik deperlendirilmesi, " eksizyonel biyopsi " ile yapılır. Güncel pratikte aspirasyon, insizyonel veya tru-cut biyopsiyelr, tanı konulmasına sıklıkla katkıda bulunmadığı gibi kafa karıştırıcı olabilmektedir. Bu nedenle, tüm lenf nodu anatomisinin incelenebildiği eksizyonel biyopsi önerilir. Uygun lenf düğümü seçimi açısından, servikal ya da supraklaviküler lenf nodları tercih edilir. En kolay ulaşılan en derindeki en büyük lenf nodu tercih edilmelidir.

Eğer mümkünse, lenf nodu henüz fiksasyon işlemine uğramadan, dokunma preparatı " imprint" hazırlanması patalog için çok yardımcı olucaktır. Lenf nodundan hücre süspansiyonu hazırlanıp, akım sitometrik inceleme ile immünfenotiplendirme, tanının alt guruplara kadar yapılabilmesi için faydalı olucaktır.

Lenfoma:
Lenf nodlarının malign hastalığına lenfoma denir. Tipik bir kanser olmamakla beraber, lenf kanseri olarak bilinir.
Lenfoma Hodgkin ve Hodgkin dışı olmak üzere iki başlıkta incelenir. Hodgkin hatalığı ilk tanımlanan lenfoma olmasına karşın Hodgkin dışı lenfomalar (HDL) daha sık rastlanır. HDL lenf bezlerini (nodal hastalık) ve/ veya ekstranodal dokuları tutar. Karaciğer, dalak ve kemik iliği tutulumu tabloya eşlik edebilir.

Lenfomanın tedavisinde, kemoterapi, radyoterapi, monoklonal antikorlar ve otolog ve allojeneik hematopoietik kök hücre transplantastayonu (geleneksel adıyla kemik iliği nakli) uygulanabilmektedir.

Türk Hematoloji Derneği yayınlarından tarafımdan(kompetankedi) metine dökülmüştür.
Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 15:55
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
23 Ekim 2007       Mesaj #15
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

LENF NODÜLÜ BİYOPSİSİ ALINMASINDA ÖNEMLİ UYARILAR:


Cerrahi Girişim Öncesi:
1- Biyopsi yapılacak nodülün, patolojik boyuta ulaşmış, ovoid şeklini yitirmiş, son dönemde ortaya çıkmış ya da yavaş yavaş veya hızlı, ancak progretif büyüme gösterenlerden seçilmesi önemlidir.

Cerrahi girişim Sırasında:
1- Lenf nodülü, kapsülü ile birlikte bir bütün halinde, parçalanmadan eksizyonel olarak çıkarılmalıdır.
2- Parankimde ısıya bağlı hasara (koterizasyon hasarına) ve travmatik hasara (ezilme, burulma vb.) yol açacak işlemlerden kaçınılmalıdır.
3- Parankimde hemoraji veya ağır derecede vasküsler staza yol açacak işlemlerden kaçınılmalıdır.
Materyalin Gönderilmesi:
1- Materyalin tamamı tek bir pataloji labaratuvarına gönderilmelidir. Farklı merkezlerde inceleme için bölünerek materyalin bütünlüğü bozulmamalıdır.
2-Materyal, özel yöntemler uygulanmayacaksa derhal ve mutlaka tespit solüsyonu içine alınmalıdır. Tespit solüsyonuna bırakıldığı saat ve tarih, materyalin üzerinde belirtilmelidir.
3- Tespit solüsyonu olarak genelde tamponlanmış veya tamponlanmamış %4 ' lük formaldehid solüsyonu kullanılmaktadır. Piyasadaki %40 'lık formalin solüsyonları 1/10 oranında sulandırılarak bu solüsyona elde edilir.
4- Materyal, tespit solüsyonuna konulmadan önce kapsülün difüzyon hızını azaltması nedeniyle, uzun eksen boyunca ekvatoryal düzlemde yapılacak kesitle ikiye bölünürse daha iyi tesbit sağlanır.
5- Materyal, kesinlikle tespitsiz veya kuru ortamda gönderilmemelidir.
6- Materyal ile birlikte hastanın ve ilgili hekimlerin kimlik-iletişim bilgilerinin, hastaya ait klinik epikriz bilgilerin, örneğin alındığı bölge ve kullanılan yöntemin, ön tanı(ların) belirtildiği pataloji istem formu mutlaka gönderilmelidir.

