
Ziyaretçi
Diyabet
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.şeker hastalığı, DİYABET olarak da bilinir, insülin hormonunun salgılanması ya da dokular tarafından kullanılmasında bozuklukla ortaya çıkan metabolizma hastalığı. Oluşmasında kalıtsal ve çevresel etkenlerin birlikte rol oynadığı şeker hastalığı, vücuttaki yağ, karbonhidrat ve protein metabolizmasında bozuklukların yanı sıra kan damarları ve sinirlerde de yapısal değişikliklere yol açar. Hastalığın tanımlanmasından bu yana pek çok tipi betimlenmiş ve adlandırılmıştır; bununla birlikte, günümüzde ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin sınıflandırdığı beş tip geçerliliğini korumaktadır: İnsüline bağımlı şeker hastalığı, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığı, başka bir hastalık ya da bozukluğa bağlı ortaya çıkan şeker hastalığı, gebeliğe bağlı şeker hastalığı ve glikoza dayanıklılığın azalması, insüline bağımlı şeker sıklıkla 25 yaşın altında, öte yandan insüline bağımlı olmayan tip sıklıkla 40 yaşın üstünde ortaya çıktığından, hastalığın bu tipleri eskiden çocukluk çağı şeker hastalığı ve erişkin tipi şeker hastalığı olarak ayırt edilirdi. Günümüzde çocukluk tipinin her yaşta görüldüğü anlaşılmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar
Tedavi edilmeyen insüline bağımlı şeker hastalarında glikoz enerji sağlamak üzere kullanılamadığından, yağların yıkımı artar; bu durum kanda yağ metabolizmasının ürünleri olan keton cisimlerinin ve asitliğin artmasına (ketoasidoz) ve giderek iştahsızlık, bulantı, kusma gibi belirtilerin ardından koma, hatta ölüme yol açabilir. Hastalığın büyük kan damarlan ve kılcal damarlarda yol açtığı bozukluklar damar sertliğiyle böbrek ve ağtabakada (retina) işlev bozukluklarına neden olur. Aynca, çevrel sinirler, omurilik ve otonom sinir sisteminde ortaya çıkan miyelin kaybı ve Schwann kılıfı dejenerasyonu, özellikle el ve ayaklarda duyu kaybı, bazı reflekslerde azalma, güçsüzlük, ülserleşen yaralar, düzensiz terleme, erkeklerde iktidarsızlık, kabızlık ve ishal gibi çok çeşitli belirtilerle ortaya çıkar.
Şeker hastalığında tanı çeşitli belirtilerin saptanmasından sonra kandaki şeker düzeyinin belirlenmesi, idrarda şeker aranması ve glikoz tolerans testi gibi laboratuvar tekniklerinin uygulanmasıyla konur. Hastalığın tedavisi ve denetim altına alınması oldukça kolaydır; bununla birlikte, hemen her zaman yaşam boyu tedavi gerekmesi ve düzenli insülin şırıngalama ve şeker kısıtlaması gibi uygulamaların hastanın yaşamını kısıtlaması sorun yaratabilir. Vücuttaki hormon miktarını belirli bir düzeyde tutmak amacıyla insülinin belirli aralıklarla (örn. 24 saatte bir) genellikle deri altına şırınga edilmesi gerekir. Tolbutamit, klorpropamit ve tolazamit gibi ağızdan alman ve kan şekerini düşüren ilaçlar önceleri insüline bağımlı olmayan tipin tedavisinde yaygın olarak kullamldıysa da, yan etkileri nedeniyle günümüzde çok az sayıda hastaya önerilmektedir, tlaç tedavisinin yanı sıra hastanın beslenmesi de denetim altına alınır, genel olarak karbonhidrat alımı kısıtlanır. Tedavide dikkat edilmesi gereken bir nokta, insülin dozunun fazla olması ya da yeterince besin alınamaması nedeniyle hastanın insülin şokuna girmesini önlemektir.