Son düzenleyen perlina; 11 Mart 2017 12:36
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
11 Mart 2017       Mesaj #16
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Lenfoma



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
11 Mart 2017       Mesaj #17
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Lenfoma,

lenf dokusunun aşırı derecede ve anormal hızla büyümesi.

Lenfoma terimi genellikle Hodgkin hastalığı ve Burkitt lenfoması gibi lenf dokusunun kötü huylu urları için kullanılır. Ayrıca bak. retikulum hücreli sarkom.

Lenfosit, bağışıklık sisteminde önemli bir işlevi olan akyuvar türü. İnsanda lenfositler toplam akyuvar sayısının yüzde 20-25’ini oluşturur.
Başlıca iki tür lenfosit vardır: B lenfositleri ve T lenfositleri. Her ikisi de kemik iliğindeki kök hücrelerinden gelişir
Ad:  lenf.jpg
Gösterim: 1871
Boyut:  26.4 KB
ve kanla dalak, bademcik, lenf düğümleri gibi lenf dokularına taşınırlar. Yüzeylerinde yer alan alıcı moleküller yardımıyla mikroorganizmaları ve antijen adı verilen öbür yabancı maddeleri bağlayarak bunları vücuttan uzaklaştırabilirler. Her lenfositte belirli bir antijene bağlanan alıcılar vardır. Kanda, her biri farklı ve eşi olmayan alıcılar taşıyan milyonlarca lenfosit olduğundan vücut karşılaştığı hemen bütün antijenlere yanıt verebilir.
Bakteri ya da virüs gibi bir antijen, B hücresine bağlanıp uyardığında, hücre antikor üreten özdeş plazma hücreleri üretmeye başlar. Bu antikorların yapısı, yanıtı başlatan B hücresinin alıcılarına uygundur.

Antikorlar kan ve lenf sıvısına salındıklarında hedef antijene bağlanıp onu nötrleştirmeye ya da yıkmaya başlar. Antikor üretimi, antijen tamamen ortadan kalkana değin birkaç gün sürer. Bellek hücreleri adı verilen bazı B hücreleri de, antikorların salınmasını değil, çoğalmasını uyarırlar. Böylece antijen yeniden ortaya çıktığında otomatik olarak antikor salgılanmaya başlar.

T hücreleri lenf dokularına ulaşmadan önce timusta olgunlaşarak yardımcı T hücreleri ve hücre öldürücü ya da baskılayıcı T hücreleri olarak çoğalıp farklılaşır. Uygun antijen tarafından uyarılan yardımcı T hücreleri, B hücrelerinin antikor üretmesini sağlayan lenfokinleri salgılar. Bunlardan enterlökin-2, mikrop (özellikle virüs) bulaşmış hücrelere bağlanan ve bunları öldüren hücre öldürücü T hücrelerini harekete geçirir. Tam olarak anlaşılmayan karmaşık bir süreç sonucunda baskılayıcı T hücreleri öbür lenfositlerin verdiği yanıtlan düzenler.
Öldürücü hücreler T ve B hücrelerine benzerse de, doğrudan bir antijene bağlanmaz.

Mikrop bulaşmış hücrelere önceden bağlanan antikorlarla birleştikten sonra, hücrenin ölmesine yol açan bir madde salgılar.
T lenfositlerinin çoğu uzun ömürlüdür, ortalama yaşam süreleri 2-4 yıl, bazılarında 10 yıldan fazladır. B hücrelerinin ortalama yaşam süreleri ise bir hafta ile birkaç ay arasında değişir. Ayrıca bak. akyuvar.

Kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 15:52

Benzer Konular

11 Mart 2017 / Ziyaretçi Tıp Bilimleri
13 Mart 2017 / Mervelove Tıp Bilimleri
13 Mart 2017 / elmas Tıp Bilimleri
11 Mart 2017 / Misafir Tıp Bilimleri
13 Mart 2017 / Misafir Tıp Bilimleri