Şekersiz diyabet, DİABETES İNSİPİDUS
olarak da bilinir, aşırı susama ve bol miktarda yreltik idrar yapımı ile ortaya çıkan iç lgı sistemi hastalığı. Genellikle 4-5 litre an günlük idrar miktarı daha ağır olgurda 15 litreye kadar çıkabilir. Hastalığın ı önemli nedeninin antidiüretik hormon azopresin) yokluğu ya da bu hormonun kişinin engellenmesi olduğu düşünmektedir. Hipotalamusta üretilen bu hormon, böbreklerde su tutulmasını ve idrar ipımını denetler.Şekersiz diyabet, psikolojik nedenlere ağlı olan aşırı susuzluk (potamani) ile kaştırılmamalıdır. Su yitiminden ileri gelleyen potomanide idrar hacmindeki artış, İman su miktarıyla orantılıdır. Şekerli diabet, bazı böbrek hastalıkları, vücutta ormalden çok biriken bazı vücut sıvılarının atılması ile daha başka birtakım hastaklarda görülen günlük idrar artışı, şekeriz diyabetteki idrar artışına benzeyebilir. Hastalığın başlıca nedenleri arasında osnoreseptörlerin (çevredeki osmotik basınç değişimleri tarafından uyarılan özel luyu siniri uçları) yetersizliği, urlar, hipofiz arka lobu ya da hipotalamusu tutan rengi, menenjit gibi enfeksiyon hastalıkları, granülomlar, kafatası kırıkları gibi ağır 'aralanmalar ve böbrek borucuk sisteminin antidiüretik hormona yanıt vermemesi ılabilir.
Şekersiz diyabet, vazopresinin üretildiği lipotalamus çekirdeğinin, hipofiz arka lobuna taşınmasını sağlayan iletim yollarının /e biriktiği hipofiz arka lobunun zedelenmesi sonucu gelişirse, “supraoptik hipofiz şekersiz diyabet” (SHDI) adıyla tanınır. Bu zedelenmeler doğumsal, ailesel beyin urları, yaralanma ya da hastalık gibi sonradan edinilmiş bozukluklara bağlı olabilir. Vazopresin salgısı yeterli olduğu halde böbreklerdeki borucuk sistemi bu hormona karşı yanıtsız kalıyorsa “böbreğe bağlı şekersiz diyabet” (NDI [nefrojenik şekersiz diyabet]) söz konusudur. Bu tür şekersiz diyabetin başlıca nedenleri genetik etkenler, kanda potasyum azalması, serum kalsiyum düzeyinin yükselmesi ve başka hastalıklar olabilir. Genetik nedenlere bağlı NDI aileseldir ve bu hastalarda şekersiz diyabet belirtileri tümüyle ya da kısmen görülebilir. Hastalık, yeni doğan bebeklerde görüldüğünde yeterli tedavi yapılmazsa zekâ geriliğine yol açabilir ya da aşırı sıvı yitimi sonucunda ölümle sonuçlanabilir.
SHDI belirtileri hayvanlardan elde edilen ya da bireşimsel vazopresin ve benzeri moleküller verilerek iyileştirilir. Ama bu tedavi hastalığın böbreğe bağlı türünde etkisizdir. Hastalığın her iki türünde de idrar miktarını azaltmak için, böbreklerden atılan tuzlu bileşiklerin vücuda girişi azaltılır ve bazı antidiüretik ilaçlar verilir.
Kan testleri
Kan şekeri düzeyiniz gün boyunca değişir. Diyabeti kontrol altında tutabilmek için bu değişimleri bilmeniz gerekir. Düzenli aralıklarla yapacağınız testler vücudunuzdaki kan şekeri miktarını öğrenmenin en iyi yoludur. Bu bilgi doğrultusunda ihtiyaç duyduğunuz insülin dozu da ortaya çıkacaktır. Ölçümlerinizin sonucunu, ölçüm tarihi ve saati ile tutacağınız bir günlüğe not ediniz. Ayrıca insülin kullanma saatiniz, insülin tipi ve dozu da bu günlüğe kaydedilmelidir. Doktorunuza giderken günlüğünüzü de birlikte götürünüz. Doktorunuz bu bilgileri değerlendirerek kullanmanız gereken insülin dozunda ne gibi değişiklikler yapmanız gerektiğini size anlatacaktır.
İnsülin
Kullanmanız gereken insülinin belirli türleri vardır.
İnsülin tipleri
Kullandığınız insülin cam bir şişe veya cam bir kartuş içindedir. Şu anda ülkemizde bulunan şişe insülinler 1 mililitresinde 100 ünite bulundurmaktadırlar. Kullandığınız insülin berrak veya bulanık olabilir. Berrak insülinin etkisi çabuk başlar, fazla uzun sürmez. Bu insülinlere kristalize veya kısa etki süreli insülinler denir. Enjeksiyonunuzu yaptıktan yaklaşık 30 dakika sonra etkisini gösterir. Bulanık insülinlerden bazılarının etkisi yavaş başlar (60 - 90 dakika içinde) ve uzun sürer (24 saate yakın). Bu insülinlere NPH veya orta etkili süreli insülinler denir. Bulanık insülinlerden bazıları ise karışım insülindir. İçlerine belli oranda etkisi çabuk başlayan (kristalize) insülin ve orta etki süreli (NPH) insülin bulunmaktadır. Etkileri 30 dakika içinde başlar ama uzun sürer. Bu tip insülin kullanıyorsanız kullandığınız kutunun üstünde 10, 20, 30, 40, 50 gibi rakamlar göreceksiniz. İşte bu rakamlar kullandığınız insülinin içinde, etkisi çabuk başlayan insülinden kaç birim olduğunu gösterir.
Bulanık görünümlü insülinlerin enjekte edilmeden önce, en az on kez yavaşça aşağı yukarı çevrilerek iyice karışması sağlanmalı, fakat hızlı çalkalanmamalıdır. Kullandığınız insülinin dozunda, etkisinin ne zaman başladığını göz önüne alarak, uygun değişiklikler yapmayı öğrenebilirsiniz. Bu konuda doktorunuz size bilgi verebilir.
İnsülin saklanması
- İnsülininizi buzdolabınızın sebze gözünde veya kapısında bulunan raflarda, dondurucu kısımdan uzakta saklayınız.
- İnsülini asla dondurmayınız.
- İnsülini direkt güneş ışığı alan ( pencere önü ) veya çok sıcak olan yerlerde (soba veya radyatörün yanı) bırakmayınız.
- Eğer sıcak yerlere seyahat ediyorsanız, insülini, buz aküleri olan bir kutu içinde veya termos içinde saklayınız.
- İnsülin içinde parçacıklar varsa ya da normal dışı bir renk aldıysa kesinlikle kullanmayınız.
- İnsülin enjeksiyon kalemini buzdolabına koymamalısınız. Kullanmadığınız insülin kartuşlarınızı yine buzdolabında saklayınız.
- İnsülin enjeksiyon kalemi kullanıyorsanız, kalemin içine taktığınız insülin kartuşunu, çıkarmadan bir ay süre ile oda ısısında saklayabilirsiniz.
Diyet
Diyabette beslenme, kan şekerinizi normal düzeyde tutabilmeniz açısından önemli bir rol oynar. Sağlıklı beslenme sadece sizin için değil herkes için önemlidir. Amaç daha az gıda almanız değil, ihtiyacınız olan gıdaları almanızdır. Reçel, pasta, hazır meyva suları gibi gıdalar kan şekerinizi çabuk yükseltir. Çünkü şeker oranları fazladır ve kısa sürede kana karışırlar. Aslında bütün yiyeceklerde şeker vardır. Fakat pirinç, patates, mısır, mercimek gibi nişastalı yiyeceklerdeki şekerin kana karışma süresi daha uzundur. Bu nedenle kan şekerinizdeki yükselme de daha yavaş olur. Kepekli ekmek, bulgur, sebze, salata, kabuklu meyva gibi lifli gıdalar diyetinizde önemli bir yer tutar. Yağ tüketiminde, özellikle de hayvansal yağların tüketiminde çok dikkatli olmanız gerekir. Hazır gıdalar gibi, tuz yönünden zengin gıdalar da yüksek tansiyona yol açabilir. Piyasada satılan ve "diyabetik" ya da "diyetetik" olduğu belirtilen ürünleri koşulsuz yiyebileceğiniz gıdalar olarak görmeyiniz. Bu ürünler diyet programınıza uymayabilir. Doktorunuz ya da diyet uzmanınız yaşınızı, kilonuzu, gereksinimlerinizi ve zevklerinizi göz önüne alarak ideal diyet programınızı belirleyecektir. Size önerilen diyet programına çok dikkat ediniz. İnsülin uygulama zamanınız ve yemek zamanınız birbiriyle uyumlu ve düzenli olmalıdır. Böylece kendinizi daha iyi ve formda hissedeceksiniz.
Egzersiz
Fiziksel aktivite herkes için olduğu gibi, sizin için de son derece yararlıdır. Düzenli yapılan egzersizler vücudunuzun şekeri daha hızlı tüketmesini sağlar, enerjinizi arttırır. Ev işleri, alışveriş, bahçenizle uğraşmak gibi günlük faaliyetler de egzersiz yerini tutabilir. Özellikle yürüyüş, son derece yararlıdır. Egzersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışmanız yararlı olur. Doktorunuz gereksinimlerinizi ve kapasitenizi göz önüne alarak program seçiminize yardımcı olacaktır. Yapacağınız egzersiz çok enerji kullanmayı gerektiriyorsa kan şekerinizi düşürebilir ve bu, insülin dozunu azaltmanız ya da ek olarak besin almanızı gerektirebilir. Bu nedenle yanınızda mutlaka kesme şeker veya şekerli bir yiyecek bulundurunuz.
Lütfen dikkat...
Bir diyabetli olarak beklenmedik sürprizleri engellemek için bazı olumsuz durumların belirtilerini nasıl tanıyabileceğinizi ve nasıl önleyebileceğinizi bilmenizde yarar vardır. Gerek kan şekerinizdeki iniş çıkışların yol açtığı hipoglisemi veya hiperglisemi, gerekse başka bir hastalık geçirmeniz halinde neler yaşayabileceğinizi bilmek, sürpriz sonuçlarla karşılaşmanızı önleyecek gibi, biraz dikkatle farkına varıp alacağınız önlemler, yaşamınızı ve aktivitelerinizi olağan bir şekilde sürdürmenizi sağlayacaktır.
Düşük kan şekeri (Hipoglisemi)
Kan şekerinin aşırı düşmesi veya hipoglisemi (hipo) denen durumda kendinizi kötü hissedersiniz. Nadir de olsa kendinizden geçebilir, bilincinizi kaybedebilirsiniz. Ancak, bu duruma engel olmak elinizdedir.
Hipoglisemi belirtileri
- Terleme
- Açlık hissi
- Baş dönmesi, sinirlilik, çarpıntı
- Dudaklarınızda uyuşma
Hipoglisemi' nin nedenleri
- Gereğinden daha fazla insülin kullanmış olabilirsiniz.
- Önerilenden daha az gıda almış olabilirsiniz.
- Yemek yemeyi atlamış olabilirsiniz.
- Gereğinden daha fazla egzersiz yapmış olabilirsiniz.
- Aşırı hava sıcaklığı ya da stres yaratan bir durumla karşılaşmış olabilirsiniz.
Yüksek kan şekeri(Hiperglisemi)
Kan şekerinin aşırı yükselmesi veya "hiperglisemi" denen durumda kan şekeriniz kontrolden çıkmıştır. Kendinizi ilk teşhis konulduğunda olduğu gibi kötü hissedebilirsiniz.
Hiperglisemi belirtileri
- Eğer devamlı susuyorsanız
- Sık idrara çıkıyorsanız
- Kendinizi iyi hissetmiyorsanız
- Kan şekeri seviyeniz doktorunuzun belirttiği seviyenin çok üstündeyse
- İdrarınızda keton varsa, kan şekeriniz yükselmiş demektir.
- Gereğinden daha az insülin kullanmış olabilirsiniz
- Önerilenden daha fazla gıda almış olabilirsiniz
- Başka bir hastalık geçiriyor olabilirsiniz
- Aşırı stres yaratan bir dönem yaşıyor olabilirsiniz.
Başka bir hastalığa yakalandığınızda...
Başka bir hastalığa yakalandığınızda alınacak tedbirleri diyabetli olduğunuzu gözönünde tutarak belirlemeniz gerekir.
- Başka bir hastalığa yakalandığınızda kan şekeriniz yükselebilir.Bu nedenle kan şekerinizi günde 4 kez ölçünüz.
- Eğer kan şekerinizi yükselmişse insülin dozunu arttırmalısınız. Kullanmanız gereken dozu doktorunuza sorabilirsiniz.
- İdrarınızda keton olup olmadığını kontrol ediniz.
- Hastayken kesinlikle insülin enjeksiyonuna ara vermeyiniz.
- Bol sıvı alınız.
- Önerilen diyetinize devam ediniz.
- Hastalığınız kısa sürede geçmediyse ve durumunuz sizi kaygılandırıyorsa; hemen doktorunuzla temas kurunuz veya hastaneye başvurunuz.
Enjeksiyon
Vücudunuzun, kullandığınız insülinden azami faydayı sağlaması, enjeksiyonu nasıl ve nereye yaptığınıza bağlıdır. Bu nedenle enjeksiyon tekniklerini ve vücudunuzda enjeksiyon için uygun olan noktalara ilişkin bazı temel bilgileri öğrenmeniz, kan şekerinizi normal değerlerinde tutabilmeniz için gerekli sonuçları daha kısa sürede elde etmenizi sağlayacak ve diyabetle yaşamınızı kolaylaştıracaktır.
Ne zaman ve nereye enjeksiyon yapmalısınız?
- Yemek saatinden 30 dakika önce insülin enjeksiyonunu yapınız. Eğer kan şekerinizi düşük buluyorsanız, enjeksiyonu yaptıktan hemen sonra yemeğinizi yiyiniz.
- İnsülin enjeksiyonu yapabileceğiniz vücut bölgeleriniz; karın, uyluklar, kolların üst, dış kısımları ve kalçalardır. İnsülinin en çabuk kana karıştığı yer karın bölgesidir. Doktorunuzla uygun vücut bölgeniz konusunda birlikte karar veriniz.
- Sabahki insülin enjeksiyonları için ayrı, akşamki insülin enjeksiyonları için ayrı bir vücut bölgesi seçebilirsiniz.
- Seçtiğiniz bölgede hep aynı noktaya enjeksiyon yapmayınız. Aynı bölge içinde kalınız ancak değişik noktalara enjeksiyon yapınız. Bu sayede insülinin kolay emilimini sağlayabilirsiniz.
- Bir enjeksiyondan önce enjeksiyon yapacağınız bölgeyi alkollü pamukla temizlemeniz gerekmektedir. Ellerinizin sabunla yıkanmış olmasına özen gösteriniz.
- Eğer insülin enjeksiyon kalemi kullanıyorsanız her enjeksiyondan önce hava kabarcığı olup olmadığını kontrol ederek, hava çıkartma işlemi yapınız.
- Bulanık insülin kullanıyosanız, enjekte etmeden önce en az on kez yukarı aşağı çevirerek tam karışmasını sağlayınız. Hızlı çalkalamayınız.
- Enjekte edebilmek için derinizi parmaklarınızla sıkıştırarak kalınca bir kıvrım yapınız.
- Doktorunuzun önerdiği açıyla ( 90 derece dik olarak ya da 45 derece eğik olarak ) iğneyi deri altına batırınız.
Ev dışında geçirdiğiniz saatlerde diyabetin kontrolü evdekine oranla biraz daha fazla özen ve dikkat gerektirir. Aşağıda evden çıkarken hatırlamanız gereken bazı öneriler bulacaksınız. Yanınızda her zaman, diyabetli olduğunuzu gösteren bir kimlik kartı taşıyınız. Herhangi bir şekilde acil yardıma ihtiyacınız olursa bu kart size yardım etmek isteyenleri yönlendirecektir. Ani bir kan şekeri düşmesi (hipo) durumuna karşı yanınızda her zaman bir kaç adet şeker bulundurunuz. Eğer hipo durumundaysanız kesinlikle araba kullanmayınız. Direksiyon başındaysanız arabayı kenara çekip kontağı kapatınız. Birkaç şeker yiyip kendinizi iyi hissedene kadar dinleniniz.
Lütfen unutmayınız...
- Ani bir kan şekeri düşmesi (hipo) durumuna karşı yanınızda her zaman birkaç adet şeker bulundurunuz.
- Kilonuza dikkat ediniz. Kilonuzdaki değişiklik aldığınız insülin miktarının değişmesini gerektirebilir.
- Kan basıncınızı(tansiyonunuzu) belirli aralıklarla kontrol ettiriniz.
- Yılda en az birkez göz muayenesine gidiniz. Kan şekerinizin seviyesi görme gücünüzü etkileyebilir.
- Ayaklarınıza iyi bakınız. Her akşam kontrol ediniz. Dikkatinizi çeken bir değişiklik olursa doktorunuza gösteriniz.
- Asla sigara kullanmayınız.
- Alkol konusunda çok dikkatli olunuz. Günde iki bardak şarap veya yarım litre birayı aşmayınız. Alkol kan şekerini düşürür ve hipo durumundan çıkma süresini uzatır.
- Bağlı bulunduğunuz sigortanın ilaçlarınızın bedelini ödeyip ödemediğini öğreniniz. Eğer gerekiyorsa; doktorunuzdan durumunuzu bildirir rapor düzenlemesini isteyiniz.
BAKINIZ
İnsülin
Pankreas Nedir - Pankreasın Yapısı ve Görevleri
Son düzenleyen Safi; 11 Ocak 2017 02:47